Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

Bilim insanları laboratuvarda ilk kez insan dişi üretti

Yayımlandı

üzerinde

‘deki King’s College London’dan insanları, laboratuvar ortamında ilk kez başarılı bir şekilde insan dişi üretmeyi başardı. 10 yılı aşkın süredir Imperial College London işbirliğiyle yürütülen çalışma, kaybedilen dişlerin yeniden çıkmasını sağlayarak diş bakımında çığır açacak yeniliklerin kapısını aralıyor.

DOĞAL BİR DİŞ GİBİ  KENDİNİ ONARACAK 

Araştırma ekibi, diş gelişimi için gerekli sinyalleri taklit eden özel bir malzeme geliştirerek, hücrelerin doğal bir diş oluşturmasını sağladı. Bu yöntem sayesinde sabit yapılı implant ve dolgular yerine, çeneye entegre olabilen ve doğal diş gibi kendini onarabilen biyolojik dişler üretilebilecek.

King’s College London Rejeneratif Hekimliği Direktörü Dr. Ana Angelova-Volponi, çalışmanın “diş bakımında devrim yaratma potansiyeline sahip” olduğunu vurguladı.

Çalışmada, köpekbalıkları ve filler gibi bazı hayvanların ömürleri boyunca yeni dişler çıkarabildiğine dikkat çekilirken, insanların yetişkinlikte yalnızca bir set dişe sahip olduğu hatırlatıldı. Bu nedenle, dişlerin yenilenebilir hale gelmesi diş hekimliği açısından büyük bir sıçrama olarak değerlendiriliyor.

Araştırmacı Xuechen Zhang, dolguların zamanla dişleri zayıflattığını, implantların ise invaziv cerrahi gerektirdiğini belirtti. Her iki çözümün de yapay yapılar olduğuna dikkat çeken Zhang, laboratuvarda üretilen doğal dişlerin daha uzun ömürlü, daha güçlü ve biyolojik olarak uyumlu olacağını ifade etti.

İKİ FARKLI YÖNTEM ÜZERİNDE ÇALIŞILIYOR 

Araştırmacılar şu anda iki olası yaklaşımı test ediyor: İlki, dişi tamamen laboratuvarda üretip hastanın çenesine yerleştirmek. İkincisi ise erken evredeki diş hücrelerini doğrudan çeneye naklederek orada büyümelerini sağlamak.

Dr. Angelova-Volponi, “Bu yenilikçi tekniklerin entegrasyonu, sürdürülebilir ve etkili çözümlerle diş bakımında devrim yaratabilir” diyerek, teknolojinin gelecekteki potansiyeline dikkat çekti.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

Akıllı telefonlarda yeni dönem: eSIM devrimi nedir?

Yayımlandı

üzerinde

Apple’ın tanıttığı yeni ultra ince iPhone Air, tüm dünyada -Çin dahil- yalnızca eSIM desteği sunan ilk cihaz oldu. Çin, katı kuralları nedeniyle eSIM’e direnen en büyük pazarlardan biriydi. Ancak Apple’ın etkisiyle, ülkede ilk kez China Unicom üzerinden eSIM kullanılabilir hale geldi.

İLK SIM KART 1991’DE ÜRETİLDİ

İlk SIM kart 1991’de Alman şirketi Giesecke+Devrient tarafından üretildi ve kredi kartı boyutundaydı.

1996’da mini SIM, 2010’da iPhone 4 ile birlikte micro SIM, 2012’de ise nano SIM hayatımıza girdi.

Nano SIM on yılı aşkın süredir standart olarak kullanılıyor. Ancak Apple’ın öncülüğünde yalnızca eSIM’li cihazlara geçiş artık kaçınılmaz görünüyor.

SIM KARTLAR TARİHE Mİ KARIŞACAK?

BBC’ye konuşan CCS Insight analisti Kester Mann, Apple’ın duyurusunu “fiziksel SIM kartın sonunun başlangıcı” olarak yorumladı.

Ancak Apple, SIM kartı tamamen terk etmiyor. Samsung ve Google gibi diğer büyük üreticiler de eSIM’i seçenek olarak sunsa da, pek çok bölgede SIM kart girişini koruyor.

Buna rağmen uzmanlar, yönün belli olduğunu vurguluyor. CCS Insight’ın tahminine göre, 2024 sonunda dünyada 1,3 milyar eSIM’li kullanılıyordu. Bu sayının 2030’da 3,1 milyara ulaşması bekleniyor.

AVANTAJLARI NELER?

eSIM (embedded / gömülü SIM), fiziksel kart yerine telefonun içine gömülü bir SIM teknolojisi. Kullanıcılar seyahat ettiklerinde kolayca hat ekleyebiliyor, operatör değiştirebiliyor ya da aynı telefonda birden fazla hat saklayabiliyor. Çoğu cihaz sekiz adede kadar eSIM depolayabiliyor, ikisi aynı anda aktif kullanılabiliyor.

eSIM’in kurulumu ve taşınması uzun süredir zahmetliydi. Telefon değiştirirken eSIM’ler, fiziksel kartı takıp çıkarmak kadar kolay değildi. Ancak yeni Android 16 ve iOS 26 güncellemeleri sayesinde artık eSIM’ler cihazlar arasında daha kolay aktarılabiliyor.

Yine de bazı operatörler hâlâ kullanıcıları uygulamalarına yönlendiriyor ya da manuel işlem talep ediyor. Ayrıca telefon bozulursa SIM’i çıkarıp başka cihaza takma seçeneği yok. Zira birçok kullanıcının akıllı telefonu halen eSIM destekler düzeyde değil.

İLK SOMUT FAYDALAR

Apple, bu yıl eSIM cihazlara somut faydalar ekledi. iPhone 17 Pro, “yalnızca eSIM” tasarımı sayesinde daha büyük batarya barındırıyor ve video oynatma süresini iki saat uzatıyor. Bu, eSIM telefonların tüketiciye doğrudan avantaj sağladığı ilk örnek.

Digital Trends’in aktardığı uzman öngörülerine göre, iPhone Air’in küresel etkisi sayesinde operatörler de hızla eSIM desteğini genişletmek zorunda kalacak.

eSIM standardı ilk olarak 2016’da telefonlarda kullanılmaya başlandı (örneğin Google Pixel 2). Motorola da 2020’de ilk “yalnızca eSIM” telefonu piyasaya sürmüş olsa da, Apple’ın adımıyla eSIM artık ana akıma giriyor.

DAHA MI GÜVENLİ?

Bunların yanı sıra eSIM, fiziksel SIM’e göre daha modern, şifreleme tabanlı ve güvenli bir yapı sunuyor.

Örneğin, çıkarılabilir SIM kart olmadığı için telefon çalındığında SIM’i söküp başka cihaza takmak mümkün değil. Hattı kayıp/çalıntı durumda hızlıca devre dışı bırakmak ya da yeni profil yüklemek de daha kolay.

Geleneksel SIM kartların klonlanması ya da kopyalanması yıllardır bir güvenlik riskiydi. eSIM profilleri ise operatörün dijital olarak imzaladığı, şifreli sertifikalarla çalışıyor.

Ancak eSIM’ler söz konusu olduğunda operatörlerin güvenli olması gerekliliği de önem kazanıyor.

Zira dolandırıcılar, operatör üzerinden sizin adınıza eSIM çıkartılmasını sağlayabilir. Örneğin kimlik hırsızlığı, sosyal mühendislik veya operatörün güvenlik zafiyeti gibi durumlardan yararlanabilirler. Yani eSIM dijital güvenliği artırıyor ama operatör tarafında insan hatası varsa risk devam ediyor. eSIM profilleri dijital olarak dağıtıldığı için, operatörün sunucu altyapısı güvenli değilse yine risk ortaya çıkabilir.

TÜRKİYE’DE DURUM NE?

Bu arada iPhone 17 Air modeli Türkiye’ye de yalnızca eSIM ile gelecek.
eSIM teknolojisi yakın zamanda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) bazı yabancı eSIM sağlayıcılarına erişim engeli getirmesiyle gündeme gelmişti.

10 Temmuz’da; Saily, Airalo, Holafly, Nomad, Instabridge, Mobimatter, Alosim ve BNESIM adlı eSIM hizmet sağlayıcılarını engelleme kararı almıştı.

Bu platformlar, genellikle yurt dışına çıkan kullanıcıların internete uygun fiyatla erişmek için kullandığı eSIM hizmeti veriyordu. O dönemde BTK’nın kararı, Türkiye’deki operatörlerin eSIM hizmetlerini teşvik etme amaçlı olarak yorumlanmıştı.

Yetkililer ise bu yabancı sağlayıcıların Türkiye’de ilgili izin ve lisanslara sahip olmadığını belirterek güvenlik risklerine dikkat çekmişti.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Yapay zeka şirketlerine davalar başladı

Yayımlandı

üzerinde

Perplexity AI, Encyclopedia Britannica ve Merriam-Webster’ın internet aramaları için “cevap motorunda” içeriklerini kötüye kullandığını iddia etmesinin ardından telif hakkı sahipleri tarafından ihlal iddiasıyla dava edilen son şirketi oldu.

Şirketin avukaları, çarşamba günü New York federal mahkemesinde Perplexity’nin kendi materyallerini yasadışı bir şekilde kopyaladığını ve web trafiğini yapay zeka tarafından oluşturulan özetlere yönlendirerek gelirlerini azalttığını iddia eden dilekçeyi sundu. 

Öte yandan, San Francisco’daki bir federal yargıç, yapay zeka şirketi Anthropic ile telif hakkı ihlali nedeniyle şirkete dava açan bir grup yazar arasında, cuma günü duyurulan 1,5 milyar dolarlık tarihi anlaşmayı şimdilik onaylamadı.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Hawking’in teorisi test edildi: “En güçlü fiziksel kanıt”

Yayımlandı

üzerinde

2015’te kütleçekim dalgalarını ilk kez doğrudan tespit eden LIGO, 10. yıl dönümünde yeni bir tarihi gözlem duyurdu. LIGO-VIRGO-KAGRA ekibi, ilk keşfe benzer bir kara delik birleşmesi saptadı.

EŞİ GÖRÜLMEMİŞ TESTLER

Bu kez, dedektörlerin son 10 yılda artan hassasiyeti sayesinde sinyal çok daha net kaydedildi ve Genel Görelilik teorisine dair eşi görülmemiş testler yapılabildi.

Araştırma, Physical Review Letters dergisinde “GW250114: Hawking’in alan yasasını ve kara deliklerin Kerr doğasını test etmek” başlığıyla yayımlandı.

Bilim insanları, birleşme sırasında yayılan kütleçekim dalgalarının frekanslarını inceleyerek, Stephen Hawking’in 1971’de öne sürdüğü kara delik alan teoremi için şimdiye kadarki en güçlü gözlemsel kanıtı elde ettiklerini açıkladı.

HAWKİNG’İN TEORİSİ NEYDİ?

Hawking, 1971 yılında kara deliklerin yüzey alanına dair bir fizik yasası önerdi:

Bir kara deliğin olay ufku (event horizon) yüzey alanı hiçbir zaman küçülemez, sadece aynı kalabilir ya da büyüyebilir. Yani, kara delikler birleştiğinde veya madde yuttuklarında toplam yüzey alanı artar, ama hiçbir durumda azalmaz.

Bu teoriye göre, kara deliklerin yüzey alanı da zamanla yalnızca artar. Bu yüzden “kara deliklerin ikinci yasası” olarak da anılır. Hawking’in bu fikri, kara deliklerin termodinamik özellikleri olduğunu ve aslında doğa yasalarıyla sıkı bir bağa sahip olduklarını ortaya koyan önemli bir dönüm noktasıdır.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar