Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Üniter yapıyı tartıştırmayız

Yayımlandı

üzerinde

Cumhurbaşkanı , Arnavutluk ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

NTV ekibinden Funda Görey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajlarını aktardı.

Tiran’da gerçekleşen Avrupa Siyasi Topluluğu’nun 6’ncı zirvesinde “Yeni bir dünyada, yeni Avrupa” temasıyla Avrupa’nın karşı karşıya olduğu sorunları ele aldıklarını anlatan Erdoğan, “Avrupa’nın ekonomik ve askeri güvenliği, rekabetçiliğin korunması ve göç gibi ortak sınamalar ve bunlara mukabelede bulunmak üzere iş birliği yöntemleri değerlendirildi.” dedi.

“RUSYA-UKRAYNA TEMASLARINA DAİR BİLGİ PAYLAŞTIM”

Arnavutluk’ta gerçekleşen zirvede, ‘nin Avrupa’nın güvenliği, refahı ve istikrarı için kilit rol oynadığının altını çizdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi için son günlerde sürdürdüğümüz temaslara dair bilgi paylaştım.” şeklinde konuştu.

Avrupa Güvenlik Mimarisi ve Savunma Sanayii alanındaki mekanizmaları yeniden ele aldıklarını söyleyen Erdoğan, “Tüm bu alanlarda daha derin iş birliğinin önündeki siyasi engellerin ve ön yargılı tutumların artık geride bırakılması zamanı gelmiştir. Aksi takdirde Avrupa’nın çok ihtiyaç duyduğu dönüşümü yakalaması mümkün olmayacak ve rekabet gücü her anlamda çok daha azalacaktır.” dedi.

“TÜM TARAFLARIN DESTEĞİNİ BEKLİYORUZ”

Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için yürütülen sürece, Avrupa Birliği dahil tüm tarafların desteğini beklediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada Gazze’de yaşanan insanlık dramı ve Batı Şeria’ya yönelik saldırılara dikkat çektiğini de ifade etti.
Erdoğan, “Netanyahu hükümeti üzerindeki baskının artırılması için eldeki tüm araçları kullanmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.

“DOSTUM TRUMP’IN KARARI ÖRNEK OLMALI”

Suriye’nin terörden temizlenmesi, yaptırımların kaldırılarak inşa faliyetlerine başlanması için Avrupa’nın da sorumluluk alması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ABD Başkanı Sayın Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılması kararını bu bağlamda çok önemli ve anlamlı buluyorum. Dostum Trump’ın kararının, Avrupa Birliği başta olmak üzere ilgili tüm taraflara örnek olmasını temenni ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Gazetecilerin Erdoğan’a yönelttiği sorular ve cevapları ise şöyle:

SORU: Sayın Devlet Bahçeli’yle birlikte 50 yıllık bir kâbusu bitirdiniz. Bu, aslında Nobel Barış Ödülü gerektiren bir adım, bir devrim. Çünkü PKK, tarihinde ilk kez, fesih ile birlikte, silah bıraktığını açıkladı. Bundan sonra beklenti ya da beklentilerimiz ne olacak? Tam olarak ne olduğunda biz “tamam işte oldu” diyeceğiz?

Terörsüz ‘nin nihai hedefi bellidir. Silahları gömmek. Terör örgütünün silahlarını tamamen bırakması, fesih kararının eksiksiz biçimde uygulanması, illegalitenin terk edilmesi şart. Alınan kararların tatbikini çok yakından takip edeceğiz. Şehitlerimizin manevi hatırasına, şehit yakını ve gazilerimizin haklarına halel getirmeden terörsüz ’ye kavuşacağız. Terörün, Türkiye’nin gündeminden tamamen çıkmasıyla birlikte yepyeni bir dönemin kapısı aralanacaktır. Bakın, terör belası yıllarca bu ülkenin ayağına vurulmuş bir prangaydı. Hızımızı azaltan, ayaklarımızı bağlayan zincirleri kırmaya başladık. Terör örgütünün, bulunduğu bölgeleri terk etmesiyle Güneydoğu’da, Doğu’da halaylar niye çekildi? Bütün bu halayların bir anlamı vardı. Artık Doğu’ya, Güneydoğu’ya huzur geldi diye benim vatandaşım orada halaylar çekti. Bölgeye gelen bu huzuru, bu refahı Tayyip Erdoğan kendi için istemiyor, ülkesi için istiyor, bölgesi için istiyor. Şunu bir defa çok iyi bilmemiz lazım. Bütünüyle bu bölgede ekonomik ayağa kalkış, bu huzur iklimiyle beraber olacak. Benim Doğu’daki, Güneydoğu’daki halkımın yaşamı çok daha farklı bir hale gelecek. Hem ticari hayat canlanacak hem de benim vatandaşım caddelerde, sokaklarda nefes alacak. Yaylalar canlanacak, ayağa kalkacak. Çobanlarımız yaylada sürüsüyle beraber güvenli şekilde hayat sürdürebilecek. Ülkemin dört bir yanında da artık huzur, tam anlamıyla hissedilecek. Birkaç cılız ses çıkıyor, vatandaşımız sürece sahip çıktıkça bu sesler de kesilecek. Beklentimiz, terör defterinin bir daha açılmamak üzere kapanmasıdır.

SORU: Bu sürecin devamı için, Suriye’de Şam yönetimi ile yapılan anlaşmanın sonuçlarına mı bakılacak? Yine Bağdat ve Erbil yönetimlerinin teröristlerin silah bırakması ve bu silahların teslimi ile ilgili süreçlerdeki rolleri neler olacak?

Bundan sonra örgütün feshi ve silahların teslimi ile ilgili çalışmaların nasıl yapılacağı, devletimizin güvenlik birimlerinin takibindedir. Sınırlarımız dışındaki teröristlerin silahlarının ne şekilde teslim edileceği ile ilgili komşularımızdaki muhataplarıyla da görüşmeler yürütülüyor. Bağdat ve Erbil yönetiminin bu süreçte nasıl yer alacağına ilişkin planlamalar var. Silahların teslimi ve örgütün tamamen tasfiyesi gerçekleştiğinde ise birlik ve beraberliğimizi güçlendiren adımlarla terörün tamamen Türkiye gündeminden çıkışı sağlanacaktır. Annelerin, babaların yüreklerine su serpilecektir. Şiddetin tamamen devreden çıkması, sivil siyasetin güçlenmesini beraberinde getirecek. Türkiye’nin hedeflerine daha kolay ulaşması mümkün olacaktır. Bu adım, aynı zamanda Irak ve Suriye’nin de huzuruna, kalkınmasına, istikrarına hizmet edecektir. Biz halihazırda Suriye yönetimi ile çok iyi ilişkilere sahibiz. Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara iki kez Türkiye’ye geldi. Son derece verimli görüşmelerimiz oldu. Sorduğunuz soruyla ilgili ilk etapta Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, İstihbarat Başkanımız İbrahim Kalın ve Savunma Bakanımız Yaşar Güler görüşmeler yaptılar. Temaslarımız sürüyor. İnşallah umduklarımıza vasıl olacağız.

SORU: Sayın Cumhurbaşkanım son grup konuşmanızda Terörsüz Türkiye ile ilgili gelinen noktayı çok başarılı bulduğunuzu söylemiştiniz. Bu başarının altında da 86 milyon nüfusumuzun yattığını vurgulamıştınız. Bu konuyu biraz açabilir misiniz? Bu başarıda milletin ne tür bir fonksiyonu, rolü oldu?

Milletin içinde olmadığı, milletin fonksiyonel olmadığı bir zafer düşünülebilir mi? Şu anda benim en Doğu’dan en Batı’ya, en Kuzey’den en Güney’e vatandaşım bu işin içinde. Millet bu işin içinde. Bu kararlılıkta milletimin çok çok büyük payları var. Allah milletimden razı olsun. Hep beraber bu gelişmeleri, bu oluşumu paylaşıyoruz ve paylaşmaya da devam edeceğiz. Nitekim bu sürecin içerisinde eğer büyük bir heyecanla, büyük bir coşkuyla Doğu, Güneydoğu halay çekebiliyorsa, Hakkâri’ye kadar, Iğdır’a kadar bu halaylar çekiliyorsa, demek ki artık bu iş onların ciğerlerinden geliyor. Bu heyecanı, bu coşkuyu işte caddelerdeki halaylarla dile getiriyorlar. Teröre karşı milletimizin tamamı dimdik durdu. Terörle mücadelede elde ettiğimiz başarılar sadece devlet politikalarıyla olmadı; milletimizin kararlılığı ve dayanışmasıyla da oldu. Bu mücadelenin neticesi bizi Terörsüz Türkiye’yi inşa sürecine getirdi. Dolayısıyla bu sonuç, milletin tamamının başarısıdır. Bu başarıda hiçbir ayrıma, hiçbir istisnaya yer yoktur. Terörle mücadeledeki başarımızda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da terör örgütüne karşı devletinin yanında yer alan bölge insanımızın payı vardır. Karadeniz’e teröristlerin girmesine engel olan insanımızın payı vardır. Bazı dönemler hemen her gün şehit cenazelerinin kalktığı İç Anadolu insanımızın payı vardır. Ekonomiye katkısıyla savunma sanayimizin gelişmesini sağlayan Marmara’nın, Ege’nin, Akdeniz’in payı vardır. Milletimizin başarısı derken 86 milyonun ortak kararlılığıyla elde edilen bir başarıdan söz ediyorum. Malazgirt ruhuyla geleceğimizi hep birlikte inşa ediyoruz ve edeceğiz. Gençlerimiz, çocuklarımız terörün gölgesinde değil; özgür, huzurlu ve güvenli bir ortamda yaşamalıdır. İktidar ve ittifak olarak tek arzumuz, onlara huzurlu ve güvenli bir Türkiye; güvenli ve müreffeh bir bölge bırakmaktır.

SORU: PKK terör örgütünün yapmış olduğu son açıklamada, biliyorsunuz Lozan’a bir vurgu yapılmıştı. Bu Lozan’a vurgu yapılması sonrasında sanki bu açıklamayı iktidar yapmışçasına tepkiler gelmeye başladı, eleştiriler gelmeye başladı. Hatta muhalefet Lozan’la ilgili çok böyle sert tepki gösterirken CHP lideri Özgür Özel, “Bu açıklamanın altında ve Devlet Bahçeli’nin imzası var” dedi. Oysa siz son grup toplantısında hani tabiri caizse 10 adım daha muhalefete yaklaşmıştınız ve orada bu sürece CHP’nin lideri Özgür Özel’in de vermiş olduğu desteği takdirle yad etmiştiniz. Fakat sizin bu açıklamanızdan sonra böyle bir açıklama geldi. Bunu nasıl değerlendireceğiz? Bu dil böyle mi devam edecek?

Ben hiçbir konuşmamda bu gelişmelerin Lozan’la ilişkisinin olup olmadığına dair en ufak bir ifade kullanmadım. Sizler duydunuz mu benden? Ne millete seslenişlerde böyle bir beyanım oldu, ne dar kapsamlı toplantılarda bu tür bir açıklama yaptım. Böyle bir şey düşünmedik. Bunun Terörsüz Türkiye ile yakından uzaktan alakası yok. Bunlar maalesef duymuyorlar, uyduruyorlar. Bu gelişmeler karşısında Doğu ve Güneydoğu’daki halkımın yaklaşımını çok önemsiyorum. Onlar da zaten Diyarbakır’da gereken cevabı verdi. Bizim muhatabımız milletimizdir, bölgedeki kardeşlerimizdir. Bizim ne dediğimiz, neyi desteklediğimiz, neyi öncelediğimizi de milletimiz çok iyi bilir. Bizim gündemimizde, terörün tamamen devre dışı, saf dışı bırakılması var. Terör örgütünün kendini feshetmesi, silahı bırakması var. Bunun eksiksiz, sorunsuz ve yol kazası yaşanmadan gerçekleşmesine odaklanıyoruz. Devletimizin birliği, bütünlüğü, üniter yapısı, rejimi, bayrağı, resmi dili gibi konuların tartışmaya açılmasına rıza göstermeyiz. Kimsenin tereddüdü olmasın, devletimiz, hükümetimiz gündemine hakimdir. Cumhur İttifakı tam bir dayanışma içindedir.

SORU: İstanbul’da Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Volodimir Zelenskiy arasındaki görüşme ihtimali tarihi bir fırsat olarak görülmüştü. Siz, gerek arabuluculuk noktasında gerekse kalıcı bir ateşkes ve barışın sağlanması noktasında dünyada en samimi ve yoğun gayreti gösteren dünya liderisiniz. Bu görüşmelerin gerçekleşememesi, Putin ve Zelenskiy arasındaki görüşmenin olmaması hangi faktörlere bağlı acaba? Nerede aksaklık yaşandı? Bundan sonra sürecin yine olumlu bir noktaya gelinebilmesi için hangi adımların atılması gerekir? Sizin beklentiniz nedir efendim?

Burada bizden kaynaklı herhangi bir durum söz konusu değil. Burada aktif konumda olan liderler kimlerdir diye baktığımız zaman, Sayın Putin burada önemli bir başat aktör. Sayın Trump da aynı şekilde başat aktör. Sayın Zelenskiy de aynı durumda. Biz bunların hepsine çağrımızı yaptık. İstanbul’da iki ülkenin heyetlerini bir araya getirmemiz 24 Şubat 2022’de başlayan savaşın sona ermesi ve bölgede barışın tesisi için son derece önemli. Biz başından beri savaşın sona ermesi için yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Bu zirve de gayretlerimizin nihayetinde barışın kapılarını açacak önemli bir adım olarak planlandı. Türkiye olarak adil ve kalıcı barış için gayret gösteriyoruz. Sadece “savaş bitsin” demekle kalmıyor, bunun için yöntem öneriyor, zemin hazırlıyor, çağrılar yapıyoruz. Öncelikle savaşın sona ermesi için silahların susması, diplomasinin konuşması lazımdır. Barış müzakereleri başlamalı, bu fırsat kaçırılmamalıdır. Bu savaşın çatışmalarla, silahlarla bir neticeye ulaşması mümkün değildir. Barış görüşmelerinden kesin bir sonuç almak en büyük arzumuz. Dolayısıyla biz bu savaşın nihayete ermesi için arabuluculuk rolümüzü sürdürmeye kararlıyız. Taraflar arasında diyalog kanallarının açık tutulması ve müzakerelerin devam etmesi için her türlü çabayı göstereceğiz.

SORU: ABD direkt Hamas ile görüşerek Hamas’ın elindeki Amerikalı vatandaşı serbest bırakması Netanyahu’yu açıkçası biraz kızdırdı. Netanyahu’ya yönelik Avrupa’dan da tepki sesleri artmış durumda. Siz de son konuşmanızda “Gazze için yüreklere su serpen müjdeli haber almayı umut ediyoruz” dediniz. Gazze’ye sizin girişimleriniz sayesinde Kurban Bayramı’ndan önce müjdeli bir haber gelebilir mi?

Biz şu anda Kızılay’ımızla, kendi altyapımızla Gazze’ye her türlü gıda yardımını yapıyoruz, yapmaya devam ediyoruz. 7’den 70’e o çoluk çocuk, kadın, erkek Gazzelilerin ellerinde tencere, tava ile nasıl yemek sırasına girdiklerini görüyorsunuz. Orada adeta açlığa mahkûm edilen bir millet var ve bunlara yönelik neler yapıldığını görüyoruz, görüyorsunuz. Elimizden gelen her şeyi yapıyoruz ve bölgeye yönelik gıda yardımını yapmış durumdayız. Sağ olsun Kızılay’ımız orada çok ciddi bir görev icra ediyor. Ellerinde ciddi miktarda konserve kavurma var. Bu konservelerle Kızılay o fakir fukaranın, aç açıkta kalmış olanların imdadına yetişmenin gayretinde. İşte Kurban Bayramı geliyor. Kurban Bayramı ile birlikte de yine inşallah bölgeye gerek et olarak, gerek kurban olarak yardımlarımızı ulaştırmanın gayreti içindeyiz. Aynı şekilde yine konserve türü yardımlarla oralara ulaşmanın gayreti içerisinde olacağız. Gazze bu noktada gerçekten çok mağdur, çok mahrum. Allah yardımcıları olsun. Gazze’nin bir gün bile kaybedecek zamanı yok. Bunu her platformda dile getiriyoruz. Biz görüştüğümüz her lidere, her muhatabımıza bunu anlatıyoruz. Gazze’deki İsrail saldırganlığı durdurulmalı. Bunun için elimizden geleni yapıyoruz. Bölgede kalıcı barışın yolu iki devletli çözümden geçer. 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğü haiz Filistin devletinin kurulması en etkin yoldur. Daha fazla yıkımla, bombayla, ölümle varılacak bir yer yok. İsrail vatandaşlarının güvenliğini, her gün onlarca Gazzeli çocuğu, kadını, masumu katlederek sağlayamaz. Bu cinnet halini ne kadar erken terk ederlerse, herkes için o kadar iyi olur.

SORU: Gazze konusundan sonra aslında onunla çok ilintilenecek bir konu Keşmir meselesi. Türkiye, Hindistan ve Pakistan arasında kronikleşmiş daha çok defa savaş sebebi olmuş Keşmir meselesinde de bir arabulucu görevi üstlenecek mi?

Bu konuyla ilgili de elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Nitekim bu son gelişmelerde biz Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile her türlü görüşmeleri yaptık. Ne yapabiliriz? Biz size nasıl yardımcı olabiliriz? Bunları kendileriyle konuşarak planladık. Ona göre adımlarımızı attık. Hamdolsun belli bir yere de iş geldi. Sonunda barıştılar. Sükûnet ortamı neyse ki sağlandı. Gerilimin yeniden tırmanmaması için meselelerin itidalli bir şekilde ele alınması tarafları çözüme yaklaştırabilir. Türkiye olarak uluslararası kuruluşların da dahil olduğu, insan haklarını temel alan bir yaklaşımla sorunun çözüme kavuşmasını arzu ediyoruz. Taraflardan talep gelmesi halinde biz tabii ki üzerimize düşeni yaparız. Biz barış istiyoruz, iki komşu arasında gerilim olmasın istiyoruz.

SORU: ABD Dışişleri Bakanlığı Türkiye’ye 300 milyon doları aşan havadan havaya füze satışına onay verdiğini açıkladı. Bu CAATSA yaptırımlarının aşılması anlamında bir ilk adım mıdır? Devamı gelir mi? F-35 süreci hızlanır mı? Ve onun ötesinde son dönemde yaşanan gelişmeler Türkiye-Amerika ilişkileri açısından iş birliğinin daha da güçleneceği anlamına mı geliyor? Yeni bir döneme mi giriliyor?

CAATSA’da şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, bir yumuşama var. ABD Başkanı Sayın Donald Trump ile ve Türkiye’ye yeni atanan ABD Büyükelçisi Tom Barrack’ı kabulümüzde kendisiyle bunları görüştük, konuştuk. Öyle zannediyorum ki CAATSA sürecini de çok daha süratli aşacağız. Bizim iki büyük müttefik NATO üyesi olarak aramızda savunma alanında hiçbir kısıtlama, engel olamaması lazım. Alınan karar, bu bakımdan çok isabetli bir karardır. Stratejik ortaklığımızın ruhuna aykırı olan tüm engellerin kaldırılması, en büyük beklentimiz. Bu yönde atılan her olumlu adım bizim için kıymetli. Devamının geleceğine de inanıyorum. Dostum Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte bu konularda daha açık, daha yapıcı, daha samimi bir iletişime kavuştuk. Savunma sanayiinden ekonomik ilişkilere, bölgesel güvenlikten küresel sorunlara kadar Amerika Birleşik Devletleri ile ortak çıkarlarımız var. İş birliğimizi her zaman olduğu gibi karşılıklı saygı ve anlayış temelinde devam ettireceğiz. Bölgemizde ve dünyada istikrarın tesisi için Türkiye-ABD ortaklığı hayati öneme sahip. Bu doğrultuda, yapıcı ve sonuç odaklı bir diyalog zemini oluşturmanın gayretindeyiz.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

İstanbul merkezli sahte evrak çetesine büyük operasyon: Denklik, lise mezuniyeti ve karot raporu iddiası

Yayımlandı

üzerinde

Tarih.Saat: 10 Eylül 2025, 14:00 (İstanbul)
Okuma süresi: Yaklaşık 2 dakika 17 saniye (457 kelime — 457 ÷ 200 WPM = 2,285 dakika ≈ 2 dakika 17 saniye)

Özet

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında İstanbul merkezli, eş zamanlı bir operasyonla denklik belgeleri, lise mezuniyet belgeleri ve okul güvenliği için istenen karot raporları üzerinden rüşvet alındığı iddia edilen bir şebekeye yönelik gözaltı kararı çıkarıldı. Toplam 54 şüpheli hakkında işlem başlatıldı; 46 kişi yakalandı, 8 şüpheli firari olarak aranıyor.


Detaylı Haber

Operasyonun kapsamı ve iddialar
İstanbul merkezli yürütülen soruşturmada, çetenin üç ana alanda faaliyette bulunduğu tespit edildi: (1) yabancı uyruklu öğrenciler için sahte veya usulsüz denklik belgeleri düzenlemek, (2) liseden atılmış veya mezun olamamış kişiler için kısa sürede mezuniyet kaydı/sertifikası düzenlemek suretiyle lise mezuniyeti belgesi temin etmek, (3) Milli Eğitim Bakanlığı tarafından özellikle deprem sonrası okullar için zorunlu hale getirilen karot raporları için usulsüz rapor düzenlemek ve bunun karşılığında menfaat sağlamak. Bu tespitler soruşturma evrakına ve emniyet raporlarına yansıdı.

Eş zamanlı baskınlar — hangi iller?
Operasyon İstanbul merkezli olmak üzere Ankara, Gaziantep, Rize ve Tokat illerinde eş zamanlı şekilde gerçekleştirildi. Uygulamada birçok adreste yapılan aramalarda delillere el konulduğu, yakalanan 46 şüphelinin emniyetteki işlemlerinin sürdüğü; 8 kişinin ise firari olduğu ve yakalanmaları için çalışmaların devam ettiği bildirildi.

Kimler yer aldı, hangi suçlamalar yöneltiliyor?
Soruşturmada; kamu kurumlarında görevli bazı personel iddialara göre örgütün işlemlerine aracı olmakla, eğitim danışmanlığı ve tercümanlık büroları çalışanları ise belge temin ve işlem takibinde aracılık etmekle suçlanıyor. Savcılık tarafından yürütülen soruşturma kapsamında şüphelilere “rüşvet”, “kamu kurumları zararına dolandırıcılık”, “resmi belgede sahtecilik” ve gerektiğinde bilişim suçlarına ilişkin suçlamaların yöneltilebileceği kaydedildi.

Soruşturmanın bulguları ve etkileri
İddianame ve soruşturma notlarına göre bazı denklik işlemlerinin e-denklik modülüne kaydedilmeyip manuel yöntemlerle DYS vb. sistemlere eklendiği, bunun da yabancı öğrenci kontenjanlarının usulsüz kullanımına yol açtığı tespit edildi. Yetkililer benzer usulsüz düzenlemelerin, gerçek adayların haklarının gasp edilmesine ve eğitim sisteminde ciddi haksızlıklara neden olduğunu vurguluyor.

Adli süreç ve beklenti
Yakalanan şüphelilerin savcılık işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edilmesi bekleniyor. Başsavcılık ve emniyet yetkilileri, soruşturmanın geniş tutulduğunu, ek gözaltı ve arama kararlarının çıkabileceğini belirtiyor; soruşturma evraklarının toplanmasının ardından olası iddianame düzenlenerek yargı süreci başlayacak.

Okumaya Devam Et

Gündem

AYM Kararı: “Boşanan kadınlar için 300 gün yasağı” Kaldırıldı mı?

Yayımlandı

üzerinde

Tarih/Saat: 10 Eylül 2025, 14:04 (İstanbul) · Okuma süresi: 3 dk

Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 132. maddesinde yer alan, boşanmış kadının evliliğin sona ermesinden itibaren 300 gün geçmedikçe evlenemeyeceğine dair düzenlemenin iptali talebini esastan görüştü ve itirazı oy çokluğuyla reddetti. Yani 300 günlük bekleme kuralı AYM kararıyla bugünkü durumda kaldırılmadı.


Ne oldu? (Kısa ve net)

  • İstanbul 8. Aile Mahkemesi, TMK 132. maddenin kadın-erkek eşitliği ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal talebinde bulundu; başvuru AYM Genel Kurulu’nda görüşüldü.

  • AYM, başvurunun itiraz edilen kısmını (özellikle “eski eşlerin yeniden birbirleriyle evlenmek istemeleri hâllerinde” ibaresine ilişkin talebi) oy çokluğuyla reddetti — dolayısıyla düzenleme aynen yürürlükte kalmaya devam ediyor.


TMK 132 ne diyor? (kısaca)

TMK Madde 132’ye göre: “Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün geçmedikçe evlenemez. Doğurmakla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.” Bu hüküm bugün de kanun metninde yer almaktadır.


Kararın anlamı — kim nasıl etkilenir?

  • Boşanmış kadınlar: Genel kural olarak boşanma kesinleştiği tarihten itibaren 300 gün dolmadan yeniden evlenemiyorlar; AYM’nin reddi nedeniyle bu kural hemen değişmedi. Ancak kadının doğum yapması veya gebe olmadığını yetkili sağlık raporuyla ispatlaması veya eski eşle yeniden evlenme isteği gibi istisnalar hâlâ mevcut.

  • Hukuki süreç: İddet müddetinin kaldırılması hâlinde aile mahkemesine başvuru ve karar gerekmektedir; pratikte kadınların gebe olmadığını tıbbi belgeyle ispat etmesi veya tarafların yeniden evlenme talebi hâlinde mahkeme kararı zorunlu.


Neden tartışılıyor?

Eleştiriler, kuralın modern tıp ve DNA testleriyle soy bağının kısa sürede netleştirilebildiği bir dönemde cinsiyet temelli ayrımcılık oluşturduğu yönünde. AİHM geçmişte benzer düzenlemeler hakkında ayrımcılık değerlendirmeleri yapmış; Türkiye’de de bu konu yıllardır hem akademide hem uygulamada tartışma konusu. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü kararıyla tartışma hukuki alanda bir değişim getirmedi.


Öne çıkan madde — pratik bilgi (okurlar için)

  • Eğer kadın gebe değilse: Sağlık raporu ile aile mahkemesine başvurarak 300 günlük sürenin kaldırılmasını talep edebilirsiniz.

  • Eğer eski eşle yeniden evlenilecekse: Mahkeme bu talebi kabul edip süreyi kaldırabilir.

Okumaya Devam Et

Gündem

Uçuşlar iptal edildi, mahkumlar kaçtı! Nepal’de gösteriler büyüdü — Medya binası ateşe verildi

Yayımlandı

üzerinde

Tarih: 10 Eylül 2025 · Saat: 15:30 TSİ · Okuma süresi: 4 dk

Özet: Nepal’in başkenti Katmandu merkezli Gen Z kaynaklı protestolar kısa sürede ülke çapına yayıldı. Gösteriler sırasında bazı hükümet ve medya binaları ateşe verildi, başkent havaalanı kapatıldı ve birçok havayolu uçuşlarını iptal etti. Ayrıca protestocuların bazı cezaevi kampüslerini basması sonucunda yüzlerce mahkumun kaçtığı bildirilirken, Türk Dışişleri Bakanlığı vatandaşlarını “zorunlu değilse gitmeyin” uyarısıyla bilgilendirdi.


Olayın kısa kronolojisi

  • 8–9 Eylül 2025: Hükümetin sosyal medya düzenlemesi ve kısa süreli platform engellemeleri üzerine başlayan gençlik protestoları Katmandu’da kitlesel gösterilere dönüştü; polisle çatışmalar ve yaralanmalar rapor edildi.

  • 9 Eylül: Gösteriler sırasında Singha Durbar (hükümet binaları), parlamento çevresi ve bazı siyasi liderlerin konutları ile medya kuruluşlarına ait binalarda yangın ve tahribatlar yaşandı; bazı medya çalışanları kendilerini korumak için binayı terk etmek zorunda kaldı.

  • Aynı gün hava sahası operasyonları aksadı — Tribhuvan Uluslararası Havalimanı başta olmak üzere bazı uçuşlar iptal edildi veya ertelendi; birçok büyük havayolu seferlerini durdurdu.

  • Protestoların etkisiyle birden fazla cezaevi kampüsünde isyan ve kapıların kırılması rapor edildi; yerel kaynaklara göre ülke genelinde yüzlerce mahkumun kaçtığı bildirildi (kaçış sayıları il bazında değişiyor ve yetkililer doğrulama yapıyor)


Detaylar — Nerede, ne oldu?

Gösteriler gençlerin sosyal medya yasağına karşı sokaklara dökülmesiyle başladı; engellemeye tepki gösteren protestolar hızla öfkeye dönüştü. Reuters ve AP gibi uluslararası medya, parlamentonun çevresinde yoğun çatışma ve bazı kamu binalarının tahrip edildiğini aktarıyor. Göstericilerin bazı medya binasını hedef alıp ateşe verdiğine dair görüntüler yayıldı; yetkililer hasarı ve can kayıplarını tespit etmeye çalışıyor.

Ulaşım ve havacılık durumu

Tribhuvan Uluslararası Havalimanı’ndaki (Katmandu) operasyonlar güvenlik gerekçesiyle kısıtlandı; Hindistan merkezli ve bölgesel hava yolları Katmandu seferlerini askıya aldı. Yolcuların çoğu alternatif düzenlemeler, iade veya başka güzergâh seçenekleri için havayollarıyla iletişime yönlendirildi. Seyahat edenlerin güncel sefer bilgilerini havayollarından ve havalimanı duyurularından takip etmeleri gerekiyo

Cezaevleri ve mahkum kaçışları

Protestoların sektirdiği kaos sırasında Pokhra, Nakhu ve bazı diğer cezaevlerinin basıldığı, birçok mahkumun kaçtığı haberleri geldi. Yerel emniyet raporlarında kaçış sayıları farklılık gösterse de — bazı kaynaklar yüzlerce, başka raporlar binlere varan rakamlar veriyor — olayın geniş çaplı olduğu ortak görüş. Yetkililer şu anda kaçak mahkumların takibi ve güvenliğin yeniden sağlanması için çalışıyor.


Türkiye — Dışişleri uyarısı

Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Nepal’deki güvenlik durumu nedeniyle vatandaşlarını uyardı: “Zorunlu değilse seyahat etmeyin, tedbirli olun.” Bakanlık ayrıca orada bulunan Türk vatandaşlarına yerel güvenlik talimatlarına uymalarını ve acil durum halinde diplomatik kanallarla irtibata geçmelerini önerdi.


Ne yapılmalı? (Kısa rehber)

  • Nepal’e seyahat planı olanlar, uçuş ve konaklama iptalleri nedeniyle esnek olun; acilen gitmeyin.

  • Halen Nepal’de bulunan vatandaşlar: yerel yetkililerin talimatlarına uyun, toplu gösteri alanlarından uzak durun, büyükelçilik/konsölosluk ile irtibata geçin.

  • Yolcular havayolu ve sigorta şirketleriyle iletişime geçsin; bilet değişikliği, iade veya iptal prosedürlerini öğrenin.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar