Politika
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan Irak’ın UTV Kanalında Kritik Açıklamalar

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Irak televizyonu UTV’de yayınlanan “El Hakikat (Doğru Söz)” programında bölgesel güvenlik, terörle mücadele ve Türkiye-İrak ilişkileri konularında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Bakan Fidan, Irak’ın terörle mücadelede DAESH’a karşı gösterdiği kararlılığın örnek alınarak, aynı azimle PKK’ya yönelik adımların atılması gerektiğini vurguladı.
Irak ve Terörle Mücadele: Bölgesel Güvenliğe Katkı
Bakan Fidan, Türkiye-İrak ilişkilerinin tarihi, kültürel ve coğrafi bağlar çerçevesinde vazgeçilmez olduğunu belirtti. İki ülke arasındaki güçlü bağlar sayesinde, Irak’ın geçirdiği zorlu dönemler –işgal, iç savaş ve terörle mücadele– aşılırken, Türkiye’nin desteğinin önemi artıyor. Bu bağlamda, Fidan;
“Türkiye-İrak ilişkileri bizim açımızdan vazgeçilmez bir boyut ve önem taşımakta… Dolayısıyla biz her zaman için Irak’taki durumun fevkalade iyi olmasını, ekonomik, siyasi ve güvenlik alanında tüm sorunlarının halledilmesini dileriz.”
– Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
Ayrıca, iki ülke arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçekleştirdiği ziyarette imzalanan 27 anlaşmaya atıfta bulunan Fidan, altyapı, enerji, ticaret ve güvenlik konularında kurumsal işbirliğinin ne kadar kritik olduğunu dile getirdi.
PKK’ya Silah Bırakma Çağrısı ve Bölge Halklarına Katkı
Bakan Fidan, terör örgütü PKK’nın bölgedeki varlığının hem Türkiye hem de Irak için ciddi bir tehdit oluşturduğunu ifade etti. Fidan, PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetme kararı almasının, Irak, Türkiye, Suriye ve bölge halkları açısından büyük istifade sağlayacağını belirtti:
“Umuyoruz, diliyoruz, istiyoruz bu çağrıya kulak verilir ve örgüt tıpkı kendi liderinin talep ettiği gibi kongreyi toplar, kendini feshetme ve silahları bırakma kararı alır. Bunu yaparsa hem Irak’ta, hem Türkiye’de, hem Suriye’de, hem Kürtler hem de bölge halkları gerçekten büyük istifade eder.”
– Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
Fidan, eğer örgüt bu çağrıya kulak vermezse, PKK’ya karşı yürütülen mücadelenin bugüne kadar olduğu gibi kararlılıkla devam edeceğini sözlerine ekledi.
Türkiye-İrak İlişkilerinde Stratejik Yaklaşımlar
Bakan Fidan, Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin, bölgenin istikrarı ve kalkınması açısından stratejik önem taşıdığını vurguladı. İki ülke arasındaki mevcut diplomatik ve ekonomik işbirliğinin, özellikle terörle mücadele mekanizmaları kapsamında güçlendirilmesinin gerekliliğini belirtti. Fidan,;
“Irak’ın egemenliği, bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve iç barışı bizim için çok önemli. Bu doğrultuda, Irak hükümetinin PKK’ya yönelik attığı adımları memnuniyetle karşılıyoruz.”
– Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
Bu açıklamalar, Türkiye’nin Irak’ın yanında yer alarak bölgedeki terör tehdidini ortadan kaldırmayı amaçladığı politikaların altını çiziyor.
Bölgesel Politikalar ve İsrail Eleştirileri
Bakan Fidan, bölgedeki diğer gelişmelere de değinerek, özellikle İsrail’in Suriye’de izlediği provokatif politikaların bölge güvenliğine zarar verdiğini ifade etti. İsrail’in taktiksel kazanımlar sağlasa da, stratejik düzlemde daha büyük tehditlere yol açtığını belirten Fidan,;
“İsrail’in Suriye’de izlediği politika, kendi güvenliğine hizmet etmiyor; aksine, stratejik tehditleri artırıyor.”
– Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
Bu açıklamalar, Fidan’ın sadece terörle mücadeleye değil, aynı zamanda bölgesel politikaların da yeniden şekillendirilmesi gerektiğine dair çağrısını ortaya koyuyor.
Sonuç ve Geleceğe Dair Beklentiler
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın UTV’deki röportajı, Türkiye’nin terörle mücadelesi ve bölgesel işbirliği konularındaki kararlı tutumunu bir kez daha ortaya koydu. PKK’nın silah bırakması halinde, bölge ülkeleri ve halklarının büyük kazanım elde edeceği mesajı, terör tehdidinin azaltılması ve bölgesel güvenliğin sağlanması için umut verici bir perspektif sunuyor.
Bu açıklamalar ışığında, Türkiye-İrak ilişkilerinin güçlendirilmesi, bölgedeki terör unsurlarının etkin biçimde bertaraf edilmesi ve İsrail’in provokatif politikalarına karşı uluslararası dayanışmanın artırılması hedefleniyor. Bakan Fidan, Türkiye’nin bu konularda sorumluluğunu ve kararlılığını vurgulayarak, tüm tarafların işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğini belirtti.
Politika
Sanal Bahis Pandemiye Dönüştü: Çelik’ten Sert Mücadele ve Suriye Mesajı
Sanal Bahis Pandemiye Dönüştü: Çelik’ten Sert Mücadele ve Suriye Mesajı
📅 Yayın Tarihi: 9 Aralık 2025
⏰ Yayın Saati:09:30
⌛ Okuma Süresi:4 dakika
Son dakika haberi: AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, futbolda bahis ve sanal kumarı “bir pandemi” olarak nitelendirerek, en sert ve tavizsiz şekilde mücadele edileceğini açıkladı. Çelik, Suriye’de ise SDG’nin 10 Mart anlaşmasına uyması ve silah bırakması gerektiğinin altını çizdi.

Haberin Kısa Özeti
· Sanal Kumar Tehdidi: AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bahis ve sanal kumarın toplum için milli güvenlik ve ahlak problemi haline geldiğini belirtti.
· Futbolda Operasyon: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında onlarca şüpheli gözaltına alındı.
· Suriye’den Net Mesaj: Çelik, Suriye’de barışın yolunun SDG’nin 10 Mart anlaşmasına uyarak silah bırakmasından ve terör örgütü kimliğinden vazgeçmesinden geçtiğini vurguladı.
· Bölgesel Tehditler: Suriye’nin, Esad artıkları, Siyonist rejim yanlısı gruplar ve SDG/PYD yapılanması olmak üzere üç iç tehditle karşı karşıya olduğu ifade edildi.
MYK Toplantısı Sonrası Kritik Açıklamalar
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleşen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından basına önemli açıklamalarda bulundu. Çelik, toplantının gündem maddeleri ve Türkiye’nin güncel meselelerine dair net mesajlar verdi.
Toplantıda, Mali ve İdari İşler Başkanlığı, Teşkilat Başkanlığı ve Türk Devletleri ile İlişkiler Başkanlığının sunumlarının yapıldığını belirten Çelik, TBMM çalışmalarının da değerlendirildiğini kaydetti.
Futbolda Bahis Skandalı: “En Sert Mücadele” Vurgusu
Ömer Çelik’in açıklamalarının odağında, son aylarda Türk futbolunu derinden sarsan bahis ve şike soruşturması yer aldı. Çelik, bu konuyu “sanal kumar pandemisi” olarak tanımladı.
Çelik’in konu ile ilgili çarpıcı ifadeleri şöyle:
· “Bahis ve sanal kumar meselesi adeta bir pandemi halini almıştır.”
· “Bazı aile facialarının, bazı intiharların arkasında bu ve benzeri yanlışlıklar olduğunu tespit ediyoruz.”
· “Bu, milli güvenlik problemi, ahlak problemi ve gelecek nesillerle ilgili bir problemdir.”
· “Cep telefonlarıyla kolay ulaşılabilir olması tehdidin büyüklüğünü artırıyor.”
Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyla ilgili talimat verdiğini, hazırlanan bir eylem planı çerçevesinde “en sert, en tavizsiz mücadelenin” hukuk içinde yürütüleceğini bildirdi.
Futbolda Bahis Soruşturması: Kronolojik Gelişmeler
Skandalın boyutu ve soruşturmanın gelişim aşamaları şu şekilde özetlenebilir:
· 27 Ekim 2025: TFF Başkanı, yaptığı açıklamada 571 hakemden 371’inin bahis hesabı olduğunu, 152’sinin ise aktif bahis oynadığını duyurdu.
· 31 Ekim 2025: TFF, bahis oynadığı tespit edilen 152 hakemden 149’u hakkında 8 ila 12 ay arasında hak mahrumiyeti cezası verdi.
· 5 Aralık 2025: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın operasyonuyla aralarında ünlü futbolcular, hakemler ve yorumcuların olduğu 46 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı, 38’i gözaltına alındı.
· Güncel Süreç: Soruşturma, organize suç bağlantıları da araştırılarak genişletilmiş durumda. TFF ayrıca 1000’den fazla futbolcuyu da soruşturmaya dahil etti.
Suriye’de Kalıcı Barışın Şartı: “10 Mart Anlaşması ve Silah Bırakma”
Çelik, açıklamalarının ikinci önemli ayağında Türkiye’nin Suriye politikasına ve “Terörsüz Türkiye, Terörsüz Bölge” hedefine odaklandı.
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve onun omurgasını oluşturduğu belirtilen PYD/YPG yapılanmasına yönelik net bir tutum sergileyen Çelik, “Hiçbir terör örgütünün varlığı meşru kavramlarla maskelemez” dedi.
Çelik’e göre, Suriye’de kalıcı barış ve istikrarın yolu açıktır:
1. 10 Mart Anlaşmasının Uygulanması: Aralık 2024’te Esad rejiminin devrilmesinin ardından yeni Şam yönetimi ile SDG arasında imzalanan entegrasyon anlaşmasının hayata geçirilmesi.
2. Silah Bırakmanın Tamamlanması: SDG’nin bir terör örgütü olmaktan çıkıp silahlı varlığına son vermesi.
Türkiye, bu anlaşmanın SDG’nin askeri kabiliyetlerini ortadan kaldırması, yapıyı feshederek merkezi hükümete bağlanması ve Suriyeli olmayan unsurların bölgeden ayrılmasını içermesini beklemektedir.
⚠️ Suriye’yi Bekleyen Üçlü Tehdit
Çelik, Suriye’nin içinden geçtiği bu kritik dönemde üç ana tehditle karşı karşıya bırakıldığını öne sürdü:
· Esad Artığı Unsurlar: Lazkiye bölgesinde mevcut Suriye yönetimine karşı kalkışma planladığı iddia edilen gruplar.
· Siyonist Rejim Yanlısı Gruplar: Dürzi toplumu içinde, Suriye’nin birliğini hedef alan ve İsrail yanlısı olduğu belirtilen bir kanaat önderliğindeki yapı.
· SDG/PYD Terör Örgütü: Kuzey ve Kuzeydoğu Suriye’de faaliyet gösteren ve eylemlerini Kürtlerin kazanımı olarak göstermeye çalıştığı ifade edilen yapı.
Kıbrıs ve AB’ye Sert Tepki
Ömer Çelik, açıklamalarında Kıbrıs meselesine de değinerek, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Lübnan ile imzaladığı münhasır ekonomik bölge (MEB) anlaşmasını “baştan sona hukuksuz” ve “işgalcilik” olarak nitelendirdi.
Çelik, Avrupa Birliği’ni (AB) de sert bir dille eleştirerek, “Avrupa Birliği, yıllarca Güney Kıbrıs Rum kesiminin şımarıklığına direnememiş, bu şımarıklığın peşinden sürüklenmiştir” ifadelerini kullandı. AB’nin önümüzdeki dönemde Konsey Dönem Başkanlığını üstlenecek olan Rum kesiminin bu tutumunun, AB’nin güvenlik mimarisine darbe vuracağını savundu.
Politika
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Suriye’de en zor dönem geçti, yeni dönemde kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Suriye’de en zor dönem geçti, yeni dönemde kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız”
Haber Tarihi: 09.12.2025 – 15:00
Okuma Süresi:4 dakika
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’deki gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen “İnsanlık İçin Güçlü Türkiye” programında konuşan Erdoğan, “Suriye’de en zor dönem geçti” ifadesini kullanarak, Türkiye’nin bundan sonraki süreçte de Suriye halkının yanında olacağını duyurdu.

Yeni Dönemin Mesajı: “Yalnız Bırakmayacağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Suriye’ye yönelik dayanışma mesajı verdi. Uzun yıllardır devam eden çatışma ortamının en zor safhasının geride kaldığını vurgulayan Erdoğan, “Yeni dönemde de kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız. Bir daha eski kötü günlere dönüş olmayacaktır” dedi.
Erdoğan, Türkiye’nin savaş döneminde Suriyelilere gösterdiği desteğin, barış ve imar sürecinde de devam edeceğini şu sözlerle taahhüt etti:
“Biz de nasıl Suriye’den gelen mazlumlara Ensar ruhuyla sahip çıktıysak, nasıl Suriye’nin kuzeyinde mazlumlar için güvenli alanlar inşa ettiysek… savaşta onlara sırtımızı dönmedik. Barışta da daima yanlarında olacağız”.
Kritik Vurgu: 10 Mart Mutabakatı
Açıklamalarının odağında, Suriye’nin geleceği için kritik olarak görülen 10 Mart Mutabakatı yer aldı.
· Mutabakat Nedir? 10 Mart 2025’te, Şam merkezli geçici yönetim ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında imzalanan 8 maddelik bu anlaşma, SDG’nin kontrol ettiği kuzeydoğu bölgelerinin Suriye yönetimine entegrasyonunu amaçlıyor.
· Türkiye’nin Beklentisi: Erdoğan, “Mutabakatın altında imzası olanlar tarafından ahde vefa ilkesi gereğince hayata geçirilmesi önemli bir düğümü çözecektir” diyerek, anlaşmanın bir an önce uygulanması çağrısında bulundu.
· Siyasi Hedef: Cumhurbaşkanı, mutabakatın uygulanmasının, “istikrarsız, bölünmüş ve güçsüz Suriye’ye yatırım yapan şer odaklarının hesaplarını altüst edeceğini” ifade etti.
Çözüm Vizyonu: Birlikte İmar ve İnşa
Erdoğan, Suriye’nin toparlanma sürecine dair vizyonunu paylaştı. 60 yıllık dikta rejiminin yıkıldığını ve Suriyeli kardeşlerin hürriyetlerine kavuştuğunu belirterek, geleceğe dair iyimser bir tablo çizdi.
Türkiye’nin rolünü ise “Türkler, Araplar, Kürtler, Türkmenler, Sünniler, Nusayriler omuz omuza verecek, Suriye’yi birlikte ayağa kaldıracak, birlikte imar ve inşa edeceğiz” sözleriyle tanımladı. Bu ifade, ülkenin toprak bütünlüğü içinde ve tüm bileşenleriyle kalkınmasına verdiği önemi gösteriyor.
Konuşmanın Diğer Boyutları: İnsan Hakları ve Siyasi Polemik
Program, 10 Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle düzenlendi. Erdoğan konuşmasında, Türkiye’nin dünyanın her yerinde mazlumların yanında olduğunu ve insan hakları savunuculuğunu misyon edindiğini tekrarladı.
Konuşma, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile yaşanan polemiklere de değinildi. Erdoğan, Özel’in kendisine yönelik bir eleştirisine atıfta bulunarak, “CHP Genel Başkanı her köşeye sıkıştığında ya topu taca atıyor ya saldırganlaşıyor ya saçmalıyor” şeklinde yanıt verdi.
Politika
Meclis’te ‘idam’ vahşeti! İsrail’in yağlı urgan rozetli utancı
Meclis’te ‘idam’ vahşeti! İsrail’in yağlı urgan rozetli utancı
· Tarih: 8 Aralık 2025
· Okuma Süresi: 4 dakika
İSTANBUL – İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve partisinin milletvekilleri, Filistinli tutuklulara idam cezası getiren yasanın görüşüldüğü Meclis oturumuna, infazı sembolize eden “yağlı urgan” rozetleriyle katılarak insanlık dışı bir gösteri yaptı. Bu skandal gelişme yaşanırken, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde ateşkes ihlallerini sürdürdüğü ve yüzlerce sivilin daha hayatını kaybettiği bildirildi.

Yasalaşma Yolu Açılan ‘İdam Yasası’ ve Meclis’teki Utanç Verici Sahne
İsrail Meclisi (Knesset), 11 Kasım’da yaptığı ön oylamada, “milliyetçi saiklerle” bir İsrailliyi öldüren Filistinlilere ölüm cezası verilmesini öngören tartışmalı yasa tasarısını kabul etti. Oylamada 120 milletvekilinden 39’u ‘evet’, 16’sı ‘hayır’ oyu kullandı.

Tasarının yasalaşması için Meclis’te üç oylamadan geçmesi gerekiyor. Yasa, sadece Filistinlileri kapsıyor; aynı fiili işleyen bir İsrailli için idam cezası öngörülmüyor. Bu düzenleme, insan hakları örgütleri tarafından “açık bir ayrımcılık” ve “apartheid rejiminin yasallaştırılması” olarak nitelendiriliyor.
Tasarının görüşüldüğü oturumda ise İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Yahudi Gücü Partisi milletvekilleri, yakalarına taktıkları sarı “yağlı urgan” rozetleriyle poz verdi. Ben-Gvir, sosyal medyada paylaştığı fotoğrafla bu rozetin, idam yasası konusundaki ısrarlarının bir göstergesi olduğunu savundu. Bu davranış, yerel ve uluslararası kamuoyunda büyük bir tepkiyle karşılandı.
Gazze’de Ateşkes Dinleyen Yok: Saldırılarda 373 Can Kaybı
Meclis’te bu tartışmalar yaşanırken, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nde süren saldırılarını aralıksız sürdürüyor. Gazze’deki Hükümet Medya Ofisi’nin verilerine göre, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail, ateşkesi yüzlerce kez ihlal etti ve bu saldırılarda en az 373 Filistinli hayatını kaybederken, 973 kişi yaralandı.
Son saldırıların bilançosu
· Refah ve Han Yunus kentlerinde binaların havaya uçurulduğu, topçu ve helikopter saldırıları düzenlendi.
· Gazze kentine bağlı Zeytun Mahallesi’ne düzenlenen hava saldırısında bir kadın ve çocuk yaşamını yitirdi.
· İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısı, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 70 bini aştı.
Sağlık Çalışanlarına Yönelik ‘Zorla Kaybetme’ Politikası
Gazze’deki Sağlık Bakanlığı, İsrail ordusunun sağlık personeline yönelik sistematik saldırılarını ve “zorla kaybetme” politikasını bir kez daha kınadı. Açıklamada, sağlık görevlisi Muhlis Muhammed Hafface’nin insani görevi başındayken alıkonulduğunun İsrail tarafından kabul edildiği belirtildi.
Gazze’deki sağlık sistemini çökertmeye yönelik bu politikanın bir parçası olarak, 362 sağlık çalışanının İsrail güçlerince halen alıkoyulduğu ve çok sayıda personelin “zorla kaybedildiği” ifade edildi. İnsan hakları kuruluşlarına, bu çalışanların serbest bırakılması için İsrail’e baskı yapılması çağrısında bulunuldu.
İç ve Dış Tepkiler: ‘Rehineleri Tehlikeye Atıyor’
Tasarı, yalnızca uluslararası çevrelerden değil, İsrail içinden de ciddi tepkilerle karşılaştı. Hükümetin esir işlerinden sorumlu koordinatörü Gal Hirsch, idam cezası gündeminin Hamas’ın elindeki İsrailli rehinelerin hayatını tehlikeye atabileceği uyarısında bulunarak Başbakan Netanyahu’ya süreci durdurma çağrısı yaptı.
Rehine aileleri de benzer endişeleri dile getirdi. Esir tutulan Omri Miran’ın eşi, “Her idam cezası açıklaması, esirlere yönelik şiddeti artırıyor” ifadelerini kullandı. Demokratlar Partisi milletvekili Gilad Kariv ise, aynı gün komisyondan geçen ve Arap vatandaşların savcılık onayı olmadan gözaltına alınmasını kolaylaştıran diğer bir yasa tasarısı için, “Bu yasa, Arap yurttaşların sistematik biçimde hedef alınmasına yol açacak” dedi.
Siyasi Analiz: Netanyahu’nun İktidar Mücadelesi ve Aşırı Sağ
Uzmanlar, bu sert ve ayrımcı yasal adımların arkasında, Başbakan Benjamin Netanyahu’nun iktidarını koruma çabasının yattığını belirtiyor. Analistlere göre Netanyahu, yolsuzluk davaları nedeniyle içeride Ben-Gvir’in partisi gibi aşırı sağcı ortaklarının desteğine muhtaç durumda.
Eski Cumhurbaşkanı danışmanı Nimrod Novik, “Netanyahu, İsrail aşırı sağı ile çok güçlü bir Amerikan başkanı arasında hassas bir oyun oynuyor… Karşılığında onların tehlikeli ajandalarına alan açıyor” değerlendirmesini yapıyor. Tel Aviv Üniversitesi’nden Prof. Dr. Eyal Zisser ise, Netanyahu’nun ateşkese yönelik dış baskılar nedeniyle içerideki aşırı sağ ortağını yasalar vasıtasıyla tatmin etmeye çalıştığını öne sürüyor.
-
Gündem3 gün öncesparta’da kayıp çoban: “Öldürmüşler, kafasını kesmişler” — Başsız ceset ve arayış sürdü
-
Ekonomi1 hafta önceSüresiz nafaka kalkıyor mu? Gözler Meclis’e çevrildi — Evlilik süresi detayı ne getiriyor?
-
Ekonomi7 gün önceöğretmen,polis,hemşire ne kadar maaş alacak
-
Magazin1 hafta önceSon Dakika: Murat Cemcir iç kanama nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı
-
Teknoloji1 hafta önceCep telefonu aboneliğinde köklü düzenleme: Aktif olmayan hatlar 3 ayda kapanacak, yabancılara özel numara verilecek
-
Magazin1 hafta önceSeçil Erzan hakim karşısında — “Karar bugün çıkabilir” iddiası; savcılık yüzlerce yıla kadar hapis talep etti
-
Spor1 hafta önceFenerbahçe — Galatasaray: Ligin 14. haftasında derbi gecesi
-
Sağlık1 hafta önceHAVAALANLARI VE AVM’LERE YERLİ “OTOMATİK ŞOK” DÖNEM
