Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Sanat

Münir Nurettin Selçuk aramızdan ayrılalı 44 yıl oldu

Yayımlandı

üzerinde

kariyeri boyunca Türk müziğine farklı bir üslup getiren sanatçı Münir Nurettin Selçuk 100’den fazla besteye imza attı. Eserleriyle Türk müziğinde çığır açan Selçuk, Darülfünun İlahiyat Fakültesi Fars Edebiyatı Profesörü ve Kadıköy Sultanisi Fransızca öğretmenlerinden şair Mehmed Avni Nureddin Bey ile Fatma Hanife Hanım’ın oğlu olarak, 1900’de İstanbul Sarıyer’de doğdu.

Çeşitli kaynaklarda doğum yılı 1899, 1900, 1902 olarak da belirtilen sanatçı, ilkokulu Beyazıt İbtida-i Mektebi’nde okuduktan sonra Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi’nde, ardından Kadıköy Sultanisi’nde öğrenim gördü.

Münir Nurettin, henüz 10 yaşında iken sesinin güzelliği fark edilince, Yeniköylü Hasan Efendi’nin öğrencisi olan Ethem Bey’in, Kadıköy’deki Darülfeyzi Musiki Mektebi’ne devam ederek üç yıl sonra bu heyetle ilk konserini verdi.

“HAYATIMDA BAŞKA HİÇBİR MESLEK SEÇMEYİ AKLIMA GETİRMEDİM”

Ziya Paşa’nın başkanlığı döneminde parlak bir sınav vererek, o zaman sadece Türk müziği öğretimi yapan Darülelhan adıyla faaliyet gösteren İstanbul Belediyesi Konservatuvarına girmeye hak kazandı.

Şark Musiki Cemiyetinin kurucuları arasında yer alan sanatçı, 1. Dünya Savaşı’nın devam ettiği 1917’de, ailesinin isteği üzerine Macaristan’a tarım tahsiline gönderildi ancak musikiye olan sevdası nedeniyle babasını ikna ederek kısa süre sonra yurda döndü. Gazeteci Zeki Tükel’e verdiği bir röportajında, “Hayatımda başka hiçbir meslek seçmeyi aklıma getirmedim. Düşünün bir kere, beni Macaristan’a ziraat tahsiline göndermişlerdi. Bu tahsilde iken Türk musikisi yüzünden kitabın yaprağını açamadım.” ifadelerini kullanmıştı.

Münir Nurettin Selçuk, bir dönem Fenerbahçe’de futbol oynadı ve kulübü ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk’le de burada tanışma fırsatı buldu.

Musikiye ciddi şekilde bu yıllarda bağlanan sanatçı, 1923’te askerlik hizmetini yapmak üzere teğmen rütbesiyle girdiği Muzıka-i Hümayun’da müezzinliğe tayin edildi. Cumhuriyet ilan edilince aynı rütbeyle Ankara’daki “Riyaset-i Cumhur İncesaz Heyeti”ne dahil olan sanatçı, Atatürk’ün maiyetinde bulundu. Sanatçı, 1926’da Atatürk’ten izin alarak heyetten ayrıldı ve İstanbul’a döndü.

PARİS KONSERVATUVARINDA ŞAN, PİYANO VE SOLFEJ DERSLERİ ALDI

Münir Nurettin Selçuk, İstanbul’da Sahibinin Sesi Plak Şirketi’yle yaptığı anlaşmanın ardından musiki bilgisini arttırmak için 1928’de gittiği Paris’te bir yıl kalarak Paris Konservatuvarında şan, piyano ve solfej dersleri aldı.

Fransız tiyatrosunda tek başına ve o tarihe kadar görülmemiş bir biçim ve programla 1929’da ilk konserini veren Selçuk’un performansı sanat çevrelerinde büyük yankı uyandırırken, “Münir Nurettin Ekolü” duyulmaya başladı. Sanatçı aynı yıl Enise Hanım ile evlendi. Eşi 1966’da vefat eden Selçuk’un bu evliliğinden kızı Meral, Şehime Erton’la evliliğinden ise oğulları Timur ve Selim dünyaya geldi.

Sanatçının, 22 Şubat 1930’da Beyoğlu’ndaki Fransız Tiyatrosu’nda verdiği ilk solo konser, Türk musikisi konser tarihinde bir dönüm noktası oldu. Usta sanatçılar Tanburi Mesut Cemil, kemençeci Ruşen Ferit, udi Nevres, kanuni Artaki ve kemani Nubar’ın refakatinde ilk defa frak giyilerek, ayakta, yepyeni bir üslupla konser disiplini içerisinde ve mikrofonsuz gerçekleşen performans, musikiye saygı ve ciddiyet getiren yeni bir ekolün doğuşu kabul edildi.

Usta besteci ve yorumcu, 1942’de girdiği Belediye Konservatuvarı İcra Heyeti’nden 1943’te ayrıldı.

İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Konservatuvarında repertuvar dersleri de veren sanatçı, farklı formlarda 100’den fazla esere imza attı. Selçuk, 1953’te İstanbul Radyosu’nda müşavirlik göreviyle İcra Heyeti Başkanı görevlerini üstlendi.

PEK ÇOK GENCİN YETİŞMESİNE KATKI SAĞLADI

Münir Nurettin Selçuk, “Ses Musikimiz” adlı makalesinde, “Pek küçük yaşta musiki öğrenmeye başladığım sıralarda, hocalarımdan işitip her zaman hatırladığım mühim sözlerden bir tanesi de; Türk musikisi hanende musikisidir, bunu da ustasından öğrenmek gerektir.” ifadelerine yer verdi.

Tambur ve piyano çalan Münir Nurettin, kendinden sonraki kuşaklara örnek bir musiki adamı oldu, hemen hemen bütün beste şekillerindeki eserleri okuyabilen bir yorumcu oldu ve pek çok gencin yetişmesine katkı sağladı.

Selçuk’un öğrencileri arasında kendisinden çok yararlanan Necmi Rıza Ahıskan ile Alaeddin Yavaşça, bizzat yetiştirdiği İnci Çayırlı ve Meral Uğurlu gibi isimler yer alıyor. Solo konserleriyle Türk müziğinde çığır açan sanatçı, tek başına halkın karşısına çıkmasının yanı sıra farklı stiliyle de büyük ilgi gördü.

Mevlana, Fuzuli, Nedim, Ahmet Paşa, Şeyh Galip, Ziya Paşa, Süleyman Nazif, Tevfik Fikret, Vecdi Bingöl, Yahya Kemal Beyatlı, Faruk Nafiz Çamlıbel, Behçet Kemal Çağlar, Necdet Atılgan, Munis Faik Ozansoy, Cahit Sıtkı Tarancı, Ümit Yaşar Oğuzcan, İsmet Bozdağ, Refik Ahmet Sevengil gibi ünlü şairlerin şiirlerini besteleyen Selçuk, yurt dışında da çok sayıda konser verdi.

Cumhurbaşkanlığınca 1981’de takdim edilen “Atatürk Sanat Ödülü”ne layık görülen sanatçı, Muhsin Ertuğrul’un ilk müzikal film denemesi olan 1939 yapımı “Allah’ın Cenneti” filmiyle 1941 yapımı “Kahveci Güzeli” filmlerinde oynadı.

Selçuk, Kahveci Güzeli’nde Sadettin Kaynak’ın bestelediği “Ela Gözlerini Sevdiğim Dilber”, “Aşığım Baharın Yeşil Gözüne”, “Zeynebim Uçtu Gitti”, “Garibiz, Gurbet Bize Artık Bir Sıla Oldu”, “Çoban Kızı” ve “Yad Eller Aldı Beni” eserlerini yorumladı.

TRT’ye verdiği bir röportajda İstanbul’a hayranlığını dile getiren Selçuk, şairlerin İstanbul’a hayranlık belirten dizelerine işaret ederek, “Bunlardan bir tanesi de üstadın ‘Aziz İstanbul’ isimli güzel şiiridir. Bunu aşağı yukarı iki ay zarfında besteledim. Eser bittiği zaman da son gece, sabaha karşı 04.00-05.00 arası kulağıma ezan sesleri geldi. O tabii beni çok mütehassis etti.” ifadelerini kullanmıştı.

Sanatla dolu geçen 81 yıllık hayatında Münir Nurettin Selçuk, bazı müzikal filmler için eserler de besteledi. Münir Nurettin Selçuk, 27 Nisan 1981’de Nişantaşı’ndaki evinde vefat etti ve Aşiyan Mezarlığı’na defnedildi.

Adına pul basılan sanatçının ismi, yaptığı besteler ve İstanbul’a olan sevgisi nedeniyle Kalamış’ın ana caddesine ve Bağcılar’da bir ilköğretim okuluna verildi. Sanatı, konservatuvarlarda tez ve doktora konusu olarak çalışılan sanatçının yaşamı, Ayşe Kulin tarafından 1996’da “Bir Tatlı Huzur” adıyla kitaplaştırıldı.

Sanatçının bestelerinden bazıları ise şöyle:

“Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın”, “Kalamış”, “Aziz İstanbul (Güfte: Yahya Kemal Beyatlı)”, “Söyle Sevgili”, “Gül Yüzünde Göreli Zülf-i Semen-say Gönül”, “Safa-yı Metle Parıldasın Camımız”, “Hülyama Doğan Son Güneşim”, “Son Hevesimde”, “Varalım Kuy-ı Dilaraya Gönül Hu Diyerek”, “Bir Söz Dedi Canan ki Keramet Var İçinde”, “Rindlerin Akşamı (Dönülmez Akşamın Ufkundayız) (Güfte: Yahya Kemal Beyatlı)”, “Ne Doğan Güne Hükmüm Geçer Ne Halden Anlayan Bulunur”, “Endülüs’te Raks”, “Sessiz Gemi”, “Rindlerin Ölümü”, “Sen Şarkı Söylediğin Zaman”, “Dumanlı Başları Göklere Ermiş”, “Yedi Renk Üstüne Hareli Dağlar.”

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sanat

Müzede sergilenen 6 milyon dolarlık muzu yine yediler

Yayımlandı

üzerinde

tarafından yapılan açıklamaya göre, güvenlik ekibi, muzun bir ziyaretçi tarafından tekrar yenmesi üzerine “iç prosedürler doğrultusunda hızlı ve sakin” şekilde müdahale etti.

Muz birkaç dakika içinde yeniden yerine yerleştirildi. Açıklamada, eserdeki muzun “sadece geçici bir unsur” olduğu ve sanatçının talimatları doğrultusunda düzenli olarak yenilendiği belirtildi.

Sanatçının ise ziyaretçinin muzun kendisini sanat eseri sanmasından hayal kırıklığı yaşadığı aktarıldı. Cattelan’a göre, eğer gerçekten eseri yemek isteseydi, muzla birlikte kabuğunu ve yapıştırıldığı bandı da yemeliydi.

Müze olaya ilişkin herhangi bir suç duyurusunda bulunmadı.

“Comedian” eseri, sanat piyasasındaki finansal spekülasyonların saçmalığını ve bilgi sistemlerinin kırılganlığını vurgulamayı amaçlıyor.

İLK YENME VAKASI DEĞİL

2019’da Art Basel Miami’de, performans sanatçısı David Datuna, duvardaki muzu alıp herkesin önünde yemişti. Eser bu olayın ardından 120 bin dolara satılmıştı.

2023’te Güney Kore’deki Leeum Sanat Müzesi’nde bir sanat öğrencisi de aynı şekilde muzu yemişti.

Kasım 2024’te, Çinli koleksiyoncu ve kripto girişimcisi Justin Sun, “Comedian”i 6,24 milyon dolara satın aldıktan sonra eserdeki muzu yedi.

, eserin şimdiden “son 30 yılın en çok yenilen sanat eseri” haline geldiğini belirtti.

Okumaya Devam Et

Sanat

Tel kırma sanatıyla aile ekonomisine katkı sağlıyorlar

Yayımlandı

üzerinde

Kadınlar, hobi olarak başladıkları bu sanatı zamanla meslek haline getirirken, taleplere yetişmekte zorlandıkları dönemlerde dayanışma örneği sergileyerek birbirlerine destek oluyor. Böylece sadece ekonomik kazanç değil, sosyal dayanışma da güçleniyor.

Tel kırma sanatıyla geçmişin izlerini günümüze taşıyan kadınlar, örnek alınacak bir başarı hikayesine imza atmaya devam ediyor. Kadınlar, bu imkanları sunan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin başta olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyor. Kursiyerlerin el emeği göz nuru ürünleri, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerden de büyük ilgi görüyor. Tel kırma yapımını öğrenen kadınlar, kurs sonunda kendi iş yerlerini açmayı planlıyor. Kurstaki usta öğretici Cemile Erek, yoğun talep gören kursta kadınlara en iyi şekilde tel kırma sanatını öğrettiklerini söyledi.

Okumaya Devam Et

Sanat

50 sene önce başladı: Yarım asırdır işini sanata dönüştürüyor

Yayımlandı

üzerinde

İlkokulu bitirdikten sonra mesleğe başladığını ifade eden Yanar, “İlkokulu bitirdikten sonra bir ay kadar tamirci olarak çalıştım. Ancak, karşı dükkandaki bakırcılar ve onların sanatı bana daha cazip geldi. Böylece bakırcılığa başladım. Ustam, bakır termosifon ve kahveci kazanları yapardı. Askere gidene kadar onun yanında çalıştım. Askerden döndükten sonra, banyo kazanı, termosifon yaparken el sanatlarına olan merakım daha da arttı. Ustam aynı zamanda güveç gibi ürünler ve birkaç cami alemi de yapmıştı. Ustam mesleği bıraktıktan sonra, sanata olan sevgimden dolayı kendimi bu alanda eğitmeye başladım.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar