Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Bakan Uraloğlu: Kar yağışının etkisi iki gün daha sürecek

Yayımlandı

üzerinde

Uraloğlu, Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) Ana Akıllı Ulaşım Sistemleri Merkezi’nde karla mücadele çalışmalarına dair açıklamalarda bulundu.

İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin birçok bölgesinde yağışların sürdüğünü belirten Uraloğlu, yarın ve cumartesi günü yağışların devam edeceğinin öngörüldüğünü ifade etti.

Uraloğlu, ekiplerin sahada konuşlandığını kaydederek, KGM’nin sorumluluğunda 68 bin 550 kilometre yol ağı ve 81 ilde 452 karla mücadele merkezi olduğunu belirtti.

Bakan Uraloğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Buralara konuşlanmış olarak 12 bin 634 makine ve ekipman halihazırda bulunmaktadır. Yine bu makine ve ekipmanı kullanacak 13 bin 283 personelimiz de aktif olarak 7 gün 24 saat buralarda hazır haldedir. Bunun dışında da kar mücadelesinde kullanmak üzere 738 bin ton tuz ve 422 bin ton tuz agregası, kritik yol kesimlerinde kullanılmak üzere 11 bin 576 ton kimyasal buz çözücü ve tuz çözeltisi karla mücadele merkezlerine depolanmış durumdadır. Karla mücadelenin bir başka yöntemi olarak da özellikle esinti olan bölgelerde yolda kar birikmemesi için 926 kilometre kar siperini yaparak yollara karların gelmesini de engelleme gayreti içerisinde bulunuyoruz.”

“YAPILAN ÇALIŞMALARI DA ANLIK TAKİP EDEBİLİYORUZ”

En yüksek trafik yoğunluğunun Marmara Bölgesi’nde olduğunu söyleyen Uraloğlu, bu bölgede İstanbul, Kocaeli ve Sakarya’nın bu süreçte yağıştan daha fazla etkileneceğinin düşünüldüğünü ifade etti.

Uraloğlu, İstanbul’da KGM sorumluluğundaki 701 kilometrelik yolda 32 tuz depolama noktasında yaklaşık 100 bin ton tuzun stoklandığını ve yaklaşık 1700 personelin çalışma yürüttüğünü bildirerek, “252 kar bıçaklı ve tuz serpicili kamyon, 22 greyder, 69 yükleyici, 60 kurtarıcı ve 196 diğer araçlar olmak üzere toplamda 599 araç İstanbul’da kar mücadelesi için konuşlanmış durumdadır. Trafik yönetim sistemleri kapsamında yollarımız üzerindeki 214 sabit kamera, 27 değişken mesaj işareti ve 12 hava tahmin istasyonu aracılığıyla yol durumu ve yapılan çalışmaları da anlık takip edebiliyoruz.” bilgisini verdi.

Kocaeli’de 10 tuz depolama noktasında 35 bin ton civarında tuz depolandığını ve 530 personelle bu çalışmaların yürütüleceğini belirten Uraloğlu, Sakarya’da ise 9 tuz depolama noktasında yaklaşık 31 bin ton tuz stoklandığını ve 318 personelin çalıştığını bildirdi.

Uraloğlu, Bakanlık olarak diğer kurumlarla da beraber çalışmalar yürüttükleri kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Sürücülerimizin mutlaka kış lastikleri ile yola çıkmaları gerekir, ticari araçlar için bu zorunlu ama biz özel araçlar için de bunu mutlaka tavsiye ediyoruz. Bu iki gün, yani yarın ve cumartesi zorunlu bir durum yoksa seyahatlerini ertelemelerini biz özellikle tavsiye ediyoruz.”

Basında yer alan bazı görüntülerde bazı araçların çok rahat ilerlediğini, bazı araçların ise yollarda kaldığına dikkati çeken Uraloğlu, bu durumun tamamen lastiklerle ilgili olduğunu belirtti.

“GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALDIK”

Uraloğlu, demir yollarındaki karla mücadele kapsamında çalışmalara dair ise “Demir yollarında önemli bir sıkıntı işin açıkçası öngörmüyoruz. Özellikle yüksek hızlı trenler olsun konvansiyonel hatlar olsun yaklaşık 14 bin kilometrelik hatta gerekli önlemleri aldık. 5 bin 500 personel, 478 teknik araç ile kar küreme ve sahada buzlanmayı önleme çalışmalarını arkadaşlarımızla beraber yürütüyoruz. Yine akıllı sistemlerle kameralarla bütün süreci yakından takip ediyoruz.” bilgileri paylaştı.

Hava yollarında ise İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı, İstanbul Havalimanı ve civarlardaki havaalanlarında 449 araç ve 800 personelle pistlerin temizlenmesi çalışmalarının yürütüldüğünü belirten Uraloğlu, uçakların teknik olarak iniş ve kalkış yapabilecekleri şartları sağlamaya çalıştıklarını söyledi.

Uraloğlu, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı ve İstanbul Havalimanı’nda yapılan değerlendirmeler ve meteoroloji raporlarının da dikkate alınmasıyla yarın ve cumartesi günlerinde belirli sayıda seferin iptal edildiğini hatırlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Yüzde 40’a varan tehir etmemiz söz konusu olacak. Bildiğiniz üzere bunlar tahmin raporları. Anlık duruma göre bu uçakların hareketlerine karar vereceğiz. Ancak elbette buradaki vatandaşlarımızı herhangi bir mağduriyet yaşamaması için önceden bilgilendiriyoruz. Zaten bu yoğun kardan dolayı birçok vatandaşımızın da bu uçuşları iptal etme konusunda talepleri var, biz de onları değerlendiriyoruz.”

Açıklamanın ardından KGM Genel Müdürü Ahmet Gülşen’den akıllı ulaşım merkezindeki çalışmalara ve yolların güncel durumuna dair bilgi alan Uraloğlu, araçların üzerindeki kameralar aracılığıyla da yolların takip edildiğini söyledi.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Doğum izni 24 haftaya çıkıyor! İşte Bakanlıktan beklenen kritik adım

Yayımlandı

üzerinde

Doğum izni 24 haftaya çıkıyor! İşte Bakanlıktan beklenen kritik adım

 Tarih: 10 Aralık 2025 | Okuma Süresi: 3 dakika|saat: 23:00

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan, çalışan ailelere yönelik dev bir adım geldi. Mevcut uygulamada 16 hafta olan ücretli doğum izni süresinin 24 haftaya çıkarılması için çalışmaların son aşamaya geldiği açıklandı. Babalık izninde de önemli bir artış yaşanacak.

Neler Değişiyor? Detaylar Belli Oldu

Yeni düzenlemeyle birlikte çalışma hayatını doğrudan ilgilendiren izin sürelerinde köklü değişiklikler öngörülüyor.

• Anneler İçin (Analık İzni):
Mevcut durumda kadın çalışanlara doğum öncesi 8 hafta ve doğum sonrası 8 hafta olmak üzere toplam16 hafta ücretli izin veriliyor. Yeni düzenleme ile bu süre, doğum öncesi 8 hafta ve doğum sonrası 16 hafta olacak şekilde toplamda 24 haftaya (yaklaşık 6 ay) çıkarılacak. Anneler, bebekleri 6 aylık olana kadar ücretli izin kullanabilecek.

• Babalar İçin (Babalık İzni):
Özel sektörde çalışan babalar için mevcut5 gün olan babalık izni, 10 güne çıkarılacak. Kamuda ise zaten 10 gün olan bu hak korunacak, böylece tüm çalışan babalar için izin süresi eşitlenecek.

• Koruyucu Aileler İçin Yeni Hak:
Düzenlemenin en dikkat çeken yeniliklerinden biri de koruyucu aileler için geldi.Halihazırda herhangi bir izin hakkı bulunmayan koruyucu ailelere, 3 yaşından küçük bir çocuğa koruyucu aile olmaları durumunda 10 günlük ücretli izin hakkı tanınacak. Bu, koruyucu ailelere yönelik ilk izin düzenlemesi olacak.

Düzenleme Kimleri Kapsıyor?

Planlanan değişiklikten, çalışma hayatındaki tüm kadınların yararlanması bekleniyor. Kapsam oldukça geniş tutuluyor:

· Memurlar
· İşçiler (4857 sayılı İş Kanunu kapsamındakiler)
· Askeri personel
· Hakim ve savcılar
· Kamu iktisadi teşebbüsleri (KİT) personeli
· Akademisyenler

Düzenleme ile kamuda ve özel sektörde farklı personel rejimleri arasındaki izin süreleri de eşitlenerek, tüm kadınların eşit ve genişletilmiş haklardan faydalanması hedefleniyor.

 Düzenlemenin Amacı ve Arka Planı

Bu kapsamlı değişiklik, 2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesiyle uyumlu bir şekilde hayata geçiriliyor. Amaçlar şu şekilde sıralanıyor:

1. İş-aile hayatı dengesini güçlendirmek.
2. Doğum sonrası anne ve bebek sağlığını desteklemek için bakım süresini uzatmak.
3. Azalan nüfus artış hızına çözüm üretmek.
4. Babaların ebeveynlik ve bakım süreçlerine daha aktif katılımını teşvik etmek.

 Süreç Ne Aşamada? Ne Zaman Yürürlüğe Girecek?

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile AK Parti’nin konu üzerindeki çalışmalarının son aşamaya geldiği belirtiliyor. Sözcü gazetesinin aktardığına göre, yasa teklifinin yıl bitmeden TBMM’ye sunulması ve bütçe görüşmelerinin ardından yeni yılın ilk günlerinde yürürlüğe girmesi bekleniyor. Ancak, düzenlemenin resmiyete kavuşması için TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüp onaylanması gerekiyor.

Ekonomik ve Sosyal Etkileri Ne Olacak?

Uzmanlar, izin sürelerindeki bu uzamanın özellikle küçük işletmeler ve KOBİ’ler üzerinde kısa vadeli personel planlaması ve maliyet açısından etkileri olabileceğini belirtiyor. Uzun vadede ise, aile refahının artması, kadınların işgücüne daha güvenli dönüşü ve demografik hedeflerin desteklenmesi gibi olumlu sonuçlar bekleniyor.

Son Söz: Türkiye’de aile ve çalışma hayatı düzenlemelerinde tarihi bir değişikliğin eşiğindeyiz. Hem anneler hem babalar için getirilen bu yeni haklar, ebeveynlerin çocuklarıyla daha fazla zaman geçirebilmesi ve aile içi dengenin güçlenmesi adına önemli bir adım. Sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Okumaya Devam Et

Gündem

Kastamonu’da Kaybolan Anne ve Oğlunun Otopsi Sonucu Açıklandı: Hipotermi ve Düşme

Yayımlandı

üzerinde

Kastamonu’da Kaybolan Anne ve Oğlunun Otopsi Sonucu Açıklandı: Hipotermi ve Düşme

Tarih: 11 Aralık 2025 | Okuma Süresi: 3 dakika

Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde, 2 Kasım’da kaybolduktan 9 gün sonra cansız bedenlerine ulaşılan anne ile 5 yaşındaki oğlunun ölüm nedenleri, Adli Tıp Kurumu’nun tamamlanan otopsi raporuyla kesinleşti. Rapora göre anne hipotermi nedeniyle, oğul ise kayalıklardan düşmeye bağlı travma sonucu hayatını kaybetti.

Otopsi Raporundan Çarpıcı Ayrıntılar

Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan ve İnebolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen raporda, anne ve çocuğun ölüm süreçlerine ilişkin tıbbi detaylar kamuoyu ile paylaşıldı.

AW596843

Huriye Helvacı (43) için belirlenen ölüm nedeni:

· Raporda, annenin vücudunda zehirlenme veya başka bir travmaya işaret eden tıbbi bir delil bulunmadığı vurgulandı.
· Hipotermi (aşırı soğuğa maruz kalma) nedeniyle vücut ısısını düzenleyen merkezin işlevinin bozulduğu belirtildi.
· Bu durumun, kişide “paradoksal soyunma” olarak bilinen, vücut sıcaklığında yükselme hissiyle giysilerini çıkarmasına yol açtığı tespit edildi.
· Vücuttaki travmatik izlerin, soğuk ortamda bu şekilde yürürken oluşabilecek nitelikte olduğu ve doğrudan ölüme sebebiyet verecek düzeyde olmadığı kaydedildi.
· Yapılan incelemelerde, Huriye Helvacı’nın bedeninde veya kıyafetlerinde farklı bir kişiye ait DNA izine rastlanmadı.

Osman Yaşar Helvacı (5) için belirlenen ölüm nedeni:

· Çocuğun ölüm nedeninin “künt kafa travması” olduğu açıklandı.
· Travmanın, kafa kırıkları, kafa içi kanama, beyin kanaması ve beyin dokusunda harabiyet meydana getirdiği belirtildi.
· Bu yaralanmaların, olay yerindeki kayalıklardan düşme ile uyumlu olduğu raporda oy birliğiyle ifade edildi.

Soruşturmada Diğer Gelişmeler

Olayla ilgili soruşturma İnebolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülürken, savcılık ekibi tarafından ormanlık alanda bulunan annenin cep telefonu da incelendi.

· Telefonun şarjının bittiği için kapandığı anlaşıldı.
· Yapılan dijital incelemede ise herhangi şüpheli bir duruma rastlanmadığı öğrenildi.

Olayın Kronolojisi

İlçe merkezinde 2 Kasım’da evlerinden ayrılan Huriye Helvacı ve oğlu Osman Yaşar’dan uzun süre haber alınamayınca geniş çaplı arama çalışmaları başlatılmıştı. 11 Kasım’da önce küçük Osman’ın cansız bedeni, Köseali köyü sınırlarındaki ormanlık arazide bir şelale tabanında bulundu. Yaklaşık 50 metre üst tarafta ise anne Huriye Helvacı’nın cesedine ulaşıldı. Cenazeler, otopsi incelemesi yapılmak üzere Ankara Adli Tıp Kurumu’na gönderilmiş, incelemenin ardından Bozkurt ilçesinde defnedilmişlerdi.

Okumaya Devam Et

Gündem

Hong Kong’daki Yangın Felaketi İstanbul’a Ders Oldu: 50,5 Metreyi Geçen Her Binada 2. Kaçış Kovanı Şart

Yayımlandı

üzerinde

Hong Kong’daki Yangın Felaketi İstanbul’a Ders Oldu: 50,5 Metreyi Geçen Her Binada 2. Kaçış Kovanı Şart

10 Aralık 2025 – 12:48 • Son Güncelleme: 10 Aralık 2025 – 13:08 • Okuma Süresi: 3 dk

Hong Kong’un Tai Po bölgesinde, yenileme çalışması devam eden bir konut sitesinde çıkan yangında yaşamını yitirenlerin sayısı 159’a ulaştı. 40 kişi ise hala kayıp. Felaket, dünya genelinde yüksek katlı yapıların güvenlik zaafiyetlerini bir kez daha acı bir şekilde gözler önüne sererken, gözler Türkiye’de ve özellikle de çok sayıda yüksek binaya ev sahipliği yapan İstanbul’a çevrildi.

Yangın Güvenliği Uzmanı Levent Yasa, benzer bir facianın Türkiye’de yaşanmaması için kritik uyarılarda bulundu. Yasa’nın açıklamalarının odağında ise 50,5 metre sınırı yer aldı.

 

Hong Kong’da Yaşananlar: İhmal ve Sonuçları

Hong Kong’daki yangın, 26 Kasım 2025’te başladı ve 40 saatten uzun bir sürede kontrol altına alınabildi. Sekiz binadan oluşan Wang Fuk Court sitesindeki yangın, yedi binaya sıçrayarak büyük bir yıkıma yol açtı.

Olayla ilgili soruşturmalar, derin bir ihmal ve yönetim zafiyeti tablosunu ortaya çıkardı:

· Alt yapısal Sorunlar: Soruşturma kapsamında, binadaki bazı yangın alarmlarının tadilat çalışmaları sırasında devre dışı bırakıldığı tespit edildi ve bu sorumlulukla ilgili 6 kişi tutuklandı.
· Yanıcı Malzemeler: Yetkililer, yangının bu kadar hızlı yayılmasında, binaları saran iskelelerdeki standart altı naylon ağların ve pencerelere takılan köpük panellerin etkili olduğunu açıkladı.
· Gizlenen Geçmiş: Reuters’ın haberine göre, yenileme işini alan müteahhitlik şirketinin, geçmişteki 15 güvenlik ihlali ve para cezaları site sakinlerinden gizlenmişti. Sakinler, proje boyunca güvenlik önlemlerinin yetersizliğine dair defalarca şikayette bulunmuş, ancak bu uyarılar etkili olmamıştı.

Küçük bir bebekten 97 yaşındaki bir kişiye kadar geniş bir yaş aralığındaki insanın hayatını kaybettiği bu felaket, sadece sistemlerin değil, denetim ve şeffaflık mekanizmalarının da hayati önemini gösterdi.

Uzmanlar İstanbul İçin Uyarıyor: 50,5 Metre Kritik Eşik

Yangın Güvenliği Uzmanı Levent Yasa, Hong Kong’daki facianın Türkiye için önemli dersler içerdiğini belirterek, özellikle İstanbul’daki yüksek yapılar için acil önlem çağrısı yaptı.

Yasa’nın vurguladığı en kritik nokta, 50,5 metreden yüksek binalarda iki kapalı kaçış kovanı (merdiven boşluğu) bulunması zorunluluğu. Bu kovanlardan birinin basınçlandırılmış olması gerektiğini ifade eden Yasa, “Bu sayede içeriye dumanın girmesi engellenir ve insanlar, dumanın zehirli etkilerine maruz kalmadan binayı hızla terk edebilir” dedi.

Yasa’ya göre yangın güvenliği, binanın tasarım aşamasında başlayan bütüncül bir sistem. Bu sistemdeki tek bir eksiklik, tüm güvenlik önlemlerini işlevsiz hale getirebiliyor. Bu bütüncül sistem şu bileşenleri kapsıyor:

· Kaçış yolları ve merdivenleri
· Sprinkler ve yangın söndürme sistemleri
· Duman tahliye sistemleri
· Acil durum yönlendirme aydınlatmaları

Türkiye’deki Mevcut Tehlikeler: Depo Haline Gelen Kaçış Yolları

Uzman, Türkiye’deki en büyük pratik sorunlardan birine de dikkat çekti. Birçok binada, kaçış merdivenleri ve hollerinin depo olarak kullanıldığını belirten Yasa, bu durumun yangın anında geçişi tamamen engelleyebileceğini ve bu malzemelerin hızla tutuşabileceğini vurguladı.

Ayrıca, yangın güvenlik sistemlerinin bakım ve onarımlarının ihmal edildiğini, arızaların maliyet nedeniyle giderilmediğini, bu durumda sistemlerin tamamen devre dışı kaldığını söyledi.

Yönetmelik Değişti: Site ve Apartman Yöneticileri İçin Son Tarih 31 Aralık 2025

Hong Kong’daki felaketin ardından gündeme gelen bu uyarılar, Türkiye’deki yasal zeminle de örtüşüyor. 1 Temmuz 2025’te yürürlüğe giren Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik değişikliği, mevcut tüm binalar için yeni zorunluluklar getirdi.

Söz konusu değişikliğe göre, 31 Aralık 2025 sonuna kadar aşağıdaki yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekiyor. Bu tarihten sonra yetkili idareler (belediyeler, itfaiye) denetim yapabilecek ve eksiklikler için idari yaptırım uygulanabilecek.

Kapsam: Hangi Binalar Etkileniyor?

· Yapı yüksekliği 30,5 metreyi geçen konut binaları (apartman, rezidans).
· İçinde 200’den fazla kişinin yaşadığı toplu konut alanları ve siteler.
· 50 kişiden fazla insan bulunan konut dışı yapılar (okul, hastane, otel, AVM vb.).

Getirilen Yeni Zorunluluklar:

· Yangın söndürme ve müdahale ekipmanlarının (TSE standartlarına uygun yangın tüpleri, hortumlar, ilk yardım çantaları vb.) temin edilmesi.
· Acil durum organizasyon ekiplerinin oluşturulması.
· Düzenli tatbikat ve eğitimlerin yapılması.

Yasa da tatbikatların önemine dikkat çekerek, “İçinde 200 kişiden fazla ikamet olan binalarda yılda en az bir kez tatbikat yapılması şart. Bu tatbikatlardan bina yöneticileri ve bina sahipleri sorumludur” ifadelerini kullandı.

Bina Sakinleri Ne Yapmalı?

Uzmanlar ve yönetmelik, sorumluluğun büyük kısmını bina yönetimlerine ve malik temsilcilerine yüklüyor. Bina sakinlerinin ise talepkar ve takipçi olması hayati önem taşıyor. Kaçış yollarının açık tutulması konusunda bireysel olarak hassasiyet göstermek, yönetimi yangın güvenlik önlemleri, ekipman kontrolleri ve tatbikatlar konusunda sorgulamak alınabilecek temel önlemler arasında.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar