Gündem
Tıraş olurken ağabeyi öldürmüştü: Babasıyla birlikte defnedildi
Samsun’un İlkadım ilçesinde tıraş olduğu sırada ağabeyi Ahmet Kol (46) tarafından ensesinden tabancayla vurulan Barış Kol (43) ile dün akciğer kanserinden hayatını kaybeden babası Hüseyin Kol (65), toprağa verildi.
Olay, 27 Mayıs günü saat 16.00 sıralarında İlkadım ilçesine bağlı Zafer Mahallesi, Divitçioğlu Caddesi’ndeki bir berberde meydana geldi.
Ahmet Kol berbere girip, aralarında husumet bulunduğu öne sürülen ve bu sırada tıraş olan kardeşi Barış Kol’u tabancayla ensesinden vurdu. Ahmet Kol kaçarken, Barış Kol ise kanlar içerisinde kaldı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.
Ağır yaralanan Barış Kol, sağlık ekiplerinin müdahalesinin ardından kaldırıldığı Gazi Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Olay anı ise iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı.
Öte yandan, Barış Kol’un 7 Mart 1998’de Samsun E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 1’inci Müdürü Zeki Bayrak’ın öldürülmesi olayında hapis cezası aldığı ve cezasını tamamladığı öğrenildi.

OTOMOBİLİNİ OTOPARKA BIRAKIP GELMİŞ
Olaya ilişkin yürütülen çalışma kapsamında polis, Ahmet Kol’un berbere gelmeden önce kendisine ait otomobilini bölgeye yakın bir otoparka bıraktığını tespit etti. Kol’un otoparka arkadaşı O.C. ile geldiği ve burada ayrıldıkları belirlendi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan O.C., emniyette ifadesi alındıktan sonra savcının talimatıyla serbest bırakıldı.
Asayiş Şube Müdürlüğü, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ile İstihbarat Şube Müdürlüğü ekipleri, 54 ayrı güvenlik kamerasındaki 213 saatlik görüntüyü izledi. Yapılan çalışmalar sonucunda Ahmet Kol, İlkadım ilçesi Kadifekale Mahallesi’ndeki saklandığı evde suç aleti tabancayla birlikte yakalandı.
Soruşturma devamında ekipler, şüpheliye yardım ve yataklık yaptığı iddiasıyla M.S. (46) ve A.S.’yi (58) de gözaltına aldı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan 3 şüpheli, bugün adliyeye sevk edildi.
BABASI DA HAYATINI KAYBETTİ
Akciğer kanseri olan Kol kardeşlerin babası Hüseyin Kol da dün tedavi gördüğü özel hastanede yaşamını yitirdi. Hüseyin Kol’un, 7 Mart 1998’de Samsun E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 1’inci Müdürü Zeki Bayrak’ın öldürülmesi olayında “Azmettirme” suçundan 20 yıl, 2009’da yürütülen soruşturmada “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçundan 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası bulunduğu, “Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama” ile “Tefecilik yapmak” suçundan 42 bin 500 lira cezası olduğu ve Interpol tarafından uluslararası yakalama kararıyla aranırken polis ekipleri tarafından 23 Mart’ta yakalandığı belirtildi. Cezaevine gönderilen Kol’un, 4’üncü evre akciğer kanseri olduğu gerekçesiyle hakkında infaz erteleme kararı verildiği hastanede tedavi gördüğü bildirildi.
Hüseyin Kol ve oğlu Barış Kol’un cenazesi, öğle vakti İlkadım ilçesindeki Büyük Camii’de kılınan cenaze namazı sonrası Canik ilçesi Hasköy Pelitli Mezarlığı’na defnedildi.

“BENİ VURUR DİYE ATEŞ ETTİM”
Öte yandan Ahmet Kol savcıya verdiği ifadede, kardeşinin cezaevinden çıktıktan sonra tüm aileye “hakaret içerikli mesajlar” attığını öne sürdü.
Kol şunları söyledi: “Olay günü O.C. ile hastaneye gidecektik. Babam kanser olmasından dolayı hastanede yatıyordu. Hastaneden önce benim olan otoparktan parayı almak istedim. Kardeşim Barış’a ait arabayı gördüm. Adamları bana Barış’ın berberde olduğunu söyledi. Kendisi cezaevinden çıktıktan sonra tüm aileye hakaret içerikli mesaj atıyordu. Uzun süre karşılık vermedim. İçeri girdim, Barış oturmuştu, arkası dönüktü. Yanına gittim, ‘Ne oldu beni mi vuracaksın’ dedim ‘Evet vuracağım’ dedi. Kalk konuşalım dedim. Örtünün altından silahı çıkardığını gördüm, horozu geri çekti. Döneceğini anlayınca panikle ateş ettim. Barış’ın adamları orada olduğu için kaçtım. Oradan A.S.’ye ait hurdacıya gittim ara sokaklardan. Amacım öldürmek değildi, öyle bir amacım olsaydı girer girmez ateş ederdim. Silah çekip horozu kaldırmamış olsaydı belimden silahı çıkarmazdım. Beni vurabileceği endişesiyle ateş ettim. Keşke berbere girmemiş olsaydım. Amacım aramızdaki sorunu tatlıya bağlamaktı.”
Ahmet Kol tutuklama talebiyle, M.S. ile A.S. ise adli kontrol talebiyle mahkemeye sevk edildi. Kol, çıkarıldığı hakimlik tarafından tutuklanırken, M.S. ile A.S. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Gündem
Gazze’de insanlık sınıfta kaldı
FATİHDOGANMEDYA — Köşe Yazısı
Gazze… Hani hepimiz ders kitaplarında, belgesellerde “insanlığın en karanlık sınavları” diye okuduğumuz, ama “bir daha asla” dediğimiz o tarih sayfalarındaki yerlerden. Bugün o sayfalar yeniden canlandı — ve fiyasko yalnızca savaş alanında değil; aynı zamanda dünyanın vicdanında, kurumlarında ve “insanlık” diyerek kendini tanımlayan toplumlarda yaşanıyor.
Uzun süredir devam eden çatışmaların bedelini sivil halk ödüyor. Resmî raporlara göre Ekim 2023’ten bu yana on binlerce sivil yaşamını yitirdi; yaralananlar, evsiz kalanlar ve yerinden edilmiş milyonlarca insan hâlâ hayatta kalma mücadelesi veriyor. Bu insanî bilanço, yalnızca sayılardan ibaret değil — her sayı bir ailenin, bir çocuğun, bir hastanenin çöküşünü anlatıyor.
Daha da vahimi, insani yardımın ulaştırılmasında yaşanan sistematik engeller. Gıda, su, yakıt ve ilaç erişimindeki kesintiler; sevk noktalarında bekleyen tırlar, reddedilen yardımlar, ve sık sık kapatılan sınır geçişleri — bunların hepsi ölümcül sonuçlar doğuruyor. Uluslararası yardım aktörleri ve gazeteciler defalarca “yardımın engellenmesi”ni raporladı; kamyonlar depolarda ya da sınırda beklerken Gazze’deki insanlar en temel ihtiyaçlardan mahrum kalıyor. Bu durum, yardımın sahada etkin ve insani ilkeler doğrultusunda dağıtılmasını zorlaştırıyor.
Birleşmiş Milletler ve insan hakları örgütleri, olası askeri operasyonların sivil nüfus üzerindeki “felaket” etkilerine ilişkin net uyarılarda bulundu. Savaşın devam ettiği bölgelerde sağlık sistemleri çöküşün eşiğinde; çocuklar acil beslenme tedavisine ihtiyaç duyuyor, su temini güvenliğini yitirmiş durumda. Bu uyarılar, sadece diplomatik bir üslup değil—acil eylem çağrısıdır; ama çağrılar çığ gibi büyürken pratikte görünen yardım çok sınırlı kalıyor.
Uluslararası hukuk, sivillerin korunmasını ve insani yardıma erişimi garanti altına alır. Ancak sahadaki gerçeklik ile hukukun yazılı gerekçeleri arasındaki uçurum büyüyor. Birçok insan hakkı kuruluşu ve uzman, yaşananları “insani yardımın silah haline getirilmesi” ve hatta bazı kesimlerce “soykırım” tanımlamalarına varan ciddi suçlamalarla değerlendirdi. Bu tartışmaların hukuki sonuçları olmalı — ama öncelik şu: canlar kurtarılmalı, temel ihtiyaçlar sağlanmalı. Hukuk süreçleri elbette önemli; fakat mahkemeler kurulana kadar insanlar ölmemeli.
Peki ne yapılmalı? Öncelikle insani yardıma engelsiz, sürekli ve şeffaf erişim sağlanmalı. Uluslararası aracılar ve bağımsız kuruluşlar, denetimi ve dağıtımı garanti edecek mekanizmalarla sahaya hızlıca dönmeli. Diplomatik kanallar tıkanmışsa bile, taraflar arasında insani koridorların oluşturulması ve korunması için uluslararası baskı artmalı. İkincisi, medya ve sivil toplumun sessiz kalmaması gerekiyor: İnsan hayatı, siyasi hesaplara feda edilmemeli — eğer küresel kamuoyu, okur-yazar toplumlar, bu vahşetin devamına gözlerini kapatırsa “insanlık sınıfta kaldı” damgası sadece Gazze’ye değil hepimize vurulmuş olur.
Son olarak, trajedinin kalıcı adalet mekanizmalarıyla kayıt altına alınması şart. Hesap sorma mekanizmaları, mağdurların haklarını arayabileceği yollar sağlamalı; ama adalet arayışının, derhal insanî yardım sağlamanın yerine geçmesine izin verilmemeli. Çünkü çocuklar bugün açlıktan ölüyor olabilir — biz ise yarına hesap sormak için söz veriyoruz.
Gazze’deki durumun tek bir sorumlusu yoktur belki; ama bu trajedinin yegâne sorumlusu “eylem eksikliğimiz”dir. Uluslararası toplumun, liderlerin ve bizi temsil edenlerin, insan onurunu koruma görevini yerine getirmedikleri yerde sorumluluk büyür. Bugün Gazze’deki çocukların yarın başka bir yerde aynı felaketi yaşamaması için, vicdanlarımızı çalıştırmalı ve somut adımlar talep etmeliyiz.
İnsanlık sınıfta kaldı mı? Bugün için cevabımız maalesef “evet.” Fakat sınıfta kalan bir topluluk, sınavı tekrarlayıp öğrenebilir. Öğrenmenin ilk şartı ise gerçekleri görmek, ses çıkarmak ve harekete geçmektir. Gazze bunun beklediği insanlıktır.
Gündem
Beşiktaş’ta dehşet: Bebeğini çöp konteynerine atan anne tutuklandı — “Hiçbir şey hatırlamıyorum”
FATİHDOGANMEDYA | Yayın Tarihi: 1 Eylül 2025 — 17:59 (Güncellendi: 19:35) • Okuma süresi: 3 dakika
Özet (meta): İstanbul Beşiktaş’ta yeni doğan bebeğinin cesedini çöp konteynerine bırakan E.A. adlı kadın, gözaltı ve adli süreç sonrası tutuklandı. Şüphelinin emniyetteki ifadesinde söyledikleri ve açılan soruşturmanın detayları — bölge sakinlerinin tepkileriyle birlikte ayrıntılı, güvenilir haber.
Olay ve gözaltı
İstanbul Beşiktaş’ta, çöp konteynerinin yanında yeni doğmuş bir bebeğin cesedinin bulunmasının ardından başlatılan soruşturmada, şüpheli E.A. gözaltına alındı. Emniyet ve adli birimlerce yürütülen soruşturmanın ardından şüpheli, “canavarca hisle, altsoya kasten öldürme” suçlamasıyla nöbetçi mahkemeye sevk edildi ve tutuklandı.
Şüphelinin ifadesi: “Hiçbir şey hatırlamıyorum”
Emniyette ifade veren E.A.’nın, göbek bağını kestiğini ve vücudunda makasla kesik görüldüğünü söylediği; ancak olay anını net olarak hatırlamadığını iddia ettiği öğrenildi. Şüphelinin ifadesinde, olayla ilgili belirsizlik ve hafıza kaybı beyanları yer aldı — ifadede “Büyük ihtimalle onu ben yaptım ama hiçbir şey hatırlamıyorum” ifadelerine yer verildi. Bu ifadeler, soruşturma dosyasına giren en çarpıcı açıklamalar arasında.
-
Kişisel geçmiş ve aile ilişkileri:
Şüpheli, resmi bir evlilik yaptığını; boşandığını ve eski eşinden 3 çocuğu olduğunu söyledi. Diğer çocuğun (G.N.) babasının yanında ve ayrı bir adreste yaşadığını belirtti. E.A., imam nikâhlı olarak birlikte olduğu H.Y. ile de bir çocukları (C.Y.) olduğunu, bu çocuğun bir yaşında ve babasıyla birlikte yaşadığını anlattı. (Evliliğinin sorunlu olduğunu, alkol kullanan eşinin kendisine şiddet uyguladığını, hamile olduğu süre içinde dahi dayak yediğini beyan etti). -
Hamilelik ve niyet:
Ocak ayında gördüğü şiddet nedeniyle ayrılıp babaevine döndüğünü, bir süre sonra test yaptırıp hamile olduğunu öğrendiğini söyledi. İlk niyetinin, önceki örnekte olduğu gibi doğurduktan sonra çocuğu babaya vermek olduğunu; hamile olduğunu bildirdikten sonra eski partnerinin başta tamam deyip sonra iletişime geçmediğini anlattı. -
Olay günü — doğumun gerçekleşmesi:
30 Ağustos 2025 günü öğleden sonra (haberlerde aktarılan saat: yaklaşık 14:00) evde ağır kasık sancıları hissettiğini; evde yalnız olduğunu (kızının evde uyuduğunu) ve başka kimsenin bulunmadığını söyledi. Sancının artmasıyla doğumun hemen gerçekleştiğini ve bebeğin doğduğu sırada çocuğun eşofmanının içine düştüğünü anlattı. -
Göbek bağını kesmesi ve ilk davranışları:
Doğar doğmaz kazan dairesinin içinde makasla göbek bağını kestiğini, bebeği kazan dairesinin içi açıkta bıraktığını ifade etti. Bebeğin doğumdan sonra kısa bir süre ağladığını hatırladığını; ancak sonrasına dair “hiçbir şey hatırlamadığını” ve beyne ilişkin geçmiş ameliyatı nedeniyle ciddi unutkanlık yaşadığını söylediğini aktardılar. (Bebeğe makasla zarar verip vermediğini hatırlamadığını belirtti) -
Akşam geri dönüş ve bebeğin ölü bulunması:
Akşam saatlerinde kazan dairesine geri döndüğünü; bebeğin bıraktığı gibi cansız halde yattığını gördüğünü, göbek bağını kestiğini ve karın bölgesinde makasla kesilmiş izler gördüğünü söyledi. Buradan hareketle “büyük ihtimalle onu ben yaptım ama hiçbir şey hatırlamıyorum” diye ifade verdi. Ardından cenazi poşete koyup dışarıya, sokağa — çöp konteynerinin yanına — bıraktığını aktardı. -
Kazan dairesi, temizlik ve çöp koyma:
Tek başına doğum yaptığını, bebeğin üstünü örtmeden bıraktığını ve kazan dairesindeki kan izlerini daha sonra (haberlerde aktarıldığı üzere belirli bir saatte) yıkadığını söyledi. Bu temizlik sırasında bebeği poşete koyduğunu; poşeti dışarıya koyduktan sonra markete gidip alışveriş yaptığını ve döndüğünde çöp toplayıcıların müdahale ettiğini gördüğünü ifade etti. Ayrıca, yakıp yakmadığını, bebeğe zarar verip vermediğini hatırlamayabileceğini söyledi. -
Sorumluluk itirafı ve unutkanlık iddiası:
İfadesinde tekrar tekrar, bazı bölümleri hatırlamadığını; beyin ameliyatı geçirdiğini ve buna bağlı ağır unutkanlık şikâyeti olduğunu belirtti. Sorguda, olayları tek başına gerçekleştirdiğini söyleyerek suçu kısmen kabul edici (itirafta bulunan) beyanlar verdi; ancak yaptığı eylemlerin tamamını net hatırlamadığını ifade etti.
Olay yerinde bulunan bulgular ve adli süreç
Olayda, bebeğin vücudunda yanık ve kesik izleri olduğu rapor edildi. Bölgeye sevk edilen sağlık ekipleri ve adli tıp çalışmaları, bebeğin yaşamını yitirdiğini tespit etti; adli süreç kapsamında delil toplama ve otopsi işlemleri devam ediyor. Şüphelinin sevki ve tutuklanmasıyla birlikte soruşturma derinleştirildi, olayın oluş biçimi ve zamanlaması ayrıntılı olarak inceleniyor.
Mahalle ve tanıkların tepkisi
Olay, çevrede büyük tepki ve üzüntü yarattı. Mahalle sakinleri, böyle bir olayın bölgeye yakışmadığını ve yetkililerden kapsamlı açıklama beklediklerini belirtti. Emniyet güçlerinin bölgede ek önlemler aldığı, soruşturmanın selameti için kamera görüntüleri ve görgü tanıklarının ifadelerinin alındığı öğrenildi
Ne oluyor — soruşturmanın yönü
Savcılık, olayı “altsoya kasten öldürme” iddiasıyla değerlendiriyor; adli tıp raporu ve şüphelinin emniyetteki beyanları, soruşturmanın yönünü belirleyecek ana unsurlar. Hukuki süreç ilerledikçe delillerin netleşmesi ve otopsi sonuçlarının açıklanması bekleniyor. Resmi makamların yapacağı açıklamalar, olay hakkındaki kesin bilgiyi sağlayacak.
FATİHDOGANMEDYA Notu
Bu haber, ilgili kurumların yaptığı açıklamalar ve güvenilir ajans haberleri temel alınarak derlenmiştir. Olayla ilgili resmi adli tıp sonuçları ve savcılık bildirimleri açıklanır açıklanmaz haberimiz güncellenecektir.
Gündem
Yozgat’ta korkunç olay: AVM müdürü kira kavgasında öldürüldü
Yayın: 1 Eylül 2025, 15:00 (FatihDoğanMedya)
Olay Tarihi: 29 Ağustos 2025, akşam saatleri (yerel saat)
Okuma süresi: 3 dakika
Özet (lead): Yozgat’ta bir alışveriş merkezinin (AVM) genel müdürü Hakan Karakoç, kira anlaşmazlığı nedeniyle çıkan tartışma sonucu göğsünden bıçaklanarak yaşamını yitirdi. Olayın şüphelisi Bülent K. (bazı kaynaklarda Bülent Kızılırmak olarak geçiyor) güvenlik güçleri tarafından yakalanıp gözaltına alındı; soruşturma başlatıldı ve şüpheli adliyeye sevk edildi.
Olayın ayrıntıları
İddialara göre olay, 29 Ağustos akşamı Yozgat merkez Medrese Mahallesi’ndeki AVM önünde meydana geldi. AVM genel müdürü Hakan Karakoç ile yaklaşık 3 ay önce aynı binadan dükkan kiralayan Bülent K. arasında kira ve işletme koşullarına ilişkin tartışma çıktı. Tartışma kısa sürede kavgaya dönüşürken, şüpheli Karakoç’u göğsünden bıçakladı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi; yaralı Karakoç kaldırıldığı Yozgat Şehir Hastanesi’nde tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti
Şüpheli ve hukuki süreç
Olayın ardından polis ekipleri şüpheliyi kısa süre içinde yakalayarak gözaltına aldı. Bazı haber kuruluşları, şüphelinin emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildiğini ve çıkarıldığı mahkemece tutuklandığını bildirdi. Soruşturmayı yürüten kolluk kuvvetleri olayın ayrıntılarını ve olası delilleri (güvenlik kamera görüntüleri, tanık ifadeleri, cep telefonu görüntüleri) değerlendiriyor.
Kurumsal ve toplumsal yankılar
Bazı yayın organları, hayatını kaybeden Hakan Karakoç’un iş insanı bağlantılarına dikkat çekti; haberlerde Karakoç’un belirli iş insanlarıyla akrabalık veya ticari bağlantısı olduğuna dair bilgiler yer aldı. Bu tür iddialar hakkında resmi makamlar henüz geniş bir açıklama yapmadı; soruşturmanın ilerlemesiyle birlikte kurumsal ve ailevi detayların netleşmesi bekleniyor.
Görgü tanıkları ve görüntüler
Olay anına ilişkin olduğu belirtilen cep telefonu ve güvenlik kamerası görüntülerinin bazı haber kuruluşlarına yansıdığı, bunun da hem soruşturma hem kamuoyunun olayın seyrini anlaması açısından önemli olduğu bildirildi. Kolluk, görüntülerin doğrulanması ve olayın tüm yönlerinin tespit edilmesi için çalışma yürütüyor.
Ne oluyor? (Kısa analiz)
-
Olay tipi: Kira/işletme anlaşmazlığı kaynaklı tartışmanın cinayetle sonuçlanması.
-
Soruşturma: Şüphelinin yakalanıp adliyeye sevk edilmesi ve hukuki sürecin başlatılması.
-
Kamu güvenliği: AVM’ler ve ticari işletmelerde kira/işletme anlaşmazlıklarının sulh yoluyla çözümünün önemi bir kez daha gündeme geldi.
-
Gündem1 hafta önce
16 yaşındaki Yağmur’dan üç gün sonra acı haber — Kastamonu’da trafik kazası: Yağmur Pehlivanlı hayatını kaybetti
-
Magazin1 hafta önce
Atakan Özkaya’dan babasına son görev: Cenaze töreninde duygusal anlar
-
Teknoloji5 gün önce
Türkiye 5G’ye hazırlanıyor
-
Teknoloji1 hafta önce
Gençlerin TCG Anadolu ile “Zafer Yolculuğu” gururu: “Mühendislik harikası”
-
Sanat1 hafta önce
Dede mirası mesleğini yaşatıyor: El emeğini geleceğe taşıyor
-
Sanat1 hafta önce
Ceviz kabuklarından yapıyor: 110 farklı obje ortaya çıkarıyor
-
Spor1 hafta önce
Kayseri’de maç önü gerilim: Galatasaray otobüsüne ve kaldığı otele taş-fişekli saldırı
-
Teknoloji3 gün önce
ChatGPT’nin ilk belgeli cinayeti: Yapay zeka nasıl katil yarattı?