Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

TÜSİAD’ın iki başkanına yurt dışına çıkış yasağı: Orhan Turan ve Ömer Aras ifadelerinde neler söyledi?

Yayımlandı

üzerinde

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği () Başkanı Orhan Turan ve derneğin Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras hakkında, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı.

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras bu suçlamalarla savcıya ifade verdi.

İki TÜSİAD yöneticisi çıkarıldıkları mahkemede, yurt dışı yasağıyla serbest bırakıldı.

TÜSİAD’ın iki başkanına yurt dışına çıkış yasağı: Orhan Turan ve Ömer Aras ifadelerinde neler söyledi? - 1 TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ifade vermek üzere adliyeye geldi.

TURAN VE ARAS HAKKINDA NEDEN SORUŞTURMA BAŞLATILDI?

Soruşturma, ’ın 13 Şubat’ta yapılan genel kurulundaki konuşmalardan sonra başlatıldı.

Toplantıda TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras son dönemde yaşanan gelişmelerin toplumda derin endişe yarattığını belirtmişti.

TÜSİAD Başkanı Turan, genel kuruldaki konuşmasında, “Hukukun üstünlüğü tesis edilmeden ne iç ne de dış sorunları çözebiliriz.” ifadelerini kullanmıştı.

BAŞSAVCILIK: YÖNLENDİRME İÇERİKLİ İFADELER KULLANILDI

Başsavcılık, TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın konuşmasında, bazı soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili yargıyı telkin ve yönlendirme içerikli ifadeler kullandığı, bu ifadelerin, gerçeğe aykırı ve kamu barışını bozmaya elverişli nitelikte olduğunu belirtti.

İfade sonrası savcılık iki ismi de yurtdışı çıkış yasağı talebi ile hakimliğe sevk etti.

TÜSİAD Başkanı Turan ve YİK Başkanı Aras yurt dışı çıkış yasağı getirilerek adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

TÜSİAD’ın iki başkanına yurt dışına çıkış yasağı: Orhan Turan ve Ömer Aras ifadelerinde neler söyledi? - 2 TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras

TURAN VE ARAS İFADELERİNDE NELER SÖYLEDİ?

Soruşturmada, nöbetçi sulh ceza hakimliğinin karar yazısı ile Turan ve Aras’ın ifadesine ulaşıldı.

Orhan Turan, ifadesinde makine mühendisi olduğunu belirtti.

Aylık ortalama 1 milyon lira geliri olduğunu beyan eden Turan, yalıtım sektöründe şirketi olduğunu, yurt dışına yoğun ihracat gerçekleştirdiğini, mart ve nisanda yurt dışına seyahat edeceğini ifade etti.

Turan, “Yapay zeka ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Orada da Türk girişimcilerini bir araya getirmeye çalışıyoruz. Adresim bellidir, iş insanıyım, yurt dışı çıkış yasağı adli kontrol tedbirinin reddine karar verilmesini talep ederim.” dedi.

TÜSİAD’ın iki başkanına yurt dışına çıkış yasağı: Orhan Turan ve Ömer Aras ifadelerinde neler söyledi? - 3 TÜSİAD Başkanı Orhan Turan

“KONUŞMAMIN ANA TEMASI EKONOMİNİN DAHA İLERİYE GİTMESİ İÇİN NELER YAPMAMIZ GEREKTİĞİ”

Mehmet Ömer Arif Aras ise banka yönetim kurulu başkanı olduğunu ifade etti.

Aylık ortalama 900 bin lira geliri olduğu beyanında bulunan Aras, ifadesinde şunları belirtti:

“Benim konuşmamın ana teması ekonomisinin daha ileriye gitmesi için neler yapmamız gerektiği konusunda bir metindir. Eğitim dili ve hukuk üstünlüğü, ekonomide alınması gereken tedbirler, ülkemizin kalkınması için kadın hakları, girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi ve birçok ekonomik ile finansal konularda Türkiye’nin önünün açılması için birtakım örnekler vererek toplumun genel olarak hassasiyetini dile getirmeye çalıştım.

Konuşmada kamuyu yanıltıcı herhangi bir bilgi vermedim. Bütün yaklaşım ve anlatımların ekonomiye etkilerinin yorumlanması şeklindedir. Türkiye’nin yatırım ortamının geliştirilmesi amacına yönelik bu konuşmaları yaptım.”

Uluslararası bir bankanın yönetim kurulu başkanı olması nedeniyle yurt dışı seyahatlerinin yoğun olduğunu, Türk ekonomisine katkı sağlamaya çalıştıklarını belirten Aras, yurt dışı çıkış yasağı talebinin hakkında uygulanmamasını istedi.

SAVCILIĞIN SEVK YAZISI

Nöbetçi sulh ceza hakimliğinin karar yazısında, “Şüphelilerin yaptıkları konuşma içeriği ve savunmalarında da belirttikleri üzere yalnızca basın aracılığıyla bilgi sahibi oldukları ve içeriğini bilmedikleri olaylara ilişkin yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı dezenformasyon içerikli beyanlarda bulundukları” anlatıldı.

Yazıda, Turan ve Aras’ın, endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla, Türkiye’nin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bilgileri kamu barışını bozmaya elverişli şekilde yaydıkları ve yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu işlediklerine ilişkin somut deliller olduğu savunuldu.

Karar yazısında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın şüpheliler hakkında uygulanmasını istediği yurt dışı çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbiri talebinin kabulüne karar verildiği ifade edildi.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

TBMM Personeli Saliha Akkaş, Boşanma Aşamasındaki Eşi Tarafından 37 Yerinden Bıçaklanarak Katledildi

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması :
TBMM’de görevli personel Saliha Akkaş, boşanma aşamasındaki eşi tarafından 37 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Ailenin ve Meclis’in tepkisi büyüyor.

Giriş

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) çalışan Saliha Akkaş, boşanma aşamasındaki eşi Salih A. tarafından vahşice saldırıya uğradı. Yoğun bakımda tedavi altına alınan Akkaş, yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi

Olayın Ayrıntıları

  • Saldırı Anı: Akkaş, 5 Ağustos gecesi Çankaya’daki evinde eşinin bıçaklı saldırısına uğradı.

  • Bıçaklama Sayısı: Fail Salih A., Akkaş’ı tam 37 yerinden bıçakladı.

  • Tedavi Süreci: Ankara Güven Hastanesi’ne kaldırılan Akkaş’a gece boyunca iki ameliyat yapıldı ve 50 ünite kan verildi, ancak kurtarılamadı.

Hukuki ve Kurumsal Tepkiler

  • Devlet Koruması Tartışması: TBMM’de dahi koruma tedbirlerinin yetersiz kaldığı eleştirisi yükseldi. İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden ve 6284 sayılı Kanun’u etkisiz hale getiren politikaların, kadına yönelik şiddeti beslediği vurgulandı.

  • Parti Temsilcilerinin Açıklamaları: CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, “Saliha’yı koruyamadık, bu sistemin ihmali katliama dönüştü” ifadelerini kullandı.

Toplumsal Yankılar

Kadın hakları ve şiddetle mücadele sivil toplum örgütleri, Meclis’in çatısı altında yaşanan bu cinayetin, Türkiye’de kadın güvenliğinin geldiği kritik noktayı gösterdiğini belirtiyor. Sosyal medyada “#SalihaAkkaşİçinAdalet” etiketiyle paylaşımlar yapılıyor.

Sonuç ve Çağrı

Saliha Akkaş’ın hayatını kaybetmesi, ülkemizin kanayan yarası kadına yönelik şiddetin “Meclis koridorlarına” kadar uzandığını gözler önüne serdi. İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden etkinleştirilmesi ve 6284 Koruma Kanunu’nun eksiksiz uygulanması talepleri bir kez daha gündeme geldi.

Okumaya Devam Et

Gündem

Avcılar’da Tahliye Davasını Kaybeden Yurt İşletmecilerinden Eşya Kaçırma Girişimiyle Şaşkınlık Yarattı!

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
İstanbul Avcılar’da, Avcılar Belediyesi’ne karşı tahliye davasını kaybeden özel yurt işletmecilerinin “tadilat” bahanesiyle kapı, yatak ve dolapları nakletme girişimi polis tarafından engellendi. Olayın perde arkası ve hukuki boyutu bu kapsamlı makalede.

Giriş

İstanbul Avcılar Belediyesi tarafından 28 Ekim 2018’de, bilim insanı Canan Dağdeviren’in adını taşıyan 18 katlı ve 700 yatak kapasiteli bir öğrenci yurdu inşa edildi. Üç yıl önce yetkili bir firma tarafından devralınan bu tesis, işletme taahhütlerini yerine getirmeyince belediye tarafından tahliye davasına maruz kaldı .


Yurdun Tarihçesi ve İşletme Sorunları

  • Yapım amacı: Üniversite öğrencilerine güvenli ve konforlu barınma sağlamak.

  • Kapasite: 600 öğrenci, 700 yatak.

  • İşletme süreci: Son üç yıldır özel bir firma tarafından işletilen yurt, belediyeye verdiği taahhütleri yerine getirmeyince 2025 başında hukuki süreç başladı .


Olayın Detayları

  1. Tahliye Kararı: Avcılar Belediyesi’nin açtığı davayı kaybeden işletmeci, mahkeme kararının ardından yurdun farklı katlarında bulunan kapı, yatak ve dolapları kendi nakliyat firmasıyla Zeytinburnu’na taşıtmaya başladı.

  2. Bahanesi: “Malzemeleri tadilat için götürüyoruz” açıklaması yapıldı.

  3. Müdahale: Belediye yöneticileri ve olay yerine çağrılan polis ekipleri, araçlarda yüklü eşyaları tespit ederek nakliyeyi durdurdu .


Hukuki Süreç ve Akıllı Yürütme

  • Belediye Kararı: Taahhütlerin ihlali nedeniyle yurt işletmecisi aleyhine tahliye davası açıldı.

  • Savunma: Firma eşyaları “tadilat” amacıyla aldığını iddia etti.

  • Sonuç: Polis müdahalesi sonucunda eşyalar yurt binasına geri taşındı; hukuki süreç devam ediyor.

  • Akıllı Yürütme: Belediye, dijital kayıt ve kamera sistemleriyle eşya hareketlerini anlık takip ederek suistimallerin önüne geçiyor. Bu sayede benzer olayların tekrarlanma riski azalıyor .


Sonuç ve Öneriler

Avcılar’daki bu garip olay, özel yurt işletmeciliğinde şeffaflık ve denetimin ne denli hayati olduğunu gösterdi. Gelecek süreçte:

  • Dijital Envanter Yönetimi: Eşyaların yer değişimini takip eden yazılımlar kurulmalı.

  • Şeffaf İletişim: Öğrenci ve belediye bilgilendirmeleri otomatik bildirimlerle sağlanmalı.

  • Yasal Denetim Mekanizmaları: Tahliye kararlarının uygulanmasına yönelik hızlı müdahale birimleri oluşturulmalı.

Bu önlemler, hem halkın güvenini artıracak hem de “akıllı yürütme” pratikleriyle kötü niyetli girişimlerin önüne geçecektir.

Okumaya Devam Et

Gündem

Berrin Sönmez’den Diyanet’in Cuma Hutbesine Başörtülü Tepki: “Zorunlu Başörtüsüne Karşı Şimdiden Başımı Açıyorum”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
Feminist yazar Berrin Sönmez, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “giyinik çıplaklık” tanımı yaptığı son cuma hutbesine tepki gösterip, başörtüsü zorunluluğu ihtimaline karşı Medyascope’daki köşe yazısında “şimdiden başımı açıyorum” dedi.

Giriş

4 Ağustos 2025’te Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan cuma hutbesinde kısa ve şeffaf kıyafetlerin “Allah’ın örtünme emrini ihlal ettiği” ve “giyinik çıplaklık” olarak tanımlandığı açıklanmıştır. Hutbede, giyim sektörü ve bazı medya kuruluşlarının “özgürlük” adı altında örtünmeyi değersizleştirdiği vurgulanmış, ahlak ve edep ölçülerine uyulmamasının vebal doğuracağı belirtilmiştir

Bu sert ifadelere karşı feminist yazar Berrin Sönmez, Medyascope’da yayımlanan köşe yazısında şimdiden başını açacağını duyurarak güçlü bir tepki göstermiştir


Diyanet’in Hutbesinde Öne Çıkanlar

  • Giyinik Çıplaklık Tanımı: “Kısa ve şeffaf kıyafetler, Allah’ın örtünme emrini ihlal etmektedir.”

  • Medya ve Moda Eleştirisi: Giyim sektörü ve bazı medya çevrelerinin “özgürlük” maskesiyle örtünmeyi değersizleştirdiği ileri sürüldü .

  • Ahlak ve Edep Uyarısı: “Ahlak ve edep ölçülerinin çiğnenmesine sessiz kalan herkes büyük bir vebal altındadır.” .


Berrin Sönmez’in Tepkisi

Medyascope’da yayımlanan “Ey Diyanet! Fe eyne tezhebun?” başlıklı yazısında Sönmez, hutbede ima edilen başörtüsü zorunluluğu ihtimaline karşı kişisel bir direniş adımı olarak başını açacağını şu ifadelerle açıkladı:

“Başörtüsü zorunluluğu getirilmesi ihtimaline karşı şimdiden başımı açıyorum. Yazının bu hasbihal kısmı… kararsız bir yaşam öyküsü olarak görülebilir. Hiç sakıncası yok, düşünce özgürlüğüne saygılıyım. Kimseden onay beklemiyorum. Gerekli tepkinin zamanını kaçırmamak için başörtümle vedalaşıyorum. Bir kişi olarak safım belli olsun. Diyanetin ve iktidarın gittiği yol… zulmün yolunu reddediyorum.

Sönmez, bu eylemiyle hem düşünce özgürlüğünü hem de kadın haklarını savunduğunu belirtti.


Sosyal Medya ve Destek Mesajları

  • Hadiye Yolcu’dan Destek: İnsan hakları savunucusu Hadiye Yolcu, Sönmez’in kararına Medyascope üzerinden destek vererek “Kadınların kendi bedenleri ve inançları üzerinde karar verme hakkı”nı vurguladı .

  • Twitter ve Instagram Tepkileri: #BaşörtümüAçıyorum etiketi altında yüzlerce kullanıcı, Diyanet’in hutbesini eleştirirken, bazı muhafazakar kesimler de hutbeyi destekleyen paylaşımlar yaptı.


Türkiye’de Başörtüsü Tartışmasının Kısa Tarihçesi

  1. 1980–1990’lar: Kamusal alanda başörtüsü yasağı, özellikle üniversitelerde uygulandı.

  2. 2000’ler: Aşamalar halinde kaldırılan kısıtlamalar; 2013’te kamu kurumlarında tamamen serbest bırakıldı.

  3. 2020’ler: Zaman zaman “zorunlu başörtüsü” tartışmaları alevleniyor; Diyanet’in son hutbesi de bu tartışmayı yeniden gündeme taşıdı.


Sonuç

Berrin Sönmez’in başörtüsünü “protesto” amaçlı açma kararı, Türkiye’de din, devlet ve birey hakları arasındaki hassas dengeleri bir kez daha gündeme getirdi. Diyanet’in hutbesi, moda ve medya üzerinden örtünme özgürlüğünü hedef alırken, Sönmez’in tepkisi bireysel direnişin sembolü haline geldi. Bu gelişme, önümüzdeki dönemde toplumsal ve siyasal tartışmaların odağında yer almaya devam edecek gibi görünüyor.


Yazar: [Sizin İsminiz]
Yayın Tarihi: 6 Ağustos 2025

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar