Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

Tamamen güneş enerjisiyle çalışan reaktör geliştirildi

Yayımlandı

üzerinde

ÇALIŞMA PRENSİBİ VE DETAYLARI
  
Geliştirilen reaktör, karbondioksit yakalama ve fotosentez benzeri kimyasal dönüşümü bir araya getiriyor. Atmosferden alınan karbondioksit, özel olarak tasarlanmış yüzeyler ve gözenekli yapılar sayesinde reaktöre çekiliyor. Bu yapı, CO₂ moleküllerinin verimli bir şekilde yakalanmasını sağlayacak şekilde optimize edildi.  
 
Reaktörün kalbinde yer alan fotokimyasal hücre, gelen güneş ışığından elde ettiği enerjiyi kullanarak karbondioksiti dönüştürüyor. Bu hücre, ışığı soğurabilen yarı iletken malzemeler ve nanoyapılı katalizörler içeriyor. İşlem sırasında su molekülleri de ayrıştırılarak hidrojen elde ediliyor; böylece CO₂, hidrojenle etkileşime girerek karbon monoksit (CO) ve diğer reaktif bileşenleri içeren sentez gazına (syngas) dönüşüyor. 
 
Bu yaklaşım, doğanın fotosentez sürecine benzer şekilde, kimyasal enerjiyi güneş ışığından elde ediyor ancak biyolojik sınırlamaların ötesinde, mükemmel kontrol edilebilir reaksiyon koşulları sunuyor. Geliştirilen katalizörler ve ışık absorban sistemler, hem verimliliği artırmakta hem de istenmeyen yan ürün oluşumunu minimize etmekte kritik rol oynuyor. 

TEKNİK AVANTAJLAR VE UYGULAMA POTANSİYELİ
  
Sistemin tamamen güneş enerjisiyle çalışması, onu çevre dostu ve sürdürülebilir kılıyor. Fosil yakıt gerektirmemesi, karbon ayak izinin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlıyor. 
 
Laboratuvar ölçeğinde başarıyla test edilen sistem, ileri aşamalarda endüstriyel ölçekte uygulanabilmek amacıyla modüler bir yapı ile tasarlandı. Böylece, enerjiye erişimin sınırlı olduğu bölgelerde yerel enerji üretimine entegre edilebileceği öngörülüyor. 
 
Ortaya çıkan syngas, kimya sektörü, yakıt üretimi ve hatta ilaç endüstrisinde ara madde olarak kullanılabiliyor. Bu yönüyle, sistem hem enerji üretimi hem de endüstriyel kimya alanlarında devrim yaratabilecek potansiyele sahip. 
 
Araştırmacılar, bu karbondioksit yiyen reaktörün henüz konsept kanıtı aşamasında olduğunu belirtiyor. Önümüzdeki dönemlerde, verimlilik ve uzun süreli istikrar konularında yapılan iyileştirmelerle sistemin endüstriyel ölçekte uygulanabilirliği üzerinde çalışmalar sürüyor. Özellikle, sentez gazından sıvı yakıt üretimi için Fischer-Tropsch gibi süreçlerle entegrasyon, temiz enerji üretiminde önemli bir alternatif olarak değerlendiriliyor. 
 
Bu teknoloji, artan küresel ısınma ve karbon emisyonları ile mücadelede önemli bir adım olarak görülüyor. Güneş enerjisiyle çalışan bu dönüştürme sisteminin, geleceğin enerji ve çevre politikalarında yenilikçi çözümler sunabileceği düşünülüyor. 

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

“Depremden Saniyeler Önce Haber Veren Teknoloji: Telefonunuza Gelen Uyarılar Gerçekten İşe Yarıyor mu?”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması

Türkiye’de ve dünyada milyonlarca akıllı telefonda aktif olarak çalışan erken deprem uyarı sistemlerinin çalışma prensiplerini, cihaz ayarlarını ve faydalarını bu detaylı rehberde keşfedin.

Bu makalede, telefonlara depremden saniyeler önce gelen erken uyarı bildirimlerinin nasıl çalıştığı, hangi teknolojilere dayandığı ve Türkiye’deki uygulamaları ele alıyoruz. Erken uyarı sistemi, odaktan yayılan P ve S dalgaları arasındaki zaman farkını tespit ederek saniyeler öncesinden kullanıcıya haber veriyor . Google’ın Android’te sunduğu “Deprem Uyarıları” sistemi, ivme ölçer verilerini ışık hızında işleyerek 5–10 saniye öncesinden bildirim gönderebiliyor . iOS cihazlarda “Hayati Uyarı Bildirimi” özelliği aktif edildiğinde benzer bir uyarı mekanizması devreye giriyor . Ancak sistem; yalnızca 4.5 ve üzeri büyüklükteki depremlerde, sismik sensörler ve ağ bağlantısının izin verdiği ölçüde uyarı yapabiliyor . Bu nedenle fay hattına çok yakın bir odakta gerçekleşen depremlerde uyarı süresi sıfıra indirgenebiliyor

1. Erken Uyarı Sisteminin Temelleri

Erken uyarı sistemleri, depremin merkez üssünde ilk olarak yayılan P dalgalarını (primer dalgalar) algılayıp, daha yavaş ilerleyen S dalgalarının (sekonder dalgalar) gelmesinden önce kullanıcıları uyarma esasına dayanır . Jeolog Prof. Dr. Okan Tüysüz’e göre, odaktan 6–7 km/sn hızla yayılan P dalgası ile 3–4 km/sn hızla ilerleyen S dalgası arasında oluşan zaman farkı sayesinde saniyeler kazanılıyor.

2. Deprem Uyarı Sisteminin Çalışma Prensibi

Android telefonlarda yerleşik ivme ölçerler, sarsıntı başladığında sensör verilerini Google’ın sunucularına gönderir. Sunucular, etkilenen bölgedeki verileri eşleştirip kullanıcılara saniyeler önce “Yakındaki Deprem” başlıklı bildirim ile uyarı yollar . Ücretsiz hizmet, yalnızca 4.5 ve üzeri büyüklükteki depremler için aktif oluyor .

3. Cihazlarda Uygulama ve Ayar

Android’te Nasıl Aktif Edilir?

  1. Ayarlar > Konum ve Konum Hizmetleri

  2. “Deprem Uyarıları” seçeneğini açın

iOS’ta Nasıl Aktif Edilir?

  1. Ayarlar > Bildirimler

  2. Sayfanın en altında “Hayati Uyarı Bildirimi”ni aktif edin .

4. Türkiye’deki Uygulamalar ve AFAD

Türkiye’de AFAD’ın Deprem Mobil Uygulaması, sarsıntı sonrası bilgi ve radyolojik veriler sunarken, telefonlara otomatik erken uyarı bildirimleri hâlen Google ve Apple çatısı altındaki teknolojiler üzerinden gerçekleşiyor . AFAD’ın altyapısı ise öncelikle kritik tesislerin gaz ve elektrik hatlarını kesmeye odaklanıyor; kullanıcı bildirimleri doğrudan bu sistem üzerinden iletilmiyor .

5. Uyarıların Fırsatları ve Sınırlamaları

  • Fırsatlar: Saniyeler öncesinden gelen uyarı, masanızın altına saklanmak, gazı kapatmak veya merdiven boşluğuna yönelmek için şans veriyor .

  • Sınırlamalar: Odak noktasına çok yakın depremlerde uyarı süresi pratikte sıfıra iniyor, dolayısıyla kapsamlı bir tahliye mümkün olmuyor .

6. Sonuç ve Öneriler

Akıllı telefonlarda erken uyarı sistemlerini aktif tutmak, depreme karşı alabileceğiniz en etkili bireysel önlemlerden biridir. Hem Android hem de iOS kullanıcılarının ayarlarını kontrol etmeleri, aile ve iş yerinde düzenli tatbikatlar yapmaları hayati önem taşır. Depremden önceki bu birkaç saniye; doğru kullanıldığında hayat kurtarabilir.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Telefonlara deprem bildirimi: Sistem nasıl çalışıyor?

Yayımlandı

üzerinde

25.04.2025 – 09:46

Son Güncelleme : 25.04.2025 – 09:51

NTV

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Bakan Uraloğlu’ndan GSM Operatörlerine Kırmızı Alarm: Depremde Çöken Hatlar Masada!”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması

Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Silivri depremi sonrası İstanbul’da yaşanan GSM iletişim aksamalarını Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom yetkilileriyle masaya yatırdı. Toplantı notları, artış oranları ve geleceğe dönük yol haritası bu yazıda!

Giriş Özeti

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, 23 Nisan 2025’te Silivri merkezli 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından yaşanan GSM iletişim problemlerini mercek altına aldı. İstanbul’da Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom yetkilileriyle bir araya gelen Uraloğlu; yaşanan aksamaların boyutunu, altyapı kapasitelerini, yaşanan artış oranlarını ve geleceğe dönük önlemleri masaya yatırdı. Bu makalede toplantının detayları, deprem kaynaklı iletişim sorunlarının sebepleri ve Ulaştırma Bakanlığı’nın yol haritası ele alınacaktır.


Olayın Arka Planı

23 Nisan’da Silivri’de meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem sonrası kent genelinde GSM hatlarında ciddi aksamalar yaşandı. Sosyal medyada binlerce kullanıcı, yakınlarına ulaşamamanın yarattığı paniği ve operatörlere yönelik cezai yaptırım çağrılarını dile getirdi . Kamuoyundaki baskının ardından Bakan Uraloğlu, iletişim altyapısını denetlemek ve eksik kalan noktaları tespit etmek için operatör yetkililerini toplantıya davet etti .


Toplantının Detayları

Katılımcılar ve Zamanlama

  • Tarih & Saat: 24 Nisan 2025, saat 14:00

  • Yer: İstanbul, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı konferans salonu

  • Katılımcılar: Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom’un teknik ve altyapı yöneticileri .

Görüşülen Başlıklar

  1. Mevcut Altyapı Kapasitesi

    • İstanbul’da 3 operatörün toplam 20.000 baz istasyonunun deprem anında işlevsel olduğu tespit edildi .

  2. Deprem Anı Trafik Artışları

    • Ses görüşmelerinde 7–10 kat, internet aramalarında ise 2 kat trafik artışı gözlendi .

  3. Karşılanamayan Talep Oranı

    • Ses trafiğinin %25’i aşırı yük nedeniyle karşılanamazken, internet trafiğinin tamamı sorunsuz idare edildi .


Depremde Yaşanan İletişim Arızalarının Sebepleri

  1. Aşırı Trafik Yükü

    • Normal kapasitenin 2,5 katı talep karşısında bazı baz istasyonları kritik eşiklere ulaştı .

  2. Kule Dayanıklılığı ve Konumlandırma

    • İstanbul’daki kulelerin çelik konstrüksiyonla inşa edilmesine rağmen bazı noktalarda sinyal erişimi zayıf kaldı .

  3. Acil Durum Protokolleri

    • Operatörlerin “kriz anı trafik yönetimi” prosedürlerinin bazı aşamaları beklenen performansı göstermedi .


Kritik Veriler ve Analiz

Ölçüt Artış Oranı Karşılanan Oran
Ses Görüşmesi Trafiği 7–10 kat %75
İnternet Üzeri Arama Trafiği 2 kat %100
Toplam Baz İstasyonu 20.000 %100 (ayakta)

Altyapı Güçlendirme ve Alınacak Önlemler

1. Kapasite Artırımı ve Yedeklilik

  • Yüksek riskli bölgelerde ek baz istasyonu kurulumu

  • Trafik dengeleme algoritmalarının optimize edilmesi

  • Yılda iki kez kapsamlı stres testleri

2. Dayanıklılık ve Konumlandırma

  • Kule temellerinin güçlendirilmesi

  • Kentsel alanda mikro hücre (small-cell) yaygınlaştırılması

  • Kamu arazilerinde yedek istasyon alanlarının belirlenmesi

3. Kriz Yönetimi ve Eğitim

  • Operatör personeline “kırmızı alarm” senaryolarında düzenli tatbikat

  • Acil çağrı hatlarındaki önceliklendirme protokollerinin güncellenmesi

  • Halkın bilinçlendirilmesi için toplu SMS bilgilendirme sistemi oluşturulması


Sonuç ve Beklentiler

Bakan Uraloğlu’nun toplantısı, GSM operatörlerinin sorumluluk alanlarını netleştirmesi ve alınacak önlemler konusunda yol haritası çizmesi açısından kritik önem taşıyor. Operatörlerin yeni altyapı yatırımlarıyla ceza yerine teşvik mekanizmalarıyla desteklenmesi, uzun vadede iletişim güvenliğini artıracak bir yaklaşım olarak ön plana çıkıyor. 2025 içindeki yeni baz istasyonu projeleri ve güncellenmiş kriz protokolleriyle, benzer bir iletişim krizinin yaşanma ihtimalinin en aza indirilmesi hedefleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar