Gündem
Tarihi Adım: PKK Silah Bıraktı, Gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Çevrildi
Açıklama: 11 Temmuz 2025’te PKK’nın sembolik silah bırakma töreni, yarım asırlık çatışma sürecinde dönüm noktası oldu. Sürecin detayları, Erdoğan’ın muhtemel mesajları ve bölgeye yansımalarını bu makalede keşfedin.
Giriş
11 Temmuz 2025 tarihinde Irak’ın Süleymaniye kentinde düzenlenen sembolik törenle PKK, yaklaşık 50 yıllık silahlı mücadelesine ara vererek silahlarını imha etti. Bu gelişme, Türkiye’nin uzun zamandır beklediği “ikinci barış süreci”nde tarihi bir dönemeç olarak kaydedildi. Hem yurtiçi hem de uluslararası kamuoyu, bu adımın Kürt meselesinin çözümünde kalıcı barışa kapı aralayıp aralamadığı sorusuna odaklanıyor .
Tarihi Adımın Ayrıntıları
Törende, PKK saflarından 30 kişilik ilk gruba ait 26 kalaşnikof, 1 Kanas keskin nişancı tüfeği, 1 M4 piyade tüfeği, 1 RPG roketatar ve 1 Bixi makina tüfeği büyük bir kazan içerisine konularak yakıldı. Sembolik törene, DEM Parti, DBP, ÖHD eş genel başkanları ve Barış Anneleri Meclisi temsilcileri katıldı; yaklaşık 150 kişi tören alanına ulaştı ve silahlar kamuoyuna canlı yayınlandı . Bu adım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ekim ayında başlattığı inisiyatifin ardından atılan somut adımlardan ilki olarak kayda geçti .
Erdoğan’ın Beklenen Mesajı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’da partisinin kampında yaptığı konuşmada barış sürecine dair önemli mesajlar vereceğini önceden açıklamıştı. Tören sonrasında “barışın tesisi” ve “halkların kardeşliği” vurgusu yapması beklenen Erdoğan’ın, sürecin hukuki ve politik güvence boyutlarını masaya yatırması öngörülüyor . Erdoğan’ın, silah bırakan PKK üyelerinin topluma yeniden entegrasyonu, adli süreçlerin hızlandırılması ve “çözüm komisyonu” nun kurulmasına yönelik somut takvim açıklamaları, hem yerel hem de küresel aktörlerce merakla bekleniyor.
Sürecin Hukuki ve Politik Boyutu
PKK mensuplarının silah bırakmasının ardından hukuki güvence, af ve toplumsal uzlaşı çalışmaları öncelikli gündem maddeleri arasında yer alacak. DEM Parti ve DBP, çözüm komisyonunun kurulmasını ve silah bırakanların adli takibata uğramamasını talep ediyor . Hükümet cephesinden, bu isteklere sıcak bakıldığı ancak nihai takvimin 3–4 ay içerisinde tamamlanacağı mesajı verildi. Sürecin başarıya ulaşması için taraflar arasında güven tesisinin kritik olduğu, uluslararası gözlemci ve sivil toplum kuruluşlarının da aktif rol oynayacağı dile getiriliyor.
Bölge ve Uluslararası Etkiler
PKK’nın silah bırakması Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki yönetim organları tarafından memnuniyetle karşılandı. IKBY Başkanı Mesud Barzani, “barışın herkesin kazancı” olacağı vurgusunu yaptı . Öte yandan Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’den gelen “barış sürecinin desteklenmesi” açıklamaları, Türkiye’nin bölgedeki liderlik pozisyonunu güçlendirecek nitelikte. Süleymaniye’deki tören, küresel basında “son Kürt isyanının sembolik sonu” olarak yorumlandı .
Riskler ve Gelecek Perspektifi
Her ne kadar silah bırakma sembolik bir dönüm noktası olsa da, çatışmanın tamamen sonlanması için geniş kapsamlı reformlar gerekiyor. Siyaset bilimci Prof. Dr. Mesut Yeğen’in de belirttiği gibi, “silahsızlanma, Kürt meselesinin çözümü değil; mücadelenin silahlıdan politik zemine evrilmesidir” . Önümüzdeki dönemde, ekonomik kalkınma projeleri, kültürel haklar ve eğitim politikaları gibi kapsamlı paketler, kalıcı barışın teminatı olacak. Aksi takdirde, geçmişte olduğu gibi bölgesel dinamikler yeniden tetiklenebilir.
Sonuç
11 Temmuz 2025’te atılan bu tarihi adım, Türkiye’nin yarım asırlık çatışmasında umut verici bir viraj olarak kayıtlara geçti. Gözler şimdi Erdoğan’ın açıklayacağı somut takvim ve reform paketlerine çevrildi. Başarıya ulaşan bir barış süreci, yalnızca Türkiye’de değil, Orta Doğu’da da kalıcı istikrarı güçlendirecek. Ancak bu sürecin nihai zaferi, siyasi irade, toplumsal uzlaşı ve uluslararası desteğin eş zamanlı ilerlemesine bağlı olacaktır.
Gündem
Otel çalışanları iş bıraktı, tatilciler mağdur oldu

Antalya‘nın Manavgat ilçesinde bir otelde kalan tatilciler, ücretlerini alamadıkları iddiasıyla çalışanların iş bıraktığını, dün geceden beri de elektrik kesintisi nedeniyle mağdur olduklarını söyledi. Çalışanların iş bırakması nedeniyle otelde yeterli temizlik olmadığını, yemeklerin az çıktığını öne süren tatilciler, duruma tepki gösterdi.
“PERSONEL 1,5 AYDIR MAAŞ ALAMIYORMUŞ”
Otelde tatil yapan gurbetçi Aydın Akçalan, 3 çocuğu ve eşiyle perişan olduklarını belirterek, “Böyle tatil, böyle rezalet otel görmedim. İmkanlarımız bu şekilde denk geldi. Otel pislikten geçilmiyor, duvarlar su akıtıyor. Elektriksiz kaldık, geceden beri klima çalışmıyor. Temizlik çok kötü. Personel de 1,5 aydır maaş alamıyormuş. Onlar da haklı. Ne olacak halimiz? Perişan durumdayız. 10 gündür çekmediğimiz çile kalmadı. 2 bin 500 avro ödedik. Her şey dahil” dedi.
“SABRETTİK AMA REZİL OLDUK”
Gaziantep’ten tatil için eşi ve 2 çocuğuyla gelen Osman Baloğlu, “Otele giriş yaptığımız günden beri her gün elektrik yok, personel çalışmıyor. Yemekler yarım çıkıyor, çay yok, kahve yok. 7-8 gün kadar burada kalmayı planladık. 4 gündür sabrettik ama rezil olduk. Buraya 2 yetişkin, 2 çocuk olarak 40 bin 800 lira ödedik. Bize geri kalan 3 gece için 13 bin lira iade vereceklerini söylediler” diyerek duruma tepki gösterdi.
Otelin genel müdürü İbrahim Üstüntaş ise personelin iş bırakmasının söz konusu olmadığını öne sürerek, “Elektrik sıkıntısından dolayı bir mağduriyet yaşandı. Onun dışında herhangi bir sıkıntımız yok. Otelde kalan müşterilerin şikayetleri ise hayatın olağan durumunda olan şeyler. Geceden TEDAŞ’ın sisteminde elektrik gitmiş. Durum bu. Bugün personel maaşları da ödenecek, herhangi bir sıkıntımız yok. Bütün bunlar hayatın olağan akışında olan şeyler. Evde de elektriğimiz gidebiliyor, sabaha kadar elektriksiz kalabiliyoruz. Bu otelle alakalı bir şey değil, TEDAŞ’la alakalı. Bizim elektrik borcumuz yok” diye konuştu.
Öte yandan otelde kalan bazı tatilcilerin yaşanan olumsuzluklar nedeniyle ayrıldığı görüldü.
Gündem
Dünyanın en büyük mayın sahası: “Herkes her an ölebilir”
FATİHDOGANMEDYA – Güncel Haber
Tarih: 26 Ağustos 2025 · Saat: 15:30
Okuma süresi: 6 dakika
Özet: Rusya-Ukrayna savaşının ardından Ukrayna toprakları, uzmanların ifadeleriyle “dünyanın en büyük mayın sahası” haline geldi. Yüz binlerce kilometrekareye yayılan mayın ve patlamamış mühimmat, sivil güvenliğini, tarımı ve ülke ekonomisini tehdit ederken, temizlik operasyonları onlarca yıl ve milyarlarca doları bulacak bir mücadeleye işaret ediyor.
Neler oluyor?
Rusya’nın 2022’de başlattığı büyük çaplı işgal ve çatışmalar sırasında hem sahaya bırakılan anti-personel/antitank mayınları hem de patlamamış mühimmat (UXO) sayısında dramatik artış yaşandı. Savaşın gidişatına bağlı olarak mayınlar sadece cephe hattında değil; ormanlar, tarlalar, yollar ve yerleşim alanlarının çevresinde de tespit ediliyor. Bu durum, sivillerin günlük yaşamını doğrudan tehdit ediyor.
Büyüklük ve kapsam — rakamlar ne diyor?
Farklı kuruluşlar ve haber kaynakları, mayınla kontamine olduğu düşünülen alanın büyüklüğü için değişen ama hep yüksek tahminler veriyor. Tahminler, yüz binlerce kilometrekareyi işaret ediyor; bazı değerlendirmeler Ukrayna yüzeyinin yaklaşık %20–30’una denk gelen 139.000–174.000 km² aralığını gösteriyor. Bu alan, sıklıkla Yunanistan’ın veya İngiltere’den büyük bir ülke büyüklüğünde örneklerle kıyaslanıyor.
Sivil hayat ve ekonomik maliyet
Mayınlar yalnızca doğrudan can kaybına yol açmıyor; tarım arazilerinin kullanılamaz hale gelmesi, ulaşım hatlarının kapanması ve geri dönüşün gecikmesiyle ekonomik zararlara neden oluyor. Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşlar, mayın temizliğinin yıllar, hatta onlarca yıl alabileceğini; maliyetin ise onlarca milyar doları bulabileceğini bildiriyor. Bu, hem Ukrayna’nın yeniden yapılanmasını geciktiriyor hem de küresel gıda arzı açısından riskler yaratıyor.
Mayın temizleme: zorluklar ve yöntemler
-
Kapsamın büyüklüğü: Temizlenecek yüzey çok geniş; önceliklendirme, hassas analiz ve sahadan sahaya çalışma gerektiriyor.
-
Çeşitli tehlikeler: Anti-tank ve anti-personel mayınları, bozunmamış top mermileri, roket ve havan mühimmatları farklı uzmanlık gerektiriyor. Bazı mayın türleri yeni/ileri tasarımlı olduğundan yer tespitini zorlaştırıyor.
-
Teknoloji ve insan emeği: Robotik çözümler, zırhlı ve mekanik temizleyiciler, drone ve yapay zeka destekli analizler kullanılıyor; ancak saha çalışmaları hâlâ insanlı ekipler ve yerel uzmanlık gerektiriyor. Uzmanlar teknolojinin süreçleri hızlandırabileceğini ama “endüstrileşmiş” bir temizliğe henüz ulaşılmadığını belirtiyor.
İnsan hikâyeleri ve güvenlik
Mayınlar, savaşın bitmesinin ardından bile uzun süre gündemde kalıyor. Geri dönen aileler tarlada ya da köy yollarında patlamalara maruz kalabiliyor; çocuklar için özellikle büyük risk söz konusu. Yerel savunma ve sivil koruma ekipleri, halkı riskleri bildirmeye ve işaretlenmiş bölgelere yaklaşmamaya çağırıyor.
Uluslararası boyut ve ne yapılmalı?
-
Finansman: Uluslararası fonlar, insani yardım ve yenilenme bütçeleri mayın temizliğine ayrılmalı. Birleşmiş Milletler, UNDP gibi kurumlar finansman mekanizmaları ve yenilikçi modeller (ör. kamu-özel ortaklıkları, yeşil finansman araçları) öneriyor.
-
Eğitim ve kapasite: Yerel ekiplerin eğitimi ve ekipman temini hızlandırılmalı; özellikle kırsal bölgelerde topluluk eğitimleri hayat kurtarıcı olabilir.
-
Teknoloji yatırımı: Drone, uydu görüntüleme, AI destekli analiz ve insansız temizleme araçları verimliliği artırabilir ama insan faktörünü tamamen ortadan kaldırmıyor.
Uzman notu
Uzmanlar, bu tehdidin hem insani hem de ekonomik boyutlarının eş zamanlı olarak ele alınması gerektiğini vurguluyor: Sadece mayınları temizlemek değil, etkilenen toplulukları yeniden güvenli hale getirmek, tarım arazilerini rehabilite etmek ve uzun vadeli tazminat-planları oluşturmak hayati önem taşıyor. The Guardian
FATİHDOGANMEDYA – Sonuç: Ukrayna’daki mayın krizi, modern tarihin en büyük sivil güvenlik ve kalkınma sorunlarından biri olarak önümüzde duruyor. Temizlik yıllar sürecek, maliyet yüksek olacak; ancak küresel iş birliği, teknoloji ve insani odaklı politikalarla riskler azaltılabilir.
Gündem
Ankara’da dehşet: Evinde uyuyan çocuğu lağım faresi ısırdı
FatihDoganMedya — 26 Ağustos 2025, 18:30 | Okuma süresi: 3 dakika
Özet : Ankara’nın Sincan ilçesi Fevzi Çakmak Mahallesi’nde evinde uyuyan küçük bir çocuk, iddialara göre yatağın altından çıkıp yüzünü ısıran lağım faresi nedeniyle yaralandı. Aile tarafından Bilkent Şehir Hastanesi’ne götürülen çocuğa, sağlık ekipleri tarafından enfeksiyon riskine karşı müdahale edilip kuduz aşısı yapıldı; antibiyotik tedavisi başlatıldı.
Olayın ayrıntıları
Olay, mahalledeki bir apartman dairesinde hafta sonu sabaha karşı meydana geldi. Anne Hasret Ermiş’in aktardığına göre, çocuğun ağlama sesiyle odaya koşulduğunda yüzünün kanlar içinde olduğu görüldü. Anne, yatağın altından çıkan farenin peteğin altına girip kaçtığını, daha sonra banyoya geçtiğini belirtti. Aile, çocuğu derhal Bilkent Şehir Hastanesi’ne götürdü.
Hastanede ilk müdahale
Hastane yetkilileri, yara yerinin açık olması ve enfeksiyon riski nedeniyle çocuğa yerinde müdahale yapıldığını; ayrıca önlem amacıyla kuduz aşısı uygulandığını ve antibiyotik tedavisi başlatıldığını bildirdi. Kaynaklara göre çocuğa ilk doz kuduz aşısı yapıldı, izlem ve ek doz planlaması sürüyor.
Ailenin belediyeye başvurusu ve çevre endişesi
Aile yaşananların ardından belediye ekiplerine başvurduklarını, ancak yayınlanan haberlerde göre olay sonrası aynı gün içinde etkin bir ilaçlama ya da yaygın kontrol yapılmadığı yönünde şikâyetlerini ilettikleri belirtildi. Aile yetkililerinden, mahallede benzer risklerin önlenmesi için hızlı müdahale talebi geliyor.
Uzman uyarıları ve kısa notlar
-
Haber kaynakları, hastanenin çocuğa tıbbi müdahalede bulunduğunu ve izlem önerildiğini aktarıyor; sağlık görevlileri gerekli gördükleri takdirde ek önlemleri uyguluyor. (Kaynaklar).
-
Kamuoyuna ve mahalle sakinlerine önerimiz: ev ve binaların gider kapakları, balkon ve banyo giderleri, çöp toplama alanları kontrollü tutulmalı; şüpheli hayvan görülürse yetkili ekipler aranmalı.
Aileden gelen sözler
Anne Hasret Ermiş, yaşadıkları anları anlatırken “Sabah ezanına yakın oğlumun ağlama sesiyle uyandık; yüzü kan içindeydi. Yatağın altından lağım faresini gördüm, kaçtı. Çocuğum epilepsi hastası olduğu için daha da tedirgin olduk, hemen hastaneye gittik.” ifadelerini kullandı. (Haber kaynaklarından aktarıldı.)
-
Teknoloji1 hafta önce
76 yaşındaki adam yapay zekâya aşık oldu, buluşmaya gitti — randevu ölümle bitti
-
Teknoloji1 hafta önce
Dünyada bir ilk: Robot anneler insan bebekler doğuracak
-
Magazin1 hafta önce
SON DAKİKA —“Jrokez” lakaplı yayıncı Oğuzhan Dalgakıran balkondan düştü — Olayla ilgili inceleme başlatıldı
-
Gündem1 hafta önce
Isparta’da Dehşet: Baba Kalça Ağrısıyla Gittiği Hastanede Cinsel Saldırı Sonucunu Öğrendi
-
Teknoloji5 gün önce
“Yaşayan Nostradamus”tan Antarktika açıklaması: “Paralel evren olabilir” — Neler biliniyor, bilim ne diyor?
-
Magazin3 gün önce
Atakan Özkaya’dan babasına son görev: Cenaze töreninde duygusal anlar
-
Sağlık5 gün önce
Kamu hastanelerinde yeni dönem: Saatler değişiyor — Sağlık Bakanlığı’ndan açıklama
-
Magazin1 hafta önce
Genç oyuncunun talihsiz kazası — İbrahim Yıldız yoğun bakımda, yaşam mücadelesi sürüyor