Magazin
Ulvi Alacakaptan sahnedeki 56. yılını kutladı
Sinema ve tiyatro oyuncusu Ulvi Alacakaptan, 76. doğum günü ve 56. sanat yılını, Fatih Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde sahnelediği oyunla kutladı.
Yaklaşık bir saat farklı zamanlarda sahneye taşıdığı oyunlardan seçme bölümleri izleyiciyle buluşturan sanatçı Ulvi Alacakaptan, oyunun ardından pasta kesti ve “Hayat’ta Oynamam” adlı kitabını sevenleri için imzaladı. Oyun öncesi açıklamada bulunan sanatçı, oyunculuğa merakının çocuk yaşlarda başladığını belirterek, şunları anlattı: “6-7 yaşlarındaydım. Şişli’de bir Rum evinde kiracıydık. Asma bahçeleri vardı. İkinci katta iki at kestanesi ağacı vardı. Ben onun arasına ip gerer, üzerine battaniye atardım. Orada oyuncusu, müzisyeni, gazoz satanı da aynı kişi yani ben olduğum oyunlar oynardım çocuklara. Para vermezlerdi ama eğlenirdik. Daha orada başladı.” Tiyatro sevdasına da değinen usta oyuncu, şunları aktardı: “1960’larda 6 yaşından küçük çocukları gündüz, 12 yaşından küçük çocukları da geceleyin sinemaya almazlardı ama tiyatroya girebilirdim. İstediğim her tiyatroya girerdim çünkü benim çok meşhur bir dayım vardı; Muammer Karaca. Şu anda üçüncü defa yapılıyor (Muammer Karaca) tiyatrosu. İnşallah hepsinden daha güzel olacak. O bizim idolümüzdü. Onun sayesinde bütün tiyatrolara giderdim. Ben bayağı bir tiyatro eğitimi aldım. Ama asıl eğitimim o değildi. O zamanın en iyileri sahnedeydi. 1960-1970 arası Türk tiyatrosunun en parlak zamanıdır. Münir Özkullar, Dormenler, İstanbul Tiyatrosu, Muammer Karaca… Onlara gıpta ederek, onları severek tiyatroyla tanıştım. Hayatta kimseyi kıskanmam ama en kıskanmayacağım insanlar, benden daha iyi oyunculardır.”
“ÇOCUK OYUNLARI KOLU KURDUK”
Alacakaptan, önce amatör olarak oyunculuk yaptığını, daha sonra Dostlar Tiyatrosu’nda 8 sene çalıştığını belirterek, şöyle devam etti: “Çok sıkı hocalarım oldu, başta Genco Erkal ve Mehmet Akan olmak üzere. Sonra Şehir Tiyatrolarına ‘Ayak Bacak Fabrikası’ başrolü ile geçtim, konuk oyuncu olarak. Ertesi sene Brecht’in ‘Beş Para Etmez’ oyununda oynadım. Sonra çocuk oyunları kolu kurduk. Benim çocuk oyunlarına sevdalanışımın hikayesidir. Özellikle ödenekli tiyatroda oynayanlar çocuk oyunlarını biraz ceza gibi oynar. Cumartesi, pazar sabahları oynanır ama akşamdan kalmadır tiyatrocuların çoğu. Biz çocuk oyunu oynamaya heveslilerden bir grup kurduk ve bu kadar sene geçti üzerinden, hala söylenir, çok güzel bir oyun olduğu. Benim de çocuk tiyatrosuna merakım orada başladı.” “1994’TE HAYATIMI, TİYATROMU DEĞİŞTİRDİM”
Tiyatronun en önemli isimleri ile aynı eserlerde oynadığını dile getiren sanatçı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Adile Naşit, Ayşen Gruda, Altan Erbulak, Şener Şen, İlyas Salman ve daha birçoğu ile sahneyi paylaştım. Bana nasip oldu; Metin Akpınar hayatında bir tek oyun yönetmiştir, onda da ben oynadım. O da benim en sevdiğim oyuncudur. Sonra Ferhan Şensoy ile ‘Şahları da Vururlar’ı yaptık. Çok büyük bir başarı oldu. 4 senede 579 oyun oynadı. 1994’te hayatımı, tiyatromu değiştirdim. Kendim tiyatro yapmaya başladım. Bizde ‘Tiyatrocunun akılsızı tiyatro patronu olur.’ denir. Ben de para kazanmak için değil, kendi tiyatromu yapmak için tiyatrocu oldum. ‘İnsanlar ve Soytarılar’, üniversite öğrencilerinin sene sonu etkinliği gibi başladı ama çok başarılı oldu. O zamanlar yoktu öyle şeyler. Ondan sonra Birlik Sahnesi. Tiyatroya 20 yaşında başladım. Aşağı yukarı 56 sene böyle geçti.” “AYŞEN GRUDA TAMAMEN KENDİNE HAS BİR OYUNCUYDU”
Usta oyuncu, lisede okurken de bir oyun sahneye koyduğunu dile getirerek, “Hatta o oyun çok enteresandır. Cevat Fehmi Başkut’un ‘Göç’ diye bir piyesidir. Sonradan beraber de çalıştığım, hocam Umur Bugay, daha önce Kapıcılar Kralı’nı yaptı. Kemal Sunal başrolde oynadı. Sonra ‘Bizimkiler’i yaptı. Aynı oyunun kopyasıdır. Sonradan biraz geliştirmiştir tabii. O oyunu da sahneye koymuştum.” diye konuştu. Unutamadığı anılara da değinen sanatçı, “Sezen Aksu Aile Gazinosu” oyununda yaşananları, şu sözlerle anlattı: “Şener Şen çok uzun yıllar sonra Almanya’dan döndü. Ben çok eskiden tanırdım onu. Şener Şen, Ayşen Gruda, Adile Naşit, Sezen Aksu ve ben. Sezen Aksu da oynuyordu skeçlerde. En tıfılları benim ama olağanüstü bir şeydi. Ayşen Gruda tamamen kendine has bir oyuncuydu. ‘Oyunun metni’ deriz biz herkes senaryo diyor. Yanlış. Filmin hikayesine senaryo denir. Tekst gelir. Gruda da bir bakkal defteri getirir. Kendi laflarını oraya alır, ‘İhtiyacım yok.’ der ve teksti size verir. Sonra o lafları Ayşen Gruda’nın ağzına yakışacak şekilde değiştirirdi ama olağanüstü şeyler yapardı. Sezen Aksu Aile Gazinosu’nu, Bizimkiler’in yazarı Umur Bugay yazmıştı. Çok da kötü bir tekstti. Allah rahmet eylesin. Bir gazino hikayesi. O zamanlar cılkı çıkmış bir hikayeydi. İlk gece Ayşen Gruda’nın astımı tuttu. Sinirsel bir astımı vardı. ‘Biz bittik artık. Tiyatro hayatım bitti bu oyundan sonra.’ dedi. Oyunun ilk günleri geçti. Fakat sonra Şener Şen sahnede bir şeyler yapmaya başladı. Ben yapsam ağzıma vururlar ama Şener Şen kendine yakıştırıyor. Çok acayip bir üslup edindi. Ayşen Gruda bir taraftan, Adile Naşit bir taraftan. Altan Erbulak orada çok büyüklük yaptı. Altan Erbulak, erken Cem Yılmaz’dı. Karikatüristti, şovmendi, sinemacıydı, tiyatrocuydu.”
Magazin
Uşaklı Höyük’teki kazı çalışmaları sürüyor
Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Büyük Taşlık köyündeki Uşaklı Höyük’teki kazılarda eski dönemlere ait yemek kültürü ve tarımsal ürünler araştırılıyor.
Uşaklı Höyük kazılarında, eski dönemlere ait mimari yapıların yanı sıra yemek kültürü ve tarımsal ürünler araştırılıyor. Kentte 2008’de yüzey araştırmaları, 2012’de de kazı çalışmaları başlayan Uşaklı Höyük, 3 bin 147 taştan oluşan, dünyada bilinen en eski mozaiği bünyesinde barındırıyor.
Kazı ekibi, höyükte tarihi bulguların yanında antik çağlarda ekilen tohumları araştırarak Hititlerin yemek kültürünün de izini sürüyor.
İtalya Pisa Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Anacleto D’agostino, Uşaklı Höyük’te 18’inci kazı sezonunun sürdüğünü söyledi.
Tarihi alanın, geçmişi milattan önce 3 bine uzanan önemli bir yerleşim yeri olduğuna dikkati çeken D’agostino, “Roma ve geç Roma dönemine kadar burada sürekli olan bir yerleşim var. O yüzden bu yerleşimlerin birbiri ardını izlemesi bizim için önemli. Bunun yanında Hitit dönemine ait bildiğimize göre, Yakın Doğu’da veya Akdeniz havzasını da içine alacak bir bölgede en erken desenli bir mozaik zemin bulundu. Yine Hitit döneminden törensel bir öneminin olduğunu düşündüğümüz yuvarlak bir yapıya rastlandı” diye konuştu.
Kazılarda mezarlarda bulunan kalıntıların DNA analizlerinin de yapıldığını anlatan D’agostino, “Geçmişte insanlar nasıl yaşamışlar, zaman içinde iklim veya çevre koşulları değiştikçe bunlara nasıl adapte olmuşlar, neler yiyip içmişler, yetiştirmişler, tarım ürünleri nasıl değişmiş, bunları görebiliyoruz” dedi.
University College London Öğretim Üyesi ve Kazı Başkan Yardımcısı Dr. Yağmur Heffron da kazı alanında 60 gün çalıştıklarını dile getirdi. Kazılarda bulunan yanmış tohumların suda yüzdürme tekniğiyle tespit edilmeye çalışıldığını belirten Heffron, şunları kaydetti: “Bu teknikle kazıda toprak içindeki organik madde, genellikle yanmış tohum veya bitki kalıntıları olabilir. Yangın geçirince karbonlaşan organik madde ortaya çıkarılıyor. Suda yüzdürme tekniğiyle yüzeye çıkan tohumları toplayıp kuruttuktan sonra laboratuvarda mikroskop altında analize gönderiyoruz. Böylece geçmiş dönemlerde burada tarımsal faaliyetler nasıl gelişmiş, neler yetiştirilmiş, neler yenilmiş ve içilmiş bunları anlayabiliyoruz.”
“HİTİT MUTFAĞINDA HAMUR İŞLERİ ÖNEMLİ BİR YER TUTUYOR”
Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi Seramik Çalışmalar Sorumlusu Dr. Valentina Orsi de kazılarda, yerleşimlerdeki değişikliklerin yanı sıra insanların gündelik yaşamları, yeme içme alışkanlıkları, yemek pişirme adetlerini araştırdıklarını söyledi. Yörede neler yetiştiği ve nasıl tarım yapıldığı konusunda önemli bilgiler elde edildiğini anlatan Orsi, şunları kaydetti: “Çivi yazılı Hitit metinlerinden bildiğimiz üzere, Hitit mutfağında ekmek ve hamur işi çok önemli bir yer tutuyor. Günümüzde de benzer bir alışkanlık var. Hitit metinlerinde çok çeşitli ekmekler veya hamur işi yiyeceklerden bahsediliyor. Esmer ekmek, beyaz ekmek, meyvelisi, fındıklı, fıstıklısı gibi metinlerden bildiğimiz yiyecekler arkeolojik kalıntılarla ortaya çıkıyor. Ayrıca deneysel arkeoloji çalışmaları çerçevesinde Hitit döneminde kullanılmış geniş ekmek tepsilerinde Hitit tarifleri üzerine ekmek pişirdik, gayet güzel oldu. Aslında Hititlerin bizden çok farklı bir şekilde beslenmediğini anlayabiliyoruz.”
Magazin
Jane Austen romanı yeniden film oluyor: Esme Creed-Miles da kadroda
Jane Austen’ın Sense and Sensibility romanı yıllar sonra beyaz perdeye uyarlanıyor. Filmin kadrosuna Esme Creed-Miles da katıldı.
Jane Austen’ın ünlü romanı Sense and Sensibility (Aşk ve Yaşam) bir kez daha film oluyor. Filmde başrolü ise Normal People ile yıldızı parlayan Daisy Edgar-Jones üstlenecek. Ünlü oyuncu filmde; daha önce Emma Thompson’ın hayat verdiği Elinor Dashwood karakterini canlandıracak. Deadline’ın haberine göre; hazırlıkları devam eden filme Esme Creed-Miles katıldı. Esme Creed-Miles, filmde; Marianne Dashwood rolünü canlandıracak. Marianne Dashwood rolüne 1995 yapımı filmde Kate Winslet hayat vermişti.Georgia Oakley’in yönetmen koltuğunda oturacağı filmin senaryosunu Diana Reid kaleme alıyor. Aşk ve Yaşam romanı; duygusal olarak birbirine zıt olan Elinor ve Marianne Dashwood kardeşlerin, 18’inci yüzyıl İngiltere’sinin toplumsal beklentileri arasında aşk, kayıp ve maddi belirsizliklerle boğuşmalarını konu alıyor.
Magazin
Zeynep Demirel’den aile fotoğrafı: Eşi ve kızlarıyla keyifli anlar
Volkan Demirel ile mutlu bir evliliği olan Zeynep Demirel, eşi ve kızlarıyla objektif karşısına geçti. Ünlü isim, aile fotoğraflarında Yeda’nın mimiklerine dikkat çekti.
-
Gündem3 gün önce
“DAĞ Plakalı Lüks Araç Çetesi Çökertildi: Aksaray ve Laleli’de 50 Milyar TL’lik Sahte-Siren Operasyonu”
-
Gündem6 gün önce
Pençe‑Kilit’te Metan Gazı Faciası: 5 Kahraman Askerimiz Şehit Oldu
-
Gündem3 gün önce
Çanakkale’de Kabinde Gizli Çekim Skandalı: Uygunsuz Fotoğrafları Çeken Meslektaşı Olarak Görev Yapan Doktor Tutuklandı
-
Gündem1 hafta önce
Gaziantep’te Kan Donduran Aile Faciası: “Öyle İntihar Edilmez” Diyerek Benzin Döküp Kızını Yaktı!
-
Ekonomi1 hafta önce
Kredi Kartıyla Altın Alıp Nakit Çevirene Kötü Haber: Hapis ve Dev Para Cezası Kapıda!
-
Gündem5 gün önce
Pençe‑Kilit Harekatı’nda Metan Gazı Faciası: Şehit Sayısı 12’ye Yükseldi
-
Gündem5 gün önce
“Pençe‑Kilit’te Metan Faciası: 12 Kahraman Askerimiz Memleketlerinde Son Yolculuklarına Uğurlanıyor”
-
Gündem1 hafta önce
Çeşme Yangınının Acı Bilançosu: Tarlalar, Evler ve Umutlar Kül Oldu