Gündem
Torbalı’daki Sandalye Fabrikası Yangını: Alevler Rüzgarla Büyüdü, İşçiler Güvenle Tahliye Edildi
Açıklaması
İzmir Torbalı’daki sandalye fabrikasında 27 Mayıs 2025’te çıkan yangın, rüzgârın etkisiyle hızla büyüdü. Çok sayıda ekip müdahale ederken işçiler güvenle tahliye edildi.
Giriş
İzmir’in Torbalı ilçesi Pancar Mahallesi’nde faaliyet gösteren bir sandalye fabrikasında 27 Mayıs 2025 saat 15:00 civarında henüz belirlenemeyen bir sebeple yangın çıktı. Rüzgârın da etkisiyle alevler kısa sürede büyürken, olay yerine sevk edilen itfaiye, polis ve sağlık ekipleri yangına müdahale etti .
Yangının Başlangıcı ve Hızla Yayılması
Yangın, fabrikanın üretim katındaki iş makinelerinin bulunduğu bölümde başladı. Rüzgârın etkisiyle alevler dakikalar içinde çatıyı aşıp içerideki hammaddeleri tutuşturdu ve komşu bölümlere sıçramaya başladı . İlk ihbarın ulaşmasının ardından 112 Acil Çağrı Merkezi koordinasyonunda 10’dan fazla itfaiye aracı, çok sayıda ambulans ve jandarma bölgeye sevk edildi.
Tahliye Süreci ve İşçilerin Güvenliği
Yangın alarmı çalmadan önce mesaiye devam eden işçiler, fabrika yönetimi ve güvenlik ekiplerinin hızlı aksiyonuyla kısa sürede dışarı çıkarıldı. Tahliye esnasında panik ortamının önüne geçilerek, çalışanların önce en yakın toplanma alanına yönlendirilmesi sağlandı. Yaralanma ya da can kaybı yaşanmadı; tüm işçiler yüzde yüz güvenlik esas alınarak tahliye edildi
Müdahale Çalışmaları
İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı ekipleri, alevleri kontrol altına almak için su ve köpük takviyeli müdahale araçlarını sahaya indirdi. Yangın söndürme çalışmaları esnasında bölgedeki diğer sanayi tesislerinin de zarar görmemesi için köpük bariyerleri oluşturuldu. Polis ekipleri ise çevre güvenliğini sağlayarak, teyakkuz halindeki sağlık ekiplerinin serbest hareket etmesini temin ett
Fabrika ve Çalışan Durumu
Olay yerinde yapılan ilk hasar tespitinde, fabrikanın üretim bandı ve depo alanlarında ciddi malzeme kaybı oluştuğu belirlendi. Fabrika yönetimi, işçilere geçici barınma ve tazminat desteği sağlanacağını açıkladı. Ayrıca, yangın sonrası üretim süreçlerinin en kısa sürede normale dönmesi için OSB yönetimiyle koordineli kriz masası kuruldu.
Olası Nedenler ve Uzman Görüşleri
Yangının çıkış sebebine yönelik teknik inceleme başlatıldı. Konuya ilişkin açıklama yapan bir itfaiye yetkilisi, “Yangının elektrik kontağından ya da pres makinesindeki yağ sızıntısından kaynaklanmış olma ihtimali üzerinde duruyoruz” dedi. Ayrıca, iş güvenliği uzmanları fabrikalarda rutin bakımların ve yangın tatbikatlarının önemine bir kez daha vurgu yaptı.
Gelecek Adımlar ve Önlemler
-
Detaylı Hasar İncelemesi: Fabrikada hasar gören yapı ve makinelerin eksiksiz raporlanması.
-
Periyodik Bakım Planı: Tüm makine ve tesisatın acilen bakım takvimine alınması.
-
Yangın Eğitimi: Çalışanlara yönelik yılda en az iki kez yangın eğitimi ve tatbikat düzenlenmesi.
-
Erken Uyarı Sistemleri: Duman ve ısı sensörlerinin güçlendirilmesi, otomatik sprinkler sistemlerinin yenilenmesi.
Gündem
Narin Güran Davasında 15 Sanığa “Suçluyu Kayırma” Cezası: 3 Çocuğa 1 Yıl 3 Ay, Diğerlerine 3–3,5 Yıl Hapis
Açıklaması
Diyarbakır 17. Asliye Ceza Mahkemesi, 8 yaşındaki Narin Güran cinayeti dosyasında “suçluyu kayırma” suçlamasıyla yargılanan 15 sanığın tamamına hapis cezası verdi. Kararda; üç suça sürüklenen çocuğa 1 yıl 3 ay, dört sanığa 3,5 yıl, sekiz sanığa 3 yıl hapis öngörülüyor.
Giriş
21 Ağustos 2024’te Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi’nde kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın ölümüyle ilgili “suçluyu kayırma” suçundan yargılanan 15 sanık, Diyarbakır 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dördüncü duruşmada kesin hükme bağlandı.
Kararın Ayrıntıları
-
Suça Sürüklenen Çocuklar (3 kişi): Her birine 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
-
Dört Sanık: 3,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
-
Sekiz Sanık: 3 yıl hapis cezası hükmedildi.
Mahkeme, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verirken, hükmün gerekçesinde “delilleri gizleme, bilgi saklama ve soruşturmayı sulandırmaya yönelik eylemler” vurgulandı.
Olayın Hukuki Boyutu
“Suçluyu kayırma” suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 281. maddesinde düzenlenmiş olup; suçu işleyen kişilere yardım eden, delilleri yok eden veya delil karartma suretiyle adli süreci engelleyenlere 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. Bu davada, mahkemenin alt sınır ve üst sınır arasında hüküm kurması, eylemlerin niteliğine ve sanıkların tutumuna göre gerçekleşti.
Kamuoyunun Tepkisi ve Gelecek Süreç
-
Aile ve STK’lar: Ceza indirimlerinin caydırıcılık noktasında yetersiz olduğu eleştirisini yaparken, mahkemenin çocuk sanıklarla ilgili kararına da tepki gösterdi.
-
Yargıtay Süreci: Taraf avukatlarının temyiz başvurusu yapma hakkı bulunuyor; Yargıtay’ın vereceği karar nihai hükümleri kesinleştirec
Gündem
Sedef Güler cinayeti davası: Ölünce kendimi kurtarmanın yolunu aradım

Büyükçekmece Mimar Sinan Sahili’nde 7 Haziran 2024 tarihinde denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılmış ve ağırlık bağlanmış şekilde bir kadın cesedi bulunmuştu. Hayatını kaybeden kadının 24 yaşındaki Sedef Güler olduğu tespit edilerek 3 sanık hakkında iddianame düzenlenmişti.
Hazırlanan iddianame kapsamında sanıkların yargılanmasına devam edildi.
Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Yavuz Güngör ile Fırat Baykara ve taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmaya Sedef Güler’in annesi Gülüzar Sezer de katıldı. Öte yandan davaya destek olmak için Mattia Ahmet Minguzzi’nin annesi Yasemin Minguzzi, Aydın Karay’ın annesi Fatma Karay, Ata Emre Akman’ın annesi Zuhal Akman da adliyeye geldi.
“ÖLDÜĞÜNÜ KABUL EDİNCE KENDİMİ KURTARMANIN YOLUNU ARAMAYA BAŞLADIM”
Duruşmada savuma yapan tutuklu sanık Yavuz Göngör, “Sedef ile 4-5 aydır tanışıyorduk. Olay günü telefonda görüştük. Ona İstanbul dışına gideceğimi söyledim. Bana ‘o zaman görüşelim paraya ihtiyacım var’ dedi. Geldiğinde sarhoştu. Sedef evdeyken kızım geldi. Görünce çok sinirlendi ‘genç kızla ne işin var’ dedi. Kızım ve Sedef birbirine girdi. Onları ayırdım ve Sedef ile o evden ayrılarak diğer eve geçtik. Sedef bu evde kola içti ve içine bir şeyler attı. Sabah uyandığımda vefat etmişti yanımda yatıyordu. Sedef diye seslendim burnundan kan aktı. Ben öldüğünü kabul etmedim. Onun ölmesi demek benim hayatımın mahvolması demekti. Saatlerce masaj yaptım. Arkadaşım Fırat’ı aradım sonra. ‘Gel bana yardım et’ dedim. Gelir gelmez ‘Yavuz ölmüş bu’ dedi. Öldüğünü kabul ettikten sonra kendimi kurtarmanın yolunu aramaya başladım.” dedi.
“ATAYIM KURTULAYIM GİBİ BİR MANTIK OLUŞTU”
Sanık savunmasının devamında, “Benim hayatımı mahvetti. Hayatta en korktuğum şeydi tekrar cezaevine girmek. Atayım bir yere kurtulayım mantığı geldi bana. Ceset bir gün evde bekledi. Ertesi gün arabayla zincir aldım, çuval aldım, kilit aldım. Eve gittik sardık Fırat ile. Önce zincir ile sardık, dambıl taktık, üstünü halı ile sardık. Sonra götürüp denize attık. Sedef neşe dolu hayat dolu bir kızdı. Bana çok iyiydi. Hayatım mahvoldu. Attığım için çok üzgünüm ama psikolojim çok bozulmuştu.” ifadelerini kullandı.
“ZİNCİRLE VÜCUDUNU SARDIK”
Duruşmada savunma yapan sanık Fırat Baykara ise, “Beni Sedef’le bağlayan pirinç tanesi kadar bir neden yok. Olay gününden bir gün sonra eve gittim. Yavuz beni ilk aradığında kız arkadaşıyla evde olduğunu oturup içtiklerini söyledi. Bir süre sonra kız arkadaşının fenalaştığını söyledi. Ben eve gidene kadar benim Sedef’in öldüğünden haberim yoktu. Yanlarına gittim. Sedef yatakta yatıyordu. Nabzına baktım. Herhalde tutturamadım diye düşündüm. Nefesini dinledim. Öldüğü hiç aklıma gelmedi. Ayakları kasılmıştı. O an anladım ve bıraktım. ‘Abi bu ölmüş galiba’ dedim. Yavuz’a ne olduğunu sordum. Olayı anlattı. Sedef’in uyuşturucu aldığını ve kolasına bir şeyler attığını söyledi. Ben ‘polis çağıralım’ dedim. ‘Yok, yeter artık sus’ dedi. Ambulansı ya da polisi aramama izin vermedi. Sonraki gün buluştuk. Cesedi nereye atacağımızla ilgili keşif yaptık. Sonra nalburdan zincirleri beraber aldık. Zincirleri maktulün vücudunu sardık. Sonra halıya sardık. Valiz vardı ona koyarız diye düşündük. Halıya sardık. Ben sadece denize atılacak sandım.” dedi.
Sedef Güler’in annesi Gülüzar Sezer ise duruşmadaki beyanında, “Kızımı kasten tasarlayarak ikisi birlikte katletti. Ben çocuğumun öldüğünü basından öğrendim.” şeklinde konuştu.
ARA KARAR AÇIKLANDI
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
Öte yandan yakalanamayan sanık Yiğit Hüseyin Ayvalık hakkında çıkarılan yakalama kararının ise devamına hükmedildi.
Duruşma sonrası açıklama yapan Sedef Güler’in annesi Gülüzar Sezer, “Bir çocuğun hayatı, ölüm kokmuş bir halı ve siyah bir çöp torbası içine sığacak kadar basit değil. Benim çocuğumun hayatı bir çöp torbası değil. Sedef Güler’in adaleti siyah kokmuş bir çöp poşeti değil. Ben adalet istiyorum. Başka Sedef’ler gitmesin” dedi.
İDDİANAMEDE AYRINTILARA YER VERİLDİ
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Fırat Baykara, Yavuz Güngör ve Yiğit Hüseyin Ayvalık şüpheli sıfatıyla yer aldı.
İddianamede denizde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in halıya sarıldığı, ellerinin koli bandı, ayaklarının ise zincir ve dambıl ile bağlandığının tespit edildiği belirtildi. Sedef Güler’in cansız bedeninin sarılı olduğu halı üzerinde halı yıkama fabrikası etiketi bulunduğu da iddianamede aktarıldı. Polis ekiplerince etiketteki firmaya gidildiğinde halının Zafer E. isimli kişi tarafından verildiği ifade edildi.
Emniyet güçleri tarafından ifadesi alınan Zafer E. emlak işi yaptığını söyleyerek halının bulunduğu evi Fırat Baykara’ya kiraladığını anlattı. Halının bulunduğu evin Baykara tarafından kiralandığı ve Yavuz Güngör isimli sanık ile beraber kullanıldığı da soruşturma aşamasında tespit edildi.
Yapılan incelemelerde 4 Haziran günü bir şahsın araç ile Sedef Güler’i Yavuz Güngör’ün kızı ile birlikte yaşadığı ikamete bıraktığı iddianamede belirtildi. Burada Sedef Güler ile Yavuz Güngör’ün kızı Y.H.G. arasında tartışma çıktığı ve Yavuz Güngör’ün Sedef Güler ile beraber Fırat Baykara adına kiralanan eve gittiği kaydedildi. Fırat Baykara’nın sonradan eve geldiği iddianamede açıklandı.
Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’i tespit edilemeyen bir nedenden dolayı burada öldürdükleri, cesedi yok etmek için plan yaptıkları ve bir gün sonra buluşmak üzere evden ayrıldıkları iddianamede aktarıldı. Sanıkların 6 Haziran’da tekrar buluştukları ve maktulün cesedini koyacakları valizi, zinciri ve ağırlığı aldıkları da iddianamede ifade edildi. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’in ellerini koli bandı ile bağladığı, halıya sardığı, ayaklarını zincir ve dambıl ile bağlayıp Mimar Sinan Köprüsü’nden aşağıya attıkları da iddianamede kaydedildi.
Baykara’nın daha sonra polise giderek “Yavuz beni Gürpınar’da bulunan ikametine çağırdı. Eve gittiğimde hareketsiz yatan bir kadın gördüm, kontrol ettim, yaşam belirtisi yoktu. Polise haber vermek istediğimde Yavuz Güngör bana silah çekti. Nalburdan zincir ve ağırlık aldıktan sonra kadını halıya sardık. 7 Temmuz günü ise Büyükçekmece sahil tarafına gittik. Cesedi köprü üzerinden suya attık” dediği iddianamede ifade edildi.
ÖLÜM NEDENİ BELİRLENEMEDİ
İddianamede, Yavuz Güngör’ün Yiğit Hüseyin Ayvalık aracılığıyla Yunanistan’a gönderildiği ancak daha sonra bir şekilde ülkeye iadesi sağlandığı ve Güngör’ün Edirne’de yakalandığı belirtildi. Sedef Güler’in Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi işleminin sonucunda ölüm nedeninin belirlenemediği belirtildi.
Öte yandan Adli Tıp Kurumu 1 İhtisas Dairesi’nin incelemesinde maktulün kanında uyuşturucu madde bulunduğu, ölümünün uyuşturucu, uyarıcı madde sonucu meydana gelmiş olabileceği ancak baş, boyun bölgesinde ileri derecede çürüme nedeniyle yumuşak dokularında ayrıntılı analiz yapılamadığı yönünde değerlendirme yapıldı.
İddianamede Fırat Baykara ve Yavuz Güngör’ün ‘nitelikli kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Yiğit Hüseyin Ayvalık’ın ise Yavuz Güngör’ün yurt dışına kaçmasına yardım etmesi gerekçesiyle ‘suçluyu kayırma’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapsi istendi.
Gündem
Karşı şeride geçen otomobil, araca çarptı: 1 ölü, 4 yaralı

Kaza, saat 15.30 sıralarında Sivas-Malatya kara yolu Ulaş ilçesi yakınlarında meydana geldi. Sivas’tan Ulaş yönüne giden Umut Akbulut’un (25) kullandığı 54 SC 518 plakalı otomobil, yağışlı havada sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kontrolden çıktı. Refüjü aşıp, karşı şeride geçen otomobil, 58 NC 914 plakalı otomobile çarptıktan sonra yol üzerinde ters döndü. Aynı istikametten gelen 34 HTZ 331 plakalı TIR’ın şoförü de kaza yapan araçlara çarpmamak için manevra yapınca TIR, yol kenarındaki bariyerlere çarptı.
YARALILARIN DURUMU AĞIR
Kazada otomobilde bulunan Merve Akbulut (28) hayatını kaybetti. Sürücü ile birlikte araçta bulunan çocuklar M.A. (9), A.A. (7) ve H.A. (5) yaralandı. Yaralılar, olay yerine sevk edilen ambulanslarla Numune Hastanesi ve Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılarak tedaviye alındı. Yaralıların hayati tehlikelerinin bulunduğu bildirildi.
Kaza nedeni ile Sivas-Malatya kara yolu, Ulaş ilçesinden Sivas yönüne tek şeritli olarak trafiğe kapandı. Yolda uzun araç konvoyları oluştu.
Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
-
Magazin1 hafta önce
Yeşilçam Efsanesi Mehmet Serdar Sulukahya, Üniversite Öğrencisi Tarafından Bıçaklanarak Hayatını Kaybetti
-
Gündem6 gün önce
4 Yaşındaki Yahya, Gazze Ablukasında Açlıktan Öldü: İnsanlık Krizi Derinleşiyor
-
Gündem3 gün önce
Özgür Evren Öziş’in Cansız Bedeni Ağaçta Bulundu: Ailesi Televizyon Programlarına Başvurmuştu
-
Gündem1 hafta önce
“Suriye Kritik Eşiğe Geldi: Rubio’dan ‘Haftalar İçinde İç Savaş’ Flaş Uyarısı”
-
Magazin1 hafta önce
Ege Kökenli’den Yürek Burkan Haber: “Kızımızı Kaybettik” – Acı Dolu Detaylar ve Destek Mesajları
-
Politika1 hafta önce
35 İLDE ANKET YAPILDI TERÖRSÜZ TÜRKİYE PARTİLERİ NASIL ETKİLEDİ
-
Gündem6 gün önce
6 Şubat Depremlerinin Kahramanı Killian: İsveç’ten Gelen Arama Kurtarma Köpeği Hayatını Kaybettİ
-
Gündem1 hafta önce
Hastanede Kadın Cinayeti: Tıbbi Sekreter Eser Karaca, Eski Eşi Tarafından Pompalı Tüfekle Öldürüldü