Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

Oppo A5 Pro 4G tanıtıldı: Uygun fiyatlı performans ve dayanıklılık bir arada

Yayımlandı

üzerinde

Oppo, orta segment pazarında yer almak amacıyla, Snapdragon 6s Gen 1 işlemciye sahip A5 Pro 4G modelini tanıttı. Şirket, cihazın performans, batarya ömrü ve dayanıklılık gibi temel noktalarda kullanıcı beklentilerini karşılayacağını belirtiyor.

Oppo A5 Pro 4G, Snapdragon 6s Gen 1 işlemcisi ile günlük kullanım ve çoklu görevler için yeterli performans sağlamayı hedefliyor. Orta segment kullanıcılar için optimize edilmiş donanım yapısı, stabil ve verimli bir kullanım deneyimi sunmak üzere tasarlandı.

Cihaz, 5800 mAh kapasiteli bataryası sayesinde uzun süreli kullanım imkanı tanırken, 45W hızlı şarj desteği ile kısa sürede şarj edilebiliyor. Bu özellikler, özellikle yoğun kullanım koşullarında cihazın hızlı enerji dönüşümü sağlamasına olanak veriyor.

A5 Pro 4G, 6.67 inç boyutundaki HD+ LCD ekran, 90 Hz yenileme hızı ve yüksek parlaklık değeri ile temel multimedya deneyimini destekliyor. Ekran, günlük kullanımda görüntü kalitesi ve akıcılık açısından yeterli performans sergilemesi hedeflenerek seçilmiş.

Cihaz, IP69 derecelendirmesi alarak su ve toza karşı dayanıklılığını kanıtlıyor. Şirket, cihazın askeri standartlarda gerçekleştirilen testlerle de sağlamlığını kanıtladığını belirtiyor. Bu özellikler, cihazın zorlu kullanım koşullarına uyum sağlayabileceğini göstermekte.

Oppo A5 Pro 4G, 50 megapiksel ana kamera ve 2 megapiksel derinlik sensörü ile geliyor. Cihaz, Android 15 tabanlı ColorOS 15 işletim sistemi ile güncel yazılım deneyimi ve kullanıcı dostu arayüz sunmayı amaçlıyor.

8 GB Ram ve 256 GB dahili depolama alanına sahip olan cihaz, iki farklı renk seçeneğiyle satışa sunuluyor. Globalde 200 dolar fiyatlandırma ile piyasaya sürülen Oppo A5 Pro 4G’nin Türkiye’deki satış fiyatı henüz açıklanmadı.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

Mars’ta yaşam için tarih verildi: İşte göreve hazırlanan gizli topluluk

Yayımlandı

üzerinde

Emekli bir Hava Kuvvetleri gazisi olan ve bugün Utah çölünde “ görevleri” yöneten David Laude, insanların ’ta yaşamaya hazır olduğunu ve bunun 2030’a kadar gerçeğe dönüşebileceğini belirtti.

Society’nin kurucu üyelerinden olan Laude, Daily Mail’e yaptığı açıklamada sıradan Amerikalıların bile Mars koşullarını taklit eden deneyler yaptığını ve bunların geleceğin kolonistleri için günlük işlere dönüşebileceğini söyledi.

MARS’A ULAŞMAYI HEDEFLEYEN TOPLULUK

1998’de kurulan Mars Society, hem kamuoyunu eğitmeyi hem de Güneş Sistemi’ni keşfedecek gelecekteki uzay görevlerine öncülük etmeyi hedefliyor.

İnsanlar henüz Mars’a ayak basmamış olsa da, Laude ve diğer araştırmacılar Hanksville yakınlarındaki Mars Çöl Araştırma İstasyonu’nda (MDRS) düzenli olarak iki haftalık simülasyonlara katılıyor.

MARS TOPRAĞINA BENZEYEN ÇÖLDE EĞİTİM

Utah çölündeki bu üssün aşırı kurak yapısı, demir oksit bakımından zengin kızıl toprağı ve izole konumu, Mars koşullarını başarıyla taklit ediyor.

İstasyonda mürettebat için iki katlı bir yaşam alanı, biyolojik araştırmalar için sera, bilimsel deneyler için laboratuvar, ayrıca güneş panelleri ve mini rover araçları bulunuyor.

Katılımcılar burada tarım denemeleri yapıyor, Starlink üzerinden veri iletimi sağlıyor ve astronot kıyafetlerini andıran EVA giysileriyle yürüyüşler gerçekleştiriyor.

İNSANLAR MARS’A NE ZAMAN GİDECEK?

İnsanlığın şu anda, Ay görevlerine kıyasla çok daha elverişli bir konumda olduğunu vurgulayan Laude, “Bence 10 yıl içinde bu gerçekleşebilir. 2030-2035 arası, belki de 2020’lerin sonunda ilk insanlar Mars’a gidebilir” dedi.

Ancak Laude, ilk görevlerin robotlarla yapılmasının daha gerçekçi olduğunu belirtti. SpaceX’in Starship denemelerindeki patlamalara atıfta bulunarak, “Açıkçası yeterince mühendislik çalışması yapmadan fırlatma yapıyorlar. NASA’dan çok daha fazla deneme-yanılma yöntemine başvuruyorlar” diye konuştu.

NASA bütçesindeki kesintiler nedeniyle önümüzdeki beş yıl içinde Mars yolculuğunun tek şansının Elon Musk’ın şirketi olabileceğini söyleyen Laude, Mars Society’nin bu kesintilere karşı çıktığını hatırlattı.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Bilim insanları şimdiye kadarki en sentetik canlıyı oluşturdu

Yayımlandı

üzerinde

insanları, dünyadaki herhangi bir canlıdan çok daha sadeleştirilmiş ve değiştirilmiş genetik koda sahip yeni bir üretti.

Syn57 adı verilen sentetik “Escherichia coli” bakterisi türü, yaşamın temel dilini oluşturan 64 kodondan yalnızca 57’sini kullanarak vücudunu inşa edecek şekilde tasarlandı. Bu, bugüne kadar elde edilen en “küçültülmüş” genetik planlama olarak kayda geçti.

Kodon, DNA veya RNA’daki 3 nükleotidlik (üç harflik) birimlere verilen isim. DNA ve RNA’nın alfabesi 4 harften (nükleotid) oluşuyor: A, T, G, C. Bu harfler üçlü gruplar halinde dizilir. Her üçlü, yani kodon, bir anlam taşıyor.

Yaşamın tarifi, üç nükleotidden oluşan 64 farklı kodona dayanıyor. Hücreler, bu üç harfli kodonları okuyarak hangi amino asidin üretileceğini ve protein zincirine hangi sırayla ekleneceğini belirliyor.

Ancak doğadaki sistemde gereksiz tekrarlar bulunuyor; canlılar 20 amino asit ile hayatta kalabiliyor, dolayısıyla birçok kodon aynı işlevi taşıyor.

SIFIRDAN TASARLANDI

İngiltere’deki Medical Research Council Molecular Biology Laboratuvarı araştırmacıları, bu tekrarları ortadan kaldırmak için bakterinin tüm genomunu sıfırdan tasarladı. Bazı işlemler için genetik kodda 101 binden fazla değişiklik yapıldı.

parçalar bilgisayarda tasarlandıktan sonra küçük bölümler halinde bakterilere aktarıldı ve test edildi. Ardından bu parçalar birleştirilerek tamamen sentetik ve çalışır halde bir bakteri elde edildi.

Çalışmanın başyazarlarından sentetik biyolog Wesley Robertson, sürecin zorluklarına dikkat çekerek, “Bazen gerçekten çıkmaz yolda mıyız, yoksa bunu tamamlayabilir miyiz diye düşündük” dedi.

YENİ UFUKLAR

Syn57, genetik kodun ciddi ölçüde sıkıştırılmış haliyle yaşamın sürdürülebileceğini gösteriyor. Ayrıca boşta kalan kodonlar, farklı roller üstlenmek üzere yeniden tanımlanabilir. Araştırmacılar, bunun yeni sentetik polimerler ve makrosikller geliştirme imkanı sunduğunu belirtiyor.

Bir diğer önemli nokta ise, Syn57’nin sıra dışı genetik kodunun virüsler tarafından okunamaması. Bu özellik, bakterilerin endüstriyel ölçekte protein üretiminde virüs kaynaklı kayıpları azaltabilir.

Ayrıca genetik olarak değiştirilmiş bu bakterilerin doğal çevreye karışması durumunda üreyememesi, biyogüvenlik açısından avantaj sağlayabilir.

Çalışmanın sonuçları Science dergisinde yayımlandı.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Harvardlı gökbilimci: Uzaylılar şu anda insan zekasını ölçüyor

Yayımlandı

üzerinde

Harvard Üniversitesi’nden astronom Avi Loeb’e göre,Güneş Sistemi’ne giren üçüncü yıldızlararası cisim, aslında uzaylılar tarafından insan zekasını ölçmek için gönderilmiş olabilir.

NASA ve çoğu gökbilimci 3I/ATLAS adı verilen bu cismin bir kuyruklu yıldız olduğunu savunsa da Loeb farklı düşünüyor.

Daha önce de 2017’de keşfedilen ‘Oumuamua adlı ilk yıldızlararası nesnenin aslında bir uzaylı aracı olduğunu öne sürmesiyle tanınan Loeb, yeni blog yazısında 3I/ATLAS’ın da doğal bir gök cismi olmayabileceği iddiasını yineledi.

Loeb, “Her yıldızlararası yolcu bilir ki, gezegen sistemlerinde bolca buzlu kaya vardır. Bu yüzden Dünya’daki akıllı canlıların da bu cisimlere aşina olması gerekir. Ama işte tam da bu noktada yanılıyor olabiliriz” diye yazdı.

Loeb’in iddiasına göre bu gizemli gök cismi, insanın gelişmişlik düzeyini ve zekasını gizlice ölçüyor.

“SAÇMALIK” MI, TEHLİKE Mİ?

Oxford Üniversitesi’nden kuyruklu yıldız uzmanı Chris Lintott İSE Loeb’in teorisini “saçmalık” olarak nitelendirirken, Loeb bu tepkilerin uzaylıların gözünde insanlığın testi geçemediği anlamına gelebileceğini savundu.,

Loeb, Hubble Uzay Teleskobu’nun yeni görüntülerine dikkat çekti. Görüntülerde cismin önünde bir “parıltı” var ancak tipik kuyruklu yıldızlarda olduğu gibi arkasında belirgin bir kuyruk bulunmuyor. Ayrıca yapılan spektroskopik ölçümler de parıltının etrafında gaz olmadığını gösteriyor. Bu da kuyruklu yıldız tezini zayıflatıyor.

Loeb’e göre en güçlü alternatif açıklama, 3I/ATLAS’ın “iç Güneş Sistemi’ni hedefleyen teknolojik bir nesne” olması. Hatta Mars, Venüs ve Jüpiter’in gökyüzünde kavuşacağı dönemi özellikle hedeflemiş olabilirler.

“MAHALLEMİZE HOŞGELDİNİZ”

Loeb, bu teoriyi test etmek için daha da ilginç bir öneride bulundu: 3I/ATLAS’a Mors alfabesiyle bir mesaj göndermek. Planladığı mesaj ise oldukça barışçıl:

“Merhaba, mahallemize hoşgeldiniz. Barış!”

Her ne kadar Loeb’in iddiaları bilim çevrelerinde kuşkuyla karşılanıyor olsa da, onun bakışı gök cisimlerine farklı bir perspektif katıyor. Loeb, 3I/ATLAS’ı “yıldızlararası ölçekte kör bir randevu” olarak nitelendiriyor ve şunları ekliyor:

“Bir iyimser olarak olaya pozitif yaklaşmayı tercih ediyorum. Uzaylı zeka ile ilk selamlaşmadan sonra atacağımız adımlar, toplayacağımız verilere bağlı olacak.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar