Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Önce Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem, Şimdi de CHP’li Yöneticiler İfadeye Çağrıldı

Yayımlandı

üzerinde

Türkiye genelinde siyasi gerilimlerin arttığı bu dönemde, Zonguldak’da önemli gelişmeler yaşanıyor. CHP’ye mensup yetkililer, Ekrem İmamoğlu’ya destek kapsamında düzenlenen eylemler ve protestolara katılma nedenleriyle ifadeye çağrıldı. Bu kapsamda, Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’in yanı sıra CHP Zonguldak Gençlik Kolları İl Başkanı, Kadın Kolları İl Başkanı, Merkez İlçe Başkanı ve İl Yöneticisi savcılık tarafından emniyete çağrıldı. Aşağıda, olayın detayları, açıklamalar ve gelişmelerle ilgili kapsamlı bir değerlendirme yer alıyor.


Olayın Gelişimi ve Nedenleri

İfadeye Çağrılmanın Arka Planı

Son günlerde Zonguldak’da yaşanan olaylar, ülke genelinde tartışma konusu oldu. İlk aşamada, CHP’li belediye başkanı Tahsin Erdem; Ekrem İmamoğlu’na destek yürüyüşlerine katılması nedeniyle ifadesi alınmak üzere savcılık tarafından çağrıldı. Bu gelişmenin ardından, Zonguldak’daki diğer CHP yöneticileri de benzer süreçten geçti. Savcılık, ifadelerin alınması için gerekli soruşturma kapsamında, parti içindeki yöneticilerin de emniyete çağrıldığını bildirdi.

Siyasi Baskı ve Yıldırma Çalışmaları

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, sürece ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada; “Partimize ve halkımıza uygulanan baskı ve yıldırma çalışmaları son sürat devam ediyor. Biz korkmuyoruz, yılmıyoruz, mücadeleye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. Yavuzyılmaz, aynı zamanda ifade süreçlerine “onur madalyası” misali bakıldığını vurgulayarak, Zonguldak’a gitmek üzere harekete geçtiklerini belirtti.


Yetkililerden Resmi Açıklamalar

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz’ın Açıklamaları

Deniz Yavuzyılmaz, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Emniyet ifadeleri için Zonguldak’a gidiyorum. Değerli yol arkadaşlarım, Zonguldak’ta Ekrem İmamoğlu için yapılan destek yürüyüşüne katıldığı için cuma günü Belediye Başkanımız Tahsin Erdem’in savcılık ifadesi alınmıştı. Yarın da ifadeleri alınmak üzere; Gençlik Kolları İl Başkanımız, Kadın Kolları İl Başkanımız, Merkez İlçe Başkanımız, İl Yöneticimiz emniyete çağrıldı.

Partimize ve halkımıza uygulanan baskı ve yıldırma çalışmaları son sürat devam ediyor. Ancak biz korkmuyoruz, yılmıyoruz, mücadeleye devam ediyoruz. Bizim için onur madalyası olan bu ifade süreçleri için Zonguldak’ta olacağım. Cumhurbaşkanı adayımızı yanımızda, sandığı önümüzde, partimizi iktidarda görene kadar mücadeleye devam.”

– Deniz Yavuzyılmaz

Bu açıklama, CHP’nin bu süreçte umursamaz bir duruş sergilediğini ve siyasi baskılara rağmen çalışmalara ara vermeyeceklerini ortaya koyuyor.

Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’in Yaklaşımı

Belediye Başkanı Tahsin Erdem de konuyla ilgili açıklamalara yer verdi. Daha önce ailesinin de ifadeye çağrıldığının belirtilmesi, bu süreçte kişisel ve ailevi zorluklara rağmen sorumluluklarının bilincinde olduğunu göstermekte. Erdem, “Bir süre önce eşim ve çocuklarım da çağrılmıştı. Onlar ifadelerini verdiler, ben de çağrılacağımı biliyordum. Yarın gidip ifademi vereceğim” diyerek, kararlılığını ve mücadele ruhunu yineleyerek, siyasi süreçten geri adım atmayacaklarını belirtmişti.


Olayın Siyasi ve Toplumsal Yansımaları

Siyasi Tartışmalar ve Eleştiriler

Bu gelişme, özellikle son dönem Türkiye’sinde yaşanan siyasi gerilimler ve iktidar ile muhalefet arasındaki tartışmaların yeniden alevlenmesine neden oldu. CHP’li yetkililerin ifadeye çağrılması, muhalefet partileri tarafından; demokratik hakların kısıtlanması, ifade özgürlüğüne yönelik baskılar ve siyasi yıldırma olarak yorumlanıyor. Sosyal medya üzerinden yayılan paylaşımlar, kamuoyunun geniş kesiminden desteğe ve eleştiriye neden oldu.

Toplum ve Basının Tepkileri

Olayın medyadaki yerleşik yeri ve sosyal medyada yayılan haberler, toplumsal duyarlılığı da beraberinde getirdi. CHP yöneticilerinin ifadeye çağrılması, basında geniş yer bulurken, tartışmalar yerel ve ulusal gündemi meşgul eden konular arasında yer aldı. Özellikle, “Demokratik haklarımızı kullanmaya devam edeceğiz” vurgusunun tekrarlanması, kamuoyunun bu süreçte demokrasiyi koruma yönündeki bilincini ön plana çıkardı.


Geleceğe Yönelik Öngörüler

Soruşturmaların Seyri ve Beklentiler

Bu tür olayların ardından, ilgili soruşturmaların nasıl sonuçlanacağı merak konusu. CHP’nin duruşunun ve yetkililerinin aldığı tavrın, ilerleyen süreçte diğer belediye başkanları ve yerel yöneticiler üzerinde nasıl bir etki yaratacağı ise dikkatle takip ediliyor. Savcılık ifadeleri sırasında verilecek bilgiler, ilerleyen adli süreçte belirleyici bir rol oynayabilir. Özellikle, Ekrem İmamoğlu’ya destek yürüyüşleri gibi etkinliklerin siyasi boyutu da göz önünde bulundurulduğunda, bu ifade süreçleri CHP’nin muhalefetteki konumunu pekiştirebilir veya tam tersi baskıların artmasına neden olabilir.

Demokratik Haklar ve Hukuki Süreç

İfade süreçlerinin, siyasi baskılar ve yıldırma çalışmaları şeklinde yorumlanması, Türkiye’de demokratik haklar konusunda devam eden tartışmalara yeni bir boyut kazandırıyor. Muhalefet partileri, yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü konularındaki hassasiyetin altını çizerek; bu tür gelişmelerin önüne geçilmesi için hukuki ve siyasi müdahaleler gerekliliğini vurguluyor. Bu durum, ilerleyen dönemlerde siyasal arenanın yeniden şekillenmesine, parti içi dayanışmanın ve kampanya stratejilerinin etkilenmesine zemin hazırlayabilir.


Sonuç ve Değerlendirme

Zonguldak’da yaşanan bu olay, sadece yerel bir gelişme olarak kalmayıp, ulusal siyasetin nabzını tutan önemli bir örnek haline geldi. CHP’li yetkililerin ifadeye çağrılması, partinin savunma hatları, kamuoyunun demokratik haklara olan duyarlılığı ve siyasi arenada yaşanan iktidar-muhalefet çatışmasının somut göstergesi olarak yorumlanıyor.

Parti yetkililerinin söylemlerinde yer alan “mücadeleye devam ediyoruz” ifadesi, bu süreçte içsel dayanışma ve kararlılığın altını çiziyor. Ancak sorunun asıl boyutu; demokratik mekanizmaların ve hukukun üstünlüğünün korunması konusundaki çabaların devam edip etmeyeceği olacaktır. Bu noktada, adli sürecin nasıl işleyeceği, ifade süreçlerinin nasıl sonuçlanacağı ve bu gelişmelerin yerel yönetim politikalarına nasıl yansıyacağı konusunda kamuoyu ve siyasi analistlerin yakından takip edeceği bir süreç yaşanıyor.

Özetle, Zonguldak’daki bu gelişme; yerel yönetimlerde yaşanan siyasi gerilimlerin, demokratik haklar konusundaki tartışmaların ve yargı süreçlerinin ne denli kritik ve güncel olduğunu gözler önüne seriyor. İfadeye çağrılan yetkililerin süreçleri, ilerleyen günlerde medyada ve siyasi tartışmalarda daha fazla yer bulacaktır.

Gündem

Ayakkabı, oyuncak ve deri ürünlerinde yurt dışı siparişlerine kısıtlama — Önceden verilen siparişler ne olacak?

Yayımlandı

üzerinde

Ayakkabı, oyuncak ve deri ürünlerinde yurt dışı siparişlerine kısıtlama — Önceden verilen siparişler ne olacak?

FATİHDOGANMEDYA / Haber — 26 Ekim 2025, 14:00 | Okuma süresi: 3 dakika

Ticaret Bakanlığı, e-ticaret denetimleri ve laboratuvar analizleri sonucunda yüksek risk taşıdığı tespit edilen ayakkabı, oyuncak ve saraciye (deri çanta/bavul vb.) ürünlerinin posta veya hızlı kargo yoluyla—“basitleştirilmiş gümrük beyannamesi” (ETGB) kapsamında—ülkeye girişine kısıtlama getirdi. Düzenleme 20 Ekim 2025 tarihli ve 2025/11 sayılı Genelge ile yürürlüğe girdi.


Neden kısıtlama getirildi?

Ticaret Bakanlığı’nın denetim ve laboratuvar incelemelerinde incelenen 182 üründen 148’inin ürün güvenliği kriterlerini karşılamadığı; uygunsuzluk oranının %81 olduğu bildirildi. İncelemelerde fitalat, kurşun, kadmiyum ve PAH’lar gibi yasal sınırların üstünde toksik kimyasallara rastlandığı açıklandı. Bakanlık, insan sağlığını koruma amacıyla posta ve hızlı kargo yoluyla gelen bu ürünlerde kısıtlama uygulamaya koydu.


Hangi gönderiler etkileniyor?

Düzenleme özellikle posta ve hızlı kargo (ETGB / basitleştirilmiş gümrük) ile bireysel tüketiciler tarafından yurt dışındaki platformlardan satın alınan ayakkabı, oyuncak ve saraciye ürünlerini kapsıyor. Diğer ithalat kanalları (ör. normal gümrük işlemiyle ithal edilen ticari sevkiyatlar) bu kısıtlamanın dışında kalabilir; yani ürünün ülkeye giriş şekli belirleyici.


Peki, daha önce verilen siparişler ne olacak?

Bakanlık ve yetkili haber ajanslarının bildirdiğine göre, kısıtlama sonrası tüketicilerin üç temel seçeneği bulunuyor:

  1. Satın alma platformuyla iade sürecini başlatmak — satıcı ile iletişim kurarak geri ödeme talep edilebilir.

  2. Gümrüğe normal usulde beyanla (tam gümrük işlemi) getirme — eğer teknik olarak mümkünse ve ilgili belgeler sağlanabiliyorsa ürün normal gümrük prosedürüne göre ülkeye sokulabilir; bu yol genellikle masraflı olur.

  3. Gümrüğe iade veya “terk etme” seçenekleri — kargonun ülkeye girişine izin verilmezse paket gümrüğe iade edilir veya ithalatçı tarafından bırakılabilir; tüketici/ithalatçı bu süreçler için kargo firması ve satıcıyla görüşmelidir. Anadolu Ajansı

Özetle: Siparişler otomatik olarak “iletilir” diye düşünülmemeli — etkilenen gönderiler ya iade sürecine girecek, ya tüketici tarafından normal gümrük beyanı ile getirilmeye çalışılacak ya da gümrüğe iade/terk edilecek. https://ticaret.gov.tr+1


Tüketiciler ve satıcılar için pratik öneriler

  • Sipariş verdiyseniz önce satıcı/alışveriş platformu ile iletişime geçin; iade ve geri ödeme seçeneklerini sorun

  • Kargo takibini kontrol edin. Kargonuz ETGB kapsamında görünüyorsa bu düzenlemeye takılabilir.

  • Kabul etmeyin veya teslim almadan önce bilgi alın. Gümrükten işlem yapılması gerekiyorsa maliyet oluşabilir.

  • Satıcı/işletmeler için: piyasa gözetimi ve uygunluk belgeleri, laboratuvar testleri ve mevzuata uyum zorunluluğu daha da önem kazandı — tedarik zincirinizi gözden geçirin.


Etkileri ve soru işaretleri

Kısıtlama, bireysel yurt dışı alışverişlerini ve bazı e-ticaret platformlarının tüketiciye sunduğu ürün çeşitliliğini kısmen sınırlayabilir. Sektör temsilcileri ile tüketiciler arasında kısa vadede iade/mağduriyet süreçleri artabilir; uzun vadede ise iç piyasada mevzuata uygun üretim ve tedarik öne çıkabilir. (Gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz.)

Okumaya Devam Et

Gündem

Kağıthane’de vahşet: Nilay’ı sokak ortasında katletti

Yayımlandı

üzerinde

Kağıthane’de vahşet: Nilay’ı sokak ortasında katletti

Tarih: 26 Ekim 2025 · Saat: İlk haberler 11:58 (güncelleme: 14:15) · Okuma süresi: ~2 dakika

İstanbul Kağıthane Çağlayan Mahallesi 15 Temmuz Şehitler Caddesi’nde, 42 yaşındaki Nilay Kotan sokak ortasında silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti. Olayın şüphelisi, eski sevgilisi olduğu öne sürülen 64 yaşındaki Ali K., polis tarafından Silivri’de yakalandı.


Olayın ayrıntıları

İddiaya göre saldırı 26 Ekim 2025 sabah saatlerinde Çağlayan Mahallesi 15 Temmuz Şehitler Caddesi’nde meydana geldi. Saldırganın Nilay Kotan’a çok sayıda (haber kaynaklarına göre 15) el ateş ettiği; ağır yaralanan Kotan’ın olay yerindeki ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldığı, burada tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdiği bildirildi.

Şüphelinin yakalanması ve kimlik bilgileri

Olay yerinden kaçan şüpheli A.K. (64) olduğu iddia edilen kişi, polis ekiplerinin titiz çalışması sonucu Silivri’de yakalandı. Şüphelinin yakalandığı ve olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi. Bazı haberlerde şüphelinin daha önce sabıkasının olduğu yönünde bilgiler yer aldı; soruşturma ekipleri bu kayıtları inceliyor.

Emniyet ve adli süreç

Olayın ardından Kağıthane Asayiş Büro Amirliği ve olay yeri inceleme ekipleri bölgeye sevk edildi; çevredeki güvenlik kamera kayıtları ve görgü tanıklarının ifadeleri toplandı. Savcılık tarafından başlatılan soruşturma kapsamında şüpheli adliyeye sevk edilmeden önce emniyetteki işlemleri sürüyor.

Görgü tanıkları ve mahalle sakinlerinin tepkisi

Mahalle sakinleri olay karşısında şok yaşadıklarını; sokakta böyle bir saldırının gerçekleşmesinin bölge halkını tedirgin ettiğini belirtti. Polis, olayla ilgili görgü tanıklarının bildirimleri için çağrı yaptı ve ilave güvenlik önlemleri alındı.

Okumaya Devam Et

Gündem

PKK, Türkiye sınırındaki kampları boşaltıyor — Zap ve Metina ile mağaralar tahliye edilecek

Yayımlandı

üzerinde

PKK, Türkiye sınırındaki kampları boşaltıyor — Zap ve Metina ile mağaralar tahliye edilecek

Tarih / Saat: 26 Ekim 2025 — 14:30
Okuma süresi: 3 dakika
Yazar: FatihDoğanMedya Haber Merkezi

Kuzey Irak kaynaklı açıklamalara göre PKK, Türkiye sınırına yakın Zap ve Metina başta olmak üzere bazı kamp ve mevzilerini boşaltma kararı aldı; örgütün bölgedeki mağara ve barınak alanlarını da terk edeceği bildirildi. Süreçle ilgili ayrıntılar ve bölgedeki askeri-güvenlik gelişmeleri devam ediyor.


Gelişme: Hangi alanlar boşaltılacak?

Kuzey Irak’ta yayılan haberlere göre PKK, Türkiye sınırına yakın Zap ve Metina kamp bölgelerinde kademeli çekilme kararı aldı; aynı açıklamada mağara ve sınır hattına yakın bazı mevzilerin de tahliye edileceği ifade edildi. Bu duyurunun örgütün üst düzey iletişim kanallarından mı yoksa bölgedeki kaynaklardan mı yapıldığına dair detaylar henüz bütünlüklü şekilde paylaşılmadı.

Süreç ve uygulama iddiaları

Bazı medya kuruluşlarının aktardığı iddialara göre, silah bırakma ve çekilme sürecinin bölge bölge yürütüleceği; mağaraların tespit edilip girişlerinin kapatılması veya imha edilmesi gibi uygulamaların yer alabileceği belirtiliyor. Bu ayrıntılarla ilgili kaynaklar, sürecin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve güvenlik birimleri gözetiminde ilerleyebileceğine işaret ediyor. Ancak bu tür operasyonel detayların sahada nasıl uygulanacağına dair resmi bir açıklama henüz yapılmadı.

Türkiye cephesinden bağlam

Türkiye, PKK’ya karşı sınırötesi operasyonlarını sürdürüyor; geçmiş dönemlerde Zap, Metina, Hakurk gibi bölgeler hava ve kara harekâtlarıyla hedef alınmıştı. Bölgedeki askeri faaliyetler ve istihbarat çalışmaları, olası çekilme ve silah bırakma süreçlerinin güvenlik boyutunu belirleyecek. Uluslararası ajanslar da Türkiye’nin operasyonlarını ve bölgedeki durumu yakından takip ediyor.

Uzman yorumları ve olası sonuçlar

Güvenlik uzmanları ve bölge analistleri, kampların boşaltılması ve mağaraların terkedilmesinin kalıcı barışa doğru atılmış önemli bir adım olabileceğini; ancak sahada denetim, teslim, rehabilitasyon ve siyasi-mekanik süreçlerin eş zamanlı ve şeffaf biçimde yönetilmesi gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, çekilme sonrası bölge güvenliğinin sağlanması, geri dönüş ve ceza adımları gibi hukuki-siyasi konuların da çözülmesi gerekiyor. (Uzman değerlendirmeleri medya kaynaklarından ve analiz raporlarından derlenmiştir.

Ne takip edilmeli?

  • PKK veya bağlı yapılanmalardan gelecek resmi açıklamalar, sürecin kapsamını netleştirecek.

  • Türkiye Cumhuriyeti makamları (MSB, MİT, Dışişleri) ve bölgedeki yerel aktörlerin açıklamaları takip edilmeli.

  • Uluslararası gözlemciler ve bağımsız raporlar, iddiaların doğruluğunu teyit edebilecek üçüncü kaynaklar sağlayabilir.


Not: Bu haber, kamuoyuna yansıyan güvenilir medya ve kaynaklara dayanarak hazırlanmıştır; iddiaların bir kısmı sahadaki fiili uygulamalarla teyit edilmeyi beklemektedir. Okurlarımız, resmi makam açıklamalarını öncelikli kaynak olarak takip etmelidir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar