Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

Vodafone uydu üzerinden mobil iletişim çalışmalarına hız verdi

Yayımlandı

üzerinde

Vodafone Grubu ve AST SpaceMobile, uydu tabanlı genişbant teknolojisi alanında yeni bir işbirliği gerçekleştirdi. İki şirket, ticari ve hükümet uygulamaları için tasarlanmış olan ve akıllı telefonlarla doğrudan erişilebilen uydu tabanlı mobil genişbant teknolojisini Avrupa’daki tüm mobil ağ operatörlerinin hizmetine sunacak ortak bir Avrupa uydu hizmeti işletmesi kurmak üzere anlaşma imzaladı.

SatCo adını taşıyacak yeni şirket, Avrupa’nın her yerinde yüzde 100 coğrafi kapsama sağlamayı hedefleyerek, tüketicilere ve işletmelere mobil ağ operatörleri aracılığıyla güvenli bir uydu tabanlı mobil genişbant bağlantısı sunacak.

Vodafone Grubu CEO’su Margherita Della Valle şunları söyledi: “Vodafone’un uydu tabanlı mobil genişbant teknolojisi, müşterilerimizin nerede olurlarsa olsunlar bağlantıda kalmalarını sağlayacak. Yeni uydu şirketimiz, bu teknolojiyi Vodafone’un ağ ve mühendislik uzmanlığı ile AST SpaceMobile’ın ‘gökyüzündeki antenleri’ni birleştiren bir anahtar teslimi hizmet aracılığıyla diğer Avrupa mobil operatörlerine sunabilecek.”

AST SpaceMobile CEO’su Abel Avellan ise şöyle konuştu: “Vodafone’la birlikte tüm Avrupa’da ticaretleşme planlarımızı hızlandırmaya hazırız ve uydu tabanlı mobil genişbandı gerçeğe dönüştürmek için önemli bir adım atıyoruz.”

Üniversite işbirliğiyle araştırma merkezi açılacak

Vodafone, AST SpaceMobile ve Málaga Üniversitesi işbirliğiyle Avrupa’da yeni bir uzay ve kara tabanlı mobil genişbant araştırma ve doğrulama merkezi kuracak. İspanya Uzay Ajansı tarafından desteklenen merkez, Málaga’daki Vodafone İnovasyon Merkezi bünyesinde 2025 yazında açılacak.

Merkezde alçak yörünge uzay ve kara tabanlı entegre mobil genişbant hizmetleri geliştirilecek. Bu sayede müşteriler, mevcut akıllı telefonlarını kullanarak uydu ve 4G/5G ağları arasında sorunsuz geçiş yapabilecek. Merkez, Avrupa’da ortak standartların belirlenmesini teşvik eden yeni bir uzay/kara ekosistemi oluşturmak için Açık Radyo Erişim Ağı (RAN) ilkelerini benimseyecek. Projeye Vodafone’un iş ortakları AST SpaceMobile ve Málaga Üniversitesi’nin yanında diğer üçüncü taraf teknoloji şirketleri ve geliştiricilerinin de davet edilerek, birleşik uydu ve kara bağlantı çözümlerinden oluşan yeni bir Avrupa ekosisteminin teşvik edilmesi hedefleniyor.

Açılacak merkez, uzay ve kara tabanlı ağlarda birbirinin yerine çalışabilecek yeni ve açık kaynak donanım, yazılım, proses çipi tasarımı ve bunların test edilip doğrulanması gibi konulara odaklanacak. Merkez, uzaydan karaya bir ağ geçidi barındıracak.

Projeyle, iş ortakları ve diğer operatörler, AST SpaceMobile’ın BlueBird uyduları üzerinden sunacakları hizmetleri ticari olarak piyasaya sürmeden önce test etme ve doğrulama imkânına kavuşacak.

Bu da sektör genelinde inovasyonların önünü açacak ve evrensel bağlantı hizmetlerini daha hızlı ve daha verimli bir şekilde sunacak işbirliklerini teşvik edecek. Vodafone, bu merkezi Avrupa’daki üçüncü taraf şirketler için tam yönetimli bir şebeke ve hizmet operasyon merkezi haline getirecek.

Vodafone ve AST SpaceMobile ayrıca cihazlara doğrudan uydu hizmeti sağlayacak yeni bir şirket kurmak üzere de anlaşma imzaladı. Yeni girişim, AST SpaceMobile’ın uydu hizmetlerini Avrupa’daki mobil ağ operatörlerine tek bir anahtar teslimi düzenleme altında dağıtacak. Bu, Vodafone’un ileri mühendislik uzmanlığını kullanarak Avrupa’da bir ağ yönetimi ve ağ operasyon merkezi altyapısı ile desteklenecek. SatCo, mobil ağ operatörleri için Avrupa çapında yer istasyonları ağı inşa edecek ve bu ağdan gelen verileri alçak yörüngedeki uydu ağına taşıyacak.

İlk uzay tabanlı mobil video görüşmesini gerçekleştirdi

Vodafone geçtiğimiz Ocak ayında AST SpaceMobile’ın BlueBird uydularıyla, mobil kapsama alanı olmayan bir bölgede dünyanın ilk uzay tabanlı mobil video görüşmesini gerçekleştirerek, 15 ülkede 340 milyon müşterisine ve 45 pazarda ağ ortaklarına mobil kapsama sağlama hedefine yönelik önemli bir adım attı. Vodafone, 2025 ve 2026 yıllarında Avrupa genelinde ticari uzay tabanlı mobil genişbant bağlantısının tanıtılmasına öncülük ediyor.

Vodafone Türkiye de geçtiğimiz günlerde aynı teknolojiyi kullanarak Türkiye’de AST SpaceMobile’a ait BlueWalker3 test uydusu üzerinden sesli görüşme ve SMS testlerini başarıyla gerçekleştirdi. Bolu-Düzce arasındaki kapsamanın olmadığı kırsal ve dağlık bir alanda, herhangi bir ek ekipman veya yazılım kullanmadan, standart telefonlar ile gerçekleştirilen bu başarılı test Türkiye’de bir ilk, dünyada da AST ile gerçekleştirilen ABD’deki testlerden sonra ilk olması yönüyle büyük öneme sahip.

AST SpaceMobile, dünyada herhangi bir özel yazılım veya cihaz desteği gerektirmeden, çok sayıda 4G veya 5G akıllı telefona doğrudan mobil genişbant sunacak tek uydu teknolojisini sağlıyor. Bu teknoloji, Vodafone’un kara tabanlı ağlarının bir uzantısı olarak sorunsuz bir şekilde çalışıyor.

Uydu, şu anda mevcut hiçbir mobil veya sabit alternatifin olmadığı yerlerde kapsama sağlayan tamamlayıcı bir teknoloji olarak işlev görüyor. Uydu hizmeti ve kara tabanlı ağ, birlikte dağlık alanlar ve denizler de dahil olmak üzere Avrupa’nın her yerinde herhangi bir zamanda kullanılabilir bir iletişim altyapısı sunacak ve genel dayanıklılığı artıracak.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

Bilim insanları şimdiye kadarki en sentetik canlıyı oluşturdu

Yayımlandı

üzerinde

insanları, dünyadaki herhangi bir canlıdan çok daha sadeleştirilmiş ve değiştirilmiş genetik koda sahip yeni bir üretti.

Syn57 adı verilen sentetik “Escherichia coli” bakterisi türü, yaşamın temel dilini oluşturan 64 kodondan yalnızca 57’sini kullanarak vücudunu inşa edecek şekilde tasarlandı. Bu, bugüne kadar elde edilen en “küçültülmüş” genetik planlama olarak kayda geçti.

Kodon, DNA veya RNA’daki 3 nükleotidlik (üç harflik) birimlere verilen isim. DNA ve RNA’nın alfabesi 4 harften (nükleotid) oluşuyor: A, T, G, C. Bu harfler üçlü gruplar halinde dizilir. Her üçlü, yani kodon, bir anlam taşıyor.

Yaşamın tarifi, üç nükleotidden oluşan 64 farklı kodona dayanıyor. Hücreler, bu üç harfli kodonları okuyarak hangi amino asidin üretileceğini ve protein zincirine hangi sırayla ekleneceğini belirliyor.

Ancak doğadaki sistemde gereksiz tekrarlar bulunuyor; canlılar 20 amino asit ile hayatta kalabiliyor, dolayısıyla birçok kodon aynı işlevi taşıyor.

SIFIRDAN TASARLANDI

İngiltere’deki Medical Research Council Molecular Biology Laboratuvarı araştırmacıları, bu tekrarları ortadan kaldırmak için bakterinin tüm genomunu sıfırdan tasarladı. Bazı işlemler için genetik kodda 101 binden fazla değişiklik yapıldı.

parçalar bilgisayarda tasarlandıktan sonra küçük bölümler halinde bakterilere aktarıldı ve test edildi. Ardından bu parçalar birleştirilerek tamamen sentetik ve çalışır halde bir bakteri elde edildi.

Çalışmanın başyazarlarından sentetik biyolog Wesley Robertson, sürecin zorluklarına dikkat çekerek, “Bazen gerçekten çıkmaz yolda mıyız, yoksa bunu tamamlayabilir miyiz diye düşündük” dedi.

YENİ UFUKLAR

Syn57, genetik kodun ciddi ölçüde sıkıştırılmış haliyle yaşamın sürdürülebileceğini gösteriyor. Ayrıca boşta kalan kodonlar, farklı roller üstlenmek üzere yeniden tanımlanabilir. Araştırmacılar, bunun yeni sentetik polimerler ve makrosikller geliştirme imkanı sunduğunu belirtiyor.

Bir diğer önemli nokta ise, Syn57’nin sıra dışı genetik kodunun virüsler tarafından okunamaması. Bu özellik, bakterilerin endüstriyel ölçekte protein üretiminde virüs kaynaklı kayıpları azaltabilir.

Ayrıca genetik olarak değiştirilmiş bu bakterilerin doğal çevreye karışması durumunda üreyememesi, biyogüvenlik açısından avantaj sağlayabilir.

Çalışmanın sonuçları Science dergisinde yayımlandı.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Harvardlı gökbilimci: Uzaylılar şu anda insan zekasını ölçüyor

Yayımlandı

üzerinde

Harvard Üniversitesi’nden astronom Avi Loeb’e göre,Güneş Sistemi’ne giren üçüncü yıldızlararası cisim, aslında uzaylılar tarafından insan zekasını ölçmek için gönderilmiş olabilir.

NASA ve çoğu gökbilimci 3I/ATLAS adı verilen bu cismin bir kuyruklu yıldız olduğunu savunsa da Loeb farklı düşünüyor.

Daha önce de 2017’de keşfedilen ‘Oumuamua adlı ilk yıldızlararası nesnenin aslında bir uzaylı aracı olduğunu öne sürmesiyle tanınan Loeb, yeni blog yazısında 3I/ATLAS’ın da doğal bir gök cismi olmayabileceği iddiasını yineledi.

Loeb, “Her yıldızlararası yolcu bilir ki, gezegen sistemlerinde bolca buzlu kaya vardır. Bu yüzden Dünya’daki akıllı canlıların da bu cisimlere aşina olması gerekir. Ama işte tam da bu noktada yanılıyor olabiliriz” diye yazdı.

Loeb’in iddiasına göre bu gizemli gök cismi, insanın gelişmişlik düzeyini ve zekasını gizlice ölçüyor.

“SAÇMALIK” MI, TEHLİKE Mİ?

Oxford Üniversitesi’nden kuyruklu yıldız uzmanı Chris Lintott İSE Loeb’in teorisini “saçmalık” olarak nitelendirirken, Loeb bu tepkilerin uzaylıların gözünde insanlığın testi geçemediği anlamına gelebileceğini savundu.,

Loeb, Hubble Uzay Teleskobu’nun yeni görüntülerine dikkat çekti. Görüntülerde cismin önünde bir “parıltı” var ancak tipik kuyruklu yıldızlarda olduğu gibi arkasında belirgin bir kuyruk bulunmuyor. Ayrıca yapılan spektroskopik ölçümler de parıltının etrafında gaz olmadığını gösteriyor. Bu da kuyruklu yıldız tezini zayıflatıyor.

Loeb’e göre en güçlü alternatif açıklama, 3I/ATLAS’ın “iç Güneş Sistemi’ni hedefleyen teknolojik bir nesne” olması. Hatta Mars, Venüs ve Jüpiter’in gökyüzünde kavuşacağı dönemi özellikle hedeflemiş olabilirler.

“MAHALLEMİZE HOŞGELDİNİZ”

Loeb, bu teoriyi test etmek için daha da ilginç bir öneride bulundu: 3I/ATLAS’a Mors alfabesiyle bir mesaj göndermek. Planladığı mesaj ise oldukça barışçıl:

“Merhaba, mahallemize hoşgeldiniz. Barış!”

Her ne kadar Loeb’in iddiaları bilim çevrelerinde kuşkuyla karşılanıyor olsa da, onun bakışı gök cisimlerine farklı bir perspektif katıyor. Loeb, 3I/ATLAS’ı “yıldızlararası ölçekte kör bir randevu” olarak nitelendiriyor ve şunları ekliyor:

“Bir iyimser olarak olaya pozitif yaklaşmayı tercih ediyorum. Uzaylı zeka ile ilk selamlaşmadan sonra atacağımız adımlar, toplayacağımız verilere bağlı olacak.”

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Dünyada bir ilk: Robot anneler insan bebekler doğuracak

Yayımlandı

üzerinde

Çin’de Guangzhou merkezli Kaiwa Technology’nin kurucusu Dr. Zhang Qifeng, yapay rahim teknolojisinin artık “olgun bir aşamaya” ulaştığını söyledi.

Zhang, “Teknolojiyi artık robotun karnına yerleştirmemiz gerekiyor, böylece bir insanla robot etkileşime girerek hamilelik süreci gerçekleşebilir” dedi.

9 AYLIK HAMİLELİK SÜRECİ

Robotun karnında yer alacak yapay rahimde, bebek tüpten aldığı besinlerle büyüyecek ve yapay amniyotik sıvı içinde gelişimini sürdürecek. Dokuz ayın sonunda ise canlı bir bebeğin doğacağı belirtiliyor.

Prototipin gelecek yıl yaklaşık 100 bin yuan (yaklaşık 10 bin sterlin) fiyatla satışa çıkması bekleniyor. Ancak embriyonun yapay rahme nasıl yerleştirileceği ve döllenmenin nasıl gerçekleşeceği konusunda ayrıntılar henüz açıklanmadı.

BİLİMSEL GEÇMİŞ VE TARTIŞMALAR

Dr. Zhang, fikrin tamamen yeni olmadığını, daha önce bilim insanlarının prematüre kuzuları “biyotorba” içinde haftalarca yaşatmayı başardığını hatırlattı. Ancak bu gelişme, beraberinde büyük etik ve hukuki tartışmaları da gündeme getirdi.

Guangdong eyalet yetkilileriyle politika ve yasa taslakları üzerine görüştüğünü söyleyen Zhang, teknolojinin Çin’de artan kısırlık oranına (2007’de yüzde 11,9 iken 2020’de yüzde 18) çözüm olabileceğini savunuyor.

“ANNELİĞİN BAĞINI KOPARTIYOR”

Buna karşı çıkan uzmanlar ise teknolojiyi “sorunlu” olarak nitelendiriyor. Eleştiriler, anne ile bebek arasındaki doğal biyolojik süreçlerin bilim tarafından kopyalanamayacağı yönünde.

2022’de Philadelphia Çocuk Hastanesi’nden araştırmacılar da bu tür bir teknolojinin hamileliği “hastalıklı bir süreç” gibi gösterebileceği uyarısında bulundu.

Öte yandan bazı uzmanlar, yapay rahimlerin kadınları hamilelik risklerinden kurtarabileceğini ve bedensel yükü ortadan kaldırarak özgürleştirebileceğini savunuyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar