Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu’na ‘Yalan Tanıklık’tan Hapis Cezası: Karar Detayları ve Hukuki Süreç

Yayımlandı

üzerinde

Açıklama:
İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi, Halit Ergenç’e 1 yıl 10 ay 15 gün, Rıza Kocaoğlu’na ise 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi; hükmün açıklanması geri bırakıldı.

Giriş ve Kararın Özeti
Menajer Ayşe Barım hakkında yürütülen soruşturma kapsamında tanık olarak dinlenen ünlü oyuncular Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu, “yalan tanıklık” suçlamasıyla yargılandıkları davada ceza aldı. İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi, Ergenç’in yargılama sürecindeki saygılı tutumunu da göz önünde bulundurarak 2 yıl 3 ay olan hapis cezasını 1 yıl 10 ay 15 güne indirdi; Kocaoğlu’nun ise 2 yıl olan cezası 1 yıl 8 aya çekildi. Her iki sanık hakkında da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi


Soruşturmanın Başlangıcı ve Kapsamı
Ayşe Barım’ın, Gezi Parkı eylemlerinin “planlayıcıları” arasında gösterilmesiyle başlayan soruşturma kapsamında, Barım’ın tanık olarak dinlediği Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu’nun ifadeleri “yalan tanıklık” iddiasıyla soruşturuldu. Savcılık, yıllardır süren dosyada Ergenç ve Kocaoğlu’nun mahkemede gerçek dışı beyanda bulunduklarını öne sürdü.


Duruşma Süreci ve Savunmalar
23 Mayıs 2025’te görülen duruşmada, Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu tutuksuz sanık sıfatıyla hazır bulundu. Savunmalarında her iki oyuncu da tanıklıklarını ülkeye ve hukuka saygı çerçevesinde verdiklerini, kafalarındaki sorulara samimi şekilde cevap verdiklerini savundu. Avukatları ise “müvekkillerin sabıka kayıtlarının temiz” oluşu ve “duruşmadaki saygılı tutumlarının” lehlerine değerlendirilmesini talep etti .


Mahkemenin Gerekçeli Kararı
Mahkeme heyeti, Ergenç ve Kocaoğlu’nun sabıka kayıtlarında önceki bir mahkûmiyetin bulunmadığını, duruşma boyunca sergiledikleri tutumun da “cezayı indirim nedeni” sayılması gerektiğini hükme dayanak gösterdi. Buna göre:

  • Halit Ergenç: Temel ceza 2 yıl 3 ay olarak belirlenmiş; saygılı tutum indirimiyle 1 yıl 10 ay 15 gün hapis .

  • Rıza Kocaoğlu: Temel ceza 2 yıl olup, indirim sonrasında 1 yıl 8 ay hapis olarak kesinleşti .

Ayrıca her iki sanık hakkında “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı verildi; bu sayede belirlenen denetim süresi sonunda ek bir olumsuzluk yaşanmazsa, hapis cezaları kesinleşmeyecek.


Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Yaptırımlar
Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca, bir suçtan verilen hapis cezası, sanığın belirlenen süre içinde iyi halli davranması ve yeni suç işlememesi koşuluyla ertelenebiliyor. Mahkeme, Ergenç ve Kocaoğlu’nun sabıka kayıtları temiz olduğundan ve duruşmada olgun tutum sergilediklerinden, bu erteleme hükümlerinden yararlandırılmasına karar verdi .


Olası İtiraz ve Bir Sonraki Aşama
Savcılık ya da sanık avukatları, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz yoluna gidebilecek. İtiraz kabul edilirse dosya, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne sevk edilecek; aksi halde karar kesinleşerek denetim süresi başlayacak.


Hukuki ve Toplumsal Boyut
Bu karar, ünlü isimlerin de hukukun eşit uygulanması ilkesine tabi olduğuna işaret ederken, “yalan tanıklık” suçlamalarının kurumsal ve siyasi dava dosyalarındaki rolünü yeniden gündeme taşıdı. Hukukçular, tanık beyanlarının araştırılması ve doğruluğunun sağlanması adına benzer vakalarda yargı sürecinin titizlikle yürütülmesi gerektiğini vurguluyor .


Sonuç ve Değerlendirme
Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu’nun almış olduğu hapis cezaları, içerik ve miktar olarak TCK’daki yalan tanıklık düzenlemesine uygun biçimde şekillendi. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanıkların toplumsal statülerinin ötesinde hukuka saygı göstermeleri durumunda cezanın ertelenebileceğini gösteriyor. Bu gelişme, Türkiye’deki tanıklık suçlamalarına ilişkin davalar açısından emsal niteliği taşıyabilir.

Gündem

12 Şehidin Ardından İddia Soruşturması: İsmail Saymaz’ın “Talimatı Kim Verdi?” Çağrısı

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması :
Pençe-Kilit Harekatı’nda 12 askerimizin şehit düşmesinin ardından İsmail Saymaz “Talimatı kim verdi?” diye soruyor. Sorumluluk zinciri ve şeffaf soruşturma talebi.

Giriş

6–7 Temmuz 2025 tarihlerinde Pençe-Kilit Harekat bölgesinde sürdürülen arama-tarama faaliyeti sırasında metan gazına maruz kalan 19 kahraman askerimizden 12’si, tüm müdahalelere rağmen şehit düştü. Bu acı tablo, Türk milleti için kara bir gün olarak kayda geçti ve kamuoyunda “Neden bu kadar kayıp verildi?” sorusu ağırlık kazandı .

Olayın Detayları

Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, 6 Temmuz 2025 tarihinde Irak’ın kuzeyindeki 852 rakımlı bir mağarada yürütülen arama-tarama faaliyetinde metan gazı birikimi hesaba katılmadan askerler içeri alındı. İlk etapta 19 Mehmetçik gazdan etkilenirken, dört askerimiz olay yerinde, sekiz askerimiz ise hastanedeki müdahaleye rağmen şehit oldu; şehit sayısı daha sonra 12’ye yükseldi .

İlk Tepkiler ve Metan Gazı İddiası

Bu tür bir metan gazı faciası, Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinde daha önce yaşanmamış bir olay olarak nitelendiriliyor. Uzmanlar, mağara içindeki gaz birikiminin risk analizine dahil edilmemesini ve askerlerin uygun dedektör, oksijen tüpü ve maske gibi koruyucu donanıma sahip olmamasını “ihmal” boyutunda değerlendiriyor .

İsmail Saymaz’ın Eleştirisi: “Talimatı Kim Verdi?”

Halk TV köşe yazarı İsmail Saymaz, bugünkü yazısında yaşanan vahim kayıpla ilgili olarak “Açıklayın: Biz 12 şehidi neden verdik?” sorusunu yöneltti. Saymaz, operasyonun talimatını hangi makamın ve hangi gerekçeyle verdiğinin acilen kamuoyuna açıklanmasını talep etti .

Sorumluluk Zinciri ve Olası Açmazlar

“Talimatı kim verdi?” sorusu, komuta kademesinin ihmal ya da eksik bilgiyle harekete geçirildiği kaygılarını artırıyor. Kritik noktalar:

  • Risk Değerlendirmesi: Mağaradaki metan gazı riskinin operasyon planına dahil edilmemiş olması .

  • Donanım Eksikliği: Askerlerin gaz dedektörü ve koruyucu ekipmanlarla donatılmaması .

  • Komuta Yetkisi: Talimatın saha komutanından mı, tugay/kolordu seviyesinden mi yoksa Genelkurmay/ Bakanlık düzeyinden mi çıktığı belirsizliği .

Bu belirsizlikler, hem operasyonun planlanması hem de icrası sırasında zafiyet yaratmış olabilir.

Şeffaflık Çağrıları ve Beklenen Adımlar

Olayın ardından muhalefet partileri, hukuk camiası ve sivil toplum kuruluşları, “Tam bağımsız ve şeffaf bir soruşturma” talebini yineliyor. Aşağıdaki adımlar öne çıkıyor:

  1. Hukuki Soruşturma: Komuta zincirindeki sorumlular hakkında adli ve idari soruşturma başlatılması.

  2. Teknik İnceleme: Mağara içindeki risk analiz raporlarının, ekipman kayıtlarının ve operasyon planlarının mercek altına alınması.

