Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Politika

Avrupa’nın En Büyük Limanı Rotterdam, İsrail’e Kapanıyor: Silah Taşımacılığı Durdu!

Yayımlandı

üzerinde

Açıklama
Rotterdam Limanı, mahkeme kararı ve aktivist protestoları sonrası İsrail’e yönelik F‑35 parçaları taşıyan gemileri kabul etmeyi durdurdu. Silah ticareti sekteye uğradı, lojistik zinciri sarsıldı.

1. Giriş

Avrupa’nın en büyük konteyner limanı olarak bilinen Rotterdam Limanı, son dönemde İsrail’e giden askeri malzemelerin girişini durdurma kararıyla uluslararası kamuoyunun odağına yerleşti. Gerek hukuki gerekse toplumsal tepkilerin bir sonucu olarak, limanın İsrail’e kapanması, bölgedeki silah tedarik zincirini doğrudan etkiledi.

2. Limanın Kapanma Kararı

  • Mahkeme Talimatı: 2023’te Hollanda Yüksek Mahkemesi, İsrail’e F‑35 savaş uçağı parçalarının ihracatının durdurulmasını emretti. Bu karar, temel olarak uluslararası insancıl hukuk ihlallerinin önlenmesi gerekçesine dayanıyor.

  • Porto Yetkililerinin Uygulaması: Rotterdam liman yönetimi, mahkeme kararının uygulanması kapsamında İsrail menşeli askeri kargoları kabul etmeme kararı aldı. Bu adım, limanın fiili olarak İsrail’e kapanması anlamına geliyor.

3. Protestolar ve Aktivist Eylemleri

  • “Mask Off Maersk” Kampanyası: Palesti̇ni̇an Youth Movement (PYM) ve “Geef Tegengas” grupları, Hollanda’nın en büyük nakliye şirketi Maersk’in İsrail’e askerî malzeme taşıdığını iddia ederek liman önünde protesto düzenledi.

  • Şehir Merkezi Blokajları: Aktivistler, limana giden demiryolu hatlarını ve ana arterleri geçici olarak kapatarak trafiği felç etti; bu durum lojistik zincirini kilitledi ve ekonomik kayıplara yol açtı.

4. Hukuki Gelişmeler

  • İdari İtirazlar: Hollanda devleti, mahkeme kararına itiraz ederek en yüksek mahkemeye başvurdu. Ancak, temyiz kararı sonuçlanana dek ara karar gereğince kargoların kabulü askıya alındı.

  • Uluslararası Baskı: Birçok insan hakları örgütü ve AB kurumları, Nederland’ın kararı destekleyerek diğer limanlara da benzer uygulamalar çağrısı yaptı.

5. Ticari Sonuçlar

  • Silah Ticareti Kesintisi: F‑35 parçaları ve diğer ağır askeri ekipmanların rotası kesintiye uğradı; İsrail’in hava kuvvetlerine yedek parça sevkıyatı aksadı.

  • Alternatif Rotasyonlar: Nakliye şirketleri, Antwerp ve Hamburg gibi alternatif limanlara yönelirken, maliyetler ve teslim süreleri önemli ölçüde arttı.

6. Uluslararası Yansımalar

  • AB Ülkeleri: İtalya, İspanya ve Belçika gibi ülkeler de limanlarında silah taşıyan gemilere kısıtlamalar getirmeye başladı. Bu durum, Avrupa genelinde bir ambargonun temellerini oluşturuyor.

  • ABD-İsrail İlişkileri: ABD yönetimi, tedarik zincirinde aksamaların diplomatik gerginlik doğurabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Ancak uluslararası hukuka saygı vurgusu da yapmaktan geri durmadı.

7. Sonuç

Rotterdam Limanı’nın İsrail’e kapanması, yalnızca bir liman operasyonu durması değil, küresel silah ticaretinin de sınırlarının yeniden çizilmesi anlamını taşıyor. Mahkeme kararları, aktivist baskılar ve uluslararası hukukun güçlenmesi, savaş malzemelerinin akışını düzenleyen dengeleri değiştirdi. Bu gelişme, hem bölgesel hem de küresel arenada yeni bir dönemin habercisi olarak kabul ediliyor.


Yayın tarihi: 17 Temmuz 2025

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Politika

Trump 50 Gün Süre Vermişti! Rusya’dan İstanbul Ateşkes Adımı: “Hazırız”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
ABD Başkanı Donald Trump’ın 50 günlük ultimatomu sonrası Rusya Dışişleri, üçüncü tur müzakereler için İstanbul’a gidilmeye hazır olduklarını duyurdu. Ankara’daki diplomatik gelişmeler ve Moskova’nın çatışmayı sonlandırma planı bu makalede ayrıntılarıyla ele alınıyor.

1. Trump’ın 50 Günlük Ultimatomu

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Temmuz 2025’te Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada, Rusya’nın Ukrayna ile 50 gün içinde bir ateşkes anlaşmasına varmaması hâlinde Moskova’nın ticaret ortaklarına yüzde 100’e varan ikincil gümrük vergileri uygulayacaklarını duyurdu

Bu adım, hem askeri hem de ekonomik baskı unsurlarını birlikte kullanan bir diplomatik strateji olarak değerlendiriliyor. Trump, aynı basın toplantısında NATO müttefikleriyle silah sevkiyatları konusunda işbirliğini vurgulayarak, nihai hedefin savaşın finansman kaynaklarını kesmek olduğunu belirtti .


2. Rusya’dan İstanbul’a “Hazırız” Mesajı

Trump’ın 50 günlük süreci işlemeye başlamasının hemen ardından, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’dan dikkat çekici bir açıklama geldi. Zaharova, Moskova’da düzenlenen haftalık basın toplantısında, “Rus heyeti, üçüncü tur müzakereler için İstanbul’a gitmeye hazır. Kiev’in sağlanan anlaşmalara uygun hareket edeceğini umuyoruz.” ifadelerini kullandı .

Zaharova ayrıca, Ukrayna tarafından resmi bir müzakere talebi gelmediğini belirterek, “Ya müzakerelerden kaçınıyorlar ya da buna hazır değiller.” yorumunu yaptı


3. İstanbul’un Diplomat Görevindeki Rolü

Türkiye, hem jeopolitik konumu hem de tarafsız arabuluculuk geçmişi nedeniyle bu tür barış süreçlerinde sıkça tercih edilen bir merkez oldu. Daha önce Suriye ve çeşitli bölgesel çatışmalarda da devreye giren Ankara, bu kez de Ukrayna krizinde garantör ülke rolünü üstleniyor.

Rusya’nın İstanbul tercihi, karışık uluslararası baskıların gölgesinde diplomatik manevra alanını genişletme niyeti olarak okunuyor. İstanbul’daki görüşmeler, geçen ayki ilk iki turda ele alınan insani ateşkes ve ek gümrük tarifeleri konularının devamı niteliğinde olacak .


4. Müzakere Sürecinin Geleceğine Bakış

Analistler, 50 günlük süre dolduğunda taraflardan somut adımlar gelmezse Trump’ın tehdidini hayata geçireceğini ve Rusya-Avrupa arasındaki ticaretin ciddi şekilde sekteye uğrayacağını öngörüyor . Diğer yandan, Moskova’nın “ateşkese hazır” mesajı, krizin diplomatik yolla çözümüne dair umutları artırıyor.

Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek üçüncü tur müzakereler, Ukrayna sahasında ateşkes umutlarını yeniden gündeme taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde açıklanacak İstanbul tarihinin, bölgesel güvenlik ve enerji piyasaları üzerindeki etkileri de yakından takip edilecek.


Not: Bu makale, güncel diplomatik gelişmeleri ve resmi açıklamaları referans alarak hazırlanmıştır

Okumaya Devam Et

Politika

Netanyahu’dan Suriye’ye Açık Tehdit: “Umarım Daha Fazlasını Yapmak Zorunda Kalmayız”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, 15 Temmuz 2025’te düzenlenen son hava saldırılarının ardından Suriye’ye yönelik tehditlerini tırmandırdı. Tehditlerin ayrıntıları, bölgesel yansımalar ve uluslararası tepkiler bu makalede.

Olayın Özeti

15 Temmuz 2025 tarihinde İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), güney Suriye’deki Süveyde (Suwayda) vilayetinde bir dizi hava operasyonu gerçekleştirdi. İsrail yönetimi, operasyonların amacını “Suriye rejimine mensup unsurların bölgedeki Druze topluluğuna yönelik tehdidini ortadan kaldırmak” olarak açıkladı  Bu saldırıların ardından Başbakan Benjamin Netanyahu, “Umarım daha fazlasını yapmak zorunda kalmayız; bu büyük ölçüde Şam’ın neyi yapacağına bağlı” sözleriyle Suriye’ye yönelik tehdidini açıkça dile getirdi .

Tarihsel Arka Plan

İsrail ile Suriye arasındaki gerginlik, uzun süredir “güvenli bölge” talepleri ve sınır ötesi operasyonlar ekseninde devam ediyor. 2015’ten bu yana İsrail, Güney Suriye’deki Dera, Kuneytra ve Suwayda bölgelerinin tamamen demilitarize edilmesini talep ediyor . Bu talepler, Şam yönetimini zayıflatmak ve İsrail’in kuzey sınırını kontrol altında tutmak amacı taşıyor. Suriye’deki iç savaşın bitişinin ardından ortaya çıkan yeni rejim, Şam’daki istikrarı yeniden tesis etmeye çalışırken, bölgedeki azınlık toplulukları ve dış aktörler arasındaki dengeler hâlâ kırılganlığını koruyor .

15 Temmuz Saldırıları ve Tehdit Dili

Süveyde’de süren iç çatışmalar, Druze ile Bedevi grupları arasında kanlı olaylara dönüşmüştü. İsrail, bu karışıklığı kendi güvenlik tehditi olarak değerlendirerek füze ve uçaklarla Suriye ordu birliklerini hedef aldı. Saldırı haberlerinin hemen ardından konuşan Netanyahu, “Umarım daha fazlasını yapmak zorunda kalmayız” diyerek Şam yönetimine açık bir mesaj verdi . Bu ifade, İsrail’in gerekirse bölgedeki operasyonel kapsamını genişletmekten çekinmeyeceğini gösteriyor.

Bölgesel ve Etnik Yansımalar

Süveyde, tarihsel olarak sürgündeki Druze topluluğunun yoğunlukta yaşadığı stratejik bir nokta. İsrail, bu topluluğu koruma bahanesiyle Süveyde’ye müdahale ediyor; ancak Şam yönetimi ve bölgedeki diğer aktörler bunu Suriye’nin egemenliğine bir müdahale olarak nitelendiriyor . Ürdün ve Lübnan’daki Benî Şeib (Beni Şeib) gibi diğer etnik gruplar da benzer hassasiyetler taşıyor. Dahası, Türkiye ve İran’ın da Suriye’de nüfuz mücadelesi devam ederken, İsrail’in bu hamleleri daha geniş bir bölgesel çatışma riskini gündeme taşıyor .

Uluslararası Tepkiler

Suriye Dışişleri Bakanlığı, saldırıları “egemenliğe aykırı” ve “uluslararası hukukun ihlali” olarak tanımladı. Birleşmiş Milletler, tarafları itidalli olmaya çağırırken, Rusya’dan henüz resmi bir kınama gelmedi. ABD yönetimi ise İsrail’in “meşru güvenlik endişelerini” anladığını belirtti fakat tırmanmanın sürdürülmemesi gerektiğini vurguladı. Avrupa Birliği dış politika sorumlusu Josep Borrell, “Bölgesel gerilimlerin artması, herkesin zararına” dedi

Analiz ve Olası Senaryolar

  1. Operasyonların Tırmanması: Netanyahu’nun sözleri, yakın gelecekte yeni hava saldırılarının gelebileceğini işaret ediyor. Şam’ın vereceği yanıt, İsrail’in atacağı adımları belirleyece

  2. Diplomatik Çözüm Arayışları: ABD ve Rusya’nın arabuluculuğunda, demilitarize bölge anlaşmaları yeniden masaya gelebilir. Bu senaryo, uzun vadede bölgede istikrarı sağlayabilir.

  3. Bölgesel Çatışmanın Yayılması: İran destekli milis gruplar ve Hizbullah, İsrail’e karşı misilleme yapabilir; bu da Lübnan ve Irak hattında yeni cepheler açılmasına yol açabilir .

Sonuç

Netanyahu’nun “daha fazlasını yapmak zorunda kalmayız” tehdidi, Suriye’deki dengeleri yeniden sorgulatıyor. Şam yönetiminin tepkisi ve bölgesel aktörlerin inisiyatifleri, Orta Doğu’daki huzurun anahtarı konumunda. Uluslararası toplumun denge politikaları, hem sivillerin güvenliği hem de büyük bir çatışmanın önlenmesi açısından kritik öneme sahip.


Yayın Tarihi: 15 Temmuz 2025

Okumaya Devam Et

Politika

DEM Parti Heyeti Liderler Turuna Çıkıyor: Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol’den Kritik Görüşmeler

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
DEM Parti heyeti, PKK’nın silah bırakması sonrası Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol liderliğinde Gelecek Parti, MHP ve CHP genel başkanlarını ziyaret edecek.

Giriş

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı heyeti, PKK’nın sembolik silah bırakma kararı sonrasında siyasi partiler turuna başlıyor. Üç kişilik heyet; TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, Şanlıurfa Milletvekili Mithat Sancar ve avukat Faik Özgür Erol’dan oluşuyor . Bu tur, ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinin bir parçası olarak değerlendiriliyor ve parti liderleriyle yapılacak temaslar, ülke siyaseti açısından kritik bir önem taşıyor .

Siyasi Arka Plan

PKK elebaşının Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrının ardından, örgüt sembolik olarak silah bıraktığını açıkladı. Bu gelişme, DEM Parti’nin hem güvenlik hem de diyalog eksenindeki faaliyetlerini hızlandırdı  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AK Parti, MHP, DEM Parti üçlüsü” vurgusu da, Meclis’teki yeni ittifak dinamiklerine işaret ediyor .

Tur Programı ve Ziyaret Tarihleri

DEM Parti heyeti, bu hafta içinde üç önemli ziyarete imza atacak:

  1. Gelecek Parti (Ahmet Davutoğlu) Ziyareti

    • Tarih ve Saat: 16 Temmuz 2025, Çarşamba, 12:00

    • Yer: Gelecek Parti Genel Merkezi

    • Heyet Üyeleri: Pervin Buldan, Mithat Sancar, Faik Özgür Erol .

  2. MHP (Devlet Bahçeli) Ziyareti

    • Tarih ve Saat: 16 Temmuz 2025, Çarşamba, 14:00

    • Yer: TBMM Grup Odası

    • Amaç: ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinin Meclis boyutunun istişaresi .

  3. CHP (Özgür Özel) Ziyareti

    • Tarih ve Saat: 17 Temmuz 2025, Perşembe, 13:00

    • Yer: CHP Genel Merkezi

    • Hedef: Demokrasi ve eşitlik vurgusuyla iktidar ve muhalefet arasında köprü kurmak .

Ziyaretlerin Önemi ve Beklentiler

  • Güvenlik ve Barış Diyaloğu: DEM Parti’nin bu turu, PKK’nın ateşkes ilanı sonrası diyalog kanallarını güçlendirmeyi hedefliyor. Buna bağlı olarak, Meclis’te ‘barış süreci’ üzerine ortak bir mutabakat metni geliştirilmesi planlanıyor.

  • İttifak Dinamikleri: Erdoğan’ın üçlü tanımlaması sonrası, MHP ve AK Parti ile demokratik bir çerçevede iş birliği zemini aranacak. DEM Parti, ‘süreç ittifakı’ kavramını daha geniş bir siyasi uzlaşıya dönüştürmeyi amaçlıyor.

  • Kamuoyu ve Medya Etkisi: Ziyaretler, hem yerel hem de uluslararası medya tarafından yakından takip ediliyor. Partinin demokratik duruşunun pekiştirilmesi, toplumsal algıyı olumlu yönde etkileyecek.

Sonuç

DEM Parti heyetinin bu liderler turu, Türkiye’nin yeni siyasi normaline ilişkin önemli ipuçları barındırıyor. Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol’un yapacağı görüşmeler, ‘Terörsüz Türkiye’ vizyonunun Meclis zeminine taşınmasını sağlayacak. Gözler, önümüzdeki günlerde yapılacak açıklamalarda ve ortak bildirilerde olacak.


Not: Ziyaret programı DEM Parti tarafından 14.07.2025 tarihinde resmen duyurulmuştur.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar