Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

NASA’dan nükleer yakıt testi: Mars’a gidiş süresi kısalabilir

Yayımlandı

üzerinde

Bir gün Mars’a gidecek ilk insanlar, nükleer bir reaktör tarafından çalıştırılan bir roketle yolculuk yapabilir.

Ancak bunun gerçekleşmesi için nükleer termal itki (NTP) teknolojilerinin daha kat etmesi gereken uzun bir yol var.

Astronotları nükleer bir roketle uzaya fırlatmadan önce bu teknolojinin önemli gelişmeler kaydetmesi gerekiyor.

UZAY UÇUŞU KOŞULLARINA DAYANABİLİYOR

Bununla birlikte, bu ayın başlarında General Atomics Electromagnetic Systems (GA-EMS), ile iş birliği içinde NTP roketlerini kullanma yolunda önemli bir kilometre taşına ulaştı.

Alabama’daki NASA Marshall Uçuş Merkezi’nde General Atomics, yeni bir NTP reaktör yakıtını test ederek bu yakıtın uzayın aşırı koşullarında çalışıp çalışamayacağını belirlemeye çalıştı.

Şirket yetkililerine göre, testler yakıtın uzay uçuşunun zorlu koşullarına dayanabileceğini gösterdi.

“BİR ADIM DAHA YAKLAŞTIRDI”

General Atomics başkanı Scott Forney, yaptığı açıklamada, “Yakıtın bu operasyonel koşullarda hayatta kalabileceğini kanıtlayan olumlu test sonuçları bizi cesaretlendirdi ve güvenli, güvenilir nükleer termal itkinin cislunar ve derin uzay görevleri için potansiyelini gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaştırdı.” dedi.

General Atomics, yakıtı test etmek için örnekleri aldı ve sıcak hidrojen kullanarak sıcaklığı hızla 2300 santigrat dereceye yükselten altı termal döngüye tabi tuttu.

Yakıtın bu koşullara nasıl dayanacağını test etmek için General Atomics, ek koruyucu özellikler içeren testler gerçekleştirerek farklı malzeme iyileştirmelerinin yakıtın nükleer reaktöre benzer koşullarda nasıl performans gösterdiğine dair daha fazla veri topladı. Şirkete göre, bu tür testler ilk kez gerçekleştirildi.

MEVCUT ROKET MOTORLARINDAN İKİ İLA ÜÇ KAT DAHA VERİMLİ

NASA ve General Atomics, yakıtı 2.727 santigrat kadar çıkan sıcaklıklara maruz bırakarak test etti ve bu sıcaklıklarda bile başarılı performans gösterdiğini belirledi.

Sonuçlar, bu yakıtı kullanan bir NTP sisteminin mevcut roket motorlarına kıyasla iki ila üç kat daha verimli çalışabileceğini gösteriyor.

NASA’nın NTP roketleri geliştirmek istemesinin ana nedenlerinden biri, bu roketlerin günümüzde kullanılan geleneksel kimyasal yakıtlı roketlerden çok daha hızlı olabilmesi.

Daha hızlı bir yolculuk süresi, astronotlar için riskleri azaltabilir. Daha uzun seyahatler, daha fazla erzak ve astronotları destekleyecek daha sağlam sistemler gerektirir.

2027’DE GÖSTERİM UÇUŞU GERÇEKLEŞTİRMEYİ PLANLIYOR

Ayrıca uzayda geçen süre arttıkça, astronotların maruz kaldığı kozmik radyasyon miktarı da artar. Daha kısa uçuş süreleri bu riskleri azaltabilir ve derin uzayda insanlı keşif misyonlarını daha mümkün hale getirebilir.

2023 yılında NASA ve İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA), NASA’nın insanlı bir uzay aracını Mars’a gönderebilmesi için bir nükleer termal roket motoru üzerinde çalıştıklarını duyurdu. Ajans, 2027 gibi erken bir tarihte bir gösterim uçuşu gerçekleştirmeyi umuyor.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

NASA’da kriz: 4 bin çalışan istifa ediyor

Yayımlandı

üzerinde

medyasının yayınladığı haberlere göre, uzay ajansı ‘nın büyük bütçe kesintileri ve liderlik belirsizliği ile karşı karşıya kalması nedeniyle, 4 bine yakın çalışanı, istifa başvurusunda bulundu.

CBS News’in haberine göre, Trump yönetiminin federal harcamaları azaltma çabalarının bir parçası olan ertelenmiş istifa programı, NASA’nın çalışan sayısını yaklaşık 18 binden 14 bine düşürebilir. Ajansa göre, bu rakam normal yolla işten ayrılan yaklaşık 500 çalışanı da içeriyor.

NASA sözcüsü Cheryl Warner, ajansın operasyonlarını düzene sokmak için çalıştığı bu dönemde güvenliğin en önemli öncelik olmaya devam ettiğini söyledi. “NASA, Ay ve Mars dahil olmak üzere keşif ve inovasyonun altın çağına bağlılığını sürdürüyor” dedi.

Satın alma girişimi, Hükümet Verimliliği Bakanlığı tarafından başlatıldı ve dün gece yarısı sona erdi. NASA, ilk turda yaklaşık 870 çalışanın başvurduğunu, ikinci turda ise 3 bin çalışanın başvurduğunu açıkladı.

BÜTÇE YÜZDE 25 AZALIYOR

Toplu istifalar, kurumda artan belirsizlik ortamında gerçekleşti. Yönetimin 2026 mali yılı bütçe önerisi, NASA’nın fonunu yüzde 25 oranında keserek 24 milyar dolardan 18 milyar dolara düşürecek, bu da personel ve paydaşlar arasında endişe yarattı.

Bu kargaşaya ek olarak, ABD Başkanı Donald Trump, SpaceX kurucusu Elon Musk ile kamuoyunda yaşanan çatışmanın ardından, ajansı yönetmesi için aday gösterdiği milyarder astronot Jared Isaacman’ın adaylığını geri çekti. Ulaştırma Bakanı Sean Duffy, bu ayın başlarında geçici yönetici olarak atandı.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

iOS 26 güncellemesi ne zaman gelecek? İOS 26 güncellemesi alabilecek ve alamayacak telefon modelleri listesi

Yayımlandı

üzerinde

Yeni sürümle birlikte bazı eski cihazlar güncelleme desteğini kaybediyor. iPhone 11 serisi, iPhone XR, iPhone XS ve daha eski modeller, iOS 26 kapsamı dışında bırakıldı. Bu cihazlar, iOS 25 ile yola devam edecek ancak yeni özelliklerden ve bazı güvenlik güncellemelerinden mahrum kalacak.

Destek dışı kalan bazı modeller:

iPhone 11, 11 Pro, 11 Pro Max

iPhone XS, XS Max

iPhone XR

iPhone X ve daha eski modeller

iPhone SE (1. ve 2. nesil)

Okumaya Devam Et

Teknoloji

İnsan genomunda gizli bir hayalet kod bulundu

Yayımlandı

üzerinde

İnsanlık, 1869’da İsviçreli hekim Friedrich Miescher’in ’yı ilk kez izole etmesinden bu yana genom biliminde muazzam bir yol kat etti. Bu yolculuğun dönüm noktalarından biri ise 1940’larda sitogenetikçi Barbara McClintock’un “zıplayan genler” olarak da bilinen hareketli öğeleri (transposable elements, TE) keşfetmesiydi.

Onlarca yıl sonra, İnsan Genomu Projesi bu öğelerin insan genomunun yüzde 45’ini oluşturduğunu ortaya koydu. Bu öğeler, milyonlarca yıl boyunca “kopyala-yapıştır” mekanizmasıyla genomda yayılmayı başarmıştı.

Şimdiyse bir grup araştırmacı, zıplayan genleri derinlemesine araştırarak insan genomunu etkileyen “hayalet kodları” ortaya çıkardı.

ÇÖP DNA’LARIN ÖNEMİ

Zıplayan gen dizileri, birbirine son derece benzediği ve sık tekrarlandığı için uzun süre “çöp DNA” olarak küçümsenmiş ve eski virüslerden kalma genetik kalıntılar olarak görülmüştü.

Son yıllarda ise bu bakış açısı değişmeye başladı. insanları artık zıplayan genlerin genom işlevi, kromozom evrimi, türleşme ve genetik çeşitlilikte önemli roller oynayabileceğini düşünüyor.

Bilim dünyasını heyecanlandıran yeni bir uluslararası araştırmada bu gizemli dizileri analiz etmek için yepyeni bir yöntem geliştirildi ve gen ifadesinden sorumlu gizli kalıplar ortaya çıkarıldı. Araştırma hakemli bilimsel dergi Science Advances’ta yayınlandı.

Kyoto Üniversitesi’nden çalışmanın ortak yazarı Fumitaka Inoue, “Genomumuz uzun zaman önce dizilendi ama pek çok bölümünün işlevi hâlâ bilinmiyor” diyerek zıplayan genlerin anlaşılmasının genetik biliminin en büyük gizemlerinden birini çözebileceğini belirtti.

YENİ BİR YAKLAŞIM

Araştırma ekibi, zıplayan genleri daha iyi anlayabilmek için onları sınıflandırmada yeni bir yaklaşım benimsedi. Geleneksel araçlar yerine, bu dizileri hem evrimsel ilişkilerine hem de primat genomundaki koruma düzeylerine göre gruplandırdılar.

Özellikle MER11 adlı bir zıplayan gen ailesine odaklanan araştırmacılar, bu dizileri MER11_G1’den G4’e kadar dört alt gruba ayırdı. G1 en eski evrimsel dizileri, G4 ise en genç olanları temsil ediyordu.

MER11 ailesine bu yeni bakış açısıyla bakan ekip, bu grupların genom içinde düzenleyici bir işlev üstlenebileceğini ortaya koydu. Yani bu diziler, özellikle insan gelişiminin erken aşamalarında gen ifadesini açıp kapayan anahtarlar gibi davranıyor olabilir.

Gen ifadesini açıp kapamak, bir genin aktifleşip pasifleşmesini kontrol etmek anlamına geliyor. Gen ifadesi açıksa gen çalışıyor demektir, yani o genin taşıdığı talimatlara göre bir protein üretilir. Gen ifadesi kapalıysa gen devre dışıdır; protein üretimi gerçekleşmez.

EN GENÇ GRUP EN GÜÇLÜ ETKİYE SAHİP

Araştırmacılar, “lentiMPRA” adı verilen özel bir teknik de kullandı. İnsan kök hücreleri ve erken dönem sinir hücreleri üzerinde 7 bin MER11 dizisi test edildi.

Sonuçlar, en genç grup olan MER11_G4’ün gen ifadesi üzerinde en güçlü etkiye sahip olduğunu gösterdi. Araştırmaya göre bu grup, gen gelişimini ve tepkisini etkileyen kısa DNA dizilerini, yani “düzenleyici motifleri” kullanıyor.

Bu grubun evrimsel geçmişini izleyen bilim insanları, kadim virüslerden miras alınan DNA dizilerinin halen primat genomunun şekillenmesinde ve işlemesinde aktif rol oynayabildiğini ortaya koydu.

İnsan genomunu anlama yolculuğu 150 yılı aşkın süredir devam etse de, her yeni buluşta şaşırtmaya devam ediyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar