Sanat
Sinemalarda bu haftanın filmleri: Bu hafta hangi filmler vizyona girecek?

Hafta sonu tatili öncesi vizyona girecek filmlere dair araştırmalar başladı. Kerem Bürsin, Melis Sezen ve Erkan Kolçak Köstendil’in oynadığı “Şımarık”, romantik komedi meraklılarının ilgisini çekmeye aday olacak. İşte, sinemalarda bu haftanın filmleri…
“Şımarık”
Onur Ünlü’nün yönetmenliğini üstlendiği film, zengin bir babanın, şımarık oğluna ders vermek için onu zamanda yolculuk yaptığına ikna etmesi ve oğlunun 16. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nda bir köyde olduğuna inanmasıyla gelişen olaylar etrafında dönüyor.
“On Saniye”
Bergüzar Korel, Bige Önal ve Defne Burnaz’ın oynadığı “On Saniye”, Ceylan Özgün Özçelik yönetmenliğinde vizyona girecek.
Dram türündeki film, ülkenin en prestijli liselerinden birinde, bir öğrencinin annesi ile rehberlik öğretmeni arasındaki gergin görüşmeye odaklanıyor.
“Oflu Hoca 4”
Özgür Bakar’ın yönettiği; Çetin Altay, Bilal Hancı ve Ufuk Özkan’ın oynadığı devam filmi “Oflu Hoca 4”, katıldığı yoga kampında dolandırıcı olduğunu düşündüğü yoga gurularının foyasını ortaya çıkarmaya çalışan Oflu Hoca’nın maceralarını anlatıyor.
“Akıldan Kalbe”
Kerem Alışık, Hande Soral ve Şenay Gürler’in başrollerini paylaştığı “Akıldan Kalbe”, yıllar önce yapılan hatalar nedeniyle ailesi parçalanmış bir babanın pişmanlığını ve ailenin yeniden bir araya gelişini işliyor.
Dram türündeki filmin senaristliğini ve yönetmenliğini Özer Feyzioğlu yaptı.
“Düzen”
Justin Kurzel’in yönetmenliğini üstlendiği “Düzen”, ABD’de şiddetini artıran banka ve zırhlı araç soygunlarının ülke düzenini sarstığı 1983’te geçen bir olayı ele alıyor.
ABD, Birleşik Krallık ve Kanada ortak yapımı filmin başrollerinde Jude Law, Nicholas Hoult, Marc Maron, Tye Sheridan, Odessa Young ve Jurnee Smollett rol aldı.
“Aşkın Hükmü”
Heba Yousry’in yönetmenliğini yaptığı Mısır yapımı romantik komedi filmi “Aşkın Hükmü”, iki genç arasında ilkokul günlerine dayanan derin bir dostluk etrafında dönüyor.
Filmin başrollerini Mena Shalaby, Ahmed Dawood, Ahmad Khaled Saleh ve Sawsan Badr paylaştı.
“Mufasa: Aslan Kral”
Oscar ödüllü Barry Jenkins’in çektiği animasyon filmi “Mufasa: Aslan Kral”, Mağrur Diyar’ın sevilen kralı Mufasa’nın beklenmedik yükseliş hikayesini anlatıyor.
Haftanın korku filmleri
Jessica Belkin, Taylor Kowalski ve Jeremy Sisto’nun oynadığı ABD yapımı “Katliam Gecesi”, geç vardiyada tek başına çalışan genç bir kadına odaklanıyor.
Gökhan Murat Toktamışoğlu’nun senaryosunu yazıp yönetmenliğini üstlendiği “Gen 2”, bir grup gencin başına gelen paranormal olayları ele alıyor.
Sanat
18. İstanbul Bienali başlıyor
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından bu yıl “Üç Ayaklı Kedi” başlığıyla düzenlenen “18. İstanbul Bienali” için geri sayım başladı. Koç Holding’in desteğiyle gerçekleştirilen festivalin küratörlüğünü Lübnanlı Christine Tohme üstleniyor.
Üç yıla yayılan bir yapıyla kurgulanan 18. İstanbul Bienali’nin ilk ayağı, 20 Eylül-23 Kasım’da ücretsiz ziyaret edilebilecek. İlk ayakta dünyanın farklı coğrafyalarından 47 sanatçının eseri, İstanbul’un tarihi dokusu ve dinamik yapısıyla iç içe geçmiş mekanlarda sergilenecek.
Bienal kapsamında sergilerin yanı sıra çeşitli etkinlikler de sanatseverlerle buluşacak.
Fransız Yetimhanesi Bahçesi’nde gerçekleştirilen festivalin basın toplantısında konuşan İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, “İstanbul Bienali, İstanbul’u kültür-sanatın dünya çapındaki merkezlerinden biri haline getirme vizyonumuz doğrultusundaki en önemli adımlardan biri. 38 yıldır İstanbul’un sanat yaşamını besleyen bienal, uluslararası sanat gündemine yön veren eğilimleri yansıttı, yeni tartışmalar açtı, şaşırtıcı, düşündürücü, besleyici ifade biçimleri sundu” dedi.
“Yüzlerce sanatçının eserlerini de İstanbul’da sergiledik. Onlarca mekanın sanatla yeniden keşfedilmesine aracı olduk” diyen Eczacıbaşı, bienalin sanat yaşamına katkılarından bahsetti.
“İLHAM KAYNAĞIMIZ ATATÜRK’ÜN GÖSTERDİĞİ HEDEFLERDİR”
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç da kültürel sürekliliğe yönelik destekleri toplumsal sorumluluğun bir parçası olarak gördüklerini dile getirerek, “Hiç kuşkusuz ilham kaynağımız, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye için çizdiği yol ve gösterdiği hedeflerdir. Atatürk, ‘Güzel sanatlarda muvaffakiyet, bütün inkılapların muvaffak olduğunun en kati delilidir.’ sözüyle sanatın muasır medeniyet seviyesine erişimde en temel ölçüt olduğunu vurgulamıştır” diye konuştu.
Koç, sanatın estetik faaliyet oluşunun yanı sıra toplumsal varoluşun da asli unsurlarından biri olduğuna dikkat çekti.
Küratör Christine Tohme ise İstanbul’a ve kendisine bienal hazırlığı boyunca eşlik eden herkese teşekkür ederek, “Bana pek çok imkan tanıyan İstanbul şehrine minnettarım. Uzun zamandır burada çalışıyorum. 20 yıl öncesine uzanan farklı projelerde yer aldım. Bugün buradayım. Yolumu mümkün kılan harika insanlarla birlikte oldum” dedi.
“FİLİSTİN’DE YAŞANANLARI DURDURMAK ZORUNDAYIZ”
“Tek umudumuz, yaptığımız işler aracılığıyla bu dünyada baskı altında olan insanların hislerini biraz olsun değiştirebilmektir, her gün dünyanın en korkunç suçlarına tanık olan insanların hislerini” diyen Tohme, şu ifadeleri kullandı:
“Sözlerimi ve işlerimi, hayatını kaybeden herkese adıyorum. Onların mağduriyetlerini, aynı zamanda onurlarını anmak için… Çünkü onları her zaman hatırlayacağız. Onlar her gün bizimle. Hayatını kaybedenleri asla unutmayacağız. Buradaki insanlardan dünyanın her köşesindeki insanlara, Filistin’de, Sudan’da, Kongo’da, dünyanın her bir bölgesinde… Hepsini tek tek sayamayacağım için üzgünüm ama yaptığım tüm işler, kaybettiklerimize bir armağandır. Çünkü aslında benim işlerime ilham verenler, hayatını kaybedenlerdir. Dolayısıyla bu bienaldeki mütevazı jestim bu insanlar, sevgi ve cömertlik üzerine. Bu şekilde devam edemeyiz. Filistin’de yaşanan soykırımı durdurmak zorundayız. Dünyanın bir köşesinde, yalnızca yaşama, var olma ve topraklarında yaşama hakkını istediği için masum insanların katledildiğini bilirken, biz rahatça oturamayız. Mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu şehirden ve bağlandığımız, inandığımız diğer şehirlerden güç alarak bir şeyleri değiştirmeye çalışacağız. Belki biz şimdi değiştiremeyeceğiz ama çocuklarımız değiştirecek. Genç nesil değiştirecek. Ben buna gerçekten inanıyorum. Bazen aptalca ve safça hissettiğim oluyor ama kalbimde bu inancı taşıyorum ve içtenlikle inanıyorum.”

8 MEKANA YAYILIYOR
18. İstanbul Bienali, bu sene alışılmış bienal formatlarının ötesine geçerek, üç yıla yayılan yapısıyla izleyicilerini karşılamaya hazırlanıyor.
“Üç Ayaklı Kedi” başlıklı bu edisyonun ilk ayağı “kendini koruma” ve “gelecek olasılıkları” temaları etrafında şekilleniyor. Bienal, ikinci ve üçüncü ayaklarıyla 2026 ve 2027 yıllarında da devam edecek.
Bienal bu sene Beyoğlu-Karaköy hattında birbirine yürüme mesafesinde yer alan 8 mekana yayılıyor.
Galata Rum Okulu, Zihni Han, Meclis-i Mebusan Caddesi’nde yer alan 35 numaralı binanın zemin katı, Muradiye Han, Galeri 77, bir zamanlar dondurma külahı üretimi yapılan Külah Fabrikası, Eski Fransız Yetimhanesi Bahçesi ve İstiklal Caddesi’ndeki Elhamra Han bienal mekanları arasında yer alıyor.
Sanat
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’ndan Romanya’da konser
Romanya‘nın köklü etkinliklerinden Uluslararası George Enescu Festivali başladı. 21 Eylül’e kadar gerçekleştirilecek festival, Rumen besteci George Enescu’nun vefatının 70’inci yılına ithaf edildi.
Festivalde, Türkiye’yi temsilen sahneye çıkan İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Romanya’nın üç farklı şehrinde verdiği konserlerle sanatseverlere unutulmaz bir müzik ziyafeti sundu.
7 – 8 Eylül’de Köstence’deki tarihi Casino binasında gerçekleşen konserlerde orkestrayı şef Hasan Niyazi Tura yönetirken dünyaca ünlü keman virtüözü Vlad Stanculeasa etkileyici performansıyla izleyicilerden büyük alkış aldı.

TÜRK SENFONİSİNİN EZGİLERİ ROMANYA‘DA
Köstence’deki iki konserin ardından orkestra, 10 Eylül’de Târgu Mureş Paul Constantinescu Filarmoni Salonu’nda, 12 Eylül’de ise Craiova Filarmonica Oltenia’da sanatseverlerin karşısına çıkacak.
Coşkuyla takip edilmesi beklenen bu konserler festivalin uluslararası niteliğini bir kez daha gözler önüne serecek.
28 farklı ülkeden 4 bini aşkın sanatçının katılımıyla gerçekleşen Enescu Festivali, klasik müzik dünyasında uluslararası bir buluşma noktası olmayı sürdürüyor.

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın Enescu Festivali’ndeki performansları, Türk senfonik müziğinin zarif tınılarını Romanya‘daki dinleyicilerle buluştururken Türkiye ve Romanya arasındaki kültürel etkileşimi daha da derinleştiren unutulmaz bir sanat yolculuğu olmaya devam ediyor.
Sanat
32’nci Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali’ne geri sayım
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, 1994’te ilk kez düzenlenen ve 1998’de uluslararası boyuta taşınarak dünyanın tanınmış festivalleri arasında anılan, 2003’te Avrupa Festivaller Birliği’ne kabul edilen festival, Serik ilçesindeki Aspendos Antik Tiyatrosu’nda gerçekleştirilecek.
İki bin yıllık geçmişe sahip Aspendos Antik Tiyatrosu, benzersiz akustiği ve eşsiz atmosferiyle bu yıl da dünya sahnesinde yer alan yabancı konuk sanatçı ve topluluklarla beraber 3 opera ve 3 baleden oluşan zengin programıyla sanatın kalbinin attığı yer olacak.

AÇILIŞ TURANDOT OPERASIYLA
Festivalin açılışı, 14 Eylül Pazar günü, saat 21.00’de Ankara ve Antalya Devlet Opera ve Balesi Müdürlükleri ortak yapımı Giacomo Puccini’nin “Turandot” operasıyla yapılacak.
İtalyan rejisör Vincenzo Grisostomi Travaglini’nin sahneye koyduğu, Pekin’de yaşayan Çin prensesi Turandot’un evliliğini konu alan ve Uzakdoğu’nun gizemli atmosferinde geçen tutku, meydan okuma ve aşk dolu öyküsüyle sahnede olacak prodüksiyonun başrollerinde, gizemli ve erişilmez Prenses Turandot’a soprano Olga Maslova hayat verirken tenor Riccardo Massi sahne alacak.
Orkestra şefi Lorenzo Casriota Skanderberg yönetimindeki Antalya Devlet Opera ve Balesi Orkestrası ile koro şefleri Mahir Seyrek ve Ivan Pekhov yönetimindeki Ankara ve Antalya Devlet Opera ve Balesi koroları sahnede yerli ve yabancı solistlere eşlik edecek.

KAPANIŞTA “LA TRAVIATA” SAHNELENECEK
“Zorba” balesi, 17 Eylül’de saat 21.00’de, Nikos Kazancakis’in aynı adlı romanından esinlenilerek Yunan besteci Mikis Theodorakis’in dünya çapında tanınan ezgileriyle ve koreograf Lorca Massine müzikleriyle sahneye uyarlanarak Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenecek.
Festivalde ayrıca, “Kuğu Gölü”, “Don Kişot” balesi, “Tosca” operası sahnelenecek.
Festivalin kapanışı, 1 Ekim’de saat 21.00’de Aspendos Antik Tiyatrosu’nda Özbekistan’dan festivale katılan Ali Şir Nevai adına Devlet Akademik Bolşoy Opera ve Bale Tiyatrosu tarafından sahnelenecek “La Traviata” operası ile gerçekleştirilecek.
-
Gündem1 hafta önce
“Kafa kesme videoları” detayı kan dondurdu: Türkiye’nin konuştuğu Eren Bigül olayı — Ailenin sözleri şok etti
-
Teknoloji1 hafta önce
Sosyal medya uygulamalarına bant daraltması sürüyor — EngelliWeb: X, Instagram, YouTube ve TikTok etkileniyor
-
Spor1 hafta önce
İspanya deplasmanda Türkiye’yi 6-0 mağlup etti — Detaylı maç haberi
-
Teknoloji1 hafta önce
5 Soruda iPhone 17 — En Büyük Yenilikler
-
Sağlık1 hafta önce
Bangladeş’te dang humması son 24 saatte 3 can aldı
-
Ekonomi1 hafta önce
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) nedir? Emeklilik yaşı ve devletten yüzde 30 katkı — Detaylı haber
-
Sağlık1 hafta önce
Uzmanlar uyarıyor: Uçuş sonrası sıcak duş tehlikesi
-
Spor1 hafta önce
A Milli Takım yarı finalde: Türkiye 91–77 Polonya (EuroBasket 2025 Çeyrek Final)