Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Doğada zor bulunuyor, gramı dolar üzerinden işlem görüyor: Gelen siparişlere yetişemiyor

Yayımlandı

üzerinde

Doğada zor bulunuyor, gramı dolar üzerinden işlem görüyor: Gelen siparişlere yetişemiyor

Bayburt’un tek değerli taş işlemecisi olan Bayram İpek isimli vatandaş, 20 metrekare atölyesinde doğada zor bulunan, çıkarılması güç olan, gramı dolar üzerinden işlem gören Bayburt kehribarını özenle işliyor. Binbir emekle kehribarı işleyen zanaatkar İpek, kehribardan tespih, takı ve süs eşyaları yapıyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, uzun yıllarca Bayburt’ta köy halkı tarafından çıra olarak yakılmış, yakıt olarak kullanılmıştı. Gramı dolar üzerinden satılan, değeri altınla yarışan kehribar, kentin tek değerli taş işlemecisi Bayram İpek’in ellerinde şekillenerek kolye, yüzük, tespih ve farklı süs eşyalarına dönüştürülüyor. 20 metrekare alana sahip atölyesinde ince işçilik gerektiren kehribarı birçok işlemden geçiren İpek, ortaya koyduğu ürünlerle göz dolduruyor.
Bayburt’a özgü kehribarı işleyerek tüm dünyaya tanıtmak istediğini belirten zanaatkar İpek, hem Türkiye, hem de Bayburt ekonomisine de katkı sağlamayı hedeflediğini söyledi.
Yurt içinden, yurt dışından gelen siparişlere yetişemediğini ifade eden, birçok ile ve ülkeye kehribar taşından yaptığı ürünlerden gönderdi. Kehribar taşının sakinleştirici ve stresten arındırıcı doğal bir etkisi olduğunu kaydeden İpek, insanların kehribardan yapılma ürünlere yoğun ilgi gösterdiğini vurguladı.
Dedesinin, babasının farklı alanlarda taş işiyle ilgilendiğini ve taş ustası olduğunu söyleyen Bayram, kendisinin de değerli taş işlemecisi olduğunu vurguladı. Babasının camilere minare, kendisinin de kadınlara, erkeklere, çocuklara kehribar taşından aksesuar yaptığını aktaran zanaatkar İpek, “Biz Bayburt’ta 3 kuşaktır taş işiyle uğraşıyoruz. Babam camilere minare yapardı, ben de değerli taş işliyorum. Bu gördüğünüz kehribarı, yüzüğe çevirdim, yüzük kaşı yaptık. Kadınlara kolye, küpe, yüzük yapmak için kehribarı da işlediğimiz oluyor” dedi.
Kentteki tek değerli taş işlemecisi olduğunu dile getiren İpek, bu işi kendisinden sonra belki oğlunun yapacağını o da yapmazsa, kimsenin yapmayacağını söyledi. Bu işin zahmetli olduğunu, sabır gerektiğini vurgulayan İpek, 12 yaşındaki oğlunun taş işlemeciliğine merak saldığını belirterek, “Atölyemiz Bayburt’ta, 20 metrekare bir alan. Bayburt’ta bu işi yapan, kehribarı işleyen tek kişi benim. 12 yaşındaki oğlum da merak saldı, gelip taşları inceliyor, soruyor, bir şeyler yapmaya çalışıyor. Zannediyorum ondan başka kimse bu işi yapmayacak. Bayburt taşı zor bir taş işlemesi de, işçiliği de zor ama işlendikten sonra güzel takılara dönüştürülebiliyor. Evvelden köylüler bunu çıra olarak yakıyordu, şimdi biz takıya çevirdik” diyerek konuştu.
Kendi atölyesini kurarken kimseden maddi ve manevi destek göremediğini, bir tek Erzurum’daki Alpaslan Şimşek isimli dostunun her türlü destekte bulunduğunun altını çizen Bayram, hedefinin Bayburt kehribarını tüm dünyaya duyurmak olduğunu vurguladı.
Bayburt kehribarını bir marka haline getirerek, Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak istediğini söyleyen İpek, “Hedefim Bayburt kehribarını Türkiye’ye, dünyaya duyurmak. İl dışı olsun, yurt dışı olsun buralara gönderdiğimiz siparişlerimiz oluyor. Bu yola çıkarken bir tek bana destek çıkan, Erzurum’daki Alpaslan Şimşek hocam oldu, ona çok teşekkür ediyorum. Bana hem maddi, hem de manevi destekte çok bulundu. Benim amacım kehribarı Türkiye ekonomisine kazandırmak, Bayburt kehribarını da bir marka haline getirip, Türkiye ve dünyaya duyurmak. Bu doğrultuda da çalışmalarım devam ediyor” şeklinde konuştu.
Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Kağıthane’de “intikam” zinciri: Evi kurşunlandı, dürümcüye silahlı saldırı — şüpheli suçüstü yakalandı

Yayımlandı

üzerinde

Kağıthane’de “intikam” zinciri: Evi kurşunlandı, dürümcüye silahlı saldırı — şüpheli suçüstü yakalandı

STANBUL — Kağıthane’de bir gencin evinin kurşunlanmasının ardından, iddiaya göre intikam amacıyla sabah erken saatlerde bir dürümcüye silahlı saldırı düzenlendi. Olayda yaralanma olmazken, polis şüpheliyi olayda kullandığı silahla birlikte suçüstü yakaladı.

Olayın kronolojisi:
31 Ekim 2025 sabahı saat 06:30 civarında Ortabayır Mahallesi’nde kepenkleri kapalı duran bir dürümcü işyerine mermiler isabet etti. İddialara göre saldırıyı gerçekleştiren kişi, daha önce evinin kurşunlandığını öne sürdüğü bir anlaşmazlığın ardından iş yerine yöneldi. Olay sonrası kaçmaya çalışan şüpheli, Levent istikametinde devriye gezen Beşiktaş Asayiş Büro ekipleri tarafından silahıyla birlikte suçüstü yakalandı.

Şüphelinin ifadesi ve soruşturma:
Gözaltına alınan M.E.K. (17) polise verdiği ilk ifadede, dükkan sahibinin oğlu M.T. ile aralarında kavga olduğunu; M.T.’nin kendisinin yaşadığı daireyi kurşunladığını iddia ettiğini söyledi. Şüpheli hakkında ‘Ateşli Silahlar Kanununa Muhalefet’, ‘Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması’ ve ‘Mala zarar verme’ suçlarından işlem başlatıldı ve adliyeye sevk edilen şüpheli tutuklandı.

Görüntüler ve deliller:
Olayla ilgili çıkan kamera ve cep telefonu görüntülerinde; evin kurşunlanması anları, çevrede keşif yapan motosikletli kişiler ve şüphelinin silahı bir bezle gizleyerek ateş ettiği iddiası yer alıyor. Bu görüntüler soruşturma dosyasına eklendi.

Polisin müdahalesi:
Beşiktaş Asayiş Büro ekiplerinin hızlı müdahalesi sayesinde kaçış yönünde suçüstü yakalama gerçekleşti; emniyet yetkilileri delil toplama ve soruşturmanın genişletildiğini belirtiyor. Yetkililer, olayla bağlantılı olabilecek diğer kişilerin tespiti için de çalışma yürütüyor

Toplumsal boyut ve uzman yorumu (özet):
Gençler arasındaki husumetlerin sokak şiddetine dönüşmesini engellemek için erken müdahale, medyatik provokasyonun azaltılması ve sosyal destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiği uzmanlarca vurgulanıyor. Mahalle sakinleri şiddet olaylarından kaygı duyduklarını belirtti; emniyet birimleri vatandaşlardan şüpheli durumları ihbar etmelerini istedi. (Genel değerlendirme)

Okumaya Devam Et

Gündem

Aracını TEM’in ortasına çekip uykuya daldı

Yayımlandı

üzerinde

Aracını TEM’in ortasına çekip uykuya daldı

TEM yan yolda aracını sol şeritte durduran C.Y. uyuyakaldı. Polisin de uyandıramadığı C.Y., camı baltayla kırılan araçtan çıkarılıp hastaneye kaldırıldı.

Tarih:07.12.2025 Saat:05:25

İstanbul’da, TEM Otoyolu’nda otomobilinde uyuyakalan sürücü, hareketli dakikalar yaşanmasına neden oldu.

Gece yarısı TEM yan yol Bağcılar mevkisi Ankara istikametinde sürücü C.Y., otomobilini sol şeride çekip uyumaya başladı. Bu sırada aynı yolda çekici aracıyla seyir halinde olan Tamer Yiğit, durumu fark ederek C.Y.’yi uyandırmaya çalıştı.

Yiğit, C.Y.’nin uyanmaması üzerine durumu polis, sağlık ve itfaiye ekiplerine bildirdi. Olay yerine giden ekipler aracı sallayıp, camlarına vurarak C.Y.’yi uyandırmayı denedi. Sürücünün uyanmaması üzerine itfaiye ekipleri, baltayla aracın camını kırıp C.Y.’yi uyandırdı.

C.Y, sağlık ekiplerinin kontrollerinin ardından Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ne kaldırıldı. Otomobil çekiciyle yoldan kaldırılırken, polis ekipleri olay hakkında inceleme başlattı.

Okumaya Devam Et

Gündem

30 milyondan fazla ölüme neden OLMUŞTU Kara Ölüm’ün Gizemi Çözüldü

Yayımlandı

üzerinde

30 milyondan fazla ölüme neden OLMUŞTU Kara Ölüm’ün Gizemi Çözüldü

Tarih: 7 Aralık 2025 – Okuma Süresi: 4 dk

İnsanlık tarihinin en karanlık ve ölümcül dönemlerinden biri olan Kara Ölüm (Kara Veba) salgınının, yüzyıllardır akıllarda kalan bir sorusu nihayet yanıt buldu. Yeni bir bilimsel araştırma, salgının Avrupa’ya yayılımını hızlandıran kritik ve şaşırtıcı bir faktörü ortaya çıkardı: büyük bir volkanik patlamanın tetiklediği iklim değişikliği.

Communication Earth & Environment dergisinde yayımlanan çalışma, ağaç halkaları ve buz çekirdekleri gibi doğal kayıtlarla tarihsel belgeleri bir araya getirerek, bakteriler ve farelerin ötesinde, “mükemmel fırtına” olarak adlandırılan bir dizi olayın felaketin boyutunu nasıl büyüttüğünü gözler önüne seriyor.

 Bilim Tarihsel Gizemi Nasıl Çözdü?

Araştırmacılar, uzun süredir Kara Ölüm’ün neden 1330’larda Orta Asya’yı vurduktan sonra Avrupa’ya ulaşmasının on yıldan fazla sürdüğünü anlamaya çalışıyordu. İşte cevap, doğanın arşivlerinde saklıydı:

· Ağaç Halkalarındaki İpuçları: Cambridge Üniversitesi’nden coğrafyacı Ulf Büntgen, Avrupa genelindeki ağaç halkalarını incelediğinde, 1345-1357 yılları arasında yazılan kayıtlarda sıcak geçtiği belirtilen dönemde, halkaların normalden daha soğuk bir iklime işaret ettiğini fark etti.
· Buzullardaki Kanıt: Bu çelişkinin peşine düşen ekip, Antarktika ve Grönland’daki buz çekirdeklerini inceledi. Tam da 1345 civarına denk gelen katmanlarda, yalnızca büyük ölçekli bir volkanik patlamanın atmosfere salabileceği yüksek miktarda kükürt partikülleri tespit edildi. Bu partiküller, güneş ışınlarını engelleyerek dünyanın belirli bölgelerinin birkaç yıl boyunca soğumasına neden olmuştu.

Steel engraving from Gustave Dore Gallery London 1882

Volkan, İklimi ve Tarihi Nasıl Değiştirdi?

Volkanik patlamanın yarattığı zincirleme reaksiyon, Avrupa’yı derin bir krize sürükledi ve vebanın yayılması için mükemmel koşulları hazırladı.

İklim Krizi ve Tarımsal Çöküş (1345-1347):

· Anormal soğuma, mahsul verimliliğini düşürdü ve tarımsal üretimi vurdu.
· Büyük bir tahıl kıtlığı baş gösterdi ve gıda fiyatları hızla yükseldi.
· Özellikle İtalyan şehir devletleri Venedik ve Cenova, açlığı önlemek için panik halinde Kuzey Afrika ve Karadeniz’den büyük miktarda buğday ithal etmeye başladı.

Salgının Yolculuğu:
Bu kritik nokta,felaketin kapısını araladı. Vebanın nedeni olan Yersinia pestis bakterisini taşıyan pireler ve fareler, tahıl yüklü gemilere kolayca binebiliyordu. Pireler, hem fare kanıyla hem de tahıl tozuyla beslendiği için, Karadeniz’den Akdeniz limanlarına yapılan uzun deniz yolculuklarını atlatabildi. Böylece hastalık, 1347’de önce İtalya’ya, ardından tüm kıtaya yayıldı.

 Tarihin Tanıkları: Gökyüzündeki Tuhaflıklar

Araştırmacılar sadece doğal kayıtlarla yetinmedi. Orta Çağ tarihçisi Martin Bauch, dönemin mektup, şiir ve idari belgelerinde şaşırtıcı kayıtlar buldu.

· Çin ve Bohemya (günümüz Çekya’sı) gibi bölgelerde, aslında gerçekleşmemiş olması gereken “yanıltıcı ay tutulmaları” rapor edilmişti.
· Almanya, İtalya ve Bohemya’dan gelen belgelerde, “hava tuhaf biçimde karardı” ve “ay ışığı soldu” gibi ifadeler yer alıyordu.

Bu anlatılar, volkanik patlamanın atmosfere yaydığı devasa miktardaki kül ve aerosollerin, gökyüzünün görünümünü değiştirdiğine ve çağın insanları tarafından gözlemlendiğine dair güçlü tarihsel kanıtlar sunuyor.

 Kara Ölüm’ün Bıraktığı Silinmez İz

1346-1353 yılları arasında Avrupa’yı kasıp kavuran Kara Ölüm, insanlık tarihinin kaydedilmiş en ölümcül salgını olarak kabul ediliyor.

Demografik Yıkım:

· Tahminlere göre Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’da toplam 75 ila 200 milyon insan hayatını kaybetti.
· Sadece Avrupa’da nüfusun %30 ila %60’ı yok oldu ve kıtanın 1300’lerdeki nüfus seviyesine yeniden ulaşması yaklaşık 200 yıl sürdü.

Toplumsal ve Ekonomik Deprem:
Salgın,toplumun her katmanını altüst etti. Giovanni Boccaccio, Decameron’da yaşanan çaresizliği, “Sabahleyin akrabalarıyla kahvaltı eden nice insan, akşam öteki dünyada atalarıyla yemek yedi” sözleriyle aktardı. Tarım durma noktasına geldi, köyler boşaldı, inşaatlar yarım kaldı ve sosyal düzen tamamen çöktü.

 Geçmişten Günümüze Bir Uyarı

Bu çığır açıcı araştırma, Kara Ölüm’ü yalnızca basit bir bulaşıcı hastalık olayı olarak değil, iklim, ekonomi ve biyoloji kesişiminde yaşanmış kompleks bir felaket olarak yeniden tanımlıyor. Doğal çevredeki büyük bir değişimin (volkanik patlama), nasıl bir dizi zincirleme olayı tetikleyerek insanlık tarihinin seyrini değiştirebileceğini gösteriyor.

İklim değişikliği ile salgın hastalık dinamikleri arasındaki bu tarihsel bağ, günümüzde yaşadığımız küresel çevre sorunları karşısında da derslerle dolu. Tarih, doğa ile uyum içinde yaşamanın önemini bir kez daha hatırlatıyor.

Bu önemli araştırmayı sosyal medyada paylaşarak daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz.

Not: Bu haber, Communications Earth & Environment dergisinde yayımlanan bilimsel çalışma  haberine dayanarak özgün bir şekilde derlenmiştir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar