Sanat
Sapanca Gölü’nde Kum Fırtınası: 15 Yaşındaki Kaan Ege Baran’dan Kahreden Haber

Açıklama: Sapanca Gölü’nde, kum fırtınası sırasında antrenmanda bulunan 15 yaşındaki Kaan Ege Baran’ın trajik kayboluşu ve arama kurtarma çalışmaları detayları. Sakarya, spor, AFAD, jandarma ve resmi açıklamalar…
Olayın Gelişimi ve Detaylar
29 Mart 2025 tarihinde, Sakarya’nın Serdivan ilçesine bağlı Sapanca Gölü kıyısında gerçekleşen antrenman sırasında, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Sporcu Eğitim Merkezi ile olimpiyatlara hazırlanan sporcular arasında ani bastıran kum fırtınası tüm dikkatleri üzerine çekti. Toplamda 7 kanoda bulunan 14 sporcu ve 1 eğitmen, beklenmeyen hava koşulları nedeniyle suya düştü. Bu olayda, 15 yaşındaki genç sporcu Kaan Ege Baran’ın arama kurtarma çalışmaları yoğun şekilde sürdürülürken, acı haber kısa süre sonra geldi.
Arama Kurtarma Çalışmaları
Olayın hemen ardından bölgeye çok sayıda ekip sevk edildi. AFAD, jandarma, itfaiye, deniz polisi (Kocaeli ve Yalova), yerel arama kurtarma ekipleri ve Ankara ile Samsun emniyet personeli, toplamda 117 kişilik ekip; 11 bot, 7 drone, 2 sonar cihazı, 35 araç, 2 skuter ve 1 helikopter kullanılarak koordineli bir çalışma yürüttü. Yoğun arama çalışmalarının ardından, Kaan Ege Baran’ın kullandığı kano sabaha karşı sazlıklar arasında, suya düştüğü bölgenin yakınlarında yaklaşık 8 metre derinlikte bulundu. Kaan Ege’nin cansız bedeni, botla karaya çıkarılarak otopsi için Adli Tıp Kurumu’nun morguna gönderildi.
Olayla ilgili açıklamalarda, “Arama kurtarma ekiplerinin tüm imkanları seferber ettiği çalışmalarda, genç sporcuya ulaşılamaması büyük bir üzüntü yarattı.”
Resmi Açıklamalar ve Soruşturma
Sakarya Valiliği, Sapanca Gölü’ne girişlerin yasaklanmış olmasına rağmen gerçekleşen antrenman nedeniyle sorumluların tespit edilip soruşturma başlatılacağını duyurdu. Aynı zamanda, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) Başkanı ve AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan ile diğer yerel yetkililer arama çalışmalarını yerinde inceleyerek, olayın nedenleri ve alınması gereken tedbirler hakkında bilgi aldı.
Yetkililer, “Resmi uyarılara rağmen antrenmanın yapılması ve hava koşullarının dikkate alınmaması büyük üzüntüye yol açtı.”
Sporcuların Eğitimi ve Güvenlik Önlemleri
Sapanca Gölü’nde gerçekleştirilen bu antrenman, genç sporcuların olimpiyatlara hazırlık sürecinde yaşadıkları zorlukları da gözler önüne serdi. Olay, sporcu eğitiminde alınması gereken güvenlik önlemlerinin önemini bir kez daha vurgularken; antrenman sırasında can yeleği gibi temel güvenlik ekipmanlarının eksikliği, benzer kazaların önlenebilmesi adına soru işaretleri oluşturdu.
Sonuç ve Güvenlik Mesajı
Yaşanan bu trajik olay, doğanın öngörülemez koşullarının sporcular üzerinde yaratabileceği riskleri ortaya koyuyor. Resmi kurumlar ve spor yöneticileri, benzer kazaların tekrar yaşanmaması için eğitim tesislerinde ve antrenman alanlarında hava koşullarına uygun önlemlerin alınması gerektiğini belirtti. Ailelerin, sporcuların güvenliği konusunda duyarlı olması, antrenman alanlarının risk analizlerinin titizlikle yapılması, gelecekte yaşanabilecek üzücü olayların önüne geçmek adına hayati önem taşımaktadır.
Sanat
Frida Kahlo rekor kırdı: El sueño (La cama) 54,7 milyon dolara satıldı
Frida Kahlo rekor kırdı: El sueño (La cama) 54,7 milyon dolara satıldı
FatihDoganMedya / Haber Merkezi — 21 Kasım 2025, 11:00 (Europe/Istanbul) · Okuma süresi: ~3 dakika
Özet (: Meksikalı ikonik ressam Frida Kahlo’nun 1940 tarihli otoportresi El sueño (La cama), New York’taki Sotheby’s müzayedesinde 20 Kasım 2025’te 54,7 milyon dolar (komisyonlarla birlikte ilan edilen nihai tutar) karşılığında satılarak açık artırmada bir kadın sanatçının en yüksek satış rekorunu kırdı.

Detaylar — neler oldu?
-
Eser: El sueño (La cama) / The Dream (The Bed), 1940, yağlıboya, 74 × 98 cm. Eser, yatakta uyuyan Kahlo’yu, dört direkli yatağın üstünde dinlenen iskelet ve çiçek-bombalara gönderme yapan sembollerle betimliyor.
-
Müzayede: Sotheby’s — “Exquisite Corpus” (New York). Satış gece seansında gerçekleşti; lot Sotheby’s tarafından açık artırmaya sunulmuştu.
-
Satış fiyatı ve tarih: 20 Kasım 2025, satış sonunda El sueño 54,7 milyon USD’ye alıcı buldu. Bu rakam eserle ilgili medyada ve müzayede evinin sonuç raporlarında belirtilen nihai tutardır.
-
Rekor anlamı: Bu satış, açık artırmada bir kadın sanatçının ulaşmış olduğu en yüksek satış fiyatı olarak kayda geçti; önceki rekor Georgia O’Keeffe’ın 2014’te Sotheby’s’te aldığı 44,4 milyon USD’lik tutardı. Ayrıca Kahlo’nun kendi açık arttırma rekoru olan 2021’deki Diego y yo (34,9 milyon USD) rakamı da geride kaldı.
-
Alıcı/provenans: Alıcı resmen açıklanmadı; eser daha önce Nesuhi ve Selma Ertegun koleksiyonunda yer aldığı ve Sotheby’s kataloğunda bu koleksiyonun parçalarından biri olarak listelendiği bildirildi.
Neden önemli?
Frida Kahlo eserleri nadiren piyasaya çıkar; Meksika’nın kültürel mirası ve sınırlı sayıda özel sahipli çalışması, piyasa değerini artıran faktörler arasında. El sueño hem boyut hem de eser dili bakımından Kahlo külliyatında öne çıkan işlerden; ölüm, acı ve kişisel travma temalarını yoğun sembollerle işler. Bu yüzden eser, hem koleksiyonerler hem de müzeler için büyük çekim gücü taşıyor.
Piyasa ve yorumlar
Sanat piyasası gözlemcileri, Kahlo’ya yönelik talebin hem kültürel hem de yatırım amaçlı seyrinin güçlendiğini; ayrıca kadın sanatçılara ve Latin Amerika sanatına olan ilginin son yıllarda belirgin biçimde arttığını belirtiyor. Sotheby’s’in satış haftasındaki güçlü performansı ve nadir eserlerin pazara sunulması bu tür rekorların çıkmasına zemin hazırladı.
Kısa kronoloji
-
1940 — Frida Kahlo, El sueño (La cama)’yı tamamladı.
-
1980 — Eserin daha önceki bir açık satış kaydı (daha düşük rakamlarla) bulunuyor; fiyat artışının tarihi bir örneği büyük ilgi uyandırdı.
-
20 Kasım 2025 — Sotheby’s, El sueño’yu 54,7 milyon USD’ye satıldı.
Sanat
Ormandan toplayıp dönüştürüyor: Her parçasında duygusal bir anlam var

Kentte yaşayan driftwood sanatçısı Osman Dönmez, orman, dağ ve dere yataklarında doğanın kendi döngüsüyle devrilmiş veya dağılmış ağaç parçalarını toplayarak heykeller yapıyor. Doğadan aldığı parçaları yeniden doğaya kazandıran Dönmez, “Doğayı sevdiğim için doğadan ilham alıyorum. Bu malzemeleri birleştirip, hayvan figürlerine dönüştürüyorum” dedi. Atık ağaçlardan yaptığı heykellerin yapım sürecinin uzun ve titiz bir çalışma gerektirdiğini anlatan Dönmez, “Topladığımız parçaları temizleme aşamasından geçiriyoruz, sonra kaide veya iskelet üzerine yerleştirme süreci başlıyor. Günde 3 ila 5 parça üzerinde çalışıyorum. Bir heykelin tamamlanması yaklaşık 1 ayı buluyor” diye konuştu.
“DOĞANIN YAPTIĞINA DOKUNMUYORUM”
Doğal dokuyu korumaya özen gösterdiğini belirten Dönmez, “Doğanın yaptığına dokunmuyorum. Görünmeyen kısmı değil, doğanın bıraktığı yüzeyi alıyorum. O yüzeydeki damarları, kas hatlarını ve kıvrımları olduğu gibi figürün dış kısmına yerleştiriyorum. Hiçbir şekilde oynama yapmıyorum” dedi. Ağaçların ormandan kesilmediğini, tamamen doğanın döngüsünde devrilmiş yaşlı ağaçlardan toplandığını vurgulayan Dönmez, “300- 400 yıllık sedir ağaçları yaşlandığında doğada devriliyor, yıllar içinde parçalanıyor. Biz o parçaları topluyoruz. Doğadan bir şeyi koparmıyoruz, doğanın bize bıraktığı parçaları değerlendiriyoruz. Bu, aynı zamanda olası bir yangın öncesinde doğaya yardım etmek anlamına geliyor çünkü bu parçalar yanmaya daha meyilli” diye konuştu.
“HER PARÇA DUYGUSAL BİR ANLAM TAŞIYOR”
Hayvan figürleriyle çalışmasının duygusal bir yönü olduğunu dile getiren Osman Dönmez, “Biraz doğa aşığıyım. Hayvanlara ayrı bir sevgim var. Doğaya gittiğimde kendi hayvanım olmasa da oradaki hayvanlara yiyecek ve su bırakıyorum. Her yaptığım heykelde doğaya ve hayvanlara duyduğum saygıyı yansıtıyorum” dedi. Boyutuna göre fiyatları değişen heykelleri 1000 ila 4 bin lira arasında satışa sunduğunu belirten Dönmez, “Eserlerimden bazıları otellerde sergileniyor, bazıları meydanda. Her bir heykel, doğanın bana anlattığı bir hikayeyi temsil ediyor” diye konuştu.
MARANGOZLUKTAN SANATA UZANAN YOLCULUK
Marangozlukla başladığı mesleğini zamanla sanata dönüştürdüğünü kaydeden Dönmez, “İlk olarak mobilya ve marangozlukla ilgileniyordum. Bu işe hobi olarak başladım, sonra figür heykellerine yöneldim. Sosyal medya platformunda gördüğüm bir çalışmadan esinlenip at figürü yaparak başladım. Yaklaşık 12 yıldır marangozluk yapıyorum, son 1 yıldır ise bu işi yapıyorum” dedi. İlk yıllarda ustasız ilerlediğini, son 1 yıldır aldığı eğitimle realist çalışmalara geçtiğini aktaran Dönmez, “12 yıl boyunca kendi başıma denedim, bir ustadan el aldıktan sonra realist figürler üretmeye başladım. Şu anda daha gerçekçi, duyguyu yansıtan eserler ortaya koyuyorum. İnsanlardan gelen ilgiden çok memnunum. Hedefim, bu sanatı daha ileri taşımak” diye konuştu.
Sanat
Dünyanın en büyük el yazması: İstanbul’da yazıldı

“Değerli olduğunu görünce bizim için de bir mutluluk hissi oluşturdu”
Projeye başlamadan önce dünyadaki en büyük Kur’an-ı Kerim’in ölçülerini araştırıp, çalışmalara başladıklarını ifade eden Zaman, “Şu anda var olan en büyük Kur’an-ı Kerim, bizimki haricinde, 2 metre 28 santim uzunluğunda ve 1,55 metre genişliğinde. Ama bu 4 metre uzunluğunda ve 1,5 metre genişliğinde, yan yana koyduğumuz zaman 3 metre oluyor. Bu Kur’an-ı Kerim ile 6 sene babam tek başına uğraştı ve çok güzel bir sonuç elde ettik.” dedi.
Babasının böyle bir eseri kaleme almasından çok mutlu ve gururlu olduğunu dile getiren Zaman, tarihe geçebilmenin çok güzel olduğunu söyledi.
Babasının Kur’an-ı Kerim’i yazdığı odanın kapısını genellikle kapalı tuttuklarını, bazen hava alması için açık bıraktıklarında içeri girip bakanların şaşırdığını belirten Zaman, şunları kaydetti:
“Mesela medresede bir tane hoca var. İlk kez gördüğünde çok şaşırmıştı, ‘Maşallah’ demişti, gözleri büyümüştü. Sonra 10 kere daha gördü, her seferinde aynı tepkiyi verdi. Camide öğrencilere gösterirken öğrenciler de bayağı sevmişlerdi, beğenmişlerdi. Geldiler babamın yanına, tebrikler olsun, el öpme olsun… İrademizi yükseltiler, sağ olsunlar. Değerli olduğunu görünce bizim için de mutluluk hissi oluştu.”
Eseri kapatıp, başına bir şey gelmemesi için korunaklı hale getireceklerini dile getiren Zaman, “Çünkü bunlar kağıt sonuçta. Herhangi bir yangında ya yırtılır ya da yanar. Sergilenmesini elbet isteriz. Ama Türkiye’de mi dışarıda mı? Bunu bilemeyiz. Biz sadece şu an bitirdikten sonra yayımlayacağız. Almak isteyen ulaşır, sergilemek isteyen ulaşır.” ifadelerini kullandı.
Zaman, eserin Türkiye’de kalmasının kendileri için de daha güzel olacağını belirterek, “Çünkü biz, bunu Türkiye adına yaptık. Türkiye’nin sanata verdiği değer adına yaptık. Tarihe baktığımız zaman Osmanlı döneminde hat sanatı çok büyük ilgi görmüş. Tabii ki bu Kur’an olarak değerlidir zaten ancak hat sanatı daha çok Türkiye’de değer gördüğü için Türkiye’de kalsın isteriz. Türkiye’nin arşivine bir eser eklemek bizim için daha güzel olur.” değerlendirmesinde bulundu.
-
Gündem3 gün öncesparta’da kayıp çoban: “Öldürmüşler, kafasını kesmişler” — Başsız ceset ve arayış sürdü
-
Ekonomi1 hafta önceöğretmen,polis,hemşire ne kadar maaş alacak
-
Teknoloji1 hafta önceCep telefonu aboneliğinde köklü düzenleme: Aktif olmayan hatlar 3 ayda kapanacak, yabancılara özel numara verilecek
-
Magazin1 hafta önceSon Dakika: Murat Cemcir iç kanama nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı
-
Magazin1 hafta önceSeçil Erzan hakim karşısında — “Karar bugün çıkabilir” iddiası; savcılık yüzlerce yıla kadar hapis talep etti
-
Ekonomi1 hafta önceLipton, Türkiye’de 39 yıllık üretimini sonlandırdı — Rize’deki iki tesis Öz-Gür Çay’a devredildi
-
Sağlık1 hafta önceHAVAALANLARI VE AVM’LERE YERLİ “OTOMATİK ŞOK” DÖNEM
-
Spor1 hafta önceFenerbahçe — Galatasaray: Ligin 14. haftasında derbi gecesi