  3. Kamuoyu Bilgilendirmesi: Bakanlık ve Genelkurmay tarafından olayın tüm ayrıntılarının paylaşılması ve “talimat” konusunun netleştirilmesi .

Sonuç

12 kahraman askerimizin şehit düşmesi, milletimizde derin bir acı ve infial yarattı. Gazeteci İsmail Saymaz’ın “Talimatı kim verdi?” sorusu, bu kayıpların önüne geçilebilmesi için en kritik unsur olan “hesap verebilirlik” talebini simgeliyor. Şeffaf ve kapsamlı bir araştırma, hem sorumluların belirlenmesi hem de gelecekte benzer faciaların önlenmesine yönelik hayati derslerin çıkarılması açısından şart.

Okumaya Devam Et

Gündem

Kerem Kınık’ın Kızının Dava Sürecinde Çarpıcı Gelişme: Baba Şikâyetini Geri Çekti, Anne İtirazını Sürdürüyor

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
Fatma Zehra Kınık Demir’in karıştığı kazada hayatını kaybeden 17 yaşındaki Batın Barlasçeki’nin babası Serdal Barlasçeki şikâyetinden vazgeçti; anne Hasret Doğan ise adalet mücadelesine devam ediyor.

Olayın Özeti ve Kamuoyu Tepkisi

9 Temmuz 2024’te İstanbul Beykoz’da gerçekleşen kazada, eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın kızı Fatma Zehra Kınık Demir’in kullandığı araç, motosikletle çarpıştı. Motosiklette yolcu olan 17 yaşındaki Batın Barlasçeki yaşamını yitirirken, sürücü Yavuz Selim Öztürk ve diğer iki kişi yaralandı . Kamuoyunda büyük yankı uyandıran olayın ardından Kınık ailesinin, Barlasçeki ailesine maddi uzlaşma teklifinde bulunduğu iddiası da kısa sürede gündeme oturdu .

Hukuki Süreç ve Ceza Kararı

İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “taksirle bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma” suçundan yargılanan Kınık Demir’e 26 Mayıs 2025’te 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına, adli kontrol tedbirlerinin ve 2 yıl süreyle ehliyetine el konulmasına karar verildi .

Kınık Ailesinin Uzlaşma Teklifi

Duruşma öncesinde, Kerem Kınık’ın ailesinin ikinci kez Barlasçeki ailesine para teklif ettiği iddia edildi. Batın’ın annesi Hasret Doğan, “Kerem Kınık ve kızı ‘Ne istiyorlarsa yapmaya hazırız’ diyerek şikâyetimi geri çekmemi istedi. Ben oğlumun hakkını sonuna kadar savunacağım” sözleriyle teklifi reddetti .

Çarpıcı Yeni Gelişme: Baba Şikâyetini Geri Çekti

08 Temmuz 2025 günü mahkemeye sunulan dilekçeyle, hayatını kaybeden Batın Barlasçeki’nin babası Serdal Barlasçeki şikâyetinden vazgeçtiğini ve Kınık Demir’den hiçbir maddi ya da manevi tazminat talebinde bulunmayacağını bildirdi . Serdal Barlasçeki dilekçesinde, “Sanık hakkında istinaf yoluna başvurmayacağımı, şikâyetimden feragat ettiğimi beyan ediyorum” ifadelerine yer verdi.

Anne Hasret Doğan’ın Kararlı Tutumu

Babasının geri çekme kararına karşın, anne Hasret Doğan adalet arayışını sürdürme kararlılığında. Doğan, “Bu dava benim tek sesim oldu; şikâyetimden asla vazgeçmeyeceğim” diyerek yasal haklarını sonuna kadar kullanacağını açıkladı .

Sonuç ve İlerleyen Süreç

  • Şikâyetin geri çekilmesi, ceza davasının seyrini etkileyebilir; ancak kamu davası ve mahkeme kararları şikâyet sahibi iradesinden bağımsız ilerleyebiliyor.

  • Anne Doğan’ın ısrarlı takibi, tazminat ve hukuki sorumluluk taleplerini gündemde tutuyor.

  • Toplumsal Tepki ve Medya, olayın yankısını hâlâ koruyor; adalet beklentisiyle gelişmeleri takip ediyor.

Okumaya Devam Et

Gündem

Baklava Kutusundaki 110 Bin Euro Nasıl Açıklandı? Manavgat Belediye Başkan Yardımcısı Tüter’in İfadesi Ortaya Çıktı

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması :

Manavgat Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Engin Tüter’in 110 bin euro rüşvet iddialarını “komisyon” olarak açıkladığı ifade metni. Baklava kutusundaki paraların hikayesi, soruşturmanın detayları ve güncel gelişmeler.

Giriş

Manavgat Belediyesi’ni sarsan “baklava kutusu” skandalında, Başkan Yardımcısı Mehmet Engin Tüter’in savcılıktaki ilk ifadesi basına yansıdı. 110 bin euro’nun rüşvet olarak alındığı görüntülerin ardından Tüter’in “komisyon” açıklaması gündeme damga vurdu.


Olayın Perde Arkası

  • Soruşturmanın Başlangıcı: Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın otel tadilatı, inşaat ruhsatı ve iskan işlemlerindeki usulsüzlük iddialarına dayanarak başlattığı soruşturma kapsamında, 4 aylık teknik ve fiziki takip yapıldı.

  • Suçüstü Görüntüler: İş insanı C.C., ruhsat işlemleri için rüşvet istenmesi üzerine polisi bilgilendirdi ve işaretli paralarla Tüter’i makamında yakalattı. Polis baskınında, bir baklava kutusunun içinden 110 bin euro çıktı .


Tüter’in Savunması ve İtirafı

  1. Rüşveti Kabul Etme: Tüter, çantadaki paranın kendisine ait olduğunu ve 110 bin euro’yu teslim aldığını itiraf etti .

  2. Komisyon İddiası: Paranın belediye işi olmadığını, iki iş insanı arasındaki bir komisyon ödeme borcu olduğunu savundu. “Belediye adına almadım” dedi .

  3. “Açıp Bakmadım” İfadesi: Polis kutuyu açmasını istediğinde “Arkadaşım hediye getirdi, bakmadım” yanıtını verdiğini belirtti.


Soruşturmanın Genişlemesi

  • Gözaltı Sayıları: İlk operasyonda 34 kişiye gözaltı kararı, 28’i yakalandı. Tüter’in itirafı sonrası bu sayı 41’e yükseldi, 37 şüpheli gözaltında.

  • Usulsüzlük İddiaları: Belediyeye bağlı iştirakler aracılığıyla sahte faturalar düzenlenerek yaklaşık 800 milyon TL’nin zimmetlendiği öne sürülüyor.

  • MASAK ve HTS Kayıtları: Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporları ve telefon kayıtları, “rüşvet çarkı” iddialarını belgeler nitelikte.


Kamuoyuna Yansımalar ve Sonrası

  • Siyasi Etkiler: CHP’li belediyelere yönelik genel bir tartışmayı alevlendirdi.

  • Yerel Tepkiler: Manavgat halkı ve muhalefet partileri, şeffaflık ve hesap verebilirlik çağrısı yapıyor.

  • Hukuki Süreç: Savcılık, delil toplama işlemlerini sürdürürken, yargılamanın önümüzdeki günlerde başlaması bekleniyor.


Sonuç

Manavgat Belediyesi’ndeki “baklava kutusu” skandalı, belediyecilikte usulsüzlüklerin ve rüşvet iddialarının ne denli yaygın tartışıldığını gösterdi. Tüter’in “komisyon” savunması, soru işaretlerini azaltmaktan çok artırırken, hukuki süreç ve operasyonun genişlemesi, olayın Türkiye geneline yayılmasına neden oldu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar