Sağlık
Obezite Ameliyatı İçin Kurallar Değişti: Yeni Düzenlemeler ve Detaylar
Obezite Ameliyatı İçin Kurallar Değişti: Yeni Düzenlemeler ve Detaylar
Haber: Obezite Cerrahisinde Yeni Dönem Başlıyor
Tarih: 18 Kasım 2025 | Okuma Süresi: 4 dakika
Sağlık Bakanlığı, obezite cerrahisi alanında önemli bir düzenlemeye giderek Obezite Cerrahisi Klinik Protokolü‘nü yayınladı. Yeni protokol, ameliyat olacak hastaların kriterlerinden, cerrahların sertifikasyonuna ve hastanelerin teknik altyapısına kadar birçok standardı belirliyor. Bu adım, son yıllarda hızla artan obezite ameliyatlarına yönelik denetimleri artırmayı ve hastaların daha güvenli bir süreçten geçmelerini amaçlıyor.

Yeni Protokolde Hangi Değişiklikler Yer Alıyor?
Yeni düzenlemeye göre, Beden Kitle İndeksi (BKİ) değeri 35-40 arasında olan hastalar, artık ameliyat olabilmek için öncelikle bir obezite merkezinde multidisipliner bir tedavi sürecine girecek. Diyetisyen, psikolog ve endokrinoloji uzmanlarından oluşan ekiplerin takibinde, hastalar belli bir süre zayıflama programlarına tabi tutulacak. Bu programlara rağmen kilo veremeyen ve rapor düzenlenen hastalar, SGK kapsamında ameliyat hakkından yararlanabilecek.
BKİ değeri 40 ve üzerinde olan morbid obez hastalar için ise, doğrudan cerrahi tedavi seçeneği sunulabiliyor. Protokolün en dikkat çeken kurallarından biri ise BKİ 30’un altında olan hiçbir hastaya ameliyat yapılmayacak olması.
Aşağıdaki tablo, yeni protokol kapsamındaki BKİ kriterlerini ve uygulanacak prosedürleri özetlemektedir:
Beden Kitle İndeksi (BKİ) Yeni Protokol Kapsamındaki Prosedür
30’un altında Ameliyat yapılması kesinlikle yasak.
35-40 arası Önce obezite merkezlerinde tıbbi tedavi; başarısız olunursa cerrahi onay.
40 ve üzeri SGK kapsamında doğrudan cerrahi tedavi seçeneği.
Cerrah ve Hastaneler İçin Getirilen Yeni Standartlar
Protokol, ameliyatları gerçekleştirecek cerrahlar ve hastaneler için de sıkı şartlar getiriyor. Obezite cerrahisi yapacak genel cerrahi uzmanlarının, Sağlık Bakanlığı tarafından tescil edilmiş “Bariatrik Cerrahi Sertifikası” bulunması zorunlu hale geldi. Ameliyatların, ileri laparoskopik teknikler konusunda deneyimli bu cerrahlar tarafından yapılması öngörülüyor.
Hastane altyapısıyla ilgili olarak ise, yoğun bakım, endoskopi ve radyoloji üniteleriyle donanımlı merkezlerde bu ameliyatların yapılması şart koşuluyor. Bu şartlara uygun olmayan hastanelerde obezite cerrahisi yapılmasına izin verilmeyecek ve uymayanlara müeyyide uygulanacak. Ayrıca, tüm hasta verilerinin Sağlık Bakanlığı bünyesindeki bir veri tabanında toplanıp değerlendirileceği belirtiliyor.
Uzmanlar Yeni Düzenlemeyi Nasıl Değerlendiriyor?
Türk Obezite Cerrahisi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Oktay Banlı, yoğun hasta şikayetleri nedeniyle böyle bir protokol ihtiyacının doğduğunu belirterek, “Yoğun bakım, endoskopi ve radyoloji yönünden donanımlı hastanelerde bu ameliyatların yapılması şart” dedi. Banlı ayrıca, obezite ameliyatlarına yönelik özendirici, yanıltıcı ve yanlış bilgilendirici paylaşımların yapılmaması gerektiğinin altını çizdi.
Öte yandan, sektörde yaşanan bazı sorunlar da uzmanlar tarafından dile getiriliyor. Türk Obezite Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Taşkın, “SGK anlaşmalı özel hastane, geri ödeme alabilmek için mecburen hastaya önce kilo aldırıyor sonra ameliyat ediyor” iddiasında bulundu. Bu durum, ameliyat öncesi kilo verilmesi gereken normal prosedürün tam tersi bir uygulama olarak dikkat çekiyor.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkanı Prof. Dr. Sait Gönen ise bu uygulamanın tehlikelerine dikkat çekerek, “Dünyada hastalar ameliyattan önce forma sokulmaya çalışılırken bizde kilo aldırılıyor. Ameliyattaki komplikasyon riski daha da artıyor” ifadelerini kullandı.
Obezite Cerrahisinin Bilinen Riskleri Nelerdir?
Her cerrahi müdahalede olduğu gibi obezite ameliyatlarının da birtakım riskleri bulunuyor. Uzmanlara göre, en önemli komplikasyonlar dikiş hattında kaçak, kanamalar ve hayati tehlike oluşturabilen pulmoner emboli (akciğere pıhtı atması)’dir. Özellikle tüp mide ameliyatında kaçak oranı dünya genelinde yaklaşık %1 olarak kabul ediliyor.
Bu riskleri azaltmak için hastanın mümkün olduğunca erken hareket etmesi, kan sulandırıcı ilaçlar ve emboli çorapları kullanması gibi önlemler alınıyor. Ameliyat sonrası süreçte ise yeterli protein, vitamin ve mineral alımı için takviyelerin ömür boyu kullanılması gerekebiliyor.
Türkiye’nin Obezite Cerrahisindeki Yeri
Türkiye, yılda yaklaşık 17 bin ameliyat ile dünyada en çok mide ameliyatı yapılan ülkeler arasında ikinci sırada yer alıyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde kadınların %20.9’u, erkeklerin ise %13.7’si obez kategorisinde değerlendiriliyor. Toplamda ise nüfusun %30’unun obez, %35’inin ise fazla kilolu olduğu belirtiliyor.
Sonuç olarak, Sağlık Bakanlığı’nın yürürlüğe koyduğu bu kapsamlı protokol, obezite cerrahisini daha güvenli, denetlenebilir ve hakkaniyetli bir temele oturtmayı hedefliyor. Hem hasta sağlığını korumak hem de sektördeki olası suiistimallerin önüne geçmek için atılmış bu adımın, önümüzdeki dönemde obeziteyle mücadeleye yön vereceği öngörülüyor.
Sağlık
Ankara’da ‘sigara’ kabusu: 35 yıl içti, 3. evre gırtlak kanseri çıktı — Gırtlağının yarısı alındı, sesini korudu
Ankara’da ‘sigara’ kabusu: 35 yıl içti, 3. evre gırtlak kanseri çıktı — Gırtlağının yarısı alındı, sesini korudu
FatihDoganMedya | 16 Kasım 2025 — 17:30 (İstanbul)
Okuma süresi: 3 dakika
Afyonkarahisar’ın Çay ilçesinde yaşayan 56 yaşındaki Adalet Yıldız, altı ay süren boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve yutma güçlüğü şikâyetleriyle başvurduğu hastanede 3’üncü evre gırtlak (larinks) kanseri tanısı aldı. 35 yıla yakın, günde 1,5 paket sigara öyküsü olan Yıldız, Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz kliniğinde yapılan yaklaşık 7 saatlik parsiyel laringektomi (gırtlağın bir kısmının alınması) ameliyatıyla sağlığına kavuştu.

Vakadan detaylar
Afyonkarahisar’da yaşayan 56 yaşındaki çiftçi Adalet Yıldız, yaklaşık 6 aydır devam eden boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve yutma güçlüğü şikâyetleri üzerine çeşitli merkezlere başvurdu. Yapılan tetkikler sonucu 3’üncü evre gırtlak kanseri teşhisi kondu. Uzun yıllardır yoğun sigara kullanımı öyküsü olan Yıldız, son çare olarak gittiği Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi edildi; ekip, gırtlağın yarısını alarak parsiyel cerrahi uyguladı. Ameliyatın ardından hastanın genel durumu stabil, konuşma fonksiyonu korunmuş durumda.
Hastanın ve yakınlarının sözleri
Yıldız, ameliyat sonrası “en azından sesimi tamamen kaybetmedim” diyerek rahatladığını belirtti; sürecin kendisi ve ailesi için çok zor geçtiğini, artık kesinlikle sigarayı bırakacağını söyledi. Eşi ve çocukları da tedavi sürecinde birbirlerine destek olduklarını ifade etti. (Hastanın beyanları ve ameliyat bilgileri cerrahi ekibin açıklamalarıyla paraleldir.)
Cerrahın değerlendirmesi
Operasyonu gerçekleştiren ekip, bazı merkezlerde hastaya total laringektomi (gırtlağın tamamının alınması) önerildiğini ancak ayrıntılı değerlendirme ve görüntüleme sonrası parsiyel (kısmi) cerrahi planlandığını açıkladı. Parsiyel cerrahilerde amaç; tümörü çıkarmak ve mümkünse hastanın konuşma/nefes/yutma fonksiyonlarını korumaktır. Ekibin verdiği bilgiye göre şu an hasta konuşmaya başlanmış, beslenme hortumu birkaç gün içinde çıkarılacak ve rehabilitasyon sürecine alınacak.
Gırtlak kanseri ve sigara — kısa hatırlatma
Gırtlak kanseri, özellikle 50 yaş üstü erkeklerde daha sık görülür ve en güçlü risk faktörlerinden biri uzun süreli sigara içimidir. Ses kısıklığı, kalıcı boğaz ağrısı, yutma güçlüğü ve boyunda kitle en sık görülen belirtiler arasındadır. Erken tanı ile ses koruyucu tedaviler mümkün olsa da ileri evrelerde daha agresif tedavi gerekebilir.
Uzmanlardan tavsiye
Kulak burun boğaz hekimleri, iki haftadan uzun süren ses kısıklığı ve yutma güçlüğü gibi yakınması olanların bir KBB uzmanına başvurmasını; sigarayı bırakmanın hem kanser riskini hem de tedavi sonrası yaşam kalitesini artıracağını vurguluyor. Parsiyel cerrahiler belirli merkezlerde yapılabilen ve deneyim gerektiren işlemler olduğu için uygun cerrahi merkez seçimi önem taşıyor.
Sağlık
Nemlendirici sandığınızdan daha önemli
Modern hayatın temposu, şehir havasının hengâmesi, uykusuz geceler ve ekranların mavi ışığı derken, cildimizin kendi dengesini koruması mucizeye dönüşmüş durumda. İşte bu yüzden, basit gibi görünen o tüp nemlendiricinin aslında tahminimizden çok daha büyük bir rolü var.
Nemlendirici; cildin su kaybetmesini önleyen, adeta ince bir koruma kalkanı görevi gören bir dost. Su, cildin en temel ihtiyacı. Ama ne yazık ki cilt, suyu tutmak konusunda pek de başarılı değil. Rüzgâr, soğuk, sıcak, klima, hatta sabah-akşam yaptığımız temizleme rutinleri bile cildin doğal bariyerini zayıflatabiliyor. Nemlendirici ise bu bariyerin yeniden kurulmasına yardımcı oluyor. Yani mesele sadece “cildim yumuşak olsun” değil; mesele cildin kendi sağlığını sürdürebilmesi.
Biraz da dürüst olalım: Nemlendirici kullanmayı ihmal ettiğimiz günlerin faturası hemen çıkıyor. Kuruluk çizgi gibi beliriyor, makyaj pürüzlü duruyor, cilt solgunlaşıyor. Sonra da aynadaki ifadeye “Ben ne yaptım sana?” dercesine bakıyoruz. Oysa her gün düzenli sürdüğümüz hafif bir katman bile cildin nefes almasını, kendini yenilemesini ve dış dünyaya karşı daha dayanıklı olmasını sağlıyor.
Dermatologlar yıllardır anlatıyor: “Cilt tipi ne olursa olsun nemlendirici şart.” Yağlı ciltlerin bile. Çünkü nemli cilt dengede kalır; dengede kalan cilt de ne fazla parlamaya ne de fazla kuruluğa meyleder. Bu işin matematiği basit: Nem varsa canlılık vardır.
Belki de rutinin en sıradan görünen adımının aslında en değerli adım olmasının nedeni bu: Cildimize “Seninle ilgileniyorum” deme biçimimiz. Her gün birkaç saniyeye sığan bu minik ritüel, günün geri kalanında cildin bize daha iyi görünümle karşılık vermesi demek.
Kısacası, nemlendirici sadece bir kozmetik ürün değil; modern yaşamın yıpratıcı akışında cildimizin nefes borusu. Bugün aynaya baktığınızda cildiniz size ne söylüyor bilmem ama söylemek istediği bir şey varsa, dinlemeye başlamak için bir nemlendirici fena bir başlangıç değil.
Sağlık
İskoç bilim insanları Amazon’da “kuduz taşıyan vampir yarasalar” tehdidine karşı sahaya indi
İskoç bilim insanları Amazon’da “kuduz taşıyan vampir yarasalar” tehdidine karşı sahaya indi
Haber / FatihDoganMedya
Tarih: 11 Kasım 2025 — Saat: 15:30
Okuma süresi: ~5 dakika
Amazon ormanlarında vampir yarasaların (Desmodus rotundus) taşıdığı kuduz virüsünün insan ve hayvanlara bulaşma riski, İskoç araştırmacıların yürüttüğü saha çalışmalarıyla yeniden gündeme geldi. Glasgow Üniversitesi başta olmak üzere İskoç bilim insanları, Amazon’daki topluluklara yönelik biyolojik izleme, genetik takip ve yeni koruyucu stratejiler geliştiriyor.

Neden tehdit artıyor?
Araştırmacılar, iki temel faktörü işaret ediyor: iklim değişikliği nedeniyle yükselen sıcaklıklar ve insan kaynaklı arazi kullanımı değişiklikleri — ormanların tahribi, hayvancılık yayılması ve insansız alanların küçülmesi. Bu değişimler, vampir yarasaların besin kaynaklarını ve dağılımını etkileyerek insanların ve çiftlik hayvanlarının yarasalarla daha sık temas etmesine yol açıyor. Bilimsel çalışmalar iklim ve arazi kullanımındaki değişimlerin vampir yarasa popülasyonlarının yayılımını ve kuduzun taşınmasını kolaylaştırdığını gösteriyo
İskoç ekip ne yapıyor?
Glasgow merkezli ekipler, Amazon’un farklı bölgelerinde şu yöntemleri kullanıyor:
-
Yarasaların bağışıklık profillerini, genomik izlerini ve virüs hatlarını izlemek için örnek toplama ve genetik analiz.
-
Miniatürleştirilmiş izleme cihazlarıyla yarasaların göç yollarını takip ederek, kuduzun bölgesel yayılım haritalarını çıkarmak.
-
Topluluk bilgilendirme, hayvancılık uygulamalarının düzenlenmesi ve aşı/koruyucu kampanyalar için yerel kurumlarla iş birliği.
Bu araştırma, hem halk sağlığı hem de tarım ekonomisi açısından büyük öneme sahip: vampir yarasalar sıklıkla büyükbaş hayvanlara saldırıyor ve kuduz hayvancılıkta kayıplara, insanlarda ise ölümcül vakalara neden olabiliyor.
Bilimde yeni umut: yayılabilir aşı çalışmaları ve saha çözümleri
Bilim insanları yalnızca izlemekle kalmıyor; yeni müdahale yöntemleri de geliştiriliyor. Son dönemde yayınlanan araştırmalar, yarasalar arasında temas yoluyla geçebilecek “yayılabilir” aşı jelleri ve sosyal bakım davranışlarını kullanarak aşılama stratejileri üzerinde umut verici sonuçlar veriyor. Bu tür yenilikler, sahada kitlesel aşılamaya kıyasla daha pratik ve maliyet etkin çözümler sunabilir. Ancak uygulamaya geçmeden önce etik ve ekolojik değerlendirmeler gerekiy
Risk ne kadar ciddi? — Uzman uyarısı
Kuduz, merkezi sinir sistemine ulaştığında hemen daima ölümcüldür; bu yüzden ısırık veya temas şüphesinde hızlı tıbbi müdahale şart. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve ulusal sağlık otoriteleri, şüpheli ısırık vakalarında derhal yara temizliği ve post-exposure prophylaxis (PEP) uygulamasını öneriyor. Amazon gibi kırsal alanlarda sağlık erişimi sınırlı olabilir; bu da riskin daha da büyümesine neden oluyor.
Yerel etkiler ve alınabilecek basit önlemler
-
Kırsal topluluklarda hayvan barınaklarının kapatılması ve gece kapılarının güvenli tutulması, yarasa erişimini azaltır.
-
Büyükbaş hayvan aşılamaları ve yarasa popülasyonunun doğal dengesini bozmadan yönetilmesi (kireç/sürü kontrolünden kaçınma) önem taşıyor.
-
Isırık durumunda: hemen yarayı sabun ve bol suyla yıkayın, tıbbi merkeze başvurun ve yerel sağlık yetkililerine haber verin. (WHO/CDC önerileri).
Ne değişecek?
İskoç ekiplerin Amazon’daki verileri, bölgesel sağlık stratejilerinin şekillenmesine yardımcı olabilir: erken uyarı sistemleri, hedeflenmiş aşılama kampanyaları ve hayvancılık uygulamalarında değişiklikler potansiyel olarak hem insan hayatını kurtarır hem de ekonomik kayıpları azaltır. Ancak başarı, yerel yönetimler, sağlık otoriteleri ve toplulukların iş birliğine bağlı.
Özet (kısa): Glasgow ve diğer İskoç araştırma grupları, Amazon’da vampir yarasa kaynaklı kuduzun izlenmesi ve kontrolü için genetik takip, saha çalışmaları ve yenilikçi aşı stratejileri geliştiriyor. İklim değişikliği ve arazi kullanımı değişiklikleri tehdidi artırıyor; vakalarda hızlı tıbbi müdahale hayat kurtarıyor.
-
Sağlık1 hafta önceBebek mamalarında botulizm tehlikesi — 13 bebek hastaneye kaldırıldı
-
Ekonomi1 hafta önceMilyonları ilgilendiriyor: Yıllık izinlerde yeni dönem başlayabilir
-
Sağlık1 hafta önceMilyonlarca Kişinin “Ekmek Düşmanı” Olmasının Suçu Glüten Değil — Melbourne Üniversitesi’nden Çarpıcı Sonuçlar
-
Spor1 hafta önceBeşiktaş’ın Antalya zaferi: Abraham, Djalo ve Jota’dan 3 gollü galibiyet!
-
Gündem2 gün önceKörfez’de dehşet: Eski eşini darbedip, ilişkisi olduğunu iddia ettiği arkadaşını cadde ortasında bıçaklayarak öldürdü — Şüpheli tutuklandı
-
Sağlık1 hafta önceİskoç bilim insanları Amazon’da “kuduz taşıyan vampir yarasalar” tehdidine karşı sahaya indi
-
Ekonomi1 hafta önceİzmir’de su krizi: Yer altı rezervleri de tükendi — “Tahtalı’da seviye tarihsel dipte”
-
Spor1 hafta önceSON DAKİKA — Eyüpspor Başkanı Murat Özkaya adliyeye sevk edildi
