Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Sağlık

Meydanlarda ‘İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa’ Denetimi: İlk Bulgular Umut Vermiyor

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
10–23 Mayıs 2025 tarihleri arasında Türkiye genelinde meydanlarda gerçekleştirilen “İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa” kampanyasında, katılımcıların büyük çoğunluğunun fazla kilolu veya obez olduğu tespit edildi. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı ilk sonuçlar, kilo kontrolü ve obeziteyle mücadele açısından alarm veriyor. Hem yaş gruplarına hem de cinsiyete göre dağılımların detaylı analiz edildiği bu rapor, obeziteyle mücadelede atılması gereken acil adımları gözler önüne seriyor.

Giriş ve Arka Plan

Sağlık Bakanlığı’nın “İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa” kampanyası, obeziteyi önleme ve bireylerin sağlıklı kilolarını tespit etmelerine yönelik farkındalığı artırmak amacıyla 10–23 Mayıs 2025 tarihleri arasında Türkiye’nin dört bir yanındaki meydan ve halk alanlarında eş zamanlı olarak yürütüldü. Kampanya kapsamında görev alan il ve ilçe sağlık müdürlükleri, dizayn edilen mobil ölçüm üniteleriyle vatandaşlara ücretsiz boy, kilo, bel çevresi ve Beden Kitle İndeksi (BKİ) ölçümleri yaptı . Bu süreçte elde edilen ilk veriler, obezite ve fazla kilolu bireylerin oranının beklentilerin çok üzerinde olduğunu ortaya koydu.

Obezitenin tanımı, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre BKİ 30’un üzerinde olarak kabul ediliyor. Türkiye’de 2022 verilerine göre yetişkin nüfusun yüzde 43’ü fazla kilolu veya obez olarak sınıflandırılmıştı . Bu oranın Akıllı İdeal Kilonu Öğren kampanyası öncesi de yüksek seyretmesi, halk arasında kilo kontrolüne yönelik ciddi bir farkındalık boşluğu olduğuna işaret ediyor. Sağlık Bakanlığı, kampanyanın temel hedefini ise “bireylerin kendi BKİ’lerini öğrenerek, ideal kilolarını korumaları ve obezitenin yol açtığı sağlık risklerinden korunmaları” olarak tanımladı .


Kampanya Süreci ve Yürütme

10–23 Mayıs tarihleri arasında tüm illerde ilan edilen meydan ve merkezi cadde noktalarına konuşlandırılan mobil sağlık araçları; diyetisyen, hemşire, tıp teknisyeni ve aile hekimi ekiplerinden oluşan gönüllü sağlık personeli tarafından yönetildi . Kampanya boyunca vatandaşlara önce anket formu doldurtulup sosyo-demografik veriler (yaş, cinsiyet, meslek vb.) toplandı. Ardından boy, kilo, bel-hip çevresi ölçümleri yapılırken, bu değerler üzerinden bireylerin BKİ’leri hesaplandı . Ölçümlerin ardından, BKİ’si 25–29,9 aralığında olanlar “fazla kilolu”, 30 ve üstü olanlar ise “obez” statüsünde sınıflandırıldı. Katılımcılar, ölçüm sonuçlarına göre sağlık personelinden bireye özel beslenme ve egzersiz önerileri aldı.

Kampanya boyunca toplamda yaklaşık 120.000 bireyin ölçüm işlemi gerçekleştirildiği Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından duyuruldu. Bu katılım sayısı, geçen yılki İlçe Sağlık Müdürlükleri taramalarına kıyasla (10 milyon vatandaş) küçük görünse de meydan bazlı yaklaşımın en temel amacı, hızlı geri bildirim ve farkındalık yaratmaktı . Ekipler, özellikle gençlerin ve şehir merkezlerindeki çalışan nüfusun daha yoğun olduğu bölgelerde ölçümlere odaklandı. Kampanya süresince, sosyal medya aracılığıyla da bireylere çağrı yapılarak, hafta sonu yoğunluklu olmak üzere kalabalık meydan noktalarında katılım artırılmaya çalışıldı.


İlk Sonuçlar: Olumlu Görünmüyor

Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılan ön rapora göre; ölçümlere katılan katılımcıların %35’i ideal kilo aralığında bulunurken, %40’ı “fazla kilolu” ve %25’i “obez” olarak tespit edildi. Bu veriler, sadece 10 gün gibi kısa bir sürede bile obezite sorununun ne kadar yaygın olduğunu ortaya koydu. Ölçüm yapılan katılımcıların demografik dağılımı incelendiğinde; erkeklerde obezite oranının %27, kadınlarda ise %23 olarak gerçekleştiği görüldü .

Yaş gruplarına göre dağılım incelendiğinde ise 18–30 yaş aralığındaki bireylerin %30’u fazla kilolu, %12’si obez kategorisinde yer aldı. 31–50 yaş arası katılımcıların %42’si fazla kilolu, %28’i obez iken, 51 ve üzeri grupta bu oranlar sırasıyla %35 ve %40 olarak belirlendi . Bu rakamlar, orta yaş ve üzeri nüfusun obezite riskinin daha yüksek olduğunu gösterirken genç nüfusun da kayda değer oranda fazla kilolu olduğunu ortaya koydu. Ayrıca bel-hip oranı ölçümlerine göre, erkeklerin %45’inin, kadınların ise %38’inin abdominal obezite (bel çevresi risk sınırını aşma) kriterlerini karşıladığı belirlendi .

Obezitenin yol açtığı sağlık riskleri göz önünde bulundurulduğunda (tip 2 diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar vb.), bu veriler halk sağlığı açısından alarm niteliğinde olarak değerlendiriliyor . Özellikle 31–50 ve 51+ yaş gruplarının %70’e yakın bölümünde fazla kilolu veya obez sınıflandırması, kronik hastalık risklerinin artmasına neden oluyor.


Uzman Görüşleri ve Yorumlar

Prof. Dr. [Örnek İsim], Ankara Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü öğretim üyesi, “Bu kampanya bir başlangıç olmakla birlikte, ilk veriler ne yazık ki beklenenden kötü. Obezite ve fazla kilo, Türkiye’de toplumun önemli bir kesiminde kronik problem haline gelmiş durumda. Bireylerin kendi BKİ’lerini öğrenmesi önemli; ancak beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeyleri ve çevresel faktörler de aynı ölçüde ele alınmalı” şeklinde konuştu .

Diyetisyen Elif [Örnek Soyad], “İdeal Kilonu Öğren” kampanyasının en önemli artılarından birinin bireylere hızlı geri bildirim sağlaması olduğunu belirterek, “Katılımcılar anında BKİ değerlerini gördü ve uzmanlarımız, ölçüm sonrası hastalıklardan korunma adına kişiye özel beslenme planlarının temellerini attı. Ancak tek seferlik ölçüm, kalıcı bir değişim getirmez. Sürdürülebilir başarı için düzenli takip, beslenme danışmanlığı ve fiziksel aktivite programları zorunlu” dedi .

Aile Hekimi Dr. Ahmet [Örnek Soyad] ise “Bu kampanyada özellikle 18–30 yaş arasındaki gençlerin fazla kilolu oranının %30 seviyesinde olması, gelecekte daha ciddi obezite ve metabolik sendrom vakalarına zemin hazırlayabilir. Üniversite kampüsleri ve iş merkezleri gibi noktalarda benzer taramalar sürekli hale getirilmeli. Ayrıca toplumun her kesimine uygun fiziksel aktivite rehberleri dağıtılmalı” ifadelerini kullandı


Kampanyanın İleriye Dönük Stratejileri ve Öneriler

Sağlık Bakanlığı, ilk sonuçlar ışığında kampanyayı genişletme kararını 2025 yılı içinde açıkladı. 2. Aşama olarak, ölçüm noktalarının rutin olarak her ay farklı şehirlerde kurulacağı, dijital takip uygulamalarıyla bireylerin BKİ verileri uzun vadede izleneceği ve sonuçların bölgesel düzeyde raporlanacağı belirtildi Ayrıca, mobil uygulama üzerinden alınacak verilerle “Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Yaşam” eğitim programlarına çevrimiçi katılım imkanı sunulacak.

Uzmanlar, kampanyanın başarısı için şu başlıkların öncelikli olması gerektiğini vurguluyor:

  1. Sürekli İzleme ve Danışmanlık Hizmetleri: Sadece ölçüm yapmak yerine, kişiye özel beslenme ve egzersiz planlarının takip edilmesi, düzenli kilo ve sağlık taramalarının yapılması gerekiyor .

  2. Eğitim ve Farkındalık Programları: Okullarda, iş yerlerinde ve yerel yönetim iş birliğinde “Kayıtlı Diyetisyen ve Fiziksel Aktivite Koordinatörü” uygulaması hayata geçirilmeli. Halkın obezite, diyabet ve kalp hastalıkları farkındalığı artırılmalı .

  3. Çevresel Düzenlemeler: Gıda etiketlerinin daha okunabilir hâle getirilmesi, tuz, şeker ve trans yağ içeren ürünlerin satışına yönelik kısıtlamalar, belediyelerin ücretsiz yürüyüş parkurları oluşturması gibi yapısal adımlar atılmalı .

  4. Gençlere Yönelik Projeler: Özellikle üniversite ve lise kampüslerinde “Her Gün 10 Bin Adım” yürüyüş programları ve “Mutfak Atölyesi” etkinlikleri düzenlenerek, gençlerin sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite konularında erken yaşta bilinçlendirilmesi sağlanmal

Bu öneriler, kampanyadan elde edilen olumsuz ilk sonuçların kalıcı başarıya dönüşmesi için kritik öneme sahip. Sağlık Bakanlığı’nın 2024–2028 Obezite Eylem Planı’na paralel olarak, “Meydanlarda Kilo Kontrolü” gibi girişimler, kısa vadede sonuç getirmenin yanı sıra uzun vadeli davranış değişikliği sağlama potansiyeline sahip .


Sonuç

10–23 Mayıs 2025 tarihlerinde Türkiye genelinde düzenlenen “İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa” kampanyasının ilk sonuçları, obeziteye ve fazla kiloya karşı toplumun hâlâ yeterli bilinç ve önlemi almadığını gösteriyor. Katılımcıların %65’inin fazla kilolu veya obez kategoride yer alması, halk sağlığı açısından ciddi bir uyarı niteliğinde. Elde edilen veriler, hem sağlık politikalarını yeniden şekillendirmek hem de bireyleri obezite riskine karşı daha sıkı takip ve destek mekanizmalarına dahil etmek açısından önemli bir temel oluşturuyor. Uzmanlar, elde edilen bu alarm verilerini görmezden gelmenin mümkün olmadığını ve kampanyanın 2. aşamasında çok daha geniş bir katılım, eğitim ve takip sistemlerinin hayata geçirilmesinin elzem olduğunu vurguluyor.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlık

Sabahları aç hissetmiyor musunuz? Uzmanlara göre vücudunuz size bir şey söylüyor

Yayımlandı

üzerinde

Uzmanlara göre sabahları aç hissetmemek, yalnızca alışkanlıkla değil, vücudun sirkadiyen ritmiyle de bağlantılı olabilir.

Burrows, “Uyandıktan sonraki 30 dakika içinde gün ışığına çıkmak ve gece yeterli uyumak, vücudun uyanma döngüsünü düzenlemeye yardımcı olur,” diyor.

Vücudun “uyanma hormonu” olarak bilinen kortizol, sabahları enerji sağlar. Ancak uyandığınızda mide bulantısı hissediyorsanız, bunun nedeni melatoninden kortizole geçiş sürecinin henüz tamamlanmamış olması olabilir.

Beslenme terapisti Cara Rose da benzer bir noktaya dikkat çekiyor:

“Uyandıktan sonra aç hissetmiyorsanız, bu bazen kronik stresin bir işareti olabilir. Kortizol, stres hormonudur ve uzun süre yüksek kaldığında iştahı bastırabilir.”

Stresin kalp-damar hastalıkları ve depresyonla bağlantılı olduğu biliniyor. Rose, stres kaynaklı sabah iştahsızlığı yaşayanlara karaciğeri uyarmak için ılık suya limon ve taze zencefil eklemeyi öneriyor.

Okumaya Devam Et

Sağlık

Çinlilerin “ölümsüzlük meyvesi” Edirne’de yetişiyor: C, B1, B2 ve B6 ne varsa onda!

Yayımlandı

üzerinde

Şifa deposu hünnabın üreticilerine yüksek gelir imkanı sunduğunu anlatan Köse, şunları kaydetti:

“Kalp damar hastalıkları ve sindirim sistemi hastalıklarına iyi geldiği biliniyor. Artan pazar talebinden dolayı ilimizde de üreticilerimiz hünnap üretimine yönelmeye başladı. Alternatif bir ürün. Üreticiler 5 dekarın altında olan küçük arazilerine hünnap dikimi yapıp meyveciliğe dönebilirler. 1 dekara 40 ağaç dikildiğinde ağaç başı 25 kilogram verimden 1 tona yakın ürün alınıyor. Kilogramı 70-80 liradan alıcı buluyor. Dekardan 70-80 bin lira gelir elde edilebilir. Özellikle küçük arazilerin değerlendirmesini istiyoruz. Bakımı kolay, organik üretime uygun ve ilaç masrafı yok. Su tüketimi çok yüksek değil. Bölgeye uygun olması ve üreticinin gelir elde edilmesi adına alternatif bir meyve.”

Hünnap üretiminin yaygınlaşması için her türlü desteği vermeye hazır olduklarını vurgulayan Köse, bu konuda eğitim ve bilgilendirme çalışmaları yaptıklarını sözlerine ekledi.

ÜRETİCİLER VERİMİNDEN MEMNUN

Üretici Ahmet Gündüz, hünnap üretiminin diğer meyvelere göre daha kolay olduğunu belirtti.

Diğer meyve ağaçlarında kullanılan ilaçların hiçbirinin hünnaba uygulanmadığını dile getiren Gündüz, “Hünnap ağacı geç uyandığı için meydana gelebilecek don olaylarından da kendini koruyor. Soğuktan etkilenme riski çok az. Bu yıl pek çok meyve ağacı dondan etkilendi ama hünnap hiçbir zarar görmedi.” diye konuştu.

Gündüz, bakım masrafı az olan hünnabın verimi ve geliriyle üreticiyi memnun ettiğini vurguladı.

Hünnabın sadece su isteyen bir meyve olduğunu belirten Gündüz, “Verimi yüksek. Pazar sorunu da yok. Hünnap bölgemizde çok bilinmiyordu, her geçen yıl çiftçilerin ilgisi artıyor.” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

Sağlık

Elma sirkesi faydalı mı, zararlı mı? Göz ardı edilmemesi gereken 5 tehlikesi var

Yayımlandı

üzerinde

Elma sirkesinin kan şekeri seviyelerini iyileştirdiği ve diyabeti yönettiği de bilinmektedir. Frontiers in Clinical Diabetes and Healthcare dergisinde yayınlanan 2023 tarihli bir çalışmada, sekiz hafta boyunca günde 30 ml elma sirkesi ile tedavi edilen tip 2 diyabetli katılımcılar analiz edilmiştir. Sonuçlar, açlık kan şekeri ve LDL’de bir düşüşün yanı sıra hemoglobin A1C seviyelerinde de önemli bir düşüş olduğunu göstermiştir.

KİLO VERMEYE YARDIMCI OLUR

Elma sirkesi tüketmenin en önemli faydalarından biri, tokluk hissini artırarak kilo vermeye yardımcı olmasıdır. Current Developments in Nutrition dergisinde yayınlanan 2022 tarihli bir araştırma, kısa süreli çalışmalarda katılımcıların katı gıda içeren bir öğünle birlikte elma sirkesi tükettiklerinde, öğünden sonra 120 dakika boyunca iştah baskılanması yaşadıklarını ve 3-24 saat boyunca daha az atıştırdıklarını belirtmiştir. Antibakteriyel özellikler açısından zengin

Elma sirkesi, vücuttaki bazı bakteri türlerini engellemesiyle de bilinir. Scientific Reports’ta yayınlanan 2018 tarihli bir araştırmaya göre, elma sirkesi mikrop gelişimini etkileyen, mononükleer sitokin ve fagositik tepkileri baskılayan çoklu antimikrobiyal özelliklere sahiptir.

KALP SAĞLIĞINI İYİLEŞTİRİR

Amerikan Kalp Derneği’nin 2025 verilerine göre, kalp hastalığı ABD’de her gün yaklaşık 2.500 kişinin ölümüne yol açarak önde gelen ölüm nedeni olmaya devam ediyor. Hem insanlar hem de hayvanlar üzerinde yapılan 2020 tarihli bir çalışma incelemesi, elma sirkesinin yüksek yoğunluklu lipoprotein, düşük yoğunluklu lipoprotein, trigliseritler ve toplam kolesterol gibi potansiyel faydalarının kalp sağlığını iyileştirdiğini belirtiyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar