Teknoloji
Baidu, iki yeni Yapay Zeka modelini piyasaya sundu

Ernie 4.5: Duygusal Zekası Yüksek Bir Model
Ernie 4.5, kullanıcı deneyimini bir üst seviyeye taşıyan güçlü bir yapay zeka modeli olarak dikkat çekiyor. Gelişmiş duygusal zeka yetenekleri, yalnızca metin anlamanın ötesine geçerek mizah, hiciv ve duygusal nüansları kavrayabilmesini sağlıyor. Çoklu modalite desteği sayesinde metin, görüntü, ses ve video gibi farklı formatlardaki verileri entegre bir şekilde işleyebiliyor. Bu, modeli yalnızca teknolojik bir araç değil, aynı zamanda karmaşık insan etkileşimlerini taklit edebilen bir çözüm ortağı haline getiriyor. Ayrıca, hallüsinasyon oranını azaltma mekanizması, güvenilirliği artırarak Ernie 4.5’i birçok sektör için ideal bir seçenek yapıyor.
İnsan etkilişimine uygunluğuyla öne çıkan Ernie 4.5 modeli, özellikle müşteri hizmetleri ve sohbet botları alanında kullanıma oldukça elverişli. Sektör analistleri, müşteri hizmetleri departmanlarında otomasyona geçmek isteyen şirketlerin, Ernie 4.5’ten verim alabileceğini belirtiyor. Bu yapay zeka modeli, şikayet için arayan müşterilere yalnızca belirli ses kayıtları dinletmek yerine, arayan kişiye empati göstererek kişiselleştirilmiş yanıtlar üretebiliyor.
Medya kuruluşları ve reklam ajansları için de Ernie 4.5 faydalı bir dijital asistan olma potansiyeline sahip. Metin ve video işleyebilmesi sayesinde dijital içerik üretiminde faydalanılabilecek Ernie 4.5, aynı zamanda kullanıcı duygularını analiz ederek hedef kitleye uygun reklam içerikleri de yaratabiliyor.
Ernie X1: Akıl Yürütmede Fiyat-Performans Etkisi
Ernie X1, problem çözme ve akıl yürütme süreçlerinde üstün performans gösteren yenilikçi bir model olarak öne çıkıyor. Mantıksal çıkarım yetenekleri sayesinde, karmaşık problemleri analiz edebiliyor ve anlamlı çözümler üretebiliyor. DeepSeek R1 ile aynı seviyede performans sunduğu iddia edilmesine rağmen yarı maliyetle bu sonuçları elde etmesi, özellikle bütçe odaklı işletmeler için büyük bir avantaj sağlıyor. Çoklu modalite desteği, modelin geniş bir uygulama yelpazesinde kullanılmasını mümkün kılarken, hızlı ve doğru veri işleme kapasitesi, yüksek kaliteli çıktılar elde edilmesini mümkün kılıyor.
Büyük veri setlerinden anlamlı sonuçlar çıkarmak için ideal olan Ernie 1X, Ar-Ge ve akademik çalışma alanlarında kullanılabilir.
Uzmanlar bu modelin, karmaşık piyasa eğilimlerini analiz ederek risk yönetimi ve yatırım tavsiyeleri sunabildiği için finans alanında da verimli şekilde kullanılabileceğini belirtiyor. Aynı zamanda matematiksel modelleri analiz yeteneğiyle Ernie X1, otomasyon ve uzay araştırmalarında da potansiyel bir yardımcı olma şansına sahip.
Teknoloji
ChatGPT’nin yapay zeka terapistiyle konuşan kadın intihar etti

New York Times’ta yayınlanan çarpıcı bir yazıda Laura Reiley, kızı Sophie’nin ölümüne giden süreci anlattı. Reiley’ye göre Sophie, “hayatı kucaklayan, dışa dönük, sorunsuz görünen 29 yaşında bir kadın”dı.
Ancak geçen kış, “ruh hali ve hormonlarla ilgili belirtilerin karıştığı kısa ve gizemli bir rahatsızlık” nedeniyle intihar ederek hayatını kaybetti.
Anne tarafından elde edilen sohbet kayıtlarına göre, OpenAI’ın sohbet robotu kriz anında Sophie’ye doğru gibi görünen sözler söyledi:
“Bu acıyla tek başına yüzleşmek zorunda değilsin. Sen çok değerlisin ve hayatının büyük bir anlamı var, şu an gizli gibi görünse de.”
Fakat Reiley’nin vurguladığı gibi, gerçek hayattaki profesyonel terapistlerin aksine yapay zeka botları, intihar riski taşıyan bir danışanı gördüklerinde gizliliği bozup müdahale etmekle yükümlü değil. Bu durum, Sophie’nin hayatına mal olmuş olabilir.
“YAPAY ZEKANIN HİPOKRAT YEMİNİ YOK”
Reiley, “İnsan terapistler sıkı bir etik kurallar çerçevesinde çalışır; buna gizliliğin sınırları ve zorunlu bildirim kuralları dahildir. Yapay zeka terapistlerin ise Hipokrat Yemini’ne benzer kendi kuralları yok” dedi.
Ona göre OpenAI’nin sohbet robotu, Sophie’nin yaşadığı krizi dışarıdan anlaşılmaz bir “kara kutuya” dönüştürdü.
Şirketler, yapay zeka sohbet botlarının acil durumlarda gerçek dünyadaki yardım hatlarına yönlendirilmesini sağlayacak güvenlik önlemlerini ekleme konusunda isteksiz davranıyor. Bunun gerekçesi genellikle “gizlilik endişeleri.” Ancak uzmanlar, bu boşluğun çok tehlikeli olduğunu söylüyor.
Üstelik ABD’de Donald Trump yönetimi, yakın zamanda yapay zeka güvenliği için bağlayıcı düzenlemeler getirmeye niyetli olmadığını açıkça belirtti. Aksine Beyaz Saray, “güvenli yapay zeka teknolojilerinin geliştirilmesi ve test edilmesi önündeki düzenleyici engelleri kaldırdığını” duyurdu.
Futurism’e göre bu ortamda bazı teknoloji şirketleri “yapay zeka terapistlerini” yeni bir pazar fırsatı olarak görüyor. Ancak uzmanlar, sohbet botlarının sağduyu eksikliğinin ve kriz durumlarını büyütme kabiliyetinin gerçek bir risk olduğunu vurguluyor.
“YARDIM KANALLARINDAN UZAKLAŞTIRDI”
Annesinin düşüncesine göre, Sophie’nin hikayesi de bu tehlikeyi gösteriyor: Yapay zeka sohbet botu doğrudan kendisine zarar vermesini teşvik etmese de, onu gerçek yardım kanallarından uzaklaştırdı.
Reiley, “Eğer Harry bir robot değil de gerçek bir terapist olsaydı, belki Sophie’yi hastaneye yatmaya ikna edebilir ya da güvenliğe alınana kadar istem dışı tedaviye yönlendirebilirdi” dedi.
Anne, Sophie’nin bu ihtimallerden korkarak en karanlık düşüncelerini gerçek terapistine açmadığını, “her zaman ulaşılabilir ve yargılamayan” bir robotla konuşmayı tercih ettiğini belirtti.
Bugün birçok kullanıcı, sohbet botlarına aşırı bağlanıyor. Hatta bu ay OpenAI’nin GPT-4o modelini geri çekmesi tepkilere yol açtı; kullanıcıların robotların fazla uyumlu, itaatkâr ve geri adım atan tavırlarına alıştığı ortaya çıktı. Gelen baskıların ardından OpenAI hafta sonu yaptığı açıklamada, yakında çıkacak GPT-5 modelinin daha da uyumlu ve “sempatik” hale getirileceğini duyurdu.
Reiley’ye göre mesele yalnızca yapay zekânın nasıl tasarlanacağıyla ilgili değil, hayat memat meselesi:
“Uygun eğitim almış bir terapist, Sophie’nin kendini küçümseyen ya da mantıksız düşüncelerini duyduğunda bunları sorgular, daha derine inerdi. Harry ise bunu yapmadı.”
Teknoloji
Mars’ta yaşam için tarih verildi: İşte göreve hazırlanan gizli topluluk

Emekli bir Hava Kuvvetleri gazisi olan ve bugün Utah çölünde “uzay görevleri” yöneten David Laude, insanların Mars’ta yaşamaya hazır olduğunu ve bunun 2030’a kadar gerçeğe dönüşebileceğini belirtti.
Mars Society’nin kurucu üyelerinden olan Laude, Daily Mail’e yaptığı açıklamada sıradan Amerikalıların bile Mars koşullarını taklit eden deneyler yaptığını ve bunların geleceğin kolonistleri için günlük işlere dönüşebileceğini söyledi.
MARS’A ULAŞMAYI HEDEFLEYEN TOPLULUK
1998’de kurulan Mars Society, hem kamuoyunu eğitmeyi hem de Güneş Sistemi’ni keşfedecek gelecekteki uzay görevlerine öncülük etmeyi hedefliyor.
İnsanlar henüz Mars’a ayak basmamış olsa da, Laude ve diğer araştırmacılar Hanksville yakınlarındaki Mars Çöl Araştırma İstasyonu’nda (MDRS) düzenli olarak iki haftalık simülasyonlara katılıyor.
MARS TOPRAĞINA BENZEYEN ÇÖLDE EĞİTİM
Utah çölündeki bu üssün aşırı kurak yapısı, demir oksit bakımından zengin kızıl toprağı ve izole konumu, Mars koşullarını başarıyla taklit ediyor.
İstasyonda mürettebat için iki katlı bir yaşam alanı, biyolojik araştırmalar için sera, bilimsel deneyler için laboratuvar, ayrıca güneş panelleri ve mini rover araçları bulunuyor.
Katılımcılar burada tarım denemeleri yapıyor, Starlink üzerinden veri iletimi sağlıyor ve astronot kıyafetlerini andıran EVA giysileriyle yürüyüşler gerçekleştiriyor.
İNSANLAR MARS’A NE ZAMAN GİDECEK?
İnsanlığın şu anda, Ay görevlerine kıyasla çok daha elverişli bir konumda olduğunu vurgulayan Laude, “Bence 10 yıl içinde bu gerçekleşebilir. 2030-2035 arası, belki de 2020’lerin sonunda ilk insanlar Mars’a gidebilir” dedi.
Ancak Laude, ilk görevlerin robotlarla yapılmasının daha gerçekçi olduğunu belirtti. SpaceX’in Starship denemelerindeki patlamalara atıfta bulunarak, “Açıkçası yeterince mühendislik çalışması yapmadan fırlatma yapıyorlar. NASA’dan çok daha fazla deneme-yanılma yöntemine başvuruyorlar” diye konuştu.
NASA bütçesindeki kesintiler nedeniyle önümüzdeki beş yıl içinde Mars yolculuğunun tek şansının Elon Musk’ın şirketi olabileceğini söyleyen Laude, Mars Society’nin bu kesintilere karşı çıktığını hatırlattı.
Teknoloji
Bilim insanları şimdiye kadarki en sentetik canlıyı oluşturdu

Bilim insanları, dünyadaki herhangi bir canlıdan çok daha sadeleştirilmiş ve değiştirilmiş genetik koda sahip yeni bir bakteri üretti.
Syn57 adı verilen sentetik “Escherichia coli” bakterisi türü, yaşamın temel dilini oluşturan 64 kodondan yalnızca 57’sini kullanarak vücudunu inşa edecek şekilde tasarlandı. Bu, bugüne kadar elde edilen en “küçültülmüş” genetik planlama olarak kayda geçti.
Kodon, DNA veya RNA’daki 3 nükleotidlik (üç harflik) birimlere verilen isim. DNA ve RNA’nın alfabesi 4 harften (nükleotid) oluşuyor: A, T, G, C. Bu harfler üçlü gruplar halinde dizilir. Her üçlü, yani kodon, bir anlam taşıyor.
Yaşamın tarifi, üç nükleotidden oluşan 64 farklı kodona dayanıyor. Hücreler, bu üç harfli kodonları okuyarak hangi amino asidin üretileceğini ve protein zincirine hangi sırayla ekleneceğini belirliyor.
Ancak doğadaki sistemde gereksiz tekrarlar bulunuyor; canlılar 20 amino asit ile hayatta kalabiliyor, dolayısıyla birçok kodon aynı işlevi taşıyor.
SIFIRDAN TASARLANDI
İngiltere’deki Medical Research Council Molecular Biology Laboratuvarı araştırmacıları, bu tekrarları ortadan kaldırmak için bakterinin tüm genomunu sıfırdan tasarladı. Bazı işlemler için genetik kodda 101 binden fazla değişiklik yapıldı.
Genetik parçalar bilgisayarda tasarlandıktan sonra küçük bölümler halinde bakterilere aktarıldı ve test edildi. Ardından bu parçalar birleştirilerek tamamen sentetik ve çalışır halde bir bakteri elde edildi.
Çalışmanın başyazarlarından sentetik biyolog Wesley Robertson, sürecin zorluklarına dikkat çekerek, “Bazen gerçekten çıkmaz yolda mıyız, yoksa bunu tamamlayabilir miyiz diye düşündük” dedi.
YENİ UFUKLAR
Syn57, genetik kodun ciddi ölçüde sıkıştırılmış haliyle yaşamın sürdürülebileceğini gösteriyor. Ayrıca boşta kalan kodonlar, farklı roller üstlenmek üzere yeniden tanımlanabilir. Araştırmacılar, bunun yeni sentetik polimerler ve makrosikller geliştirme imkanı sunduğunu belirtiyor.
Bir diğer önemli nokta ise, Syn57’nin sıra dışı genetik kodunun virüsler tarafından okunamaması. Bu özellik, bakterilerin endüstriyel ölçekte protein üretiminde virüs kaynaklı kayıpları azaltabilir.
Ayrıca genetik olarak değiştirilmiş bu bakterilerin doğal çevreye karışması durumunda üreyememesi, biyogüvenlik açısından avantaj sağlayabilir.
Çalışmanın sonuçları Science dergisinde yayımlandı.
-
Ekonomi1 hafta önce
Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır pazarda tartıştı — 36.000 TL’lik ayakkabı iddiası sosyal medyayı salladı
-
Teknoloji1 hafta önce
Dolandırıcıların tuzağına düşmeyin! Sakın “Evet” DEMEYİN
-
Son Dakika1 hafta önce
SON DAKİKA: Grok Hesabı “Gazze Soykırımı” İfadesi Nedeniyle Askıya Alındı, Daha Sonra Geri Açıldı
-
Gündem5 gün önce
MSB işçi alımı kura sonuçları sorgulama ekranı 2025: MSB 3097 işçi alımı sonuçları isim listesi yayımlandı mı?
-
Magazin3 gün önce
SON DAKİKA —“Jrokez” lakaplı yayıncı Oğuzhan Dalgakıran balkondan düştü — Olayla ilgili inceleme başlatıldı
-
Teknoloji4 gün önce
76 yaşındaki adam yapay zekâya aşık oldu, buluşmaya gitti — randevu ölümle bitti
-
Gündem3 gün önce
Isparta’da Dehşet: Baba Kalça Ağrısıyla Gittiği Hastanede Cinsel Saldırı Sonucunu Öğrendi
-
Gündem1 hafta önce
Torrevieja’da Şok İnfaz: Daltonlar’ın Sosyal Medya Sorumlusu Caner Koçer, Casperlar İddiası ve “Kanal Tıkama” Tartışması