Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Magazin

Uzmanı açıkladı: Sahurda yiyince susuzluğu önlüyor, tok tutuyor

Yayımlandı

üzerinde

Uzmanı açıkladı: Sahurda yiyince susuzluğu önlüyor, tok tutuyor

Ramazan ayında vücudun su dengesini korumak ve açlık krizlerini engellemek için iftar ve sahurda dengeli beslenmek gerekiyor. Su ihtiyacını giderebilmek için de su kapasitesi yüksek olan besinleri tüketmek gerekiyor. Genellikle diyet listelerinde yer alan chia tohumu sahurda tüketildiğinde gün boyu yaşanan susuzluğu engelliyor.

Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (SBTÜ), Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Karaköy, chia tohumunun su tutma kapasitesinin yüksek olduğunu belirterek, özellikle Ramazan ayında sahurda tüketildiğinde susuzluk ve tokluk hissi oluşturduğunu vurguladı.
Güney Amerika kökenli chia bitkisi, diyetlerde çiğ olarak, chia filizleri ve tohumları salatalara eklenerek, içeceklere katılarak tüketilmekte. Son yıllarda kek, atıştırmalık, ekmek ve kurabiyelerin içerisine katılarak da tüketilen chia tohumları, kendi ağırlığının 27 katı kadarına kadar su tutabilme özelliğine sahip.
Vücutta su tutma kapasitesinin yüksek olması ile bilinen chia tohumu, özellikle Ramazan ayında, susuzluğa karşı etkili bir çözüm olarak öne çıkıyor. Chia tohumu, sahurda yoğurt veya süte karıştırılarak tüketildiğinde, midede jel kıvamına gelerek su emilimini yavaşlatıyor ve uzun süre tokluk hissi sağlıyor.
Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (SBTÜ) Tarım Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Karaköy, chia bitkisinin Türkiye’de yaygın olarak yetiştirilmediğini ancak marketlerde bulunabildiğini belirterek, “Bu tohum, hem tok tutması hem de tohumlarının kendi ağırlığının 27 katı kadar su tutabilmesi nedeni ile midede nemli bir bölge sürekliliği sağlayarak vücudun su kaybının hızını azaltıyor. Oruç tutmak isteyen ancak sağlık sorunları nedeniyle zorlanan kişiler için destekleyici olabilir” dedi.
Tolga Karaköy, chia tohumunun Ramazan ayı dolayısıyla tekrar gündeme geldiğini belirterek, “Chia bitkisi güney Amerika kökenli bitkilerden bir tanesidir. MÖ 3500’lerden beri gıda olarak kullanılan bir bitkidir. İlk defa Fray Bernardino de Sahagun’ın “the Florentine Codex”inde kayıt edilmiştir. Milattan önce 1500’lü yıllardan beri insanlar yiyecek olarak tüketmektedirler.
Aztekler ve Mayalar tarafından halk tıbbında ve gıda olarak kullanılmıştır. Ülkemizde farklı bölgelerde bu familyaya ait yabancı ot olarak bilinen bitkileri görmekteyiz. Bulunduğumuz Ramazan ayı dolayısıyla chia tohumu, vücuttaki su kaybının azalmasına yönelik özelliği ile gündeme gelmiş bir bitki tohumudur. Chia tohumunu genellikle sahurda yoğurt veya süte bir miktar katılarak tüketme şansına sahibiz. Tüketildikten hemen sonra tohumlar yapısı gereği mide de jel kıvamına gelir. Tohum jel kıvamına geldikten sonra, bağırsakta su emilimini azaltır ve midenin nemli kalmasını sağlamaktadır. Chia tohumu ülkemizde yaygın olarak yetiştirilen bir tohum değil ancak çeşitli marketlerde bulma şansına sahibiz. Susuzluğu azaltması yönünde özellikle rahatsızlığı olup da oruç tutmak isteyenlere destek olabilecek tohumlardan bir tanesidir” dedi.
Chia tohumunun, hem tok tutması hem de vücudun yaşadığı su kaybını engellediğini söyleyen Karaköy, “Chia tohumu tok tutmasıyla bilinen, özellikle kilo problemi yaşayan insanlara diyetlerinde yer vermek için diyetisyenlerin yazdığı bir tohum olduğunu görmekteyiz. Nişasta içeriği yüksek olan chia tohumu, su tutma ve alma kapasitesi oldukça yüksektir. Hem tok tutması hem de vücudun yaşadığı su kaybının hızlı olmasını engelliyor.
Chia tohumu bitki tohumunu çok fazla kullanmak doğru değil, fazla kullanacak olursak çeşitli etkileşimler söz konusu olacaktır. Mutlaka uzman kontrolünde tüketilmesi büyük önem arz etmektedir. Faydalı özellikleri var diyerek aşırı tüketilmesi veya çeşitli ilaçlarla etkileşim girmesi bünyeye ve vücuda zarar verebilir. Chia tohumu, Türkiye’de de yetiştirilebilecek bir bitkidir. Ancak değer bulması için tüketilmesi gerekiyor. Ülkemizde bu bitkiyi tüketim alışkanlığı olmaması nedeniyle çok fazla yetiştirilen bir bitki değil” diye konuştu.
Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Magazin

Kan şekerini dengeliyor: Diyabet dostu 4 meyve

Yayımlandı

üzerinde

Kan şekerini dengeliyor: Diyabet dostu 4 meyve

Diyabet teşhisi konulan bireylerin meyve tüketiminden tamamen kaçınmaları gerektiğine dair yaygın inanış, bilimsel verilerle çürütülüyor. Uzmanlar, doğru seçimler yapıldığı sürece meyvelerin diyabet hastalarının beslenme programında yer alabileceğini vurguluyor.

Lif ve antioksidanlar açısından zengin olan bazı meyveler, düşük glisemik indeksleri sayesinde kan şekeri kontrolüne katkı sağlıyor. Özellikle orman meyveleri, kivi, elma ve avokado gibi meyveler; diyabet yönetiminde olumlu etkileriyle dikkat çekiyor.
Yaban mersini, çilek, ahududu ve kızılcık gibi orman meyveleri, düşük glisemik indeksleri sayesinde kan şekeri üzerinde ani dalgalanmalara yol açmıyor. Ayrıca yüksek antioksidan içerikleriyle bağışıklık sistemini destekliyorlar. 2024 yılında  yürütülen bir araştırmaya göre, bu meyveler çocuklarda Tip 1 Diyabet riskini azaltabiliyor.
Düşük ila orta seviyede glisemik indekse sahip olan kivi, yüksek lif içeriği ve C vitamini sayesinde diyabet hastaları için ideal meyvelerden biri olarak öne çıkıyor. Kivide bulunan lif, şekerin emilimini yavaşlatarak kan şekeri düzeylerinin dengelenmesine yardımcı oluyor. Uzmanlar, porsiyon kontrolü sağlanarak günde bir veya iki kivinin tüketilmesini öneriyor.
Elma, içerdiği pektin adlı çözünür lif sayesinde kan şekerinin düşürülmesine katkı sağlıyor. Düşük glisemik indekse sahip bu meyve, aynı zamanda bağışıklığı destekleyen C vitamini ve antioksidanlar açısından da zengin. Uzmanlar, daha fazla lif alımı için elmanın kabuğuyla birlikte tüketilmesini öneriyor. Ancak, karbonhidrat içeriği nedeniyle porsiyonlara dikkat edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Düşük karbonhidratlı ve sağlıklı yağlarla dolu olan avokado, diyabet hastaları için besleyici bir alternatif oluşturuyor. Illinois Teknoloji Enstitüsü’nün yaptığı bir çalışmada, gece tüketilen avokadonun ertesi sabah trigliserit metabolizmasını iyileştirdiği görüldü.Çalışmanın yürütücüsü Prof. Britt Burton Freeman, “Avokadonun içerdiği tekli doymamış yağlar ve lif, sadece tokluk hissi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda kalp sağlığını ve insülin duyarlılığını da destekliyor,” dedi.Uzmanlar, diyabet hastalarının meyveleri tamamen hayatlarından çıkarmak yerine, glisemik indeksi düşük, lif açısından zengin ve porsiyon kontrolü yapılmış şekilde beslenme düzenlerine dahil etmelerini öneriyor.
Okumaya Devam Et

Magazin

Araştırma: Gençler, sağlık tavsiyelerini TikTok’tan alıyor

Yayımlandı

üzerinde

Araştırma: Gençler, sağlık tavsiyelerini TikTok'tan alıyor

Yeni bir araştırma, ergenlik çağındaki gençlerin, sağlık sorunlarına dair cevapları sosyal medyada aradığını ortaya koydu.

The Mirror’da yayınlanan araştırmaya göre, genç kızların neredeyse üçte biri, sağlıkla ilgili konularda Google veya TikTok gibi platformlara yöneliyor.
Luna isimli uygulamanın yaptığı araştırmada, 2 bin 500 genç katılımcıdan yüzde 31’inin sağlık konularında ilk olarak internete başvurduğu belirlendi. Buna karşın yalnızca yüzde 27’si sağlıkla ilgili konularda ebeveynlerine ya da vasilerine danışıyor.
Araştırma, gençlerin internete yönelmesindeki en büyük etkenlerin başında utanma ve mahcubiyet duygusunun geldiğini gösterdi. Katılımcıların yüzde 19’u, ebeveynlerinden çekindikleri için doktora gitmekten kaçındıklarını söyledi.
Uzmanlara göre, gençlerin sağlık sorunlarını paylaşmaları için onlara güvenli bir alan sunulmalı. Burada önemli olan, ebeveynlerin tüm cevaplara sahip olması değil; onları yargılamadan dinleyen birer güven kaynağı olmaları.
Araştırmada, gençlerin hangi koşullarda daha açık iletişim kurabileceklerine dair veriler de toplandı. Uzmanlar, gençlerle düzenli ve samimi konuşmalar yapılmasının, güven ilişkisini zamanla güçlendireceğini ve hassas konuların konuşulmasını kolaylaştıracağını belirtiyor.
Prof. Dr. Anne Marie Albano, konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle sosyal kaygı ya da depresyon yaşayan gençler, çevrim içi ortamda daha fazla vakit geçirip yüz yüze ilişkilerden uzaklaşabiliyor. Bu durum; yalnızlık, çaresizlik, kaygı ve depresyon duygularını daha da derinleştirebiliyor. Gençlerin sosyal ilişkiler kurarak gerçek dünyada sağlıklı şekilde var olmaları çok önemli.”
Okumaya Devam Et

Magazin

“Yanlış Anlama 2” oyuncuları kimler? “Yanlış Anlama 2” konusu ve oyuncuları

Yayımlandı

üzerinde

Yönetmenliğini Aykut Taşkın’ın üstlendiği, oyuncu kadrosunda Cemal Hünal, Yılmaz Gruda, M. Fatih Özkan’nın yer aldığı “Yanlış Anlama 2” filmi, beyaz perde ardından televizyon izleyicileriyle buluşuyor. Yönetmenliğini Aykut Taşkın’ın üstlendiği 2022 yapımı “Yanlış Anlama 2”, Türkiye’den Azerbaycan’a uzanan eğlenceli ve duygu yüklü bir hikâye sunuyor.

Devam filmi “Yanlış Anlama 2”, bu kez Türkiye’den Azerbaycan’a uzanan eğlenceli bir yolculuğa çıkarıyor izleyiciyi. Ününe oldukça düşkün Şef Ceyhun, çocukluğundan bu yana yanında olan Ahmet Usta ve sadık dostu Fazıl ile birlikte Bakü’ye gider.
Orada, annesinden miras kalan bir restoranı işleten Aydan Şef’e yardım ederek annesinin kaybolan tarifini bulmaya çalışırken, Azerbaycan mutfağının benzersiz lezzetleri eşliğinde yeni bir aşçılık macerası başlar.
Filmin oyuncu kadrosunda, Cemal Hünal, Yılmaz Gruda, Mehmet Fatih Özkan, Islam Mehreliyev, Gülşen Hüseyinli, Ercan Rasulov ve Ramin Nezir yer alıyor; komedi ve kültürel temaları harmanlayan bir film olarak dikkat çekiyor.
Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar