Gündem
TBMM’de Siber Güvenlik Kanunu Kabul Edildi: Dijital Güvenlikte Yeni Dönem
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), siber uzayda milli güvenliğin temel taşlarından biri sayılan Siber Güvenlik Kanunu’nu kabul etti. Bu yeni düzenleme ile kritik altyapıların, bilişim sistemlerinin ve kamu kurumlarının siber saldırılara karşı korunması hedefleniyor. İşte kanunun kapsamı, temel hedefleri ve Türkiye’nin dijital savunma stratejisinde oynayacağı rol:
Kanunun Kapsamı ve Temel Amaçları
Siber Güvenlik Kanunu;
- Kapsam: Siber uzayda faaliyet gösteren kamu kurumları, meslek kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği bulunmayan kuruluşları içine alıyor.
- Amaç: Kritik altyapıların korunması, siber saldırıların önlenmesi ve etkilerinin azaltılması; güvenli bir siber uzay oluşturulması hedefleniyor.
- Strateji: Kurumsallık, süreklilik ve sürdürülebilirlik ilkelerine dayalı siber güvenlik tedbirlerinin, hizmet ve ürünlerin tüm yaşam döngüsü boyunca uygulanması esas alınacak.
Siber Güvenlik Kurulu ve Başkanlığı
Yeni kanunla birlikte oluşturulması planlanan Siber Güvenlik Kurulu ve Siber Güvenlik Başkanlığı;
- Kurulun Üyeleri: Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, ilgili bakanlar (Adalet, Dışişleri, İçişleri, Milli Savunma, Sanayi ve Teknoloji, Ulaştırma ve Altyapı), Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı, Savunma Sanayii Başkanı ve Siber Güvenlik Başkanı yer alacak.
- Görevler: Kurul, siber güvenlik ile ilgili politika, strateji, eylem planı ve düzenleyici işlemleri belirleyecek; Başkanlık ise siber saldırıların tespiti, önlenmesi ve siber olaylara müdahale gibi kritik görevleri üstlenecek.
Yerli ve Milli Ürünlere Odaklanma
Kanun, siber güvenliğin sağlanmasında önceliğin yerli ve milli ürünlerden yana kullanılması gerektiğini vurguluyor.
- Teknolojik Bağımsızlık: Türkiye’nin dijital egemenliğini güçlendirmek amacıyla, yerli üretim bilişim sistemleri ve siber güvenlik çözümleri desteklenecek.
- Ekonomik Katkı: Yerli ürünlerin tercih edilmesi, ulusal teknoloji hamlesinin hız kazanmasına ve ülkenin küresel siber güvenlik ekosistemindeki konumunun güçlenmesine katkı sağlayacak.
Hesap Verebilirlik ve Denetim Mekanizmaları
Kanun, siber güvenlik süreçlerinin şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde yürütülmesini öngörüyor:
- Risk Analizleri: Kritik altyapılar için risk analizlerinin yapılması ve düzenli denetimlerin gerçekleştirilmesi sağlanacak.
- Veri Yönetimi: Elde edilen log kayıtları ve veriler, en fazla iki yıl süreyle saklanarak, sonrasında imha edilecek.
- Denetim: Siber Güvenlik Başkanlığı, bağımsız denetçiler aracılığıyla uygulanan tedbirlerin etkinliğini kontrol edecek ve mevzuata uyumsuzluk durumunda yaptırımlar uygulayacak.
Milli Güvenlikte Dijital Vatan Anlayışı
Siber güvenlik, artık milli güvenliğin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Kanun;
- Siber Saldırılara Karşı Korumayı: Saldırıların tespiti, etkilerinin azaltılması ve caydırıcılığın sağlanmasını hedefliyor.
- Uluslararası İşbirliği: Diğer ülkelerle bilgi alışverişi ve koordinasyon yoluyla, siber saldırıların küresel ölçekte önlenmesi amaçlanıyor.
- Güvenli Dijital Altyapı: Kritik kamu hizmetleri ve altyapıların siber saldırılara karşı korunması için yeni stratejiler geliştirilecek.
Siyasi Tartışmalar ve Gelecek Perspektifi
TBMM’deki görüşmeler sırasında kanun teklifi, bazı siyasi çevrelerde tartışmalara neden oldu.
- Eleştiriler: Bazı milletvekilleri, düzenlemede yer alan yetkilerin Anayasa’ya aykırı olabileceğini ve ifade özgürlüğü ile kişisel verilerin korunması gibi temel hakların tehlikeye girebileceğini öne sürdü.
- Destek: Öte yandan, siber saldırıların milli güvenlik açısından yarattığı risklerin göz önüne alınması gerektiğini savunanlar, bu yasanın ülkenin dijital savunma hattını güçlendireceğini belirtti.
Sonuç
TBMM’de kabul edilen Siber Güvenlik Kanunu, Türkiye’nin dijital dünyada karşı karşıya olduğu siber tehditlere karşı alacağı önlemleri belirleyen önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Yerli ve milli ürünlere verdiği önem, hesap verebilirlik ve denetim mekanizmaları ile desteklenen bu düzenleme, milli güvenlik stratejisinde dijital vatan anlayışını pekiştiriyor. Kanunun hayata geçirilmesiyle birlikte, Türkiye’nin siber güvenlik kapasitesinin artması ve dijital egemenliğinin güçlenmesi bekleniyor.
Gündem
Kütahya’da 4,6 büyüklüğünde yeni deprem

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) aktardığı bilgiye göre Kütahya‘nın Simav ilçesinde saat 07.23’te 4,5 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, 8.81 kilometre derinlikte gerçekleşti.
Saat 07.29’da 3,9 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi.
AFAD’tan yapılan açıklamada, “Kütahya ilimizin Simav ilçesinde saat 07.23’te meydana gelen 4.5 büyüklüğündeki deprem sonrası, an itibarıyla, olumsuz bir durum bulunmamaktadır.” denildi.
Vali Musa Işın, NTV’de depremle ilgili son durumu aktardı. Oumsuz bir durum ve ihbarın bulunmadığını belirten Işın, her ihtimale karşı teyakkuzda bulunduklarını belirtti.
YENİ DEPREM
AFAD’dan yapılan yeni açıklamaya göre, saat 10.20’de 4,6 büyüklüğünde yeni deprem meydana geldi.
Deprem çevre illerden de hissedilirken artçı sarsıntılar devam ediyor.
“STRES BOŞALDI”
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, depremin Karakoca ile Madenköy arasında meydana geldiğini belirtti.
Depreme neden olan fayın baskın eğim atımlı normal fay niteliğinde olduğundan söz eden Sözbilir, “Bu deprem 2011-2012 yıllarında Naşa-Simav civarında 5,7 büyüklüğüne kadar meydana gelen depremler sonrasında, Naşa kuzeyindeki kesimlerde biriken stresin boşalması ile oluşan bir deprem olarak değerlendirilebilir.” dedi.
Sözbilir, şöyle devam etti:
“Bu bölgede, 2011-2012 yılları arasında küçük ölçekli depremlerin ana şoktan sonra yoğun bir şekilde tekrarlayan deprem fırtınaları şeklinde yaşandığı bilindiğinden, benzer bir aktivitenin tekrar etme olasılığı yüksek olarak değerlendirilmektedir.”
“PANİK OLUŞTURACAK BİR DURUM YOK”
Sözbilir, bölgede ana fayın kuzeye eğimli Simav Fayı olduğuna değinerek, “Bu depremlerin Simav Fayı’nın tavan bloğundaki küçük ölçekli sintetik faylanmalarla ilişkili olduğu kabul edilebilir. Bu kapsamda, küçük ölçekli artçı depremlerin belirli bir süre daha devam edeceği öngörülebilir. Panik oluşturacak bir durum yok.” diye konuştu.
Gündem
“Şok Uyarı: İstanbul’da Aynı Noktada 6.2’lik Bir Deprem Daha Kapıda! Şener Üşümezsoy İlk Kez Açıkladı”
Açıklaması
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Silivri ve Kumburgaz çukurlarında “aynı noktada, aynı büyüklükte” 6.2’lik bir deprem daha beklediğini açıkladı. İstanbul’daki risk ve hazırlanmanız gereken adımlar makalemizde.
İlk kez Prof. Dr. Şener Üşümezsoy tarafından yapılan bu değerlendirme, İstanbul’da 23 Nisan 2025’de yaşanan 6.2 büyüklüğündeki Silivri depreminden hemen sonra “büyük Marmara depremi riskinin geçtiğini” savunmasının ardından geldi. Üşümezsoy, Silivri çukurunun orta kesimindeki kırılmayan fay hattında Kumburgaz çukurunda da benzer bir deprem kırılmasının muhtemel olduğunu belirterek, “Aynı noktada, aynı büyüklükte bir 6.2’lik sarsıntı daha bekliyorum” ifadelerini kullandı . Bu makalede, uzman tahmininin detaylarını, olası etkilerini ve almanız gereken önlemleri ele alacağız.
Özet
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, İstanbul Silivri açıklarında 20 gün önce yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından “Büyük Marmara Depremi riski bitti” açıklaması yapmış, ancak şimdi aynı bölgede “6.2 büyüklüğünde bir deprem daha” beklendiğini vurgulamıştır . Tahmin, Kumburgaz çukurunda kırılmayan yaklaşık 20–25 km’lik bir fay hattına işaret ediyor. Uzman, tekrar edecek depremin etkisinin benzer olacağını ancak biraz daha yıkıcı unsurlar içerebileceğini belirtti .
Tahminin Detayları
Kumburgaz ve Silivri Çukuru Hattı
-
Silivri Çukuru’nun Orta Kısmı: Üşümezsoy’a göre bölgedeki kırılma hattı, 200 km’den fazla bir yüzey alanı oluşturacak şekilde yırtıldı; geride kırılmayan yaklaşık 20–25 km’lik bir bölüm kaldı .
-
Kumburgaz Çukuru: Orta sırt olarak adlandırılan bu bölgede benzer uzunlukta ikinci bir fay hattı bulunuyor. Burada yeni bir kırılma, 6.2 büyüklüğünde sarsıntıya yol açabilir .
Tahminin Bilimsel Dayanağı
-
Fay Yüzeyi ve Derinlik İlişkisi: Üşümezsoy, 100 km yüzey kırılmasıyla 6.0, 200 km kırılmasıyla 6.2 büyüklük üretebileceğini açıkladı. Silivri’deki ilk depremde 200 km’lik bir alan yırtıldı; geride kalan 200 km’lik bölüm benzer bir sarsıntı potansiyeli taşıyor
-
Tarihsel Kırılma Modelleri: 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi sonrasında Marmara’nın kuzey kenar fayları temel alınırken, Üşümezsoy bu kez deniz içi orta sırt faylarındaki aktifliği vurguladı .
Uzman Görüşü ve Kamuoyuna Mesaj
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Beyaz TV’de katıldığı “Ne Var Ne Yok” programında, “İstanbul 6.2’yle yıkılmadı, ama aynı noktada, aynı büyüklükte bir deprem daha bekliyoruz. Bir 6.2’lik deprem oldu mu etkisi biraz daha sert olabilir” açıklamasını yaptı . Uzman, bölge halkını paniğe kapılmadan gerekli tedbirleri almaya çağırdı.
Sonuç ve Öneriler
Olası Etkiler
-
Bina hasarlarında artış, özellikle eski veya güçsüz yapılar için risk.
-
Altyapı ve ulaşımda aksamalar; İstanbul Boğazı ve köprülerde titreşim artışı.
-
Psikososyal etkiler: Halkta deprem korkusu ve kaygı düzeyinin yükselmesi.
Alınması Gereken Tedbirler
-
Yapısal Güçlendirme: Deprem yönetmeliğine uygun güçlendirme çalışmaları hızlandırılmalıdır.
-
Acil Durum Planları: Ailelerde toplanma alanları, acil durum çantaları ve iletişim kodları belirlenmelidir.
-
Erken Uyarı Sistemleri: Mobil uygulamalar ve SMS bazlı bilgilendirme yaygınlaştırılmalıdır.
-
Eğitim ve Tatbikat: Okullarda ve işyerlerinde deprem tatbikatları düzenlenmeli, bilinçlendirme çalışmaları sürdürülmelidir.
Gündem
İstanbul Depremi Sonrası Erdoğan’dan “Önce Bana Sunulmasın” Talimatı: Toplantı Taleplerinin Perde Arkası
Açıklaması
23 Nisan’daki 6,2’lik İstanbul depremi sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AFAD’daki kriz toplantısında “deprem senaryolarını inceleyin, yurt dışı uzman görüşlerini alın ve raporu önce Afet Politikaları Kurulu’na sunun” talimatlarının detayları ve siyasi yansımaları.
Özet: 23 Nisan 2025 günü saat 12:49’da İstanbul’da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı İstanbul AFAD Kriz Merkezi’ne acil toplantı düzenlemeye sevk etti. Toplantıda, deprem uzmanlarıyla alternatif senaryoların değerlendirilmesi, yurt dışı uzman görüşlerinin alınması ve gelecekteki olası etkilerin irdelenmesi talimatları verildi. Hazırlanacak raporların önce Afet Politikaları Kurulu’na sunulması; “Önce bana sunulmasın” talimatı ise, sürecin şeffaflığı ve koordinasyon zincirinin işleyişine vurgu yaptı. Kararların uygulanması ve siyasi tepkiler, hem kriz yönetimi kabiliyeti hem de İstanbul yönetimiyle koordinasyon eksenini yeniden gündeme taşıdı.
Olayın Arka Planı
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı akşamı, İstanbul’da 13 saniye süren 6,2 büyüklüğündeki deprem büyük panik yarattı. Deprem, kent genelinde hasar bilgisi ve artçılar konusunda belirsizlik oluşturdu .
Erdoğan’ın Toplantı Talepleri
-
Farklı Senaryoların İncelenmesi: “Deprem uzmanlarıyla görüşün, farklı fikirleri de dahil edin. En olası senaryo hangisi” talimatı verild
-
Yurt Dışı Uzmanların Görüşü: “Yurt dışındaki uzmanlara da sorun” vurgusu, uluslararası deneyimden yararlanma isteğini gösterdi .
-
Gelecekteki Etkilerin Araştırılması: Depremin uzun vadeli muhtemel etkileri üzerinde çalışılması, risk yönetiminde öngörü kabiliyetini güçlendirmeyi amaçladı
-
Rapor Sunum Sırası: Hazırlanacak raporun “önce Cumhurbaşkanlığı Afet Politikaları Kurulu’na sunulması, ardından tarafıma iletilmemesi” talimatı, sürecin belirli bir hiyerarşi içinde yürümesini hedefledi
-
Kulis Bilgisi: Can Coşkun’un aktardığına göre, toplantı bilgilerinin bürokrat kaynaklardan edinildiği ve Erdoğan’ın eski gönüllü arama kurtarma görevlisinin aktardığı ayrıntılara özel önem verdiği iddia edildi
Taleplerin Analizi
Toplantıda öne çıkan “farklı senaryolar” ve “yurt dışı uzman” vurgusu, AFAD’ın sahadaki brifinglerini uluslararası literatürle karşılaştırma ihtiyacını işaret ediyor. Bu yaklaşım, Türkiye’nin kritik afet yönetimi stratejisinde dış paydaşları daha etkin kullanma eğilimini gösteriyor. Ayrıca “rapor önce Kurul’a sunulsun” talimatı, karar alma süreçlerinde merkezi koordinasyon mekanizmasına öncelik verdiği anlamına geliyor.
Siyasi Tepkiler
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, toplantıya İBB yetkililerinin davet edilmemesini sert şekilde eleştirdi. Özel’e göre, “16 milyonluk kentin yönetimini temsil eden İBB Başkanının ve AKOM sorumlusunun toplantıda olmaması, kriz yönetiminde siyasi angajman olarak değerlendirildi” . Bu eleştiriler, İstanbul yönetimi ile merkezi hükümet arasındaki koordinasyon tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
-
Ekonomi3 gün önce
Eskişehir’de Ormanlık Alanda Yakılarak Öldürülen 30 Yaşındaki Kadın Dehşeti: Sadece Saç ve Kemik Kaldı
-
Gündem22 saat önce
Şanlıurfalı Genç İşçi 3 Günlük Korkunç İşkenceyle Yüzleşti: Dişleri Kırıldı, Hamam Böceği Yedirildi
-
Son Dakika1 hafta önce
Yasak Aşk Skandalında Yeni Gelişme: Kayınvalide ve Damat Esra Erol Programında Canlı Yayında Gözaltına Alındı!
-
Gündem1 hafta önce
Ünlü İsimlerden Sırrı Süreyya Önder’e Destek: “Sakın Ölme Sırrı Abi… Benimle Yine Dalga Geç!”
-
Son Dakika1 hafta önce
Son Dakika: Şakir Paşa Ailesi Konakta Yangın! 1 Ölü – Tüm Detaylar
-
Gündem1 hafta önce
Kayınvalidesini hamile bırakmıştı! Arsız damadın babası konuştu: Oğlum sapıktır
-
Gündem1 gün önce
“Silivri’de 6,2’lik Depremin Derinden Gelen Uğultusu: Sismik Kayıtların Ardındaki Gerçek”
-
Son Dakika6 gün önce
Oyuncu Sevil Akdağ Arkadaşını Öldürdü: Fatih İskenderpaşa’daki Cinayet Olayının Tüm Detayları