Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Ekonomi

Papara para iadesi ne zaman yapılacak? Gözler TCMB düzenlemelerine çevrildi

Yayımlandı

üzerinde

Papara tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Değerli Kullanıcımız,

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 30.10.2025 tarihli ve 11929/21528 sayılı kararı uyarınca, Papara Elektronik Para A.Ş.’nin ödeme hizmetleri ve elektronik para ihracı faaliyet izni iptal edilmiştir.

Papara olarak, söz konusu karar doğrultusunda ödeme ve elektronik para hizmetlerimizi sonlandırıyor, ilgili mevzuat kapsamında tüm kullanıcı fonlarının güvenli bir şekilde iadesi için gerekli işlemleri ivedilikle başlatıyoruz.

Kullanıcılarımızın hesaplarında bulunan elektronik para bakiyeleri, yürürlükteki mevzuat gereği koruma hesaplarında güvence altındadır. Fon iadeleri ve hesap kapatma süreci, TCMB düzenlemeleri doğrultusunda gerçekleştirilecektir.

Bu süreci şeffaflık ve kullanıcı güveni ilkeleriyle yürütmeye devam edeceğimizi kamuoyuna bildirir, gösterdiğiniz anlayış ve sabrınız için teşekkür ederiz”

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ekonomi

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: Enflasyonu kademeli şekilde aşağı çekiyoruz

Yayımlandı

üzerinde

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz CNN Türk’te açıklamalarda bulundu. 

rakamlarının yarın (bugün) netleşeceğini söyleyen Yılmaz, “Enflasyon vatandaşın temel meselesi, bunun için enflasyonu birinci öncelik haline getirdik. Enflasyonu kademeli bir şekilde aşağı çekiyoruz. 2024’te yüzde 44’e düştü, bu yıl yüzde 30 civarında bekliyoruz.” dedi. 

2026 yılı hedefinin yüzde 20’nin altı olduğunu söyleyen Cevdet Yılmaz,  2027’de ise hedefin yeniden tek hanelere ulaşmak olduğunu belirtti.

Yılmaz, “Temel mallarda bu rakama geldik. Ama hizmetler biraz geriden geliyor. Kira başta olmak üzere, eğitim ve kira kalemlerinde biraz geriden geliyoruz. 3 sütunlu bir bütüncül politikamız var. Birincisi para politikası. Diğer taraftan maliye politikamız var. Oralarda da 90 milyar dolar deprem nedeniyle harcama yaptığımız halde mali disiplini koruyoruz.” diye konuştu. 

“GIDADA KURAKLIK VE DON NEDENİYLE ETKİYİ GÖREMİYORUZ”

Bu rakamların en güçlü ekonomileri dahi sarsacak rakamlar olduğunu dile getiren Yılmaz, depremin mali etkisinin sonraki yıllarda ortaya çıktığını söyledi.

Yılmaz, programın üçüncü ayağının yapısal dönüşümler olduğunu belirtirken, “Eylül ayında beklentinin biraz üzerinde geldi. Ama bu bir aylık durum. Büyük resmi görmek lazım. Enflasyon aşağı doğru iniyor. Vatandaşlarımız bu düşüşü belirli gruplarda görüyor. Gıdada kuraklık ve don nedeniyle etkiyi göremiyoruz. Burada birde fırsatçılık var. Enflasyon aşağı doğru inmeye devam edecek. Vatandaşımız hizmet sektörü dahil her alanda bunu görecek.” ifadelerini kullandı. 

“EMEĞİN MİLLİ GELİRDEN ALDIĞI PAY ÇOK ÖNEMLİ”

Ekonomiyi konuşurken biraz dünyaya da bakmak gerektiğini söyleyen Cevdet Yılmaz şunları kaydetti: 

“Dünya çok zor bir durumdan geçiyor. Ciddi tarife tartışmaları yaşanıyor. Birde birçok bölgede çatışma var. Pandemiden bugüne dünya ekonomisi yüzde 15 büyürken, ekonomisi yüzde 30 büyüdü. Emeğin milli gelirden aldığı pay çok önemli. Bu pay geçen yıl yüzde 39 oldu. 2025’in ilk yarısında yüzde 35,9. Emeğin, milli gelirden aldığı pay olarak bu rakam tarihimizin en yüksek noktasında.” 

FAİZ DÜŞÜŞÜ DEVAM EDECEK Mİ?

Faiz indirim döngüsüne girildiğini ve devam edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Enflasyon da faizler de aşağı doğru trende girmiş durumda. Gelecek yılın ortalarından sonra bu konular gündemimizi daha az işgal edecek.” dedi. 

Cevdet Yılmaz’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;

TARIMA 888 MİLYAR BÜTÇE

“Tarım stratejik bir sektör. Gelecek yıl bütçemizden 888 milyar ayırdık. İlave kaynak da olacak. Özellikle tarladan marketlere kadar gelen süreçte kayıp kaçaklar yaşanıyor. Bunun önünde geçmek için çalışmalar yapılıyor.”

“Su hayati bir şey. İklim değişikliği ile birlikte daha kritik bir hale geldi. Bu arada su tüketiminin yüzde 80’i tarım sektöründe. DSİ baraj yapıyor. DSİ, şehre götürüyor. Ama şehirlerde muazzam bir kayıp kaçak var. Şehir içi şebekelerin bakım ve onarımı bu anlamda çok önemli. Ankara’da bunu yaşadık. Belediye başkanı ‘bakım yapılmadığı için borular çatladı’ dedi. Mahalli idarelerin yatırıma kaynak ayırması gerekiyor.” 

“Satın alma gücünü altın üzerinden ölçmek abesle iştigal. Altın cinsinden asgari ücrette düşüş; ABD’de yüzde 87, Fransa’da yüzde 83, İspanyada yüzde 80, Türkiye’de yüzde 61. Bunun üzerinden ölçmenin hiçbir ekonomik rasyonalitesi yok. Altın üzerinden ölçüm yapmak tam bir popülizm.” 

TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ

“Terörün olduğu yerde ekonomik potansiyelinizi de hayata geçiremezsiniz. Önümüzdeki dönemde Doğu, Güneydoğu Türkiye ortalamasının üstünde büyüyecek. Bir süreç başladı ve ilerleme yönünde adımlar atıldığını görüyorsunuz. Terörsüz Türkiye artık bir devlet politikasına dönüşmüş durumda. Komisyonumuz Meclis’te çalışıyor. Komisyon genel çerçeveyi ortaya koyacak ve Meclisimiz gerekli düzenlemeyi sağlayacaktır.”

GAZZE’DE ATEŞKES

“Kırılgan bir areşkes olduğunu hepimiz görüyoruz. Kırılgan da olsa bir ateşkes sağlandı. Gazze’nin yeniden inşası çok çok önemli. Nerede olursa olsun barış isteyen bir Türkiye var. Diğer bütün çevresinde istikrarsızlık oluşturmaya çalışan İsrail var. Temenni ederiz ki bu ateşke skalıcı olsun. ‘İki devletli çözüm’ dediğimiz siyasi çözüm oluşsun.” 

“Yerel yönetimlerle ilgili bu kadar yolsuzluk bu kadar hizmet eksikliği tartışılıyorsa burada düzenleme ihtiyacı da var demektir. Şirketlerin dahil olduğu katı kurallar getirilmesi laızm. Ana misyonuna önce belediye kaynağını ayırsın, temiz su, çöp toplama gibi sonra konser mi yapıyor ne yapıyorsa yapsın.” 

Okumaya Devam Et

Ekonomi

Almanya’da ekonomi raporu: 3 şirketten biri 2026’da işten çıkarma planlıyor

Yayımlandı

üzerinde

Alman ekonomisine dair olumsuz veriler Alman şirketlerin 2026 yılına dair planlamalarında değişikliğe neden olmaya devam ediyor.

Köln merkezli Alman Ekonomi Enstitüsü’nün (IW) 2 bin şirketle görüşerek yaptığı son araştırmaya göre, ’da her 3 şirketten biri gelecek yıl işten çıkarma yapmayı planlıyor.

Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 36’sı ekonomik görünümün kötüleşmesi gerekçesiyle gelecek yıl personel sayısında azaltmaya gideceğini bildirdi. 2026’da yeni işe alımlar yapmayı planladıklarını beyan eden şirketlerin oranı ise yüzde 18’de kaldı.

SANAYİ SEKTÖRÜNDE TABLO DAHA KÖTÜ

Almanya’da işten çıkarma planlarında sanayi sektöründeki şirketler öne çıkıyor. Buna göre 2026 yılında sanayi sektöründe faaliyet gösteren firmaların yüzde 41’i bazı çalışanlarıyla iş sözleşmelerini sonlandırmayı planlıyor. Bu sektördeki şirketlerin 7’de biri ise yeni istihdam oluşturmak istediğini beyan etti.

SADECE YÜZDE 23’Ü YENİ PROJELERE KAYNAK AYIRMAK İSTİYOR

2026 yılında yatırım yapma planlarında da Almanya’da ekonomik veriler nedeniyle alarm zilleri çalıyor. IW araştırmasına göre gelecek yıl şirketlerin sadece yüzde 23’ü yeni projelere daha fazla kaynak ayırmak isterken, yüzde 33’ü ise yeni yatırım için daha az para harcama istiyor.

Okumaya Devam Et

Ekonomi

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: Programın ikinci evresindeyiz, ilerleme kayda değer

Yayımlandı

üzerinde

Şimşek, İstanbul’da düzenlenen TRT World Forum 2025 programında “Ekonominin Ön Safları: Ticaret Çatışmaları ve Yeni Küresel Rekabetler” başlıklı konuşma gerçekleştirdi.

Küresel belirsizliğin hiç bu kadar yoğun hissedilmediğini dile getiren Şimşek, buna rağmen küresel ekonomi dirençli kaldığı için piyasa algısının hala olumlu olduğunu söyledi.

Son yıllarda küresel ekonomideki büyüme oranlarının önceki dönemlere göre daha düşük olmasından bahseden Şimşek, küresel anlamda karşılarında çok sayıda zorluğun bulunduğunu, bunlardan başlıcalarının “küresel ticaretteki korumacılık”, “yüksek küresel borçluluk”, “yaşlanan nüfus”, “yapay zekanın muhtemel yıkıcı sonuçları”, “iklim değişikliğinin etkileri” ve “jeopolitik gerilimler” olduğunu anlattı.

Şimşek, küresel ticaretteki korumacılığın artık yeni normal haline geldiğini belirterek, zaman zaman Çin ile ABD arasında olduğu gibi geçici yumuşamalar yaşansa da uzun vadeli eğilimin değişecek gibi görünmediğini bildirdi.

Bundan 20 yıl önce Çin’in küresel imalattaki payının yüzde 9’un altında olduğunu, bugün söz konusu oranın yüzde 30’un üzerine çıktığını kaydeden Şimşek, “Aynı eğilim devam ederse bu pay yüzde 45’e bile çıkabilir. Kim pay kaybetti? Genel olarak Batı. ABD’nin küresel imalattaki payı yüzde 22’den yüzde 11’e geriledi. Avrupa Birliği yaklaşık 10 puan kaybetti. Japonya da öyle. İşte korumacılığın asıl nedeni bu.” diye konuştu.

“KORUMACILIK KALICI OLACAK GİBİ”

Bakan Şimşek, Çin’in son 20-25 yılda dünyanın çok daha fazla ülkesi için bir numaralı ticaret ortağı haline geldiğine dikkati çekerek, üretimin giderek Asya’ya, özellikle de Çin’e, kaydığını söyledi. Gelişmiş ülkelerde reel ücretler yerinde sayarken, gelişmekte olan ekonomilerde artışın sürdüğünü belirten Şimşek, bu dengesizliğin küreselleşmeye ve kurallı ticaret sistemine yönelik sosyal ve siyasi tepkinin başlıca kaynağına dönüştüğünü ifade etti.

Üretim kaybının yalnızca düşük katma değerli işlerin kaybı anlamına gelmediğini vurgulayan Şimşek, bu kaybın aynı zamanda ona bağlı hizmet sektörlerini de ortadan kaldırdığını belirtti. Bu nedenle korumacılığın artık kalıcı bir eğilim haline gelmiş göründüğünü dile getirdi.

“TÜRKİYE GÖRECE DAHA AZ KIRILGAN”

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye’nin bu süreçte görece daha az kırılgan olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çünkü ihracatımızın yüzde 62’si serbest ticaret anlaşmamız olan ülkelere gidiyor. Yüzde 80’den fazlası ise yakın coğrafyamıza, Orta Asya, Orta Doğu, Kuzey Afrika gibi dost ve komşu bölgelere gidiyor. Bu bizi kısmen koruyor. Hizmet ticareti henüz korumacılıktan etkilenmiş değil. Bu tabloyu fırsata çevirebiliriz. Körfez ülkeleri ile yeni serbest ticaret anlaşmaları yaparken, Birleşik Krallık ve AB ile mevcut anlaşmaların güncellenmesi için çalışıyoruz. Tedarik zinciri dayanıklılığını artıracak yatırımlar yapıyoruz.”

Şimşek, Irak’taki FAV Limanı’ndan Londra’ya kadar kara ve demir yolu ile Avrupa’nın her ülkesine Türkiye’den kesintisiz ulaşım sağlanabilecek Kalkınma Yolu Projesi’nin ülkeye sağlayacağı katkılardan bahsederek, Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve Çin’e uzanan koridorlara ilişkin örnekler verdi.

“DÜŞÜK BORÇLULUĞUMUZ AVANTAJ”

Bakan Şimşek, Türkiye’nin hizmetler ihracatında çok güçlü olduğunu belirterek, bu yıl hizmet ticareti fazlasının 65 milyar dolar civarında olacağını, mal ticaretinde açık verilse de turizm, müteahhitlik, sağlık turizmi, eğitim ve yaratıcı endüstrilerde güçlü olduklarını söyledi.

Son 25 yılda küresel borcun GSYH’ye oranının dramatik şekilde artarak yüzde 324’e çıktığını dile getiren Şimşek, “Türkiye’de bu oran yüzde 89. Bu önemli bir avantaj ve altyapı, eğitim ve sağlık harcamalarına daha fazla alan açmamızı sağlıyor. Borç yükü yüksek ülkeler aynı şansa sahip değil. Biz bu alanı, yapısal reformlar, üretkenliği artıracak yatırımlar, yapay zeka ve yeşil dönüşüm için kullanıyoruz.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin yapay zeka, 5G, savunma sanayisi, yenilenebilir enerji gibi alanlarda yaptığı çalışmaları ve hayata geçirdiği yatırımları anlatan Şimşek, “Yenilenebilir enerji dönüşümünü hızlandırıyoruz. Güneş, rüzgar, jeotermal ekipman üretim potansiyelinde Türkiye ilk 10’da. Yeşil teknolojilerde önemli bir oyuncu olma potansiyelimiz yüksek.” ifadelerini kullandı.

“GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE KARŞILAŞTIRILDIĞINDA TÜRKİYE’NİN PERFORMANSI AÇIKÇA ÖNDE”

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, şu an uygulamakta oldukları dezenflasyon programına değinerek, “Amacımız fiyat istikrarını sağlamak, mali disiplini güçlendirmek ve cari açığı azaltmak. Bu alanda ciddi ilerleme var. Yapısal dönüşüm sürdürülebilirlik için kilit unsur. Programın ikinci evresindeyiz, ilerleme kayda değer. Enflasyonu yeniden tek haneye indirmeyi hedefliyoruz.” dedi.

İhracatta yüksek ve orta teknolojiye sahip ürünlerin payının arttığını dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:

“Türkiye yeniden doğrudan yatırımlar için bölgesel merkez olma yolunda. Son 20–25 yılda doğrudan yatırımlar yaklaşık 20 kat arttı. Yeni kredi notu artışlarıyla yatırım yapılabilir seviyeye dönmeyi hedefliyoruz. Son 20 yılda ortalama reel büyüme yüzde 5,4 oldu. Bu, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan dönemindeki ekonomik performansı yansıtıyor. Gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında, özellikle Çin ve Hindistan hariç tutulduğunda, Türkiye’nin büyüme performansı açık biçimde önde.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar