Sağlık
Kış depresyonu mu, mevsimsel duygudurum bozukluğu mu?”
Günler kısalırken ve gökyüzü daha karanlık hale gelirken, kendinizi biraz “düşük” hissetmeye başlayabilirsiniz. Modunuzda ya da enerji seviyenizde bir düşüş fark edebilirsiniz.
“Kış hüznü” bir çoğumuz için hayatın kaçınılmaz bir parçası. Kendinizi halsiz ya da daha az sosyal hissedebilirsiniz, ama günlük aktivitelerimizi devam ettirmeye engel değil.
Oysa mevsimsel duygudurum nozukluğu bundan çok daha ötesini ifade ediyor. Süregelen bir mutsuzluk, yoğun enerji kaybı, aşırı uyuma isteği, iştah değişiklikleri ve sosyal ilişkilerde bozulma bu bozukluğun tipik belirtileri arasında; günlük yaşamı sürdürmek zorlaşır; iş ve özel hayat doğrudan etkilenir.
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (DSM), mevsimsel duygudurum bozukluğunu “mevsimsel özellik gösteren yinelenen major depresif bozukluk” olarak resmi şekilde tanır.
KIŞ HÜZNÜ MÜ, KLİNİK BİR RAHATSIZLIK MI?
Kış depresyonu diye adlandırılan durum çoğu insanda daha az sosyalleşme, yorgunluk, keyifsizlik ve isteksizlik şeklinde seyreder. Günlük yaşamı zorlaştırsa da çoğunlukla işlevsellik tamamen kaybolmaz.
Oysa Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu, tıpkı major depresif bozukluk gibi ciddi belirtiler taşır:
Sürekli düşük ruh hâli ve umutsuzluk
Daha önce keyif alınan aktivitelerden zevk almama
Yoğun enerji kaybı ve bitkinlik
İştah ve kilo değişiklikleri (özellikle karbonhidratlı yiyeceklere yönelim)
Dikkat ve hafızada zayıflama
Sosyal geri çekilme, cinsel isteksizlik
Bazı durumlarda intihar düşünceleri
NEDEN ÖZELLİKLE KIŞ AYLARINDA?
Bilim insanları bu durumun, güneş ışığına daha az maruz kalmamızla ilişkili olduğunu düşünüyor. Gün ışığının azalması, beynimizde uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen melatonin ve ruh hâlini dengeleyen serotonin gibi kimyasalların dengesini bozabiliyor. Bu da enerji düşüklüğü, isteksizlik ve depresif belirtileri tetikleyebiliyor.
FARKI ANLAMAK ÖNEMLİ
Kış depresyonu ile mevsimsel duygudurum bozukluğu arasındaki farkı anlamak, ruh sağlığını korumanın ilk ve önemli adımı. Birinde geçici bir mevsimsel düşüş söz konusuyken, diğerinde profesyonel tedavi gerektiren bir tablo görülüyor. Psikolojik açıdan bakıldığında ise en önemli nokta, bu belirtileri küçümsememek ve gerektiğinde destek almaktan çekinmemektir.
Kışın karanlık günleri ruhunuza da gölge düşürmek zorunda değil. Doğru farkındalık ve yaklaşımla, bu dönemi sağlıklı ve dengeli bir şekilde geçirmek mümkün.
Sağlık
Bir buçuk yıldır geçmeyen öksürüğün nedeni: Kabak çekirdeği

Battalgazi Devlet Hastanesi’ne başvuran A.T., uzun süredir geçmeyen kuru öksürük şikayeti yaşadığını belirtti.
Başarıyla çıkarılan cisim sonrası hastanın öksürük şikayeti tamamen sona ererken, yaklaşık 18 ay süren şikayetlerinden kurtulan hasta sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşayarak, doktoruna ve hastane ekibine teşekkür etti.
Dr. Ömer Emre Aşkın ise “Uzun süre geçmeyen öksürük şikayetlerinde altta yatan farklı nedenler olabileceğini göz önünde bulundurmak gerekir. Bu vakada olduğu gibi, solunum yollarına kaçan yabancı cisimler de kronik öksürüğe neden olabilir” diye konuştu.
Sağlık
Prof. Dr. Özlü: Okullar açıldı kolay bulaş söz konusu

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, Covid-19 virüsünün ölümcül bir salgın olmaktan çıkmasına rağmen insan sağlığı üzerindeki etkilerini sürdürdüğünü ve mevsim döngüsünün bozulmasıyla yaz aylarında bile vakaların artış gösterdiğini ifade etti.
Prof. Dr. Özlü, solunum yolu viral enfeksiyonlarıyla sıkça karşılaşılacağını belirterek, “Yaz mevsimini bitirdik, güz mevsimine girdik. Bundan sonra hayatımızda solunum yolu viral enfeksiyonları daha sık görülmeye başlanacak. Bizler, eskisi gibi mevsimsel döngüyü gözleyemiyoruz. Eskide yaz mevsiminde viral enfeksiyonları görmezdik. Son birkaç yıldır, yaz mevsiminde solunum yolu viral enfeksiyonları ile karşılaşıyoruz. Özellikle yaşlı, kronik hastalığı olanlarda ve çocuklarda daha sık görüyoruz. Bu döngünün kırılmasından neden olanlardan birisi de Covid-19’a neden olan virüs. Covid-19, ölümcül bir salgın etkeni olmaktan çıktı ama sürekli hayatımızda olmaya devam ediyor. Yaz boyunca zaman zaman Covid vakaları ile karşılaştık” ifadelerini kullandı.
‘OKULLAR AÇILDI KOLAY BULAŞ SÖZ KONUSU’
Covid-19 virüsünün daha hafif seyrettiğini ve farklı sağlık sorunlarına yol açabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, “Şu an itibarıyla görülen viral enfeksiyonların büyük bir çoğunluğu hatta tamamına yakını Covid-19 virüsüne bağlı enfeksiyonlar. Ağır ve hastaneye yatışı gerektiren kritik vakalar görmüyoruz. Eskisi kadar ağır seyretmiyor ama görülmeye devam ediyor. Bağırsak iltihapları, solunum yolu enfeksiyonları, akciğer ve kalp zarında sıvı birikmesi, el ayak ve parmak hastalığı gibi hastalıklara yol açabiliyor. Bundan sonrası için muhtemelen viral enfeksiyonlardan sıklıkla söz edeceğiz. Okullar açıldı; çocuklar hep bir arada ve kapalı ortamlarda vakit geçiriyorlar. Kolay bulaş söz konusu” dedi.
‘MÜMKÜN OLABİLDİĞİ ÖLÇÜDE DİKKAT EDİLMELİ’
Prof. Dr. Özlü, risk grubundaki kişilere hatırlatmalarda bulunarak, “Kronik hastalığı olanların, yaşlı kişilerin, bağışıklığı baskılanmış olanların ve hamile olanların dikkatli olmasında fayda var. Hasta olanlarla temaslarını sınırlandırması lazım. Hasta olanların, topluma 3-5 gün karışmamaları ve hasta olan çocukların okula gönderilmemesi gerek. Mümkün olabildiği ölçüde dikkat edilmeli. Hasta olan kişilerin maske kullanmaları bulaşmayı önler. Bulunduğumuz kapalı ortamları havalandırmak ve hijyene dikkat etmek gerekir. Aşılanması gereken kişileri de grip ve zatürre aşılarını yaptırmalıdır” diye konuştu.
Sağlık
Gaz ve şişkinliği azaltıyor: Bilimsel olarak destekli 7 yöntem

6- PORSİYON BOYUTLARINA DİKKAT!
Büyük porsiyonlar midenin genişlemesine neden olur ve bu da sindirimin gecikmesine ve şişkinlik semptomlarına yol açar. Gün boyunca düzenli aralıklarla tüketilen küçük porsiyonlardan oluşan bir beslenme düzeni, bağırsakların aşırı dolmasını veya baskılanmasını önlemeye yardımcı olur.
Porsiyon kontrolü uygulaması, midenin boşalmasını geciktirerek ve yiyeceklerin bağırsakta fermente olmasına yol açarak şişkinliğe neden olarak aşırı yemeyi önlemeye yardımcı olur. Porsiyon kontrolüyle bilinçli beslenme uygulaması, şişkinlik semptomlarını azaltmak için temel bir yöntemdir.
7- STRESİ YÖNETİN
Stres, gergin bağırsak kasları ve sindirim sistemi değişiklikleriyle birleşince, şişkinlik semptomları daha da kötüleşir. Yüksek stres seviyeleri, sindirim sistemini daha hassas hale getirirken aynı zamanda bağırsak mikrobiyomunun doğal dengesini de bozar. Derin nefes meditasyonu ve kısa günlük molalar, sinir sisteminin rahatlamasına ve bağırsakların sakinleşmesine yardımcı olur. Araştırmalar, stres yönetimi uygulamalarının, özellikle IBS veya diğer sindirim sistemi hassasiyetleri olan kişilerde şişkinlik semptomlarını azaltmaya yardımcı olduğunu göstermektedir.
-
Spor1 hafta önce
Fenerbahçe 1-0 Trabzonspor — En-Nesyri ile kazandılar
-
Magazin1 hafta önce
Şarkı sözleri infial yaratmıştı! 5 rock grubu üyesi tutuklandı
-
Ekonomi1 hafta önce
Borsa İstanbul’da manipülasyon operasyonu: Investco Holding’in 14 yetkilisine gözaltı
-
Magazin1 hafta önce
Ufuk Özkan’dan “intihar girişiminde bulundu” iddiasına yanıt geldi
-
Sanat1 hafta önce
18. İstanbul Bienali başlıyor
-
Spor1 hafta önce
Babasıyla avda başladı, Dünya Şampiyonu oldu
-
Sağlık3 gün önce
Sancaktepe’de “erken doğum” iddiası: Özel hastanedeki kadın doğum uzmanı Dr. P.Ç. hakkında soruşturma başlatıldı
-
Spor1 hafta önce
TSYD Muğla Temsilcisi Eren Ayhan oldu