Gündem
27 Bin Mahkûmun Gözü Meclis’te: Yeni İnfaz Düzenlemesinin Ayrıntıları ve Beklentiler

TBMM’DE BU HAFTA SECIM KANUNU TEKLIFININ GORUSMELERINE BASLANACAK. FOTO-ANKARA-DHA -ARSIV
Açıklama:
“Cezaevlerindeki 27 bin mahkûmun umutla beklediği infaz düzenlemesi nihayet TBMM’de. Bu haberimizde, cezaevi doluluk oranlarından 90 bin kişiye ulaşması beklenen tahliye düzenlemelerine kadar tüm detayları, gelişmeleri ve muhalefet-siyasi cephe tartışmalarını ele alıyoruz.”
Giriş
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye genelindeki ceza infaz kurumlarının toplam kapasitesi 299.940 iken, tutuklu ve hükümlü sayısı Şubat 2025 itibarıyla 384.216 kişiye ulaşmış durumda. Bu durum, kapasitenin yaklaşık 84.276 kişi üzerinde bir yoğunluğa işaret etmektedir Dolayısıyla, mevcut yasama dönemi içinde TBMM’ye sunulan yeni infaz düzenlemesi, 27 bin mahkûmun başta umutla takip ettiği en kritik düzenlemelerden biridir.
Cezaevi Kapasite Sorunu ve 27 Bin Mahkûmun Durumu
-
Doluluk Oranları:
395 ceza infaz kurumundan oluşan sistemde, toplam kapasite 299.940 kişi iken, tutuklu ve hükümlü sayısı 384.216’yı bulmaktadır. Bu da cezaevlerinin ortalama %128 doluluk oranı ile çalıştığını göstermektedir . -
27 Bin Mahkûmun Beklentisi:
İncelenen kaynaklara göre, mevcut infaz düzenlemesinden doğrudan faydalanması beklenen hükümlü sayısının yaklaşık 27 bin civarında olduğu belirtilmektedir. Bu gruptaki mahkûmlar, ceza sürelerinin yarısını (koşullu salıverme oranı %50 olarak güncellendiğinde) tamamlamış pek çok suç tanımına dâhil olmayan hükümlülerden oluşmaktadır
Yeni İnfaz Düzenlemesinin Temel Maddeleri
-
Koşullu Salıverme Oranının İndirilmesi:
-
Eski Düzen: Koşullu salıverme oranı kural olarak suç tipine göre %67 veya %75 olarak uygulanıyordu.
-
Yeni Düzen: Koşullu salıverme oranı, “ağırlaştırılmış müebbet hapis”te geçen süreleri etkilemeksizin, genel olarak %50’ye (yarı oran) indirilmiştir .
-
Bu değişiklikle, yaklaşık 27 bin hükümlünün yarısını tamamladığı cezalarından tahliye edilebileceği öngörülmektedir.
-
-
Denetimli Serbestlik Süresinin Uzatılması:
-
Eski Düzen: Denetimli serbestlik süresi tüm suçlular için sabit 1 yıl olarak uygulanıyordu.
-
Yeni Düzen: Denetimli serbestlik süresi, “koşullu salıverme esas alınan sürenin %20’si” şeklinde (cezanın %40’ı infaz kurumunda kalmak şartı) ve ayrıca geçici olarak 3 yıla kadar uzatılarak esnek hale getirilmiş
-
-
İnfaz Hakimliği Kurulması ve Yetkileri:
-
Her il merkezinde (ve yoğunluğa bağlı bazı ilçelerde) infaz hakimlikleri kurulacak. Böylece, infaz-mahkûm arasındaki hukukî süreçler hızlandırılacak ve şikâyet mekanizmaları güçlendirilecektir .
-
İnfaz hakimleri; Cumhuriyet savcısının ceza infaz kararlarına yönelik şikâyetleri incelemekle yükümlü olacak ve “ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin tüm kararları” alabilecek.
-
-
Salgın ve Olağanüstü Durum Mağduriyetleri İçin Muafiyetler:
-
Salgın veya doğal afet sebebiyle izin dönemine dönemeyen hükümlülere ek cezai yaptırım uygulanmayacak. Bu hüküm, 2020’deki COVID-19 salgın tecrübelerine atıfta bulunarak genişletilmiştir .
-
-
Kapsam Dışında Tutulan Suçlar:
-
Terör suçları, ağırlaştırılmış kasten öldürme, cinsel saldırı, uyuşturucu ticareti, devlete ait istihbarat suçları gibi bazı suç tipleri koşullu salıverme kapsamı dışında bırakılmıştır .
-
Bu kapsam dışı tutma, toplum vicdanını korumak ve mağdur haklarını gözetmek amacıyla zikredilmiş; muhalefet partileri, “örtülü af” eleştirileri yapmış, teklifin kapsamının darlığını ve hukukun üstünlüğü açısından risklerini dile getirmiştir.
-
Beklenen Etki: 90 Bin Kişiye Tahliye Yolunun Açılması
-
Genel İnceleme:
İnfaz düzenlemesi teklifinde, toplam 90 bin hükümlünün çeşitli maddeler ile tahliye edilmesi veya cezalarının belirli kısımlarını evlerinde veya açık cezaevlerinde çekmesi öngörülmektedir . -
27 Bin Mahkûmun Özel Kriterleri:
-
İncelenen kaynaklara göre, “suçun basit işlenişi” veya “cezanın yarısını infaz kurumunda geçirmiş olma” gibi şartları sağlayan 27 bin mahkûm, en kısa sürede (Meclis onayından sonra) cezaevinden çıkabilecek.
-
Bu grubun içinde; miktarları nispeten düşük olan hırsızlık, karşılıksız yararlanma, ruhsatsız silah taşıma, ormanlık alan ihlali gibi “suç tipleri” yer almaktadır.
-
Örneğin, “basit yaralama” gibi cezası 2 yılın altında kalan suçlarda hükümlüler, 1 yılını infazda geçirmişse, kalan kısmı denetimli serbestlik kapsamında evde tamamlayabilecek.
-
Siyasi Tartışmalar ve Muhalefet Eleştirileri
-
Muhalefetin Endişeleri:
-
CHP ve HDP gibi partiler, infaz düzenlemesinin “örtülü af” niteliğinde olduğunu, mağdur haklarının göz ardı edildiğini ve toplumsal barışı zedeleyeceğini dile getirmektedir .
-
Özellikle “cinsel saldırı” ve “kadına şiddet” kapsamındaki hükümlülerin düzenlemeden faydalanmayacağı belirtilse de, muhalefet, uygulamada suiistimaller yaşanabileceğini vurgulamaktadır.
-
-
Hükûmetin Savunması:
-
AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan, “düzenlemenin toplumsal vicdana uygun” olduğunu, “af değil, infaz iyileştirmesi” olduğunu, mağdur hakları gözetilerek düzenleme yapıldığını savunmuştur
-
“Mahkûmların topluma hazırlanması, mesleki eğitim, psikolojik destek ve aile bağlarının güçlendirilmesi” amacıyla infaz sistemindeki ıslah odaklı değişikliklerin kurgulandığı ifade edilmiştir .
-
27 Bin Mahkûmun Süreç Takibi
-
TBMM Genel Kurulu Onayı:
-
İnfaz düzenlemesi, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edildikten sonra Genel Kurul’a sevkedildi. 14 Nisan 2025 tarihinde yapılan oylamada, teklif 140’e karşı 350 oyla yasalaşma aşamasını geçti
-
27 bin mahkûm grubunun bir kısmı, “koşullu salıverme” düzenlemesi ile, 1 Mayıs 2025 itibarıyla cezaevinden serbest bırakılacak.
-
-
Resmî Gazete ve Cumhurbaşkanı Onayı:
-
TBMM’den geçen karar, Resmî Gazete’de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girecek. Cumhurbaşkanı onayı beklenen son adım olarak kalıyor.
-
-
Uygulama ve İnfaz Hakimliği Kararları:
-
İnfaz hakimlikleri, hangi hükümlülerin 27 bin kontenjanından yararlanacağını tek tek belirleyecek.
-
Her mahkumun, “iyi hal” kriteri, ceza süresinin geri kalan kısmı, ailevi durumu ve suç tipine göre değerlendirme yapılacak.
-
Bu sürecin Haziran 2025’e kadar tamamlanması ve çözümlerin infaz kurumlarına iletilmesi planlanıyor.
-
Cezaevi Koşullarının Göstergesi ve Toplumsal Tepkiler
-
Hapishane Ortamı ve İnsan Hakları İhlalleri:
-
Antalya, Bursa, İzmir gibi büyükşehirlerdeki cezaevlerinde yatak, hijyen, sağlık hakkı gibi temel ihtiyaçlar eksikliği raporları meclis gündemine getirildi. CHP’li milletvekillerinin soru önergelerinde, “mahkûmların yatak-altı vardiya sistemiyle uyuduğu, hijyenik olmayan koşullarda kaldığı ve temel sağlık hizmetlerine erişimde zorluk çektiği” vurgulanmıştır .
-
-
Toplumun Tutumu:
-
Bazı sivil toplum kuruluşları, cezaevlerindeki aşırı doluluk oranını insanî bir ulusal sorun olarak değerlendiriyor ve meclisin bir an önce “kalıcı ıslah ve cezaevleri reformu” çalışmalarını tamamlamasını talep ediyor.
-
Ayrıca, eski hükümlü dernekleri “Af Değil, Adil Bir İnfaz Sistemi” kampanyaları düzenleyerek, sadece tahliye odaklı değil, ıslah ve topluma yeniden entegrasyon boyutunun da güçlendirilmesini istiyor.
-
Sonuç ve Beklentiler
27 bin mahkûmun gözü şu anda TBMM’de. Özellikle cezaevindeki kötü koşullar, aşırı doluluk oranı ve Covid-19 gibi salgın deneyimleri, infaz sisteminde radikal değişiklik taleplerini güçlendirdi. Yeni düzenleme ile:
-
Yaklaşık 90 bin mahkûmun çeşitli şekillerde tahliye edilmesi bekleniyor.
-
Bu gruptan 27 bin kişi, “yarı oran koşullu salıverme” kriterini sağlayarak en kısa sürede serbest bırakılacak.
-
Denetimli serbestlik ve infaz hakimlikleri, ıslah odaklı uygulamalarla mahkûmların topluma yeniden hazırlanmasını hedefliyor.
Kritik nokta, kapsam dışı tutulan suç tiplerinin belirginliği ve “af olmadığını, infaz sistemi iyileştirmesi” olduğunu vurgulayan hükûmet ile, “örtülü af” endişesi taşıyan muhalefet arasındaki argüman çarpışmasıdır. Bu tartışma süreci, kamuoyunda da yoğun şekilde izlendiği için, uygulama aşamasındaki şeffaflık ve hukukî prosedürlerin eksiksiz takip edilmesi en büyük beklenti olarak öne çıkıyor.
27 bin mahkûmun akıbeti, yeni infaz düzenlemesinin Resmî Gazete’de yayımlanmasının ardından netlik kazanacak ve Haziran 2025 itibarıyla topluma yeniden entegrasyon süreçleri hız kazanacaktır.
Gündem
Macron duyurdu: Fransa Filistin’i resmen tanıdı
Yayın: 22 Eylül 2025, 22:10 (TSİ)
Okuma süresi: ~5 dakika
Haber / FatihDoganMedya
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler zirvesinde Fransa’nın Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını açıkladı. Karar, Batılı bazı ülkelerin Filistin’i tanıma hamlesinin bir parçası olarak değerlendiriliyor ve İsrail ile ABD’den güçlü tepki çekti
Kritik gelişme: Ne açıklandı, nerede yapıldı?
Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron, BM Genel Kurulu toplantılarına paralel düzenlenen iki devletli çözüm zirvesinde, “Filistin’in meşru devlet kurma hakkını” tanıma kararı alındığını duyurdu. Macron’un açıklaması, Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın resmi duyurusu ile uyumlu olarak “eylül ayında resmî tanıma” sürecinin başlatıldığını teyit etti.
Macron’un gerekçesi
Macron, yapılan röportajlarda ve konuşmasında tanımayı şu gerekçelerle savundu: Filistin halkına siyasi bir perspektif sunmak; iki devletli çözümü canlandırmak; aşırı gruplara destek veren “sokak siyasetinin” önüne siyasi bir alternatif koymak. Macron’a göre tanıma, Gazze’deki şiddet ve insani dram karşısında barışçıl bir çözümün yeniden canlandırılması için gerekli adımlardan biri.
Uluslararası tepkiler — anlık ve sert
-
İsrail: Başbakan Benjamin Netanyahu ve hükümet yetkilileri kararı “terörizme ödül vermek” ve “barışa zarar verici” bir adım olarak nitelendirerek Fransa’yı kınadı. İsrail’den bazı sesler tanımaya misilleme olarak Batı Şeria’da ilhak adımlarını veya diplomatik karşı adımları gündeme getirebileceklerini söyledi
-
ABD: Fransa planına Washington yönetiminden eleştiri geldi; ABD yönetimi zirveyi boykot edenler arasında yer aldı ve bazı üst düzey Amerikalı siyasetçiler tanımayı “zamansız” ve “sorunlu” buldu. (ABD’deki resmi tepki ve yorumlarda sert ifadeler yer aldı.)
-
Diğer ülkeler: İngiltere, Kanada, Avustralya ve Portekiz gibi ülkeler de kısa süre önce Filistin’i tanıma kararları almış ya da alacaklarını açıklamıştı; Fransa’nın hamlesi bu dalganın bir devamı olarak görülüyor.
Filistin tarafının açıklamaları
Filistin Yönetimi’nden gelen açıklamalar genel olarak kararı memnuniyetle karşıladı; liderlik, bu adımı “uluslararası hukuk ve Filistin halkının meşru taleplerinin tanınması” şeklinde değerlendirdi. Ancak Filistin içindeki siyasi bölünmeler (Fetih ve Hamas) ve Gazze’deki insani durum, tanımanın pratik sonuçları konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Ne değişecek? Diplomatik ve pratik etkiler
-
Sembolik ve politik ağırlık: Birçok analiste göre G7 ülkelerinden birinin Filistin’i resmen tanıması sembolik ama güçlü bir mesaj. Bu hamle, Filistin’in uluslararası statüsünü güçlendirebilir ve uluslararası kuruluşlarda temsil gücünü artırabilir.
-
İsrail ile ilişkilere etkisi: Diplomatik ilişkilerde gerilim, askeri ve istihbarî iş birliğinde sıkıntılar ya da ekonomik yaptırım tartışmaları gündeme gelebilir; ancak somut yaptırımların uygulanıp uygulanmayacağı belirsiz.
-
Barış sürecine etkisi: Tanıma, iki devletli çözüm için yeni bir siyasi ivme yaratmayı hedefliyor. Ancak birçok uzman, tek başına tanımanın sahadaki çatışmayı çözmeyeceğini; siyasi, ekonomik ve güvenlik temelli kalıcı adımlar gerektiğini vurguluyor.
Uzman yorumu (kısa)
Siyasi analistler, Fransa’nın adımını “stratejik bir baskı aracı” olarak değerlendiriyor: Amaç, hem İsrail’i hem de ABD’yi kalıcı müzakerelere zorlamak ve bölgesel aktörleri (Suudi Arabistan başta olmak üzere) barış planlarına dahil etmek. Öte yandan uzmanlar, bunun kısa vadede güvenlik risklerine yol açabileceğini ve diplomatik izolasyon riskleri barındırdığını belirtiyor.
Kısa not: Bu gelişme hızla değişen diplomatik bir sürecin parçasıdır; ilerleyen saatlerde veya günlerde yeni açıklamalar, ek ülkelerin tanıma kararları veya karşı adımlar gelebilir. (En yük taşıyan kaynaklar: France24, Reuters, AP, Politico, Fransa Dışişleri Bakanlığı.)
Gündem
PLO’nun 1988 Bildirisi ve Bugün: Filistin Devleti Hangi Noktada?
Yayın Tarihi: 22 Eylül 2025 — Saat: 14:30 (TSİ) — Okuma Süresi: ~5 dakika
YAZAR: FATİHDOGAN
15 Kasım 1988’de Cezayir’de (Cezayir, Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti) Filistin Kurtuluş Örgütü (PLO) tarafından ilan edilen Filistin Devleti, kurulduğu günden bu yana dünya çapında yaygın tanınma aldı. Bugün, BM üyesi 193 ülkenin çok büyük bir çoğunluğu Filistin’i resmi veya fiili olarak tanımış durumda; farklı sayımlarda 144 ile 151 arasında değişen rakamlar telaffuz ediliyor. Son dönemde bazı Batılı ülkelerin de tanıma adımlarıyla bu sayı yeniden gündemde.
Tarihçe: 15 Kasım 1988 ve Bir İlanın Uluslararası Yankıları
PLO, 15 Kasım 1988’de Cezayir’deki Filistin Ulusal Konseyi oturumunda Filistin Devleti’nin bağımsızlığını ilan etti; bu ilan, PLO’nun uluslararası siyasette daha geniş meşruiyet kazanmasına zemin hazırladı. Aynı yılın Aralık ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 43/177 sayılı kararla (1988) bu ilanın tanınmasını ve Filistin halkının 1967 sınırları içindeki haklarına vurgu yaptı.
Bugünkü Durum: Kaç Ülke Tanıyor? (Farklı Sayaçlar ve Nedenleri)
Uluslararası sayımlar değişmekle birlikte, güvenilir haber ajansları ve kaynaklara göre BM üyesi 193 ülkenin yaklaşık 144–151’i Filistin devletini tanımış durumda. AFP ve diğer ajansların güncel sayımları genelde 144–147 aralığını verirken; bazı kurumların ve Filistin makamlarının açıkladığı rakamlar 150+’ye ulaşabiliyor. Son haftalarda İngiltere, Kanada, Avustralya ve Portekiz gibi ülkelerin tanıma kararlarıyla verilen rakamlar daha da yükseldi. Bu farklılık, bazı ülkelerin tanımayı yeni resmi belgelerle teyit etmesi veya önceki siyasi pozisyonlarını yeniden tanımlaması gibi nedenlerden kaynaklanıyor.
Tanımanın Uluslararası ve Hukuki Boyutu
Devlet tanıma pratiği hem siyasi hem de hukuki sonuçlar doğurur; ancak BM Genel Kurulu’nda tanınmış olmak, otomatik olarak üye statüsü veya BM Güvenlik Konseyi onayı anlamına gelmez. Filistin, 2012’den beri BM Genel Kurulu’nda “gözlemci devlet” statüsünde bulunuyor; tam üyelik için Güvenlik Konseyi’nden onay gerekmektedir ki bu da siyasi engellere tabidir.
Bölgesel ve Küresel Etkiler — Küresel Güney’in Rolü
Soğuk Savaş sonrası dönemde özellikle Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki pek çok ülke Filistin’i tanıdı; bu durum “küresel Güney” ülkelerinin Filistin meselesinde tarihsel olarak güçlü bir dayanışma çizgisi oluşturduğunu gösteriyor. Son yıllardaki diplomatik hamleler, çatışma ve insani krizin tırmanmasıyla birlikte yeni siyasi dengelerle birleşince Batılı bazı başkentler de tanıma yoluna gitmeye başladı.
Ne Değişir? Ne Değişmez?
-
Sembolik ve siyasi ağırlık artar: Çok sayıda ülkenin tanıması Filistin’in uluslararası meşruiyetini güçlendirir; barış müzakerelerinde ve uluslararası platformlarda siyasi bir argüman olarak kullanılabilir.
-
BM üyeliği hâlâ siyasi bir süreç: Tam üyelik Güvenlik Konseyi onayı gerektirir; burada veto yetkisi olan üyelerin tavrı belirleyici olmaya devam edecektir.
-
Fiili sonuçlar karmaşıktır: Tanıma, münhasır hukukî sonuçlar doğurmazken diplomatik, ekonomik ve sembolik etkileri olabilir; iki devletli çözüm tartışmalarını yeniden canlandırabilir.
Uzman Görüşleri ve Diplomasinin Kırılganlığı
Uluslararası hukukçular ve bölge analistleri, tanımanın çatışmanın çözümünü hızlandırmayabileceğini ancak diplomatik zemini genişletebileceğini belirtiyor. Aynı zamanda bazı ülkelerin tanımayı, insani krize ve diplomatik çıkmaza tepki olarak kullandığı yorumları yapılıyor.
Sonuç
15 Kasım 1988’de PLO tarafından yapılan Filistin Devleti ilanı, uluslararası tanınma sürecini başlatan dönüm noktasıydı. Bugün, farklı kaynaklara göre yaklaşık 144–151 BM üyesi ülke Filistin’i tanımış durumda; sayı zaman içinde diplomatik adımlarla dalgalanabiliyor. Bu süreç, hem hukuki hem de siyasî yönleriyle bölge barışı ve uluslararası ilişkiler için belirleyici olmaya devam ediyor.
Gündem
Ankara Sincan’da Pompalı Tüfek Dehşeti: 14 Yaşındaki Hiranur Ağır Yaralandı
Yayın Tarihi: 22 Eylül 2025 — Saat: 17:24 (kaynak: İHA / yerel haber ajansları)
Okuma süresi: ~3 dakika
Ankara Sincan’daki bir sitede, 60 yaşındaki bir kişinin bahçede oyun oynayan çocuklara gürültü yaptıkları iddiasıyla balkondan pompalı tüfekle ateş açması sonucu 14 yaşındaki Hiranur Şimşek ağır yaralandı. Olay sonrası şüpheli gözaltına alındı; yaralı çocuk ileri müdahale için Etlik Şehir Hastanesi’ne sevk edildi ve yoğun bakımda entübe edildi.
Olayın ayrıntıları
Olay, Sincan ilçesi Fatih Mahallesi’ndeki bir sitenin bahçesinde dün akşam saatlerinde meydana geldi. İddialara göre 60 yaşındaki Hasan P. adlı komşu, çocukların yüksek sesle konuştukları ve oyun oynadıkları gerekçesiyle sözlü uyarıda bulundu. Uyarıların ardından öfkelenen zanlının, evinin balkonundan pompalı tüfekle çocuklara rastgele ateş açtığı; tüfekten çıkan saçmaların bir kısmının Hiranur Şimşek’e isabet ettiği belirtildi.
Yaralının durumu ve müdahale
Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ağır yaralanan 14 yaşındaki Hiranur, ilk müdahalenin ardından Sincan Devlet Hastanesi’ne götürüldü; ardından durumunun ciddiyeti nedeniyle Ankara Etlik Şehir Hastanesi’ne sevk edildi ve yoğun bakım servisinde entübe edildiği bildirildi. Aile kaynakları saçmaların kalp ve akciğer bölgesine isabet ettiğini belirtiyor; Hiranur’un hayati tehlikesinin devam ettiği aktarılıyor.
Şüphelinin yakalanması ve soruşturma
Olayı gerçekleştirdiği iddia edilen zanlı, olay yerinde suç aletiyle birlikte yakalanarak gözaltına alındı. Emniyet kaynakları zanlının sabıkalı olduğunu ve işlemlerinin sürdüğünü bildirdi; adli sürecin başladığı, savcılık tarafından soruşturmanın yürütüleceği kaydedildi. Polis ekipleri olayla ilgili delil toplama ve tanık ifadeleri çalışmalarını sürdürdü.
Ailenin tepkisi
Hiranur’un babası Recep Şimşek, basına yaptığı açıklamada kızının bankta otururken saldırıya uğradığını, “saçmaların kalbine ve akciğerine isabet ettiğini” ve bu acının tarif edilemez olduğunu söyledi. Baba, zanlının en ağır cezayı almasını istediğini belirt
Hukuki ve toplumsal boyut
Olay, silah taşıma, silahla tehdit/yaralama ve çocuk güvenliği konularını tekrar gündeme getirdi. Uzmanlar ve hak savunucuları, toplu yaşam alanlarında silah bulundurmanın risklerine dikkat çekiyor; benzer olayların önlenmesi için yerel yönetimler, apartman yönetimleri ve emniyetin ortak çalışmasının önemine vurgu yapıyor. (Yerel yetkililerden resmi açıklamalar geldikçe haber güncellenecektir.)
Not: Haber, yerel haber ajanslarının verdiği bilgiler ve polis/hasta bilgilerine dayanmaktadır; resmi adli süreç ve hastane açıklamaları geldikçe içerik güncellenecektir.
-
Spor1 hafta önce
Fenerbahçe 1-0 Trabzonspor — En-Nesyri ile kazandılar
-
Magazin6 gün önce
Şarkı sözleri infial yaratmıştı! 5 rock grubu üyesi tutuklandı
-
Ekonomi7 gün önce
Borsa İstanbul’da manipülasyon operasyonu: Investco Holding’in 14 yetkilisine gözaltı
-
Magazin1 hafta önce
Ufuk Özkan’dan “intihar girişiminde bulundu” iddiasına yanıt geldi
-
Sanat6 gün önce
18. İstanbul Bienali başlıyor
-
Spor1 hafta önce
Babasıyla avda başladı, Dünya Şampiyonu oldu
-
Spor1 hafta önce
TSYD Muğla Temsilcisi Eren Ayhan oldu
-
Magazin6 gün önce
Tarık Akan 9. Ölüm Yıldönümü — Türk Sineması Ustası Anılıyor