Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

Psikolog açıkladı: Kendi sesimizi duymak neden bizi rahatsız ediyor?

Yayımlandı

üzerinde

Psikolog açıkladı: Kendi sesimizi duymak neden bizi rahatsız ediyor?

Kendi sesinizi duyduğunuzda sesinizin size yabancı gelmesi, hatta rahatsız etmesi yaygın görülen bir durum. Kendi sesinize tahammül edememenin ardında bilimsel bir neden bulunuyor.

Bir kaydı dinlediğinizde kendi sesinizin size yabancı gelmesi ve hatta rahatsız edici olması oldukça yaygın bir durumdur. Peki, bu hissin arkasında yatan bilimsel nedenleri hiç merak ettiniz mi?
Günlük hayatta konuşurken sesimizi içten ve dıştan iki farklı şekilde algılarız. Bunun nedeni, sesin hem hava yoluyla hem de kafatasımızdaki kemikler aracılığıyla iletilmesidir. Konuştuğumuzda, ses tellerimizden çıkan titreşimler sadece kulaklarımıza ulaşmaz, aynı zamanda kemiklerimizden de geçerek iç kulağa iletilir. Bu iletim, sesimizin bize daha derin ve tok gelmesine neden olur.
Ancak bir ses kaydını dinlediğimizde, sesimiz yalnızca hava yoluyla kulaklarımıza ulaşır. Bu da frekans farkı yaratarak sesimizin bize beklediğimizden daha ince ve farklı gelmesine neden olur. Tokyo Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, sesimizin kayıttan duyduğumuz haliyle kendi algımız arasındaki fark, bu doğal iletim farklılığından kaynaklanıyor.
Uzmanlar, bu durumun psikolojik bir boyutu olduğunu da belirtiyor. Psikolog Dr. Silke Paulmann’a göre, sesimiz kimliğimizin önemli bir parçası. Ancak kayıttan dinlediğimizde, kendi beklentilerimize uymayan bir sesle karşılaşmak şaşkınlık yaratıyor ve bu da rahatsız edici bir his uyandırabiliyor.Bu konu üzerine yapılan bir başka araştırma ise sesimizin kayıtta hoşumuza gitmemesinin, duygularımızın sesimize yansımasıyla ilgili olabileceğini ortaya koyuyor. 1966 yılında psikologlar Phil Holzemann ve Clyde Rousey tarafından yapılan bir çalışmada, insanların kaydedilmiş seslerinde gizlemeye çalıştıkları duyguların örneğin kaygı veya üzüntünün – daha belirgin hale geldiği tespit edildi.
Nörobilimci Marc Pell, bu süreci şöyle açıklıyor: “Kendi sesimizi kayıttan dinlediğimizde, tıpkı başkalarının seslerini değerlendirdiğimiz gibi, bilinçsizce bir değerlendirme sürecine giriyoruz. Bu da sosyal kimliğimizle uyumlu olmayan bir ses duyduğumuzda rahatsızlık hissetmemize neden oluyor.”
Sesimizi kayıttan dinlerken yaşadığımız rahatsızlık, hem biyolojik hem de psikolojik nedenlere dayanıyor. Hava ve kemik iletimi arasındaki fark sesimizin farklı algılanmasına yol açarken, içsel beklentilerimizle örtüşmeyen bir ses duymak psikolojik olarak rahatsız edici olabiliyor.
Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

“Depremden Saniyeler Önce Haber Veren Teknoloji: Telefonunuza Gelen Uyarılar Gerçekten İşe Yarıyor mu?”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması

Türkiye’de ve dünyada milyonlarca akıllı telefonda aktif olarak çalışan erken deprem uyarı sistemlerinin çalışma prensiplerini, cihaz ayarlarını ve faydalarını bu detaylı rehberde keşfedin.

Bu makalede, telefonlara depremden saniyeler önce gelen erken uyarı bildirimlerinin nasıl çalıştığı, hangi teknolojilere dayandığı ve Türkiye’deki uygulamaları ele alıyoruz. Erken uyarı sistemi, odaktan yayılan P ve S dalgaları arasındaki zaman farkını tespit ederek saniyeler öncesinden kullanıcıya haber veriyor . Google’ın Android’te sunduğu “Deprem Uyarıları” sistemi, ivme ölçer verilerini ışık hızında işleyerek 5–10 saniye öncesinden bildirim gönderebiliyor . iOS cihazlarda “Hayati Uyarı Bildirimi” özelliği aktif edildiğinde benzer bir uyarı mekanizması devreye giriyor . Ancak sistem; yalnızca 4.5 ve üzeri büyüklükteki depremlerde, sismik sensörler ve ağ bağlantısının izin verdiği ölçüde uyarı yapabiliyor . Bu nedenle fay hattına çok yakın bir odakta gerçekleşen depremlerde uyarı süresi sıfıra indirgenebiliyor

1. Erken Uyarı Sisteminin Temelleri

Erken uyarı sistemleri, depremin merkez üssünde ilk olarak yayılan P dalgalarını (primer dalgalar) algılayıp, daha yavaş ilerleyen S dalgalarının (sekonder dalgalar) gelmesinden önce kullanıcıları uyarma esasına dayanır . Jeolog Prof. Dr. Okan Tüysüz’e göre, odaktan 6–7 km/sn hızla yayılan P dalgası ile 3–4 km/sn hızla ilerleyen S dalgası arasında oluşan zaman farkı sayesinde saniyeler kazanılıyor.

2. Deprem Uyarı Sisteminin Çalışma Prensibi

Android telefonlarda yerleşik ivme ölçerler, sarsıntı başladığında sensör verilerini Google’ın sunucularına gönderir. Sunucular, etkilenen bölgedeki verileri eşleştirip kullanıcılara saniyeler önce “Yakındaki Deprem” başlıklı bildirim ile uyarı yollar . Ücretsiz hizmet, yalnızca 4.5 ve üzeri büyüklükteki depremler için aktif oluyor .

3. Cihazlarda Uygulama ve Ayar

Android’te Nasıl Aktif Edilir?

  1. Ayarlar > Konum ve Konum Hizmetleri

  2. “Deprem Uyarıları” seçeneğini açın

iOS’ta Nasıl Aktif Edilir?

  1. Ayarlar > Bildirimler

  2. Sayfanın en altında “Hayati Uyarı Bildirimi”ni aktif edin .

4. Türkiye’deki Uygulamalar ve AFAD

Türkiye’de AFAD’ın Deprem Mobil Uygulaması, sarsıntı sonrası bilgi ve radyolojik veriler sunarken, telefonlara otomatik erken uyarı bildirimleri hâlen Google ve Apple çatısı altındaki teknolojiler üzerinden gerçekleşiyor . AFAD’ın altyapısı ise öncelikle kritik tesislerin gaz ve elektrik hatlarını kesmeye odaklanıyor; kullanıcı bildirimleri doğrudan bu sistem üzerinden iletilmiyor .

5. Uyarıların Fırsatları ve Sınırlamaları

  • Fırsatlar: Saniyeler öncesinden gelen uyarı, masanızın altına saklanmak, gazı kapatmak veya merdiven boşluğuna yönelmek için şans veriyor .

  • Sınırlamalar: Odak noktasına çok yakın depremlerde uyarı süresi pratikte sıfıra iniyor, dolayısıyla kapsamlı bir tahliye mümkün olmuyor .

6. Sonuç ve Öneriler

Akıllı telefonlarda erken uyarı sistemlerini aktif tutmak, depreme karşı alabileceğiniz en etkili bireysel önlemlerden biridir. Hem Android hem de iOS kullanıcılarının ayarlarını kontrol etmeleri, aile ve iş yerinde düzenli tatbikatlar yapmaları hayati önem taşır. Depremden önceki bu birkaç saniye; doğru kullanıldığında hayat kurtarabilir.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Çin uzay “sandığını” açıyor: Ay’daki gerçekler ortaya çıkabilir

Yayımlandı

üzerinde

Ulusal Uzay İdaresi (CNSA), aralarında ABD’nin de bulunduğu 6 ülkeden bilim insanlarının Chang’e-5 misyonu tarafından Ay’dan toplanan toprak ve kaya örneklerini incelemesine izin vereceğini açıkladı.

tarafından finanse edilen iki ABD kurumu, Ay örneklerine erişim hakkına sahip olacak. CNSA başkanı San Jongde, örneklerin “tüm insanlık için ortak bir hazine” olduğunu söyledi.

Donald Trump’ın özellikle Avrupa ve Çin’e karşı ilan ettiği ticaret savaşının ortasında Çin’in bu kararı açıklamasının zamanlaması ve NASA’nın elindeki Ay örneklerinin Çinli bilim insanlarının erişimine açık olmaması yorum konusu oldu.

2011 tarihli bir yasaya göre NASA’nın Kongre tarafından özel olarak yetkilendirilmediği sürece Çin veya herhangi bir Çinli şirketle iş yapması yasak.

APOLLO ÖRNEKLERİNDEN BİR MİLYAR YIL DAHA GENÇ

Chang’e-5 misyonu tarafından getirilen Ay örneklerinin, yarım yüzyıl önce efsanevi Apollo uzay programının astronotları tarafından Dünya’ya getirilen örneklerden bir milyar yıl daha genç olduğu tahmin ediliyor ve bu nedenle Ay’daki jeolojik süreçler hakkında bilinmeyen gerçekleri ortaya çıkarabilecekleri için büyük bilimsel ilgi görüyorlar.

Çin’in elindeki Ay örneklerine ABD’deki Brown Üniversitesi ve Stony Brook Üniversitesi ile Fransa, Almanya, Japonya, Pakistan ve İngiltere’deki akademik kurumlar erişebilecek.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Telefonlara deprem bildirimi: Sistem nasıl çalışıyor?

Yayımlandı

üzerinde

25.04.2025 – 09:46

Son Güncelleme : 25.04.2025 – 09:51

NTV

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar