Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Politika

35 İLDE ANKET YAPILDI TERÖRSÜZ TÜRKİYE PARTİLERİ NASIL ETKİLEDİ

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
ORC Araştırma’nın 35 ilde “Bu pazar seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuyla gerçekleştirdiği anket, Terörsüz Türkiye sürecinin AK Parti ve MHP’ye pozitif, CHP’ye ise negatif yansıdığını ortaya koydu. Anketin detaylı sonuçları, partilerin son durumu ve sürecin seçmen algısına etkisi bu makalede.

Giriş: Sürecin Sahadaki Yankıları

Türkiye, PKK’nın silah bırakması ve “Terörsüz Türkiye” sürecinin somutlaşmasıyla birlikte yeni bir güvenlik ve istikrar dönemine girdi. Bu adımların toplumun siyasi tercihleri üzerindeki etkisini ölçmek amacıyla ORC Araştırma, 14–18 Mayıs 2025 tarihlerinde 35 ilde “Bu pazar seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusunu yöneltti . Anket, AK Parti, MHP ve CHP oylarında önemli değişiklikler olduğunu; milliyetçi ve güvenlik odaklı söylemlerin seçmen tercihlerine yansıdığını gösteriyor.

Anket Metodolojisi ve Kapsamı

  • Örneklem: 35 il, kentsel-kırsal dengesi gözetilmiş

  • Katılımcı Sayısı: Ortalama 2.000 kişi/il

  • Tarih: 14–18 Mayıs 2025

  • Soru: “Bu pazar seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?”

  • Analiz: Demografik kırılımlar (yaş, cinsiyet, eğitim) dikkate alınarak ağırlıklandırma

  • Kuruluş: ORC Araştırma, sektör standartlarında saha çalışması yürüttü .

Çarpıcı Sonuçlar: Parti Bazlı Oy Oranları

Parti Mayıs 2025 Anketi (%) Nisan 2025 (Karşılaştırma)
AK Parti 32,5 30,0 (+2,5 puan)
CHP 27,0 30,4 (−3,4 puan)
MHP 9,1 7,6 (+1,5 puan)
DEM Parti 7,4 7,3 (+0,1 puan)
İYİ Parti 6,2 5,1 (+1,1 puan)
Zafer Partisi 5,0 4,7 (+0,3 puan)

Kaynak: AK Parti, CHP, MHP ve diğer partilerin oranları, ORC Araştırma’nın Nisan 2025 anketi verileriyle kıyaslanmıştır .

Siyasi Partiler Nasıl Etkilendi?

  1. AK Parti’nin Yükselişi:
    “Terörsüz Türkiye” söylemi, iktidarın güvenlik ve istikrar vurgusunu güçlendirdi. Vatandaşların yüzde 32,5’i AK Parti’ye destek verirken, bir önceki aya göre 2,5 puanlık artış gözlemlendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da sürecin kritik eşiği aştığını belirterek, “Terörün devreden çıkmasıyla her alanda yeni pencere açılacak” demişti .

  2. CHP’de Gerileme:
    CHP’nin oy oranı bir ayda 3,4 puan düşerek yüzde 27’ye geriledi. Parti yönetimi dilini “milli birlik”ten ziyade “demokratik eksiklikler”e odaklayınca, güvenlik-endişeli seçmenlerin tercihi gerilemiş görünüyor .

  3. MHP ve Milliyetçi Kanat:
    MHP, Terörsüz Türkiye sürecini başlatan isimlerden Devlet Bahçeli’nin liderliğindeki milliyetçi söylemden fayda sağladı. Oy oranı yüzde 1,5 puan artarak 9,1’e çıktı . Bu, Cumhur İttifakı içindeki milliyetçi desteğin devam ettiğini gösteriyor.

  4. Demokratik Katılım Partileri (DEM, İYİ, Zafer):
    Yeni kurulan ve sürece “çatışmasız çözüm” perspektifiyle dahil olan DEM Parti sabit kaldı; İYİ Parti ve Zafer Partisi ise bir miktar artış yaşadı. Bu, değişen güvenlik algısının muhalefet içindeki farklılaşmayı tetiklediğini işaret ediyor.

Akıllı Analiz: Sürecin Kısa ve Orta Vadeli Etkileri

  • Güvenlik Algısının Seçmene Etkisi: Saha çalışmalarında, “Terör riski azaldı” diyenlerin oranı yüzde 68’e ulaştı; bu grupta AK Parti ve MHP’ye destek, genel ortalamanın 4–5 puan üzerinde seyrediyor.

  • Muhalefetin Yeni Stratejisi: CHP, demokratikleşme ve yargı bağımsızlığı konularını öne çıkarırken güvenlik endişelerini yeterince adresleyemedi. Bu durum, “güvenlik seçmeninin” başka partilere kaymasına neden oldu.

  • Orta Vadiye Bakış: Önümüzdeki yerel seçimlerde de bu trendler korunursa, AK Parti-MHP bloğu yerel yönetimlerde güç kazanabilir. CHP ve diğer muhalefet partilerinin, “güvenlik ve istikrar” temasını daha etkin kullanması gerekecek.

Sonuç ve Değerlendirme

ORC Araştırma’nın 35 ilde yaptığı anket, “Terörsüz Türkiye” sürecinin siyasi dengeleri değiştirerek iktidar cenahına avantaj sağladığını ortaya koydu. Güvenlik ve istikrar söylemi AK Parti ve MHP’ye pozitif yansırken, CHP ve demokratik muhalefet partileri yeni stratejiler geliştirmek durumunda. Seçmen algısındaki bu kaymanın, önümüzdeki aylarda tüm partilerin kampanya dilini yeniden şekillendirmesi bekleniyor.


Not: Anket verileri ORC Araştırma’nın kamuoyuna açıkladığı güncel sonuçlardan derlenmiştir. Ulusal ve yerel dinamikler dikkate alınarak yorumlanmıştır.

Politika

Hamas, Sinvar’ın cesedini istiyor — Gazze görüşmelerinde 3. GÜN

Yayımlandı

üzerinde

Hamas, Sinvar’ın cesedini istiyor — Gazze görüşmelerinde 3. GÜN

Yayın: 8 Ekim 2025, 10:30 (TSİ) • Okuma süresi: ~3 dakika

Özet: Mısır arabuluculuğunda süren ateşkes/uzlaşma görüşmelerinin üçüncü gününde Hamas, İsrail’den öldürülen liderleri Yahya ve Mohammed Sinwar’ın “cesetlerinin iadesi” talebini masaya koydu. Talepler, görüşmelerin gidişatını etkileyebilecek hassas pazarlık maddelerinden biri olarak öne çıkıyor.


Ana Haber

Mısır’ın gözetiminde devam eden Gazze’ye ilişkin müzakerelerin üçüncü gününde Hamas heyeti, İsrail’den Yahya Sinwar ve kardeşi Mohammed Sinwar’a ait olduğu belirtilen cesetlerin geri verilmesini talep etti. Hamas’ın bu talebi, uzlaşı paketindeki ana pazarlık konularından biri haline geldi.

Görüşmeler, tarafların kalıcı bir ateşkes, İsrail’in Gazze’den çekilmesi ve Gazze’nin yeniden inşası konularında hâlen büyük anlaşmazlıklar yaşadığı bir zeminde sürüyor. Müzakerelere ilişkin genel çerçeve ve katılımcıların değerlendirmeleri, sürecin kırılgan olduğunu ve ilerlemenin sınırlı kalabileceğini gösteriyor.

Sinwar’ın akıbeti ve iddialar

İsrail ordusu, geçen yıl içinde Yahya Sinwar’ın öldürüldüğünü ve cesedinin ele geçirildiğini duyurmuştu; bu iddialar hem İsrail kaynaklarında hem de dünya basınında geniş şekilde yer aldı. Hamas ise liderlerinin kaderine ilişkin zaman zaman çelişkili açıklamalar yapmıştı; şimdi salt “ceset iadesi” talebi müzakere masasının kritik unsurlarından biri oldu

İsrail’in tavrı ve müzakere dinamikleri

Geçmişte benzer talepler İsrail tarafından genellikle reddedildi veya koşullara bağlandı; taraflar arasında “ceset/mahsup” takası, insanî boyutu olan ancak siyasal açıdan son derece hassas bir konu. Hamas’ın talepleri, karşı tarafın tavrına göre ya pazarlık kozuna dönüşebilir ya da görüşmelerde tıkanmaya yol açabilir.

Ne anlama gelebilir?

  • Sembolik ve psikolojik önemi yüksek: Liderlerin naaşlarının iadesi hem Hamas hem de Gazze içindeki kamuoyu için sembolik anlam taşıyor; bu durum pazarlık gücünü artırabilir.

  • Takas zemini zayıf: İsrail daha önce benzer talepleri şartlara bağladığı veya reddettiği için doğrudan çözüm olasılığı sınırlı. Görüşmelerdeki diğer başlıklarla (ateşkes süresi, geri çekilme, yeniden inşa denetimi vs.) bağlantılı olarak ele alınması bekleniyor.


Son durum ve takip

Müzakereler üçüncü gününde kritik ve kırılgan bir noktada bulunuyor. Tarafların açıklamaları ve Mısır’dan gelen arabuluculuk çabaları sürecin yönünü belirleyecek. Görüşmelerin sonucuna ilişkin net bir mutabakatın sağlanıp sağlanmayacağı henüz belirsiz.

Okumaya Devam Et

Politika

Türkiye, Beyaz Saray’da Halkbank için 100 Milyon Dolarlık Uzlaşma Teklifi Sundu

Yayımlandı

üzerinde

Türkiye, Beyaz Saray’da Halkbank için 100 Milyon Dolarlık Uzlaşma

Tarih: 8 Ekim 2025 • Saat: 14:30 (TRT) • Okuma süresi: 3 dakika

REUTERS

Türkiye, geçen ay Beyaz Saray’da gerçekleştirilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan–ABD Başkanı Donald Trump görüşmesi sırasında, ABD’deki Halkbank davasını çözmek amacıyla bankanın suçlamaları kabul etmemesi koşuluyla yaklaşık 100 milyon dolar tutarında bir uzlaşma önerisi sundu. Reuters kaynaklı habere göre teklif, iki lider arasındaki görüşmede gündeme geldi.

Görüşmenin içeriği: 100 milyon dolarlık öneri

Görüşmeye dair kaynaklara göre Ankara, Halkbank’ın ABD’de açılan soruşturmada suçunu kabul etmemesi (non-admission of guilt) koşuluyla yaklaşık 100 milyon dolarlık bir ödeme teklif etti. Teklifin amacı, uzun süredir süregelen davanın mali ve siyasi yükünü hafifletmek ve iki ülke ilişkilerinde tıkanıklığı azaltmaktı. Bu bilginin kaynağı Reuters raporudur

Davanın arka planı ve hukuki durum

Halkbank, ABD’de İran yaptırımlarını delmek, dolandırıcılık ve kara para aklama iddialarıyla karşı karşıya; banka suçlamaları reddediyor. ABD Yüksek Mahkemesi’nin bankanın temyiz talebini reddetmesinin ardından dava ceza mahkemesine taşınma yolunda ilerliyor; bu durum uzlaşma arayışlarını Ankara için daha acil hâle getirdi. Hukuki sürecin son durumu ve Yüksek Mahkeme kararıyla ilgili analizler Financial Times tarafından da gündeme getirildi.

Ekonomik yansımalar ve piyasa tepkisi

Gelişmelerin kamuoyuna yansımasının ardından Halkbank hisselerinde ve yatırımcı algısında dalgalanmalar görüldü; örneğin borsa tepkileri ve banka hisselerindeki gerileme haberleri takip edildi. Uzlaşma teklifinin boyutu, benzer uluslararası yaptırım/dava çözümlerinde uygulanan ceza ve uzlaşma örnekleriyle karşılaştırıldığında sınırlı kalabilir; ancak siyasi kazanımlar açısından Ankara için öncelik, bankanın suçlamaları kabul etmemesi talebini sağlamaktır. Piyasa tepkileri hakkında güncel gözlemler için haber kaynakları izlendi.

Ankara’nın önceliği: Suçu kabul etmeme (non-admission)

Türk yetkililer için Halkbank’ın “suçu kabul etmemesi” koşulu diplomatik açıdan kritik. Reuters kaynaklı haberde, bu koşulun Ankara’nın müzakerelerde ısrar ettiği ana unsur olduğu belirtiliyor. Erdoğan yönetimi için bir kamu bankasının ABD’de cezai yaptırıma maruz kalması hem ekonomik hem de siyasi maliyet oluşturuyor; bu yüzden dava ile ilgili diplomatik çözüm arayışları öne çıkıyor.

Ne olacak? Olası senaryolar

  • Uzlaşma sağlanırsa: Anlaşma bedeli 100 milyon dolar civarında ya da daha yüksek bir meblağ olabilir; bankanın ceza veya itiraf koşulları pazarlık konusu olacaktır.

  • Uzlaşma olmazsa: Dava ceza mahkemesine taşınacak ve olası para cezaları, sigorta ve itibar kaybı Halkbank ve Türk kamu finansmanı üzerinde daha büyük etki yaratabilir.

Uzman yorumu (kısa)

Hukuk ve dış politika uzmanları, teklifin hem sembolik hem de pratik bir araç olduğunu; sembolik olarak Ankara’nın “suçu kabul ettirmeyecek” duruşunu korurken pratikte davanın maliyetini sınırlamaya yönelik bir adım olduğunu belirtiyor. Ancak ABD iç hukuku ve siyasetindeki belirsizlikler uzlaşma olasılığını karmaşıklaştırıyor.


Sonuç: Reuters’in aktardığı bilgiye göre Türkiye’nin Beyaz Saray’da sunduğu 100 milyon dolarlık uzlaşma teklifi, Halkbank davasını siyasi ve mali açıdan sınırlı bir çözümle sonuçlandırma çabasının parçası olarak okunuyor. Ancak ABD Yüksek Mahkemesi’nin davayı ilerletme kararı ve olası cezai süreçler, çözümün kolay olmayacağını gösteriyor.

 

Okumaya Devam Et

Politika

Papa Leo, Kasım ayında ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye ve Lübnan’da gerçekleştirecek

Yayımlandı

üzerinde

Papa Leo, Kasım ayında ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye ve Lübnan’da gerçekleştirecek

  • Yayın Tarihi: 8 Ekim 2025

  • Yayın Saati: 14:30 (Europe/Istanbul)

  • Okuma Süresi: 4 dakika (≈760 kelime, ort. 200 wpm)

Vatikan’ın resmi duyurusuna göre Papa Leo XIV, pontifikal görevinin ilk yurtdışı ziyaretini bu yıl 27 Kasım – 2 Aralık 2025 tarihleri arasında gerçekleştirecek; ziyaret Türkiye (27–30 Kasım) ve ardından Lübnan’ı (30 Kasım–2 Aralık) kapsayacak. Bu ziyaret Papa Leo’nun ilk apostolik yolculuğu niteliğinde.

Ziyaretin Türkiye ayağı sırasında Papa Leo’nun programı arasında, İznik (antik Nicaea) ziyaretinin ve Ortodoks Patrik I. Bartholomeos ile bir araya gelmenin öne çıktığı; bunun 1.700. yılını anılan Nicaea Konsili’ne atıfla ekümenik ve diyalogsel bir sembol olacağı bildirildi. Papa’nın Türkiye programının ayrıca yerel Hristiyan topluluklarıyla buluşmalar, ibadetler ve dinler-arası diyaloga yönelik görüşmeleri içereceği aktarılıyor.

Lübnan ayağı ise Papa’nın bölgedeki Hristiyan topluluklarına destek ve barış çağrısı yapacağı ziyaretlerin merkezinde yer alacak. Programda Beyrut’taki 2020 liman patlamasının anılması ve Lübnan’ın sosyal-ekonomik krizine dikkat çekilmesi planlanıyor; Vatikan, Papa Leo’nun Orta Doğu’daki barış ve umudun vurgulanması niyetinde olduğunu belirtti.

Papa Leo XIV’un bu yolculuğu, yeni papal dönemin dış politikasına ışık tutacak nitelikte görülüyor. Vatikan sözcüleri yaptığı açıklamada, ziyaretlerin “Hristiyan topluluklarının durumuna dikkat çekmek, dinler-arası ilişkileri güçlendirmek ve bölgesel barış mesajı vermek” amacı taşıdığını vurguladı. Ziyaret, Papa Leo’nun papalık mesajını uluslararası alana taşımak için sembolik ve diplomatik açıdan önemli bir ilk adım sayılıyor.

Türkiye’deki önemli temaslar arasında: İznik’te anma töreni, İstanbul’daki dini liderlerle görüşmeler, yerel Katolik cemaatlerle buluşma ve kamuoyuna açık ayinler yer alacak. Lübnan programı ise Beyrut merkezli anma etkinlikleri, Hristiyan liderlerle görüşmeler ve yoksulluk/ekonomik krize dikkat çeken ziyaretleri kapsayacak şekilde planlanıyor. Programın detayları ve resmi saatleri Vatikan ile ev sahibi ülke yetkilileri arasında yapılacak son düzenlemelerin ardından netleşecek.

Vatikan ve ilgili yerel makamlar ziyaretin lojistiği, güvenliği ve diplomatik ayrıntıları üzerinde çalışıyor; ziyaret süresince Papa’nın yapacağı konuşma ve duaların içeriği, ziyaret tarihlerine yakın dönemlerde yayınlanacak resmi metinlerle duyurulacak. Bu ziyaret, Papa Francis döneminde planlanan ama sağlık/lojistik nedenlerle gerçekleşmeyen bazı programların takipçisi niteliğinde de değerlendiriliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar