Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Ekonomi

Bakan Uraloğlu’ndan ekonomi mesajları: Kalkınma Koridoru bitti diyebilirim

Yayımlandı

üzerinde

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 5G ihalesini ağustosta yapmayı düşündüklerini belirterek, “2026 yılı içerisinde ilk sinyali alırız ve ilk etapta bütün ülkenin kapsanmasından ziyade belki yoğun illerin kapsanması ve 4,5G’de olduğu gibi peyderpey bir program dahilinde süreci yürütürüz diye düşünüyorum.” dedi.

Uraloğlu, 27-29 Haziran’da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının ev sahipliğinde gerçekleştirilecek olan ve açılışının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılması beklenen “Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu”na ilişkin basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İsrail ile İran arasındaki çatışma ve savaş ortamının Kalkınma Yolu Koridoru gibi projeleri akamete uğratıp uğratmayacağının sorulması üzerine Uraloğlu, bu şekildeki çatışmaların bu projelerle ilgili bazı soru işaretlerini beraberinde getirdiğine işaret etti.

Hürmüz Boğazı’nın dünya petrol ihtiyacının yüzde 30’unun geçtiği deniz ulaşım yolu olduğunu dile getiren Uraloğlu, şunları kaydetti:

“Belli dönemlerde elbette sıkıntılar olabilir ama bizim gayretimiz bunların hiç olmaması yönünde ama bunun ilanihaye devam etmesini de öngörmüyoruz. Zaten böyle bir sıkıntıyı dünyanın sürdürebilme şansı yok. Dolayısıyla bu projede hani bu tür çatışmalar ya da gerginlikler başlamasını belki biraz erteletebilir. Belki oraya sağlanacak finansmanla ilgili biraz daha yoğunlaşmayı gerektirebilir ama Kalkınma Yolu’nu bugün ya da istediğimiz zaman diliminde olmasa bile mutlaka hayata geçireceğiz. Şimdi bugün İran’ın İsrail’le bir çatışma durumu var, savaşta diyebiliriz. Aldığımız resmi olmayan bilgilere göre İran resmen savaş da ilan etti diye bilgiler alıyoruz ama fiili bir savaş halidir, ismini her ne dersek diyelim. Bakın orada İran’ın füze kapasitesinin ne olduğu, üretim kapasitesinin ne olduğu konuşuluyor. Bir taraftan da bazı ülkelerin İran’ı desteklediği, hava koridorlarını kullandığı… Bunlar, tabii doğrulanmış bilgiler değil. Onu özellikle söylemek isterim ama doğru olduğunu da kabul edebiliriz.”

Kriz zamanlarında ulaştırma koridorlarının normaldekinden daha kıymetli olduğuna dikkati çeken Uraloğlu, “Dolayısıyla bu koridorların ya da bunları kullanacak ülkelerin hedef alınması da çok mümkün. Bir ülkeyle gerilim varsa, çatışma savaş varsa ilk önce onun lojistiğinin kesilmesine gayret ediliyor çünkü şu anda dünya ne savunma sanayisi anlamında ne de diğer hiçbir alanda kendine yetmiyor ama mesela gıda anlamında Türkiye’nin kendine yettiğini söyleyebilirim ama birçok ülkede yetmiyor. Dolayısıyla bunların hedef alınması, projelerin geciktirilmeye gayret edilmesi, yapılmamasının sağlanması gayretleri beklenen gayretlerdir, beklenen düşüncelerdir ama biz de buna göre kendi gardımızı alıyoruz.” şeklinde konuştu.

“KALKINMA KORİDORU PROJESİ AŞAĞI YUKARI BİTTİ DİYEBİLİRİM”

Bakan Abdulkadir Uraloğlu, Kalkınma Koridoru’nda gelinen noktanın, finansman modelinin ve bu anlamdaki ilerlemelerin sorulması üzerine, “Kalkınma Koridoru Projesi aşağı yukarı bitti diyebilirim, yüzde 95’ler seviyesinde. Sadece bizim sınıra yakın bölgede biraz detay çalışmalar yapılıyor. Oranın kendi hassasiyetleri var, ondan dolayı. Bugün hani proje olarak işin başlama imkanını yakaladığımızı söyleyebilirim.” ifadelerini kullandı.

Finansman modeli olarak çok fazla alternatifin konuşulduğunu, konuşulmaya da devam edildiğini dile getiren Uraloğlu, Irak’ın ham petrol karşılığı yaptırması, uluslararası finansman bulunması gibi çok sayıda seçeneğin bugüne dek konuşulduğunu anlattı.

Bakan Uraloğlu, “Orada 4’lü bir mutabakat var ama ilk etapta yapımı anlamında Irak ve Türkiye olarak bir şirket kurup bu şirketin üzerinden yapım çalışmalarının yürütülebilirliği noktasında bir aşama katettiğimizi söyleyebilirim. Finansman noktasında da dört ülkenin girişimiyle beraber belki bir fon aracılığıyla ya da bir fon kurulmasıyla da belki bu yapılabilir. Hani bu sene birazcık bunun üzerinde yoğunlaşarak önümüzdeki sene yapımına başlayabiliriz diye düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

ÇİN TARAFI, ‘TÜRKİYE’NİN GEÇİREBİLECEĞİ KADAR TRENİ TÜRKİYE ÜZERİNDEN AVRUPA’YA ULAŞTIRMAYA HAZIRIZ” DEDİ”

“Orta Koridor konusunda geçen ay Çin’deydik, Çin Ulaştırma Bakanı ile en son konuştuk.” diyen Bakan Uraloğlu, şu anda gerek Çin’den çıkıp Avrupa’ya giden gerek Kuzey Koridor, gerekse de Orta Koridor’da Çin’in çok ciddi sübvansiyonunun olduğunu söyleyebileceğini ifade etti.

Uraloğlu, “Türkiye geçişli Orta Koridor’a ilişkin net olarak da şunu söylediler: Türkiye’nin geçirebileceği kadar treni biz Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırmaya hazırız yani net olarak bunu söylediler. Biz de bu anlamda gerek özel sektör gerekse de Devlet Demiryolları Taşımacılık aracılığıyla bu süreci yakından takip ediyoruz ve bunu geliştirmiş olacağız.” ifadelerini kullandı.

Bakan Uraloğlu, 5G ihalesinin takviminin sorulması üzerine şu bilgileri verdi:

“5G ile ilgili biz operatörlerimizle gerek tek tek gerek topluca da defaatle konuştuk. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla, Hazine ve Maliye Bakanlığımızla, Cumhurbaşkanı Yardımcımızın koordinasyonunda çoklu toplantılar da yaptık. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olarak benim beklentim elbette daha çok yatırımdır, çok net yani kamuya daha fazla para alma yerine daha iyi bir altyapı iletişim altyapısı, 5G imkanı sunmaktır. Bir aksilik olmazsa ağustos ayı içerisinde bunun ihalesini yapalım diye düşünüyoruz, 2026 yılı içerisinde ilk sinyali alırız ve ilk etapta bütün ülkenin kapsanmasından ziyade belki yoğun illerin kapsanması ve 4,5G’de olduğu gibi peyderpey bir program dahilinde süreci yürütürüz diye düşünüyorum.”

“BUNDAN SONRA DEMİR YOLLARINA HİÇBİR ŞEYİ ESİRGEMEDEN YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ”

Yatırımlarda kara yollarına çok ciddi para harcadıklarını anlatan Uraloğlu, demir yollarının biraz daha arkadan geldiğini, bundan sonra demir yolları için hiçbir şey esirgemeden yollarına devam edeceklerini söyledi.

Uraloğlu, “Türkiye’deki demir yolu hedeflerimizi gerçekleştirdiğimizde 48 saatte bütün ülkeyi dolaşmış olacağız. Hedefimiz de 28 bin 500 kilometre demir yoludur.” dedi.

Kamu-özel işbirliğinde otoyollarının işletme süresi bittiğinde yeni işletme ihalelerinin nasıl kurgulanacağının sorulması üzerine Uraloğlu, şunları söyledi:

“Otoyolları en erkeni 2028’den itibaren kamuya almış olacağız. Öngörülen süreçte bu firmalar buraları yapıyorlar, işletiyorlar ve bize teslim ederken de ağır bakımını yaparak teslim ediyorlar. Oradaki kararımız ne olacak? Bunların elbette yeniden işletilmesini ihale etmiş olabiliriz. Makul ücretler noktasında muhtemelen ya Karayolları Genel Müdürlüğümüz, kendisi işletir ya da bir işletme modeliyle onu ihale eder ama 2034 yılına geldiğimizde, bu otoyolları devraldığımızda, gerek kendimiz işletelim gerekse bir işletmeciye verelim, Ulaştırma Bakanlığının ödenek ihtiyacı problemi olmamış olacak. Böyle de kıymetli bir yapıdan bahsediyoruz. Bakanlık olarak irili ufaklı 70 civarında yap işlet devret projesini hayata geçirdik, yaklaşık 51 milyar dolarlık yatırım yapmışız kamu-özel işbirliğiyle. Bugün yapmış olsak, yapalım desek maliyet 83 milyar dolardır. Karlı mıyız, değil miyiz?”

“‘İBB’NİN METRO ÇALIŞMALARI) AKSAYAN İŞLERİ BAKANLIĞIMIZIN UHDESİNE ALMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL, İLGİLİSİNİN TALEBİ DURUMUNDA BU SÖZ KONUSU”

Uraloğlu’na İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında yetkilileri ve işletmecileri cezaevinde olduğu ya da gözaltına alındığı için yapımında problem olan metro hattının bulunup bulunmadığı, durma riski olan metro varsa Bakanlığın buna müdahale etme durumunun olup olmadığı soruldu.

Bu soruya ilişkin Uraloğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Aslında İstanbul’daki süreçlerle ilgili, oradaki yürütülen operasyonlar vesaire noktasında çok da fazla bir şey söylemeyi ben çok da doğru bulmam. Şunu söyle söyleyeyim, sizin sorunuzu cevaplayayım; şehir yerleşkelerindeki ulusal ve uluslararası demir yolu bağlantıları dışında şehir merkezlerindeki hafif raylı sistem hatlarının yapılması oradaki belediyenin görevidir. Dolayısıyla burada belediyeler projelerini, öngörülerini ortaya koyarlar, düzenleyici otorite biziz, bize projelerini onaylattırırlar, projeleri onaylarız çünkü ülkede bir bütünlük oluşması lazım. Raylı sistem araçlarından belki iki ili birbirine bağlayacak olan raylı sistemin doğru bağlanması için belli bir standardizasyon noktasında otorite biziz ve biz onaylarız. Dolayısıyla sonrasında ilgili belediye bunu yapar.

Eğer belediye bunun Bakanlık tarafından yapılmasını isterse bu mümkün. Sayın Cumhurbaşkanımızın onayıyla bizim Bakanlık bunu alır, yapar ve kendisine devreder ve yapım ücretini de belediyeden keser. Bu da bir tartışma konusu, ona hemen açıklık da getirmiş olayım. ‘Madem sen keseceksen niye sana yaptırsın ki?’ sorusu gelebilir. Niye yaptırsın? Bir, bir kere yapım dönemindeki hiçbir finansman maliyetine katlanmıyor. İki, iş bittiği zaman o günkü fiyatlarla harcanan para sabitleniyor ve ödeme sonuna kadar yeni bir faiz işletilmiyor. İstanbul’da yapılmış olan bazı metro projelerinde harcanan 100 birimin sadece 25 biriminin tahsil edildiğini söyleyebilirim yani böyle bir kolaylık var.”

“Peki İBB’ye yapılan operasyonlar kısmına gelirsek gerçekten hani keşke buna ihtiyaç olmamış olsaydı biz daha memnun olurduk.” diyen Uraloğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Buradaki aksayan işleri bizim kendi inisiyatifimizle Bakanlığımızın uhdesine almamız mümkün değil ancak ilgilisinin talep etmesi durumunda bu söz konusu. Elbette talep ettiğinde ‘Biz orada nerede olmalıyız?’ konusunu mutlaka değerlendiririz ama şu ana kadar bize ulaşan bir talebin olmadığını söyleyebilirim. Basın mensuplarının haberlerinden ben şöyle bir şey okumuştum ve çok şaşırmıştım; bir Avrupa Birliği, EBRD’nin yanlış hatırlamıyorsam Avrupa Birliği’nden finanse edilen, Finanskent’i bağlayan bir metro projesi, üç tane büyük firmanın konsorsiyum olarak yürüttüğü projenin, alınan büyük miktardaki kredisinin işe kullanılmadığını okumuş, şaşırmıştım. ‘Ya bunda abartı var, çok doğru olduğunu düşünmüyorum.’ demiştim. O firmaların yetkilileri beni ziyaret ettiler ve tam da sizin söylediğiniz gibi ‘Burada iş durdu, bunu lütfen siz teslim alın.’ dediler. Ben de anlattım hani nasıl devralabileceğimizi. ‘Kredisi var zaten ve Mehmet Şimşek Bakanımız da yanlış hatırlamıyorsam 110 milyon avroluk son paketini de onayladı, ‘Devam edin, niye durdunuz?’ dedim. ‘Öncesinde gelen 60 milyon avro bizim işe kullanılmadı.’ dediler.”

Uraloğlu, “Benim aklım durdu onu söyleyeyim yani hem böyle bir şeyin işlem olarak yapılabilirliğini mümkün görmüyorum hem de hangi cesaretle yapıldı, gerçekten nereye kullanıldı o konuda bir bilgiye sahip değilim ama 60 milyon avroluk bir Avrupa Birliği kredisi gönderilen işe kullanılmadı. Bu konuşma yaklaşık geçen ay gerçekleşti yani bu operasyonlar, İstanbul’daki malum süreç başladıktan sonra olan bir süreçtir yani gerçekten nereye gittiğiyle ilgili ben bilmiyorum ama böyle bir cesaret ilginç bir cesarettir.” diye konuştu.

“(RADAR UYGULAMASI) BURADA ÇOK NET REFLEKS ŞUDUR: VATANDAŞLARIMIZIN TRAFİKTE CAN KAYBINI AZALTMAK”

Bayramdaki radar uygulamasının hatırlatıldığı, İçişleri Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığının kuracağı komisyon ile hız limitlerinin kontrolden geçirileceğinin anımsatıldığı ve mevcut gelişmelerin sorulduğu soruyu Bakan Uraloğlu, şöyle yanıtladı:

“Nereye daha fazla bir kapasite sunmamız gerektiğini biz ölçüyoruz. Araçları sayıyoruz. Sayım istasyonlarımız var. Hangi projeksiyonda nereye ihtiyacımızın olacağını ölçüyoruz. Mesela Bolu Dağı’na yeni bir alternatif, otoyol ve süper hızlı tren hattı düşünüyoruz. Niye? Bolu Dağı’nda 50 binlere geldik, 80 binlere geldiğimizde artık orası kaldırmayacak. Yani dolayısıyla oraya yeni bir otoyol düşünüyoruz. Radarla ilgili şöyle bahsetmek isterim; İçişleri Bakanımız paylaşmıştı, seyahat eden araçların binde 5’i bir araca hız denetimi yapıldı ve ceza uygulaması yapıldı ama algı onun çok üzerinde oldu. Burada çok net refleks şudur: Vatandaşlarımızın trafikte can kaybını azaltmak. Bütün hesap budur. Onun haricinde trafik cezası kesildi de bütçeye şu kadar kaynak sağlandı vesaire Türkiye’nin bütçesi oraları çok fazla geçti. Öyle bir kaynağa ihtiyacı yok ülkemizin.”

Seyir hızını düşüren tabelaları incelemek üzere söz konusu komisyonun kurulduğunu ve çalışmaya başladığını anlatan Uraloğlu, hızlıca konuşulan konuların inceleneceğini ve düzenleneceğini bildirdi.

“ŞU ANDA BİZİM BU İRAN-İSRAİL ÇATIŞMASINDA İRAN’DA 7 TANE, IRAK’TA 4 TANE UÇAĞIMIZ VAR”

Bakan Uraloğlu, Orta Koridor’la tersine göç beklenip beklenmediğinin sorulması üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:

“Orta Koridor’un yapılması, şehirlerden geçmesi… Bir tersine göç beklentisi konusuna gelince, şöyle bir kere İstanbul’daki adrese dayalı yaşayan vatandaşımız 16 milyon, günlük hareketin 20 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Dolayısıyla bizim İstanbul’u daha yoğunlaştırmamamız gerekir. Peki İstanbul’un cazibesini nasıl ortadan kaldırırız? Ya da İstanbul’un imkanlarını Anadolu’ya, doğuya doğru nasıl eriştiririz? Ulaştırma Bakanlığı olarak bu konuda gerçekten çok ciddi işler yaptık. Eğer yapmamış olsaydık bugün İstanbul’un nüfusu daha da fazla olur, daha da yaşanılmaz durumda olurdu. Biz zaten şu lojistik merkezleri yaptığımızda, oralarda öğretim merkezlerini kurduğumuzda, yük ve yolcu hareketlerini tesis ettiğimizde otomatik olarak bir kere bu, batıya doğru olan göç duracaktır, bizim beklentimiz bu. Tersine bir planlamamız var mı? Bir planlamamız yok ama beklentimiz var. Muhtemelen gelecek süreçte bunu planlamamızın da doğru olacağını söyleyebilirim.”

Türkiye’nin İran’da sivil uçuşlarda kalan uçağının bulunup bulunmadığı sorusunu Uraloğlu, şöyle yanıtladı:

“Şu anda bizim bu İran-İsrail çatışmasında İran’da 7 tane, Irak’ta da 4 tane uçağımız var. Ağırlıklı olarak Pegasus’un yanlış hatırlamıyorsam, 7 tane Pegasus’un, 2 tane THY’nin, 1 tane Ajet’in, 1 tane de Tailwind’in uçağı var. Bunları gerek Dışişleri Bakanlığımız, gerekse de Milli İstihbarat Teşkilatımızın aracılığıyla takip ediyoruz. O bölgedeki hava hareketinin ve roket ve füze hareketinin çok yoğun olması sebebiyle o riski hem ilgili ülkeler hem de biz alamadık işin açıkçası yani belli gün, tam hatırlamamakla beraber, 3-4 gün yanlış hatırlamıyorsam orada bütün ekipler kaldı. Şimdi bütün ekipleri de bu tarafa aldık. Hani en azından can güvenliğini sağlama noktasında günlük takip ediyoruz. Bir fırsat olursa ilk fırsatta onları almış olacağız.”

Kanal İstanbul konusundaki görüşleri sorulan Uraloğlu, en son konuyla ilgili ne dediyse aynı yerde olduğunu dile getirdi.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ekonomi

Hatay’da fiyatı 2 TL’ye düşünce çürümeye terk edilen 320 ton mandalina, belediye eliyle sofralara ulaştı

Yayımlandı

üzerinde

Hatay’da fiyatı 2 TL’ye düşünce çürümeye terk edilen 320 ton mandalina, belediye eliyle sofralara ulaştı

Haber Tarihi: 13 Aralık 2025
 Okuma Süresi: 3 dakika 17:30

Hatay’da bu yıl yaşanan rekolte bereketi, mandalina fiyatlarını tarlada kilogramda 2 TL’ye kadar düşürdü. Toplama maliyetini bile karşılayamayan bu fiyatlar nedeniyle dalında çürümeye bırakılan 320 ton mandalina, Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin (HBB) satın alımıyla kurtarıldı. Ürünler, ihtiyaç sahibi ailelere, okullara ve depremzedelere ücretsiz olarak dağıtıldı.

Haber Detayları

· Olay: Fiyat düşüklüğü nedeniyle toplanmayan mandalinaların belediye tarafından satın alınarak dağıtılması.
· Miktar: 320 ton mandalina.
· Tarla Fiyatı: Kilogramı 2 TL’ye kadar düştü.
· Dağıtım Yeri: Hatay’ın Dörtyol, Erzin, Arsuz ve Samandağ ilçeleri.
· Dağıtılan Gruplar: İhtiyaç sahibi aileler, okullar, yurtlar, konteyner kentlerde kalan depremzedeler.

 

Üretici Zarar Ederken Ürün Bahçede Kaldı

Türkiye’nin en verimli tarım arazilerine sahip Hatay’da bu yıl mandalina rekoltesi oldukça yüksek oldu. Ancak bu bereket, beklenenin aksine üreticiyi zor durumda bıraktı. Arzın yüksek olması, mandalina fiyatlarının tarlada kilogramı 2 TL’ye kadar gerilemesine neden oldu.

Üreticiler, artan mazot, gübre ve işçilik maliyetleri karşısında bu fiyattan hasat yapmanın “zarar etmek” anlamına geldiğini ifade etti. Bir çiftçi, “Manavda kilosu 20-30 liraya satılıyor, ama bizden tarlada bir lira bile etmiyor. İşçiye vereceğimiz para, topladığımız ürünün satış fiyatını karşılamıyor” diyerek yaşadıkları ikilemi özetledi. Bu nedenle yüzlerce ton birinci sınıf mandalina, dallarında çürümeye terk edilme riskiyle karşı karşıya kaldı.

Belediyeden İki Yönlü Destek Hamlesi

Bu krize çözüm, Hatay Büyükşehir Belediyesi’nden (HBB) geldi. Belediye, Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı koordinasyonunda, Dörtyol, Erzin, Arsuz ve Samandağ ilçelerindeki üreticilerden toplam 320 ton mandalina satın aldı.

Bu hamleyle iki temel amaç gerçekleştirildi:

· Üretici Desteği: Küçük aile işletmesi üreticiler, ürünlerini değerlendirerek ekonomik bir kayıptan kurtarıldı.
· İsrafın Önlenmesi: Dalında çürümeye bırakılacak tonlarca meyve, ekonomiye kazandırıldı ve gıda israfının önüne geçildi.

İhtiyaç Sahibi Vatandaşlara Ücretsiz Ulaştırıldı

Satın alınan mandalinaların dağıtım süreci ise HBB Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından yürütüldü. Ürünler, titizlikle belirlenen ihtiyaç sahibi ailelere, okullara, öğrenci yurtlarına, konteyner kentlerde yaşayan depremzedelere ve sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı gruplara ücretsiz olarak ulaştırıldı.

Özellikle kış aylarında taze meyveye erişimde zorluk çeken vatandaşlar, bu uygulamadan memnuniyet duydu. Dağıtımı yapılan bir okulda veli olan bir kişi, “Büyükşehir belediyesi bugün benim kızın okulunda dağıtmış… bir poşet getirdi, Allah bereketini arttırsın” şeklinde düşüncelerini paylaştı.

Sosyal Medyadan ve Vatandaşlardan Tepkiler

Olay, sosyal medyada da geniş yankı buldu. Vatandaşların çoğu belediyenin bu “iki kanatlı” desteğini olumlu karşılarken, bazı yorumlar sorunun kökenine dikkat çekti.

Olumlu Tepkiler:

· “Helal olsun yapanlara hem emek verenler zarar etmez hem insanlar memnun olup dua ederler”.
· “Çok iyi bir düşünce. Tebrikler başkan”.
· “Akıl var demek ki, vicdan ve merhamet var demek ki”.

⚠️ Eleştirel ve Tespit İçeren Yorumlar:

· Bazı kullanıcılar, yurt dışında Türk marketlerinde mandalinanın çok daha pahalıya satıldığını belirterek, aradaki büyük fiyat farkına ve tedarik zincirindeki sorunlara dikkat çekti.
· Bir çiftçi yorumunda ise, “Bu bir çiftçi desteği değildir… İhracatı geliştirsinler” diyerek, kalıcı çözümün yerel müdahaleler değil, pazarlama ve ihracatın iyileştirilmesi olduğunu vurguladı.

Konuyla İlgili Diğer Detaylar

Dağıtımın Kapsamı ve Hedefi

· Dağıtım, yalnızca merkez ilçelerde değil, Dörtyol, Erzin, Arsuz ve Samandağ gibi üretimin yoğun olduğu kırsal ilçeleri de kapsadı.
· Projenin resmi hedefleri arasında “kırsal üretimin güçlendirilmesi” ve “toplumsal dayanışmanın artırılması” da yer alıyor.

Yaşanan İkilem ve Çiftçinin Sesi

· Bir video haberinde, Dörtyollu çiftçiler, yaşadıkları dramı “Zarar edeceğimize, emeğimizin bahçede kalmasını tercih ettik” sözleriyle aktardı.
· Tüketici market fiyatları ile üretici tarla fiyatları arasındaki uçurum, tedarik zincirindeki yapısal sorunları bir kez daha gözler önüne serdi.

Belediye Başkanı Mehmet Öntürk’e ve ekiplerine teşekkür eden vatandaşlar, bu tür destekleyici projelerin sürdürülmesini umduklarını ifade etti. Hatay Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, hem üreticiyi koruyan hem de ihtiyaç sahibini gözeten bu tarz sosyal projeleri devam ettireceklerini bildirdi.

 Özet Bilgiler

· Sorun: Mandalina fiyatlarının tarlada 2 TL/kg’ya düşmesi ve toplama maliyetinin altında kalması.
· Çözüm: HBB’nin 320 ton mandalinayı satın alması.
· Sonuç: Ürünlerin ihtiyaç sahibi vatandaşlara ücretsiz dağıtılması ve büyük bir gıda israfının önlenmesi.

Okumaya Devam Et

Ekonomi

Ankara’da Toplu Ulaşıma Yüzde 35 Zam: Tam Bilet 35 TL Oldu

Yayımlandı

üzerinde

Ankara’da Toplu Ulaşıma Yüzde 35 Zam: Tam Bilet 35 TL Oldu

Tarih: 12 Aralık 2025 | ⏱️ Okuma Süresi: 3 DAKİKA SAAT: 20:00

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Meclisi, başkentte yolcu taşıma ücret tarifesine yaklaşık yüzde 35 oranında zam yapılmasını kararlaştırdı. Oy çokluğuyla alınan kararla, tam bilet ücreti 26 TL’den 35 TL’ye yükseltildi. Karar, Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın yakın zamanda yaptığı “ücretsiz ulaşım” vaadi ile çelişmesi nedeniyle Meclis’te sert tartışmalara yol açtı.

Mecliste Yaşananlar ve Siyasi Tepkiler

Karar, ABB Meclisi’nin Aralık ayı üçüncü birleşiminde, “Yolcu taşıma ücret tarifesinin belirlenmesine ilişkin Hukuk ve Tarifeler Komisyonu Raporu”nun oylamaya sunulmasıyla alındı. AK Parti ve BBP gruplarının karşı oylarına rağmen, oy çokluğu ile kabul edildi.

Muhalefet kanadı, kararın zamanlamasına ve Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın önceki sözlerine dikkat çekerek tepki gösterdi. AK Parti Grup Başkanvekili Nihat Yalçın, yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“ABB bünyesinde bulunan EGO otobüslerinin tarifelerinin 2026 yılı için 26 liradan 35 liraya çıkarılmasını içeren bir karar. Geçtiğimiz ay ABB Başkanı, Ankara’da ulaşımı ücretsiz yapacağını beyan ederken, bir ay sonra böyle bir kararın gelmesi mantığa aykırıdır.”

Yalçın, Yavaş’ın “bin otobüs alıp ulaşımı ücretsiz yapacağız” sözünü hatırlatarak, bu vaadin yerine getirilmesi için her türlü desteği vereceklerini, ancak yapılan zammı onaylamadıklarını belirtti.

Yeni Ücret Tarifesi ve Değişen Fiyatlar

Yapılan düzenlemeyle birlikte 2026 yılı itibarıyla geçerli olmak üzere toplu taşıma ücretlerine ortalama yüzde 35 zam yapıldı. Ücretlere yapılan zam sadece EGO otobüsleriyle sınırlı değil; dolmuş hatlarını da kapsıyor. Dolmuş ücretlerindeki nihai artış ise ilerleyen günlerde yapılacak UKOME toplantısından sonra netlik kazanacak.

Yeni ve Eski Ücretlerin Karşılaştırması

Tam Bilet

· Eski Ücret: 26 TL
· Yeni Ücret: 35 TL

Öğrenci Bileti

· Eski Ücret: 13 TL
· Yeni Ücret: 17 TL

Tam Aktarma

· Eski Ücret: 12.50 TL
· Yeni Ücret: 17 TL

Öğrenci Aktarma

· Eski Ücret: 8 TL
· Yeni Ücret: 10 TL

Ayrıca, Öğrenci Abonman Kartı ücreti de 350 TL’den 450 TL’ye yükseltildi.

Belediyenin Gerekçeleri ve Sosyal Destekler

Ankara Büyükşehir Belediyesi, zammın gerekçesi olarak artan enerji, bakım ve işletme maliyetlerini gösterdi. Yapılan yazılı açıklamada, EGO Genel Müdürlüğü’nün son 9 aydır bilet ücretlerinde artış yapmadığı ve sosyal belediyecilik anlayışıyla vatandaşın yükünün azaltılmaya çalışıldığı ifade edildi.

Açıklamada, mevcut sosyal desteklere de değinildi:

· Belediyeden sosyal destek alan yaklaşık 6 bin 260 asgari ücretli vatandaşa, 8 aydır her ay 50 binişlik ulaşım desteği sağlanıyor.
· Ortaokul ve lise öğrencisi yaklaşık 50 bin öğrenciye her ay 100 binişlik abonman desteği veriliyor.
· Erken saat indirimi 06.00-07.00 arasına genişletildi. Bu saatlerde tam bilet 10 TL daha düşük bir ücret olan 25 TL ile kullanılabilecek.

Uzman Görüşü ve Vatandaşa Etkisi

Ekonomistler, enflasyon karşısında belediyelerin artan maliyetleri karşılamak zorunda kalabileceğini belirtiyor. Ancak bu kadar yüksek oranlı bir zam kararının, özellikle sabit gelirli ve öğrenci nüfusu üzerinde ciddi bir ek mali yük oluşturacağı öngörülüyor.

Daha önce yaklaşık 1 dolar seviyesinde olan tam bilet ücretinin, dolar kurunun 42 TL’yi aşmasına rağmen bu seviyenin altında tutulmaya çalışıldığı belirtilse de, günlük ulaşım maliyetindeki artışın aile bütçelerini zorlayacağı değerlendiriliyor.

Belediye, elektrikli otobüs alım süreçlerinin devam ettiğini ve ücretsiz taşımaya yönelik yeni güzergah çalışmaları olduğunu da açıklamalarına ekledi.

Okumaya Devam Et

Ekonomi

Asgari Ücret Maratonu Bugün Başlıyor: Gözler Saat 14.00’e Çevrildi

Yayımlandı

üzerinde

Asgari Ücret Maratonu Bugün Başlıyor: Gözler Saat 14.00’e Çevrildi

Tarih: 12 Aralık 2025 | Okuma Süresi: 3 Dakika-10:00

Milyonlarca çalışanın merakla beklediği 2026 yılı asgari ücret maratonu, bugün başlıyor. İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını bugün saat 14.00’te yapacak. Toplantı, önceki yıllarda yaşanan tartışmalar ve komisyonun yapısına dair belirsizliklerin gölgesinde başlıyor.

Komisyon Yapısı ve Türk-İş’ten Katılım Açıklaması

Görüşmeler, daha ilk toplantı öncesinde komisyonun üye yapısına dair bir tartışmayla karşı karşıya. İşçi tarafını temsil eden Türk-İş, mevcut yapı değişmezse toplantıya katılmayacağını duyurmuştu. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, katılım konusundaki kararlılığını “Sözümün arkasındayım” diyerek teyit etti.

Tartışmanın odak noktası, geçen yıl asgari ücret belirlenirken işçi tarafının itirazlarına rağmen karar alınabilmesi. Bu durumun tekrarlanmaması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, komisyondaki hükümet temsilcisi sayısının 5’ten 1’e düşürülmesini önermişti. Toplantının, bu yeni yapıyla gerçekleşmesi bekleniyor.

 Güncel Rakamlar ve İşveren Maliyeti

Bugün masaya yatırılacak mevcut asgari ücret, net 22.104,67 Türk Lirası düzeyinde. Brüt tutar ise 26.005,50 TL. Bir işçi için asgari ücretin işverene toplam maliyeti, sosyal güvenlik primi ve işsizlik sigortası fonu dahil 30.621,48 TL’ye ulaşıyor.

2026 İçin Zam Senaryoları ve Ekonomik Tahminler

Yeni asgari ücret sadece yaklaşık 7 milyon asgari ücretliyi değil, ülke ekonomisinin tamamını etkileyecek kritik bir karar. Ekonomi çevrelerinden gelen ilk tahminler ise şu şekilde:

Uluslararası Kurumların Beklentileri

· JPMorgan: Banka, 12 aylık beklenen enflasyonla uyumlu olarak %25’lik bir artış öngörüyor. Bu oran, net asgari ücreti 27.630 TL seviyesine taşıyabilir.
· Amundi Fon Yöneticisi Hakan Aksoy: %25’in altında bir artış beklediklerini, %23’lük bir zam senaryosunu değerlendirdiklerini açıkladı.

Olası Zam Oranları ve Karşılık Gelen Net Tutarlar
Farklı artış oranlarına göre 2026’da geçerli olabilecek net asgari ücret tutarları şöyle hesaplanıyor:

· %20 Zam: 26.525 TL
· %25 Zam: 27.630 TL
· %30 Zam: 28.735 TL
· %35 Zam: 29.840 TL
· %40 Zam: 30.945 TL

 Taraflar Ne Dedi?

Sürece dair son günlerde taraflardan önemli açıklamalar geldi.

· Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, işveren kesimine seslenerek, “Ellerini taşın altına koymalarını bekliyorum” çağrısı yaptı ve “Kefenin cebi yok” ifadesini kullandı.
· DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise konunun önemine dikkat çekerek, “Asgari ücret, Türkiye’de çalışanların yarısından fazlasının hayatını sürdürmeye çalıştığı bir ortalama ücret haline gelmiştir” dedi.

 Sonuç Ne Zaman Açıklanacak?

Yasaya göre, 2026 yılında geçerli olacak asgari ücretin Aralık ayı sonuna kadar belirlenip kamuoyuna duyurulması gerekiyor. Komisyonun karar alabilmesi için toplantıda 10 üyenin hazır bulunması yeterli sayılıyor.

Bugün başlayacak müzakereler, yalnızca bir ücret rakamını değil, milyonlarca insanın geçim şartlarını ve ülke ekonomisinin seyrini belirleyecek kritik bir sürecin ilk adımı olacak.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar