Gündem
Arnavutköy’de 2 Günlük Bebek Mezarlıkta Bulundu: Üniversite Öğrencisi Anne İfadesi Şoke Etti

Açıklaması:
İstanbul Arnavutköy Asri Mezarlığı’nda 1 Haziran 2025 tarihinde bulunan 2 günlük bebek cesedi olayı tüm Türkiye’yi sarstı. Anne Aynur Ç. (20), “Öldüğünü sandım, babamın mezarına bıraktım” diyerek şoke eden bir ifade verdi. Gözaltına alınan anne ve baba adliyeye sevk edildi. Olayın detayları, hukuki süreç ve toplumsal tepkiler bu makalede.
Olayın Yaşandığı Tarih ve Mekân
Olay, 1 Haziran 2025 Pazar günü öğle saatlerinde İstanbul Arnavutköy Anadolu Mahallesi’ndeki Asri Mezarlığı’nda meydana geldi. Mezarlıkta görevli bir güvenlik görevlisi, rutin kontroller sırasında bir mezarın üzerinde 2 günlük erkek bebek cesedi olduğunu fark etti. Durumun haber alınmasının ardından bölgeye sevk edilen polis ve olay yeri inceleme ekipleri, bebeğin cesedini detaylı şekilde inceledi. Yapılan ilk tespitlerde, vücudunda çizikler olduğu ve göbek bağının hâlâ üzerinde bulunduğu belirlendi

Anne ve Babanın Kimliği, Gözaltı Süreci
Ekiplerin yaptığı araştırmalar sonucu, Arnavutköy Devlet Hastanesi’nde yapılması gereken 24 saatlik doğum gözetim süresini tamamlamadan kaçan ve bebeğini “emzirme bahanesiyle” yanına alarak hastaneden ayrılan üniversite öğrencisi Aynur Ç. (20) olduğu belirlendi. Polis, hastane güvenlik kameralarındaki görüntülerden hareketle Aynur Ç.’yi yakalayarak gözaltına aldı. İddialara göre bebeğin babası olduğu öne sürülen S.A. (24) de aynı bölgede tespit edilerek gözaltına alındı. Şüpheliler, İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü’ndeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi
Anne Aynur Ç.’nin İfadesi
Aynur Ç., polis merkezindeki sorgusunda şu ifadeleri kullandı:
-
“Doğum Sonrası Hastaneden Kaçış”
“Bebeğimi hastanede yasal olarak 24 saat gözetim altında tutmam gerekiyordu. Ancak bebeğim ilk gün emiyordu; sonra emmeyi kesti. Hareket etmeyip ağlamayınca ölmüş olabileceğini düşündüm. ‘Emzirme’ bahanesiyle bebeği yanıma alarak hastaneden çıktım ve evime gittim.” -
“Mezara Bırakma Gerekçesi”
“Babaannemin veya kendime ait manevi bir alan olmadığından, cenaze sonrası kimse fark etmesin diye babamın mezarının bulunduğu Asri Mezarlığı’na götürüp bıraktım. Bebeğin ölü olduğunu zannediyordum.” -
“Aile ve Geçmiş Hayat”
“2018 yılında babamı kaybettim. Ailem köye döndü, ben İstanbul’da bir üniversitenin Türkçe Öğretmenliği bölümüne kaydoldum. Ailemden maddi destek alarak eğitimimi sürdürüyordum. Bir süre sonra S.A. ile tanıştım, ayrıldıktan sonra hamile olduğumu fark ettim. Önce çocuğu aldırmayı düşündüm, sonra doğurup bakabileceğimi sandım.”
Bebeğin Babası S.A.’nın Açıklamaları
Gözaltına alınan S.A. (24) ise ifadesinde, Aynur Ç. ile bir dönem birlikte yaşadıklarını, ancak ayrıldıktan sonra doğumdan haberinin olmadığını ileri sürdü. “Doğum olduğuna dair hiçbir ipucu vermedi. Bebeğin varlığından bihaberdim” dedi. Polisin yaptığı tespitler ve hastane kayıtlarındaki görüntüler, S.A.’nın bebekle ilgili bilgi sahibi olup olmadığının soruşturulmasını gerektiriyor.
Bebeğin Adli Tıptaki İnceleme Süreci
Bebeğin cesedi, Asri Mezarlığı’nda yapılan incelemenin ardından Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü. Burada yapılan otopsi ve DNA analizleri;
-
Bebeğin Gerçek Doğum Zamanı ve Sağlık Durumu: Vesilesiyle canlı doğup doğmadığı, otopsi raporunda netleştirilecek.
-
Ölüm Sebebi: Göbek bağının kesilme şekli ve vücudundaki çizikler dikkate alınarak “ihmal, kaza veya kasti eylem” kapsamında değerlendirmeler yapılacak.
-
Baba Soy Bağının Tespiti: Yasal işlemlerin sağlıklı şekilde ilerleyebilmesi için DNA karşılaştırmaları hızla tamamlanacak.
Bu inceleme sonuçları, hem S.A. hem de Aynur Ç. için evrakın savcılığa iletilmesini sağlayacak ve cezai sorumluluk boyutunu netleştirecek.
Hukuki Boyut ve Muhtemel Suçlamalar
Olayın kayıtlarına göre;
-
Çocuğun Gözetimsiz Bırakılması ve İhmali: 24 saat hastane kontrolünden çıkartılan bebek, gerekli tıbbi desteği alamadığı için zarar gördüyse “ihmal suretiyle çocuğun zarar görmesi” veya “ölümüne sebebiyet verme” suçlaması gündeme gelebilir.
-
Cenaze Defi Usulsüzlüğü: Türkiye’de cenaze işlemlerinin ve mezara bırakma süreçlerinin belirli kurallara göre yapılması zorunludur. Bebeğin tıbbi olarak ölü ilan edilmeden gömülmesi, “cesede muamelenin usulsüz yapılması” suçunu oluşturabilecektir.
-
Beyan ve İftiraya Yönelik İddialar: S.A.’nın bebeğin babası olmadığına dair iddiası, gerekli DNA raporunun sonucuna göre “babanın çocuğa bakmaması” veya “çocuğun tanınmasını engelleme” gibi ek soruşturmaları gündeme getirebilir.
Savcılık, bu nedenlerle soruşturmayı “çocuğun sağlığına kasten veya taksirle zararı” ve “resmî işlemlere aykırı davranma” başlıkları altında derinleştirdi. Her iki şüpheli de “gözaltı süresinin adliyeye sevkiyle” adli kontrol veya tutuklama kararını bekliyor.
Medyatik Yankılar ve Toplumsal Tepkiler
-
Medyada Geniş Yankı: Olay, Mynet’in “Kahreden haber!..” başlığıyla yayınladığı ilk duyurudan sonra Milliyet, Superhaber ve diğer ulusal haber portallarında manşetlere taşındı. Sosyal medyada #ArnavutköyBebek etiketiyle anılar paylaşıldı
-
Sosyal Medya Tepkileri: Kullanıcılar, “Anne neden yardım istemedi?”, “Hastaneden bebeği kaçırmak nasıl mümkün oldu?”, “Cezalar yetersiz kalacak mı?” gibi sorularla tepkilerini dile getirdi. Bir kısmı “Genç kızın psikolojik durumu nedir?”, “Babasının psikolojik mirası çocuğa yansımış olabilir mi?” yorumları yaptı.
-
Uzman Görüşleri: Çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanları, evlilik dışı hamilelik yaşayan genç kadınların kapalı ve desteksiz bir çevrede kalmasının, özellikle üniversite ortamındaki yalnızlığın risk teşkil ettiğini belirtti. “Özellikle doğum sonrası destek hattı, devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları tarafından üniversitelerde birimler kurulmalı” denildi.
Toplumsal Boyut ve Alınması Gereken Dersler
-
Üniversitelerde Psikososyal Destek İhtiyacı: Genç kadınların hamilelik döneminde ve doğum sonrasında psikolojik danışmanlık hizmetine kolay erişimi, benzer vakaların önüne geçebilir.
-
Hastane Protokollerinin Güçlendirilmesi: “Emzirme bahanesiyle bebek kaçırma” gibi aksiyonlara engel olacak güvenlik protokolleri gözden geçirilmeli; hem güvenlik hem de mahremiyet dengesi korunarak yeni düzenlemeler hayata geçirilmeli.
-
Hukuki Bilinçlendirme: Anne ve babaların doğum, defin ve adli süreçlerle ilgili temel bilgileri edinmesini sağlayacak yerel yönetim seminerleri ile toplumsal cehaletin azaltılması hedeflenmeli.
-
Medya Etiği ve Mahremiyet: Olayın duyurulmasında anne, bebek ve aile bireylerinin kimlik bilgilerinin gizlenmesi kamuoyunun hassasiyetini koruyacaktır. Bu vakada “Aynur Ç.” ifadesi kullanılsa da, toplum vicdanını rahatlatacak “gizlilik zırhı”na dikkat edilmeli.
Sonuç ve Beklenen Gelişmeler
Arnavutköy Asri Mezarlığı’nda 1 Haziran 2025 günü bulunan 2 günlük bebek cesedi vakası, sadece bir ceza soruşturması değil, aynı zamanda sağlık, eğitim ve sosyal destek mekanizmalarının sorgulanmasını da zorunlu kıldı. Şu ana kadar:
-
Aynur Ç. ve S.A. gözaltına alındı; adliyeye sevk edildiler.
-
Bebeğin otopsi ve adli tıp inceleme raporları bekleniyor. Sonuçlar, “canlı doğup doğmadığı” ve “ölüm koşulları” hususunda önemli delil teşkil edecek.
-
Hastane kayıtlarına ilişkin savcılık incelemesi devam etmekte; güvenlik kamerası kayıtları, hem annenin eylemini hem de hastane personelinin prosedürlere uyup uymadığını somutlaştıracak.
-
Toplumun beklentisi, haksızlığa uğramış bu minik canın hakkının hukuk önünde tam anlamıyla korunması ve benzer trajedilerin tekrar yaşanmaması adına önleyici tedbirlerin alınmasıdır.
Gündem
Enkazdan Saraya: Ümran Bebek, Esad’ın Sarayında Zafer Konuşması Yaptı
Enkazdan Saraya: Ümran Bebek, Esad’ın Sarayında Zafer Konuşması Yaptı
Tarih: 10 Aralık 2025| saat: 07:00
Okuma Süresi: 4 dakika
Suriye’de, Beşar Esad rejiminin devrilmesinin birinci yıldönümü olan 8 Aralık Hürriyet Günü coşkuyla kutlandı. Kutlamaların en çarpıcı anı ise, 2016’da Halep’te bir hava saldırısı sonrası enkaz altından çıkarılan ve savaşın sembol yüzü haline gelen Ümran Dakneş‘in, Başkanlık Sarayı’nda yaptığı duygusal konuşma oldu.
Artık 13 yaşında olan Ümran, “Kalbimde bir boşluk var” diyerek yaşadığı travmayı anlatırken, “Zafer geldiğinde hayatıma büyük bir ışık geri döndü” sözleriyle de umudunu paylaştı.

Bir Sembolün Hikayesi: Toz, Kan ve Şok
Ümran Dakneş, 2016 yılında henüz 5 yaşındayken Halep’teki evlerine düzenlenen bir hava saldırısında enkaz altında kalmıştı. Kurtarıldıktan sonra, üstü başı toz, yüzü kan içinde ve şok geçirir halde bir ambulansın arka koltuğunda otururken çekilen görüntüleri, Suriye’deki savaşın ve sivillerin çektiği acıların evrensel bir sembolü haline gelmişti.
O anları çeken gazeteci, Ümran’ın “elini yüzüne götürdüğünü ve kanı gördüğünü, neler olup bittiğine dair hiçbir fikri olmadığını” aktarmıştı. Kendisini tedavi eden doktor ise onun “tam bir şok halinde” olduğunu, çığlık bile atamadığını belirtmişti. Bu saldırıda Ümran, 10 yaşındaki kardeşini de kaybetmişti.

“Hikayemi Videolardan Öğrendim”
9 yıl sonra, bu kez Esad rejiminin sembolik kalbi olan Başkanlık Sarayı’nda konuşan Ümran, duygularını şu sözlerle ifade etti:
· “Bombardıman ve kuşatmayı yaşadığımı söylüyorlar ama hiçbir şey hatırlamıyorum. Büyüdüm ve kalbimde bir boşluk var. Bunun ağlamak mı yoksa korku mu olduğunu bilmiyorum.”
· “Hikayemi o videolardan öğrendim. Kendime baktım, toz ve toprak içindeydim.”
· “Zafer geldiğinde hayatıma büyük bir ışık geri döndü.”
Ümran’ın bu ifadeleri, saraydaki törene katılan yüzlerce kişiyi ve töreni takip edenleri duygulandırdı.

Coşkulu Kutlamalar ve Yeni Bir Sayfa
Ümran’ın konuşmasına ev sahipliği yapan Hürriyet Günü kutlamaları, Suriye genelinde büyük bir coşkuyla gerçekleşti. Kutlamalar kapsamında:
· Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, aynı gün sabah namazını Şam’daki tarihi Emevi Camii’nde kıldı ve halka “kardeşlik” mesajı verdi.
· Şam’ın Mezze Caddesi‘nde tanklar ve zırhlı araçların yer aldığı askeri bir geçit töreni düzenlendi.
· Emevi Meydanı’nda ise havai fişek gösterileri ve konserlerle halk bayram havasında kutladı.
Savaşın Diğer Çocukları da Unutulmadı
Saraydaki etkinlikte konuşan bir diğer isim de, çocukken çekildiği bir videoda “Biz Beşar Esad’e ne yaptık? Ölünce sizi Allah’a şikayet edeceğim” diyerek hafızalara kazınan Ali Mustafa Muhammed oldu.
Muhammed,”Çocuktum, okulu bilmiyordum ama uçak seslerini ve bombalardan saklanılacak köşeleri öğrendim” diyerek kayıp çocukluğuna vurgu yaptı. “Eskiden gözyaşlarımız hüzün ve korkudandı. Şimdi ise sevinç gözyaşları” sözleriyle de mevcut barış ortamına dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, geceyi dolduran gözlerle dinlediği gençlerin hepsine tek tek sarılarak, yeni dönemin “birlik ve şefkat” vurgusunu yaptı.
Türkiye’den Kardeşe Destek Mesajı
Suriye’deki yeni yönetim ve barış süreci, uluslararası alanda da destek gördü. Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, sosyal medya paylaşımında Suriye halkının Hürriyet Günü’nü kutlayarak, “Türkiye olarak bize düşen bu ışığın sönmemesi için yardım etmek, gerektiğinde evimizi ve ekmeğimizi paylaşmaktı” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim BaşkanıBurhanettin Duran da yaptığı açıklamada, “Türkiye olarak, savaşın yıkımından çıkan Suriye’nin yeniden ayağa kalkacağına inanıyoruz” mesajını verdi.
Savaştan Barışa Uzanan Zorlu Yol
61 yıllık Baas rejiminin ardından gelen yeni yönetim, hem ülke içinde yeniden inşa hem de uluslararası ilişkileri normalleştirme sınavı veriyor. Cumhurbaşkanı Şara, dört yıl sonra seçimlere gidileceğini duyurarak demokratik sürece işaret etti.
ABD ile ilişkilerin düzelmesi ve Batı yaptırımlarının büyük ölçüde kalkması,ekonomik toparlanma için umut vaat ediyor. Ancak geçiş döneminde yaşanan çatışmalar ve derin yaralar, Suriye’nin önündeki zorlukların boyutunu da gösteriyor.
Ümran bebeğin tozlar içindeki ambulans koltuğundan, Başkanlık Sarayı’ndaki kürsüye uzanan hikayesi, bir ülkenin yaşadığı trajediyi ve umudu aynı anda simgeliyor. Suriye, sembollerin değiştiği bu yeni dönemde, kayıp nesillerin kalbindeki boşluğu dolduracak bir gelecek inşa etmeye çalışıyor.
Gündem
MERSİN’DE “YAĞMA” PLANI: ÇALIŞTIĞI İŞ YERİNİ ANLAŞTIĞI KİŞİLERE SOYDURAN ŞÜPHELİ VE İŞBİRLİKÇİLERİ GÖZALTINDA
MERSİN’DE “YAĞMA” PLANI: ÇALIŞTIĞI İŞ YERİNİ ANLAŞTIĞI KİŞİLERE SOYDURAN ŞÜPHELİ VE İŞBİRLİKÇİLERİ GÖZALTINDA
Tarih.Saat: 09 Aralık 2025, 22:46 (yayınlanma / polis açıklaması zaman aralığına göre).
Okuma süresi: 1—2 dakika
Mersin’de bir iş yerinde “silahlı yağma” süsü verilerek gerçekleştirilen soygunun, içeriden bir çalışanın organize ettiği ortaya çıktı. Soruşturmayı yürüten ekipler, organize şekilde hareket eden 3 şüpheliyi gözaltına aldı; olayla bağlantılı yüklü miktarda döviz ve TL ele geçirildi

Olayın özeti
Mersin polisinin Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, kentte bir iş yerine silahlı ve maskeli iki kişinin girdiği, çalışanların etkisiz hale getirildiği ve iş yerinden yüksek miktarda döviz ile TL’nin çalındığı ihbarı üzerine çalışma başlattı. Yapılan teknik ve fiziki takip sonucu olayın içeriden desteklenerek planlandığı değerlendirildi; çalışanlardan biri (M.S.A. olarak geçiyor) “sözde mağdur” rolüyle eyleme yardım etmekle şüphelenildi.
Polis operasyonunda, örgütü planladığı tespit edilen E.K.K. ve A.Ş. isimli şüpheliler kiralık bir araçla kentten ayrılırken yakalandı; soruşturma kapsamında M.S.A. da gözaltına alındı. Şüphelilerin gözaltına alındığı anlar ve iş yeri çıkışı güvenlik kameralarına yansıdı
Ele geçirilenler ve deliller
Aramalarda ve araçta, suçtan elde edildiği belirlenen 801.153 ABD doları, 1.340 avro ve 462.395 TL ele geçirildiği bildirildi. Emniyet birimleri, ele geçen paranın, yağma suçu kapsamında önemli delil teşkil ettiğini açıkladı.

Soruşturmayı Gasp Büro Amirliği yürütüyor. Şüpheliler hakkında “nitelikli yağma” suçundan işlem başlatıldığı, soruşturmanın derinleştirilerek devam ettiği ve zanlıların emniyetteki işlemlerinin sürdüğü bildirildi. Zanlıların Adana’daki bir dinlenme tesisi yakınlarında, destek ekiplerle birlikte yakalandığı aktarıldı.
-
Şüphelilerin emniyetteki ifadeleri,knik takip kayıtları ve güvenlik kamerası görüntüleri soruşturmanın merkezinde bulunuyo
-
Savcılık talimatıyla soruşturma derinleştirildi; gözaltındaki zanlıların adliyeye sevk edilmesi bekleniyor.
Gündem
ABD Elçisi Net Konuştu: F-35’ler İçin Kesin Şart “S-400’ler Artık Kullanılmayacak ve Bulundurulmayacak”
ABD Elçisi Net Konuştu: F-35’ler İçin Kesin Şart “S-400’ler Artık Kullanılmayacak ve Bulundurulmayacak”
Tarih: 10 Aralık 2025 | Saat: 00:38 | Okuma Süresi: 3 dk.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Türkiye’nin F-35 programına geri dönüşü için net ve kesin bir şartı resmen açıkladı. Barrack, “Amerikan yasalarına göre, Türkiye’nin F-35 programına geri dönmesi için S-400 sistemini artık kullanmaması ve sahip olmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Büyükelçi Barrack, ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki olumlu ilişkinin, bu konuda yıllardır yapılan “en verimli görüşmelere” yol açtığını belirterek, önümüzdeki aylarda bir dönüm noktası yaşanacağı umudunu dile getirdi.

Görüşmelerde Kritik Eşik: 4-6 Ay İçinde Çözüm Bekleniyor
Barrack, daha önce Abu Dabi’de katıldığı bir zirvede de konuya ilişkin iyimser bir zaman çizelgesi paylaşmıştı. Buna göre, S-400’lerin kullanılmamasının “operasyonel uyumluluk” sorununu büyük ölçüde çözdüğünü, ancak sistemin Türkiye’de bulunmaya devam etmesinin temel sorun olduğunu vurgulayan Barrack, “Bu meselenin önümüzdeki dört ila altı ay içinde çözüleceğini düşünüyorum” demişti.
Barrack, Türkiye’nin Rus hava savunma sisteminden tamamen vazgeçmeye yakın olup olmadığı sorusuna da “Evet” yanıtını vermişti.
Trump-Erdoğan Görüşmesi Süreci Hızlandırdı
İki ülke arasındaki gerilimin çözümünde, liderler arasındaki doğrudan diyaloğun etkili olduğu gözleniyor.
· Beyaz Saray’daki Görüşme: Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Trump, Eylül ayında Beyaz Saray’da bir araya geldi ve görüşmelerinde S-400/F-35 dosyası ele alındı.
· Trump’ın Açık Kapı Sinyali: Görüşmenin ardından Trump, Türkiye’ye F-35 satışına sıcak baktığı yönünde sinyaller verdi. Amerikan medyası, Trump’ın, Türkiye’nin S-400’leri “çalışamaz hale getirecek bir anlaşmaya” varması halinde satışa açık olduğunu belirttiğini aktardı.
· Erdoğan’dan “Güzel Adımlar” Açıklaması: Cumhurbaşkanı Erdoğan da yaptığı açıklamada, “F-35 konusunda ABD Başkanı Sayın Trump’la yaptığımız son görüşmelerde güzel adımlar attık. Temenni ediyorum ki verilen sözler yerine getirilsin” ifadelerini kullanmıştı.
Arka Plan: Neden F-35’lerden Çıkarıldık?
Türkiye, 2017’de Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alma kararı aldı. ABD, bu sistemlerin, F-35 gibi 5. nesil savaş uçaklarının gizlilik (stealth) kabiliyetini tehdit edebileceği ve NATO savunma sistemleriyle uyumlu olmadığı gerekçesiyle şiddetle karşı çıktı.
· Programdan Çıkarılma: Bu anlaşmazlık, 2019 yılında Türkiye’nin F-35 Ortak Üretim Programı’ndan çıkarılmasıyla sonuçlandı.
· CAATSA Yaptırımları: Aynı gerekçeyle, ABD, Türkiye’ye karşı CAATSA (ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası) kapsamında yaptırımlar uyguladı. Bu yaptırımlar, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve bazı Türk yetkilileri de kapsadı.
· Depodaki Uçaklar: Programdan çıkarılmadan önce Türkiye için üretilmiş 6 adet F-35A uçağı, yıllardır ABD’de bir depoda bekletiliyor.

Uzlaşı Yolu: F-16 Onayı ve Teknik Diyalog
Son dönemde ilişkileri yumuşatan adımlar da atıldı. Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesinin ardından, ABD Kongresi, Ankara’nın 40 adet yeni F-16 Block 70 savaş uçağı ve 79 mevcut F-16’sının modernizasyonu talebini onayladı. Bu gelişme, savunma işbirliği kanalını canlı tuttu.
Büyükelçi Barrack’tan Türkiye’ye Övgü
Barrack, açıklamalarında Türkiye’nin bölgesel ve savunma sanayii kapasitesine de vurgu yaptı.
· Türkiye’yi “ABD’den sonra NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip müttefiki” olarak nitelendirdi.
· Güçlü savunma sanayisine dikkat çekerek, “Ankara, Ukrayna’nın drone tedarikçisi, kendi savaş uçakları var” dedi.
· Ayrıca, Gazze’de oluşturulması planlanan yabancı asker gücüne Türkiye’nin katılımının “harika” olacağını ifade etti.
SONUÇ: ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın yaptığı açıklamalar, F-35 krizinde somut ve çözüme yönelik bir sürecin aktif olarak işlediğini gösteriyor. ABD tarafının şartı net: S-400’lerin kullanılmaması ve nihai olarak elden çıkarılması. Liderler düzeyindeki olumlu hava ise, önümüzdeki 4-6 aylık periyotta bu on yıllık anlaşmazlığın giderilmesi ve Türk Hava Kuvvetleri’nin 5. nesil uçak filosuna kavuşması yönünde önemli bir umut ışığı yakıyor.
-
Gündem3 gün öncesparta’da kayıp çoban: “Öldürmüşler, kafasını kesmişler” — Başsız ceset ve arayış sürdü
-
Ekonomi1 hafta önceSüresiz nafaka kalkıyor mu? Gözler Meclis’e çevrildi — Evlilik süresi detayı ne getiriyor?
-
Ekonomi7 gün önceöğretmen,polis,hemşire ne kadar maaş alacak
-
Magazin1 hafta önceSon Dakika: Murat Cemcir iç kanama nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı
-
Teknoloji1 hafta önceCep telefonu aboneliğinde köklü düzenleme: Aktif olmayan hatlar 3 ayda kapanacak, yabancılara özel numara verilecek
-
Magazin1 hafta önceSeçil Erzan hakim karşısında — “Karar bugün çıkabilir” iddiası; savcılık yüzlerce yıla kadar hapis talep etti
-
Spor1 hafta önceFenerbahçe — Galatasaray: Ligin 14. haftasında derbi gecesi
-
Sağlık1 hafta önceHAVAALANLARI VE AVM’LERE YERLİ “OTOMATİK ŞOK” DÖNEM
