Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

999 Kişi Soslu Tavuk Dönerden Zehirlendi: Davada İstenen Cezalar Belli Oldu

Yayımlandı

üzerinde

Açıklama
Kocaeli Körfez’de 1 Nisan 2025’te 999 kişiyi soslu tavuk dönerle zehirleyen işletme sahibine ve döner ustasına 1,5–8 yıl hapis istemiyle açılan davanın ayrıntıları ve gelişmelerini keşfedin.

Giriş
Kocaeli’nin Körfez ilçesinde 1 Nisan 2025 tarihinde alınan soslu tavuk döneri tükettikten sonra hastanelere başvuran 999 kişiyle ilgili hazırlanan iddianamede, işletme sahibi E.T. ve döner ustası K.Y. hakkında 1,5 yıldan 8’er yıla kadar hapis cezası talep edildi!.


Olayın Seyri ve İddianamenin Özeti

  • Tarih ve Yer: 29 Mart 2025’te tedarikçi firmadan teslim alınan tavuk etleri, aynı gün soslanıp dinlendirilmek üzere işletmeye alındı. Ürünlerin son kullanma tarihi 3 Nisan 2025 olarak tespit edildi .

  • Ze­hir­len­me Belir­tileri: Mide bulantısı, kusma ve ateş şikâyetleri üzerine 999 kişi, Körfez, Dilovası, Derince Eğitim ve Araştırma, Kocaeli Devlet, Seka Devlet ve Kocaeli Üniversitesi hastanelerine başvurdu .

  • Şikâyetçi Sayısı: Dosya kapsamında 287 kişi resmî olarak şikâyetçi oldu .

  • Mikrobiyolojik Analiz: Kocaeli Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü’nün yaptığı incelemede, tavuk döner numunesinde dört farklı mikroorganizma seviyesinin yüksek olduğu, bunlardan birinin ölümcül etki potansiyeli taşıdığı belirlendi !.


Suçlamalar ve Ceza İstemleri

  1. Taksirle Birden Fazla Kişinin Yaralanmasına Neden Olma

  2. Bozulmuş veya Değiştirilmiş Gıda veya İlaç Ticareti

Her iki sanık için 1 yıl 6 aydan başlayıp 8 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor .


Dava Takvimi

  • Iddianamenin Kabulü: Körfez 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi .

  • İlk Duruşma Tarihi: 7 Ağustos 2025’te hakim karşısına çıkacaklar


Uzman Görüşleri ve Kamuoyu

  • Gıda güvenliği uzmanları, benzer vakaların önüne geçmek için sıkı denetim ve son kullanma tarihlerine uyumun kritik olduğunu vurguluyor.

  • Olay, “soslu tavuk döner zehirlenme” vakaları arasında rekor rakamıyla anılıyor ve sektöre önemli bir uyarı niteliği taşıyor.


Sonuç ve Beklentiler

Davanın seyri, gıda işletmelerinin hijyen ve saklama koşulları konusunda emsal kararlar doğurabilir. Mahkemenin alacağı karar, hem mağdurların hakkını koruma hem de gıda sektöründe caydırıcılık oluşturma açısından takip ediliyor.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

TBMM Personeli Saliha Akkaş, Boşanma Aşamasındaki Eşi Tarafından 37 Yerinden Bıçaklanarak Katledildi

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması :
TBMM’de görevli personel Saliha Akkaş, boşanma aşamasındaki eşi tarafından 37 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Ailenin ve Meclis’in tepkisi büyüyor.

Giriş

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) çalışan Saliha Akkaş, boşanma aşamasındaki eşi Salih A. tarafından vahşice saldırıya uğradı. Yoğun bakımda tedavi altına alınan Akkaş, yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi

Olayın Ayrıntıları

  • Saldırı Anı: Akkaş, 5 Ağustos gecesi Çankaya’daki evinde eşinin bıçaklı saldırısına uğradı.

  • Bıçaklama Sayısı: Fail Salih A., Akkaş’ı tam 37 yerinden bıçakladı.

  • Tedavi Süreci: Ankara Güven Hastanesi’ne kaldırılan Akkaş’a gece boyunca iki ameliyat yapıldı ve 50 ünite kan verildi, ancak kurtarılamadı.

Hukuki ve Kurumsal Tepkiler

  • Devlet Koruması Tartışması: TBMM’de dahi koruma tedbirlerinin yetersiz kaldığı eleştirisi yükseldi. İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden ve 6284 sayılı Kanun’u etkisiz hale getiren politikaların, kadına yönelik şiddeti beslediği vurgulandı.

  • Parti Temsilcilerinin Açıklamaları: CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, “Saliha’yı koruyamadık, bu sistemin ihmali katliama dönüştü” ifadelerini kullandı.

Toplumsal Yankılar

Kadın hakları ve şiddetle mücadele sivil toplum örgütleri, Meclis’in çatısı altında yaşanan bu cinayetin, Türkiye’de kadın güvenliğinin geldiği kritik noktayı gösterdiğini belirtiyor. Sosyal medyada “#SalihaAkkaşİçinAdalet” etiketiyle paylaşımlar yapılıyor.

Sonuç ve Çağrı

Saliha Akkaş’ın hayatını kaybetmesi, ülkemizin kanayan yarası kadına yönelik şiddetin “Meclis koridorlarına” kadar uzandığını gözler önüne serdi. İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden etkinleştirilmesi ve 6284 Koruma Kanunu’nun eksiksiz uygulanması talepleri bir kez daha gündeme geldi.

Okumaya Devam Et

Gündem

Avcılar’da Tahliye Davasını Kaybeden Yurt İşletmecilerinden Eşya Kaçırma Girişimiyle Şaşkınlık Yarattı!

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
İstanbul Avcılar’da, Avcılar Belediyesi’ne karşı tahliye davasını kaybeden özel yurt işletmecilerinin “tadilat” bahanesiyle kapı, yatak ve dolapları nakletme girişimi polis tarafından engellendi. Olayın perde arkası ve hukuki boyutu bu kapsamlı makalede.

Giriş

İstanbul Avcılar Belediyesi tarafından 28 Ekim 2018’de, bilim insanı Canan Dağdeviren’in adını taşıyan 18 katlı ve 700 yatak kapasiteli bir öğrenci yurdu inşa edildi. Üç yıl önce yetkili bir firma tarafından devralınan bu tesis, işletme taahhütlerini yerine getirmeyince belediye tarafından tahliye davasına maruz kaldı .


Yurdun Tarihçesi ve İşletme Sorunları

  • Yapım amacı: Üniversite öğrencilerine güvenli ve konforlu barınma sağlamak.

  • Kapasite: 600 öğrenci, 700 yatak.

  • İşletme süreci: Son üç yıldır özel bir firma tarafından işletilen yurt, belediyeye verdiği taahhütleri yerine getirmeyince 2025 başında hukuki süreç başladı .


Olayın Detayları

  1. Tahliye Kararı: Avcılar Belediyesi’nin açtığı davayı kaybeden işletmeci, mahkeme kararının ardından yurdun farklı katlarında bulunan kapı, yatak ve dolapları kendi nakliyat firmasıyla Zeytinburnu’na taşıtmaya başladı.

  2. Bahanesi: “Malzemeleri tadilat için götürüyoruz” açıklaması yapıldı.

  3. Müdahale: Belediye yöneticileri ve olay yerine çağrılan polis ekipleri, araçlarda yüklü eşyaları tespit ederek nakliyeyi durdurdu .


Hukuki Süreç ve Akıllı Yürütme

  • Belediye Kararı: Taahhütlerin ihlali nedeniyle yurt işletmecisi aleyhine tahliye davası açıldı.

  • Savunma: Firma eşyaları “tadilat” amacıyla aldığını iddia etti.

  • Sonuç: Polis müdahalesi sonucunda eşyalar yurt binasına geri taşındı; hukuki süreç devam ediyor.

  • Akıllı Yürütme: Belediye, dijital kayıt ve kamera sistemleriyle eşya hareketlerini anlık takip ederek suistimallerin önüne geçiyor. Bu sayede benzer olayların tekrarlanma riski azalıyor .


Sonuç ve Öneriler

Avcılar’daki bu garip olay, özel yurt işletmeciliğinde şeffaflık ve denetimin ne denli hayati olduğunu gösterdi. Gelecek süreçte:

  • Dijital Envanter Yönetimi: Eşyaların yer değişimini takip eden yazılımlar kurulmalı.

  • Şeffaf İletişim: Öğrenci ve belediye bilgilendirmeleri otomatik bildirimlerle sağlanmalı.

  • Yasal Denetim Mekanizmaları: Tahliye kararlarının uygulanmasına yönelik hızlı müdahale birimleri oluşturulmalı.

Bu önlemler, hem halkın güvenini artıracak hem de “akıllı yürütme” pratikleriyle kötü niyetli girişimlerin önüne geçecektir.

Okumaya Devam Et

Gündem

Berrin Sönmez’den Diyanet’in Cuma Hutbesine Başörtülü Tepki: “Zorunlu Başörtüsüne Karşı Şimdiden Başımı Açıyorum”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
Feminist yazar Berrin Sönmez, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “giyinik çıplaklık” tanımı yaptığı son cuma hutbesine tepki gösterip, başörtüsü zorunluluğu ihtimaline karşı Medyascope’daki köşe yazısında “şimdiden başımı açıyorum” dedi.

Giriş

4 Ağustos 2025’te Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan cuma hutbesinde kısa ve şeffaf kıyafetlerin “Allah’ın örtünme emrini ihlal ettiği” ve “giyinik çıplaklık” olarak tanımlandığı açıklanmıştır. Hutbede, giyim sektörü ve bazı medya kuruluşlarının “özgürlük” adı altında örtünmeyi değersizleştirdiği vurgulanmış, ahlak ve edep ölçülerine uyulmamasının vebal doğuracağı belirtilmiştir

Bu sert ifadelere karşı feminist yazar Berrin Sönmez, Medyascope’da yayımlanan köşe yazısında şimdiden başını açacağını duyurarak güçlü bir tepki göstermiştir


Diyanet’in Hutbesinde Öne Çıkanlar

  • Giyinik Çıplaklık Tanımı: “Kısa ve şeffaf kıyafetler, Allah’ın örtünme emrini ihlal etmektedir.”

  • Medya ve Moda Eleştirisi: Giyim sektörü ve bazı medya çevrelerinin “özgürlük” maskesiyle örtünmeyi değersizleştirdiği ileri sürüldü .

  • Ahlak ve Edep Uyarısı: “Ahlak ve edep ölçülerinin çiğnenmesine sessiz kalan herkes büyük bir vebal altındadır.” .


Berrin Sönmez’in Tepkisi

Medyascope’da yayımlanan “Ey Diyanet! Fe eyne tezhebun?” başlıklı yazısında Sönmez, hutbede ima edilen başörtüsü zorunluluğu ihtimaline karşı kişisel bir direniş adımı olarak başını açacağını şu ifadelerle açıkladı:

“Başörtüsü zorunluluğu getirilmesi ihtimaline karşı şimdiden başımı açıyorum. Yazının bu hasbihal kısmı… kararsız bir yaşam öyküsü olarak görülebilir. Hiç sakıncası yok, düşünce özgürlüğüne saygılıyım. Kimseden onay beklemiyorum. Gerekli tepkinin zamanını kaçırmamak için başörtümle vedalaşıyorum. Bir kişi olarak safım belli olsun. Diyanetin ve iktidarın gittiği yol… zulmün yolunu reddediyorum.

Sönmez, bu eylemiyle hem düşünce özgürlüğünü hem de kadın haklarını savunduğunu belirtti.


Sosyal Medya ve Destek Mesajları

  • Hadiye Yolcu’dan Destek: İnsan hakları savunucusu Hadiye Yolcu, Sönmez’in kararına Medyascope üzerinden destek vererek “Kadınların kendi bedenleri ve inançları üzerinde karar verme hakkı”nı vurguladı .

  • Twitter ve Instagram Tepkileri: #BaşörtümüAçıyorum etiketi altında yüzlerce kullanıcı, Diyanet’in hutbesini eleştirirken, bazı muhafazakar kesimler de hutbeyi destekleyen paylaşımlar yaptı.


Türkiye’de Başörtüsü Tartışmasının Kısa Tarihçesi

  1. 1980–1990’lar: Kamusal alanda başörtüsü yasağı, özellikle üniversitelerde uygulandı.

  2. 2000’ler: Aşamalar halinde kaldırılan kısıtlamalar; 2013’te kamu kurumlarında tamamen serbest bırakıldı.

  3. 2020’ler: Zaman zaman “zorunlu başörtüsü” tartışmaları alevleniyor; Diyanet’in son hutbesi de bu tartışmayı yeniden gündeme taşıdı.


Sonuç

Berrin Sönmez’in başörtüsünü “protesto” amaçlı açma kararı, Türkiye’de din, devlet ve birey hakları arasındaki hassas dengeleri bir kez daha gündeme getirdi. Diyanet’in hutbesi, moda ve medya üzerinden örtünme özgürlüğünü hedef alırken, Sönmez’in tepkisi bireysel direnişin sembolü haline geldi. Bu gelişme, önümüzdeki dönemde toplumsal ve siyasal tartışmaların odağında yer almaya devam edecek gibi görünüyor.


Yazar: [Sizin İsminiz]
Yayın Tarihi: 6 Ağustos 2025

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar