Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Projesi: Seyahat Süresi 14 Saatten 3 Saat 30 Dakikaya İnecek, 2027’de Hizmete Girecek

Yayımlandı

üzerinde

Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Projesi: Seyahat Süresi 14 Saatten 3 Saat 30 Dakikaya İnecek, 2027’de Hizmete Girecek

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun son açıklamalarına göre, Ankara ile İzmir arasındaki demiryolu ulaşımı tamamen yenilenerek, seyahat süresi dramatik bir şekilde kısaltılacak. Mevcut hat üzerinde 14 saat süren yolculuk, yeni yüksek hızlı tren projesiyle 3 saat 30 dakikaya inecek. Bu heyecan verici proje, Türkiye’nin ulaşım altyapısında yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor.


Projenin Temel Özellikleri ve Teknik Detayları

  • Kısaltılmış Mesafe ve Hız:
    Mevcut demiryolu bağlantısı ile Ankara-İzmir arasındaki mesafe 824 km iken, proje tamamlandığında bu mesafe 624 km’ye indirilecek. Yeni hattın dizayn hızı 250 km/saat olarak planlanıyor.

  • İstasyon ve Güzergah:
    Projede, Ankara’dan başlayıp Afyonkarahisar, Uşak, Manisa ve İzmir’e kadar uzanan güzergah üzerinde toplam 10 istasyon yer alacak. Bu sayede sadece büyük şehirler değil, çevre illerde yaşayan milyonlarca vatandaş da doğrudan hızlı tren konforundan yararlanacak.

  • Altyapı Yatırımları:
    Projede, 40,7 km uzunluğunda 49 tünel, 25,5 km uzunluğunda 67 viyadük, ayrıca çok sayıda köprü, menfez ve üst/alt geçit inşa edilecek. Bu yapısal yatırımlar, projenin sadece hız açısından değil, aynı zamanda güvenlik ve konfor açısından da üst düzey hizmet sunmasını sağlayacak.


Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun Açıklamaları

Bakan Uraloğlu, yaptığı açıklamada:

“Ankara-İzmir Hızlı Tren Projesi tamamlandığında, mevcut demiryolu bağlantısıyla 824 km olan mesafeyi 624 km’ye indiriyoruz. Bu da seyahat süresinin 14 saatten 3 saat 30 dakikaya düşmesi anlamına geliyor.”

Ayrıca, bakan; “Projede, Afyonkarahisar, Uşak, Manisa ve İzmir illerinde yaşayan yaklaşık 13 milyon vatandaşımız doğrudan yüksek hızlı tren konforuna kavuşacak. Geliştirilecek altyapı sayesinde, bölgesel ticaret, turizm ve sanayi önemli ölçüde canlanacak.” ifadelerini kullandı.

Bu açıklamalar, projenin hem teknolojik hem de ekonomik açıdan büyük bir dönüşüm sağlayacağını gösteriyor.


Ekonomik ve Sosyal Etkiler

  • Bölgesel Kalkınma:
    Ankara ile İzmir arasındaki ulaşım süresinin kısalması, bölgedeki sanayi, ticaret ve turizm faaliyetlerine büyük ivme kazandıracak. Afyonkarahisar, Uşak ve Manisa gibi önemli şehirler de modern ulaşım ağına dahil edilerek, bölgesel kalkınmanın önünü açacak.

  • Yolcu ve Yük Taşımacılığı:
    Projenin tamamlanmasıyla yılda yaklaşık 13,3 milyon yolcu ve 90 milyon ton yük taşınması öngörülüyor. Bu da, hem bireysel ulaşımda hem de lojistik sektöründe ciddi verimlilik artışına neden olacak.

  • Çevresel ve Enerji Tasarrufu:
    Daha kısa seyahat süreleri, yakıt tüketiminde ve sera gazı emisyonlarında da düşüş sağlayarak, çevre dostu bir ulaşım modeli sunacak. Elektrikli ve sinyalli hat sistemleri, modern teknolojinin avantajlarını da beraberinde getiriyor.


Proje Takvimi ve Tamamlanma Tarihi

Projenin inşaat çalışmalarında hız kesilmeden devam ediyor. Bakan Uraloğlu’nun verdiği bilgiye göre:

  • Parçalı Açılış:
    Projenin bazı altyapı işlerinin 2026’da tamamlanması hedeflenirken, genel projenin hizmete girmesi 2027 yılı olarak planlanıyor.

  • Hızlı ve Güvenli Ulaşım:
    Tamamlanacak olan bu yüksek hızlı tren hattı, Ankara ile İzmir arasındaki yolculuk süresini sadece 3 saat 30 dakikaya düşürerek, yolculara modern, güvenli ve konforlu bir ulaşım deneyimi sunacak.

Bu takvim, projenin hayata geçirilmesiyle birlikte Türkiye’nin demiryolu ulaşımında yeni bir çağın başlayacağını müjdeliyor.


Sonuç

Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Projesi, ülkemizin ulaşım altyapısını modernize etme yolundaki en önemli adımlardan biri olarak öne çıkıyor.

  • Seyahat süresinde büyük oranda yaşanacak azalma sayesinde, yolcular ve yük taşımacılığı açısından verimlilik artışı sağlanacak.
  • Bölgesel kalkınmaya öncülük edecek bu proje, Afyonkarahisar, Uşak, Manisa ve İzmir gibi şehirlerin ekonomik ve sosyal hayatını olumlu yönde etkileyecek.
  • 2027’de hizmete girecek olan yüksek hızlı tren hattı, hem teknolojik yenilikleri hem de çevre dostu uygulamalarıyla, Türkiye’yi uluslararası arenada bir adım daha ileriye taşıyacak.

Bu kapsamlı proje, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın vizyonuyla, ülkemizin modern ulaşım sistemine geçiş sürecinde kritik bir rol oynayacak. Hem yolcu konforunu artıracak hem de bölgesel ve ulusal ekonomiye önemli katkılar sağlayacak bu hamle, Türkiye’de yüksek hızlı tren yolculuğunun geleceğini yeniden tanımlayacak

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Peş Peşe İstanbul Depremleri: Vali Gül “Olağan Sürecin Parçası” Dedi, İstanbul’daki Son Durum

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
23–25 Nisan’da İstanbul’da hissedilen artçı sarsıntılar sonrası Vali Davut Gül “Olağan süreç” dedi. AFAD ve uzmanlar uyarıyor; tedbirli olun, panik yapmayın.

İstanbul, 25 Nisan 2025 – 23 Nisan akşamı Marmara Denizi’nde yaşanan 6,2 büyüklüğündeki ana depremin ardından, İstanbul’da art arda hissedilen 154’ü aşkın artçı sarsıntı şehirde paniğe yol açtı. Depremin merkez üssü Silivri açıkları olarak kaydedilirken, 20.33’te Marmara Denizi Büyükçekmece açıklarında meydana gelen 4,3 büyüklüğündeki yeni sarsıntı vatandaşları tekrar sokaklara döktü. AFAD verilerine göre, söz konusu artçı deprem yerin yaklaşık 7 kilometre derinliğinde gerçekleşti .

Ülkü: “Tedbirli Olalım, Panik Yapmayalım”

İstanbul Valisi Davut Gül, yaşanan yoğun artçı sarsıntılar sonrası sosyal medya ve basın açıklaması yaparak, “Değerli İstanbullular, ilimizde zaman zaman hissedilen artçı sarsıntılar, uzmanlarımızın da belirttiği üzere ana depremden sonra yaşanan olağan süreçlerin bir parçasıdır. Valiliğimize ulaşan herhangi bir olumsuz durum söz konusu değildir” dedi . Gül, ayrıca afet yönetim merkezlerinin 7/24 teyakkuzda olduğunu vurgulayarak, “Tedbirli olmak önemlidir, panik yapmak ise riski artırır” uyarısında bulundu.

Artçı Sarsıntıların Seyri ve Uzman Görüşü

Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Nurcan Meral Özel, “6,2 büyüklüğündeki depremden sonra 5 büyüklüğün üzerinde iki artçı sarsıntı yaşandı. Böyle büyük bir depremin etkinlik süresi 1,5–2 ay kadar devam edebilir” açıklamasını yaptı Özel’in değerlendirmesi, İstanbul’da artçı sarsıntı hisseden herkesin önümüzdeki haftalarda da benzer sarsıntılarla karşılaşabileceğine işaret ediyor.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başlığı Altında Hazırlıklar

AFAD il ve ilçe koordinasyon merkezleri, depremzedeler için gerekli altyapı kontrollerini süratle tamamladı. Yol, su, elektrik hatlarında olumsuz bir durum tespit edilmezken, yıkım riski taşıyan binalarda ise çalışmalara başladığı bildirildi. Sağlık Bakanlığı ekipleri de olası yaralanma vakalarına karşı hastanelerde hazır bekletiliyor.

İstanbul’da Güvenlik ve Bilgilendirme

Valilik, asılsız sosyal medya paylaşımlarına karşı da uyarıda bulunarak, “Hiçbir bilimsel veriye dayanmayan iddialara itibar etmeyin; resmi açıklamalar AFAD ve Kandilli Rasathanesi tarafından yapılacaktır” hatırlatmasını yaptı. Manipülatif haber ve ses kayıtları yayımlayanlar hakkında yasal işlemler başlatılacağı da bildirildi.

Okumaya Devam Et

Gündem

Bayraktar TB3 SİHA gemiye iniş-kalkışta yeni bir eşik atladı

Yayımlandı

üzerinde

25.04.2025 – 23:02

Son Güncelleme : 25.04.2025 – 23:04

AA

Okumaya Devam Et

Gündem

Cübbeli Ahmet’ten Şok Fetva: “Depremde Cünüp Ölmek Caizdir” – Şartları ve Tepkiler

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
Cübbeli Ahmet’in Instagram paylaşımlı yeni fetvasında “Depremde cünüp ölmek caizdir” dediği, Kâfirûn Suresi okuma, meşru ilişki ve namaz şartlarının neler olduğu, İslâm hukukundaki dayanakları ve eleştirileri bu makalede bulabilirsiniz.

Özet
Son günlerde sosyal medyada büyük yankı uyandıran Cübbeli Ahmet’in “Depremde cünüp ölmek caizdir” fetvası, Kâfirûn Suresi okunması, ilişkinin meşru olması, namaz kaçırılmaması ve gusül alma niyeti şartlarını gündeme taşıdı . Bu makalede, söz konusu fetvanın içeriği, dayanakları, İslâm hukuku çerçevesindeki geçerliliği ve eleştirileri detaylı şekilde ele alınacaktır.

1. Haber Özeti

Cübbeli Ahmet, Instagram’da paylaşılan kısa bir videoda depremde cünüp ölmenin caiz olduğunu belirterek, “Kâfirûn suresini okuması, ilişkinin meşru olması, namaz kaçırmaması ve gusül alma niyetinde olması gerekiyor” demiştir . Cübbeli Ahmet’in resmi web sitesinde benzer içerikli geçmiş sohbetler yer almakla birlikte, bu yeni fetva deprem şartları çerçevesinde verilmiştir .

2. Fetvanın Şartları ve İçeriği

2.1 Cünüplük ve Gusül

– İslam’da cünüp (cinsel ilişki veya meni çıkışı sonrası) hâlinde gusül abdesti almak farzdır
– Guslün farz olduğu haller klasik kaynaklarda; cünüp olma, hayız ve lohusalık hallerinin sona ermesi olarak belirtilir .
– Cübbeli Ahmet’e göre, deprem gibi olağanüstü hâllerde gusül imkânı bulunmayanlar için cünüp ölmenin şehadet hükmünde olduğu yönünde bir kolaylık söz konusudur .

2.2 Kâfirûn Suresi Okuma Şartı

Cübbeli Ahmet, deprem anında cünüp olarak ölen kişinin Kâfirûn Suresi’ni okumasının şart olduğunu vurgulamıştır . Klasik kaynaklarda cünüplük hâlinde mushafa dokunmanın caiz olmadığı konusunda icma bulunsa da , sûrenin okunması veya zikri farklı değerlendirmelerde kolaylık sağlayabilir.

2.3 Meşru İlişki ve Namaz Kaçırmama

Fetvaya göre, ölen kişinin son zamanlarda nikah usulüne uygun cinsel ilişki yaşamış olması ve namazlarını aksatmadan kılması gerekmektedir . İslam hukukuna göre cünüplük hali günlük hayatı engellemez fakat namaz vakti geçmeden guslünü yapmamak önemli bir kusur sayılır

3. Dini ve Hukuki Dayanaklar

3.1 Kur’ân-ı Kerîm

“Ey iman edenler! Namaza durduğunuzda yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı mesh edin ve ayaklarınızı topuklara kadar yıkayın. Eğer cünüb iseniz gusledin…” (Mâide, 5:6) .
Bu ayet, guslün cünüplük hâline net bir çözüm sunduğunu açıklar.

3.2 Hadis ve Fıkıh Kaynakları

– “Cünüp olan kimse gusül farzı vaktini geçirmeden önce gerekli işleri yapar, en kısa sürede gusleder” uyarısı vardır
– KSÜ İlahiyat Fakültesi makalesi, cünüp olarak ölmenin büyük günah veya küfür hükmünde olmadığını; ölümün zamanını kimsenin bilemeyeceğini belirtir

4. Eleştiriler ve Toplumsal Tepkiler

– Dinî çevrelerden, deprem gibi afet şartlarında dahi guslün güçlük olarak görülmemesi gerektiği, tehir edilmemesi gerektiği yönünde eleştiriler gelmiştir
– Bazı âlimler, böyle bir fetvanın İslam’ın temel temizlik ve ibadet prensipleriyle çeliştiğini savunmaktadır
– Sosyal medyada, söz konusu fetvanın yanlış anlaşılmalara yol açabileceği ve afetten etkilenenlerin dinî bir zorlukla karşılaşmaması için dikkatli olunması gerektiği vurgulanmıştır.

5. Sonuç

Deprem gibi olağanüstü şartlarda cünüp ölmenin caiz olduğuna dair Cübbeli Ahmet fetvası, hem İslam hukukundaki kolaylık ilkelerine hem de temizlik ve ibadet sorumluluğuna dair tartışmaları alevlendirmiştir. Bu fetvanın yorumlanmasında Kur’an-ı Kerîm, hadis ve mezheplerin kıyas yöntemleriyle birlikte sosyal ve insani boyutun göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar