Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

Doların yükselişi, ABD şirketlerinin kârlarını eritiyor: Amazon ve Apple alarm veriyor

Yayımlandı

üzerinde

dolarının yükselişi, Amazon.com’dan Apple’a kadar çok uluslu Amerikan şirketlerinin kâr beklentilerini zora sokuyor.

ABD dolarının yükselişi, Amazon.com’dan Apple’a kadar çok uluslu Amerikan şirketlerinin kâr beklentilerini zora sokuyor. Yatırımcılar, iki yıldır devam eden ve büyük ölçüde teknoloji şirketlerinin güçlü kâr artışlarıyla desteklenen hisse senedi rallisinin, bu güçlü doların baskısına ne kadar dayanacağını sorguluyor.

, Kasım 2022’den bu yana gördüğü en güçlü düzeye yaklaştı. Bu durum; son iki yıldır S&P 500 Endeksi’ni zirveye taşıyan, özellikle de yükselen kâr rakamlarıyla öne çıkan büyük teknoloji hisseleri (örneğin Amazon, Apple gibi) için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Her ne kadar ABD, Kanada ve Meksika’ya uyguladığı gümrük vergilerini ertelediği için dolar kısa vadede biraz gevşemiş olsa da, doların daha da yükselebileceğine karşı korunma talebi son iki yılın en yüksek seviyesinde seyrediyor. Bu yükselişte, Başkan Donald Trump’ın ekonomik politikalarının etkisi önemli.

Şirket bilançolarına en büyük zararı genellikle beklenmedik dolar rallileri verir

Bank of America döviz stratejisti Howard Du, “Şirket bilançolarına en büyük zararı genellikle beklenmedik dolar rallileri verir,” diyor.

Goldman Sachs verilerine göre, S&P 500 şirketlerinin yaptığı kâr açıklamalarının yaklaşık %40’ında “döviz kuru” (FX) konusu gündeme geliyor. Apple, bu kur rüzgârının önümüzdeki dönemde de devam edeceğini öngörüyor. Amazon’un son çeyrek sonuçları çoğunlukla olumlu olsa da, ilk çeyrek için beklenenden düşük tahmin sunması yatırımcıları endişelendirdi. Bunun önemli sebeplerinden biri de döviz kurlarının yarattığı baskı. Güçlü dolar, hem ihracat talebini azaltıyor hem de yurtdışı kazançlarının değerini düşürüyor.

Gümrük vergileri olmasa bile doların güçlenmesi bu şirketlere zarar verebilir

Rose Advisors portföy yöneticisi Patrick Fruzzetti, “Gümrük vergileri olmasa bile doların güçlenmesi bu şirketlere zarar verebilir ve bazı iş kollarını olumsuz etkileyebilir,” diyor.

2014 ortalarında doların %25’ten fazla değer kazandığı dönemde ve 2021-2022 arasında aynı ölçüde yükseldiğinde, S&P 500 şirketleri kâr durgunluğu (earnings recession) yaşamıştı. 2018 başlarında Trump yönetiminin uygulamaya koyduğu gümrük vergileri ve doların %10’a varan artışı da kârları geriletmiş, bu süreçte S&P 500 yaklaşık %20’ye yakın değer kaybetmişti.

U.S. Bancorp’un döviz satış bölümünün başkanı Paula Comings, “Genel beklenti, doların güçlü kalmaya devam edeceği ve bu durumun 2025’e kadar sürebileceği yönünde,” diyor.

Hisse senedi yatırımcıları, her ne kadar güçlü doların kârlara olumsuz etkisini kimi zaman göz ardı etme eğiliminde olsa da, şirket değerlemelerinin tarihî zirvelere yakın olduğu bu ortamda durumu yakından takip ediyor. Bloomberg’in “Muhteşem Yedili”  diye adlandırdığı teknoloji devlerini izleyen endeks, önümüzdeki 12 ay için tahmin edilen kârların 30 katı fiyat-kazanç oranıyla işlem görüyor. Bu oran 2022 sonunda 20 seviyesindeydi. Karşılaştırma için, aynı dönemde S&P 500 ortalaması 22 kat civarında.

ABD’nin, Çin’den gelen tüm ürünlere %10 gümrük vergisi uygulaması da bu şirketleri zora sokabilir. Strategas yatırım stratejisi direktörü Ryan Grabinski’ye göre, gelirlerinin %20’den fazlasını Çin’den elde eden Tesla Inc. en çok etkilenecek şirketlerin başında geliyor; onu yaklaşık %16 ile Nvidia Corp. ve Apple takip ediyor. Meta Platforms Inc.’in Kanada’dan elde ettiği gelir oranı sadece %2,1. Muhteşem Yedili’nin geri kalanının Meksika ile kayda değer bir gelir bağı yok.

Grabinski, “Çin’e yönelik gümrük vergileri ve Çin’in buna misillemesi, gelirler açısından piyasayı en çok endişelendiren konu,” diyor.

Bloomberg Intelligence’tan baş hisse senedi stratejisti Gina Martin Adams, gümrük vergilerinin önemli bir risk olduğuna dikkat çekiyor. Çünkü çok uluslu şirketler, Trump’ın ilk gümrük vergisi uyguladığı döneme kıyasla artık ABD pazarına daha da bağımlı hale geldi.

Martin Adams, “Çok uluslu şirketler ya ABD’ye geri taşınmayı seçecek ya da başka ticaret ortakları ve gelir kaynakları arayacak. Burada büyük bir ikilem yaşanıyor,” diyor.

Ayrıca Martin Adams, pandemi sonrası dönemde dolar, hisseler ve şirket kazançlarının alışılmadık biçimde aynı yönde hareket ettiğini söylüyor. Dolar yükselmeye devam ederse, işler önceki ‘normal’e dönebilir ve bu durum Nvidia, Alphabet (Google), Amazon, Tesla ve Broadcom gibi kâr artışını büyük ölçüde sırtlayan şirketleri zorlayabilir. Zira bu şirketler, dolar hareketlerine karşı genel piyasadan daha hassas.

Buna karşın Washington’da gündeme gelen yeni vergi indirimlerinin, S&P 500 şirketlerinin vergi yükünü 2017’deki vergi paketine kıyasla ancak yarı yarıya azaltacağı öngörülüyor. Bloomberg Intelligence’a göre bu durum, önümüzdeki 12 ay için tahmin edilen ve “%20’nin üzerinde” beklenen hisse başına kâr (EPS) artışına ulaşmayı daha da zorlaştırabilir.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

Nükleer deneyler ve UFO’lar arasında bağlantı bulundu

Yayımlandı

üzerinde

İnsan dışı bir zekanın uzaydan gözlemlemiş olabileceği yönünde dikkat çekici bir bilimsel çalışma yayımlandı.

İsveç’teki Nordic Institute for Theoretical Physics’ten Dr. Beatriz Villarroel, 1949–1957 yılları arasında yapılan nükleer testlerle gökyüzünde görülen gizemli “parlak noktalar” arasında doğrudan bir bağlantı tespit etti.

AYNA GİBİ PARLAYAN VE DÖNEN NESNELER

Bu geçici ışık kaynaklarının doğal bir olay olmadığı düşünülüyor. Villarroel, bu cisimlerin “ayna gibi yansıtıcı” ve “uçan daire gibi döner” özellikler sergilediğini belirtiyor.

Araştırma, genellikle dünyası tarafından reddedilen tanımlanamayan anormal fenomenler üzerine yapılan çalışmalar arasında önemli bir dönüm noktası oldu.

Çünkü bu çalışma hakemli bir dergide yayımlanarak diğer bilim insanlarının denetiminden geçti ve verilerde hataya rastlanmadı.

NÜKLEER TESTLERLE EŞ ZAMANLI GÖZLEMLER

Sonuçlar, bu gizemli cisimlerin nükleer testlerden hemen önce veya sonra görülme olasılığının yüzde 45 daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Villarroel, “Bunlar Sputnik 1’den önceki yıllarda, yani insanlığın henüz uzaya hiçbir şey göndermediği dönemde tespit edildi. Son derece düz, ayna gibi yansıtıcı olmaları gerekiyor ve ben doğada bu şekilde görünen hiçbir şey bilmiyorum” diyor.

ESKİ FOTOĞRAFLARDAN ELDE EDİLEN BULGULAR

Dr. Villarroel ve Dr. Stephen Bruehl, araştırmalarını Scientific Reports dergisinde yayımladı.

Çalışma, ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği’nin erken dönem nükleer testleri sırasında Palomar Gözlemevi’nin arşiv fotoğraflarındaki yıldız benzeri cisimleri analiz etti.

Ekip, 124 açık hava nükleer patlamasını inceledi. Bu patlamalar yeraltında değil, atmosferde gerçekleştirildiği için gökyüzünü doğrudan etkiliyordu.

Fotoğraflarda beliren ve kısa süre sonra kaybolan bu nesneler, o dönem insan yapımı olamayacak kadar erken tarihlerde görüntülendi.

ANORMAL ARTIŞ VE OLASI AÇIKLAMALAR

Nükleer test günlerinde gökyüzünde görülen tanımlanamayan cisimlerin sayısı yüzde 8,5 arttı.

Bu nesneler genellikle patlamalardan bir gün sonra ortaya çıktı, bu da olayların yalnızca patlama kaynaklı bulutlar ya da ışık izleriyle açıklanamayacağını gösteriyor.

Villarroel, “Doğa bazen hayal bile edemeyeceğimiz şeyler yaratabilir. Ama gördüklerimiz arasında tutarlı bir doğal açıklama bulamıyorum. Bunların yapay olma ihtimali çok daha güçlü” ifadelerini kullandı.

“İNSAN DIŞI ZEKA” OLASILIĞI

Gazeteci Ross Coulthart, bu çalışmanın “insan dışı zekanın varlığına dair ilk bilimsel kanıt” olabileceğini söyledi.

Villarroel ise bu cisimlerin hala Dünya yörüngesinde olup olmadığını bilmediğini, ancak gerçekten yapaylarsa hala gezegen etrafında dolanıyor olabileceklerini belirtti.

Araştırmada 100 binden fazla parlak nokta gözlemlendi. Yalnızca kuzey yarımkürede 35 bin civarında tespit yapıldı. Özellikle nükleer testlerle aynı günlerde yaklaşık 60, yalnızca test veya UFO gözlemi olduğu günlerde ise ortalama 40 tanımlanamayan nesne kaydedildi.

GİZLİ CIA BELGELERİ

Bu çalışma, Soğuk Savaş döneminde Dünya’ya insan dışı varlıkların gelmiş olabileceğine dair ortaya çıkan tek kanıt değil.

Kısa süre önce ortaya çıkarılan gizli CIA belgeleri, 1959’da hükümetin UFO’larla yüz yüze temas kurduğunu iddia eden bir programdan söz ediyor (FBI bu belgelerin sahte olduğunu söylüyor).

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Gizemli yıldızlararası ziyaretçi, NASA’nın uzay aracına yaklaşıyor

Yayımlandı

üzerinde

Güneş Sistemi’ne dışarıdan gelen gizemli gök cismi 3I/ATLAS, birkaç hafta içinde ’nın Europa Clipper ve Avrupa Ajansı’nın (ESA) Hera uzay araçlarının yakınından geçecek.

Bilim insanları, 25 Ekim-6 Kasım 2025 tarihleri arasında gerçekleşmesi beklenen bu karşılaşmanın, insanlık tarihindeki ilk “yıldızlararası kuyruklu yıldız iyon kuyruğu gözlemi” olabileceğini söylüyor.

“KUYRUĞUNA DALACAĞIZ”

Avrupalı araştırmacıların henüz hakem onayından geçmeyen makalesine göre, iki uzay aracı 3I/ATLAS’ın iyon kuyruğu içine girecek. Bu durum, Güneş Sistemi dışından gelen bir cismin iyon kuyruğundaki parçacıkları doğrudan inceleme fırsatı sunacak.

İyon kuyruğu, kuyruklu yıldızın çekirdeğinden kopup milyonlarca kilometre uzağa kadar uzanan yüklü parçacıklardan oluşuyor. Bu tür kuyruklarla karşılaşmalar son derece nadir ve değerli, çünkü bilim insanlarına Güneş Sistemi’nin ötesinden gelen ham materyali doğrudan analiz etme imkanı veriyor.

Bu hesaplamalar, araştırmacıların geliştirdiği Tailcatcher adlı programla yapıldı. Yazılım, Güneş rüzgârı yönünü ve hızını dikkate alarak bir uzay aracının iyon kuyruğuna en yakın geçiş noktasını hesaplıyor.

3I/ATLAS için hesaplanan en yakın mesafe ise yaklaşık 8 milyon km.
Bilim insanları, Europa Clipper tüm iyon bileşenlerini ölçemese de, kuyruklu yıldızın iyon kuyruğunun yapısını ve bileşimini anlamada önemli veriler sağlayabileceğini belirtiyor.

“UZAYLI” TARTIŞMASI

Bu arada Güneş Sistemi’nden hızla geçmekte olan yıldızlararası nesne 3I/ATLAS, gökbilimcileri büyülemeye devam ediyor. İlk olarak Temmuz 2025’te keşfedilen ve bir şehir büyüklüğünde olduğu tahmin edilen bu nesne, hem bilimsel hem de spekülatif çevrelerde büyük yankı uyandırdı.

Çoğu bilim insanı onu doğal bir kuyruklu yıldız olarak değerlendirirken, Harvard Üniversitesi’nden astrofizikçi Dr. Avi Loeb, 3I/ATLAS’ın “yabancı bir ” ürünü olabileceğini öne sürüyor.

Loeb’in kısa süre önce verdiği bir röportajda esprili bir dille 29 Ekim tarihine işaret etmesi sosyal medyada ve basında spekülasyonlara neden oldu.

ANTİ-KUYRUK TARTIŞMASI

Hawaii’deki Keck II Teleskobu ile yapılan son gözlemler, 3I/ATLAS’ın Güneş yönünde uzanan bir “anti-kuyruk” sergilediğini ortaya koydu.
Harvard’lı gökbilimci Avi Loeb, geçtiğimiz hafta yayınladığı blog yazısında, bu fenomenin “alışılmışın dışında bir yönelim gösterdiğini” savunuyor.

Henüz hakem değerlendirmesinden geçmemiş bir çalışmada, araştırmacılar Keck verilerini kullanarak, nesnenin siyanür ve nikel gazı salımı yaptığını doğruladı. Bu gazların hem Güneş’e doğru hem de aksi yönde püskürtülmesi, “anti-kuyruk” olgusunun açık bir kanıtı olarak değerlendirildi.

Loeb’e göre en şaşırtıcı olan, 3I/ATLAS’ın beyaz ışık görüntülerinde klasik bir kuyruklu yıldız kuyruğunun izine rastlanmamasıydı. Normalde Güneş’ten gelen ışık basıncıyla toz parçacıkları geriye doğru itilip parlak bir kuyruk oluşturur. Ancak bu nesnede durum farklı görünüyor.

Diğer bilim insanları ise bu tuhaf görünümün doğal süreçlerle açıklanabileceğini belirtiyor. Dünya’nın uzaydaki konumu nedeniyle, bir kuyruklu yıldızın geniş kuyruğunun optik bir illüzyon yaratabileceği, ya da Güneş rüzgârının itiş gücüne direnebilen büyük toz tanelerinin Güneş yönünde bir uzantı oluşturabileceği düşünülüyor.

Kaliforniya Üniversitesi’nden gezegen bilimci Michael Busch, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Dönen bir kuyruklu yıldız çekirdeğinden çıkan büyük parçacıklar, yörünge boyunca hem önünde hem de arkasında birikerek bu görünümü oluşturabilir” diyor.

GÖZLEM KAMPANYASI

Ancak bu olağandışı davranışlar nedeniyle Uluslararası Asteroit Uyarı Ağı (IAWN), 3I/ATLAS’ı özel inceleme listesine aldı. Bu, ağın tarihinde ilk kez bir yıldızlararası nesnenin “potansiyel tehdit değerlendirme” kampanyasına dahil edilmesi anlamına geliyor.

IAWN, dünya genelindeki teleskoplar ve gözlemevleriyle iş birliği yaparak Dünya’ya yakın nesneleri izliyor ve olası çarpışma risklerini değerlendiriyor.

Yetkililer, 3I/ATLAS’ın yörüngesini tahmin etmenin “benzersiz zorluklar” içerdiğini belirterek nesneyi “Comet Astrometry Campaign” adlı özel izleme programına ekledi.

IAWN, 27 Kasım 2025-27 Ocak 2026 tarihleri arasında küresel bir gözlem ve eğitim tatbikatı başlatacak.

Bu süreçte dünya çapındaki teleskoplar ve takip sistemleri 3I/ATLAS’a odaklanarak, bu yıldızlararası ziyaretçinin gökyüzündeki tam konumunu belirlemeye çalışacak.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

AB Komisyonu, Meta ve TikTok’u DSA Şeffaflık Yükümlülüklerini İhlal Etmekle Ön İncelemede Buldu

Yayımlandı

üzerinde

AB Komisyonu, Meta ve TikTok’u DSA Şeffaflık Yükümlülüklerini İhlal Etmekle Ön İncelemede Buldu

Yazar: Fatih Doğan / FatihDoganMedya
Tarih.Saat: 25 Ekim 2025 — 10:00 (Europe/Istanbul)
Okuma Süresi: ~3 dakika
Kelime Sayısı: 492

Avrupa Komisyonu, Meta (Facebook/Instagram) ve TikTok’un Dijital Hizmetler Yasası (DSA) kapsamındaki şeffaflık yükümlülüklerini ihlal ettiğini ön incelemede tespit etti. Araştırmacılara veri erişimi eksiklikleri ve Meta’nın bildirim/itiraz mekanizmalarında ‘dark pattern’ iddiaları öne çıkıyor. (Komisyon basın bildirimi: 24 Ekim 2025)

AB Komisyonu ön incelemede: Meta ve TikTok şeffaflık yükümlülüklerini ihlal etti

Avrupa Komisyonu, 24 Ekim 2025 tarihli ön inceleme açıklamasında Meta (Facebook/Instagram) ve TikTok’un Dijital Hizmetler Yasası (DSA) kapsamında getirdiği şeffaflık yükümlülüklerini yerine getirmediğine dair ön bulgularını açıkladı. Komisyon, iki platformun araştırmacılara yeterli erişimi sağlamada eksiklikler olduğunu tespit etti.

Neler tespit edildi?

  • Araştırmacılara erişim eksikliği: Komisyon ön incelemesi, TikTok ve Meta’nın bağımsız araştırmacılara kamuya açık verilere yeterli, anlamlı erişim sunmadığını belirtti. Bu tür veriler, platformların sistemik risklerinin bağımsız değerlendirilmesi için kritik sayılıyor.

  • Meta’da bildirim/itiraz mekanizmeleri: Komisyon, Meta’nın Facebook ve Instagram platformlarında kullanıcıların yasa dışı içeriği bildirmesini veya moderasyon kararlarına itiraz etmesini zorlaştıran karmaşık arayüzler ve yönlendirmeler (kamuoyunda “dark patterns” olarak bilinen uygulamalar) tespit etti. Bu durum, içerik şikâyet süreçlerinin etkinliğini zayıflatabiliyor.

  • TikTok cephesinde de şeffaflık sorunu: TikTok hakkında da araştırmacılara veri erişimi konusundaki sınırlamalar öne çıktı; şirket GDPR ile uyum gerekçesiyle bazı veri-paylaşımı taleplerine itiraz etmişti. Komisyonun ön incelemesi erişim eksikliğini özellikle vurguluyor.

Olası yaptırımlar ve süreç nasıl ilerleyecek?

DSA ihlali tespit edilirse, düzenleme çerçevesinde uygulanabilecek idari para cezaları şirketlerin yıllık küresel cironunun %6’sına kadar çıkabiliyor. Komisyonun duyurusu şu aşamada ön inceleme niteliğinde; firmalara savunma yapma, eksikleri giderme ve Komisyon ile iş birliği sürecinde bulunma hakkı tanınıyor. Nihai karar ve olası yaptırımlar takip edilecek.

AB’nin öncelikleri ve yetkili açıklamaları

Komisyon, DSA’nın amaçlarından biri olarak platformların şeffaflık sunmasını, bağımsız araştırmaları mümkün kılmasını ve kullanıcıların yasa dışı içerikleri kolayca bildirebilmesini gösteriyor. Komisyon yetkilileri teknoloji egemenliği, güvenlik ve demokratik süreçlerin korunması bakımından kuralların titizlikle uygulanacağını belirtti.

Şirketlerin açıklamaları

Meta yetkilileri, Komisyonun ön bulgularına katılmadıklarını; DSA’ya uyum için zaten değişiklikler yaptıklarını ve yetkililerle iş birliği içinde olacaklarını açıkladı. TikTok ise Avrupa’daki kullanıcı güvenliğine bağlı kalmaya devam edeceklerini ancak bazı veri erişimi taleplerinin GDPR ile çakışabileceğini öne sürdü.

Uzman görüşü — olası etkiler

Dijital politika uzmanları ve hukukçular, Komisyonun ön incelemesinin sektör genelinde araştırmacı veri erişimi, kullanıcı arayüzü tasarımı ve içerik bildirim süreçleri konusunda daha sıkı düzenleme ve denetim sinyali verdiğini söylüyor. Araştırmacı erişimindeki kısıtlar, genç kullanıcıların maruziyeti gibi önemli konularda bağımsız çalışmaları zorlaştırarak politika yapımını etkileyebilir.

Ne olacak? (Kısa yol haritası)

  1. Komisyonun ön incelemesi resmi bir ihlal kararı değil; şirketlere yanıt hakkı verildi.

  2. Şirketler savunmalarını yaptıktan sonra Komisyon nihai değerlendirmesini açıklayacak; gerekirse düzeltilmesi istenen uygulamalar veya cezalar gündeme gelecek.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar