Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Seyir halindeki TIR alev aldı

Yayımlandı

üzerinde

Şanlıurfa-Gaziantep Otoyolu’nun 50. kilometresinde, Bünyamin Özdemir’in kullandığı motor yağı yüklü TIR, henüz belirlenemeyen nedenle alev aldı.

İhbar üzerine bölgeye sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi.

İtfaiye ekibinin bir saatlik müdahalesiyle söndürdüğü yangında, TIR kullanılamaz hale geldi.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Sazlık alanda ceset bulundu

Yayımlandı

üzerinde

‘da D100 kara yolu üzerinde bir otomotiv servisinin sahibi, iş yerinin yakınlarındaki sazlık bir alanda duyulan sesler üzerine durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi.

İhbar üzerine bölgeye sağlık, jandarma ve İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü () ekipleri sevk edildi.

AFAD’a bağlı dalgıç timince yapılan aramada sazlık alanda bir erkek cesedi bulundu.

İş yerinde gece bekçiliği yapan Ahmet Coşkun, gazetecilere yaptığı açıklamada, iş yeri sahibinin bölgede duyduğu sesler üzerine durumu polise haber verdiklerini söyledi.

Çevrede bir süre araştırma yaptıklarını anlatan Coşkun, “Işıklarla araştırma yaptık ama bir şey göremedik, polisler geldikten sonra gittik ağaçların dibine orada adamı fark ettik. Suyun üzerinde hareketsiz yatıyordu.” dedi.

Okumaya Devam Et

Gündem

Boğaziçi davasının gölgesinde bir acı haber daha: 16 yaşındaki Hira Aygar başından vurularak hayatını kaybetti

Yayımlandı

üzerinde

Tarih.Saat: 01 Eylül 2025 — 22:45
Okuma süresi: ~3 dakika

İstanbul’daki Hilal Özdemir cinayetinin yarattığı tepkinin ardından Mersin’den benzer bir haber daha geldi. Toroslar’da 16 yaşındaki Hira (Hiranur Nilgün) Aygar, araç içinde başından silahla vurulmuş halde bulundu ve hayatını kaybetti. Olayla ilgili 3 kişi gözaltına alındı.


Olayın kısa özeti

Mersin’in Toroslar ilçesi Akbelen Mahallesi’nde, 31 Ağustos gecesi park halindeki bir otomobilde Hira Aygar’ın (16) başından tabancayla vurulmuş halde olduğu ihbarı üzerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Genç kız, kaldırıldığı hastanede yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Olayla ilgili soruşturmayı yürüten ekipler, genç kıza yanında olduğu belirtilen H.A.Ş. (19) ile birlikte iki kişiyi gözaltına aldı.

Şüphelilerin ifadeleri ve soruşturmanın seyri

Olayı otomobille hastaneye götüren ve genç kızla yakın ilişkide olduğu iddia edilen H.A.Ş., ilk ifadesinde silahın kaza sonucu ateş aldığını ya da genç kızın kendini vurduğunu ileri sürdü. Daha sonra ifadesini değiştirerek, şakalaşma sırasında tabancanın ateş aldığını iddia etti. Araçta bulunan diğer iki kişinin de ifadeleri çelişkili bulununca şüpheli sayısı ve soruşturmanın kapsamı genişletildi. Polis ekipleri olay yerinde ve çevresinde delil çalışması yaptı; bölgedeki incelemelerde kan izleri tespit edildi.

Toplumdaki yankılar ve yetkili açıklamaları

Bu olay, kısa süre önce Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde öldürülen Hilal Özdemir olayıyla eş zamanlı gündeme gelmesi nedeniyle toplumda geniş yankı buldu. Konuyla ilgili adli süreçin hızlandırıldığı, soruşturmanın devam ettiği ve şüphelilerin adli mercilere sevk edileceği bildirildi. Yetkililer, kamuoyunu yanıltabilecek spekülasyonlardan kaçınma çağrısı yaptı ve soruşturmanın delillere dayalı olarak yürütüleceğini açıkladı.

Aile ve çevre tepkisi

Cenaze işlemleri ve aileye ulaşan bilgiler medyada yer alırken, yakın çevre ve bazı sivil toplum grupları olayla ilgili adalet beklentisini yüksek sesle dile getirdi. Genç yaştaki kayıpların ülke gündeminde yarattığı hassasiyet tekrar tartışılmaya başlandı. (Yerel kaynakların aktardıkları doğrultusunda.

Gelişmeler oldukça haberimiz güncellenecektir. FatihDoğanMedya olarak trajik olayda yaşamını yitiren gence ve ailesine başsağlığı diliyoruz; adli sürecin sağlıklı yürütülmesini takip edeceğiz.

Okumaya Devam Et

Gündem

Gazze’de insanlık sınıfta kaldı

Yayımlandı

üzerinde

FATİHDOGANMEDYA — Köşe Yazısı

Gazze… Hani hepimiz ders kitaplarında, belgesellerde “insanlığın en karanlık sınavları” diye okuduğumuz, ama “bir daha asla” dediğimiz o tarih sayfalarındaki yerlerden. Bugün o sayfalar yeniden canlandı — ve fiyasko yalnızca savaş alanında değil; aynı zamanda dünyanın vicdanında, kurumlarında ve “insanlık” diyerek kendini tanımlayan toplumlarda yaşanıyor.

Uzun süredir devam eden çatışmaların bedelini sivil halk ödüyor. Resmî raporlara göre Ekim 2023’ten bu yana on binlerce sivil yaşamını yitirdi; yaralananlar, evsiz kalanlar ve yerinden edilmiş milyonlarca insan hâlâ hayatta kalma mücadelesi veriyor. Bu insanî bilanço, yalnızca sayılardan ibaret değil — her sayı bir ailenin, bir çocuğun, bir hastanenin çöküşünü anlatıyor.

Daha da vahimi, insani yardımın ulaştırılmasında yaşanan sistematik engeller. Gıda, su, yakıt ve ilaç erişimindeki kesintiler; sevk noktalarında bekleyen tırlar, reddedilen yardımlar, ve sık sık kapatılan sınır geçişleri — bunların hepsi ölümcül sonuçlar doğuruyor. Uluslararası yardım aktörleri ve gazeteciler defalarca “yardımın engellenmesi”ni raporladı; kamyonlar depolarda ya da sınırda beklerken Gazze’deki insanlar en temel ihtiyaçlardan mahrum kalıyor. Bu durum, yardımın sahada etkin ve insani ilkeler doğrultusunda dağıtılmasını zorlaştırıyor.

Birleşmiş Milletler ve insan hakları örgütleri, olası askeri operasyonların sivil nüfus üzerindeki “felaket” etkilerine ilişkin net uyarılarda bulundu. Savaşın devam ettiği bölgelerde sağlık sistemleri çöküşün eşiğinde; çocuklar acil beslenme tedavisine ihtiyaç duyuyor, su temini güvenliğini yitirmiş durumda. Bu uyarılar, sadece diplomatik bir üslup değil—acil eylem çağrısıdır; ama çağrılar çığ gibi büyürken pratikte görünen yardım çok sınırlı kalıyor.

Uluslararası hukuk, sivillerin korunmasını ve insani yardıma erişimi garanti altına alır. Ancak sahadaki gerçeklik ile hukukun yazılı gerekçeleri arasındaki uçurum büyüyor. Birçok insan hakkı kuruluşu ve uzman, yaşananları “insani yardımın silah haline getirilmesi” ve hatta bazı kesimlerce “soykırım” tanımlamalarına varan ciddi suçlamalarla değerlendirdi. Bu tartışmaların hukuki sonuçları olmalı — ama öncelik şu: canlar kurtarılmalı, temel ihtiyaçlar sağlanmalı. Hukuk süreçleri elbette önemli; fakat mahkemeler kurulana kadar insanlar ölmemeli.

Peki ne yapılmalı? Öncelikle insani yardıma engelsiz, sürekli ve şeffaf erişim sağlanmalı. Uluslararası aracılar ve bağımsız kuruluşlar, denetimi ve dağıtımı garanti edecek mekanizmalarla sahaya hızlıca dönmeli. Diplomatik kanallar tıkanmışsa bile, taraflar arasında insani koridorların oluşturulması ve korunması için uluslararası baskı artmalı. İkincisi, medya ve sivil toplumun sessiz kalmaması gerekiyor: İnsan hayatı, siyasi hesaplara feda edilmemeli — eğer küresel kamuoyu, okur-yazar toplumlar, bu vahşetin devamına gözlerini kapatırsa “insanlık sınıfta kaldı” damgası sadece Gazze’ye değil hepimize vurulmuş olur.

Son olarak, trajedinin kalıcı adalet mekanizmalarıyla kayıt altına alınması şart. Hesap sorma mekanizmaları, mağdurların haklarını arayabileceği yollar sağlamalı; ama adalet arayışının, derhal insanî yardım sağlamanın yerine geçmesine izin verilmemeli. Çünkü çocuklar bugün açlıktan ölüyor olabilir — biz ise yarına hesap sormak için söz veriyoruz.

Gazze’deki durumun tek bir sorumlusu yoktur belki; ama bu trajedinin yegâne sorumlusu “eylem eksikliğimiz”dir. Uluslararası toplumun, liderlerin ve bizi temsil edenlerin, insan onurunu koruma görevini yerine getirmedikleri yerde sorumluluk büyür. Bugün Gazze’deki çocukların yarın başka bir yerde aynı felaketi yaşamaması için, vicdanlarımızı çalıştırmalı ve somut adımlar talep etmeliyiz.

İnsanlık sınıfta kaldı mı? Bugün için cevabımız maalesef “evet.” Fakat sınıfta kalan bir topluluk, sınavı tekrarlayıp öğrenebilir. Öğrenmenin ilk şartı ise gerçekleri görmek, ses çıkarmak ve harekete geçmektir. Gazze bunun beklediği insanlıktır.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar