Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

ZİRVE YOK OLUŞ BAŞLIYOR: YILDA 4.000 BUZUL ERİYEBİLİR!

Yayımlandı

üzerinde

ZİRVE YOK OLUŞ BAŞLIYOR: YILDA 4.000 BUZUL ERİYEBİLİR!

FATİH DOĞAN MEDYA | ÖZEL HABER
📅 17 Aralık 2025 Çarşamba | ⏳ Okuma Süresi: 4 Dakika | saat: 00:50

Bilim insanları, iklim krizi kontrol altına alınmazsa önümüzdeki on yıllarda her yıl binlerce buzulun haritadan silineceği uyarısında bulundu. Doğu Antarktika’da başlayan erime, okyanus akıntılarıyla tüm kıtaya yayılıyor ve deniz seviyesinde 50 metreyi bulabilecek yükselmelere yol açabilir.

Doğu Antarktika’daki buz kayıplarının sıcak okyanus sularının taşınımıyla kıta genelinde yayılabileceği ortaya kondu. İTÜ Kutup Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mahmut Oğuz Selbesoğlu, “Bu buz tabakasının tamamı erirse küresel deniz seviyesi 50 metre yükselebilir” ifadesini kullandı.

Nature Climate Change dergisinde yayımlanan bir diğer çalışma ise durumun vahametini gözler önüne seriyor. Araştırmaya göre, mevcut politikaların devam etmesi halinde küresel sıcaklık artışının 4°C’yi bulduğu en kötü senaryoda, 2050’lerin ortalarına kadar her yıl 4.000’e yakın buzul tamamen eriyebilir.

BİR EŞİK AŞILDI, SÜREÇ GERİ DÖNDÜRÜLEMEZ OLABİLİR

Uzmanlar, Antarktika’da başlayan erimenin belirli bir eşik aşıldıktan sonra durdurulamaz bir hale gelebileceğinin altını çiziyor.

· Yayılmacı Etki: Doğu Antarktika’da bir bölgede başlayan erime, okyanus akıntıları ve sıcak su taşınımı yoluyla adeta bir ağ gibi diğer bölgelere yayılabiliyor. Bu, buz kaybının yerel değil, kıtasal ölçekte gerçekleşebileceği anlamına geliyor.
· Zirve Yok Oluş Dönemi: Bilim insanları, yılda kaybedilen buzul sayısının en yüksek seviyeye ulaştığı bir “zirve buzul yok oluşu” dönemine girildiğini belirtiyor. Isınma 1.5°C ile sınırlansa bile, 2041 yılına kadar yılda kaybedilen buzul sayısının 2.000’e çıkması bekleniyor.

ETKİLER SADECE BİLİMSEL DEĞİL: TURİZM, SU, KÜLTÜR TEHLİKEDE

Buzulların erimesi yalnızca deniz seviyesini yükseltmekle kalmıyor; hidroelektrik üretimi, tarım, turizm ve yerel kültürler için hayati önem taşıyan su kaynaklarını da tehdit ediyor.

· Avrupa Alarmda: İsviçre’deki buzullar bu yıl toplam hacimlerinin %3’ünü kaybederek “muazzam” bir erime yaşadı. 2015’ten bu yana ise ülkedeki buzulların dörtte biri yok oldu.
· Küresel Bir Mesele: Birleşmiş Milletler, 2025 yılını “Uluslararası Buzulları Koruma Yılı” ilan ederek konunun aciliyetine dikkat çekti. Dünyadaki tatlı suyun yaklaşık %70’ini barındıran buzulların hızlı kaybı, 2 milyardan fazla insanı etkileyebilecek bir su krizine yol açabilir.

ÇÖZÜM YOLU: KÜRESEL EMİSYONLARIN AZALTILMASI

İTÜ’den Doç. Dr. Selbesoğlu, buzul erimesine karşı tek kalıcı çözümün küresel emisyonların azaltılması, enerji politikalarının doğru planlanması ve karbon yutaklarının korunması olduğunu vurguluyor.

Araştırmacılar, iklim politikalarının buzulların kaderini doğrudan belirleyeceğini ifade ediyor. Paris Anlaşması’ndaki 1.5°C hedefinin tutturulması durumunda bile buzul kayıpları devam edecek, ancak en kötü senaryonun önüne geçilebilecek.

Gündem

İtalya’daki bir dağda binlerce dinozor ayak izi bulundu.

Yayımlandı

üzerinde

Trias Çağı’ndan Günümüze: Alpler’deki Dinozor Otoyolu, Olimpiyatların Eşiğinde Ortaya Çıktı

Tarih: 17 Aralık 2025 | Okuma Süresi: 3 DAKİKA | SAAT:00:15

 

İtalya’nın Alpler bölgesinde, 2026 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak bir bölgede, son derece önemli bir paleontolojik keşif yapıldı. Stelvio Ulusal Parkı’nda, yaklaşık 210 milyon yıl öncesine (Geç Trias Dönemi) tarihlenen binlerce dinozor ayak izi bulundu.

 Tesadüfi Bir Bakış, Tarihe Açılan Pencere Oldu

Keşfin kahramanı, Eylül ayında parkta geyik ve sakallı akbaba fotoğraflamaya çalışan doğa fotoğrafçısı Elio Della Ferrera oldu. Della Ferrera, dik bir kaya yüzeyinde garip şekiller fark etti ve zorlu bir tırmanışın ardından karşısında “on binlerce” iyi korunmuş ayak izi buldu. Ulaşılması güç bir noktada, deniz seviyesinden yaklaşık 2.400 – 2.800 metre yükseklikte yer alan bu izler, ancak güçlü bir mercek yardımıyla fark edilebiliyordu.

Fotoğrafçı, durumu Milano Doğal Tarih Müzesi’nden ünlü paleontolog Cristiano Dal Sasso ile paylaştı. Dal Sasso ve diğer uzmanların yaptığı ilk incelemeler, hayret verici gerçeği ortaya çıkardı.

 “Dinozor Vadisi”: Detaylar ve Bilimsel Önem

Keşfedilen alan, uzmanlar tarafından gerçek bir “Dinozor Vadisi” olarak tanımlandı. İşte buluntuların dikkat çeken özellikleri:

· Olağanüstü Büyüklük: İzler, yaklaşık 5 kilometre boyunca uzanan bir alana yayılıyor ve sayılarının 20.000’e kadar çıktığı tahmin ediliyor. Dal Sasso, buranın Alpler’deki en büyük ve dünyanın en zengin ayak izi alanlarından biri olduğunu belirtti.
· Muhteşem Korunmuşluk: 40 santimetreye varan genişlikteki izlerde, parmak ve pençe detayları net bir şekilde görülebiliyor.
· Sahipleri Kimdi? İzlerin büyük olasılıkla uzun boyunlu, küçük kafalı, otçul “prosauropod” dinozorlarına ait olduğu düşünülüyor. Bu canlılar, iki ayak üzerinde yürüyen, 10 metre uzunluğa ve 4 tona yakın ağırlığa ulaşabilen devlerdi.
· Sürü Davranışları: İzler, bu dinozorların sürüler halinde, senkronize bir şekilde dolaştığını gösteriyor. Hatta araştırmacılar, hayvanların savunma amaçlı olarak daire şeklinde toplandıklarına dair izler de tespit etti.

 Zamanda Yolculuk: Okyanus Kıyısından Alp Dağına

Bugün neredeyse dikey bir kayalık yüzeyinde bulunan bu izler, 210 milyon yıl önce çok farklı bir ortamda oluştu. O dönemde bu bölge, eski Tethys Okyanusu’nu çevreleyen geniş, gelgit düzlükleri ve sıcak bir lagündü. Dinozorlar, yumuşak ve suya doymuş çamurlarda yürüdü.

Zamanla, Afrika levhasının kuzeye hareketi okyanusu kapattı ve deniz tabanındaki bu tortul kayaçlar kıvrılarak Alp dağ silsilesini oluşturdu. Erosion (aşınma) sonucu, milyonlarca yıldır saklı kalan bu tarih sayfaları tekrar gün yüzüne çıktı. Jeolog Fabrizio Berra’nın ifadesiyle, bu katmanlar “bir taş kitabın sayfalarını okumak” gibi.

Olimpiyatlara Tarihten Bir Hediye

Keşfin bir diğer çarpıcı yanı, 2026 Milano-Cortina Kış Olimpiyat Oyunları’nın yapılacağı Bormio kayak merkezine sadece birkaç kilometre uzaklıkta olması. Lombardiya Bölge Başkanı Attilio Fontana keşfi, “doğa bilimlerinin Milano-Cortina 2026 Oyunları’na uzak çağlardan gelen beklenmedik ve değerli bir hediyesi” olarak nitelendirdi.

Bölge kış aylarında ulaşılması çok zor olduğu ve izler kar altında kaldığı için, bilimsel çalışmalarda insansız hava araçları (dronlar) ve uzaktan algılama teknolojileri kullanılacak. Halka açılmasına yönelik ise henüz bir plan bulunmuyor.

Dünyadan Benzer Son Keşifler

İtalya’daki bu buluntu, son dönemde dünyanın farklı yerlerinde yapılan önemli keşiflerden yalnızca biri. Bu keşifler, dinozorların davranışları ve yayılımı hakkında yeni bilgiler sunuyor.

· Bolivya’da “Dinozor Otoyolu”: Geçtiğimiz günlerde Bolivya’nın Torotoro Ulusal Parkı’nda, 16.600 adet etçil theropod dinozoruna ait ayak izi belgelendi. Bu izler, bölgenin daha büyük bir “dinozor otoyolunun” parçası olabileceğini gösteriyor.
· Sardinya’da İlk Kanıt: Nisan 2025’te, İtalya’nın Sardinya adasında, bir belgesel çekimi sırasında yaklaşık 165 milyon yıllık iki ayaklı bir dinozora ait izler bulundu. Bu, adada dinozor varlığına dair ilk somut kanıt oldu.

Okumaya Devam Et

Gündem

Bursa’da eğlence mekanı önünde silahlı kavga: Polis memurunun başından vurduğu Berk Keleş hayatını kaybetti

Yayımlandı

üzerinde

Bursa’da eğlence mekanı önünde silahlı kavga: Polis memurunun başından vurduğu Berk Keleş hayatını kaybetti

Oluşturulma Tarihi: 16 Aralık 2025, 21:40
Okuma Süresi:2 dakika


Bursa’nın Osmangazi ilçesinde gece yarısı yaşanan silahlı olayda, bir polis memuru ile vatandaş arasındaki tartışma trajediyle sonuçlandı. Başından vurulan 35 yaşındaki Berk Keleş, hastanede hayatını kaybetti.

Bursa’nın Osmangazi ilçesinde, bir eğlence mekanının önünde çıkan silahlı kavgada bir kişi hayatını kaybetti. Olay, polis memuru M.S. ile Berk Keleş (35) arasında çıkan ve silahlı kavgaya dönüşen tartışma sonucu meydana geldi.

Olayın Gelişimi

Olay, 16 Aralık 2025 Salı günü, sabaha karşı 03.30 sıralarında Osmangazi ilçesi Küplüpınar Mahallesi İstanbul Caddesi üzerindeki bir eğlence mekanının önünde yaşandı.

Henüz kesinleşmeyen bir nedenden ötürü, polis memuru M.S. ile 35 yaşındaki Berk Keleş arasında tartışma çıktı. Tartışmanın kısa sürede silahlı kavgaya dönüştüğü bildirildi.

Kavga sırasında bir taksi içerisinde bulunan Berk Keleş, başına isabet eden kurşunla ağır yaralandı. Aynı anda, olay yerinde bulunan ve Ö.Y. olarak tanımlanan 39 yaşındaki bir başka kişi de ayağından yaralandı.

Yardım ve Hastane Süreci

İhbar üzerine olay yerine çok sayıda sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Sağlık ekipleri, yaralılara ilk müdahalelerini olay yerinde yaptıktan sonra onları çevredeki hastanelere kaldırdı.

Başından ağır yaralanan Berk Keleş, kaldırıldığı hastanede doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Ayağından yaralanan Ö.Y.’nin ise tedavisinin devam ettiği öğrenildi.

Gözaltı ve Soruşturma

Olayda silah kullandığı iddia edilen polis memuru M.S., olayın ardından gözaltına alındı.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında, tartışmanın nasıl başladığı, silahın nasıl kullanıldığı ve olayın tüm detayları adli makamlarca araştırılıyor.

Bursa’da Benzer Olaylar

Bursa, son yıllarda benzer şiddet olaylarına sahne oldu. 2021 yılında, bir polis memurunu şehit eden sanığa müebbet hapis cezası verilmişti. Yine 2021’de, bir başka olayda polisi şehit edip 2 kişiyi öldüren sanık ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmıştı.

📍 Olayın Özeti

· Ne Oldu: Polis memuru ile vatandaş arasındaki tartışma silahlı kavgaya dönüştü.
· Sonuç: Berk Keleş (35) başından vurularak hayatını kaybetti. Bir kişi daha yaralandı.
· Yer ve Zaman: Osmangazi, Küplüpınar Mahallesi, 16 Aralık 2025, 03.30.
· Son Durum: Polis memuru M.S. gözaltında. Soruşturma devam ediyor.

Okumaya Devam Et

Gündem

DNA Mucizesi: Hiroşima’daki 13 Yaşındaki Kurbanın Kimliği 80 Yıl Sonra Belirlendi

Yayımlandı

üzerinde

DNA Mucizesi: Hiroşima’daki 13 Yaşındaki Kurbanın Kimliği 80 Yıl Sonra Belirlendi

Haber: Fatih Doğan | Tarih: 16 Aralık 2025 | Okuma Süresi: 4 dakika| saat:21: 30

Hiroşima’ya atılan atom bombasında hayatını kaybeden 13 yaşındaki bir kızın kalıntıları, bilim insanları tarafından ilk kez DNA analizi yöntemiyle kesin olarak teşhis edildi. 80 yıllık bilinmezlik, teknolojinin ve bir ailenin ısrarının sayesinde sona erdi.

Ailenin Şüphesi ve Tarihi Araştırmanın Başlangıcı

Hiroşima Belediyesi’nin açıklamasına göre, her şey Kajiyama ailesinin bir şüphesiyle başladı. Aile üyeleri, Hiroşima Barış Anıtı Parkı’nda muhafaza edilen bazı kül ve saç örneklerinin kayıtlarda “Michiko Kajiyama” adıyla geçtiğini fark etti. Ancak bu isim, 1945’te kayıplara karışan ve o dönem 13 yaşında olan Hatsue Kajiyama‘ nın kız kardeşine aitti. Aile, bu kaydın bir yanlışlık olduğundan ve kalıntıların aslında Hatsue’ye ait olabileceğinden şüphelenerek yetkililere başvurdu.

Bu başvuru, Kanagawa Diş Üniversitesi’nden uzmanların, Aralık 2025’te konuyu incelemeye almasına yol açtı. Uzmanlar, Hatsue’nin hâlâ hayatta olan 91 yaşındaki kız kardeşi Michiko Daimon’dan alınan DNA örneği ile anıt parktaki saç örneklerini karşılaştırdı.

DNA Analizindeki Teknik Başarı ve “İlk” Unvanı

Yapılan karşılaştırmalı DNA analizi, kalıntıların kesinlikle Hatsue Kajiyama’ya ait olduğunu doğruladı. Bu gelişme, bir atom bombası kurbanının kimliğinin DNA incelemesi yoluyla doğrulandığı ilk başarılı örnek olarak tarihe geçti.

Daha önce, kremasyon (yakılarak defnedilme) işlemi görmüş kalıntılardan DNA örneği almanın zor olduğu gerekçesiyle bu tür testler yapılmıyordu. Ancak bu kez, muhafaza edilen örnekler arasında birkaç tel saç bulunuyordu. Saçları inceleyen adli diş hekimliği uzmanı Doç. Dr. Hiroshi Ohira, “Saç iyi durumda muhafaza edilmişti ve hâlâ bir parlaklığı vardı. Onu dış hava ile teması kesen bir kapta saklamak muhtemelen yardımcı oldu” ifadelerini kullandı. DNA, 10 Aralık 2025’te bu saç tellerinden başarıyla çıkarıldı.

Hatsue Kajiyama’nın Hikayesi ve Ailenin 80 Yıllık Acısı

Analiz, sadece soğuk bir bilimsel gerçeği değil, trajik bir insan hikayesini de ortaya çıkardı:

· Eğitim Aşkı: Hatsue Kajiyama, 1945 baharında ailesi Japon işgali altındaki Mançurya’ya taşınırken, eğitimini yarıda bırakmamak için Hiroşima’da büyükannesi Haru ile kalmayı tercih etmişti.
· Son Mektuplar: Ailesine yazdığı mektuplarda, sınavlarına sıkı çalıştığını ve onları gururlandırmak istediğini anlatıyor, bir keresinde de düşman uçaklarının yaklaşması nedeniyle çalışmayı bırakmak zorunda kaldığından yakınıyordu.
· 6 Ağustos 1945: Hatsue, o gün sınıf arkadaşlarıyla birlikte, yangın kontrol bölgeleri oluşturmak amacıyla bina yıkım çalışmalarına yardım etmek üzere okulundan ayrıldı. Patlamanın merkez üssünden yaklaşık 1 kilometre uzakta bulunan Hatsue ve yanındaki yaklaşık 360 öğrenci, termal radyasyona maruz kalarak hayatını kaybetti. Aynı gün, başka bir bölgede benzer bir çalışmada bulunan büyükannesi Haru de öldü.
· Ailenin Özlemi: Savaştan sonra Hiroşima’ya dönen Kajiyama ailesi, Hatsue ve büyükanneyi aradı ama iz bulamadı. Hatsue’nin annesi Takiko, kızını aileyle birlikte Mançurya’ya götürmekte ısrar etmediği için hep pişmanlık duydu.

Aile için dönüm noktası 2021’de yaşandı. Barış Anıtı Parkı’ndaki kimliği belirsiz yaklaşık 70 bin kalıntı arasında, büyükanne Haru’nun kalıntıları da teşhis edilmişti. Bu gelişme, Hatsue’nin yeğeni Shuji Kajiyama’ya (60), yanlış isimlendirilmiş diğer kalıntıların halasına ait olup olmadığını sorgulama fikrini verdi. Shuji Kajiyama, “Eşleşme olmayabileceği ihtimaline dair endişelerim olduğu için DNA analizi yapmaya karar vermek büyük bir karardı. Bizimle aynı durumda olan diğer ailelerin de sevdiklerinin kalıntılarına kavuşacaklarını umuyorum” dedi.

70 Bin İsimsiz Kurban İçin Umut Işığı

Bu başarı, halen devam eden büyük bir bilinmezliğe ışık tutuyor. Hiroşima Barış Anıtı Parkı’nda, kimliği belirlenemeyen yaklaşık 70 bin kişiye ait kalıntı muhafaza ediliyor. Uzmanlar, bu yöntemin ilerleyen süreçte hayatını kaybedenlerin yakınlarının talebi üzerine diğer kurbanların kimliklerinin tespit edilmesi için yeni bir umut kaynağı olduğuna dikkat çekiyor.

Hatsue Kajiyama’nın kalıntılarının ailesine önümüzdeki yılın başlarında teslim edilmesi bekleniyor. Bu gelişme, 80 yıl sonra bile olsa, bir aileye huzur getirirken, tarihin en karanlık sayfalarından birindeki kayıp isimleri bulma çabalarına da bilimsel bir kapı araladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar