Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

“Kaza bela defolsun” diye doğaya yüzlerce ekmek bıraktılar

Yayımlandı

üzerinde

Erzurum’da esnaf Muhittin Olçun ve arkadaşları, 491 yıl önce Pir Ali Baba tarafından kentin savaş ve doğal afetlerden korunması amacıyla okunmasına başlanan “Binbir Hatim” geleneği anısına karla kaplı dağ ve ovada hayvanlar için 700’e yakın ekmek bıraktı. Her yıl hayvanlar için ekmek bıraktığını ifade eden Olçun, “Bizler sadece evde yaşayan hayvanlara değil, doğada yaşayan hayvanlara da bakmalıyız. Doğada aç kalan hayvan bize zarar verir” dedi.

Doğal afetlerden korumak için 491 yıl önce Pir Ali Baba tarafından başlatılan ‘Binbir Hatim’ geleneği 13 Aralık’ta başladı.
Bir ay boyunca çeşitli camilerde okunan 76 bin 353 hatmin hatim duası binlerce kişinin katılımı ile 17 Ocak’ta Ulu Cami’de yapıldı. Hatimlerden sonra esnaflığın yanı sıra televizyon programcılığı da yapan Muhuttin Olçun, Pir Ali Baba’nın Palandöken ilçesine bağlı Dutçu köyündeki türbesinin bulunduğu dağa, yaban hayvanları için araçlarla götürdüğü 700’e yakın ekmek bıraktı. Olçun ve beraberindekiler, son günlerde yaşanan doğal afetler, uçak kazası gibi tüm kötü olayların ‘def’ olması, için Pir Ali Baba’nın türbesinin bulunduğu yere giderek ekmek bıraktı.
Devlet büyükleri ve bütün vatandaşlar için ekmek bıraktıkları Pir Ali Baba Türbesi önünde dua eden Muhittin Olçun, “Bizler sadece evde yaşayan hayvanlara değil, doğada yaşayan hayvanlara da bakmalıyız.
Doğada aç kalan hayvan bize zarar verir. Dışarıda kalan hayvanlara yardımcı olmalıyız. Doğa yaşayan hayvanlara sahip çıkmak kazayı, belayı da defeder. Çünkü onlar da Allah’ın yarattığı bir mahlukat. Onlar da Allah’ın yarattığı bir hayvan. Biz de elimizden gelen merhameti göstermeliyiz” diye konuştu.
Doğaya ekmek bırakmaya gidenlerden Erzurumlu Emine Alabay da “Hayvanlara en azından bir nebze de olsa yiyecek bıraktığımız için çok mutluyum. Bize de çok iyi geldi. Herkese tavsiye ediyorum en azından duyarlı olsunlar. Sokak hayvanlarına bakmıyorlarsa zarar da vermesinler” dedi.
Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Denizli’de Polis Dehşeti: Ailesini Katleden Memur İntihar Etti, Şok Gerçekler Ortaya Çıktı

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
Denizli Merkezefendi’de çevik kuvvet polisi Coşkun Söylemez’in eşi ve iki çocuğunu öldürerek intihar ettiği korkunç olayın ayrıntıları, muhtemel sebepleri ve toplumsal yansımaları. Tüm bilinenler bu makalede

Olayın Özeti

1 Ağustos 2025 sabahı saat 06:45 civarında, Denizli’nin Merkezefendi ilçesi Karaman Mahallesi 1731 Sokak’ta oturan çevik kuvvet polisi Coşkun Söylemez (35), eşi Nazlı Söylemez (33) ile çocukları Yağız (7) ve Duru (2)’yu uyudukları sırada tabancayla vurarak yaşamlarına son verdi. Ardından aynı silahla kendi kafasına ateş ederek intihar etti .

Polis Memurunun Profili ve Görev Yerleri

  • Adı Soyadı: Coşkun Söylemez

  • Yaşı: 35

  • Görev Yeri: Şırnak Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü

  • İzne Geliş: Ailesini yeni görev yerine götürmeyen Söylemez, yaklaşık 3 gün önce yıllık izinle eşinin ve çocuklarının kaldığı kayınvalidesinin evine gelmişti .

Olayın Geçmişi ve Muhtemel Sebepler

  • Basına yansıyan bilgilere göre, Söylemez’in emlak piyasasına bağlı yaklaşık 7 milyon TL borcu olduğu ve ekonomik bunalım yaşadığı iddia ediliyor Yakın çevresindekiler, memurun son günlerde ruhsal açıdan çözülme belirtileri gösterdiğini belirtti. Henüz resmi bir psikolojik rapor açıklanmadı.

Olay Yerindeki İncelemeler

  • Olay yerine ilk olarak sağlık ekipleri, ardından çok sayıda polis sevk edildi.

  • Cumhuriyet Savcılığı ve İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, evdeki incelemelerini olay sabahı tamamladı.

  • Adli Tıp Kurumu’na kaldırılan cesetler üzerinde otopsi sürüyor; kesin ölüm saati ve olay sırasındaki tetik mekanizmaları detaylı raporla belirlenecek .

Yetkili Açıklamaları

  • İçişleri Bakanlığı ve Denizli Valiliği, olayla ilgili müfettiş görevlendirdi.

  • Valilikten yapılan ilk açıklamada olayın aile içi şiddet ve ekonomik sorunların ağır stres etkisiyle gerçekleştiği vurgulandı.

Toplumsal ve Hukuki Yansımalar

  • Türkiye’de artan aile içi şiddet vakalarına bir yenisi eklendi. Basın mensupları, psikologlar ve hukukçular, bu tür trajedilerin önlenmesi için aile destek hatları ve yakın izleme sistemleri öneriyor.

  • Polis teşkilatı içerisinde ruh sağlığı destek mekanizmalarının güçlendirilmesine yönelik çağrılar yapılıyor.

Sonuç ve Öneriler

Denizli’de yaşanan bu korkunç olay, ekonomik bunalım ve psikolojik destek eksikliğinin aileler üzerinde nasıl geri dönülmez sonuçlar doğurabileceğini gösterdi. Yaşanan trajedilerin önüne geçebilmek için:

  • Ekonomik Destek ve Danışmanlık: Borç stresi yaşayan memur ve vatandaşlara özel destek programları

  • Ruh Sağlığı Takibi: Emniyet teşkilatında zor görev yapan personele periyodik psikolojik test ve terapi imkânı

  • Aile İçi Destek Hatları: Kriz anında devreye girecek 7/24 ulaşılabilir danışma hatları

Bu dehşet verici olay, toplumun tüm kesimlerine aile içi şiddet ve ruh sağlığı konularını yeniden gündemine almaları için ciddi bir uyarı niteliğinde. Toplum olarak dayanışmayı güçlendirmek, sevdiklerimize kulak vermek ve ihtiyaç duyduklarında profesyonel yardım almalarını sağlamak en acil görevimiz olmalıdır.

Okumaya Devam Et

Gündem

Aydın’ı Sarsan Bebek Skandalı: 9 Günlük Bebeği Para Karşılığı Satın Alan Çocuk Doktorunun Kan Donduran İtirafı

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması: Aydın Kuşadası Devlet Hastanesi’nde görevli çocuk doktoru Şebnem E.’nin 9 günlük bebeği para karşılığı satın alması ve hemşirelerin dikkatiyle skandalın ortaya çıkması, insan ticareti ve taksirle yaralama soruşturmasını beraberinde getirdi.

1. Giriş

Aydın’ın turizm merkezi Kuşadası’nda olağanüstü bir sağlık skandalı patlak verdi. Devlet Hastanesi’nde görevli çocuk doktoru Şebnem E., doğum yapan ve bebeğine bakım sağlayamayacağını beyan eden bir anneden, 9 günlük bir bebeği para karşılığı satın aldığını itiraf etti . Doktorun bu insan ticaretine ilişkin itirafı, skandalın boyutlarını tüm ülkeye duyurdu.

2. Olayın Detayları

  • Bebeğin Satın Alınması: İddialara göre, hastanede doğum yapan anneden “çocuğuna bakamayacağını” söylemesi üzerine Şebnem E., 9 günlük bebeği para karşılığı devraldı .

  • Eve Götürme ve Bakıcı Tutma: Doktor, bebeğin bakımını sürdürmek için evine bir bakıcı da tuttu.

  • Kazaya Bağlı Yaralanma: Bebeği kucağından düşüren doktor, panikleyerek yaralanan çocuğu tedavi ettirmek için bakıcı aracılığıyla önce çalıştığı hastaneye getirdi .

3. Hemşire Dikkati ve Skandalın Ortaya Çıkışı

Yoğun bakım ünitesinde görevli hemşireler, hastaneye getirilen bebeğin yüzünde ve başında darbe izleri fark etti. Şüphelenen hemşireler durumu üst yönetime bildirdi ve olay şöyle açığa kavuştu:

“Anne-baba olmadığı için ilçe dışı sevki uygun gördüm” notuyla Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edilen bebeğin, doktorun kendi altındaki hastaneden olduğu ortaya çıktı .

4. Hukuki Süreç ve Soruşturmanın Seyri

  • Soruşturma Konuları: Doktor Şebnem E. hakkında “insan ticareti” ve “taksirle yaralama” suçlarından resen soruşturma başlatıldı .

  • İtiraf ve Gözaltı: Gözaltına alınan doktor, suçunu itiraf ederek bebeği 11 gün önce satın aldığını kabul etti

  • Adli Belgeler: Sevk belgelerinde yer alan ifadeler, skandalın hukuki boyutunu netleştirdi ve yetkili adli mercilere delil teşkil etti.

5. Uzman Görüşleri ve Toplum Tepkisi

  • Çocuk Hakları Uzmanları: Uzmanlar, tıbbi personelin öncelikli sorumluluğunun hastaların refahı ve hukuka riayet olduğunu belirtiyor. Bu tür eylemlerin sağlık sistemine duyulan güveni sarstığını vurguluyorlar.

  • Toplumsal Tepki: Sosyal medyada “bebek ticareti” ve “doktor skandalı” etiketleri trend listesine girdi; pek çok vatandaş, benzer vakaların önlenmesi için daha sıkı denetim talep ediyor.

6. Sonuç ve Değerlendirme

Kuşadası’nda patlak veren bu skandal, sağlık çalışanlarının etik ve yasal sınırları nasıl aşabileceğine dair ürkütücü bir örnek oluşturdu. Soruşturmanın devam etmesiyle, benzer vakaların önüne geçilmesi adına hastane protokollerinin ve mesleki denetim mekanizmalarının gözden geçirilmesi ivedilik kazanmış durumda. Kamuoyunun bu skandaldan çıkaracağı ders, “insan ticaretine geçit vermeyen şeffaf bir sağlık sistemi” için kaynakların etkin kullanımını ve sıkı kontrol zincirlerini zorunlu kılıyor.

Okumaya Devam Et

Gündem

Bursa’da Orman Yangını 300 Kovan Arıyı Telef Etti

Yayımlandı

üzerinde

Açıklama:
26 Temmuz 2025’te Bursa’nın Gürsu ilçesinde çıkan orman yangınında Karahıdır Mahallesi’nde 300’e yakın arı kovanı ve 4 ahır kullanılamaz hale geldi. Arıcılık ve tarımsal üretimde yaşanan kayıp, bölge ekonomisini ve ekosistemi derinden etkiliyor.

Yangının Ayrıntıları ve Kapsamı

26 Temmuz 2025 tarihinde, Bursa’nın Gürsu ilçesine bağlı Karahıdır Mahallesi’nde çıkan orman yangını büyük bir alana yayıldı. Yangın, rüzgârın da etkisiyle kısa sürede kontrolü zorlaştırarak mahalle çevresini ateş çemberine dönüştürdü . Olayda; yaklaşık 300 arı kovanı, 4 ahır tamamen kullanılmaz hale gelirken, 2 evde de kısmi hasar meydana geldi.

Mahallelinin ve Muhtarın Tanıklığı

Karahıdır Mahallesi Muhtarı Erol Karakaş, yangının bir gece boyunca sürerek hem duman hem de alevler nedeniyle halkın nefesini kestiğini belirtiyor. Karakaş, kadın ve çocukların güvenli bölgelere tahliye edildiğini, erkeklerin ise alevlerle mücadele ettiğini ifade etti . “Daha fazla zarar oluşmaması teselli kaynağımız oldu,” sözleriyle yangının mahalleye sıçramadan durdurulmasının önemine vurgu yaptı .

Ekolojik ve Ekonomik Etkiler

Bölgede yaklaşık 3.000 civarında meyve üreticisi bulunuyor ve Karahıdır, özellikle armut üretimiyle biliniyor . Arılar olmadan polinasyon gerçekleşmediği için meyve ve sebze veriminde %75’e varan düşüşler yaşanabiliyor . Bu kayıp sadece arıcıları değil, tüm tarımsal üreticileri ve yerel ekonomiyi doğrudan etkiliyor.

Kurumların Müdahalesi ve Destek Çalışmaları

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Gürsu Belediyesi ve Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü ekipleri, yangın söndürme çalışmalarının yanı sıra zarar tespit ve raporlama çalışmalarını da başlattı . Bölgeye sevk edilen ekipler, acil ihtiyaçları belirleyerek arıcıların bir an önce eski faaliyetlerine dönmesi için destek talebinde bulunuyor.

Arıcıların Beklentileri ve İleriye Dönük Öneriler

15 yıldır arıcılık yapan Osman Bektaş, “Ne destek verirlerse razıyım” diyerek zarar gören 10 kovanı için tazminat beklentisini dile getirdi . Uzun vadede; erken uyarı sistemleri, yangın şeritleri oluşturma ve düzenli tatbikatlarla benzer felaketlerin önüne geçilmesi, bölgedeki arıcılık faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini sağlayacaktır.


Sonuç olarak, Bursa’daki orman yangını yalnızca doğayı değil, binlerce arı kovanını ve tarımsal üretimi de hedef aldı. Yerel yönetimler ile tarım paydaşlarının koordineli çalışması ve arıcıların ihtiyaçlarının hızlı karşılanması, bölge ekonomisinin ve ekosistemin yeniden canlanması için kritik öneme sahiptir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar