Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Özgür Özel: Türkiye’yi göçmen deposu olarak gören bir Avrupa Birliği olmamalıdır

Yayımlandı

üzerinde

Özel, Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) grup toplantısında konuştu.

(AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in son Ankara ziyaretinde ile görüşmemesinin kurumsal ilişkiler açısından çok önemli bir riski barındırdığını ve bu tutumu çelişkili bulduğunu belirten Özel, von der Leyen’in kendisiyle tanışmak için “genel seçimleri kazanmalarını beklemesini” eleştirdi.

“Tüm dünyada ve Avrupa’nın her yerinde, tam demokrasi için mücadele veren bütün siyasi aktörlerin, akımların, siyasi partilerin birbiriyle diyalog ve dayanışma içinde olması gerektiği bir dönemdeyiz. ifadelerini kullanan Özel, dünyada popülist liderlerin kurumları doğrudan hedef aldıkları bir dönemin yaşandığını belirterek, “Ortak akıl yerine, sözde güçlü liderliği ön plana çıkarmaya yönelen bu anlayış, tüm dünyaya yayılıyor.” diye konuştu.

Özel, CHP’nin bu anlayışa karşı demokrasi, hukuk ve adalet mücadelesine liderlik ettiğini belirterek, “Ülkemizde verdiğimiz bu mücadele, partimizin kuruluş ilkelerinin ve hedeflerinin yanı sıra AB’nin ortak değerleriyle de örtüşmektedir. Ortak değer ve hedeflerin yanında ortak risk ve tehditlerimizin olduğunu da söylemek yanlış olmaz.” ifadesini kullandı.

CHP’nin AB’ye tam üyelik konusunda ilkesel ve istikrarlı bir tutum sergilediğini bildiren Özel ‘nin 200 yıldır yüzünü Batı’ya çevirdiğini anımsattı. Özgür Özel, “Avrupa ile ‘nin çok yönlü bir ilişkiye ve karşılıklı dayanışmaya olan gereksinimleri hiç değişmemiştir. Türkiye’nin Avrupa’yı tercihi yalnızca tarihsel, siyasal ve stratejik bir karar değildir. Bu aynı zamanda toplumsal bir tercihtir. İktidarların tutumu ve ülkedeki siyasetin AB ile ilişkileri nasıl konumlandırdığı doğrudan seçmen tercihlerine de yansımaktadır.” diye konuştu.

“TÜRKİYE’YE GÖÇMEN DEPOSU OLARAK GÖREN BİRLİK OLMAMALIDIR”

Türkiye’de AB üyelik talebinin yüzde 66’ya kadar çıktığını belirten Özel, gençlerde ise AB’ye üyelik talebinin daha da yüksek seviyelerde olduğunu belirtti.

Özel, “AB, Türkiye’yle ilişkisini göçmen pazarlıklarına hapseden, Türkiye’yi sınırın ötesindeki bir göçmen deposu olarak gören bir birlik olmamalıdır. Türkiye, savaşlar ve iklim krizleriyle doğudan gerçekleşecek büyük göç baskınını kendi topraklarında tutan, karşılığında Batı’dan ekonomik yardım ve siyasal destek alacak bir ülke olarak görülmemelidir.” ifadelerini kullandı.

Özel, “Dünyanın içinde bulunduğu şartlar, AB ile Türkiye’nin kuracağı ilişkinin savunma işbirliği ayağını da her zamankinden önemli bir zemine oturtmuştur.” dedi.

Dünya siyasetinin sınamalı bir dönemden geçtiğini anlatan Özel, bunun olaylara savunma odaklı bakmayı da gerektirdiğini ifade etti.

Özel, AB ve Türkiye’nin gelecekteki krizleri birlikte göğüslemesi gerektiğini belirterek, krizlere çare ararken kapsayıcı güçlü kurumların, kurumsal ilişkilerin, çok taraflı bir dünya düzeninin ve demokrasisinin ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi.

İstikrar ve güven aranırken demokrasiden fedakarlık yapılmamasının önemine işaret eden Özel, “Dün bu kapsamlı ilişki gereksinimini görmezden gelerek, ilişkileri tek ve öncelikli konu görülen sığınmacılar sorununa indirgeyen yaklaşım, daha da gecikmeden terk edilmelidir.” diye konuştu.

Demokrasinin istikrara, insan haklarının ise güvenlik kaygılarına alternatif olarak görülmesini doğru bulmadıklarını kaydeden Özel, şöyle devam etti:

“Hatırlamalıyız ki demokratik değerlere, ilke ve normlara bağlı aktörler müzakere eder, pragmatizmi benimseyen aktörler ise pazarlık eder. Unutmamak gerekir ki kolay yoldan elde edilmiş pazarlıkçı kazançlar, kolay bir şekilde kaybedilebilir. AB ile Türkiye arasındaki ilişki, bir an evvel ilke, norm ve değerler temelli bir zemine dönmeli ve iki taraf karşılıklı olarak, demokratik ideallerin ve demokrasi kültürünün inşası için el ele vermelidir.”

TÜRKİYE’NİN STRATEJİK ÖNEMİ ARTTI

Dünyanın bir belirsizlik çağına girdiğine işaret eden Özel, Ukrayna’da yaşanan savaş, Gazze’deki katliam, Suriye’de yönetim değişimi, ABD’de Donald Trump yönetiminin çok taraflı dünya düzenini ve demokratik kurumları sarsan kararlarının son dönemde yaşanan birkaç önemli gelişme olduğunu hatırlattı.

Özel, “Yaşadığımız belirsizlikler çağında, küresel dengelerin yeniden kurulduğu bir anda Türkiye’nin stratejik öneminin arttığının farkındayız. Türkiye, önemli bir jeopolitik konumdadır. Bu belirsizlik ve küresel jeopolitik gerginlik ortamında Türkiye’nin demokratik, güvenilir ve öngörülebilir, çevreye saygılı, istikrarlı, kurumları güçlü bir ülke olması ve bu ülkenin Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası olması, hem bizlerin hem de Avrupa’nın yararınadır. Türkiye, dinamik ekonomisi, genç nüfusu, canlı ve direngen bir sivil toplum dinamizmi ile AB’nin birçok yeni üyesinden daha köklü bir demokratik geleneğe dayanan bir ülkedir.” değerlendirmesinde bulundu.

TÜRKİYE’YE UYGULANAN VİZE SORUNU

Avrupa ülkelerinin Türkiye’nin gençlerine, akademisyenlerine, iş insanlarına ve hastalarına haksız vize kısıtlamaları yaşatmaması gerektiğini vurgulayan Özel, Türkiye’nin 86 milyon nüfuslu güçlü bir ülke olduğunu, bir partiden veya kişiden ibaret olmadığını vurguladı.

Özel, CHP’nin Türkiye’yi Avrupa sisteminin ve Batı demokrasilerinin bir parçası olarak gördüğünü, AB ile Türkiye arasında kurulacak sağlıklı ve ilkesel ilişkinin iki tarafın da yararına olacağını söyledi.

İBB BAŞKANI İMAMOĞLU’NUN ADAYLIĞI

Özel, CHP’nin 23 Mart’ta cumhurbaşkanı adayını belirlemek için önseçim yapacağını belirterek, parti üyelerinin sandık başına gideceği bu süreçte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “cumhurbaşkanlığı adaylığı unvanının resmiyet kazanacağını” söyledi.

Öte yandan Özel, Brüksel temasları kapsamında, AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor’la da bir araya geldi.

Özel’in ayrıca AP Dışişleri Komitesi (AFET) Başkanı David McAllister, S&D Başkanı Iratxe Garcia Perez, Avrupa Bölgeler Komitesi (CoR) Başkanı Kata Tüttö, Avrupa Sosyalist Partisi (PES) Grubu Başkanı Luca Menesini, Türkiye’nin AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Avrupa Sosyalist Partisi Başkanı Stefan Löfven ve Genel Sekreter Giacomo Filibeck ile görüşmesi bekleniyor.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Şanlıurfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi’nde Dehşet: Doktor ve Güvenlik Görevlisine Bıçaklı Saldırı

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
30 Temmuz 2025 akşamı Şanlıurfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde psikolojik sorunları olduğu belirtilen bir kişinin düzenlediği bıçaklı saldırıda doktor ve güvenlik görevlisi yaralandı. Şüpheli kısa sürede yakalandı ve adli işlem başlatıldı.

Olayın Genel Görünümü

30 Temmuz 2025 günü saat 18.00 sularında, Şanlıurfa’nın Eyyübiye ilçesindeki Balıklıgöl Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne giren İbrahim Halil K. isimli şüpheli, öncelikle girişte görevli güvenlik görevlisi Harun Polat’a, ardından doktor İsmail Aydoğdu’ya bıçaklı saldırıda bulundu. Olay anı hastanenin güvenlik kameralarına yansıdı.

Saldırının Seyri

İddialara göre psikolojik sorunları bulunduğu belirtilen İbrahim Halil K., elindeki bıçakla önce güvenlik görevlisi Harun Polat’ı boğazından yaraladı. Güvenlik görevlisinin yardım çağrısı üzerine acil serviste görevli doktor İsmail Aydoğdu da şüpheli tarafından karın bölgesinden bıçaklandı. Saldırganın hastane içerisinde kısa süreli kaosa yol açtığı öğrenildi.

Yaralıların Tedavi Süreci

Yaralanan Harun Polat ve Dr. İsmail Aydoğdu’ya ilk müdahale Balıklıgöl Devlet Hastanesi’nde yapıldıktan sonra, ağır yaralı güvenlik görevlisi ile doktor, Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilerek tedavi altına alındı. Polat’ın sağlık durumunun kritik olduğu, Aydoğdu’nun ise genel durumunun stabil seyrettiği bildirildi.

Şüphelinin Yakalanması ve Adli Süreç

Olay yerine sevk edilen polis ekipleri, güvenlik görevlileri ile iş birliğiyle saldırganı etkisiz hale getirerek suç aleti bıçakla birlikte kısa sürede gözaltına aldı. Şüpheli İ.H.K. hakkında adli ve idari soruşturma başlatıldı.

Resmi Açıklamalar

Şanlıurfa Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada; “Bugün saat 18.00 sıralarında Balıklıgöl Devlet Hastanesi Acil Servisinde bir şahıs önce özel güvenlik görevlimize, daha sonra da bir doktorumuza saldırıp kesici aletle yaralamıştır. Emniyet Müdürlüğümüz tarafından yapılan çalışma sonucunda şüpheli çok kısa sürede yakalanmış, adli ve idari inceleme başlatılmıştır.” denildi. Sağlık Müdürlüğü de kentteki tüm sağlık camiasına geçmiş olsun dileklerini iletti.

Yetkililerin ve Milletvekili Ziyareti

Olayın ardından AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Hikmet Başak, yaralı doktor ve güvenlik görevlisini tedavi gördükleri Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti. Milletvekili Başak, “Hastanelerimizde sağlık çalışanlarımıza ve güvenlik görevlilerimize yönelik şiddeti kınıyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.” açıklamasında bulundu.

Okumaya Devam Et

Gündem

“Doğu Akdeniz’in Gizli Planı: İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın Kuzey Kıbrıs Hamlesi Ne Anlama Geliyor?”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
27 Ağustos 2025 tarihli bu detaylı  makalede, İsrail gazetesi Israel Hayom’un Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ı kuzeydeki Türk kontrolündeki bölgeyi kurtarma harekâtına davet etme çağrısı, Kuzey Kıbrıs’taki Türkiye’nin askeri gücü ve bölgesel jeopolitik yansımaları ele alınıyor.

Haber Özeti

29 Temmuz 2025’te yayımlanan bir makalede, İsrail’in en yüksek tirajlı gazetesi Israel Hayom, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ı “Kuzey Kıbrıs’ın kurtarılmasına yardımcı olmaya” çağırdı ve “Kuzey Kıbrıs da bir İsrail meselesidir” ifadesini kullandı. Gazete, Kuzey Kıbrıs’tan kaynaklanan kritik bir tehdit durumu oluştuğunda, İsrail’in stratejik duruşunu değiştirerek bölgeyi kurtarma planı hazırlaması gerektiğini savunuyor .


Stratejik Çağrı: Koordinasyon ve Harekât Planı

  • Koordinasyon Teklifi: Israel Hayom yazarı Shay Gal, İsrail’in Yunanistan ve Güney Kıbrıs’la ortak tatbikatlar ve istihbarat paylaşımı yoluyla olası bir müdahale planı geliştirmesi gerektiğini belirtiyor .

  • Harekât Senaryosu: Tehdit seviyesi kritik noktaya ulaşırsa, hava ve deniz askerî unsurlarının hızlı konuşlandırılması öngörülüyor. Buna, Doğu Akdeniz’de faaliyet gösteren denizaltılar ve hava kuvvetleri destek uçakları da dahil.

  • Uluslararası Hukuk ve İzinler: Resmî müdahale için Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın desteği, hem lojistik hem de hava sahası izni açısından kilit konumda.


Kuzey Kıbrıs’ta Türk Askeri Varlığı

Kuzey Kıbrıs’ta, Türkiye’nin “Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı” çatısı altında yaklaşık iki mekanize piyade tümeni ve destek birliklerinden oluşan büyük bir askeri güç konuşlu.

  • Komuta Yapısı: Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı, bağımsız bir komutanlık olarak faaliyet gösteriyor

  • Ana Birlikler: 14. Zırhlı Tugay (Tunç Kışlası) başta, M48A5T serisi ve M60 tanklarıyla donatılmış iki tank taburu, zırhlı piyade, hava savunma ve mühimmat destek birimlerinden oluşuyor .

  • Yasal Statü ve Uluslararası Tepkiler: KKTC’deki Türk askerî varlığı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarında “işgal gücü” olarak tanımlanıyor. Uluslararası toplum tarafından yalnızca Türkiye tarafından tanınan KKTC, bu askeri yapı üzerinden Ankara’ya bağımlı bir konumda .


Bölgesel Jeopolitik Etkiler

  1. Türkiye-Yunanistan Rekabeti: Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları ve deniz yetki alanları, büyük güçlerin de dahil olduğu karmaşık bir rekabeti körüklüyor.

  2. Güney Kıbrıs’ın Rolü: AB üyesi olan Güney Kıbrıs, İsrail’le doğal gaz ve savunma iş birliğini derinleştirerek bölgesel koordinasyonun merkezlerinden biri haline geldi.

  3. ABD ve NATO Dinamikleri: ABD’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik çıkarları, ittifak içi dengeyi etkiliyor; Yunanistan-İsrail yakınlaşması ve Türkiye’nin denge arayışları ön plana çıkıyor.


Sonuç: Ne Beklenmeli?

  • Olası Tatbikatlar: İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs arasında yeni ortak tatbikat ve operasyon planlamaları hız kazanabilir.

  • Diplomatik Adımlar: Ankara’nın tepkisi sert olacak; diplomatik temaslar ve karşı hamleler kaçınılmaz.

  • Güvenlik Riskleri: Bölgedeki askeri hareketlilik sivil güvenliği tehdit edebilir, deniz ticareti ve enerji nakliyesi risk altında kalabilir.

Okumaya Devam Et

Gündem

Ankara Mamak’ta Otluk Yangını Dehşeti: 8 Gecekondu Kullanılamaz Hale Geldi

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
Ankara’nın Mamak ilçesinde otluk alanda başlayan ve rüzgârın etkisiyle hızla yayılan yangında 8 gecekondunun tamamen kullanılamaz hale gelmesi bölge halkını zor durumda bıraktı. İtfaiye ekiplerinin müdahalesi, yerel yönetim desteği ve yapılması gerekenler hakkında detaylı bilgi.

1. Olayın Özeti

30 Temmuz 2025 Çarşamba günü saat 15:30 civarında Ankara’nın Mamak ilçesi Mutlu Mahallesi 702/2. Sokak yakınlarında bulunan otluk alanda yangın çıktı. Rüzgârın etkisiyle kısa sürede büyüyen alevler, çevredeki 8 gecekonduyu tamamen sararak kullanılamaz hale getirdi. Can kaybı yaşanmazken, maddi zarar büyük boyutta gerçekleşti .

2. Yangının Başlangıç Noktası ve Yayılma Hızı

  • Çıkış Noktası: Mutlu Mahallesi’ndeki kuru otluk alan.

  • Büyüme Hızı: Rüzgârın şiddeti nedeniyle yangın dakikalar içinde yerleşim alanına ulaştı.

  • Olası Sebepler: Henüz net belirleme yapılmadı; elektrik kontağı veya sigara izmariti ihtimali araştırılıyor .

3. İtfaiye ve Acil Birimlerin Müdahalesi

  • Müdahale Süresi: İhbarın ardından ekipler 10 dakika içinde bölgeye ulaştı.

  • Kullanılan Kaynaklar: 5 itfaiye aracı, 2 su tankeri ve 20 personel.

  • Zorluklar: Kuvvetli rüzgâr ve kuru otların yarattığı ekstra yük, söndürme çalışmalarını güçleştirdi.

  • Kontrol Altına Alma: 1.5 saatlik yoğun müdahale sonunda alevler durduruldu .

4. Bölge Halkının Durumu

  • Evsiz Kalan Aileler: 8 gecekonduda yaşayan toplam 32 kişi geçici barınmaya muhtaç.

  • Sağlık Durumu: Yangın sırasında kaçan aile fertlerinde hafif panik atak ve dumandan etkilenenler tedavi altına alındı, ciddi yaralanma olmadı.

  • Gönüllü Dayanışma: Mahalle muhtarı ve çevre sakinleri, su ve temel gıda desteği sağlamak için seferber oldu.

5. Maddi Hasar ve Gecekonduların Durumu

  • Kullanılamaz Konut Sayısı: 8 gecekondu.

  • Hasarın Boyutu: Çatı ve iç donanım tamamen yandı; duvarlarda ısıdan kaynaklı çatlamalar oluştu.

  • Sigorta Durumu: Gecekonduların çoğu sigortasız olması nedeniyle tamirat masrafları ailelerin omzunda kalacak.

6. Yerel Yönetim ve STK’ların Destek Çalışmaları

  • Belediye: Geçici barınma merkezleri kurarak mağdurlara yatak, battaniye ve gıda yardımında bulundu.

  • Valilik: Ailelere kira yardımı ve temel ev eşyası temini sözü verdi.

  • STK’lar: Kızılay ve AKUT gibi kuruluşlar, psikososyal destek ve moloz temizleme çalışmalarında rol alıyor.

7. Uzman Görüşleri ve Geleceğe Yönelik Öneriler

  • Yangın Uzmanları: Otluk ve kuru bitki örtüsünün yerleşim alanlarından uzak tutulması, mevsimsel bakımın önemi vurgulanıyor.

  • Risk Azaltma: Erken ihbar sistemlerinin geliştirilmesi, mahalle bazlı eğitim ve tatbikatların düzenlenmesi.

  • Çevre Düzenlemesi: Yeşil kuşaklar oluşturarak yangın hattının yerleşimden ayrıştırılması öneriliyor.

8. Sonuç ve Takip

Ankara Mamak’taki bu üzücü yangın olayı, altyapı yetersizlikleri ve acil durum yönetim eksikliklerine dikkat çekti. Hem yerel yönetim hem de halka düşen görevleri hatırlatarak, benzer felaketlerin önüne geçmek için proaktif adımlar atılması kritik önem taşıyor.

Güncel gelişmeler ve yardım kampanyaları için takipte kalın.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar