Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

İzmir’de Alkollü Sürücünün Yol Açtığı Feci Kaza: Emniyet Caddesi’nde Park Halindeki Çekiciye Çarptı

Yayımlandı

üzerinde

 

İzmir’de Alkollü Sürücünün Yol Açtığı Feci Kaza: Emniyet Caddesi’nde Park Halindeki Çekiciye Çarptı

İzmir’in Bornova ilçesinde, alkollü olduğu öne sürülen bir sürücü, Emniyet Caddesi üzerinde park halindeki çekiciye kontrolsüz şekilde çarparak ciddi bir kazaya neden oldu. Olay, gece saatlerinde meydana geldi ve bölgede trafik güvenliği ile alkollü araç kullanımının risklerini yeniden gündeme getirdi.

Kazanın Detayları
Kaza anında, çekici sürücüsü aracın içinde dinleniyordu. Alkollü olduğu tespit edilen şahıs ise hızla seyrettiği otomobiliyle aniden park halindeki çekiciye arkadan çarptı. Çarpışmanın şiddeti nedeniyle her iki araç da ağır hasar aldı. Çekici sürücüsü, olay yerine çağrılan sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldı. Yaralının hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi.

Gözaltı ve Yasal İşlem
Kazaya karışan alkollü sürücü, polis ekiplerince derhal gözaltına alındı. Yapılan kan testinde alkol düzeyinin yasal sınırın üzerinde olduğu belirlenen şahıs, “trafik güvenliğini tehlikeye atmak” ve “kasten yaralama” suçlarından adliyeye sevk edildi. Emniyet yetkilileri, sürücünün ehliyetine de el konulduğunu açıkladı.

Tanıklar ve Yetkililerden Açıklamalar
Olayı gören bir vatandaş, “Aniden bir gürültü duyduk. Otomobilin sürücüsü direksiyon hakimiyetini kaybetmişti. Neredeyse yayalara da çarpacaktı” ifadelerini kullandı. Polis ekipleri, alkollü araç kullanımının ölümlü kazalara davetiye çıkardığını vurgulayarak, denetimlerin artırılacağını belirtti.

Uzmanlar Uyarıyor: “Alkollü Araç Kullanımı Toplumsal Bir Sorun”
Trafik uzmanları, Türkiye’de her yıl yüzlerce kazanın alkollü sürücüler nedeniyle yaşandığına dikkat çekerek, bu tür olayların önlenmesi için hem cezai yaptırımların sıkılaştırılması hem de toplumsal bilinçlendirme çalışmalarının yapılması gerektiğini vurguladı. İzmir Emniyeti ise özellikle hafta sonları eğlence mekanları çıkışlarında alkol kontrollerini artıracaklarını duyurdu.

Sonuç Olarak:
Bu kaza, alkolün trafikte yarattığı tahribatın bir kez daha kanıtı oldu. Sürücülerin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi ve “Bir kadeh içki zarar vermez” algısının terk edilmesi gerekiyor. Unutmayın: Trafikte her risk, bir hayata mal olabilir.

Not: Haberde geçen “Emliyet Şerinde” ifadesinin “Emniyet Caddesi” olarak düzeltildiği bilgisi okurlara sunulmuştur.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Çok nadir görülen PEMBE ÇEKİRGE fotoğraflandı — “Tarih öncesinden kalmış gibi”

Yayımlandı

üzerinde

Çok nadir görülen PEMBE ÇEKİRGE fotoğraflandı — “Tarih öncesinden kalmış gibi”

Tarih/Saat: 19 Kasım 2025, 22:35 (TSİ)
Okuma süresi: 3 dakika

Yeni Zelanda’nın Mackenzie Havzası’nda yapılan yıllık araştırmada, genetik bir renk farklılığıyla pembe renkte bir dişi Sigaus robustus bulundu; uzmanlar bunun erytrizm (kırmızı pigment fazlalığı) ile ilişkili olduğunu söylüyor.


Yeni Zelanda’nın Güney Adası, Mackenzie Havzası’nda, Tekapo gölü yakınlarında yürütülen yıllık çekirge (grasshopper) araştırması sırasında olağan dışı pembe renkli bir dişi robust çekirge (Sigaus robustus) kameraya takıldı. Keşif, bölgedeki böcek bilimi ve koruma çevrelerinde heyecan yarattı.


Araştırma ekibinden koruma görevlisi Jen Schori, taşıdığı deneyim nedeniyle “böylesini hiç görmemiştim” diyerek buluş anını aktardı; canlı, parlak pembe tonu güneşte taşların üzerinde hemen fark ediliyordu. Schori’nin ifadeleri basın açıklamasında yer aldı.

BİYOLOJİK AÇIKLAMA


Uzmanlar, bu sıra dışı rengin büyük olasılıkla erythrism adı verilen bir genetik pigmantasyon farklılığından kaynaklandığını belirtiyor: normalde gri veya kahverengi tonlarda olan türde kırmızı/ pembe pigmentin fazla üretilmesi sonucu oluşuyor. Bu durum geçmişte farklı çekirge ve cırcır böceği gözlemlerinde de kaydedildi, ancak çok nadir.

TÜR HAKKINDA KISA BİLGİ


Sigaus robustus, Mackenzie Havzası’na özgü, nehir kenarlarında taşlık alanlarda yaşayan ve kamuflaja dayalı savunma geliştirmiş bir tür. Tür, dar habitatı ve yırtıcı memeliler/evcil kediler gibi istilacı etmenler nedeniyle ulusal olarak tehlike (Nationally Endangered) altındadır. Bu nedenle her birey ekolojik açıdan önem taşıyor.

KORUMA AÇISINDAN ÖNEMİ


2018’de bu türün korunması amacıyla küçük bir alan predator (yırtıcı) dışlama çitleriyle korunuyor — böcek korumasına yönelik dünyanın ilk örneklerinden biri olarak kayda geçmişti. Ancak bulunan pembe birey çit dışı bir alanda görüldü; parlak rengi onu kuşlar ve memeliler için daha görünür kılıyor ve hayatta kalmasını zorlaştırabilir. Koruma görevlileri durumu izlemeye aldı.

UZMAN YORUMLARI VE RİSKLER


Bilim insanları bu tür renk varyasyonlarının ‘‘evrimsel bir avantaj’’ sağlaması beklenmediğini; aksine parlak renklerin avcıya karşı dezavantaj oluşturduğunu vurguluyor. Ancak her nadir birey, genetik çeşitlilik ve bilimsel gözlem açısından değerli veri sağlıyor.

SONUÇ / NE BEKLENİYOR


Koruma ekipleri bölgedeki daha fazla gözlem ve kayıt çalışması yapacak; pembe bireyin davranışı, beslenmesi ve üreme durumu gözlemlenirse bilimsel literatüre katkı sağlayacak veriler elde edilecek. Uzun vadede, türün korunması için mevcut alanların genişletilmesi ve istilacı türlerle mücadele önem taşıyor.

Okumaya Devam Et

Gündem

Fatih’te “Böcek” ailesinin ölümüyle ilgili yeni gelişme: 4 kişi tutuklandı, 3 kişiye adli kontrol

Yayımlandı

üzerinde

Fatih’te “Böcek” ailesinin ölümüyle ilgili yeni gelişme: 4 kişi tutuklandı, 3 kişiye adli kontrol

Yayın: 19 Kasım 2025 — Saat: 22:30 | Okuma süresi: 3 dakika

İstanbul Fatih’te otelde konaklayan ve daha sonra yaşamını yitiren Böcek ailesine ilişkin yürütülen soruşturmada mahkeme, otel çalışanı ve ilaçlama firması personeli ile şirket sahibini “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçlamasıyla tutukladı; otel sahibi ve bazı çalışanlar adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Adli Tıp ön raporu, oteldeki ortamdan kaynaklı kimyasal zehirlenmesini öncelikli ihtimal olarak belirliyor.


Ne oldu? (Kısa maddeler halinde)

  • Mahkeme kararıyla M.M.U.D.C. (otel çalışanı), Z.K. (ilaçlama şirketi sahibi) ile S.K. ve D.C. (ilaçlama şirketi çalışanları) tutuklandı

  • H.O. (otel sahibi) hakkında ev hapsi (konutu terk etmeme) ve yurt dışına çıkış yasağı, R.B. (otel çalışanı) ve simitçi M.K. için ise adli kontrol (imza, yurt dışı yasağı vb.) uygulandı/serbest bırakıldılar.

  • Savcılık iddialarına göre şüpheliler hakkında “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan işlem yapıldı ve tutuklama talepleri mahkemece kabul edildi.

  • Adli Tıp Kurumu’nun ön raporunda, ailenin kaldığı odadaki havalandırma eksikliği ve ortamda maruz kalınan kimyasal maddelerin ön plana çıktığı; gıda zehirlenmesi olasılığının daha düşük görüldüğü ifade edildi. Kesin rapor için laboratuvar analizleri sürüyor.

  • Soruşturma kapsamında otelin ilaçlandığı, iddialara göre ilaçlama yapan firmanın yetkisiz/izinsiz faaliyette bulunduğu ve ilaçlama sırasında kullanılan maddelere ilişkin kayıtların incelendiği belirtildi. İlaçlama yapan personelin ifadesinde “her zamanki gibi iki ayrı ilaç kullandım” dediği aktarıldı


Olayın kronolojisi (belirgin tarihler)

  • 9 Kasım 2025: Almanya’dan gelen Böcek ailesi İstanbul’a giriş yaptı.

  • 11–12 Kasım 2025: Otelde bazı odaların ilaçlandığı, ailede mide bulantısı, kusma gibi şikâyetlerin başladığı ve 12 Kasım’da ailenin hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

  • 13–17 Kasım 2025: Anne ve iki çocuk ile daha sonra baba yoğun tedavi süreci sonunda yaşamını yitirdi (çocukların ve annenin ölüm tarihleri ile babanın vefatı kaynaklarda kronolojiye göre bildirildi). Kesin tarihler ve raporlar Adli Tıp’ın tamamlayacağı incelemeyle netleşecek.


Soruşturmada öne çıkan noktalar

  1. İlaçlamanın yetkisiz olduğu iddiası: İl Sağlık Müdürlüğü ve soruşturma belgelerine göre, odayı ilaçlayan firmanın gerekli izin/sertifikalara sahip olmadığı yönünde bulgular bulunuyor; bu unsur tutuklama taleplerinin merkezinde yer aldı.

  2. Adli Tıp ön raporu: İlk değerlendirmede “oteldeki kimyasal ortama maruziyet” öncelikli olasılık olarak yer aldı; kesin neden laboratuvar sonuçlarıyla netleşecek.

  3. Şüphelilerin ifadeleri: İlaçlamayı yapan kişinin ifadesinde kullandığı ilaç sayısını ve uygulama şeklini belirtmesi, soruşturmanın teknik yönüne ağırlık verdi.


Hukuki süreç ve beklentiler

Savcılık soruşturması devam ederken mahkemece verilen tutuklama ve adli kontrol kararları yargı sürecinin başlangıcı niteliğinde. Kesin ölüm nedenleri ve olayın sorumluluk dağılımı, Adli Tıp’ın laboratuvar analizleri ve delil-soruşturma ayrıntılarına göre şekillenecek; eksik ya da çelişkili delil olması halinde savunma ve soruşturma yönleri karşılıklı olarak tartışılacak.


Fatihdoganmedya Notu

Bu haber, yürütülen resmi soruşturma ve Adli Tıp raporlarının açıklandığı resmi/medya kaynaklarının bildirdiklerine dayanarak hazırlanmıştır. Mahkeme süreci devam ettiği için “şüpheli” ve “iddia” terimleri hukuki hassasiyetle kullanılmıştır. Gelişmeleri takip edip, resmi belgeler doğrultusunda güncelleme yapacağız.

Okumaya Devam Et

Gündem

Namibya Yüksek Mahkemesi “Almanya’yı davaya ekleme” talebini REDDETTİ

Yayımlandı

üzerinde

Namibya Yüksek Mahkemesi “Almanya’yı davaya ekleme” talebini REDDETTİ

Yayın Tarihi: 19 Kasım 2025 — Saat: 16:05 (GMT+3) — Okuma Süresi: 3 dakika

Namibya’nın Windhoek Yüksek Mahkemesi, 1904–1908 Ovaherero ve Nama soykırımını tanıyan 2021 tarihli ortak bildirinin yasallığını tartışan davada Federal Almanya Cumhuriyeti’ni davaya taraf (respondent) olarak ekleme talebini reddetti. Mahkeme, 2021 bildirisinin “nihai” bir karar teşkil etmediğini ve Almanya’nın şu aşamada davaya resmen dahil edilmesinin uygun olmadığına hükmetti


Kararın özeti ve gerekçesi

Windhoek Yüksek Mahkemesi’nden (Full Bench) okunan kararda, davacıların Almanya’yı “resmen” sorumlu tutup tazminat ve hukuki sonuçlar doğuracak bir karar çıkarmak amacıyla Federal Cumhuriyeti sürece dahil etme isteği reddedildi. Hakim Beatrix de Jager tarafından okunan hükümde, 2021’de Namibya ve Almanya arasında imzalanan ortak bildirinin henüz nihai bir işlem olmadığı; dolayısıyla Almanya’nın şu aşamada davaya doğrudan davalı olarak eklenmesinin hukuken erken olduğu belirtildi.

Neydi bu 2021 bildirisi?

Haziran 2021’de Almanya ve Namibya hükümetleri bir ortak bildiri yayınlayarak, 1904–1908 dönemi olaylarını bugünün tarihsel perspektifiyle “soykırım” olarak nitelendirmiş; Almanya siyasal ve tarihsel sorumluluğu kabul etmiş, fakat bunun kapsamını “uzlaşma ve geliştirme” ekseninde tanımlamıştı. Bildiri, mağdur toplulukların temsilcileriyle yürütülen müzakereler, tazminat ve yöntem konusunda tartışma konusu olmaya devam ediyor.

Mahkeme ne dedi — hukuki sonuçları neler olabilir?

Mahkeme, davanın esasını — 2021 bildirisinin “yasa dışı” ilan edilmesi talebini — halen inceleyebileceklerini saklı tuttu; ancak Almanya’yı doğrudan davaya davet etmek yerine, davanın öncelikle Namibya iç hukukunda ve hükümetin aldığı kararlarda çözümlenmesi gerektiğine işaret etti. Bu karar, uluslararası devletler hukukundaki egemen dokunulmazlık (sovereign immunity) ilkeleri ve devletlerin yargı karşısındaki statüsü bakımından bağlayıcı emsal teşkil edebilir

Tepkiler ve bağlam

  • Ovaherero ve Nama toplulukları ile bazı muhalif siyasetçiler, 2021 anlaşmasının mağdurların temsilcileriyle yeterince müzakere edilmeden imzalandığını ve doğrudan tazminata yönelik taleplerin gerektiğini savunuyor. Bu kesimler mahkeme kararını hayal kırıklığıyla karşıladı.

  • Almanya, tarihsel sorumluluğu tanımış; 2021’de sözcüklere dökülen kabulün ardından kalkınma projeleri için yaklaşık 1,1 milyar euro taahhüdünde bulunmuştu. Ancak bu paket, mağdur temsilcileri tarafından “tazminat” yerine “kalkınma yardımı” olarak nitelendirilmiş ve eleştirilmişti.

Neden önemli?

Bu dava, koloniyal dönem suçlarının günümüz hukukunda nasıl ele alınabileceği, devletler arası anlaşmaların iç hukuk önünde hangi bağlayıcılığa sahip olacağı ve mağdur toplulukların tazminat taleplerinin hangi forumlarda sonuç alabileceği bakımından kritik bir örnek teşkil ediyor. Mahkemenin Almanya’yı şu aşamada davaya almama kararı, ileride açılacak benzer davalar açısından tartışmalı bir emsal oluşturabilir.


Arka plan (kısa)

1904–1908 yıllarında Alman Güneybatı Afrikası’nda (bugünkü Namibya) Ovaherero ve Nama halklarına yönelik katliamlar, geniş çaplı zorla göç ettirme, toplama kampları, ölüm yürüyüşleri ve ırkçı tıbbi/antropolojik uygulamalar içeriyordu. Tarihçiler ve Birleşmiş Milletler raporları, bu olayları 20. yüzyılın erken soykırım örneklerinden biri olarak değerlendiriyor. Almanya 2021’de resmi olarak “soykırım” tanımını kullanmıştı; buna karşın biçim ve tazminat konusu çözülmüş değil.


Ne olacak şimdi?

Davacılar, mahkemenin esas hakkındaki değerlendirmesini bekleyebilecek; ayrıca hukuki stratejilerini revize ederek hem ulusal hem de uluslararası mecralarda yeni girişimlerde bulunabilirler. Almanya’nın bu süreçte doğrudan bir taraf olmaması, uluslararası hukuk yoluyla doğrudan tazminat arayışlarını zorlaştırıyor; ancak diplomasi, kamuoyu baskısı ve uluslararası kuruluşlar aracılığıyla farklı yollar denenebilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar