Politika
Uluslararası Ceza Mahkemesi, Macaristan’a Dava Açtı: Netanyahu Ziyaretinde Tutuklama Yok
Uluslararası hukuk, adalet ve hesap verebilirlik konularında sarsıcı bir gelişme yaşandı. Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC), Macaristan makamlarının İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun ülkeye resmi ziyareti sırasında var olan tutuklama emrini yerine getirmemesi üzerine ülkeye dava açtı.
Giriş
Kasım 2024’te, ICC, Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında, Gazze’de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar gerekçesiyle tutuklama emri çıkarmıştı. Ancak, Netanyahu’nun 3–6 Nisan 2025 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Macaristan ziyareti sırasında Budapeşte yetkilileri, uluslararası yasal yükümlülüklerine rağmen tutuklama işlemini uygulamadı. Bu gelişme, uluslararası hukuk camiası ve insan hakları kuruluşları arasında büyük tepki ve tartışmalara yol açtı.
Olayın Gelişimi ve Temel Gerçekler
Netanyahu’nun Macaristan Ziyareti
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, ICC tarafından kasım ayında karşısına çıkarılması için çıkarılan tutuklama emrine rağmen, Macaristan’a resmi bir devlet ziyareti gerçekleştirdi. Netanyahu’nun Macaristan’a gelişi sırasında, ülkenin başkenti Budapeşte’de yetkililerden beklenen “yakalama ve teslim etme” işlemi uygulanmadı. Bu durum ICC’nin taraf devletlere yüklediği yasal zorunlulukların ihlali olarak değerlendiriliyor.
Macaristan’ın Yükümlülükleri
ICC’nin kurucu belgesi olan Roma Statüsü’ne göre, statüte taraf olan tüm ülkeler, mahkemenin geçerli bir tutuklama emrine tabi olan şahısları kendi topraklarına aldıklarında tutuklamak ve Lahey’deki mahkemeye teslim etmekle yükümlüdür. Macaristan, 2001 yılından beri statüte taraf bir ülke olmasına rağmen, Netanyahu’nun ziyareti sırasında bu yükümlülüğü yerine getirmedi. Buna ek olarak, ülke Başbakanı Viktor Orbán, Netanyahu’yu ağırlarken tutuklama emrinin “etkili olmayacağını” iddia ederek uluslararası hukukun temel ilkelerini hiçe saydığı yönündeki eleştirilere maruz kaldı.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) ve Roma Statüsü
ICC’nin Görevi ve İşleyişi
Uluslararası Ceza Mahkemesi, 2002 yılında kurulmuş olup, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, soykırım ve saldırganlık suçları işleyen kişileri yargılamak amacıyla faaliyet göstermektedir. Mahkemenin kurucu belgesi olan Roma Statüsü, statüte taraf olan ülkelerin, mahkemenin geçerli tutuklama emirlerini uygulama zorunluluğunu getirir.
Taraf Devletlerin Yükümlülükleri
Roma Statüsü uyarınca, statüte taraf devletlerin, mahkemenin çıkarılan tutuklama emirlerine karşı işbirliği yapmaları zorunludur. Ancak, bazı ülkelerin bu yükümlülüklere ilişkin uygulamalarda eksiklik göstermeleri, ICC’nin etkinliğini ve uluslararası adaletin sağlanmasını zayıflatmaktadır. Macaristan’ın Netanyahu ziyareti esnasında tutuklama işlemini gerçekleştirmemesi de bu çerçevede ciddi bir uluslararası hukuk ihlali olarak değerlendiriliyor.
Netanyahu ve İddiaların Hukuki Dayanağı
Alınan Tutuklama Emri
ICC, Netanyahu’nun Gazze’deki operasyonları ve sivil halka yönelik eylemleri nedeniyle, onun “savaş suçları” ve “insanlığa karşı suçlar” kapsamında sorumluluk taşıdığına dair gerekçeler sunarak tutuklama emri çıkarmıştı. Bu emirde, özellikle “savaş yöntemi olarak açlık uygulaması” suçlaması öne sürülmekte; bu durum, uluslararası insancıl hukukun kesinlikle yasakladığı eylemler arasında sayılmaktadır.
İddiaların Reddi ve Siyasi Tepkiler
İsrail hükümeti ve Netanyahu, ICC’nin suçlamalarını tamamen reddederek, bu tür iddiaların politik amaçlarla gündeme getirildiğini ve antisemitik ögeler barındırdığını savunmaktadır. Bu durum, Netanyahu’nun uluslararası arenada yargılanmasına yönelik politik ve hukuki tartışmaları da beraberinde getirmiştir.
Macaristan’ın Tavrı: ICC’ye Karşı Siyasi ve Hukuki Yaklaşım
Viktor Orbán’ın Açıklamaları
Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, Netanyahu’nun ülkesine gelişi sırasında, ICC’nin kararlarının “politik” bir nitelik taşıdığını ve “adil” bir yargı organı olmaktan uzaklaştığını dile getirdi. Orbán, ülkesinin ICC’den çekilme prosedürünü başlatacağını açıkladı; ancak Roma Statüsü gereği çekilme kararı, resmi olarak yürürlüğe girmeden önce geçen bir yıl süresince, Macaristan hâlâ ICC’nin yasal yükümlülüklerine tabidir.
Hukuki Süreç ve Uluslararası Tepkiler
ICC, Macaristan’ın bu davranışını uluslararası hukuka aykırı bularak, ülkeye dava açtı. Uluslararası insan hakları kuruluşları ve bazı AB ülkeleri, Macaristan’ın yasal yükümlülüklerini yerine getirmemesinin, uluslararası adalet ve hesap verebilirlik konusunda tehlike oluşturduğunu vurgulamaktadır. Özellikle Avrupa Birliği içinde, Fransa, Hollanda ve Finlandiya gibi ülkeler, tutuklama emirlerinin uygulanması gerektiğini savunurken, Macaristan’ın yaklaşımına tepki göstermektedir.
Uluslararası Tepkiler ve Gelecek Beklentileri
Uluslararası Hukuk ve Adalet Tartışmaları
Macaristan’ın ICC yükümlülüklerini ihmal etmesi, uluslararası adalet sisteminin zayıfladığı ve büyük güçlerin bu düzeni hiçe sayarak kendi politik ajandalarını ön plana çıkardığı eleştirilerine yol açmaktadır. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Amnesty International ve diğer birçok sivil toplum kuruluşu, Macaristan’ın davranışını “hukukun üstünlüğüne ve uluslararası adaletin temeline ciddi bir darbe” olarak nitelendirmiştir.
Netanyahu’nun Uluslararası Seyahatleri ve Geleceği
Çıkarılan tutuklama emri, Netanyahu’nun uluslararası alanda seyahat özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik ciddi bir unsur olmakla birlikte, bazı ülkeler arası tutarsız uygulamalar da dikkat çekmektedir. Örneğin, ABD, Netanyahu’yu resmi ziyaretlerine engel olmadan ağırlamakta, ancak Avrupa’nın bazı üye devletleri, ICC’nin talimatlarına bağlı kalma konusunda farklı yaklaşımlar sergilemektedir. Bu durum, uluslararası arenada politik ve hukuki belirsizliklere yol açarken, ilerleyen dönemlerde ICC’nin yargı yetkisi ve uygulama gücü üzerine daha derin tartışmaların yaşanması beklenmektedir.
Sonuç
Macaristan’ın Netanyahu ziyareti sırasında ICC tutuklama emrini uygulamaması, uluslararası hukuk ve adalet sistemi açısından geniş yankılar uyandıran çarpıcı bir olaydır. Uluslararası Ceza Mahkemesi, Roma Statüsü’nün tarafı olan ülkelerin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda yasal yollara başvurma hakkına sahiptir. Viktor Orbán’ın ICC’ye yönelik eleştirileri ve ülkesinin çekilme sürecini başlatma kararı, hem Avrupa Birliği içinde hem de uluslararası arenada tartışmalara neden olmaktadır.
Bu gelişme, uluslararası hukuk düzeninin geleceği, güç dengeleri ve hesap verebilirlik konularında daha fazla soru işareti yaratırken, net olarak görülmektedir ki; adalet ve hukukun üstünlüğü meseleleri, küresel siyasetin ve devletlerin kendi iç dinamikleriyle ne kadar örtüştüğünü yeniden değerlendirmeyi gerektirmektedir.
Netanyahu ve diğer iddia edilen şahıslarla ilgili dava süreci devam ederken, uluslararası toplumun bu konuda nasıl bir tutum sergileyeceği ve ICC’nin etkinliğinin ne ölçüde korunabileceği büyük merak konusudur.
Politika
ABD Arabuluculuğunda İsrail ve Suriye Zirvesi: Yeri Belirsiz Toplantı 24 Temmuz’da Gerçekleşecek
Açıklaması
ABD’nin aracılık edeceği, yeri henüz açıklanmayan İsrail–Suriye görüşmesi 24 Temmuz’da yapılacak. Görüşmenin gündeminde güvenlik ve iletişim kanallarının güçlendirilmesi var.
Toplantının Arka Planı
Ortadoğu’da son dönemde Suweyda’daki Dürzi–Bedev çatışmaları ve İsrail’in Suriye içlerine yönelik askeri operasyonları, bölgedeki gerilimi artırdı. Bu bağlamda, ABD’nin özel Suriye temsilcisi Tom Barrack liderliğinde gerçekleşecek toplantı, taraflar arasındaki güvenlik düzenlemeleri ve haberleşme kanallarının güçlendirilmesini amaçlıyor .
Görüşmenin Tarihi ve Yeri
-
Tarih: 24 Temmuz 2025 Perşembe
-
Saat: Henüz açıklanmadı
-
Yer: Resmi kaynaklarca açıklanmadı; “gizli” veya “belirsiz” olarak tanımlanıyor
Not: Toplantı yeri, güvenlik ve diplomatik hassasiyetler nedeniyle kamuoyuyla paylaşılmadı.
Katılımcılar ve Arabulucu Rolü
-
İsrail’den: Üst düzey askeri ve dışişleri temsilcileri
-
Suriye’den: Rejim yetkilileri ve güvenlik bürokrasisinden isimler
-
Arabulucu: ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack
-
Amaç: Güney Suriye’deki çatışma risklerini azaltmak ve ek krizin önüne geçmek .
Gündem Maddeleri
-
Güvenlik Düzenlemeleri: Sınır hattı ve tampon bölgelerdeki statü
-
İstihbarat ve İletişim: Kriz anlarında doğrudan irtibat kanallarının kurulması
-
İnsani Yardım Koridorları: Bölgedeki sivil halkın ihtiyaçlarının karşılanması
-
Gözlem ve Denetleme: Eğitimli gözlem gruplarının görevlendirilmesi
Bölgesel Etkiler ve Beklentiler
-
Gerilimin Azalması: Başarılı bir görüşme, Doğu Akdeniz ve Levant bölgesinde istikrarın önünü açabilir.
-
Diplomatik Süreç: Normalleşme adımları için bir model teşkil edebilir.
-
ABD’nin Rolü: Washington’ın bölgedeki arabuluculuk imajı güçlenecek.
Özet ve Sonuç
ABD’nin arabuluculuğunda düzenlenecek bu kritik zirve, İsrail ve Suriye arasındaki mevcut gerilimi azaltmaya yönelik en üst düzey diplomatik çabalardan biri olarak öne çıkıyor. Toplantı yeri gizli tutulurken, 24 Temmuz’daki bu görüşmenin sonuçları, bölgesel barış ve güvenlik perspektifinden büyük önem taşıyor.
Politika
Erdoğan’dan Sert Netanyahu Çıkışı: “Hitler’i Geride Bıraktı”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, IDEF 2025’te yaptığı Haziran 2025 çıkışında Netanyahu’yu ‘Hitler’i geride bıraktı’ sözleriyle hedef aldı. Bu etkili analizde arka plan, uluslararası tepkiler ve dijital strateji yer alıyor.
GÜNDEM ANALİZİ: “NETANYAHU, HİTLER’İ GERİDE BIRAKTI” SÖZLERİNİN ARKA PLANI VE ETKİSİ
Giriş
22 Temmuz 2025’de İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2025) açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu “Hitler’i geride bıraktı” sözleriyle sert bir dille ele aldı Bu çıkış, Ortadoğu’daki sıcak çatışmaların gölgesinde hem bölgesel hem küresel siyaseti yeniden hareketlendirdi.
1. Konuşmanın Arka Planı
Ortadoğu’da yükselen gerilimin en önemli dinamiklerinden biri, İsrail’in İran’a ve Filistin’e yönelik güvenlik operasyonları. Erdoğan, konuşmasında İran’ın “meşru müdafaa hakkı”nı savunarak, “İsrail’in haydutluk ve devlet terörü” olarak nitelendirdiği politikalarını eleştirdi . Bu sert tutum, Türkiye’nin bölgedeki nüfuz mücadelesi ve insani dramın odağında yer alma stratejisinin bir parçası olarak okunuyor.
2. “Hitler’i Geride Bıraktı” İddiasının Detayları
Erdoğan, “Netanyahu, Hitler’i çoktan geride bıraktı. Bu acımasızlığı kimse kabul edemez” diyerek doğrudan karşı tarafa yönelik fiili bir suçlama yaptı . Sadece sembolik olarak değil, suçlu ilan etme noktasına varan bu ifade, normal diplomatik üslubun çok ötesinde bir yaklaşımı simgeliyor.
3. Türkiye-İsrail İlişkilerinde Yeni Bir Dönem mi?
Türkiye ve İsrail ilişkileri, geçmişte inişli çıkışlı bir seyir izlemiş; 2010 Mavi Marmara baskını sonrası diplomatik kriz derinleşmişti. Erdoğan, daha önce de çeşitli konuşmalarında İsrail liderlerini Hitler’e benzetmiş; Haziran 2025’te ise İsrail operasyonlarını “devlet terörü” olarak nitelemişti . Bu son açıklama, iki ülke arasında normalleşme umutlarını bir kez daha ertelemiş görünüyor.
4. Uluslararası Tepkiler ve Bölgesel Yansımalar
Erdoğan’ın benzetmesine Birleşmiş Milletler’den “sorumlu dil” çağrısı geldi; BM Sözcüsü, “tüm taraflara itidal ve insani duruş” tavsiye etti. Avrupa Birliği, basın açıklamasında “krizin yatıştırılması” gerektiğini vurgularken, insan hakları örgütleri de dehşet verici bir söylem olarak nitelendirdi . Bu tepkiler, bölgesel barış çabalarının yeniden öncelik kazanması gerektiğini işaret ediyor.
5. Stratejik Değerlendirme
-
Bölgesel Güç Dengesi: Türkiye’nin Ortadoğu’da etkin bir aktör olma isteği güçleniyor.
-
Diplomatik Riskler: Sert söylemler, Türkiye’nin Avrupa ve Batı dünyasıyla ilişkilerinde yeni gerilimlere sebep olabilir.
-
İç Politika Dinamikleri: Seçim öncesi milliyetçi tabanı güçlendirme hedefiyle atılmış adımlar olarak da okunuyor.
Web Arama ve Akıllı Yürütme Stratejisi
-
Anahtar Kelime Araştırması:
-
Google Trends, Ahrefs ve SEMrush ile “Netanyahu Hitler’i geride bıraktı”, “Erdoğan İsrail eleştirisi” gibi terimler analiz edilmeli.
-
Hedeflenen coğrafi bölge: Türkiye (+ Türkiye’nin büyükşehirleri).
-
-
Rekabet Analizi:
-
Rakip haber sitelerinin hangi başlık ve meta açıklamalarını kullandığını inceleyin.
-
Yeni ve özgün bir bakış açısı sunarak sıralama avantajı elde edin.
-
-
İçerik Takvimi ve Sosyal Medya:
-
Haber yayını takvimlendirilip, peak zamanlarda (ör. öğle ve akşam saatleri) paylaşım yapılmalı.
-
Twitter (X), Facebook ve LinkedIn için platforma özel kısaltılmış başlıklar hazırlanmalı.
-
-
Otomatik Bildirim ve İzleme:
-
Google Alerts ile “Erdoğan Netanyahu Hitler” gibi uyarılar kurun.
-
Marketo veya HubSpot gibi araçlarla okuyucu etkileşimini takip edin ve yeniden hedefleme kampanyaları düzenleyin.
-
-
Performans Analizi:
-
Yayın sonrası en az 1 hafta boyunca Serpstat veya Moz Pro ile sıralama değişimleri izlenmeli.
-
Google Analytics üzerinden sayfa görüntüleme, ortalama süre ve hemen çıkma oranına bakılarak içerik iyileştirmeleri yapılmalı.
-
Politika
Ahmed Şara’ya 7 Ayda 3 Suikast Girişimi: Her Defasında Türk İstihbaratı Devredeydi
Açıklaması:
İsrail basını Yedioth Ahronoth’un iddiasına göre, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara son 7 ayda üç ayrı suikast girişiminden sağ kurtuldu. Her saldırıda erken uyarı ve müdahaleyi sağlayan Türk istihbaratı, Şara’nın hayatını kurtardı.
1. Giriş: Bölgesel Siyasette Yeni Bir Safha
8 Aralık 2024’te Beşar Esed’in devrilmesinin ardından Özgür Suriye’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak göreve başlayan Ahmed Şara, göreve gelir gelmez bölgesel dengeleri altüst etti. Ancak son yedi ay içinde üç kez hedef alınması, hem iç hem de dış odakların Şara’ya yönelik ciddiyetini gözler önüne serdi
2. Suikast Girişimlerinin Kronolojisi
2.1. Birinci Girişim: Şam’da Kasrü’l Şaab Çıkışı
-
Tarih & Yer: Mart 2025, Şam’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı “Kasrü’l Şaab” çıkışı
-
Olay: Şüpheli hareketlilik tespit eden Türk güvenlik güçleri, saldırganı anında etkisiz hâle getirdi.
-
Sonuç: Planlanan saldırı önlenerek Şara’nın hayatı kurtarıldı .
2.2. İkinci Girişim: Dera’daki Teşebbüs
-
Tarih & Yer: Mayıs 2025, Ürdün sınırına yakın Dera vilayeti
-
Olay: Konvoy güzergâhında şüpheli iki kişi tespit edildi; rota değiştirilerek ani müdahale gerçekleşti.
-
Sonuç: Yine Türk-Türk iş birliğiyle suikast teşebbüsü suya düştü .
2.3. Üçüncü Girişim: Rutin Güzergâhta Pusu
-
Tarih & Yer: Temmuz 2025, Şam içi sabit güzergâh
-
Olay: Sık kullanılan yolda kurulan silahlı pusu, gelişmiş güvenlik taramasıyla bertaraf edildi.
-
Sonuç: Tehlike son anda fark edilip önlendi, Şara Şam’ı hızla terk etti.
3. Türk İstihbaratının Stratejik Rolü
Yedioth Ahronoth’un haberine göre tüm bu müdahaleler, Türkiye’nin erken uyarı ağı ve konvoy koruma protokolleri sayesinde mümkün oldu. Operasyonlar, MİT ve Özel Kuvvetler’in koordine çalışmasıyla gizlilik içinde yürütüldü; “Şara’nın hayatını Türkler kurtardı” ifadesi bu sürecin özünü ortaya koyuyor
4. Resmî Açıklamalar ve Çelişkiler
-
Suriye Yönetimi: Devlet kaynakları, suikast söylentilerini “temelsiz” ve “düşman propagandası” olarak nitelendirdi.
-
ABD Yetkilileri: Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, tehditlerin “gerçek ve ciddi” olduğunu doğruladı; destek için ağırlıklı olarak Türk istihbaratına güvendiklerini belirtt.
5. Bölgesel ve Uluslararası Etkiler
-
Türkiye‑Suriye İlişkileri: Ankara’nın Şara’ya verdiği destek, iki ülke ilişkilerinde yeni dönemin işaret fişeği oldu.
-
Güvenlik Dinamikleri: Ortadoğu’daki istikrarsızlık, devlet liderlerine yönelik suikast riskini artırırken, bölgesel iş birliğinin hayati önemini ortaya koyuyor.
-
Uluslararası Tepkiler: Hem Batı hem Doğu’nun ilgisi, Şara’nın konumunu güçlendirirken, suikast teşebbüslerinin fail arayışı sürüyor.
Sonuç:
Ahmed Şara’nın üç suikast girişiminden sağ kurtulması, bölgesel iş birliğinin ve istihbarat paylaşımının kritik önemini bir kez daha kanıtladı. Türkiye’nin sağladığı güvenlik desteği, Suriye liderinin hayatta kalmasını mümkün kıldı ve sonraki süreçte bölgesel dengelerin Türkiye‑Suriye ekseninde yeniden şekillenebileceğinin ipuçlarını verdi.
-
Gündem1 hafta önce
Türkiye’de Orman Yangınlarında Son Durum: Mudurnu ve Nilüfer Kontrol Altına Alındı, Tekirdağ, Konya, Çanakkale ve Manisa’da Müdahale Sürüyor
-
Gündem1 hafta önce
Van’da Çocuklarının Gözü Önünde: Fenomen Onur Karayel Silahlı Saldırıda Yaşamını Yitirdi
-
Gündem5 gün önce
Sivas’ta Feci Kaza: Yolcu Otobüsü Dağın Yamacına Çarptı, 3 Ölü – 24 Yaralı
-
Gündem1 hafta önce
20 Yıllık Gizem Çözüldü: Pendik’te Gönül Çelen Cinayeti Dosyası Raftan İndi
-
Politika3 gün önce
Ahmed Şara’ya 7 Ayda 3 Suikast Girişimi: Her Defasında Türk İstihbaratı Devredeydi
-
Politika1 hafta önce
Avrupa’nın En Büyük Limanı Rotterdam, İsrail’e Kapanıyor: Silah Taşımacılığı Durdu!
-
Gündem5 gün önce
Ümraniye’de Özel Menzilli Havalı Tüfek Cinayeti: Mobilya Ustası 142 Metre Uzaklıktan Vurularak Hayatını Kaybetti
-
Gündem5 gün önce
Kocaeli’de Kan Donduran Cinayet: “Sen Beni Aldatıyorsun” Diyen Eşi Tüfekle Vurdu – İlk İfadesi Ortaya Çıktı