Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Yargıtay’dan Emsal Boşanma Kararı: Çocuğa Şiddet Uygulayan Kadın, Eşe Şiddet Uygulayan Erkekten Daha Ağır Kusurlu Bulundu

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04.08.2025 tarihli kararıyla; çocuklarına fiziksel şiddet uygulayan kadının, eşine şiddet uygulayan erkekten daha ağır kusurlu kabul edilmesi emsal teşkil ediyor.

1. Giriş ve Karar Özeti

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi’nde görülen karşılıklı boşanma davasına ilişkin olarak emsal niteliğinde bir karar verdi. Mahkeme, çocuğa fiziksel şiddet uygulayan, ev içi görevlerini yerine getirmeyen ve sadakat yükümlülüğünü ihlal eden kadını, eşine fiziksel şiddet uygulayan erkekten daha ağır kusurlu buldu ve yerel mahkeme ile istinafın “eşit kusurlu” tespitini bozdu .

2. Dosya Süreci ve Yerel Mahkeme Kararı

  1. Dava Başlangıcı

    • Taraflar birbirlerine karşı boşanma davası açtı.

    • Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi, her iki davayı kabul ederek ortak çocukların velayetini babaya verdi; nafaka ve tazminat taleplerini reddetti.

  2. İstinaf Aşaması

    • Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf), ilk derece kararını usul ve esas yönünden onayladı.

    • Tarafların kusur tespitini “eşit kusur” olarak görerek tazminat taleplerini reddetti.

  3. Temyiz ve Yargıtay İncelemesi

    • Erkeğin avukatı, istinaf mahkemesinin eşit kusur tespitine ve tazminat taleplerinin reddine itiraz etti.

    • Yargıtay 2. Hukuk Dairesi dosyayı inceledi ve kadının davranışlarını daha ağır kusur teşkil eden nitelikte buldu .

3. Yargıtay’ın Gerekçesi

3.1. Çocuğa Yönelik Fiziksel Şiddet

  • Yüksek Mahkeme, kadının ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığı tespitine vurgu yaptı.

  • Sosyal inceleme raporları ve tanık beyanları, şiddet iddialarını destekledi.

3.2. Sadakat ve Ev İçi Birlik Yükümlülüğü

  • Kadının, sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesinin yanı sıra ev hanımı olarak temel ev içi sorumlulukları (temizlik, yemek vb.) yerine getirmemesi de ağır kusur olarak değerlendirildi .

3.3. Hukuki Değerlendirme ve Bozma Kararı

  • Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesi uyarınca “daha az kusurlu olan tarafın kişilik haklarına saldırı gerçekleştiği takdirde tazminat talep hakkı” yinelendi.

  • Kadının kusurlarının, erkeğin eşe uyguladığı şiddetten daha ağır olduğu sonucuna varılarak, “eşit kusur” tespitinin hukuki isabetsizlik taşıdığı gerekçesiyle karar bozuldu .

4. Kararın Hukuki ve Toplumsal Önemi

  • Emsal Niteliği: Bu karar, boşanma davalarında kusur kıyaslaması yaparken yalnızca eşine şiddet değil, çocuklara yönelik şiddetin de ağır kusur sayılabileceğine dair önemli bir emsal oluşturuyor.

  • Tazminat Hakkı: Bozma sonrası yargılamada erkeğin maddi ve manevi tazminat talepleri yeniden değerlendirilecek; bu da mağduriyete hukuki koruma sağlanması açısından kritik.

  • Toplumsal Mesaj: Karar, aile içi şiddetin her türlüsünün ve özellikle çocuğa yönelik şiddetin hukuk nezdinde daha ağır yaptırımlarla karşılanabileceğini gösteriyor.

5. Uygulama ve Sonraki Adımlar

  • Yeniden Yargılama: Dosya, kusur ve tazminat yönünden bölge adliye mahkemesine geri gönderildi.

  • Tazminat Davası: Erkeğin maddi-manevi tazminat talepleri bu kez lehine sonuçlanabilir.

  • Karar Takibi: Benzer nitelikteki boşanma ve kusur davalarında bu içtihadın izlenmesi bekleniyor.


Bu makale, Yargıtay’ın 04.08.2025 tarihli emsal kararını detaylandırarak hem hukuki hem de toplumsal açıdan kararın önemine ışık tutmayı amaçlamaktadır.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Mali Müşavir Çetesine Faturası 7 Milyar Lira Olan Operasyon: 43 Gözaltı

Yayımlandı

üzerinde

Mali Müşavir Çetesine Faturası 7 Milyar Lira Olan Operasyon: 43 Gözaltı

Tarih:19.12.2025 07:37

Son Güncelleme: 19.12.2025 Saat:08:14

İstanbul – İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, mali müşavirlerden oluşan bir şebekenin hayali ticaretle devlete 69.5 milyon lira zarar verme iddiasıyla tarihi bir operasyon başlattı. 5 ilde eş zamanlı yapılan baskınlarda 43 şüpheli gözaltına alınırken, sahte fatura bedelinin neredeyse 7 milyar liraya ulaştığı açıklandı.

Operasyonun temel detayları aşağıdaki gibidir:

· Operasyon Tarihi: 19 Aralık 2025
· Gözaltı Sayısı: 43 şüpheli
· Kapsam: 5 ilde eş zamanlı baskınlar
· Sahte Fatura Bedeli: 6 milyar 971 milyon TL
· Kamu Zararı: 69 milyon 552 bin TL
· Suçlamalar: Suç örgütü kurma, vergi kaçakçılığı, resmi belgede sahtecilik, kara para aklama.

Operasyonun Perde Arkası: Hayali Ticaret ve Sahte Fatura Şebekesi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi ve Aklama Suçu Soruşturma Bürosu’nun aylar süren teknik ve fiziki takibi, organize ve sistematik bir yapıyı ortaya çıkardı. Şüpheliler, kurdukları şirketler üzerinden gerçekte var olmayan ticari ilişkiler (hayali ticaret) kurguladı.

Mali müşavir kimliklerini kullanan şüpheliler, komisyon karşılığında bağlantı sağladıkları şirketlere sahte fatura temin etti. Bu faturalar, şirketler tarafından yasal defterlere kaydedilerek kurumlar vergisi beyannamelerinde gider olarak gösterildi ve haksız KDV iadesi alınmasının yolu açıldı.

Finansal Boyut: Devletin Cebinden Çıkan Milyonlar

Operasyonla ilgili rakamlar, dolandırıcılığın boyutunu gözler önüne seriyor:

Para Akışı ve Zarar

· Toplam Sahte Fatura Değeri: 6.97 Milyar TL
· Tespit Edilen Kamu Zararı: 69.5 Milyon TL

Şüphelilerin Dağılımı

· Toplam Şüpheli: 43 Kişi
· Yeminli Mali Müşavir: 1 Kişi
· Mali Müşavir: 25 Kişi
· Örgüt Yöneticisi: 6 Kişi
· İlgili Şirket Yönetici/Ortak: 11 Kişi

Yetkililer, sahte faturaların sadece vergi kaçakçılığı için değil, aynı zamanda kara para aklama amacıyla da kullanıldığını belirtti. Suç gelirleri ve kaynağı belirsiz paralar, bu hayali ticaret ağı içinde döndürülerek ekonomik sisteme dahil edilmeye ve meşru bir görünüm kazandırılmaya çalışıldı.

Gözaltına Alınanlar ve Hukuki Süreç

Gözaltı kararı verilen 43 şüpheli arasında 1 yeminli mali müşavir, 25 mali müşavir ve 6 örgüt yöneticisi bulunuyor. Soruşturma kapsamında, sahte faturaları kullanarak kamu zararına sebep oldukları belirlenen üç şirketin yönetici ve ortaklarına da ulaşıldı.

Bu şirketler:

· Demir Grup Şirketleri
· Cavıtech Denizcilik A.Ş.
· Ses Taahhüt İnşaat A.Ş.

Şüphelilerin mal varlıklarına da el konuldu. İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin yürüttüğü operasyonlar kapsamında, gözaltına alınanların adliyeye sevk edilmesi bekleniyor.

Uzman Görüşü: ‘Müşavir Kimliği Güveni İstismar Edildi’

Ekonomi ve vergi hukuku uzmanları, operasyonu değerlendirirken, suçun profesyonel bir meslek grubu tarafından işlenmesinin toplumsal güveni daha da zedelediğine dikkat çekiyor.

Mali müşavirler, şirketlerin en hassas finansal bilgilerine erişimi olan, sistemi ve mevzuatı iyi bilen kişiler. Bu kimlik ve bilgi birikiminin suç örgütü yapılanmasında kullanılması, vergi sistemine olan güveni sarsan ciddi bir olay olarak yorumlanıyor.

Sona Doğru

Başsavcılık, vergi suçları ve kara para aklama ile mücadele kapsamında soruşturmanın titizlikle sürdürüleceğini açıkladı. Operasyonun, özellikle şüpheli mali müşavirlerin bağlı olduğu meslek odalarında da disiplin soruşturmalarına yol açması bekleniyor. Bu büyük çaplı operasyon, kayıt dışı ekonomi ve organize mali suçlarla mücadelede yeni bir dönemin habercisi olabilir.

 

Okuyucu Yorumu: “Mali müşavirler gibi devlet ve vatandaş arasında güven köprüsü olması gerekenlerin bu işin içinde olması çok düşündürücü. Umarım yargılama şeffaf olur ve hesap sorulur.” – İsmail K.

 

Okumaya Devam Et

Gündem

Ünlülere Uyuşturucu Operasyonunda Yeni Dalga: Oyuncu Ezgi Eyüboğlu Dahil 8 Kişi Gözaltında

Yayımlandı

üzerinde

Ünlülere Uyuşturucu Operasyonunda Yeni Dalga: Oyuncu Ezgi Eyüboğlu Dahil 8 Kişi Gözaltında

Haber Tarihi: 19 Aralık 2025, 11:38 | Son Güncelleme: 12:08
Tahmini Okuma Süresi:3 dakika

Fotoğraftaki: Ezgi Eyyüboğlu

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ünlü isimlere yönelik uyuşturucu soruşturmasında yeni bir dalga operasyon gerçekleştirildi. Sabah saatlerinde düzenlenen operasyonda, aralarında oyuncu Saadet Ezgi Eyüboğlu’nun da bulunduğu 8 kişi gözaltına alındı.

Operasyon, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla yürütüldü.

Operasyonun Detayları ve Suçlamalar

Gözaltına alınan şüpheliler farklı suçlamalarla karşı karşıya. İşte detaylar:

· Oyuncu Saadet Ezgi Eyüboğlu, “Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek Veya Bulundurmak ya da Kullanmak” suçundan gözaltına alındı.
· Eser K. ve İsmail Ahmet A. isimli iki şüpheli, “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti” suçlamasıyla işlem gördü.
· Operasyon kapsamında ayrıca, “Fuhuşa Teşvik ve Aracılık Etme” suçundan Yiğit M., Mehmet Ali G., Gizem T. ve Mehmet G. isimli 4 kişi daha gözaltına alındı.

Ele Geçirilen Malzemeler

Şüphelilerin adreslerinde yapılan aramalarda çok sayıda silah, uyuşturucu madde ve para ele geçirildi.

· Silahlar: 1 ruhsatsız tabanca, 1 ruhsatlı tabanca, 1 kurusıkı tabanca ve çeşitli fişekler.
· Uyuşturucular: 8 tablet uyuşturucu hap, 4 parça kristal uyuşturucu madde, 51 kartuş kutu içinde uyuşturucu olduğu değerlendirilen madde, 5 likit uyuşturucu ve kullanıma yönelik çok sayıda aparat.
· Diğer: Çok sayıda sahte dolar.

Soruşturmanın Seyri ve Önceki Gelişmeler

Bu yeni operasyon, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ekim ayından bu yana yürüttüğü kapsamlı soruşturmanın bir devamı niteliğinde. Daha önce de pek çok ünlü isim benzer operasyonlarla gündeme gelmişti.

· Bir Gün Önce: 18 Aralık’ta şarkıcı Aleyna Tilki, oyuncu İrem Sak ve sosyal medya fenomeni Danla Biliç gözaltına alınmış, uyuşturucu testlerinin ardından serbest bırakılmıştı.
· Aranan İsimler: Aynı operasyonda gözaltı kararı çıkarılan oyuncu Melisa Döngel, şarkıcı Yusuf Güney ve köşe yazarı Cihan Şenözlü adreslerinde bulunamadı.
· Yakalama Kararı: Yurt dışında oldukları tespit edilen manken Şevval Şahin, sosyal medya fenomeni Şeyma Subaşı ve köşe yazarı Mert Vidinli hakkında ise yakalama kararı çıkarıldı.

Uyuşturucu Testleri Hakkında Gerçekler

Operasyonlarla birlikte, uyuşturucu testlerini yanıltmaya yönelik iddialar da yeniden gündeme geldi. Ancak uzmanlar, saç boyatmak, bol su içmek veya detoks ürünleri kullanmak gibi yöntemlerin adli tıp testlerini yanıltamayacağını belirtiyor.

Uyuşturucu maddeler, vücutta saç ve tırnak gibi dokularda aylarca, hatta bazı durumlarda 1 yıla kadar kalabiliyor ve gelişmiş laboratuvar testleriyle tespit edilebiliyor.

Operasyonun Kapsamı Genişliyor

Bu soruşturma, sadece kullanıcıları değil, tedarikçileri ve organize yapıları da hedef alıyor. Daha önce, Mart 2009’daki Münevver Karabulut cinayetinin faili Cem Garipoğlu’nun kuzeni Kasım Garipoğlu ve Burak Ateş hakkında da “uyuşturucu madde temin etme” suçlamasıyla yakalama kararı çıkarılmıştı.

Gözaltına alınan 8 şüphelinin sevk edildiği adliyede ifade işlemleri sürüyor. Soruşturmada yeni gözaltıların yaşanıp yaşanmayacağı ise merak konusu.

Okumaya Devam Et

Gündem

Fransa’da ‘Ölüm Doktoru’na Ömür Boyu Hapis: 30 Hastayı Zehirledi, 12’si Öldü

Yayımlandı

üzerinde

Fransa’da ‘Ölüm Doktoru’na Ömür Boyu Hapis: 30 Hastayı Zehirledi, 12’si Öldü

· 📅 Haber Tarihi: 18 Aralık 2025
· ⏱️ Okuma Süresi: 4 dakika| saat: 15:00

Fransa’nın doğusundaki Besançon kentinde, 2008-2017 yılları arasında 30 hastayı kasıtlı olarak zehirlemek ve 12 kişinin ölümüne neden olmaktan yargılanan anestezi uzmanı Dr. Frédéric Péchier, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Savcılık, Péchier’i “Fransa adli tarihinin en büyük suçlularından biri” ve “seri katil” olarak nitelendirdi

“Dr. Ölüm” Lakaplı Doktorun Korkunç Suçları Ortaya Çıktı

Fransa’da tıp dünyasını derinden sarsan ve “Besançon Zehirlenmeleri” olarak anılan davanın kararı açıklandı. 53 yaşındaki eski anestezi uzmanı Dr. Frédéric Péchier, meslektaşlarına zarar vermek ve kendi yeteneklerini göstermek amacıyla 12’si ölümle sonuçlanan 30 zehirleme vakasından suçlu bulundu.

Mahkeme salonunda “Hemen tutuklanacaksınız” ifadesiyle cezası açıklanan Péchier’in ifadesiz bir şekilde kararı dinlediği, aile üyelerinin ise gözyaşlarına boğulduğu bildirildi. Péchier’in avukatı karara itiraz edeceklerini duyurdu.

 Suçun Ayrıntıları ve Yöntem

· Zehirleme Yöntemi: Péchier’in, aralarında potasyum, lokal anestezikler, adrenalin ve hatta bir antikoagülanın da bulunduğu maddeleri, meslektaşlarının hastalarına bağlanacak serum torbalarına ve anestezi poşetlerine enjekte ettiği belirlendi.
· Amacı: Bu şekilde ameliyat masasındaki hastalarda kalp durması veya kanama gibi acil durumlar yarattığı, ardından “kurtarıcı” rolüyle müdahale ederek hem kendini göstermeyi hem de çatıştığı meslektaşlarını itibarsızlaştırmayı amaçladığı iddia edildi.
· Savcılığın Yorumu: Savcı Thérèse Brunisso duruşmada, Péchier’in bir doktor değil, “öldürmek için tıbbı kullanan bir suçlu” olduğunu söyledi. Savcı Christine de Curraize ise onu “son derece sapık” bir “seri katil” olarak tanımladı.

 Mağdurlar ve Hayatları Değişen Aileler

Péchier’in kurbanları 4 yaşındaki bir çocuktan 89 yaşındaki bir hastaya kadar geniş bir yelpazede yer aldı. Davada ifade veren mağdurlar ve aileleri, yaşadıkları travmayı anlattı.

4 Yaşındaki Teddy’nin Dramı:
2016’da rutin bir bademcik ameliyatı geçiren veameliyat sırasında iki kez kalbi duran Teddy, zehirlenmelerden sağ kurtulan en genç kurban. Artık 14 yaşında olan Teddy, mahkemeye gönderdiği yazılı ifadesinde, “Sadece dört yaşındayken, birisinin beni ve hayatımı sorun çıkarmak için kullandığını anlıyorum” dedi. Babası Hervé Hoerter Tarby ise, “Bize olanlar bir kabus. Tıbba güvendik ve ihanete uğramış hissediyoruz” diyerek isyanını dile getirdi.

Sandra Simard’ın Hayatı Nasıl Değişti:
2017’de sırt ameliyatı olan 36 yaşındaki Sandra Simard,ameliyat sırasında kalbi durduktan sonra beş gün komada kalmıştı. Mahkemede bastonla yürüyen Simard, “Tüm vücudum ağrıyor. Sanki yaşlı birinin bedeninde yaşıyorum” ifadelerini kullandı ve olayın kendisi üzerinde ömür boyu süren etkiler bıraktığını söyledi.

 Mahkeme Süreci ve Péchier’in Savunması

Üç aydan fazla süren duruşmalarda, 150’den fazla kişi ve kurum davaya müdahil olmuştu. Péchier, tüm duruşmalar boyunca suçlamaları reddetti ve mahkemeye, “Ben hiç kimseyi zehirlemedim… Ben bir zehirci değilim” şeklinde konuştu.

Ancak savunma ekibi, davadaki bir dönüm noktasında, Saint-Vincent kliniğindeki hastaları zehirleyen birinin var olduğunu kabul etmiş, ancak bu kişinin Péchier olmadığını iddia etmişti. Péchier daha önce, yaşanan ölüm ve komplikasyonları meslektaşlarının “tıbbi hataları”na bağlıyordu.

Sistem Neden Uyarı Sinyallerini Görmezden Geldi?

Olay, doktorun meslektaşları ve sağlık sistemi üzerinde de derin bir güven krizi yarattı. Mahkemede ifade veren eski meslektaşları, yıllar boyunca şüphelenmedikleri için derin bir pişmanlık ve üzüntü duyduklarını ifade etti.

Savcılar, Péchier’in “güç açlığını” gidermek ve kendi yetersizlik hissiyle başa çıkmak için bu yola başvurduğunu öne sürdü. Kurbanların avukatı Morgane Richard ise Péchier’in hastaları, meslektaşlarına saldırmak için “top mermisi, silah” olarak kullandığını söyledi.

Sonuç olarak, bu dava yalnızca bir doktorun suçlarına değil, aynı zamanda olağandışı vakalar karşısında sorgulama mekanizmalarının işleyişine dair ciddi soru işaretlerine de ışık tutmuş oldu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar