Teknoloji
Dev şirket siber saldırıya uğradı: On binlerce müşterinin verisi çalındı

Şirket, saldırının “Hizmet Sipariş Bilgi Dağıtım Sistemi” olarak bilinen bir iç sistem üzerinden gerçekleştirildiğini ve bu sistemin hizmet aktivasyonları ve değişikliklerini yönetmek için kullanıldığını belirtti.
SİSTEME ERİŞİM KISITLANDI
NTT Communications, saldırıyı 5 Şubat 2025’te tespit etti ve hemen ardından sistem erişimini kısıtlayarak ilk önlemleri aldı. Ancak, 15 Şubat’ta yapılan ek incelemelerde, şirketin iç ağında ikinci bir cihazın daha saldırganlar tarafından ele geçirildiği ortaya çıktı. Bu cihaz da hızlı bir şekilde ağdan çıkarıldı. Şirket, saldırının arkasındaki grup veya saldırının tam doğası hakkında henüz bir bilgi paylaşmadı.
MOBİL SÖZLEŞMELER ETKİLENMEDİ
Saldırıda ele geçirilen veriler arasında müşteri adları, sözleşme numaraları, telefon numaraları, e-posta adresleri, fiziksel adresler ve hizmet kullanım bilgileri yer alıyor. Ancak, bireysel tüketici verilerinin veya NTT Docomo’nun kurumsal mobil sözleşmelerinin bu saldırıdan etkilenmediği açıklandı. Şirket, çalınan verilerin kötüye kullanıldığına dair herhangi bir kanıt bulunmadığını belirtti.
70’TEN FAZLA ÜLKEDE FAALİYET GÖSTERİYOR
NTT Communications, dünya çapında geniş bir hizmet ağına sahip. Yetmişin üzerinde ülkede fiziksel lokasyonları bulunan şirket, bilgi ve iletişim teknolojisi alanında çözümler sunmasının yanı sıra küresel bulut hizmetleri, veri merkezleri, VPN hizmetleri ve güvenlik gibi çeşitli alanlarda da önemli bir oyuncu olarak dikkat çekiyor.
EK ÖNLEMLER ALINDI
NTT Communications, bu olayın ardından güvenlik sistemlerini güçlendirmek için ek önlemler aldığını ve izleme sistemlerini geliştirdiğini duyurdu. Ayrıca, müşterilere doğrudan iletişim yöntemleriyle bilgilendirme yapıldığını ve e-posta yoluyla herhangi bir bildirim yapılmayacağını belirtti. Bu, olası kimlik avı saldırılarına karşı bir önlem olarak değerlendiriliyor.
SİBER TEHDİTLER ARTTI
Bu olay, telekomünikasyon sektörünün siber suçlular ve devlet destekli hacker grupları için nasıl bir hedef haline geldiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Telekom şirketleri, yalnızca müşteri verileri değil, aynı zamanda kritik altyapı hizmetleri nedeniyle de saldırganların ilgisini çekiyor. NTT Communications, bu olayın ardından müşterilerinin güvenini yeniden kazanmak için kapsamlı bir güvenlik stratejisi uygulamayı planlıyor.
Teknoloji
Uluslararası Uzay İstasyonu yaşlanıyor: “5 yıllık sızıntı tehlikesi”

Hindistan, Polonya ve Macaristan’ın onlarca yıl aradan sonra ilk astronotlarını göndereceği kiralık uzay uçuşu, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki sızıntı endişeleri nedeniyle süresiz ertelendi.
RUS SEGMENTİNDE TESPİT EDİLDİ
NASA, Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) yapılması planlanan Axiom Mission 4’ün, Rus segmentindeki kabin basıncını izlemek amacıyla ertelendiğini duyurdu. Ajans, istasyondaki yedi astronotun güvende olduğunu ve diğer operasyonların bu durumdan etkilenmeyeceğini vurguladı.
Roscosmos’tan yapılan açıklamada, istasyonun Rusya tarafındaki sızıntının onarıldığı bildirildi. Ancak yeni bir fırlatma tarihi henüz belirlenmedi.
DAHA ÖNCE DE ERTELENMİŞTİ
Axiom Space tarafından düzenlenen görev kapsamında, SpaceX’in dört özel astronotu Florida’daki Cape Canaveral üssünden fırlatması planlanıyordu.
Ancak kötü hava koşulları ve roketle ilgili teknik sorunlar nedeniyle görev ertelenmişti. Bu aksaklıkların ardından, ISS’teki basınç sızıntısı gündeme geldi.
BASINÇ ENDİŞELERİ SÜRÜYOR
Rus segmentinde görevli üç kozmonot, 2000 yılında fırlatılan yaşlı Zvezda modülünün iç duvarlarını ve bağlantı tünelini inceleyerek bazı bölgeleri kapattı ve sızıntı oranını ölçtü. NASA, yapılan müdahalenin ardından segmentin artık basıncı koruduğunu açıkladı.
HİNDİSTAN İÇİN BİR İLK
Hindistan Hava Kuvvetleri pilotu Shubhanshu Shukla ekipte yer alıyor. Shukla, Hindistan’ın 2027’de planlanan Gaganyaan görevi için seçilen dört astronot adayından biri.
Görev gerçekleşirse, Hindistan Astronot Kolordusu’ndan ISS’ye gidecek ilk kişi olacak.
BEŞ YILI AŞKIN SÜREDİR BÜYÜYEN ÇATLAK
NASA’nın denetim ofisine göre, Rus segmentinde beş yılı aşkın süredir devam eden çatlak ve hava sızıntıları “önemli bir güvenlik riski” oluşturuyor.
NASA, ISS’i 2030’a kadar faaliyette tutmayı planlıyor. Sonrasında ise özel şirketlere ait istasyonların bu görevi devralması hedefleniyor. Axiom Space de bu alanda öncü şirketlerden biri olarak öne çıkıyor.
ELON MUSK’TAN “EMEKLİLİK” ÇAĞRISI
Öte yandan SpaceX CEO’su Elon Musk, sosyal medya platformu X’te yaptığı paylaşımda, uzay istasyonunun iki yıl içinde emekliye ayrılması gerektiğini savundu.
“ISS’nin bazı parçaları çok yaşlandı ve bu risk zamanla artıyor” diyen Musk, her ne kadar SpaceX bu görevlerden milyarlar kazansa da istasyonun yörüngeden çıkarılmasının doğru olacağını ifade etti.
Teknoloji
Bilim insanları bir dinozorda kanser buldu: İnsan tümörüyle aynı tür

Romanya’dan araştırmacılar, milyonlarca yıl öncesine ait dinozor fosillerindeki yumuşak dokuları incelerken, günümüzde kanserin nasıl işlediğine ve nasıl tedavi edilebileceğine dair ipuçları buldu.
Araştırma ekibi, 66 ila 70 milyon yıl önce bugünkü Romanya topraklarında yaşamış küçük, inek boyutlarında bir otobur olan Telmatosaurus transsylvanicus adlı dinozor türüne ait fosilleri inceledi.
Yüksek çözünürlüklü mikroskoplarla yapılan analizde, daha önce çenesinde tümör tespit edilmiş bir dinozorun kemiklerinde, kırmızı kan hücrelerine (eritrositlere) benzeyen yapılar bulundu.
Eritrositlere benzeyen bu yapılar, dinozorun çenesindeki tümörle ilişkiliydi. Bu tümörlerin yeri, daha önceki bir çalışma sayesinde biliniyordu.
DİNOZORLAR KANSERLE NASIL BAŞA ÇIKTI?
Araştırmacılar, dinozor dokularında bulunan bu yumuşak doku kalıntılarının, kanserin nasıl ortaya çıktığı ve zaman içinde nasıl evrimleştiğine dair ipuçları verebileceğini belirtiyor.
Balinalar ve filler gibi büyük hayvanlar, kansere karşı kendilerini koruyacak biyolojik yollar geliştirmiş durumda. Araştırma, benzer evrimsel stratejilerin dinozorlarda da gelişmiş olabileceğini düşündürüyor. Bu mekanizmaları anlamak, gelecekte insanlarda kanserin önlenmesi ve tedavisi için yeni yaklaşımlar geliştirilmesine katkı sağlayabilir.
Ancak Science Alert’e göre, bu tür değerli bulgulara ulaşmak için fosillerin dikkatli bir şekilde korunması büyük önem taşıyor.
İNSANLARDA DA GÖRÜLEN BİR TÜR
İncelenen dinozorda tespit edilen tümörün türü, günümüzde insanlarda da görülen ameloblastoma’ydı. Dinozorların Dünya’da milyonlarca yıl boyunca varlık göstermesi, kanserin bu uzun süreçte nasıl değiştiğini ve türlerin buna nasıl adapte olduğunu anlamak için önemli bir fırsat sunuyor.
Özellikle kemik gibi kireçleşmiş dokularda bulunan proteinler, DNA’ya kıyasla daha dayanıklı ve bozulmaya karşı daha dirençli. Bu da onları antik hastalıkları, özellikle de kanseri incelemek için ideal aday haline getiriyor.
Araştırmanın bulguları Biology adlı bilimsel dergide yayınlandı.
Teknoloji
Beynine çip takılan ALS hastası, şarkı söylemeye başladı

Yapay zeka destekli bir beyin–bilgisayar arayüzü (BCI) ile çalışan cihaz, adamın beyin sinyallerini neredeyse anında sözcüklere çeviriyor, soru sorma gibi anlar için ses tonunu değiştirebiliyor, istediği kelimeleri vurgulayabiliyor ve üç farklı perdede mırıldanmasına olanak tanıyor.
Sistem, kullanıcının konuşma girişimine karşılık oluşan elektriksel beyin aktivitelerini analiz ederek, gerçek zamanlı olarak sesi yeniden oluşturuyor. Bu tür bir cihaz ilk kez sadece kelimeleri değil, aynı zamanda doğal konuşmadaki tonlama, vurgu ve ses perdesi gibi duygusal ve anlamsal öğeleri de başarılı şekilde taklit ediyor.
Nature dergisinde yayımlanan çalışmada, cihaz kullanıcının söylemeyi amaçladığı kelimeleri beyin sinyallerinden yalnızca 10 milisaniye sonra yapay bir sesle dile getiriyor. Bu, önceki BCI sistemlerine kıyasla büyük bir ilerleme; çünkü eski sistemler ya yanıtı 3 saniye gecikmeyle veriyordu ya da kullanıcının tüm cümleyi tamamlamasını bekliyordu.
Maastricht Üniversitesi’nden, çalışmada yer almayan hesaplamalı sinirbilimci Christian Herff bu gelişmeyi “Konuşmaya yönelik beyin–bilgisayar arayüzlerinde bu, kutsal kaseydi. Artık gerçek, kendiliğinden ve kesintisiz konuşma mümkün” ifadeleriyle yorumladı.
GERÇEK ZAMANLI SES KODLAMA
Çalışmaya katılan 45 yaşındaki adam, kas hareketlerini kontrol eden sinirleri etkileyen bir motor nöron hastalığı olan ALS (Amiyotrofik Lateral Skleroz) nedeniyle konuşma yetisini büyük ölçüde kaybetmişti. Ses çıkarabiliyor ve kelimeleri ağzıyla şekillendirebiliyordu ama konuşması oldukça yavaştı ve anlaşılmazdı.
Hastalığın başlamasından beş yıl sonra, beyninin hareket kontrolüyle ilgili bölgesine 256 adet silikon elektrot yerleştiren bir ameliyat geçirdi. Kaliforniya Üniversitesi Davis’ten sinirbilimci Maitreyee Wairagkar ve ekibi, beynindeki sinyalleri her 10 milisaniyede bir yakalayacak şekilde derin öğrenme algoritmaları geliştirdi. Bu sistem, adamın ne demek istediğini değil, üretmeye çalıştığı sesleri doğrudan çözümlüyor. Bu da önceden tanımlanmış bir kelime dağarcığına bağlı kalmadan, daha doğal ve özgür bir iletişim sağlıyor.
Wairagkar, “Her zaman kelimelerle iletişim kurmayız. Ünlemlerimiz, sözcük dışı sesli ifadelerimiz vardır. Bu yüzden tamamen sınırsız bir yaklaşımı benimsedik” dedi.
Ekip, hastalığın başlangıcından önce adamın verdiği röportajlardan elde edilen kayıtlarla yapay sesi kişiselleştirerek, kendi sesi gibi duyulmasını sağladı.
KISITLAMASIZ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
Hasta, cihaz sayesinde kelimeleri heceleyebildi, açık uçlu sorulara cevap verebildi ve daha önce algoritmanın eğitilmediği bazı yeni kelimeleri dahi kullanabildi. Adam, yapay sesin kendi konuşmalarını seslendirmesinin “mutlu hissettirdiğini” ve bunun “gerçek sesi gibi” olduğunu söyledi.
Başka deneylerde ise sistem, adamın cümle kurarken soru mu yoksa düz bir ifade mi söylediğini ayırt edebildi. Ayrıca aynı cümle içinde hangi kelimeyi vurguladığını anlayarak ses tonunu buna göre ayarladı.
Cenevre Üniversitesi’nden nöromühendis Silvia Marchesotti ise, “Bu sistem, gerçek yaşamda kullanılabilecek bir araca dönüşme potansiyeli taşıyor” diyerek teknolojinin günlük kullanım için uygun hale gelmeye başladığını vurguladı.
BEYİN-BİLGİSAYAR ARAYÜZÜ (BBA) NEDİR?
Medyada beyin çipi diye anılan bu teknolojiye “beyin-bilgisayar arayüzü” (BBA) adı veriliyor.
Beyin-bilgisayar arayüzü nedir, nasıl çalışır?
Araştırmacılar ve şirketler insan beynini harici cihazlara bağlamak için yaratıcı çözümler geliştirdikçe BAA alanında da sıradışı ilerlemeler kaydediliyor. Kısacası bu teknoloji alanı, insan beynini bilgisayara bağlamak için geliştirilen tüm yöntemleri kapsıyor.
Teknolojiye ilişkin araştırmalar 1970’lerde Kaliforniya Üniversitesi Beyin Araştırma Enstitüsü’nden nörolog Dr. Jacques J. Vidal’ın gözetiminde başladı. Araştırmacıların hayvan modellerinden ilerlemek için gereken temel teknolojik altyapıyı oluşturması 20 yıldan fazla zaman aldı. 1990’ların ortalarına gelindiğindeyse ilk BBA prototipleri insan kafatasına yerleştirilmeye başlamıştı.
İnsanların daha iyi iletişim kurması ve bilişsel yeteneklerinin artırılması amacıyla çalışan araştırmacılar, yıllar içinde hem invaziv hem de invaziv olmayan BBA teknikleri geliştirildi.
Cerrahi operasyonla beyne müdahale edilerek yerleştirilen çipler invaziv diye nitelenirken, ameliyat gerektirmeyen teknolojilere de invaziv olmayan yöntemler deniyor.
-
Eğlence4 gün önce
SOSYAL MEDYA AŞKI: Dijital Çağın Umudu mu, Tuzak mı?
-
Teknoloji3 gün önce
Türk Telekom’dan İnternet Ücretlerine Büyük Zam: 1 Temmuz 2025’ten İtibaren Geçerli Yeni Tarifeler
-
Gündem5 gün önce
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, Evinde Elektrik Kazası Sonucu Hayatını Kaybetti
-
Spor3 gün önce
Galatasaray’ın Yeni Yıldızı Leroy Sané: Şampiyonluk Yolunda Dev Transfer
-
Gündem3 gün önce
Türkiye’nin Yerli KAAN Beşinci Nesil Savaş Uçakları Endonezya’ya İhraç Edilecek: Tarihi Savunma Anlaşması Erdoğan’dan
-
Gündem1 hafta önce
Alman İş İnsanı Bernd Kebbel, Namibya Safari’sinde Aslan Saldırısında Hayatını Kaybetti
-
Gündem1 hafta önce
Diyarbakır Kayapınar’da 13 Katlı Binada Feci Yangın: 2’si Çocuk 3 Kişi Hayatını Kaybetti, 17 Yaralı
-
Gündem3 gün önce
Madleen Yelkenlisinde Tutuklu Türk Aktivist Şuayb Ordu, 12 Haziran’da Serbest Bırakılacak!