Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Magazin

Samsun’un meşhur lezzeti: Kendine has pişirme tekniğiyle damak çatlatıyor, ünü sınırları aştı

Yayımlandı

üzerinde

Samsun'un meşhur lezzeti: Kendine has pişirme tekniğiyle damak çatlatıyor, ünü sınırları aştı

TasteAtlas’ın dünya çapında hamur işleri sıralamasında Türkiye’de ilk 3’te yer alan coğrafi işaret tescilli Çarşamba pidesi, damaklara hitap ediyor.

Samsun’un Çarşamba ilçesi, tarihi dokusunun yanı sıra damak tatlandıran lezzetleriyle de adından söz ettiriyor. Bu lezzetlerin başında ise kendine has pişirme tekniği ve bol malzemesiyle ünlü Çarşamba pidesi geliyor.
Nesilden nesile aktarılan bu geleneksel lezzet, ustaların maharetli ellerinde yoğrulup taş fırınlarda pişirilerek sofralara ulaşırken, ilçeye gelen herkesin mutlaka denediği bir lezzet olarak öne çıkıyor.
TasteAtlas’ın dünya çapında hamur işleri sıralamasında Türkiye olarak ilk 3’te yer alan Çarşamba pidesi, hem yerel halkın hem de dışarıdan gelen ziyaretçilerin vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alıyor. Pide; hamurunun ince açılması, bol malzeme kullanılması ve taş fırında pişirilerek dışı çıtır, içi yumuşak bir kıvam kazanması özelliği ile dikkat çekiyor.
Özellikle hamurun içerisine koyulan kıymanın çiğ olması ve pidenin kıymanın yağı ile pişmesi pideye ayrı bir lezzet katıyor. Herkesin damak zevkine hitap eden bu lezzet, yıllardır değişmeyen bir gelenek olarak ilçenin sembollerinden biri haline gelmiş durumda.
Çarşamba pidesini diğer pidelerden ayıran farkın, iç harcına koyulan kıymanın çiğ olması ve pidenin çiğ kıymanın yağı ile pişirilmesi olduğunu söyleyen pide ustası Oğuzhan Gülşen (26), şu ifadeleri kullandı: “İyi bir Çarşamba pidesi yapmak için hamurun el ile ince bir şekilde açılması, iç harcında sadece kıyma ve soğan kullanılması ve taş fırında kıvamında pişirilmesi gerekiyor. Çiğ kıymanın yağı ile pişmesi pideye ayrı bir lezzet katıyor.”
Geleneksel yöntemlerle üretilmeye devam eden Çarşamba pidesi, coğrafi işaret tescili alarak yöresel kimliğini resmileştirdi. Çarşamba Ticaret Borsası’nın girişimleriyle alınan tescil belgesi, bu lezzetin korunarak gelecek nesillere aktarılmasını sağlıyor.
Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Magazin

Galataport İstanbul’da Jazz zamanı

Yayımlandı

üzerinde

Galataport İstanbul'da Jazz zamanı

Galataport İstanbul Jazz müziğinin önde gelen isimlerini ağırladı. Konserler bugün de devam edecek ve ücretsiz olacak.

Okumaya Devam Et

Magazin

The Boys dizisinin yıldızı Erin Moriarty hastalığını açıkladı

Yayımlandı

üzerinde

Erin Moriarty hastalığını açıkladı

The Boys dizisiyle şöhreti yakalayan Erin Moriarty, kendisine Graves hastalığı teşhisi konulduğunu açıkladı.

Garth Ennis ve Darick Robertson’ın imzasını taşıyan çizgi romandan uyarlanan “The Boys” dizisi son dönemin en popüler yapımları arasında yer alıyor.

Dizinin başrol oyuncularından Erin Moriarty, sosyal medya hesabından hastalığını duyurdu.

Bir ay önce Graves hastalığı teşhisi aldığını ifade eden 30 yaşındaki ünlü oyuncu, rahatsızlığının tiroid bezini etkileyerek aşırı hormon üretimine yol açtığını belirtti.

Tedaviye başladıktan sonraki 24 saat içinde kendisini daha iyi hissetmeye başladığını ifade eden ünlü isim, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Otoimmün hastalık herkeste farklı şekilde ortaya çıkar. Benim deneyimim sizinkinden farklı olabilir. Söyleyebileceğim bir şey var: Her şeyi strese ve yorgunluğa bağlamasaydım, bunu daha erken öğrenebilirdim. Bir ay önce bana Graves hastalığı teşhisi kondu. Tedaviye başladıktan sonraki 24 saat içinde, ışığın geri geldiğini hissettim. Eğer ışığınız sönüyorsa gidin kontrol ettirin.”

GRAVES HASTALIĞI NEDİR?

Graves hastalığı, toksik (zehirli) guatr adıyla da bilinen otoimmün bir hastalıktır. Bu rahatsızlık, tiroit bezinin çok çalışmasına ve aşırı miktarda hormon üretmesine neden olur.

Okumaya Devam Et

Magazin

Dermatolog açıkladı: Güneş kremi seçerken mutlaka dikkat etmeniz gerekenler

Yayımlandı

üzerinde

Dermatolog açıkladı: Güneş kremi seçerken mutlaka dikkat etmeniz gerekenler

Yaz aylarında artan güneş ışınları, cilt sağlığı için ciddi riskler barındırıyor. Uzmanlar, güneş kremi kullanımının sadece plajda değil, günlük hayatta da ihmal edilmemesi gerektiğinin altını çiziyor.

Dr. Lisa Akintilo’ya göre, cilt bakım rutininizin yaz aylarında tamamen değişmesine gerek yok ancak soğuk havalarda kullandığınız yoğun kremler, yerini daha hafif nemlendiricilere bırakabilir.
UVA ışınları cilt yaşlanmasına, lekelere ve istenmeyen cilt oluşumlarına neden olabildiği gibi cilt kanserine de yol açabilir. Düzenli güneş kremi kullanımı, cildimizi zararlı ultraviyole ışınlardan (UV) korur. 
Peki güneş kreminde kaç faktör güçlü bir koruma sağlar?
Dr.  Akintilo, günlük kullanım için SPF 30’un yeterli olabileceğini ancak uzun süre güneşe maruz kalacaksanız, SPF 50 tercih etmeniz gerektiğini söylüyor. Uzman isim, güneş kreminin kapalı havalarda bile kullanılması gerektiğinin de altını çiziyor.
Güneş kremi hakkında sıkça sorulan bir diğer soru ise kimyasal güneş kremi mi yoksa mineral güneş kremi mi? New York Post’a konuşan Dr. Lisa Akintilo, her iki türün de fayda sağlayabildiğini, önemli olanın cildinize uygun ürünü seçmek olduğunu ifade etti.
Kimyasal güneş kremleri, UV ışınlarını emerek ısıya dönüştürür. Mineral güneş kremleri ise bu ışınları cilt yüzeyinde yansıtarak engeller.
Mineral kremler, gözenekleri tıkama ve ciltte tahrişe yol açma ihtimali daha düşük olduğu için hassas ciltler için daha uygundur. Fakat eğer kimyasal güneş kremi tercih ediyorsanız, avobenzone ve oxybenzone içeren ürünleri satın almanız daha doğrudur.
Dr. Akintilo, UV ışınlarının her cilt tipi için zararlı olduğunu ve koyu ten rengine sahip kişilerin de güneş kremi kullanması gerektiğini vurguladı.
ABD’li dermatoloğa göre, eğer lazer ya da ışık tedavisi gördüyseniz, güneşe karşı ekstra dikkatli olmalısınız. Bu tür durumlarda gölgede yürümeye çalışın ve en az SPF 30 içeren geniş spektrumlu bir güneş kremi tercih edin.
Bazı makyaj ürünleri, SPF içerse de genellikle bu oran 10–15 SPF civarındadır. Bu koruma seviyesi tek başına yeterli değildir, mutlaka makyajdan önce güneş kremi uygulanmalıdır.
Güneş kremlerine şüpheyle yaklaşan biriyseniz Japonya veya Kore menşeli ürünleri tercih edebilirsiniz. Bu ürünler, genellikle UVA ve UVB ışınlarına karşı yüksek koruma sağlayan, hafif dokulu seçeneklerdir. Ancak ürünün “non-komedojenik” yani gözenekleri tıkamayan bir formüle sahip olduğundan emin olun.
Güneş kremini her iki saatte bir yenilemelisiniz. Eğer terliyorsanız ya da yüzüyorsanız, bu süre bir saate kadar düşebilir. Etiket üzerinde belirtilen suya dayanıklılık süresi de mutlaka kontrol edilmelidir. Bazı ürünlerde bu süre, 80 dakikanın bile altındadır.
DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Tarihi geçmiş güneş kremlerini kullanmayın. Etkinliği azalmış olabilir. Açıldıktan sonra ürünler genellikle bir yıl içinde tüketilmelidir.
Ev yapımı güneş kremlerinden kaçının. Cilt için zararlı maddeler içerebilir.
Güneş yanıklarını hafife almayın. Soğuk kompres, ibuprofen ve aloe vera gibi basit tedavi yöntemleri de cildi rahatlatabilir.
Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar