Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Politika

Kurtuluş Savaşı’nın “Halide Onbaşı”sı: Halide Edib Adıvar’ın Milli Mücadele Serüveni

Yayımlandı

üzerinde

Yayın bilgisi: 30 Ağustos 2025 | 11:05 · Okuma süresi: 4 dakika
Haber / FATİHDOGANMEDYA

İstanbul’dan Cepheye: Bir Kadın, Bir Milletin Sesi
Halide Edib Adıvar — kamuoyunda sıkça anıldığı şekilde “Halide Onbaşı” — 1884 doğumlu, edebiyatçı, gazeteci ve Milli Mücadele’nin aktif isimlerinden biridir. Hem İstanbul’daki mitinglerde yaptığı etkili konuşmalar hem de Anadolu’ya geçip sahada katkıda bulunmasıyla dönemin simge isimleri arasında yer alır

Mitinglerden Cepheye: 1919–1921 yılları

İzmir’in işgalinin ardından 1919 yazında düzenlenen Fatih, Üsküdar ve Sultanahmet mitinglerinde Halide Edib’in yaptığı konuşmalar, halkı işgale karşı harekete geçirmek bakımından büyük etki yarattı. Sultanahmet’teki hitabeti özellikle dönemin kamuoyunda geniş yankı buldu; bu konuşmalar Millî Mücadele’nin moral cephesine ciddi katkı sağladı.

1920 yılında eşiyle birlikte gizlice Anadolu’ya geçerek Milli Mücadele saflarında yer alan Halide Edib’e, sivil bir katılımcı olmasına rağmen cephedeki hizmetleri karşılığında önce “onbaşı”, daha sonra “üstçavuş” rütbeleri verildi. Saha çalışmalarında hem haberleşme hem de lojistik yönlerde rol üstlendi; ayrıca cephe gerisinde moral ve örgütleme faaliyetlerine katıldı.

Gazetecilik ve Anadolu Ajansı

Halide Edib sadece cephede bulunmadı; aynı zamanda döneminin önemli gazetecilik çalışmalarına da imza attı. Yunus Nadi gibi isimlerle birlikte Anadolu Ajansı’nın kuruluş aşamasında yer alması ve savaş sırasında basın-yayın faaliyetlerine katkı vermesi, onun Milli Mücadele’deki çok yönlü rolünü gösterir. Bu çabalar, hem yurt içinde hem de uluslararası kamuoyunda Türkiye lehine bilgi akışını güçlendirdi.

Edebi ve eğitimci kimliği

Bir yazar ve eğitimci olarak da tanınan Halide Edib’in edebî üretimi, Millî Edebiyat ve Cumhuriyet döneminin önemli kaynakları arasında sayılır. Eğitimci kimliği ve kamu hizmetine bakışı; onun toplum, kadın hakları ve ulus meselelerine yaklaşımını şekillendirdi. Üsküdar’da aldığı eğitim ve sonraki entelektüel birikimi, hem yazınsal eserlerine hem de toplumsal mücadelelerine yön verdi.

Cephede Kadın İmgesi: Sakarya ve Hatıralar

Halide Edib’in anıları ve savaş dönemi gözlemleri, özellikle Sakarya Cephesi gibi kritik anlarda kadınların nasıl aktif roller üstlendiğini belgeler niteliktedir. Onun sahadaki varlığı, “erkek egemen” olarak tanımlanan savaş ortamında kadının da mücadeleye doğrudan katkı verebileceğini gösteren örneklerden biridir

Mirası ve Değerlendirme

Halide Edib Adıvar, hem edebiyat hem siyaset hem de toplumsal mücadeledeki aktif kimliğiyle Türk tarihinin çok yönlü figürlerinden biridir. “Halide Onbaşı” olarak anılması, onun Millî Mücadele’ye bizzat katılımının ve cesaretinin bir simge hâline gelmesinin ifadesidir. Bugün eserleri, hatıraları ve kadın hareketine yaptığı katkılar hâlâ tartışılmakta ve akademik çalışmalara konu olmaktadır.


Kısa bilgi kutusu

  • Adı: Halide Edib Adıvar (Halide Onbaşı)

  • Doğum: 1884, İstanbul. Vefat: 9 Ocak 1964

  • Rol: Yazar, gazeteci, eğitimci, Millî Mücadele aktivisti (sivil rütbelerle cephede görev).

Politika

KKTC’de seçim günü: Oy verme işlemi BAŞLADI

Yayımlandı

üzerinde

KKTC’de seçim günü: Oy verme işlemi BAŞLADI

Yayın Tarihi: 19 Ekim 2025 — Saat (oy verme başlangıcı): 08:00 (TSİ) — Sandıkların kapanışı: 18:00 (TSİ)
Okuma süresi: ~3 dakika

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu için oy verme işlemi 19 Ekim 2025 sabahı saat 08:00‘de başladı. Sandıklar akşam 18:00‘de kapanacak. Seçimde kayıtlı yaklaşık 218.313 seçmen bulunuyor; eğer hiçbir aday geçerli oyların yüzde 50+1’ini alamazsa, ilk iki aday 26 Ekim’de yapılacak ikinci tur için yarışacak.


Detaylar — Ne, nerede, nasıl?

  • Oy verme saati: YSK duyurusuna göre oy verme işlemi sabah 08:00’de başladı ve 18:00’de sona erecek. Sandık açılış/kapama saatleri merkezlere göre değişmez; seçmenler kayıtlı oldukları sandıklarda oy kullanacak.

  • Seçmen sayısı: 19 Ekim seçimlerinde oy kullanma hakkı olan seçmen sayısı 218.313 olarak açıklandı.

  • Adaylar: YSK tarafından ilan edilen pusulada başlangıçta sekiz isim yer aldı; kampanya dönemi boyunca ana yarışın mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile ana muhalefet lideri Tufan Erhürman arasında geçmesi bekleniyor. Sandık öncesi dönemde listede yer alan bazı adayların çekilme açıklamaları gündeme geldi; bu tür son dakika gelişmeleri seçmen tercihini etkileyebilir.

  • İhtimalî ikinci tur: Hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamazsa ilk iki aday 7 gün içinde yapılacak ikinci tura kalacak; bu tarih takvime göre 26 Ekim olarak öngörülüyor. Uluslararası gözlemciler ve bölgesel aktörler seçim sonuçlarını yakından izliyor.


Sahadan görüntüler ve süreç

Sandık çevrelerinde güvenlik önlemleri alındı, görevli memurlar ve gözlemciler hazır bulunuyor. Sabah saatlerinden itibaren birçok merkezde yoğunluk ve kısa kuyruklar görüldü; oy verme işlemi sırasında kimlik kontrolü ve mühürleme uygulamaları usule uygun şekilde yapılıyor. (Yerel muhabirlerin ve ajans fotoğraflarının paylaşıldığı görseller editoryal editöryel kullanım için kaynak gösterilmiştir.)


Ne izlenecek — Saat saat takip (özet)

  • 08:00 — Sandıklar açıldı; oy verme başladı.

  • 11:00–14:00 — Sabah oy verme yoğunluğunun ardından öğle saatlerinde kısa dalgalanmalar beklenebilir (yerel merkez algısı).

  • 18:00 — Sandıklar kapanıyor; oy sayımına geçilecek. İlk sonuçlar akşam saatlerinde gelmeye başlayabilir


Neden önemli?

Bu seçim, KKTC’nin dış politika yönelimi ve Kıbrıs müzakereleri açısından kritik görülüyor. Adayların “iki devletli çözüm” veya “federal çözüm” gibi temel tercihlerindeki farklılıklar adanın geleceğine dair beklentileri doğrudan etkileyebilir; bu nedenle hem iç hem dış aktörler sonucu yakından takip ediyor.

Okumaya Devam Et

Politika

Hamas, Sinvar’ın cesedini istiyor — Gazze görüşmelerinde 3. GÜN

Yayımlandı

üzerinde

Hamas, Sinvar’ın cesedini istiyor — Gazze görüşmelerinde 3. GÜN

Yayın: 8 Ekim 2025, 10:30 (TSİ) • Okuma süresi: ~3 dakika

Özet: Mısır arabuluculuğunda süren ateşkes/uzlaşma görüşmelerinin üçüncü gününde Hamas, İsrail’den öldürülen liderleri Yahya ve Mohammed Sinwar’ın “cesetlerinin iadesi” talebini masaya koydu. Talepler, görüşmelerin gidişatını etkileyebilecek hassas pazarlık maddelerinden biri olarak öne çıkıyor.


Ana Haber

Mısır’ın gözetiminde devam eden Gazze’ye ilişkin müzakerelerin üçüncü gününde Hamas heyeti, İsrail’den Yahya Sinwar ve kardeşi Mohammed Sinwar’a ait olduğu belirtilen cesetlerin geri verilmesini talep etti. Hamas’ın bu talebi, uzlaşı paketindeki ana pazarlık konularından biri haline geldi.

Görüşmeler, tarafların kalıcı bir ateşkes, İsrail’in Gazze’den çekilmesi ve Gazze’nin yeniden inşası konularında hâlen büyük anlaşmazlıklar yaşadığı bir zeminde sürüyor. Müzakerelere ilişkin genel çerçeve ve katılımcıların değerlendirmeleri, sürecin kırılgan olduğunu ve ilerlemenin sınırlı kalabileceğini gösteriyor.

Sinwar’ın akıbeti ve iddialar

İsrail ordusu, geçen yıl içinde Yahya Sinwar’ın öldürüldüğünü ve cesedinin ele geçirildiğini duyurmuştu; bu iddialar hem İsrail kaynaklarında hem de dünya basınında geniş şekilde yer aldı. Hamas ise liderlerinin kaderine ilişkin zaman zaman çelişkili açıklamalar yapmıştı; şimdi salt “ceset iadesi” talebi müzakere masasının kritik unsurlarından biri oldu

İsrail’in tavrı ve müzakere dinamikleri

Geçmişte benzer talepler İsrail tarafından genellikle reddedildi veya koşullara bağlandı; taraflar arasında “ceset/mahsup” takası, insanî boyutu olan ancak siyasal açıdan son derece hassas bir konu. Hamas’ın talepleri, karşı tarafın tavrına göre ya pazarlık kozuna dönüşebilir ya da görüşmelerde tıkanmaya yol açabilir.

Ne anlama gelebilir?

  • Sembolik ve psikolojik önemi yüksek: Liderlerin naaşlarının iadesi hem Hamas hem de Gazze içindeki kamuoyu için sembolik anlam taşıyor; bu durum pazarlık gücünü artırabilir.

  • Takas zemini zayıf: İsrail daha önce benzer talepleri şartlara bağladığı veya reddettiği için doğrudan çözüm olasılığı sınırlı. Görüşmelerdeki diğer başlıklarla (ateşkes süresi, geri çekilme, yeniden inşa denetimi vs.) bağlantılı olarak ele alınması bekleniyor.


Son durum ve takip

Müzakereler üçüncü gününde kritik ve kırılgan bir noktada bulunuyor. Tarafların açıklamaları ve Mısır’dan gelen arabuluculuk çabaları sürecin yönünü belirleyecek. Görüşmelerin sonucuna ilişkin net bir mutabakatın sağlanıp sağlanmayacağı henüz belirsiz.

Okumaya Devam Et

Politika

Türkiye, Beyaz Saray’da Halkbank için 100 Milyon Dolarlık Uzlaşma Teklifi Sundu

Yayımlandı

üzerinde

Türkiye, Beyaz Saray’da Halkbank için 100 Milyon Dolarlık Uzlaşma

Tarih: 8 Ekim 2025 • Saat: 14:30 (TRT) • Okuma süresi: 3 dakika

REUTERS

Türkiye, geçen ay Beyaz Saray’da gerçekleştirilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan–ABD Başkanı Donald Trump görüşmesi sırasında, ABD’deki Halkbank davasını çözmek amacıyla bankanın suçlamaları kabul etmemesi koşuluyla yaklaşık 100 milyon dolar tutarında bir uzlaşma önerisi sundu. Reuters kaynaklı habere göre teklif, iki lider arasındaki görüşmede gündeme geldi.

Görüşmenin içeriği: 100 milyon dolarlık öneri

Görüşmeye dair kaynaklara göre Ankara, Halkbank’ın ABD’de açılan soruşturmada suçunu kabul etmemesi (non-admission of guilt) koşuluyla yaklaşık 100 milyon dolarlık bir ödeme teklif etti. Teklifin amacı, uzun süredir süregelen davanın mali ve siyasi yükünü hafifletmek ve iki ülke ilişkilerinde tıkanıklığı azaltmaktı. Bu bilginin kaynağı Reuters raporudur

Davanın arka planı ve hukuki durum

Halkbank, ABD’de İran yaptırımlarını delmek, dolandırıcılık ve kara para aklama iddialarıyla karşı karşıya; banka suçlamaları reddediyor. ABD Yüksek Mahkemesi’nin bankanın temyiz talebini reddetmesinin ardından dava ceza mahkemesine taşınma yolunda ilerliyor; bu durum uzlaşma arayışlarını Ankara için daha acil hâle getirdi. Hukuki sürecin son durumu ve Yüksek Mahkeme kararıyla ilgili analizler Financial Times tarafından da gündeme getirildi.

Ekonomik yansımalar ve piyasa tepkisi

Gelişmelerin kamuoyuna yansımasının ardından Halkbank hisselerinde ve yatırımcı algısında dalgalanmalar görüldü; örneğin borsa tepkileri ve banka hisselerindeki gerileme haberleri takip edildi. Uzlaşma teklifinin boyutu, benzer uluslararası yaptırım/dava çözümlerinde uygulanan ceza ve uzlaşma örnekleriyle karşılaştırıldığında sınırlı kalabilir; ancak siyasi kazanımlar açısından Ankara için öncelik, bankanın suçlamaları kabul etmemesi talebini sağlamaktır. Piyasa tepkileri hakkında güncel gözlemler için haber kaynakları izlendi.

Ankara’nın önceliği: Suçu kabul etmeme (non-admission)

Türk yetkililer için Halkbank’ın “suçu kabul etmemesi” koşulu diplomatik açıdan kritik. Reuters kaynaklı haberde, bu koşulun Ankara’nın müzakerelerde ısrar ettiği ana unsur olduğu belirtiliyor. Erdoğan yönetimi için bir kamu bankasının ABD’de cezai yaptırıma maruz kalması hem ekonomik hem de siyasi maliyet oluşturuyor; bu yüzden dava ile ilgili diplomatik çözüm arayışları öne çıkıyor.

Ne olacak? Olası senaryolar

  • Uzlaşma sağlanırsa: Anlaşma bedeli 100 milyon dolar civarında ya da daha yüksek bir meblağ olabilir; bankanın ceza veya itiraf koşulları pazarlık konusu olacaktır.

  • Uzlaşma olmazsa: Dava ceza mahkemesine taşınacak ve olası para cezaları, sigorta ve itibar kaybı Halkbank ve Türk kamu finansmanı üzerinde daha büyük etki yaratabilir.

Uzman yorumu (kısa)

Hukuk ve dış politika uzmanları, teklifin hem sembolik hem de pratik bir araç olduğunu; sembolik olarak Ankara’nın “suçu kabul ettirmeyecek” duruşunu korurken pratikte davanın maliyetini sınırlamaya yönelik bir adım olduğunu belirtiyor. Ancak ABD iç hukuku ve siyasetindeki belirsizlikler uzlaşma olasılığını karmaşıklaştırıyor.


Sonuç: Reuters’in aktardığı bilgiye göre Türkiye’nin Beyaz Saray’da sunduğu 100 milyon dolarlık uzlaşma teklifi, Halkbank davasını siyasi ve mali açıdan sınırlı bir çözümle sonuçlandırma çabasının parçası olarak okunuyor. Ancak ABD Yüksek Mahkemesi’nin davayı ilerletme kararı ve olası cezai süreçler, çözümün kolay olmayacağını gösteriyor.

 

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar