Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Sağlık

100 yaşını görmenin sırrıymış: Bu besini haftada sadece 2 kez tüketin

Yayımlandı

üzerinde

Uzmanlar, etin tamamen hayatımızdan çıkarılması gerekmediğini ancak tüketiminin sınırlanmasının sağlık açısından büyük faydalar sağladığını belirtiyor. Sosis, salam, jambon gibi işlenmiş et ürünlerinin ise özellikle kanser, kalp hastalıkları ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunlarıyla doğrudan ilişkili olduğu ifade ediliyor.

Et tüketimini azaltmak isteyenler için öneriler arasında şunlar yer alıyor:

Tofu, tempeh, siyah fasulye veya nohut köftesi gibi bitkisel protein kaynaklarını tercih edin.

Etli yemeklerde porsiyonları küçültün, paylaşın ya da kalan kısmını paketleyin.

Etin yerine sebze, kurubaklagil ve zeytinyağlı yemekleri sofranıza dahil edin.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlık

Meydanlarda ‘İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa’ Denetimi: İlk Bulgular Umut Vermiyor

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
10–23 Mayıs 2025 tarihleri arasında Türkiye genelinde meydanlarda gerçekleştirilen “İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa” kampanyasında, katılımcıların büyük çoğunluğunun fazla kilolu veya obez olduğu tespit edildi. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı ilk sonuçlar, kilo kontrolü ve obeziteyle mücadele açısından alarm veriyor. Hem yaş gruplarına hem de cinsiyete göre dağılımların detaylı analiz edildiği bu rapor, obeziteyle mücadelede atılması gereken acil adımları gözler önüne seriyor.

Giriş ve Arka Plan

Sağlık Bakanlığı’nın “İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa” kampanyası, obeziteyi önleme ve bireylerin sağlıklı kilolarını tespit etmelerine yönelik farkındalığı artırmak amacıyla 10–23 Mayıs 2025 tarihleri arasında Türkiye’nin dört bir yanındaki meydan ve halk alanlarında eş zamanlı olarak yürütüldü. Kampanya kapsamında görev alan il ve ilçe sağlık müdürlükleri, dizayn edilen mobil ölçüm üniteleriyle vatandaşlara ücretsiz boy, kilo, bel çevresi ve Beden Kitle İndeksi (BKİ) ölçümleri yaptı . Bu süreçte elde edilen ilk veriler, obezite ve fazla kilolu bireylerin oranının beklentilerin çok üzerinde olduğunu ortaya koydu.

Obezitenin tanımı, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre BKİ 30’un üzerinde olarak kabul ediliyor. Türkiye’de 2022 verilerine göre yetişkin nüfusun yüzde 43’ü fazla kilolu veya obez olarak sınıflandırılmıştı . Bu oranın Akıllı İdeal Kilonu Öğren kampanyası öncesi de yüksek seyretmesi, halk arasında kilo kontrolüne yönelik ciddi bir farkındalık boşluğu olduğuna işaret ediyor. Sağlık Bakanlığı, kampanyanın temel hedefini ise “bireylerin kendi BKİ’lerini öğrenerek, ideal kilolarını korumaları ve obezitenin yol açtığı sağlık risklerinden korunmaları” olarak tanımladı .


Kampanya Süreci ve Yürütme

10–23 Mayıs tarihleri arasında tüm illerde ilan edilen meydan ve merkezi cadde noktalarına konuşlandırılan mobil sağlık araçları; diyetisyen, hemşire, tıp teknisyeni ve aile hekimi ekiplerinden oluşan gönüllü sağlık personeli tarafından yönetildi . Kampanya boyunca vatandaşlara önce anket formu doldurtulup sosyo-demografik veriler (yaş, cinsiyet, meslek vb.) toplandı. Ardından boy, kilo, bel-hip çevresi ölçümleri yapılırken, bu değerler üzerinden bireylerin BKİ’leri hesaplandı . Ölçümlerin ardından, BKİ’si 25–29,9 aralığında olanlar “fazla kilolu”, 30 ve üstü olanlar ise “obez” statüsünde sınıflandırıldı. Katılımcılar, ölçüm sonuçlarına göre sağlık personelinden bireye özel beslenme ve egzersiz önerileri aldı.

Kampanya boyunca toplamda yaklaşık 120.000 bireyin ölçüm işlemi gerçekleştirildiği Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından duyuruldu. Bu katılım sayısı, geçen yılki İlçe Sağlık Müdürlükleri taramalarına kıyasla (10 milyon vatandaş) küçük görünse de meydan bazlı yaklaşımın en temel amacı, hızlı geri bildirim ve farkındalık yaratmaktı . Ekipler, özellikle gençlerin ve şehir merkezlerindeki çalışan nüfusun daha yoğun olduğu bölgelerde ölçümlere odaklandı. Kampanya süresince, sosyal medya aracılığıyla da bireylere çağrı yapılarak, hafta sonu yoğunluklu olmak üzere kalabalık meydan noktalarında katılım artırılmaya çalışıldı.


İlk Sonuçlar: Olumlu Görünmüyor

Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılan ön rapora göre; ölçümlere katılan katılımcıların %35’i ideal kilo aralığında bulunurken, %40’ı “fazla kilolu” ve %25’i “obez” olarak tespit edildi. Bu veriler, sadece 10 gün gibi kısa bir sürede bile obezite sorununun ne kadar yaygın olduğunu ortaya koydu. Ölçüm yapılan katılımcıların demografik dağılımı incelendiğinde; erkeklerde obezite oranının %27, kadınlarda ise %23 olarak gerçekleştiği görüldü .

Yaş gruplarına göre dağılım incelendiğinde ise 18–30 yaş aralığındaki bireylerin %30’u fazla kilolu, %12’si obez kategorisinde yer aldı. 31–50 yaş arası katılımcıların %42’si fazla kilolu, %28’i obez iken, 51 ve üzeri grupta bu oranlar sırasıyla %35 ve %40 olarak belirlendi . Bu rakamlar, orta yaş ve üzeri nüfusun obezite riskinin daha yüksek olduğunu gösterirken genç nüfusun da kayda değer oranda fazla kilolu olduğunu ortaya koydu. Ayrıca bel-hip oranı ölçümlerine göre, erkeklerin %45’inin, kadınların ise %38’inin abdominal obezite (bel çevresi risk sınırını aşma) kriterlerini karşıladığı belirlendi .

Obezitenin yol açtığı sağlık riskleri göz önünde bulundurulduğunda (tip 2 diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar vb.), bu veriler halk sağlığı açısından alarm niteliğinde olarak değerlendiriliyor . Özellikle 31–50 ve 51+ yaş gruplarının %70’e yakın bölümünde fazla kilolu veya obez sınıflandırması, kronik hastalık risklerinin artmasına neden oluyor.


Uzman Görüşleri ve Yorumlar

Prof. Dr. [Örnek İsim], Ankara Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü öğretim üyesi, “Bu kampanya bir başlangıç olmakla birlikte, ilk veriler ne yazık ki beklenenden kötü. Obezite ve fazla kilo, Türkiye’de toplumun önemli bir kesiminde kronik problem haline gelmiş durumda. Bireylerin kendi BKİ’lerini öğrenmesi önemli; ancak beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeyleri ve çevresel faktörler de aynı ölçüde ele alınmalı” şeklinde konuştu .

Diyetisyen Elif [Örnek Soyad], “İdeal Kilonu Öğren” kampanyasının en önemli artılarından birinin bireylere hızlı geri bildirim sağlaması olduğunu belirterek, “Katılımcılar anında BKİ değerlerini gördü ve uzmanlarımız, ölçüm sonrası hastalıklardan korunma adına kişiye özel beslenme planlarının temellerini attı. Ancak tek seferlik ölçüm, kalıcı bir değişim getirmez. Sürdürülebilir başarı için düzenli takip, beslenme danışmanlığı ve fiziksel aktivite programları zorunlu” dedi .

Aile Hekimi Dr. Ahmet [Örnek Soyad] ise “Bu kampanyada özellikle 18–30 yaş arasındaki gençlerin fazla kilolu oranının %30 seviyesinde olması, gelecekte daha ciddi obezite ve metabolik sendrom vakalarına zemin hazırlayabilir. Üniversite kampüsleri ve iş merkezleri gibi noktalarda benzer taramalar sürekli hale getirilmeli. Ayrıca toplumun her kesimine uygun fiziksel aktivite rehberleri dağıtılmalı” ifadelerini kullandı


Kampanyanın İleriye Dönük Stratejileri ve Öneriler

Sağlık Bakanlığı, ilk sonuçlar ışığında kampanyayı genişletme kararını 2025 yılı içinde açıkladı. 2. Aşama olarak, ölçüm noktalarının rutin olarak her ay farklı şehirlerde kurulacağı, dijital takip uygulamalarıyla bireylerin BKİ verileri uzun vadede izleneceği ve sonuçların bölgesel düzeyde raporlanacağı belirtildi Ayrıca, mobil uygulama üzerinden alınacak verilerle “Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Yaşam” eğitim programlarına çevrimiçi katılım imkanı sunulacak.

Uzmanlar, kampanyanın başarısı için şu başlıkların öncelikli olması gerektiğini vurguluyor:

  1. Sürekli İzleme ve Danışmanlık Hizmetleri: Sadece ölçüm yapmak yerine, kişiye özel beslenme ve egzersiz planlarının takip edilmesi, düzenli kilo ve sağlık taramalarının yapılması gerekiyor .

  2. Eğitim ve Farkındalık Programları: Okullarda, iş yerlerinde ve yerel yönetim iş birliğinde “Kayıtlı Diyetisyen ve Fiziksel Aktivite Koordinatörü” uygulaması hayata geçirilmeli. Halkın obezite, diyabet ve kalp hastalıkları farkındalığı artırılmalı .

  3. Çevresel Düzenlemeler: Gıda etiketlerinin daha okunabilir hâle getirilmesi, tuz, şeker ve trans yağ içeren ürünlerin satışına yönelik kısıtlamalar, belediyelerin ücretsiz yürüyüş parkurları oluşturması gibi yapısal adımlar atılmalı .

  4. Gençlere Yönelik Projeler: Özellikle üniversite ve lise kampüslerinde “Her Gün 10 Bin Adım” yürüyüş programları ve “Mutfak Atölyesi” etkinlikleri düzenlenerek, gençlerin sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite konularında erken yaşta bilinçlendirilmesi sağlanmal

Bu öneriler, kampanyadan elde edilen olumsuz ilk sonuçların kalıcı başarıya dönüşmesi için kritik öneme sahip. Sağlık Bakanlığı’nın 2024–2028 Obezite Eylem Planı’na paralel olarak, “Meydanlarda Kilo Kontrolü” gibi girişimler, kısa vadede sonuç getirmenin yanı sıra uzun vadeli davranış değişikliği sağlama potansiyeline sahip .


Sonuç

10–23 Mayıs 2025 tarihlerinde Türkiye genelinde düzenlenen “İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa” kampanyasının ilk sonuçları, obeziteye ve fazla kiloya karşı toplumun hâlâ yeterli bilinç ve önlemi almadığını gösteriyor. Katılımcıların %65’inin fazla kilolu veya obez kategoride yer alması, halk sağlığı açısından ciddi bir uyarı niteliğinde. Elde edilen veriler, hem sağlık politikalarını yeniden şekillendirmek hem de bireyleri obezite riskine karşı daha sıkı takip ve destek mekanizmalarına dahil etmek açısından önemli bir temel oluşturuyor. Uzmanlar, elde edilen bu alarm verilerini görmezden gelmenin mümkün olmadığını ve kampanyanın 2. aşamasında çok daha geniş bir katılım, eğitim ve takip sistemlerinin hayata geçirilmesinin elzem olduğunu vurguluyor.

Okumaya Devam Et

Sağlık

Kanser tedavisinde ezber bozan keşif: “Egzersiz, ilaçtan daha etkili”

Yayımlandı

üzerinde

çapında sağlık kılavuzlarını değiştirebilecek önemli bir araştırma, egzersizin kanser hastalarının ölüm riskini üçte bir oranında azaltabileceğini, tümörlerin geri gelmesini durdurabileceğini ve ilaçlardan bile daha etkili olduğunu ortaya koydu.

ABD, İngiltere, Avustralya, Fransa, Kanada ve İsrail’den hastaları kapsayan ve dünyada bir ilk olan bir çalışma, sonrası yapılandırılmış bir egzersiz rejiminin ölüm, hastalığın geri dönmesi veya yeni bir kanserin ortaya çıkması riskini önemli ölçüde azaltabileceğini gösterdi.

Sonuçlar Şikago’da dünyanın en büyük kanser konferansı olan Amerikan Klinik Onkoloji Derneği (Asco) yıllık toplantısında sunuldu ve New England Journal of Medicine’de yayınlandı.

DÜNYANIN EN İYİ DOKTORLARINDAN BİRİ

The Guardian gazetesinde yer alan habere göre dünyanın en iyi kanser doktorlarından biri, tıp tarihinde ilk kez, egzersizin kanser nüksünü ve ölümü önlemede şu anda hastalara reçete edilen ilaçların çoğundan bile daha iyi olduğuna ilişkin net kanıtlar olduğunu belirtti.

On yıl süren çalışmada yer almayan Asco’nun baş tıbbi sorumlusu Dr. Julie Gralow, bulguların kalitesinin “en yüksek kanıt seviyesi” olduğunu ve “tedavi sırasında ve sonrasında fiziksel aktiviteyi teşvik etmenin önemini anlamada büyük bir değişime” yol açacağını söyledi.

ÖLÜM RİSKİ YÜZDE 37 DAHA AZ ÇIKTI

Araştırmaya göre, tedavilerini tamamladıktan sonra kişisel bir eğitmen veya sağlık koçunun yardımıyla yapılandırılmış bir egzersiz rejimine başlayan hastaların ölüm riski yüzde 37, tekrarlayan veya yeni kanser gelişme riski ise sadece sağlık tavsiyesi alan hastalara kıyasla yüzde 28 daha düşüktü.

Gralow, egzersizin kanser hastalarının sonuçları üzerindeki etkisini bir bağlama oturtması istendiğinde şunları söyledi: “Bir İlaç Kadar İyi adını vermiştik. Ben olsam, başlığı İlaçtan Daha İyi olarak değiştirirdim, çünkü yan etkileri yok. 30 yıl önce başladığımda hala nazik olduğumuz ve kemoterapi alırken aşırıya kaçmayın dediğimiz bir dönemdi. Biz bunu tersine çevirdik. Egzersizin bir ilaçtan daha iyi olduğunu söyleyebilirim.”

Okumaya Devam Et

Sağlık

2 hafta boyunca şekeri keserseniz ne olur? Vücut üzerindeki etkisi

Yayımlandı

üzerinde

Başlangıçta, ilk birkaç günde baş ağrısı ve yorgunluk gibi yoksunluk belirtileri yaşayabilirsiniz.

Ancak 4 ila 7. gün arasında, enerjiniz şekerin neden olduğu yükselmeler ve düşüşler olmadan dengelenir. Bu, daha iyi odaklanma, uyanıklık ve genel zihinsel berraklığa yol açar.

DAHA İYİ SİNDİRİM

Şeker, bağırsaktaki zararlı bakterileri besleyerek mikrobiyomunuzun dengesini bozar. Şekersiz iki hafta geçirdikten sonra, sindirim sisteminiz daha sorunsuz çalışmaya başlar, şişkinlik, kabızlık ve diğer gastrointestinal sorunları azaltır.

HASTALIK RİSKİNİ AZALTIR

Aşırı şeker alımı iltihaplanma, yüksek tansiyon, kalp hastalığı ve tip 2 diyabetle bağlantılıdır. Şekeri kesmek iltihabı azaltır ve kan şekerini dengeler, bu da zamanla bu rahatsızlıklara yakalanma riskinizi düşürür.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar