Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

SAHİLLERDE “KUM HIRSIZI” ALARMI! Bölgeden kamyon kamyon kum çalındı — Jandarma operasyonu: Araç ve kepçelere el konuldu

Yayımlandı

üzerinde

SAHİLLERDE “KUM HIRSIZI” ALARMI! Bölgeden kamyon kamyon kum çalındı — Jandarma operasyonu: Araç ve kepçelere el konuldu

Tarih.Saat: 23 Kasım 2025 / 12:15
Okuma süresi: 3 dk

Özet : Antalya’nın Manavgat ilçesi Ulualan sahilinde, kamyon ve kepçelerle plaj kumunun inşaat amaçlı sökülüp taşındığı ihbarı üzerine jandarma operasyon düzenledi. Operasyonda kamyonlar ve iş makinelerine el konuldu, şüphelilerden bazıları gözaltına alındı; bir kişi tutuklandı.


Olay nasıl gelişti?

Vatandaşların bölgeden kamyonlara kum yüklendiğine dair ihbarı üzerine Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığı harekete geçti. Jandarma ekipleri sahilde yaptıkları denetimde kepçe ile kum yüklendiği tespit edilen kamyonlara müdahale etti; olay yerinde çok sayıda kamyon ve iş makinesi tespit edilerek el konuldu. Soruşturma kapsamında birkaç şüpheli gözaltına alındı, bunlardan biri tutuklandı.

Drone ve karadan yapılan incelemelerde bölgede oluşan tahribatın boyutu dikkat çekti; çevre yapan vatandaşların kaygısı bölge güvenlik önlemlerinin artırılmasına yol açtı. Jandarma, bölgedeki devriyelerini sıklaştırdığını bildirdi.


Yetkililer ne diyor?

Resmi kaynaklara göre jandarma, “doğal dokuyu tahrip eden” faaliyetlerin önüne geçmek için soruşturmayı derinleştirdi; el konulan araç ve iş makineleri geçici olarak otoparka çekildi. Bölge koruma ve ilgili kurumlar olası çevresel zararları tespit etmek üzere çalışma başlattı.


Benzer vakalar ve geçmiş

Türkiye’de sahil kumunun yasa dışı alınmasına dair örnekler daha önce de gündeme gelmişti; Patara gibi koruma altındaki alanlarda kamyonlarla kum çıkarılması geçmişte büyük tartışma yaratmıştı. Uzmanlar, plaj kumunun doğal denge için kritik olduğunu; alınmasının kıyı erozyonunu ve habitat kaybını hızlandırdığını vurguluyor.


Halk tepkisi ve bölge ekonomisine etkisi

Bölge sakinleri ve turizmciler, kum çalınmasının sahil kullanımını ve turizm sezonunu olumsuz etkilediğini söylüyor. Yerel esnaf, sahil hattında görünür tahribatın gelecek yıllarda ziyaretçi sayısını düşürebileceği uyarısında bulunuyor. (Bölge sakinlerinden alınan/tamamen yansıtılan yorumlar editoryal derlemedir.)


Ne yapılmalı? (Uzman ve öneriler)

  • Kıyı koruma yönetimleri ve jandarma iş birliğinin artırılması, gece/gündüz drone denetimleri.

  • Ağır para cezaları ve el konulan materyalin hukuk çerçevesinde tasfiye/cezalandırılması.

  • Yerel halkın ve turizmcilerin bilgilendirilmesi; gözlem ağları kurulması.
    Bu adımların hızlı uygulanması gerektiği uzmanlarca vurgulanıyor.


Hızlı Fakti̇ler

  • Yer: Manavgat (Ulualan) sahili, Antalya.

  • Operasyon: Jandarma müdahalesi; kamyon ve kepçelere el konuldu.

  • Durum: Bir kişi tutuklandı; soruşturma sürüyor

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı lise öğretmeni anlattı

Yayımlandı

üzerinde

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı lise öğretmeni anlattı

24 Kasım Öğretmenler Günü yarın kutlanacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın lisedeki öğretmeni Semra Acar, Cumhurbaşkanı’nın o günlerini anlattı.

Yarın 24 Kasım Öğretmenler Günü.

 

Siyasetten spora, edebiyattan müziğe, Türkiye’nin tanınmış isimlerinin öğretmenleri, o isimlerin öğrencilik yıllarını anlattı.

 

O isimlerden biri de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın lisedeki öğretmeni Semra Acar.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kasımpaşa’daki Piyalepaşa İlkokulu’ndan 1965’te, Fatih’teki bugün adını taşıyan Anadolu imam hatip lisesinden 1973’te mezun oldu.

 

O dönemki adı İstanbul İmam Hatip Lisesi olan okulda, Erdoğan’ın sanat tarihi öğretmeni Semra Acar’dı.

 

Şu an 82 yaşında olan Acar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öğrencilik yıllarını anlattı.

 

“İYİ Kİ GİTMİŞİM”

 

Acar, 1970 yılında İstanbul İmam Hatip Lisesi’ndeki görevine başladığında başı açık olduğu için buradaki öğretmenlerce yadırgandığını ancak kısa sürede meslektaşlarıyla kaynaştığını ve okulda sevildiğini söyledi.

 

Merve ve Ravza Kavakcı’nın annesi Gülhan Kavakcı’nın da aynı yıllarda okulda Almanca öğretmeni olduğunu belirten Acar, İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde çok güzel günler geçirdiğinin altını çizdi.

 

“İyi ki gitmişim.” dediği İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde dünya görüşünün değiştiğini ifade eden Acar, “Hamt, şükür ve kanaat duygularım zaten vardı fakat daha da vurgulandı. Bölüşmeyi, paylaşmayı orada daha da pekiştirdik.” dedi.

 

Türkiye’nin hemen her ilinden çoğu yatılı öğrencisi bulunan okulun imkanlarının o dönem kısıtlı olduğunu ve bazı ihtiyaçların öğretmenlerce karşılandığını dile getiren Acar, buna rağmen İstanbul İmam Hatip Lisesi’nin belirli standardı olan okullar arasında yer aldığını kaydetti.

 

“HAYALİMİN ÇOK ÖTESİNDE OLAN ŞEYLERİ YAPTI EVLADIM”

 

Acar, haftanın üç günü okul menüsünde kapuska çıktığını, kendisinin de öğrencilerle birlikte aynı yemeği yediğini anlatarak, “Genelde onların masasına giderdim. Paylaştık, bölüştük ve orada birçok şey benim hayatıma güzellikler kattı.” değerlendirmesini yaptı.

 

Yaklaşık 5 yıl görev yaptığı okulda öğrencilere İslamiyet’in başlangıcından itibaren sanat eserlerini kapsayan eğitimler verdiğini, Selçuklu ve Osmanlı sanatını fazlasıyla irdelediklerini aktaran Acar, şöyle devam etti:

 

“- Onun için benim bütün talebelerimin, özellikle Cumhurbaşkanı’mızın Selçuklu, Osmanlı hayranlığını görüyorsunuz. Demek ki onun da çok ilgisi varmış ki birçok şeyde özdeşleştik.

 

– Benim yapamadıklarımı, hayalimin çok ötesinde olan şeyleri değerli evladım, Cumhurbaşkanı’mız tek tek yaptı. Orhun Yazıtları’na kadar gidip tadilatlar yaptırdı.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ÖĞRENCİLİĞİ

 

Acar, çoğu öğrenci gibi lisede yatılı okuyan Erdoğan’ın başarılı ve farklı özelliklere sahip, okulunda iz bırakan bir öğrenci olduğunu dile getirdi.

 

Erdoğan’ın okulda kendisinin mümessili olduğunu ve birçok ortak çalışmaya imza attıklarını söyleyen Acar, imam hatip okullarından iyi insanların yetiştiğini, hemen hepsinin bir hedef ve vizyon ortaya koyduğunu belirtti.

 

O dönemde imam hatip okullarında okuyan çocukların hedeflerine giden yolda başarıya ulaşmak için çaba sarf ettiklerine dikkati çeken Acar, “Başarmak için gelen çocuklar. Hepsi geçmişte ve bugün devlette çok iyi konumlarda oldular. Çok çok başarılı oldular, tabii Cumhurbaşkanı’mızın öncülüğünde, yol göstericiliğinde. Örnek aldılar onu. İmam hatiplilerin başarılarını hakikaten çok takdir ediyorum ve hepsini çok seviyorum.” diye konuştu.

 

Erdoğan’ın liderlik özelliğinin o yıllarda da görülebildiğinin altını çizen Acar, şunları kaydetti:

 

“- İnsanlar lider olarak doğmuyorlar, bu sonradan da olmuyor ama Cumhurbaşkanı’mızda bir farklılık vardı. Hakikaten lider olarak doğmuş bir evlattı. Sınıfında da okulda da bütün öğretmen arkadaşlarımızın görüşü bu şekildeydi. Bir kere sınıf başkanıydı, bir kere korkunç spor yapıyor.

 

– Teneffüslerde, fırsatını bulduğu an spor yapıyordu, halen de yapıyor. Arada start vuruşu yaptığını, basketbol oynadığını görüyorum, hoşuma gidiyor, kendisine yakışıyor.

 

– Hitabeti müthiş, bir de münazara ve edebiyat kolu başkanıydı. Sık sık diğer okullarla münazaralar yapıldı. Kişisel olarak Sayın Cumhurbaşkanı’mız hep birinci geldi, okula kupalar, ödüller getirdi.

 

– Onun şahsında okul onore oldu. Arkadaşlarıyla çok iyi geçiniyordu, öğretmenlerine çok büyük saygı gösteriyordu. 50 sene sonra dahi öğretmenlerini ahde vefayla evlerimizden aldı, evlerimize bıraktı.

 

– Dolmabahçe Sarayı, Adile Sultan, daha farklı yerlerde defalarca ağırladı. Saygıda kusur etmeden hepimizi taltif etti, mutlu oldu, bizleri mutlu etti. Allah ondan razı olsun.”

 

ÖĞRETMENİ OLMAKTAN GURUR DUYUYOR

 

Acar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve konuşmalarını sürekli takip ettiğini, onun için sürekli fetih duası okuduğunu söyleyerek, Erdoğan’ın öğretmeni olmaktan gurur ve mutluluk duyduğunu söyledi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başarılarının Türkiye’nin başarısı olduğunu kaydeden Acar, “Şu an Türkiye’nin durumunu görüyoruz. Muasır devletler seviyesine her alanda geçtik.” ifadelerini kullandı.

 

Acar, eski Türkiye’de bazı liderlerin dünya ülkelerinin liderleri karşısında çekindiğini belirterek, şöyle devam etti:

 

“- One minute ile başlayan yükseliş vizyonu ve başarılar bugün artık nirvana yapmış durumda. Trump, biliyorsunuz, onu baş tacı etti. Putin’le çok şahsi ve özel ilişkileri var. Çin’deki ilgi ve alakayı gördünüz.

 

– Afrika’yı fethettik diyebilirim. Afrika artık bizim bir parçamız oldu. Asya öyle, Pakistan öyle, Avrupa hayran. Sevmeyenler de hayran. Ben liderlerin aile resimlerini çok seviyorum. Hepsine dikkat ederim.

 

– Yerleri belli ama salona girdiğinde yer açıyorlar, bir hayranlık var, gıpta var, bir özenme var. Çok büyük itibar kazandırdı Türkiye’ye, Allah razı olsun. Recep Tayyip Erdoğan demek dünyada barış demek.”

Sosyal Medya’da Takip Et
Okumaya Devam Et

Gündem

15 BİN SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN ATAMASI YARIN (24 KASIM 2025) — TERCİH SONUÇLARI, BRANŞ DAĞILIMI VE GÖREVE BAŞLAMA TARİHİ

Yayımlandı

üzerinde

15 BİN SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN ATAMASI YARIN (24 KASIM 2025) — TERCİH SONUÇLARI, BRANŞ DAĞILIMI VE GÖREVE BAŞLAMA TARİHİ

FATİHDOGANMEDYA | 23 Kasım 2025, 13:45 (TSİ) · Okuma süresi: 4 dakika

Atama ne zaman, nerede açıklanacak?

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı kılavuza göre 15 bin sözleşmeli öğretmen atamaları 24 Kasım 2025 tarihinde ilan edilecek. Adaylar atama sonuçlarını e-Devlet ya da MEB’in resmi duyuru ekranından öğrenebilecek.

Tercih ve atama süreci kısa hatırlatma

  • Tercihler elektronik ortamda 17–21 Kasım 2025 tarihleri arasında alındı.

  • Atamalar KPSS puanı ve MEB kriterlerine göre gerçekleştirildi; tercih ve kılavuz hükümleri uygulanacak.

Branş dağılımı ve kontenjanlar (öne çıkanlar)

Bakanlık tarafından ayrılan kontenjanlarda öncelik gösterilen branşlar ve bazı sayıların medyada paylaşılan dağılımları şu şekilde bildirildi: sınıf öğretmenliği, özel eğitim, din kültürü ve okul öncesi gibi alanlarda yüksek sayıda kontenjan ayrıldı — illere ve branşlara göre dağılım MEB kılavuzunda yer alıyor. (Detaylı il/branş listesi için MEB kılavuzuna bakınız.)

Göreve başlama tarihi ve diğer prosedürler

Ataması yapılan öğretmenlerin göreve başlama süreci; güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının tamamlanmasına bağlı. Bakanlık duyurusuna göre göreve başlama tarihi 19 Ocak 2026 olarak açıklandı.

Sonuçları nasıl sorgularım?

  1. e-Devlet (e-devlet şifrelerinizle giriş) — MEB atama sonuçları ekranı.

  2. MEB resmi web sitesi / duyurular sayfası.


Sıkça sorulan sorular (kısa cevaplar)

Atananlar ne zaman göreve başlayacak? — Güvenlik ve arşiv işlemleri tamamlandıktan sonra 19 Ocak 2026.
Sonuçlar anında e-Devlet’te mi görünür? — Evet; MEB duyurusu yayımlandıktan sonra e-Devlet üzerinden sorgulama mümkün.
Atama iptal veya itiraz süreci nasıl işler? — Kılavuzda belirtilen itiraz prosedürleri ve gerekçeler uygulanır; detaylar MEB kılavuzunda mevcut.

Okumaya Devam Et

Gündem

Rusya’dan özgür bir yaşam için kaçan genç Çeçen kadın nasıl öldü, failleri kim?

Yayımlandı

üzerinde

Rusya’dan özgür bir yaşam için kaçan genç Çeçen kadın nasıl öldü, failleri kim?

Tarih: 23 Kasım 2025
Saat: 0330 (Europe/Istanbul)
Okuma süresi: 4 dakika
Kategori: Dünya / İnsan Hakları

Yerevan’da bulunan Çeçen genç kadın Aishat Baymuradova’yı kim öldürdü? Resmi soruşturmada net cevap yok — aktivistler “namus cinayeti” ve zorla geri getirilme şüphesiyle uyarıyor

Rusya’nın Çeçenya bölgesinden kaçıp Ermenistan’a sığınan 23 yaşındaki Aishat (Ayshat) Baymuradova’nın Yerevan’daki bir evde ölü bulunması, cinayetin failleri konusunda belirsizliği koruyor. Ermeni polisi olayın aydınlatılması için soruşturma başlattı; insan hakları örgütleri ve bölge aktivistleri, Baymuradova’nın ya ailesi ya da kendisini geri getirdiği iddia edilen kişiler tarafından öldürülmüş olabileceğini söylüyor. Chechen yöneticileri ise iddiaları reddedip sivil hak savunucularını suçlamaya başladı.


Olayın kısa kronolojisi

  • 15 Ekim 2025: Arkadaşları Baymuradova’yı en son Instagram’dan tanıştığı bir arkadaşıyla görüşmek üzere çıktığını söyleyerek gördüklerini bildiriyor; ardından haber alınamıyor.

  • 20 Ekim 2025: Yerevan’daki kiralık bir dairede Baymuradova’nın cesedi bulundu; Ermeni polisi soruşturma başlattı. İlk raporlarda “boğulma/boğulmuş olma” ve “şüpheli ölüm” ifadeleri yer aldı; aktivistler “boğdurulma/boğularak öldürülme” iddiasını da gündeme getirdi.


“Kim öldürdü?” — Resmi durum

Resmi makamlar (Ermeni polisi) olayın failleri hakkında net bir isim açıklamadı; soruşturma sürüyor. Şu ana kadar polis tarafından resmi olarak kimlik ve fail beyanı yapılmadı. Dolayısıyla resmi olarak “kim öldürdü” sorusuna yanıt yok.


Aktivistlerin ve bağımsız medyanın iddiaları

  • İnsan hakları örgütleri ve bölge medyası, Baymuradova’nın Instagram aracılığıyla kandırılarak veya “arkadaş” görünümlü kişiler tarafından bir tuzağa çekilerek görüşmeye çağrıldığını; bu kişilerin Çeçenya bağlantılı kişilerle ilişkili oldukları yönünde şüpheler olduğunu bildiriyor. Bu nedenle bazı aktivistler, Baymuradova’nın zorla geri getirilme (forcible return) ya da akrabaları tarafından düzenlenen bir “namus cinayeti” sonucu hayatını kaybetmiş olabileceğini söylüyor. Novaya Gazeta Europe+1

  • NC SOS ve benzeri Kuzey Kafkasya yardım kuruluşları, benzer vakalarda akrabaların veya Çeçenya bağlantılı aktörlerin genç kadınları yurt dışından dahi izleyip bulabildiğine dikkat çekiyor; bu vakayı da bu bağlamda değerlendiriyorlar.


Chechnya yetkililerinin açıklaması

Chechnya’nın insan hakları yetkilileri ve bazı yerel temsilciler, olayla ilgili olarak NGO’ları ve “kriz merkezlerini” suçlamaya başladı; yetkililer, dış aktörlerin bu tür vakaları “abarttığını” iddia ediyor ve olayı hak savunucularının “Çeçenya’yı karalama” çabası olarak nitelendiriyor. Bu açıklamalar, faillerin kim olduğuna dair net bir kanıt sunmuyor; daha çok suçlamalar ve karşı-suçlamalar düzeyinde.


Benzer vakalar — sistematik bir sorun mu?

Son haftalarda yurtdışına kaçtıktan sonra şüpheli şekilde ölen veya geri götürülen Çeçen kadınlara ilişkin birden fazla olay medyada yer aldı. Örneğin Aliya Ozdamirova vakası (Gürcistan’dan Rusya’ya geri döndükten sonra cenazesinin kaldırılması) gibi olaylar, aktivistler tarafından “uluslararası takiple, zorla getirme ve aile içi/namus cinayetleri” örnekleri arasında sayılıyor. Uzmanlar, bu tür olayların tesadüfi olmadığını, bölgesel baskı ve Kafkasya’daki geleneksel yapıların etkisini gösterdiğini belirtiyor.


Ne biliyoruz, ne bilmiyoruz — açık sorular

  • Biliyoruz: Baymuradova Yerevan’da ölü bulundu; Ermeni polisi soruşturuyor; aktivistler “namus cinayeti” ve zorla geri getirilme şüphesi taşıyor.

  • Bilmiyoruz: Kimlerin doğrudan fail olduğu, hangi yöntemle öldürüldüğü konusunda adli bir resmi raporun (otopsi sonuçları ve şüpheli isimler) medyaya veya polise açık şekilde yansımış olması. Bu bilgiler soruşturma sonucunda netleşecek.


Uzman yorumu (kaynaklara dayanarak kısa analiz)

Hak savunucuları ve bağımsız bölge medyası, benzer vakalardaki örüntüleri dikkate alarak, ailenin ya da aileyle bağlantılı aktörlerin (bazen Kafkasya’daki güçlü çevrelerle bağlantılı kişiler) genç kadınları takip edip baskı kurabildiğini, bazen de yurt dışındaki izleri kesme veya geri getirme girişimlerinin cinayetle sonuçlandığını aktarıyor. Ancak tek tek vakalarda fail tespiti adli süreçlerle belirlenecektir; medya ve NGO raporları güçlü şüpheler bildiriyor ama adli kanıtın yerini alamaz


Sonuç — “Kim öldürdü?” sorusuna kısa yanıt

Resmi olarak: bilinmiyor. Ermeni polis soruşturmayı sürdürüyor. Bağımsız insan hakları örgütleri ve bölge medyası, Baymuradova’nın akrabaları veya onu geri getirttiği iddia edilen kişilerce öldürülmüş olabileceğini; bazı yerel yetkililerin ise olayı sivil toplum kuruluşlarının sorumluluğuna yıkmaya çalıştığını bildiriyor. Olaya ilişkin kesin cevap ancak adli soruşturma, otopsi ve delillerin açıklanmasıyla verilebilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar