Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Magazin

13 binden fazla kültürel miras Türkiye’ye döndü

Yayımlandı

üzerinde

13 binden fazla kültürel miras anavatanına döndü

Kültür ve Turizm Bakanlığınca yürütülen yoğun girişimler sonucu, yasa dışı yollarla yurt dışına kaçırılan 13 bin 283 eser, 2002-2025 yılları arasında yurda kazandırıldı.

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı, ilgili bakanlıklar ve kurumların koordineli çalışmalarıyla, yıllar önce yasa dışı yollarla yurt dışına kaçırılan eserler ana vatanına geri döndürülüyor.
AA muhabirinin Bakanlık yetkililerinden aldığı bilgiye göre, 2002-2025 yılları arasında 13 bin 283 kültür varlığının Türkiye’ye iadesi sağlandı. Bu eserlerden 1149’u geçen yıl, 15’i bu yıl ana vatanına geri döndü. 2018-2025 yıllarında ise toplam 8 bin 968 eser ülkeye kazandırılmış oldu.
Yurt dışından getirilen eserler arasında, İskoçya’dan iadesi sağlanan Altın Taç da yer alıyor. MÖ 4. yüzyıla tarihlenen ve Karya bölgesine ait olduğu düşünülen eserin, 2013’te açılan mülkiyet tespiti davasında Türkiye kökenli olduğuna dair bilimsel ve yasal deliller sayesinde Anadolu’ya ait olduğu ispatlandı. Mahkeme, 5 Aralık 2017’de eserin mülkiyetini Türkiye’ye verdi. Altın Taç, 18 Ocak 2018’te Türkiye’ye iade edildi.
ABD’den iadesi sağlanan Bowling Green Devlet Üniversitesinde bulunan mozaikler de son yıllarda getirilen eserler arasında bulunuyor. 2012’de Bowling Green Üniversitesinde bulunan ve Zeugma kökenli olduğu tespit edilen 12 parça mozaiğin 26 Kasım 2018’de Türkiye’ye iadesi sağlandı.
Gaziantep’in sembolü haline gelmiş Çingene Kız mozaik panosunu oluşturan bu mozaikler, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergileniyor.
Lidyalılara ait olan ve MS 215-216 yıllarına tarihlenen Lidya Yazıtı, 23 Eylül 2020’de İtalya’dan Türkiye’ye iadesi sağlanarak Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmeye başlandı.
Manisa’daki Apollon Aksyros Tapınağı’na ait bu yazıtın, pagan inançlarının dönemin toplumu üzerindeki etkisini göstermesi bakımından büyük kültürel ve tarihi öneme sahip olduğu biliniyor.
ABD’den iadesi sağlanan adak heykeli: Kybele
Anadolu’da bereket ve bolluğun sembolü ve koruyucusu olarak kabul edilen Roma dönemine ait Kybele Heykeli, 12 Aralık 2020’de ABD’den Türkiye’ye iade edildi. “Ana tanrıça” Kybele İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde düzenlenen törenle tanıtıldı ve ardından Afyonkarahisar Müzesinde sergilenmeye başlandı.
İngiltere’deki Gilbert Sanat Vakfı Koleksiyonundan iadesi sağlanan “Gaga Ağızlı Testi” de ülkeye kazandırılan eserler arasında bulunuyor.
26 Ekim 2022’de Türkiye’ye iadesi sağlanan 4 bin 250 yıllık altın testi, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergileniyor.
Sanat tarihçileri Hattiler’e ait bu kıymetli eserin, erken dönem Anadolu metal işçiliğinin seçkin bir örneği olduğunu belirtiyor.
Sırbistan-Hırvatistan sınırında 7 Nisan 2019’da ele geçirilen ve Anadolu kökenli olduğu tespit edilen çok sayıda sikke, mühür ve arkeolojik eser, Hırvat yetkililerle yürütülen işbirliği sonucu 1 Aralık 2021’de Türkiye’ye iade edildi ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde muhafaza altına alındı.
Cumhuriyet tarihinin “suçtan elde edilen gelire yönelik ilk tarihi eser kaçakçılığı operasyonu” olan bu eserlerin iade süreci, Adana merkezli “Anadolu Operasyonu”nun uluslararası ayağını oluşturdu.
Karaman’ın Ambar köyündeki Sidamara Antik Kenti’nde 140 yıl önce keşfedilen Sidamara Lahdi’nin eksik parçası olan Eros Başı, 10 Haziran 2023’te Türkiye’ye iade edildi.
Victoria-Albert Müzesi ile yapılan işbirliğiyle Türkiye’ye getirilen parça, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Sidamara Lahdi’ne yerleştirildi. Roma dönemine MS 250’li yıllara tarihlenen lahit, ait olduğu özgün haliyle yeniden bir araya getirilerek ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.
HOLLANDA’DAN YURDA DÖNEN ŞİLE BOZGOCA CAMİ KİTABESİ
Bozgoca Camisi Kitabesi, 2021’de Hollanda’daki bir müzayedede satışa sunulmak üzereyken tespit edildi Osmanlı dönemine tarihli bir taşınmaza ait bu kitabenin, 30 Eylül 2022’de ülkeye iadesi sağlandı. Kitabe, İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde sergilenmeye başlandı.
MS 2. yüzyıla tarihlenen ve “kocasını seven eş, Satornila, elveda!” yazıtlı stelinin, 28 Nisan 2023’te İtalya’dan Türkiye’ye iadesi sağlandı. Zeugma kökenli, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’ne yerleştirilen bu eser, dönemin yerleşik toplumları ve soy çalışmaları açısından önemli bir bilimsel kaynak olarak gösteriliyor.
8 Aralık 2021 tarihinde Londra’daki bir müzayede evinde satışa çıkarılan mermer Kore Torsosu’nun, Anadolu kökenli olduğu tespit edildi. Eserin, yapılan girişimler sonucu 26 Ocak 2024’te Türkiye’ye iadesi sağlandı.
MÖ 6. yüzyıla tarihlenen, başsız ve silindirik kaideli bir genç kadın heykeli olan Kore Torsosu’nun dini bağlamda adak olarak sunulmuş olabileceği değerlendiriliyor.
Burdur’daki Boubon Antik Kenti’nden yasa dışı yollarla çıkarılarak Cleveland Sanat Müzesi’nde tespit edilen Roma İmparatoru Marcus Aurelius’a ait bronz heykelinin, 10 Şubat 2025’te iadesi sağlandı.
Tarihi öneme sahip eser, Boubon Antik Kenti’ndeki Sebasteion yapısında yer alan onurlandırılmış imparator heykelleri arasında yer alıyor.
İNGİLTERE’DEN GÖNÜLLÜ İADE ALINAN BRONZ İMPARATOR HEYKELİ
Boubon Antik Kenti kökenli bronz imparator heykeli, 2011’de bir müzayede evinde satışa sunuldu. Eseri satın alan kişi, gönüllü olarak geçen yıl Türkiye’ye iade etti. MS 2. yüzyıl sonu ile 3. yüzyıl başına tarihlenen heykel, 2 Şubat 2024’te Antalya Müzesi’nde sergilenmeye başlandı.
Osmanlı dönemi hattatlarından Mustafa Dede tarafından istinsah edilen ve Sultan II. Abdülhamid’in koleksiyonuna ait olduğu belirlenen Kuran-ı Kerim, 2017’de İngiltere’de satışa çıkarıldı ancak yürütülen hukuki ve diplomatik süreç sonucu ülkeye iadesi sağlandı.
Nesih hat ile 13 satır halinde yazılmış olan bu değerli mushaf, geçen yıl nisan ayında İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde koruma altına alındı.
Hellenistik döneme ait mermer heykel başı, eserin sahibi kişinin vefatının ardından varisleri tarafından Anadolu kökenli olduğu gerekçesiyle 2 Mayıs 2024’te gönüllü olarak Türkiye’ye iade edildi.
Anadolu kökenli olduğu uzmanlarca tespit edilen ve Büyük İskender’e ait olduğu belirlenen heykel başı, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde muhafaza altına alındı.
BRONZ KLİNE ABD’DEN GELDİ
1979’da Manisa’daki Alahıdır Tümülüsü’nde yapılan kaçak kazılar sonucu yurt dışına çıkarıldığı tespit edilen Lidya dönemine ait bronz Kline, geçen yıl ABD’deki Jean Paul Getty Müzesi’nden iade edildi.
MÖ 530 yılına tarihlenen eser, formu ve süslemeleriyle dikkat çeken özgün bir mezar mobilyası olarak biliniyor. 1960’lı yıllarda Boubon Antik Kenti’nde gerçekleştirilen kaçak kazı sonucu yurt dışına çıkarılan eserler ile farklı dönemlere ait sikkeler, hançerler ve bir mücevher parçası da12 Eylül 2024’te New York Türk Evi’nde düzenlenen törenle ana vatanına iade edildi.
Bu eserlerin iadesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ABD Manhattan Bölge Savcılığı ve İç Güvenlik Soruşturmaları Birimi (HSI) arasında son yıllarda yürütülen ortak çalışmalar kapsamında önem arz ediyor.
ABD’deki Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nde tespit edilen ve Manisa’daki Bintepeler Nekropol Alanı kökenli olduğu belirlenen kolye, geçen yıl yurda getirildi.
Arkaik Dönem Lidya sanatının önemli bir örneği olan eser, MÖ 6-5. yüzyıllara tarihleniyor.
1960’lı yıllarda Boubon Antik Kenti’nden kaçırılan eserler arasında yer alan ve Ny Carlsberg Glyptotek Müzesi koleksiyonunda tespit edilen Septimius Severus heykel başı ile yine aynı koleksiyonda bulunan Pisidia bölgesine ait pişmiş toprak levhalar, geçen yıl ülkeye getirildi. Söz konusu eserler, Antalya Müzesi’nde muhafaza altına alındı.
İsviçre’nin Cenevre kentinde gerçekleştirilen soruşturmalar kapsamında ele geçirilen kandil, altın madalyon ve Bizans dönemine ait sikkelerin geçen yıl ülkeye iadesi sağlandı. Eserlerin, erken dönem Hristiyanlık tarihi açısından bilimsel öneme sahip olduğu kaydediliyor.
2022’de İsviçre ile imzalanan ikili anlaşma Türkiye’den yasa dışı olarak çıkarılan arkeolojik eserlerin İsviçre’ye girmesini engelleyerek, kültür varlıklarının korunmasını ve Türkiye’ye iadesini kolaylaştıran önemli bir adım oldu.
YUNANİSTAN’DAN İADESİ SAĞLANAN SİKKELER
2019’da Yunanistan Kipi Sınır Kapısı’nda ele geçirilen ve çoğunluğu Anadolu kökenli olan 1055 sikke, 19 Aralık 2024’te ana vatanına döndü.
Sikkelerin büyük çoğunluğunu, MÖ 5. yüzyıla tarihlendirilen ve tedavül alanı tüm Akdeniz coğrafyasını kapsayan, özellikle Anadolu’da sıkça kullanılan sikkeler oluşturuyor. Bu sikkelerin, bilimsel olarak Anadolu kıyılarının Akdeniz ticaretindeki yeri ve önemi ile Anadolu’nun bölgede önemli bir durak noktası olduğunu vurgulaması bakımından önemli olduğu biliniyor.
Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Magazin

Ece Bağcı, Sahipsizler setini özledi: Hazal Subaşı kayıtsız kalamadı

Yayımlandı

üzerinde

Sahipsizler yıldızı Ece Bağcı'dan set pozu: Özledim

Sahipsizler dizisinin yıldızlarından Ece Bağcı, şimdilerde tatilin tadını çıkarıyor. Ünlü isim, son paylaşımında seti özlediğini dile getirdi.

Star TV’nin sevilen dizisi Sahipsizler’de Fidan karakterine hayat veren Ece Bağcı, sezon finali sonrası yorgunluk atıyor.
Bol bol dinlenen ünlü oyuncu, son paylaşımıyla adından söz ettirdi.
Sahipsizler setini özlediğini gözler önüne seren Ece Bağcı, rol arkadaşları Doğa Bayram ve Hazal Subaşı ile bir fotoğrafını paylaştı.
Genç oyuncu, sette çekilen fotoğraflara “Özledim” notunu düştü.
Rol arkadaşının paylaşımına kayıtsız kalamayan Hazal Subaşı da aynı kareyi “Çiçeklerim” diyerek paylaştı.
Okumaya Devam Et

Magazin

Nebahat Çehre, Filiz Akın’ı andı: Gözlerim yaşlar içinde kaldı

Yayımlandı

üzerinde

Nebahat Çehre, Filiz Akın'ı unutmadı

Uzun süredir ekranlardan uzak olan Nebahat Çehre, birkaç ay önce hayatını kaybeden yakın dostu Filiz Akın’ı duygusal bir paylaşımla andı.

Yeşilçam’ın usta oyuncusu Filiz Akın, 21 Mart 2025 tarihinde hayatını kaybetti. Uzun süredir sağlık sorunlarıyla mücadele eden Akın’ın vefatı tüm Türkiye’yi yasa boğdu.

82 yaşında hayatını kaybeden Filiz Akın’ın aynı gün Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verildiği açıklandı.

Aşk-ı Memnu’daki Firdevs Yöreoğlu karakteriyle hafızalara kazınan ve uzun süredir herhangi bir projede rol almayan Nebahat Çehre, birkaç ay önce vefat eden Filiz Akın’ı duygusal bir paylaşımla andı.

“SENİ ÇOK ÖZLÜYORUZ”

82 yaşındaki usta oyuncu, paylaşımında ”Canım Filiz, Instagram önüme çıkardı yorumunu, gözlerim yaşlar içinde kaldı. Seni tanımış olmak, seninle arkadaş olmak, seninle dost olmak ne büyük mutluluktu. Yerin hiç dolmayacak. Yattığın yer ışıkla dolsun. Seni çok özlüyoruz” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

Magazin

Selçuk Alagöz kimdir, kaç yaşındaydı? (Selçuk Alagöz’ün hayat hikayesi)

Yayımlandı

üzerinde

Selçuk Alagöz kimdir, neden öldü? (Selçuk Alagöz'ün hayat hikayesi)

Bir süredir sağlık sorunlarıyla mücadele eden Selçuk Alagöz’ün yoğun bakıma kaldırıldığı öğrenilmişti. 81 yaşındaki ünlü sanatçının 8 dakika duran kalbi yeniden çalıştırılmıştı. Ancak Alagöz’ün kızı babasının vefat ettiğini duyurdu. Peki, Selçuk Alagöz kimdir, kaç yaşındaydı?

Türk pop-rock şarkıcısı, besteci, söz yazarı ve aranjör Selçuk Alagöz, 5 Ağustos 1944 tarihinde dünyaya geldi. Alman Lisesinin ardından İstanbul Üniversitesinde ekonomi bölümünde okudu ve sonrasında turizm işletme master’ını bitirdi. 1964 yılında Hürriyet gazetesinin düzenlediği “Altın Mikrofon” yarışması ile ismini duyurdu. Kendi adını taşıyan orkestrası ve orkestranın solisti olan kız kardeşi Rana Alagöz ile birlikte müzik çalışmalarını sürdürdü. Alagöz kardeşler 1967 yılında yapılan Altın Mikrofon’a aralarında Cahit Berkay ve Engin Yörükoğlu’nun da bulunduğu bir orkestra ile katılmışlardır. 1970 yılında kardeşleri Rana ve Ali Alagöz ile beraber Atina’da düzenlenen 3. Appollonia Uluslararası Müzik Festivali’nde Türkiye’yi temsil etmiştir. 23 adet 45’lik, 7 albüm (2 adet yurt dışında yayınlamıştır) ve 6 toplama albüme eser vermiştir. Kardeşi Rana Alagöz ile beraber 4 adet Altın Plak sahibidir. Belleklerde kalan çalışmaları arasında Kemerin Naftaları, Kaleden İndir Beni, Bahçelere Geldi Bahar, Edremit Van’a Bakar, Malabadi Köprüsü ve “Deliyim Seviyorum” sayılabilir. 1979 yılından itibaren kardeşleri Rana Alagöz, Ali Alagöz ve sonradan gruba dâhil olan Nilüfer Alagöz ile beraber turistik show’lar düzenlemekte olup 80 dilde şarkı söyleyerek tarihe geçmiş bir Türk müzisyendir. Müzik kariyeri yanı sıra vakıf ve dernek çalışmalarında faaliyetler göstermiştir. Türk Kalp Vakfı İcra Kurulunda görev almıştır. POPSAV başkanlığı yanı sıra Müzik Yorumcuları Derneği (MÜYORBİR) kurucu başkanlığını yıllarca başarı ile yürütmüştür. Ayrıca, Sigarayla Savaşanlar Derneğini kurmuş ve aktif pasif sigaranın tüm zararlarını tüm topluma anlatarak bu konuda bir öncü olmuştur. Müzik hayatı boyunca almış olduğu sayısız ödüle eklediği 2010 Altın Kelebek Özel Ödülü ile, müzik kariyerini taçlandırdı. 4 Ağustos 2010 tarihinde, henüz küçük bir çocukken karar verdiği “İki Kez Yaşadım” (Dharma Yayıncılık) adlı kitabını, yıllardır kendisini ve kardeşlerini severek dinleyenlere kazandırmıştır.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar