Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Çiftçiye 37 milyar lira hibe vereceğiz

Yayımlandı

üzerinde

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Millet Sergi Salonu’nda düzenlenen çiftçilerle iftar programında konuştu.

15 Temmuz darbe girişiminde çiftçilerin milli iradeyi ve ülkeyi korumak için en ön safta yer aldığını belirten Erdoğan, “Darbecileri engellemek için mahsulünü ateşe verecek kadar vatanlarına sevdalı çiftçilerimizin fedakarlığını hiçbir zaman unutmayacağız.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldikleri günden itibaren tüm vatandaşların saadeti, refahı ve kardeşliği için geceli gündüzlü koşturduklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarımda son 22 yılda 110 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verdiklerini belirterek, 186 ülkeye 2 bin 250 çeşit tarımsal ürünün ihraç edildiğini söyledi.

Türkiye’nin ihracatta 13 üründe dünyada ilk 3 ülke arasında yer aldığını, ayrıca 104 ülkeye tohum ihracatı gerçekleştirildiğini dile getiren Erdoğan, bu listeyi daha da uzatmanın mümkün olduğunu ifade etti.

“Önümüze çıkan engellere takılmadan, şahsımızı ve hükümetimizi hedef alan saldırılara teslim olmadan, Türkiye’nin iyiliğini istemeyen alçakların sabotajlarına prim vermeden 85 milyonun huzuru ve esenliği için gayret gösteriyoruz.” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Hem tarıma hem de yaz kış demeden üretim yapan çiftçi kardeşlerimize hak ettiği değeri vermenin çabasındayız. Gayretlerimizin, emeklerimizin olumlu neticelerini hamdolsun çok geniş bir yelpazede bizzat görmeye başladık. Bitkisel üretimden hayvancılığa, balıkçılıktan kırsal kalkınma yatırımlarına, tarımın her alanında ülkemizin gerçek potansiyeli ortaya çıkıyor. Burada elbette uzun uzadıya anlatacak değilim. Sektörün içinde olanlar zaten neyin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Sadece birkaç önemli rakamı paylaşmak arzusundayım. Özellikle ellerine geçirdikleri her fırsatı Türk tarımını ve onun arkasındaki milyonlarca kahramanı kötülemek için kullananların burayı çok dikkatli dinlemesini tavsiye ediyorum.”

206 ÇEŞİT MAHSUL ÜRETİLİYOR

Erdoğan, verimli ve kaliteli üretimin artması için son 22 yılda reel rakamlarla 2 trilyon 70 milyar lira tarım desteği verdiklerini, 2025 yılında şu ana kadar 24 milyar lira ödeme yaptıklarını vurguladı.

Yıl sonunda bu rakamın 135 milyar lirayı bulacağına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

“Yine burada, birilerinin ‘Türkiye’de tarım bitti’ dediği rakamları söylüyorum. Ülkemizde 206 çeşit tarım mahsulü üretiliyor. Bunların bir çoğunda hamdolsun kendimize yeter durumdayız. Sebze ve meyve üretiminde dünyada 4’üncüyüz. Bitkisel üretimde 11’inciyiz. 21 üründe dünyada ilk 3’teyiz. Çiğ süt üretiminde dünyada 9’uncu, Avrupa’da 3’üncü sıradayız. Sığır eti üretiminde dünyada 7’nci, Avrupa’da 1’inci konumdayız. Tavuk eti üretiminde dünyada 9’uncu, Avrupa’da ise 2’nciyiz. Yumurta üretiminde dünyada 10’uncu, Avrupa’da 2’nci. Bal üretiminde dünyada 2’nci, Avrupa’da ilk sırada bulunuyoruz. Su ürünleri yetiştiriciliğinde dünyada 16’ncı, Avrupa’da 2’nci sıradayız.”

Tarım sektörünün geçen yıl Türkiye ortalamasının da üzerinde büyüme gerçekleştirdiğini belirten Erdoğan, 2002 yılında 25 milyar dolar olan tarımsal hasılayı üç katına çıkartarak 2024 yılında 74 milyar dolara yükselttiklerini söyledi. Erdoğan şöyle konuştu:

“Şuraya da özellikle dikkatinizi çekiyorum; ‘Tarım bitti’ iftirası atılan Türkiye bugün, tarımsal hasılada Avrupa’da lider, dünyada ise 8’inci sıradadır. Aynı dönemde ihracatımızı 3,8 milyar dolardan aldık geçen sene 32,6 milyar dolara ulaştırdık. Yani 2002’de ülke olarak neredeyse bir yılda yaptığımız ihracatı bugün sadece tarımda gerçekleştiriyoruz.”

“TARIM SEKTÖRÜNÜ KARALAMAYA DEVAM EDERLER”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, idrakleri kapanmamış olanlar için bu rakamların ziyadesiyle kafi olduğuna vurgu yaparak, “İktidarla muhalefeti karıştıranlara ne desek boş. Onlar bir yalan bulup, değilse uydurup hükümetimizi ve tarım sektörünü karalamaya devam ederler. Güneş balçıkla sıvanmaz. Yalan ne kadar büyük olursa olsun hakikat güneşini kapatamaz. Muhalefetin çarpıtmalardan medet umarak perdelemeye çalıştığı tarım sektörümüzün gerçekleri bunlardır. Bütün bu başarıda emeği olan, alın teri döken siz çiftçi kardeşlerimi bugün bir kez daha yürekten tebrik ediyorum.” şeklinde konuştu.

Fırsatçılarla mücadelenini sürdüğünü belirten Erdoğan, kurumların fahiş fiyat incelemelerinin sürdüğünü ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca ürün arzına dönük önlemleri de aldıklarına işaret ederek, temel gıda ürünlerinde arz sıkıntısının belirtti. Erdoğan şunları söyledi:

“İnsanımızın ücretini ödediği üründe hile, hurda, aldatmaca olmamasıdır. Bakanlığımız sizlerin alın terinizle ürettiğiniz ürünleri vatandaşlara sahtecilikle, taklitle sunanlara karşı bir denetim seferberliği başlattı. Denetimler sonucunda taklit, tağşiş yapılan sağlıksız ürünler artık anlık olarak yayınlanıyor. Sağlıklı ve güvenilir gıda denetimleri yanında fahiş fiyatla mücadelemizde hız kesmeden sürüyor. Aç gözlüler özellikle mübarek ramazan ayını fırsata çevirmek için eskiden beri malumunuz her yola başvurmaktadır. Bu ramazan öncesinde fırsatçılara meydanın boş olmadığını göstermek adına bir dizi tedbir aldık. Devlet olarak adeta dört koldan çok yoğun bir mücadele içine girdik. Ticaret Bakanlığımız, Hazine ve Maliye Bakanlığımız ve Rekabet Kurulumuz fahiş fiyat artışı yapanlarla ilgili incelemeler başlattı.”

Birçok işletmenin, indirim kampanyalarıyla hem enflasyonla mücadeleye destek verdiğine hem de ramazan ayında vatandaşın daha uygun maliyetle ürünlere ulaşmasına destek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “İnşallah ramazan ayından sonra da bu mücadelemiz sürecek. Vatandaşın helal lokmasına göz dikenlerin heveslerini Allah’ın izniyle kursaklarında bırakmaya devam edeceğiz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün tarım politikalarının merkezine, üretimin en temel faktörü suyu aldıklarını belirtti.

Son 22 yılda tam 3 trilyon 350 milyar lira maliyetli 11 bine yakın su ve sulama tesisini hizmete aldıklarını hatırlatan Erdoğan, “Bu yıl içinde de 132 milyar lira yatırımla 321 tesisi daha sizlerin hizmetine sunacağız. Şurası bir gerçek ki sadece devletimizin yatırımları ve sizlerin emeğiyle üretimde istenen sonuçların alınması mümkün değil. Her geçen yıl iklim değişikliğinin sebep olduğu sıkıntılara daha fazla maruz kalıyoruz. Maalesef bu yıl da benzer bir durumla karşılaştık. Bu tür durumlar için tarım sigortasının ehemmiyetini tekrar hatırlatıyor, sigorta yaptırmayan çiftçi kardeşlerimizi sigorta yapmaya davet ediyorum. Prim ödemelerinin 3’te 2’sine kadarını devlet olarak karşıladığımız TARSİM’in kapsamını her geçen yıl genişletiyor, yeniliklerle çiftçimizin ürünlerini koruma altına almasına destek sağlıyoruz.”

18,5 MİLYAR LİRALIK KIRSAL KALKINMA DESTEĞİ

Kırsalda hayat standardının yükseltilmesi, kadın ve genç nüfusun üretime teşvik edilmesine yönelik çalışmalarının sürdüğünü, uyguladıkları kırsal kalkınma programlarında yüzde 50 ile yüzde 100 arası hibe desteklerinin bulunduğunu aktaran Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Şu müjdelerimizi de paylaşmak istiyorum; 2025 yılında bütçeden ve uluslararası kurum, kuruluşlardan kredi ve eş finansman desteğiyle 18,5 milyar liralık kırsal kalkınma desteği vereceğiz. Böylece kırsala yaklaşık 25 milyarlık yatırım ve 10 bin kişiye istihdam sağlamış olacağız. Ayrıca uluslararası finans kuruluşlarından sağlanan yeni kaynakları taşkın koruma projelerinden kuraklık önleme sistemlerine, kırsal kalkınmadan ormancılığa kadar sektörümüzün gelişimi için kullanmayı sürdürüyoruz. Bu seneden itibaren 5 yıl boyunca tarımın çeşitli alanlarında kullanılmak üzere 1 milyar dolar yani 37 milyar lira yeni kaynağı çiftçilerimize hibe olarak vereceğiz. Bunun 250 milyon dolarının sadece deprem bölgesine tahsis edildiğini de ayrıca ifade etmek isterim. Şimdiden hayırlı uğurlu olsun diyorum.”

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Fransa’da ‘Ölüm Doktoru’na Ömür Boyu Hapis: 30 Hastayı Zehirledi, 12’si Öldü

Yayımlandı

üzerinde

Fransa’da ‘Ölüm Doktoru’na Ömür Boyu Hapis: 30 Hastayı Zehirledi, 12’si Öldü

· 📅 Haber Tarihi: 18 Aralık 2025
· ⏱️ Okuma Süresi: 4 dakika| saat: 15:00

Fransa’nın doğusundaki Besançon kentinde, 2008-2017 yılları arasında 30 hastayı kasıtlı olarak zehirlemek ve 12 kişinin ölümüne neden olmaktan yargılanan anestezi uzmanı Dr. Frédéric Péchier, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Savcılık, Péchier’i “Fransa adli tarihinin en büyük suçlularından biri” ve “seri katil” olarak nitelendirdi

“Dr. Ölüm” Lakaplı Doktorun Korkunç Suçları Ortaya Çıktı

Fransa’da tıp dünyasını derinden sarsan ve “Besançon Zehirlenmeleri” olarak anılan davanın kararı açıklandı. 53 yaşındaki eski anestezi uzmanı Dr. Frédéric Péchier, meslektaşlarına zarar vermek ve kendi yeteneklerini göstermek amacıyla 12’si ölümle sonuçlanan 30 zehirleme vakasından suçlu bulundu.

Mahkeme salonunda “Hemen tutuklanacaksınız” ifadesiyle cezası açıklanan Péchier’in ifadesiz bir şekilde kararı dinlediği, aile üyelerinin ise gözyaşlarına boğulduğu bildirildi. Péchier’in avukatı karara itiraz edeceklerini duyurdu.

 Suçun Ayrıntıları ve Yöntem

· Zehirleme Yöntemi: Péchier’in, aralarında potasyum, lokal anestezikler, adrenalin ve hatta bir antikoagülanın da bulunduğu maddeleri, meslektaşlarının hastalarına bağlanacak serum torbalarına ve anestezi poşetlerine enjekte ettiği belirlendi.
· Amacı: Bu şekilde ameliyat masasındaki hastalarda kalp durması veya kanama gibi acil durumlar yarattığı, ardından “kurtarıcı” rolüyle müdahale ederek hem kendini göstermeyi hem de çatıştığı meslektaşlarını itibarsızlaştırmayı amaçladığı iddia edildi.
· Savcılığın Yorumu: Savcı Thérèse Brunisso duruşmada, Péchier’in bir doktor değil, “öldürmek için tıbbı kullanan bir suçlu” olduğunu söyledi. Savcı Christine de Curraize ise onu “son derece sapık” bir “seri katil” olarak tanımladı.

 Mağdurlar ve Hayatları Değişen Aileler

Péchier’in kurbanları 4 yaşındaki bir çocuktan 89 yaşındaki bir hastaya kadar geniş bir yelpazede yer aldı. Davada ifade veren mağdurlar ve aileleri, yaşadıkları travmayı anlattı.

4 Yaşındaki Teddy’nin Dramı:
2016’da rutin bir bademcik ameliyatı geçiren veameliyat sırasında iki kez kalbi duran Teddy, zehirlenmelerden sağ kurtulan en genç kurban. Artık 14 yaşında olan Teddy, mahkemeye gönderdiği yazılı ifadesinde, “Sadece dört yaşındayken, birisinin beni ve hayatımı sorun çıkarmak için kullandığını anlıyorum” dedi. Babası Hervé Hoerter Tarby ise, “Bize olanlar bir kabus. Tıbba güvendik ve ihanete uğramış hissediyoruz” diyerek isyanını dile getirdi.

Sandra Simard’ın Hayatı Nasıl Değişti:
2017’de sırt ameliyatı olan 36 yaşındaki Sandra Simard,ameliyat sırasında kalbi durduktan sonra beş gün komada kalmıştı. Mahkemede bastonla yürüyen Simard, “Tüm vücudum ağrıyor. Sanki yaşlı birinin bedeninde yaşıyorum” ifadelerini kullandı ve olayın kendisi üzerinde ömür boyu süren etkiler bıraktığını söyledi.

 Mahkeme Süreci ve Péchier’in Savunması

Üç aydan fazla süren duruşmalarda, 150’den fazla kişi ve kurum davaya müdahil olmuştu. Péchier, tüm duruşmalar boyunca suçlamaları reddetti ve mahkemeye, “Ben hiç kimseyi zehirlemedim… Ben bir zehirci değilim” şeklinde konuştu.

Ancak savunma ekibi, davadaki bir dönüm noktasında, Saint-Vincent kliniğindeki hastaları zehirleyen birinin var olduğunu kabul etmiş, ancak bu kişinin Péchier olmadığını iddia etmişti. Péchier daha önce, yaşanan ölüm ve komplikasyonları meslektaşlarının “tıbbi hataları”na bağlıyordu.

Sistem Neden Uyarı Sinyallerini Görmezden Geldi?

Olay, doktorun meslektaşları ve sağlık sistemi üzerinde de derin bir güven krizi yarattı. Mahkemede ifade veren eski meslektaşları, yıllar boyunca şüphelenmedikleri için derin bir pişmanlık ve üzüntü duyduklarını ifade etti.

Savcılar, Péchier’in “güç açlığını” gidermek ve kendi yetersizlik hissiyle başa çıkmak için bu yola başvurduğunu öne sürdü. Kurbanların avukatı Morgane Richard ise Péchier’in hastaları, meslektaşlarına saldırmak için “top mermisi, silah” olarak kullandığını söyledi.

Sonuç olarak, bu dava yalnızca bir doktorun suçlarına değil, aynı zamanda olağandışı vakalar karşısında sorgulama mekanizmalarının işleyişine dair ciddi soru işaretlerine de ışık tutmuş oldu.

Okumaya Devam Et

Gündem

Görücü Usulü Evlilik Vahşete Dönüştü: “Oğlunu Öldürdüm, Gel Cenazeni Götür”

Yayımlandı

üzerinde

Görücü Usulü Evlilik Vahşete Dönüştü: “Oğlunu Öldürdüm, Gel Cenazeni Götür”

18 Aralık 2025 – 13:51 | Son Güncelleme: 18.12.2025 – 14:00
Okuma Süresi:4 dakika

Burdur’un Bucak ilçesinde damadı Deniz Top’u tüfekle öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Ali Şengül’ün (64) ömür boyu hapis istemiyle yargılandığı dava başladı. Fotoğraf: Burdur, (DHA)

Aile içi şiddet zinciri, görücü usulüyle kurulan bir yuvada başlayan gerilimlerin nasıl trajediyle sonuçlanabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Burdur’da kayınpeder, damadını tüfekle öldürdü.

Burdur’un Bucak ilçesinde, 10 yıl önce görücü usülüyle kurulan bir evlilik, aile içi şiddet ve tehditlerin ardından cinayetle sonuçlandı. Damadını tüfekle öldüren kayınpeder Ali Şengül hakkındaki davanın ilk duruşması görüldü. Olay, 20 Ağustos’ta Fatih Mahallesi 1606’ncı Sokak’ta yaşandı.

Mahkeme salonundaki ifadeler, aile içi çatışmaların ve şiddet sarmalının boyutunu tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Tarafların anlatımları, olay öncesinde aylardır süren tehditler, uzaklaştırma kararları ve artan gerilimi gözler önüne serdi.

Davada Tarafların Çarpıcı İfadeleri

Duruşmada sanık Ali Şengül, maktulün babası Şeref Top, annesi Ümmahan Top ve eşi Hülya Top ifade verdi. Her bir tarafın savunması, olayın farklı yönlerini ve derinleşen aile dramını ortaya koydu.

Sanık Kayınpederin Savunması: “Kendimi Savundum”

Tutuklu sanık Ali Şengül savunmasında, damadı Deniz Top’un sorumluluklarını yerine getirmediğini öne sürdü:

· İş Istikrarsızlığı: “Belediyede işe başlattım, 10 gün çalıştı ayrıldı. Çimento fabrikasında 2 ay çalıştı bıraktı”.
· Maddi Sıkıntılar: Damadın ve babasının TIR alarak borçlandığını, kendisinin de onları kira derdinden kurtardığını belirtti.
· Tehditler ve Şiddet: “Kızıma ‘Sizi öldüreceğim’ dediği için uzaklaştırma kararı aldırdım. ‘Uzaklaştırmayı kaldırmazsanız sizi öldürürüm’ diye tehdit etti” ifadesini kullandı.
· Olay Günü: Damadın kendisine tüfekle saldırdığını, boğuşma sırasında tüfeğin eline geçtiğini ve korkutmak amacıyla ateş ettiğini iddia etti.

Maktulün Babasının Suçlaması: “Bilerek ve Tasarıyla Öldürdü”

Deniz Top’un babası Şeref Top ise sanığın savunmasını yalanlayarak çarpıcı ifadelerde bulundu:

· Önceden Planlanmış Cinayet: “Ali Şengül, oğlumu tasarlayarak öldürdü” dedi.
· Tehditlerin Kanıtı: Sanığın daha önce kendisine “Oğlunu öldüreceğim, buradan cenazesini götüreceksin” dediğini öne sürdü.
· Olay Sonrası: Cinayet işlendikten sonra Ali Şengül’ün telefonla arayarak “Oğlunu öldürdüm. Gel cenazeni götür” dediğini iddia etti.

Dul Kalan Eşin İtirafı: “Şiddet Vardı Ama Katlanıyordum”

Olayın en çarpıcı tanıklıklarından biri, maktulün eşi Hülya Top’tan geldi. 10 yıl önce görücü usulü evlendiklerini belirten Hülya Top, evliliklerinin ilk 5-6 yılının sorunsuz geçtiğini, ancak eşinin TIR almasıyla sorunların başladığını anlattı.

“Sürekli şiddet vardı ama katlanıyordum” diyen Hülya Top, eşinin işe gitmediği için cezalar aldığını ve uzaklaştırma kararı aldırdığını ifade etti. Kendisine yönelik “Uzaklaştırma kararını kaldırmazsan seni öldürürüm” tehditlerinde bulunulduğunu da mahkemede aktardı.

Görücü Usulü Evlilikler ve Toplumsal Gerçekler

Yaşanan bu trajik olay, geleneksel görücü usulü evliliklerin potansiyel risklerini bir kez daha gündeme getirdi. Görücülük, gelin ve damadın öncelikle aile üyeleri tarafından seçildiği bir evlilik türü olarak tanımlanıyor.

Türkiye’de aile yapısı üzerine yapılan araştırmalar, boşanmaların önemli nedenleri arasında aile bireylerinin evliliğe müdahalesinin (%40) ön sıralarda yer aldığını gösteriyor. Ayrıca, boşanma nedenleri arasında şiddetin de %34 gibi önemli bir orana sahip olduğu görülüyor.

Duruşma Sonrası Gelişmeler ve Yargı Süreci

Tanıkların dinlenmesinin ardından Burdur 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, sanık Ali Şengül’ün tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.

Olayın ardından gözaltına alınan Ali Şengül, “Kasten öldürme” suçundan tutuklanmıştı. İki çocuk babası Deniz Top’un cenazesi ise Ağlasun ilçesinde toprağa verilmişti.

Aile İçi Şiddet ve Hukuki Süreçler

Bu olay, aile içi şiddet vakalarında hukuki koruma mekanizmalarının önemini bir kez daha vurguladı. Mağdurenin uzaklaştırma kararı aldırmış olması, şiddet durumunda başvurulabilecek yasal yolların varlığını gösterse de, bu kararların uygulanması ve takibinin hayati önem taşıdığı gerçeğini de ortaya koydu.

Sonuç ve Toplumsal Yansımalar

Burdur’da yaşanan bu trajedi, geleneksel aile yapıları, evlilik kurumuna bakış ve aile içi çatışmaların yönetimi konularında derin düşüncelere yol açtı. Görücü usulü evlilikler gibi kültürel pratiklerin modern

Okumaya Devam Et

Gündem

İkinci Dalga Geldi: Yeni Ünlü Operasyonuyla Uyuşturucu Testi Efsaneleri Yeniden Gündemde

Yayımlandı

üzerinde

İkinci Dalga Geldi: Yeni Ünlü Operasyonuyla Uyuşturucu Testi Efsaneleri Yeniden Gündemde

Okuma Süresi: 4 dakika
Yayın Tarihi ve Saati:18 Aralık 2025, Çarşamba – 14:00

İSTANBUL, (FatihDoğanMedya) – Ekim ayında başlayan ve onlarca ünlüyü kapsayan uyuşturucu operasyonlarının ikinci büyük dalgası bugün gerçekleştirildi. İşlemlerin başlamasıyla birlikte, testlerin nasıl yanıltılabileceğine dair şehir efsaneleri de yeniden konuşuluyor.

Son Dakika Gelişmeleri:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla düzenlenen operasyonda,İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri 7 adrese eş zamanlı baskın düzenledi. Operasyon kapsamında dört isim gözaltına alınırken, üç isim hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

Gözaltına Alınan İsimler:

· Şarkıcı Aleyna Tilki
· Sosyal medya fenomeni Danla Bilic
· Oyuncu İrem Sak
· Mümine Senna Yıldız (evinde yapılan aramada 5 gram esrar ve aparatı ele geçirildi)

Aranan İsimler:
Operasyon kapsamında adreslerinde bulunamayan oyuncuMelisa Döngel, şarkıcı Yusuf Güney ve Cihan Şenözlü‘yü arama çalışmaları devam ediyor.

Yakalama Kararı Çıkarılan İsimler:
Yurt dışında oldukları tespit edilenŞeyma Subaşı, Şevval Şahin ve Mert Vidinli hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

Operasyonların Geri Planı ve Önceki Sonuçlar

Bugünkü operasyon, Ekim 2025’te başlayan ve medya, sanat ve iş dünyasından onlarca kişiyi kapsayan geniş soruşturmanın bir parçası. İlk dalgada gözaltına alınan isimlerden alınan saç ve kan örneklerinin sonuçları geçtiğimiz haftalarda açıklanmaya başlamıştı.

Örneğin, eski Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy ve spiker Ela Rümeysa Cebeci’nin testlerinin pozitif çıktığı bildirilmişti. Bir önceki operasyonda ise oyuncu Birce Akalay, Berrak Tüzünataç, Deren ve Derin Talu kardeşler gibi isimlerin saç testlerinde kokain tespit edildiği iddia edilmişti.

Uyuşturucu Testlerini Yanıltmak Mümkün Mü? Efsaneler ve Gerçekler

Operasyonlarla birlikte, uyuşturucu testlerini geçmenin yollarına dair kulaktan dolma bilgiler ve efsaneler de sosyal medyada yeniden yayılıyor. Ancak adli tıp uzmanları, bu yöntemlerin modern analizler karşısında işe yaramadığını ve hatta şüphe uyandırdığını belirtiyor.

İşte en yaygın efsaneler ve gerçekleri:

❌ Saç Boyatmak veya Kestirmek

· Efsane: Uyuşturucu metabolitleri sadece saçın dış kısmında bulunur; boyatınca veya kestirince kaybolur.
· Gerçek: Maddeler, saç kökünden itibaren saçın iç yapısına (korteks) işler. Boya sadece dış katmanı kaplar. Kesmek ise sadece geçmişi kısaltır; kökten yeni çıkan saçta madde izi taşınmaya devam eder.

❌ Bol Su veya Detoks İçeceği İçmek

· Efsane: Çok su içmek, idrardaki madde konsantrasyonunu seyrelterek negatif sonuç almayı sağlar.
· Gerçek: Tüm adli idrar testleri, numunenin geçerliliğini kontrol eder. Aşırı seyreltik idrar, “geçersiz numune” olarak reddedilir ve testin yenilenmesine yol açar.

❌ Başkasının Temiz Numunesini Kullanmak

· Efsane: Gözetimsiz testlerde başkasının idrarı veya saçı kullanılabilir.
· Gerçek: İdrar testlerinde numune anında sıcaklık kontrolünden geçer (32-38°C). Saç testlerinde ise mikroskobik incelemeyle saçın kime ait olduğu anlaşılabilir. Bu girişimler tespit edildiğinde sonuç geçersiz sayılır ve yasal sonuç doğurabilir.

❌ Tırnak Kesmek

· Efsane: Tırnaklarda da madde birikebileceği için kesmek fayda sağlar.
· Gerçek: Tırnak analizi, yaygın bir birincil test yöntemi değildir. Şüphe durumunda ve özel koşullarda kullanılabilen bir tekniktir. Saç ve idrar gibi standart numunelerde çıkan pozitif bir sonuç için tırnak kesmenin hiçbir etkisi yoktur.

Uzmanlar Uyarıyor: “Vücut Bir Kayıt Cihazı Gibi Çalışır”

Adli tıp alanında çalışan uzmanlar, vücudun uyuşturucu metabolitlerini saç, kan ve idrarda bir kayıt cihazı gibi sakladığını vurguluyor. Bu biyolojik kayıtları, evde uygulanan basit yöntemlerle silmenin bilimsel olarak mümkün olmadığını ifade ediyorlar. Üstelik bu tür manipülasyon girişimleri, laboratuvarlarda kolayca tespit edilebiliyor ve soruşturma sürecini daha da karmaşık hale getirebiliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar