Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Politika

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan Irak’ın UTV Kanalında Kritik Açıklamalar

Yayımlandı

üzerinde

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Irak televizyonu UTV’de yayınlanan “El Hakikat (Doğru Söz)” programında bölgesel güvenlik, terörle mücadele ve Türkiye-İrak ilişkileri konularında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Bakan Fidan, Irak’ın terörle mücadelede DAESH’a karşı gösterdiği kararlılığın örnek alınarak, aynı azimle PKK’ya yönelik adımların atılması gerektiğini vurguladı.


Irak ve Terörle Mücadele: Bölgesel Güvenliğe Katkı

Bakan Fidan, Türkiye-İrak ilişkilerinin tarihi, kültürel ve coğrafi bağlar çerçevesinde vazgeçilmez olduğunu belirtti. İki ülke arasındaki güçlü bağlar sayesinde, Irak’ın geçirdiği zorlu dönemler –işgal, iç savaş ve terörle mücadele– aşılırken, Türkiye’nin desteğinin önemi artıyor. Bu bağlamda, Fidan;

“Türkiye-İrak ilişkileri bizim açımızdan vazgeçilmez bir boyut ve önem taşımakta… Dolayısıyla biz her zaman için Irak’taki durumun fevkalade iyi olmasını, ekonomik, siyasi ve güvenlik alanında tüm sorunlarının halledilmesini dileriz.”

– Dışişleri Bakanı Hakan Fidan

Ayrıca, iki ülke arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçekleştirdiği ziyarette imzalanan 27 anlaşmaya atıfta bulunan Fidan, altyapı, enerji, ticaret ve güvenlik konularında kurumsal işbirliğinin ne kadar kritik olduğunu dile getirdi.


PKK’ya Silah Bırakma Çağrısı ve Bölge Halklarına Katkı

Bakan Fidan, terör örgütü PKK’nın bölgedeki varlığının hem Türkiye hem de Irak için ciddi bir tehdit oluşturduğunu ifade etti. Fidan, PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetme kararı almasının, Irak, Türkiye, Suriye ve bölge halkları açısından büyük istifade sağlayacağını belirtti:

“Umuyoruz, diliyoruz, istiyoruz bu çağrıya kulak verilir ve örgüt tıpkı kendi liderinin talep ettiği gibi kongreyi toplar, kendini feshetme ve silahları bırakma kararı alır. Bunu yaparsa hem Irak’ta, hem Türkiye’de, hem Suriye’de, hem Kürtler hem de bölge halkları gerçekten büyük istifade eder.”

– Dışişleri Bakanı Hakan Fidan

Fidan, eğer örgüt bu çağrıya kulak vermezse, PKK’ya karşı yürütülen mücadelenin bugüne kadar olduğu gibi kararlılıkla devam edeceğini sözlerine ekledi.


Türkiye-İrak İlişkilerinde Stratejik Yaklaşımlar

Bakan Fidan, Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin, bölgenin istikrarı ve kalkınması açısından stratejik önem taşıdığını vurguladı. İki ülke arasındaki mevcut diplomatik ve ekonomik işbirliğinin, özellikle terörle mücadele mekanizmaları kapsamında güçlendirilmesinin gerekliliğini belirtti. Fidan,;

“Irak’ın egemenliği, bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve iç barışı bizim için çok önemli. Bu doğrultuda, Irak hükümetinin PKK’ya yönelik attığı adımları memnuniyetle karşılıyoruz.”

– Dışişleri Bakanı Hakan Fidan

Bu açıklamalar, Türkiye’nin Irak’ın yanında yer alarak bölgedeki terör tehdidini ortadan kaldırmayı amaçladığı politikaların altını çiziyor.


Bölgesel Politikalar ve İsrail Eleştirileri

Bakan Fidan, bölgedeki diğer gelişmelere de değinerek, özellikle İsrail’in Suriye’de izlediği provokatif politikaların bölge güvenliğine zarar verdiğini ifade etti. İsrail’in taktiksel kazanımlar sağlasa da, stratejik düzlemde daha büyük tehditlere yol açtığını belirten Fidan,;

“İsrail’in Suriye’de izlediği politika, kendi güvenliğine hizmet etmiyor; aksine, stratejik tehditleri artırıyor.”

– Dışişleri Bakanı Hakan Fidan

Bu açıklamalar, Fidan’ın sadece terörle mücadeleye değil, aynı zamanda bölgesel politikaların da yeniden şekillendirilmesi gerektiğine dair çağrısını ortaya koyuyor.


Sonuç ve Geleceğe Dair Beklentiler

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın UTV’deki röportajı, Türkiye’nin terörle mücadelesi ve bölgesel işbirliği konularındaki kararlı tutumunu bir kez daha ortaya koydu. PKK’nın silah bırakması halinde, bölge ülkeleri ve halklarının büyük kazanım elde edeceği mesajı, terör tehdidinin azaltılması ve bölgesel güvenliğin sağlanması için umut verici bir perspektif sunuyor.

Bu açıklamalar ışığında, Türkiye-İrak ilişkilerinin güçlendirilmesi, bölgedeki terör unsurlarının etkin biçimde bertaraf edilmesi ve İsrail’in provokatif politikalarına karşı uluslararası dayanışmanın artırılması hedefleniyor. Bakan Fidan, Türkiye’nin bu konularda sorumluluğunu ve kararlılığını vurgulayarak, tüm tarafların işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğini belirtti.

Politika

Suriye’de ABD-Suriye ortak devriyesine silahlı saldırı: 2 Amerikan askeri ve 1 tercüman öldü

Yayımlandı

üzerinde

Suriye’de ABD-Suriye ortak devriyesine silahlı saldırı: 2 Amerikan askeri ve 1 tercüman öldü

Suriye’nin Palmira kenti yakınlarında, Suriye güvenlik güçleri ile ABD askerlerinin ortak devriye gezisi sırasında düzenlenen silahlı saldırıda iki ABD askeri ile bir sivil tercüman hayatını kaybetti. Saldırganın çatışma sırasında öldürüldüğü bildirildi.

Olay Yeri ve Zamanı: Suriye, Humus İli, Palmira (Tedmur) yakınları – 13 Aralık 2025, Cumartesi.
Okuma Süresi:4 dakika.

· Kaynaklar: CNN, ABC/AP, Daijiworld

Harita: Saldırının gerçekleştiği Palmira (Tedmur) bölgesi. (İllüstrasyon)

Saldırı, tarihi Palmira kenti yakınlarında gerçekleşti. Suriye’nin resmi haber ajansı SANA’nın aktardığı güvenlik kaynağına göre, olay sırasında iki Suriye güvenlik personeli de yaralandı. Yaralı ABD personeli, bölgedeki el-Tanf garnizonuna helikopterlerle tahliye edildi.

Saldırının ardından bölgede geniş çaplı güvenlik önlemleri alındı. Deir ez-Zor-Şam karayolu trafiğe kapatılırken, koalisyon güçlerine ait helikopter ve savaş uçaklarının bölgede yoğun sortiler yaptığı gözlemlendi.

Saldırganın Kimliği ve Tepkiler

Saldırganın kimliği ve bağlantısı henüz tam olarak netleşmedi:

· Yerel kaynaklar, saldırının terör örgütü DEAŞ (IŞİD) mensuplarınca gerçekleştirildiğini öne sürdü.
· Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise saldırganın bir Suriye güvenlik gücü mensubu olduğunu iddia etti.
· Saldırı sırasında saldırganın öldürüldüğü bildirildi.

ABD tarafından henüz resmi bir açıklama gelmezken, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi, sosyal medya platformu X’ten (eski Twitter) yaptığı açıklamada, yaralılar için geçmiş olsun dileklerinde bulundu ve bu tür saldırılarla mücadele için ortak çabaların artırılması gerektiğini vurguladı.

Bölgenin Kırılgan Siyasi ve Güvenlik Dengeleri

Bu saldırı, Suriye’deki istikrarsız güvenlik ortamını bir kez daha gözler önüne serdi. Ülkede, Beşar Esad rejiminin çöküşünün ardından geçiş süreci yaşanıyor. Geçici lider Ahmed Şara yönetimi, ülkeyi yeniden inşa etmek ve kurumları oluşturmak için bir yol haritası açıklamıştı. Ancak, güneydeki Süveyde’de bir gün önce güvenlik güçlerine yönelik bir insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenlenmiş, bu da tehdit ortamının ne kadar yaygın olduğunu göstermişti.

Öte yandan, bölgedeki ABD varlığı ve ortak operasyonlar, özellikle Türkiye-ABD ilişkilerinde zaman zaman gerilim kaynağı olmuştur. Türkiye, Suriye’deki YPG/PKK varlığına karşı çıkarken, ABD’nin bölgedeki müttefikleriyle iş birliği iki NATO müttefiki arasında diplomatik zorluklara yol açmıştır.

ABD Askeri Varlığı ve Geçmiş Olaylar

ABD, DEAŞ’a karşı mücadele kapsamında Suriye’nin doğusunda 1,000’den az asker bulundurduğunu açıklamıştı. Saldırı, ABD askerlerinin Suriye’de kayıp verdiği ilk olay değil. Örneğin, 2016 yılında Ayn İsa yakınlarındaki bir bombalı saldırıda bir ABD askeri hayatını kaybetmişti.

Uzman Görüşü: Bölgesel Gerilimler ve Gelecek Senaryoları

 

“Palmira’daki saldırı,Suriye’nin karmaşık güvenlik tablosunun alarm verici bir yansıması. DEAŞ kalıntılarının yeniden mobilize olma ihtimali, aşiretler arası çatışmalar, bölgesel güçlerin vekil gruplar üzerinden mücadelesi ve merkezi otorite boşluğu, bu tür saldırıların zemini hazırlıyor. İki müttefik gücün ortak devriyesine yapılan bu saldırı, güven inşası çabalarına darbe vuruyor. Önümüzdeki dönemde, hem ABD’nin hem de Şara yönetiminin, iç içe geçmiş bu tehditler karşısında iş birliği stratejisini gözden geçirmesi kaçınılmaz görünüyor.”

Sonuç olarak, Suriye’deki bu kanlı saldırı, ülkenin sürdüğü geçiş döneminde güvenliğin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha hatırlattı. Saldırının ardındaki kesin motivasyon ve bağlantılar aydınlatılmaya çalışılırken, olayın bölgesel dengeleri ve uluslararası askeri varlıkların geleceğini nasıl etkileyeceği merak konusu.

Okumaya Devam Et

Politika

Erdoğan’dan kritik mesaj: 10 Mart Mutabakatı tuzakları bozacak, futbolda şikeyle mücadele kararlılığımız tam

Yayımlandı

üzerinde

Erdoğan’dan kritik mesaj: 10 Mart Mutabakatı tuzakları bozacak, futbolda şikeyle mücadele kararlılığımız tam

Haber Tarihi: 13 Aralık 2025 – 13:00
Okuma Süresi: 4 dakika

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoan, Türkmenistan ziyareti dönüşünde gündeme dair kritik açıklamalarda bulundu. Suriye’deki 10 Mart Mutabakatı’nın bölgenin geleceği için hayati önem taşıdığını vurgulayan Erdoğan, “Tuzak kuranların oyunlarını bu mutabakatın hayata geçirilmesi bozacaktır” dedi. Cumhurbaşkanı, futbolda bahis ve şike soruşturmalarıyla ilgili de, “Bu mücadeleyi milletin temiz futbol özlemi adına sonuna kadar sürdüreceğiz” açıklamasını yaptı.

 Mutabakat Suriye’nin Birliğini ve İstikrarını Hedefliyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’deki 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanmasının bölgenin kaderini doğrudan ilgilendirdiğini belirtti. Mutabakatın, Suriye’nin toprak bütünlüğünü, birliğini ve istikrarını güçlendireceğini kaydetti.

Erdoğan’ın konuya ilişkin değerlendirmeleri şu şekilde:

· Nihai Hedef: Mutabakatın öngördüğü hedeflere ulaşılmasının “Suriye için en hayırlı netice” olacağını ifade etti.
· Kapsayıcılık Vurgusu: Suriye yönetiminin, ülkeyi oluşturan tüm unsurları bir araya getirme vizyonunu desteklediğini söyleyerek, “Biz; Türkmen, Arap, Kürt, Sünni ve Nusayri ayırt etmeden, kardeş Suriye halkının tamamının barışını, huzurunu, refahını istiyoruz” dedi.
· Uyarı: “Suriye hakkında birçok odağın planları olabilir, hayalleri olabilir. Ancak önemli olan Suriye halkının ortak gelecek tahayyülüdür” diyerek dış müdahalelere gönderme yaptı.

 Futbolda Şike ve Bahisle Mücadele Kararlılığı

Cumhurbaşkanı, gazetecilerin futbol soruşturmalarına ilişkin sorusuna net bir yanıt verdi. Bu konudaki mücadelenin “milletin temiz futbol özlemi adına sonuna kadar sürdürüleceğini” açıkladı.

 Türkmenistan Ziyaretinden Öne Çıkanlar

Erdoğan, “Uluslararası Barış ve Güven Forumu”na katılmak üzere gittiği Türkmenistan’da önemli temaslarda bulundu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Görüşme
İki lider arasındaki görüşmede ağırlıklı olarakRusya-Ukrayna Savaşı ve barış çabaları ele alındı. Erdoğan, Putin’in Türkiye’ye yapmayı planladığı ziyareti en kısa zamanda gerçekleştirme beklentisini dile getirdi ve “Kendisi de ‘sözümü yerine getireceğim’ dedi” ifadelerini kullandı.

Ekonomik İşbirliği

· Türk iş insanlarının, Türkmenistan’ın bağımsızlığından bu yana yaklaşık 55 milyar dolar tutarında projeyi tamamladığını açıkladı.
· Halen 10 milyar dolar değerinde 19 projenin yürütüldüğünü belirtti.
· 2024’te 2 milyar doları aşan ticaret hacmini 5 milyar dolara yükseltmeyi hedeflediklerini kaydetti.

 Ukrayna Barış Görüşmelerinde Türkiye’nin Rolü

Cumhurbaşkanı, Ukrayna’daki savaşın çözümünde Türkiye’nin aktif diplomasisine vurgu yaptı. Konuyla ilgili olarak, ABD Başkanı Donald Trump’ın devrede olduğunu, Türkiye’nin de Amerika’yı teşvik ettiğini söyledi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD’li yetkililerle sürekli irtibat halinde olduğunu belirtti.

Erdoğan, “Barış uzakta değil, onu görüyoruz. Tek yapmamız gereken istikametimizi barışın bulunduğu yöne çevirmektir” değerlendirmesinde bulundu. Karadeniz’in bir hesaplaşma alanı olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizdi.

Haber Analizi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları, Türkiye’nin bölgesel politikalarına dair önemli ipuçları barındırıyor. 10 Mart Mutabakatı’na yapılan vurgu, Suriye meselesinde diplomatik çözüm ve uzlaşı arayışının ön planda olduğunu gösteriyor. Futbol soruşturmalarındaki kararlı dil ise, toplumsal taleplere verilen önemi yansıtıyor. Türkmenistan temasları ve Putin-Trump eksenindeki diplomasi girişimleri, Türkiye’nin dengeli ve aktif dış politikasının bir göstergesi olarak öne çıkıyor.

Okumaya Devam Et

Politika

İmamoğlu suç örgütü davası 9 Mart’ta başlıyor

Yayımlandı

üzerinde

İmamoğlu suç örgütü davası 9 Mart’ta başlıyor

İmamoğlu suç örgütü davasıyla ilgili yeni bir gelişme yaşandı. 407 sanıklı davanın tarihi belli oldu. İlk duruşma 9 Mart’ta Silivri’de yapılacak.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu Suç Örgütü’ne yönelik açılan davanın ilk duruşmasının 9 Mart 2026 tarihinde Silivri’de görüleceğini açıkladı. 407 sanıklı davada, tüm sanıkların tutukluluk hallerinin de devamına karar verildi.

İDDİANAME KABUL EDİLMİŞTİ

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, 25 Kasım tarihinde İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.

 

407 ŞÜPHELİ VAR

 

3 bin 900 sayfadan oluşan iddianamede 407 isim şüpheli sıfatıyla yer alıyor.

 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu iddianamede “örgüt yöneticisi” olarak gösteriliyor. İddianamede, altı ismin de örgüt yöneticisi olduğu belirtiliyor.

 

İmamoğlu hakkında 828 yıl 2 aydan, 2 bin 352 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması isteniyor.

 

İmamoğlu’na yöneltilen suçlamalar şöyle:

 

– Suç işlemek amacıyla örgüt kurma

– Rüşvet (12 kez)

– Suç gelirlerinin aklanması (7 kez)

– Kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık (7 kez)

– Kişisel verilerin kaydedilmesi (2 kez)

– Kişisel verileri ele geçirme ve yayma (2 kez)

– Suç delillerini gizleme (2 kez)

– Haberleşmenin engellenmesi

– Kamu malına zarar verme

– Rüşvet alma (47 kez)

– Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma

– İrtikap (9 kez)

– İhaleye fesat karıştırma (70 kez)

– Çevrenin kasten kirletilmesi

– Vergi Usul Kanunu’na muhalefet

– Orman Kanunu’na Muhalefet

– Maden Kanunu’na muhalefet

 

Kamunun 10 yıllık süreçte 160 milyar lira zarara uğratıldığı öne sürülüyor. Metro ve İSKİ projeleri için alınan kredilerin amacı dışında kullanıldığı belirtiliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar