Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

MSB’den Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne tepki: Yetki kullanımından asla çekinmeyiz

Yayımlandı

üzerinde

Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Türkiye’nin Kıbrıs’ta garantör ülke yetkilerini kullanmaktan asla çekinmeyeceğini bildirdi.

Akdeniz ve Ege’de Türkiye’nin milli hak ve menfaatlerinden asla taviz verilmeyeceğini kaydeden bakanlık kaynakları, son dönemde Kıbrıs Türklerine yönelik nefret söylemlerinin arttığına dikkat çekti.

Bakanlık kaynakları, “EOKA’cı terör zihniyetinin yeniden canlandırılmaya çalışıldığı görülmektedir. Uluslararası hukuku ve insani değerleri hiçe sayan bu yaklaşım, Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını ve güvenliğini hedef almaktadır.” açıklamasını yaptı.

Daha önce de benzeri yaşanan bu durumların, Kıbrıs’ta iki devletli çözüm vizyonunu haklı çıkardığını kaydeden kaynaklar, şöyle devam etti:

“Türkiye, garantör devlet olarak uluslararası anlaşmalar ve uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru haklar çerçevesinde Kıbrıs’ta barış, huzur ve güvenliğin teminatı olmaya devam edecek, garantörlüğün kendisine vermiş olduğu yetkileri daha önce olduğu gibi kullanmaktan asla çekinmeyecektir.”

SURİYE’DEKİ SON DURUM

Suriye’deki son duruma ilişkin soru üzerine kaynaklar, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin, Türkiye için temel bir öncelik olduğunu belirtti.

Bu kapsamda, özerklik talepleri ve bu yöndeki açıklamaların, Suriye’nin egemenliği ile bölgesel istikrara zarar verme potansiyeli taşıdığını ifade eden kaynaklar, şunları kaydetti:

“Suriye’nin toprak bütünlüğünün parçalanmasına ve hangi kisveyle olursa olsun üniter yapısının bozulmasına rıza gösteremeyiz. Net bir biçimde vurgulamak gerekir ki özerk bölge veya adem-i merkeziyetçi söylem veya faaliyetlere Suriye Yeni Yönetimi’nin karşı olduğu gibi biz de karşıyız. Tişrin Barajı’nın kontrolüne ilişkin olarak, Suriye’nin varlıkları ve kaynakları Suriyelilere aittir. Barajın devredilmesine ilişkin hususlar Suriye Geçici Hükümeti Savunma Bakanlığı ve bölgesel aktörler ile koordine edilmekte ve gerekli görüşmeler yapılmaktadır. Bu kapsamda süreç yakından takip edilmektedir.”

PAKİSTAN’A SİLAH YARDIMI İDDİASI

Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Türkiye’nin Pakistan’a silah yardımı yaptığına dair haberlerle ilgili sorular üzerine ise şunları söyledi:

“Bazı basın yayın organlarında yer alan, ‘Türkiye, Pakistan’a 6 uçak dolusu silah gönderdi’ iddiası doğru değildir. Türkiye’den hareket eden bir adet nakliye uçağı yakıt ikmali sebebiyle Pakistan’a iniş yapmıştır.
Ardından belirlenen rotasında hareketine devam etmiştir. Yetkili kişi ve kurumların açıklamaları dışında yapılan spekülatif haberlere itibar edilmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı olarak, Güney Asya’da istikrarı tehdit eden ve bölgesel güvenliği ciddi biçimde zedeleyen Pakistan-Hindistan gerilimini büyük bir endişeyle takip etmekteyiz.

İki ülke arasında artan sözlü ve askeri tansiyonun, yalnızca bölge halklarını değil, tüm uluslararası toplumu tehdit eden sonuçlar doğurabileceği açıktır. Bu nedenle Hindistan’ın sorumluluk sahibi davranarak gerilimi tırmandırıcı adımlardan kaçınması, uluslararası hukuk ve diplomasi çerçevesinde hareket etmesi zaruridir.”

Türkiye’nin, kardeş ülke Pakistan’ın haklı güvenlik kaygılarını anlayışla karşıladığını, tarafların barışçıl çözüm yollarına yönelmesini ve uluslararası toplumun bu süreçte yapıcı bir rol üstlenmesinin beklendiğini belirten kaynaklar, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Güney Asya’da istikrarsızlık yaratan her türlü tahrik ve provokatif eylemin karşısında olmaya devam edeceğini vurguladı.

ABD İLE ANKARA’DA YAPILAN TOPLANTI

Bakanlık kaynakları, Türkiye-ABD Yüksek Düzeyli Savunma Grubu Toplantısı’na dair soru üzerine şunları kaydetti:

“Türkiye Cumhuriyeti-Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Düzeyli Savunma Grubu Toplantısı, Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı Savunma Güvenlik Genel Müdürü Tümgeneral İlkay Altındağ ve Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığında Uluslararası Güvenlik İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Vekili Katherine Thompson başkanlığındaki heyetlerin katılımıyla 28 Nisan 2025 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilmiştir.

Taraflar, yakın zamanda karşılıklı olarak en üst düzeyde ifade edildiği üzere, iki ülke arasındaki samimi diyaloğu ilerletme arzusuyla savunma ve savunma sanayi işbirliğinin çeşitli veçhelerinin derinleştirilmesi imkanlarını ele almış, bölgesel ve uluslararası güvenlik meselelerine dair görüş alışverişinde bulunmuş ve stratejik ortaklığın daha da güçlendirilmesine ilişkin kararlılıklarını yinelemişlerdir. Bir sonraki toplantının gelecek sene Amerika Birleşik Devletleri’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır.”

“AJA​N” İFADESİNE AÇIKLAMA

Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, teğmenlerin idare mahkemesine başvurması sebebiyle bakanlık savunmasında geçen ifadelere yönelik sorular üzerine şunları söyledi:

“MSB savunmasında ‘ajan’ kelimesinin kullanılmasına ilişkin, bahsi geçen ifade ‘idare ajanı’ terimi olup, devlet tüzel kişiliği veya diğer yönetim idareleri adına kamusal faaliyetleri yürüten kamu görevlisine verilen isimdir.

Memur, hakim, savcı, asker, akademisyen gibi diğer özel nitelikli kamu görevlilerini de kapsar. Bu tabir kamu görevi icra edenler için literatürde sıklıkla kullanılan hukuki bir terimdir.”

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Kurtuluşun Kırılma Noktası: Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Başkomutanlık Ünvanı Verilişinin 104. Yıldönümü

Yayımlandı

üzerinde

“5 Ağustos 1921’de TBMM tarafından Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Başkomutanlık unvanı verilişinin 104. yıldönümü. Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası.”

Giriş

5 Ağustos 1921, Türk Kurtuluş Savaşı’nın kaderini yeniden şekillendiren anlardan biri olarak tarihe geçti. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin “Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine Başkumandanlık Tevcihine Dair Kanun”u kabul etmesiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e üç aylık öncelikle verilip daha sonra süresiz olarak uzatılan Başkomutanlık unvanı, ordunun moral ve disiplinini yeniden inşa etmiş ve Sakarya Meydan Muharebesi başta olmak üzere dönemin en kritik harekâtlarında zaferin anahtarı olmuştur .


Tarihçe ve Gerekçe

TBMM Gizli Oturumu ve Önerge Süreci

4 Ağustos 1921 tarihinde yapılan gizli oturumda Mustafa Kemal Paşa, Meclis yetkilerini fiilen kullanma şartıyla başkomutanlığı kabul edeceğini belirten bir önerge sundu. Bu önerge, Mersin milletvekili Hüseyin Selâhattin Köseoğlu’nun “Ordunun başına geçsin!” talebi üzerine gündeme gelmiş ve Meclis’te yaşanan tartışmaların ardından kabul edilmek üzere yasalaşma sürecine yönlendirilmiştir .

Kanunun Kabulü – 5 Ağustos 1921

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 5 Ağustos 1921’de 144 sayılı “Başkumandanlık Kanunu”nu kabul ederek, Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya üç aylık süreyle Türk Orduları Başkomutanlığı yetkisini devretti. Kanun hem yasama hem de yürütme yetkilerinin aynı kişide toplandığı olağanüstü bir düzenleme olarak, Kurtuluş Savaşı’nın kritik bir virajında stratejik esneklik sağlamıştır .


Başkomutanlık Ünvanının Savaşın Gidişatına Etkisi

Başkomutanlık unvanını alması, Sakarya Meydan Muharebesi öncesi orduya moral ve yön hissi kazandırdı. Dağınık ve cephe gerisindeki iktisadi zorluklarla boğuşan birlikler, Atatürk’ün mutlak komuta yetkisiyle hızlı hareket etti. Cumhuriyet Gazetesi’nden Prof. Dr. Hakkı Uyar’ın aktardığına göre, bu karar Türk ordusunun disiplinini perçinlemiş, komutanlık zincirini güçlendirmiş ve karşı taarruzun başarıya ulaşmasında belirleyici rol oynamıştır.


Süre Uzatımları ve Sonuçları

Başkumandanlık Kanunu, ilk üç aylık dönemin ardından sırasıyla;

  • 30 Ekim 1921,

  • 4 Şubat 1922,

  • 6 Mayıs 1922 tarihlerinde üçer ay daha uzatıldı.

20 Temmuz 1922’de ise TBMM, bu yetkiyi süresiz hale getirerek Büyük Taarruz’un planlanmasını ve icrasını doğrudan Atatürk’ün komutasına bıraktı. Bu mekanizma, Sakarya Zaferi’nin ardından İnönü Muharebeleri ve nihayetinde Dumlupınar’da elde edilen kesin zaferde etkin oldu .


Sonuç

5 Ağustos 1921’de Meclis’in tarihe düşürdüğü imzasıyla başlayan Başkomutanlık dönemi, Türk Milletinin şahlanış hikâyesinin mihenk taşlarından biridir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Başkomutan” sıfatıyla sürdürdüğü liderlik, Kurtuluş Savaşı’nı zaferle sonuçlandırmış ve yeni bir devletin kuruluşuna zemin hazırlamıştır. 104 yıl sonra bugün, bu tarihi kararın yıldönümünde; bağımsızlık ve egemenlik ruhunu yeniden hatırlıyor, Başkomutan’ın önderliğini saygı ve minnetle anıyoruz.

Okumaya Devam Et

Gündem

“Kana Susamış! Netanyahu’nun Gazze Planı Ortaya Çıktı: Tam İşgal ve Korkunç Senaryolar”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması :
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’ni tamamen işgal etme planı ve bölgedeki insani felaketi derinleştirecek “korkunç senaryolar” tüm ayrıntılarıyla ortaya çıktı. Planın stratejik hedefleri, uluslararası tepkiler ve Gazze’de olası açlık, göç ve rehin krizi senaryolarını bu makalede okuyun.

Giriş

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun onayıyla Gazze Şeridi’nin tamamen işgalini öngören askeri plan, 21 ayı aşan çatışmayı yeni bir boyuta taşıma riski taşıyor. Hedef, Hamas’ı yıkmak ve hâlâ ellerinde tuttuğu yaklaşık 50 rehineyi serbest bırakmak olarak ifade edilirken, plan “korkunç senaryolar” başlığını hak edecek insani sonuçları da beraberinde getiriyor.

Planın Temel Maddeleri

  1. Tam Askeri İşgal:

    • Gazze’nin güney kıyısından kuzey sınırına kadar kalan tüm bölgelerin kontrol altına alınması

    • Askeri yönetim ve güvenlik bölgelerinin tesis edilmesi

  2. Hamas’ın Çökertilmesi:

    • Yeraltı tünellerinin tespiti ve imhası

    • Örgütün lider kadrosuna yönelik özel operasyonlar

  3. Rehinelerin Kurtarılması:

    • Rehinelerin bulunduğu tahmin edilen bölgelere öncelikli saldırılar

    • Uluslararası insani kurallar çerçevesinde müzakere baskısının artırılması

Korkunç Senaryolar

1. İnsanlık Krizi ve Kıtlık

Birleşmiş Milletler’in “Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması” (IPC) raporuna göre, Gazze’deki kıtlık riski en kötü senaryoda tam felaket boyutuna ulaşabilir. Tam işgal, yardım koridorlarının kapanmasına ve sivillerin gıda erişiminin tamamen kesilmesine yol açabili.

2. Kitlesel Göç ve Mülteci Akını

Gazze’den kaçan on binlerce sivilin Refah sınır kapısına ve Mısır’a yığılması, bölgesel mülteci krizini derinleştirecek; altyapı çökerken sağlık ve barınma hizmetleri yetersiz kalacak.

3. Rehinelerin Güvenliği

Askeri baskı altında Hamas’ın rehineleri hedef alarak intihar saldırılarına ya da pazarlık kozlarına başvurmasına zemin hazırlanabilir. Kritik sağlık koşullarındaki rehine sayısı, planın insanî maliyetini artırıyor

4. Uzun Vadeli İstikrarsızlık

Hamas’ın tamamen tasfiyesi, beklenenin aksine güç boşluğu ve yeni silahlı grupların ortaya çıkmasına sebep olabilir. Bölgedeki siyasi yapı çarpıcı bir şekilde değişirken, barış umudu tamamen sönme riskiyle karşı karşıya.

Uluslararası Tepkiler

  • ABD: Resmi olarak diplomatik çözüm çağrısı yaparken, özel temsilci aracılığıyla yeni bir barış inisiyatifi üzerinde çalışmayı sürdürüyor.

  • Birleşmiş Milletler ve AB: Sivil can kayıplarına ilişkin “ağır endişe” bildirdi ve işgalin insani hukuku ihlal edebileceği uyarısında bulundu.

  • Arap Ligi: Toplantı çağrısı yaparak, işgal planının bölgedeki ateşkes umutlarını bitireceğini vurguladı.

Sonuç

Netanyahu’nun Gazze planı, askeri ve siyasi hedefleri ne kadar net olursa olsun, ortaya koyduğu “korkunç senaryolar”la insanî krizi derinleştirme potansiyeline sahip. Uluslararası kamuoyu ve bölge aktörlerinin baskısı, planın uygulanması önünde belirleyici olacak.

Okumaya Devam Et

Gündem

“Mardin’de Devrilen TIR Alev Topuna Döndü: Şoför Mehmet Çiftçi Yanarak Hayatını Kaybetti”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
Mardin’in Nusaybin ilçesinde 4 Ağustos 2025’te kontrolden çıkan bir TIR devrilip yanmaya başladı. Araçta sıkışan 50 yaşındaki şoför Mehmet Çiftçi, alevler arasında kalarak feci şekilde can verdi. Detaylar ve soruşturma süreci haberimizde.

1. Kaza Detayları

  • Tarih ve Saat: 4 Ağustos 2025, saat 20:30 civarı

  • Yer: Mardin’in Nusaybin ilçesi, Odabaşı Mahallesi mevkisi.

  • Araç ve Sürücü: Mehmet Çiftçi (50), plakası henüz belirlenemeyen TIR’ın direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle kontrolden çıkarak devrildi.

2. Yangın ve Kurtarma Çalışmaları

  • Devrilme sonrası motor bölümünde başlayan yangın, kısa sürede tüm araca yayıldı.

  • Bölgeye intikal eden itfaiye, sağlık ve jandarma ekipleri müdahale ederek yangını kontrol altına aldı.

  • Maalesef şoför Çiftçi, araç içinde mahsur kalarak yanarak hayatını kaybetti.

3. Sürücünün Kimliği ve Cenaze İşlemleri

  • Hayatını kaybeden sürücünün kimliğinin Mehmet Çiftçi (50) olduğu belirlendi.

  • Çiftçi’nin cenazesi, kazanın meydana geldiği noktadaki adli işlemlerin ardından Nusaybin Devlet Hastanesi Morgu’na kaldırıldı.

4. Olayla İlgili Soruşturma

  • Jandarma ekipleri, kaza nedenini tespit etmek üzere başlattıkları soruşturmayı sürdürüyor.

  • İlk belirlemelere göre aşırı hız veya direksiyon hakimiyetinin kaybı kazanın temel nedeni olarak değerlendiriliyor; nihai rapor adli makamlarca açıklanacak.

5. Kamuoyunun Tepkisi ve Güvenlik Uyarıları

  • Yerel yönetimler ve nakliyat sektörü temsilcileri, trafikte hız kontrolü ve düzenli araç bakımının önemi konusunda uyarılarda bulundu.

  • Özellikle virajlı ve engebeli güzergâhlarda, şoförlerin dikkatli olması ve zorunlu molalara riayet etmesi hayati önem taşıyor.


Sonuç

Mardin’in Nusaybin ilçesinde meydana gelen bu elim kaza, ağır tonajlı araçların güvenli sürüş şartlarına ne denli bağlı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Hem kamyon sürücülerinin hem de sorumluluk sahibi nakliyat şirketlerinin eğitim ve denetim mekanizmalarını güçlendirmesi, benzer trajedilerin önüne geçilmesinde kritik rol oynayacaktır.


Hazırlayan: Trafik ve Asayiş Editör Ekibi
Yayın Tarihi: 05.08.2025

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar